Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 MAYIS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JvLJJLl U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Ünlü Itafyan soprano üç gün kaldığı Istanbul'da seminerler verdi, genç sesleri dinledi
Ricciarelli 'yeteneklerle' tanıştı• Zehra Yıldız'ın adırıı
genç yeteneklerde
yaşatabilmek amacıyla
kurulan Zehra Yıldız Vakfi,
bu etkinliği, ünlü bir opera
sanatçısı, bir orkestra şefi
ya da şan pedagogunun
katılımıyla her yıl
düzenleyerek geleneksel
hale getirmeyi planhyor.
AYŞEKÖKSAL
Ünlü ttalyan soprano Katia Ricciarel-
li, Zehra Yıldız Vakfi tarafından dü-
zenlenen seminerlere katılmak için ts-
tanbul'daydı. 25-28 Nisan tarihlerin-
de düzenlenen seminerlerin sonunda
Ricciarelli ve SühaYıldız'ın genç şan-
cılar arasından belirlediği Burak Bfl-
gfli ve Ari Edirae, 23 Ağustos-10 Ey-
lül tarihlerinde üç hafta süreyle îtal-
ya'nın Parma kentindeki 'Accademia
Lirica Internazionale Şan Kursu'na
burslu olarak katılacak. Aynca Peri-
han Nayır EHana ve Onay Gûnay da
burslu olarak 18-23 Eylül tarihleri ara-
sında Mılano'da şan eğitımi almaya hak
kazandılar.
Operanın tanıtılmasuu ve 1997 yı-
lında beyin kanaması sonucu yitirdi-
ğimiz ünlü soprano Zehra Yıkfaz'ın
adını genç yeteneklerde yaşatabil-
mek amacıyla kurulan Zehra Yıldız
Vakfi, bu etkinliği, ünlü bir opera sa-
natçısı, bir orkestra şefi ya da şan pe-
dagogunun katılımıyla her yıl düzen-
leyerek geleneksel hale getirmeyi
Katia Ricciarelli, "Sanatçmm deoeyimlerimgeoçbeyiıüereaktannasgerekitlfendege^ cüyor.
planlıyor. ttaryan Büyükelçiliği, CRR,
Büyükşehir Belediyesi, Çelik Maki-
na AŞ desteğiyle düzenlenen semi-
nerlerin,yanşma veyaseviye tespit sı-
navı olmadığını belirten Süha Yıl-
dız, genç opera sanatçılannın eğitim-
lerine katkıda bulunmak ve onlann
uluslararası sahnelere açılmalanna
olanak hazırlamak amacıyla gerçek-
leştirildiğini ifade etti. Yıldız, "Ope-
ra sanaüna ügi duyan herkese açık
bir seminer olarak düşündük. Çün-
kü vakıf olarak haüa operaya yakın-
laşbrmayı amachyoruz" dedi.
Bariton Prof. Mesut tktu, Prof. Yıl-
dız Dağdelen, Cemalettin Kunıgül,
CRR Genel Sanat Yönetmeni Arda Ay-
doğan ve Süha Yıldız'dan oluşan jü-
ri, seminerlere akrif olarak katılmak
isteyen 18-30 yaş arasındaki opera sa-
natçılan arasından 10 kişiyi seçti. Bu
10 kişı üç gün boyunca Ricciarelli ile
herhangı bir operadan kendi seçtikle-
ri aryalar üzerine uzun süren çalışma-
lar yaptılar. "tki tarafi da memnun
eden bir çahşma okhı" diyen Yıldız
şunlan söylüyor: "Bir taraftan arya-
lar üzerineyorumçahşması yaparken
diğer taraftan da ses eğhimi. nereden,
nasıl ses çıkarüldığmı önemti bir usta-
dan öğreniyorlar ve kendi yanhşlannı
görûyorlar."
Aynca opera hakkmda bilgi edinmek
isteyen birçok dinleyicinin de calışma-
lan izleme imkânı bulduğu seminer-
ler sonunda iki ismin seçilmesinde
teknik problemlerini en aza indirmiş
ve profesyonel eğitime açık, oturmuş
bir sese sahip olunması ön planda tu-
tulmuş. Yıldız, 'Accademia Lirica In-
ternazionale Şan Kursu'na devam
edenlerin daha sonra Zehra Yıldız'ın
da eğıtim aldığı Corale Verdi okulu-
nun sınavlanna katılma imkânı bula-
caklannı ifade ettı.
