21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAYIS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JvLJJLl U l \ [email protected] 15 Ünlü Itafyan soprano üç gün kaldığı Istanbul'da seminerler verdi, genç sesleri dinledi Ricciarelli 'yeteneklerle' tanıştı• Zehra Yıldız'ın adırıı genç yeteneklerde yaşatabilmek amacıyla kurulan Zehra Yıldız Vakfi, bu etkinliği, ünlü bir opera sanatçısı, bir orkestra şefi ya da şan pedagogunun katılımıyla her yıl düzenleyerek geleneksel hale getirmeyi planhyor. AYŞEKÖKSAL Ünlü ttalyan soprano Katia Ricciarel- li, Zehra Yıldız Vakfi tarafından dü- zenlenen seminerlere katılmak için ts- tanbul'daydı. 25-28 Nisan tarihlerin- de düzenlenen seminerlerin sonunda Ricciarelli ve SühaYıldız'ın genç şan- cılar arasından belirlediği Burak Bfl- gfli ve Ari Edirae, 23 Ağustos-10 Ey- lül tarihlerinde üç hafta süreyle îtal- ya'nın Parma kentindeki 'Accademia Lirica Internazionale Şan Kursu'na burslu olarak katılacak. Aynca Peri- han Nayır EHana ve Onay Gûnay da burslu olarak 18-23 Eylül tarihleri ara- sında Mılano'da şan eğitımi almaya hak kazandılar. Operanın tanıtılmasuu ve 1997 yı- lında beyin kanaması sonucu yitirdi- ğimiz ünlü soprano Zehra Yıkfaz'ın adını genç yeteneklerde yaşatabil- mek amacıyla kurulan Zehra Yıldız Vakfi, bu etkinliği, ünlü bir opera sa- natçısı, bir orkestra şefi ya da şan pe- dagogunun katılımıyla her yıl düzen- leyerek geleneksel hale getirmeyi Katia Ricciarelli, "Sanatçmm deoeyimlerimgeoçbeyiıüereaktannasgerekitlfendege^ cüyor. planlıyor. ttaryan Büyükelçiliği, CRR, Büyükşehir Belediyesi, Çelik Maki- na AŞ desteğiyle düzenlenen semi- nerlerin,yanşma veyaseviye tespit sı- navı olmadığını belirten Süha Yıl- dız, genç opera sanatçılannın eğitim- lerine katkıda bulunmak ve onlann uluslararası sahnelere açılmalanna olanak hazırlamak amacıyla gerçek- leştirildiğini ifade etti. Yıldız, "Ope- ra sanaüna ügi duyan herkese açık bir seminer olarak düşündük. Çün- kü vakıf olarak haüa operaya yakın- laşbrmayı amachyoruz" dedi. Bariton Prof. Mesut tktu, Prof. Yıl- dız Dağdelen, Cemalettin Kunıgül, CRR Genel Sanat Yönetmeni Arda Ay- doğan ve Süha Yıldız'dan oluşan jü- ri, seminerlere akrif olarak katılmak isteyen 18-30 yaş arasındaki opera sa- natçılan arasından 10 kişiyi seçti. Bu 10 kişı üç gün boyunca Ricciarelli ile herhangı bir operadan kendi seçtikle- ri aryalar üzerine uzun süren çalışma- lar yaptılar. "tki tarafi da memnun eden bir çahşma okhı" diyen Yıldız şunlan söylüyor: "Bir taraftan arya- lar üzerineyorumçahşması yaparken diğer taraftan da ses eğhimi. nereden, nasıl ses çıkarüldığmı önemti bir usta- dan öğreniyorlar ve kendi yanhşlannı görûyorlar." Aynca opera hakkmda bilgi edinmek isteyen birçok dinleyicinin de calışma- lan izleme imkânı bulduğu seminer- ler sonunda iki ismin seçilmesinde teknik problemlerini en aza indirmiş ve profesyonel eğitime açık, oturmuş bir sese sahip olunması ön planda tu- tulmuş. Yıldız, 'Accademia Lirica In- ternazionale Şan Kursu'na devam edenlerin daha sonra Zehra Yıldız'ın da eğıtim aldığı Corale Verdi okulu- nun sınavlanna katılma imkânı bula- caklannı ifade ettı. Gecen yıl 10 Aralık'ta düzenlenen 'Zehra Yıkhz'ı Anma Gecesi'ne katı- lan Katia Rıccıarelh, Zehra Yıldız'ın çok güçlü bir ses olduğunu söylerken aralanndaki manevi bağ nedeniyle Türkiye'de bulunmaktan memnun ol- duğunu belirtti. Placido Domingo'dan Luciano Pavarotti'ye kadar birçok önemli opera sanatçısıyla bırlikte sah- ne alan Ricciarelli, gençleri eğitmenin ve