Gecen yıl 10 Aralık'ta düzenlenen
'Zehra Yıkhz'ı Anma Gecesi'ne katı-
lan Katia Rıccıarelh, Zehra Yıldız'ın
çok güçlü bir ses olduğunu söylerken
aralanndaki manevi bağ nedeniyle
Türkiye'de bulunmaktan memnun ol-
duğunu belirtti. Placido Domingo'dan
Luciano Pavarotti'ye kadar birçok
önemli opera sanatçısıyla bırlikte sah-
ne alan Ricciarelli, gençleri eğitmenin
ve nasıl şarkı söylenmesi gerektiğini
anlatmarun kendisi için çok önem ta-
şıdıgınıbelirtiyorveekliyor. "Bir ope-
ra sanatçısının görevi ünlü ve başanh
bir Itişi olması ile son bulmaz, Sanat-
çmm büdiklerinive deneyimlerini genç
bevinlere aktarması gerekir. Ben de
gençlere öğütkr veriyor ve yol gösteri-
yorum."
Türkıye'deki genç opera sanatçıla-
n hakkında bilgisinin sadece bu semi-
nerlere katılan on kışi ile sınırlı oldu-
ğunu belirten Ricciarelli, bu sesler
arasında yetenekli olanlann bulundu-
ğunu belirtiyor ve ekliyor: "Bazılan
benimonlarafletmekistediklerimiger-
çekten çok iyi anladL Benim bütün
amacım, bu kısa süre içinde, onlara
baaşe\1erihissettirebamek.A\TUİ0ki-
şiSetekrarbir seminerdüzenkyip an-
lattridanmım ne kadannı özümsedik-
lerini görmek istiyorum. Bu yüzden
kısa süre sonratekrar tstanbul'a gele-
bifirim."
M. Zahit Büyükişliyen'in 55 özgünbaskı çalışniası Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi'nde
Otuzbeşyûhkkariyerin en iyiömekkn
AYŞEGÜLGÜÇHAN
17 Nisan-5 Mayıs 2000 tarihleri arasında An-
karalı sanatçı M.Zahit Buyükişliyen. Ziraat Ban-
kası Tünel Sanat Galerisi'nde 55 adet özgünbas- '•
kı çalışmasını sergiliyor. Son 35 yılın ürünü olan
bu yapıtlar bir yandan sanatçının kariyerinin er-
ken tarihlerden günümüze uzanan çizgisinin ti-
pik örneklerini sergjlerken, bir yandan da günü-
müz sanatçısının hareket noktalan konusunda il-
ginç bir örnek oluşturuyor.
Kariyerine Ankara'da başlayan ve Almanya'da-
ki eğitiminin ardından uzun yıllar Ankara'da ça-
lışan Büyükişliyen'in yapıtlan bütününde, yaşa-
mını sürdürdüğü Ankara ve Kassel'ın etkilerini
görmek olası. Daha da ileri gidilerek, sanatçının
gözlemlerinin arka planındaki bu kentlerin, mer-
kez/ çevre karşıtlığı ve çarpık kentleşme ve so-
nuçlan üzerine birer nesnel analiz olarak değer-
lendirüebilecek yapıtlanndan geçen bir aks ola-
rak nitelenebileceği söylenebilir.
1970'li yıllann sonuna dogru Kassel Akade-
misi'nde yüksek lisans çalışmasına tez konusu ola-
rak, söz konusu yıllarda Türkiye'de önemli bir top-
lumsal sorun olarak varlığını duyumsatan gece-
kondulaşmayı seçen sanatçının bu seçimi, kari-
yerinin genel görünümünü debelirleyecektir. Ya-
pıtlann bütünü göz önüne alındıgında, figürden
kaçınılmadığı, ancak anlamlı bir biçimde figü-
rün minimuma indirgendiği. fıgürün kullanıldı-
ğı çalışmalarda da saydam katmanlar altında bı-
rakıldığı aynmsanrr. Figürün kullanımındaki tav-
nCasparDavidFriedridı'ianımsatan sanatçı, Fri-
edrich'ten farklı olarak, yitip gidene dinsel duy-
gularla değil, günün gerçeğıni nesnel bir bakışla
gören bir gözlemci olarak yaklaşır. Yiten nedir?
Yerine gelen nedir? Bu sorularm yanıtını belki de
en doğru olarak veren yapıt, 1974 tarihli bir bas-
kıdır: "Un Fabrikasın
. Sanatçının renk skalasm-
da kariyeri boyunca ağırlığını duyuracak olan
mavinin egemen olduğu yapıt, geceleyin hiç kim-
senin çalışmadığı bir saatte terk edilmiş gibi du-
ran bir un fabrikasını betimlemektedır. Yapı ol-
dukça eskidir ve "smaitesJs" olarak niteleneme-
yecek bir mimarinin izlerini taşır. Yıkık dökük
yapı, yapraklan dökülmüş ya da kurumuş ağaç-
lann arkasından görünmektedir. Çok çarpıcı bir
gerçeğin, nesnel, fakat çok da şiirsel bir anlatı-
mıdır bu çalışma. Ekonomisi henüz tanmsal üre-
time yöneük bir çevre ülkesınin kınk dökük sa-
nayileşmesine bir ağıt gibi durmaktadır "Un Fab-
rikasL"
Benjamin'in 'aura yitimi'
Sergide en erken tarihli (1967) çalışmadan
1999 tarihli yeni yapıtlara değin ana aksın, An-
kara'dan Kassel'a uzanan bir coğrafyanın çeşitli
duraklanna ilişkin görünümler olduğu söylene-
bilir. Doğagörünümleri, fıgürlükompozisyonlar
ve genellikle Naznn'ın dizeleri üzerine temelle-
nen şiir kökenli yapıtlar gibi farklı akslar da ol-
makla bırlikte, bu akslar ana artere akarak temel
*3ergide ana
aksın, Ankara'dan
Kassel'a uzanan
bir coğrafyanın
çeşitli duraklanna
ilişkin görünümler
olduğu
söylenebilir. Doğa
görünümleri,
figürlü
kompozisyonlar
ve genellikle
Nâzım'ın dizeleri
üzerine
temellenen şiir
kökenli yapıtlar
gibi farklı akslar
ana artere akarak
temel motifı
güçlendiriyor.
motifı güçlendınyor. Ana aks ya da değil, yapıt-
lann ortak biçimsel ve içeriğe ilişkin noktalan dik-
kat çekiyor. Öncelüde, Büyükişleyen'in çalışma-
lannın temel özelliği, az sayıda öğe bulundurma-
sı. Baskı tekniklerinı sıkça kullanmasınm bunda
etkisi olsa gerektir. Ikincisi, manzaralannda sim-
gesel renklerle çahşması. Sıkça kullandığı, hat-
ta her çalışmasuıda kullanmaya özen gösterdiği
renkler genellikle gökyüzü ve eter simgesi mavi
ile güneşe gönderme yapan san. Yapıtlannı bir-
leştiren üçüncü nokta ise, sanatçının genel tavn-
nı özetleyen ve yapıtına dinamiğinı veren kent-
leşme olgusu. Doğayı bu toplumsal olgu çerçe-
vesinde görerek simgesel renklerle belki de Ha-
user'ın "etik çağn" olarak adlandırdığı bir mis-
yonu yerine getirmekte. Herhangi bir öneri da-
yatmadan, bir gözlemcinın yapması gerektiği gi-
bi nesnel bir sunumla çoğalttığı imgeler bazen to-
pografık haritalar, bazen kent planlan, bazen de
peyzaj olarak izleyiciye sunuluyor. Erken dönem
çalışmalannda peyzaj içerisınde insan figürleri-
ne rasdanmazken, son çalışmalârfhda doğa içe-
risinde yitmiş olarak belirmekte. Ancak bu, "ege-
men" bir doğadan çok, kirleübniş, örselenmiş, en-
düstriye teslim olmuş bir doğa. Huzur vermek-
ten çok irkilten bu doğanın aldığı öç de 1999 ta-
rihli bir litografik baskıyla yıne aynı nesnel ta-
vffla sunulmuş: "Sismik Anaüz".