nasıl şarkı söylenmesi gerektiğini anlatmarun kendisi için çok önem ta- şıdıgınıbelirtiyorveekliyor. "Bir ope- ra sanatçısının görevi ünlü ve başanh bir Itişi olması ile son bulmaz, Sanat- çmm büdiklerinive deneyimlerini genç bevinlere aktarması gerekir. Ben de gençlere öğütkr veriyor ve yol gösteri- yorum." Türkıye'deki genç opera sanatçıla- n hakkında bilgisinin sadece bu semi- nerlere katılan on kışi ile sınırlı oldu- ğunu belirten Ricciarelli, bu sesler arasında yetenekli olanlann bulundu- ğunu belirtiyor ve ekliyor: "Bazılan benimonlarafletmekistediklerimiger- çekten çok iyi anladL Benim bütün amacım, bu kısa süre içinde, onlara baaşe\1erihissettirebamek.A\TUİ0ki- şiSetekrarbir seminerdüzenkyip an- lattridanmım ne kadannı özümsedik- lerini görmek istiyorum. Bu yüzden kısa süre sonratekrar tstanbul'a gele- bifirim." M. Zahit Büyükişliyen'in 55 özgünbaskı çalışniası Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi'nde Otuzbeşyûhkkariyerin en iyiömekkn AYŞEGÜLGÜÇHAN 17 Nisan-5 Mayıs 2000 tarihleri arasında An- karalı sanatçı M.Zahit Buyükişliyen. Ziraat Ban- kası Tünel Sanat Galerisi'nde 55 adet özgünbas- '• kı çalışmasını sergiliyor. Son 35 yılın ürünü olan bu yapıtlar bir yandan sanatçının kariyerinin er- ken tarihlerden günümüze uzanan çizgisinin ti- pik örneklerini sergjlerken, bir yandan da günü- müz sanatçısının hareket noktalan konusunda il- ginç bir örnek oluşturuyor. Kariyerine Ankara'da başlayan ve Almanya'da- ki eğitiminin ardından uzun yıllar Ankara'da ça- lışan Büyükişliyen'in yapıtlan bütününde, yaşa- mını sürdürdüğü Ankara ve Kassel'ın etkilerini görmek olası. Daha da ileri gidilerek, sanatçının gözlemlerinin arka planındaki bu kentlerin, mer- kez/ çevre karşıtlığı ve çarpık kentleşme ve so- nuçlan üzerine birer nesnel analiz olarak değer- lendirüebilecek yapıtlanndan geçen bir aks ola- rak nitelenebileceği söylenebilir. 1970'li yıllann sonuna dogru Kassel Akade- misi'nde yüksek lisans çalışmasına tez konusu ola- rak, söz konusu yıllarda Türkiye'de önemli bir top- lumsal sorun olarak varlığını duyumsatan gece- kondulaşmayı seçen sanatçının bu seçimi, kari- yerinin genel görünümünü debelirleyecektir. Ya- pıtlann bütünü göz önüne alındıgında, figürden kaçınılmadığı, ancak anlamlı bir biçimde figü- rün minimuma indirgendiği. fıgürün kullanıldı- ğı çalışmalarda da saydam katmanlar altında bı- rakıldığı aynmsanrr. Figürün kullanımındaki tav- nCasparDavidFriedridı'ianımsatan sanatçı, Fri- edrich'ten farklı olarak, yitip gidene dinsel duy- gularla değil, günün gerçeğıni nesnel bir bakışla gören bir gözlemci olarak yaklaşır. Yiten nedir? Yerine gelen nedir? Bu sorularm yanıtını belki de en doğru olarak veren yapıt, 1974 tarihli bir bas- kıdır: "Un Fabrikasın . Sanatçının renk skalasm- da kariyeri boyunca ağırlığını duyuracak olan mavinin egemen olduğu yapıt, geceleyin hiç kim- senin çalışmadığı bir saatte terk edilmiş gibi du- ran bir un fabrikasını betimlemektedır. Yapı ol- dukça eskidir ve "smaitesJs" olarak niteleneme- yecek bir mimarinin izlerini taşır. Yıkık dökük yapı, yapraklan dökülmüş ya da kurumuş ağaç- lann arkasından görünmektedir. Çok çarpıcı bir gerçeğin, nesnel, fakat çok da şiirsel bir anlatı- mıdır bu çalışma. Ekonomisi henüz tanmsal üre- time yöneük bir çevre ülkesınin kınk dökük sa- nayileşmesine bir ağıt gibi durmaktadır "Un Fab- rikasL" Benjamin'in 'aura yitimi' Sergide en erken tarihli (1967) çalışmadan 1999 tarihli yeni yapıtlara değin ana aksın, An- kara'dan Kassel'a uzanan