Yapıtlann tümünün en ilkel baskı tekniklerin-
den en gelişmiş olanına değin baskı ile çoğaltıl-
mış olması da serginin bir başka noktayı vurgu-
lamasına neden oluyor: Benjamin'in "aura yhi-
mi" olarak adlandırdığı yeniden-üretım bir yan-
dan yapıtın biricikliğini yitirmesine neden olur-
ken, bir diğer yandan, çağdas sanatın demokra-
tikleşme sürecine olan katkısını oluşturuyor.
Bir okuma önerisi
M. Zahit Büyükişliyen sergisınde bir okuma edi-
mi gerçekleştırırken, salt biçim üzerinde durul-
mayıp, biçimsel kurgunun, toplumsal bir içerik -
kentleşme; özelde ise gecekondulaşma- üzerin-
de yükseldiği gerçek göz önünde bulundurulma-
lıdır. Bu okuma gerçekleştirildiğinde izleyici il-
ginç bir deneyim edinmenin heyecanını yaşıyor:
Büyükişliyen, sinematografık bir yöntemle çalış-
maktadır. Retrospektif olarak da nitelenebilecek
bu sergide yapıtlann kronolojik bir sırayla okun-
ması, bu izlenimi güçlendiriyor. 1960'îı yıllarda
henüz endüstnye yenik düşmemiş bozkır doğa-
sı, 1970'h yıllarda çarpık endüstrileşmeye koşut
olarakbirerçekim merkezi haline getırilmiş kent-
lere akın ve bir yanda gecekondulann, öte yanda
apartmanlann istılasına uğramış çarpık kentler;
en az konfora bile sahip olmayan gecekondula-
nn kesitinin alındığı analitik baskılar; özlemle
Nâzım'ı anış; doğanın aldığı öç: Deprem. Bu ser-
giyi hem bir sanatçının otuz beş yıllık gözlemle-
rinin bir sonucu olarak, hem de en ilkel olanın-
dan en gelişmişine değinbaskı teknolojilerinin bir
serüveni olarak izlemek de ayn bir öneri. Günü-
müz sanatçısının etik misyonunu unutmadan.
Wuuam Barker, Kadir Çevik, Hakan MflB, Mahir Günşiray etkinliğin kaahmcuan arasmdaydnar.
6
Jean G^enet Günleri' ilgi topladı
Kültür Servisi - Ankara'da ya-
ılanan ve yayın yönetmenli-
"ğinı Cengız Ertem'in yürüttüğü
Lıttera Edebiyat Yazılan'nın dü-
zenlediğı, Fransız yazar Jean Ge-
net ve yapıtlanmn ele alındığı
uluslararası sempozyum 'Jean
GenetGünleri'ne yurtiçinden ve
dışından birçok konuşmacı kaül-
dı. Etkinliğin açıhşı, yazann sa-
nat, siyaset gibi pek çok konuda-
ki görüşlerini sunduğu belgesel
ve senaryosunu yazıp yönettiği
bir hapishanedekı erkek mah-
kûmlann cınsel fantezilerini an-
latan sessiz kısa fılmın gösteri-
mı ile gerçekleşti. Türkve yaban-
cı öğretim görevlilerinin bildiri
sunduğu sempozyum kapsamın-
da yapılan iki yuvarlak masa top-
lantısının ilkinde Genet'nin ya-
pıtlan çeviri, yayıncıuk ve eleş-
tın açısından değerlendirildi.
Yazann oyunlannın tartışıldı-
ğı ikinci toplantıda ise VVîBiam
Barker, Genet'nin yaşamı ve ki-
şiliği; diğer katınmcılar ise özel-
likle sahneye koyduklan 'Hiz-
metçier' oyunu hakkındakonus-
tular. Sempozyum kapsamında
aynca Galatasaray Üniversitesi
Oğrencıleri yazann 'Zenciler'
adlı oyununu; Tıyatro Oyunevı de
'Hizmetçiler'i sahnelediler.
iki gün boyunca etkinlikte su-
nulan bildiriler Littera Edebiyat
Yazılan'nın 10. cildinde 'Jean
Genet ÖzeiSayıa' olarak yay ım-
lanacak.
Aitı ülkenln kadın kiaslk gitarcıları Bilgi üniversitesi'nde
3. Uluslararası Gitar Günleri başlıyor
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
A. Kadin'in Çeviri Uğraşı
Çağdaş şiirimizin yol açıcılan özeilikle 194O'lı yıl-
larda hayran olduklan Batılı şairlerin yapıtlannı dili-
mizde söyleme hevesi duydular.
Bizim kuşak Ahmet Muhip, Cahit Srtkı, Orhan
Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat, Necati Cumalı
gibı ustalann Türkçelennden Baudelaire'ı, Vertaine'i,
Eluard ı, Aragon'u, Apollinaire'i okuma olanağını
buldu. Çoğumuzun betteklerinde kaldı, dalgasına ka-
pıldığımız o şiirierin dizeleri.
Sabahartin Eyuboğlu, 1959'da Baudelaire çe-
virilerinden derlediğim küçük seçkinin önyazısında
şairlerin şiir çevrilmez derken de haklı, şiir çevirir-
ken de haklı olduklannı söylemişti.
1950'lerden sonra pek çok şairimiz -ikinci dilden
çevirmeyi de sakıncalı bulmayarak- Yunan, Ispan-
yol, Güney Amerika ülkeleri şiırinden çevınler yap-
tılar. Bu dönemdeki şiir çevirme hareketliliğine ka-
tılan şairierden biri de Abdülbaki Gölpınarlı ile bir-
likte Mevlanadan çevirdiği kimı şiiıierle bu alanda-
ki yeteneğini gösteren A. Kadir.
A. Kadir (1917-1985) Kuleli Askeri Usesi'ni bitir-
dikten sonrayükseköğrenimini yaptığı Kara Harp Oku-
lu son sınıf öğrencisıyken Nâzım Hikmet'le biriik-
te yargılanmış, on aya hüküm giymişti. Askeriiğin-
den sonra Istanbul'a döndü (1941). Dönemin top-
lumcu, gerçekçi düşün ve edebiyat adamlannın top-
landığı Yeni Edebiyet, Yürüyüş dergilerinde yayım-
lanan siirteriyletanındı. Bu evresinin ürtinlerinden olu-
şan "Tebliğ" (1943) adlı şiir kitabının sıkıyönetimce
toplatılması üzerine Istanbufdışına sürgün edildi.
Balıkesir, Kırşehir, Muğla, Konya ve Adana'daya-
şamak zorunda bırakıldığı yıllar Ali Karasu takma
adıyla "Yığın've "Ses" dergilerinde yazdı. Tüm şi-
irierini topladığı kitabı "Mutlu Olmak \Zarken" (1.
bas. 1968) adını taşıyor.
A. Kadir'in çeviri uğraşında, Mevlana'dan sonra
Azra Erhat'la biriikte çalıştığı llyada'yı (1958) ikin-
ci aşama sayabiliriz.
1960tan sonra Şerif Hulusi, Asım Bezirci, Sü-
teyman Salom, Afşar Timuçin, Eray Canberk,
Gülen Fındıklı vb. ile bırlikte çalışmalannı Avrupa
şiirinin yanı sıra Kuzey Amerika, Kanada, Meksika,
Küba, Asya, Afrika şiirine yöneltti.
Bu ürünlerin toplandığı "Dünya Halk ve Demok-
rasi ŞHrteri"nin ilk basımının önyazısında "Halkının
ve yurdunun özgüriüğü içi öncûlük etmiş, bu yol-
da kendini harcamış" şairlerin dizeleriyle uğraşaca-
ğını söylüyordu A. Kadir.
Evrensel Yayınevi'nceyenı basımı yapılan kitabın
bırinci cildinde Hugo, Apollinaıre, Eluard, Aragon,
Machado, Lorca vb. bildik şairlerie karşılaşıyoruz.
Çoğun yaşadıklan dönemin tarihsel gerçeklerini
yansıtma özellikleriyle günümüz edebiyatlanndaar-
tık pek rastlanmayan duyarlıklara tanık oluyoruz on-
lann şiirlerinde. Okurken, insanoğlunun kıskacaalı-
namayan değerierinı kendi kımliğimizde buluyoruz.
Bu duyarlığı A. Kadir'in Asım Bezırcı'yle biriikte Pa-
ul Eluard'dan çevirdiği "Matbaacı Kardeşlere" şiiri-
ni sunarak okurianmla paylaşmak istiyorum.
"Gece/en hepimiz bir kumaç dokuruz. -'-
Işimiz gücûmûz görmek karanlıkta
Görmek anlamak ve yapmaktır,
var olmak ya da olmamaktır.
Inanmak gerek, inanmak,
elimizde, kardeşler, elimizde bu,
İyi olmak, hür olmak elimizde,
bozmak elimizde alınyazısını.
Bir bahar özlûyoruz güllû çiçekli,
mutlu günler bekliyoruz, güzel yannlar.
Aydınlıklar sarsın dört bir yanı,
yıkasın kirini pasını dünyamızın."
'Beda MuvahMr ve Hyatroya
Katkı' ödüneri beürtemi
• KüMr Servisi -1 -7 Mayıs tarihleri arasında
gerçekleştirilecek gençliğin sanatsal etkinliklerini
öne çıkarmayı amaçlayan 16. Gençlik
Günleri'nde 'Bedia Muvahhit' ve 'Tiyatroya
Katia' ödülleri sahiplerinı bulacak.
Türk Kadınlar Birliği'nın her yıl genç bir kadın
sanatçıya verdiği Bedia Muvahhit Ödülü'nün bu
yılki sahibi Şenay Saçbüker Köroğlu olarak
belirlendi. Köroğlu, ödüle 'Lüküs Hayat'
oyununda Birsen Kaplangı'nın rahatsızlanması
ardından, kısa sürede hazırlanarak başanh bir
oyun ortaya koyması nedeniyle değer görüldü.
Bu yıl tema olarak 'tiyatro'yu seçen
16. Gençlik Günleri'nde, tiyatronun yazm
alanmda özveriyle çalışan Mitos-Boyut
Yayınlan'na (Yıünaz Öğüt) ve Tiyatro...Tiyatro...
dergisine (Mustafa Demirkanlı) 'Tiyatroya Katkı
Ödülü' verilmesi kararla^tınldı.
Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde 6 Mayıs
Cumartesi günü saat 15.00'te Engin Alkan'ın
Müjdat Gezen Sanat Merkezi (MSM) Tıyatro
Bölümü öğrencileriyle sahneye koyduğu
'Vişne Bahçesi' oyununun öncesinde ödüller
sahiplerine verilecek.
Kühür Servisi - tstanbul
Bilgi Ünıversitesi'nde
(BELGt) düzenlenecek
3. Uluslararası Gitar
Günleri bugün başhyor.
Altı ülkenin kadın
klasik gitarcılannm
konuk edileceği
etkınlik
5 Mayıs'a dek sürecek.
DaleKavanagh
(Kanada), Sflvia
Ocougne (Brezilya),
Nathasja Van Rosse
(Norveç), Virgmia Yep
(Peru), Eleftberia
Kotzia (Yunanıstan) ve
ülkemizden Denizban
Koçer'inkatıldığı
Uluslararası Gitar
Günleri'nin üçüncüsü,
kadın gıtarcılann daha
fazla önemsenmesini
anımsatacacak, kadın
sanatçüann ulaştıklan
noktayı ve gidecekleri
yönü işaret edecek iyi
bir örnek olabilir.
BlLGl, Kuştepe
Kampusu Büyük
Salon'da bugün saat
20.00'de Rosse'nin,
21.00'deKotzia'nın;4
Mayıs saat 20.00'de
Yep'in,21.00'de T
Ocougne'nin;
5 Mayıs saat 20.00'de
Koçer'üı,21.00'de
Kavanagh'ın, Piazzolla,
Bach, Powell, Rodrigo
gibi ustalann eserlerini
seslendirecekleri
konserleri
gerçekleştirilecek.
Bilet fiyatlan: 4
milyon, öğrenci: 2
milyon, kombine: 10
milyon TL. (216 23 00) E. Kotda'nın konseri bugün 21.00'de.
ODO
YAPI KREDI YAYINLARI
ANKARA
KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ
2000 1
İMZA GÜNÜ
14:00-16:00
İmge Kilabevi
Ayfer Tung
Bilim Sanat Kitabevi "
Şiir Erkök Yılrnaz
VfltOB»
KDUOK SANAT
YAYTNCIUK 1 Mavıs Pazartesi