bir coğrafyanın çeşitli duraklanna ilişkin görünümler olduğu söylene- bilir. Doğagörünümleri, fıgürlükompozisyonlar ve genellikle Naznn'ın dizeleri üzerine temelle- nen şiir kökenli yapıtlar gibi farklı akslar da ol- makla bırlikte, bu akslar ana artere akarak temel *3ergide ana aksın, Ankara'dan Kassel'a uzanan bir coğrafyanın çeşitli duraklanna ilişkin görünümler olduğu söylenebilir. Doğa görünümleri, figürlü kompozisyonlar ve genellikle Nâzım'ın dizeleri üzerine temellenen şiir kökenli yapıtlar gibi farklı akslar ana artere akarak temel motifı güçlendiriyor. motifı güçlendınyor. Ana aks ya da değil, yapıt- lann ortak biçimsel ve içeriğe ilişkin noktalan dik- kat çekiyor. Öncelüde, Büyükişleyen'in çalışma- lannın temel özelliği, az sayıda öğe bulundurma- sı. Baskı tekniklerinı sıkça kullanmasınm bunda etkisi olsa gerektir. Ikincisi, manzaralannda sim- gesel renklerle çahşması. Sıkça kullandığı, hat- ta her çalışmasuıda kullanmaya özen gösterdiği renkler genellikle gökyüzü ve eter simgesi mavi ile güneşe gönderme yapan san. Yapıtlannı bir- leştiren üçüncü nokta ise, sanatçının genel tavn- nı özetleyen ve yapıtına dinamiğinı veren kent- leşme olgusu. Doğayı bu toplumsal olgu çerçe- vesinde görerek simgesel renklerle belki de Ha- user'ın "etik çağn" olarak adlandırdığı bir mis- yonu yerine getirmekte. Herhangi bir öneri da- yatmadan, bir gözlemcinın yapması gerektiği gi- bi nesnel bir sunumla çoğalttığı imgeler bazen to- pografık haritalar, bazen kent planlan, bazen de peyzaj olarak izleyiciye sunuluyor. Erken dönem çalışmalannda peyzaj içerisınde insan figürleri- ne rasdanmazken, son çalışmalârfhda doğa içe- risinde yitmiş olarak belirmekte. Ancak bu, "ege- men" bir doğadan çok, kirleübniş, örselenmiş, en- düstriye teslim olmuş bir doğa. Huzur vermek- ten çok irkilten bu doğanın aldığı öç de 1999 ta- rihli bir litografik baskıyla yıne aynı nesnel ta- vffla sunulmuş: "Sismik Anaüz". Yapıtlann tümünün en ilkel baskı tekniklerin- den en gelişmiş olanına değin baskı ile çoğaltıl- mış olması da serginin bir başka noktayı vurgu- lamasına neden oluyor: Benjamin'in "aura yhi- mi" olarak adlandırdığı yeniden-üretım bir yan- dan yapıtın biricikliğini yitirmesine neden olur- ken, bir diğer yandan, çağdas sanatın demokra- tikleşme sürecine olan katkısını oluşturuyor. Bir okuma önerisi M. Zahit Büyükişliyen sergisınde bir okuma edi- mi gerçekleştırırken, salt biçim üzerinde durul- mayıp, biçimsel kurgunun, toplumsal bir içerik - kentleşme; özelde ise gecekondulaşma- üzerin- de yükseldiği gerçek göz önünde bulundurulma- lıdır. Bu okuma gerçekleştirildiğinde izleyici il- ginç bir deneyim edinmenin heyecanını yaşıyor: Büyükişliyen, sinematografık bir yöntemle çalış- maktadır. Retrospektif olarak da nitelenebilecek bu sergide yapıtlann kronolojik bir sırayla okun- ması, bu izlenimi güçlendiriyor. 1960'îı yıllarda henüz endüstnye yenik düşmemiş bozkır doğa- sı, 1970'h yıllarda çarpık endüstrileşmeye koşut olarakbirerçekim merkezi haline getırilmiş kent- lere akın ve bir yanda gecekondulann, öte yanda apartmanlann istılasına uğramış çarpık kentler; en az konfora bile sahip olmayan gecekondula- nn kesitinin alındığı analitik baskılar; özlemle Nâzım'ı anış; doğanın aldığı öç: Deprem. Bu ser- giyi hem bir sanatçının otuz beş yıllık gözlemle- rinin bir sonucu olarak, hem de en ilkel olanın- dan en gelişmişine değinbaskı teknolojilerinin bir serüveni olarak izlemek de ayn bir öneri. Günü- müz sanatçısının etik misyonunu unutmadan. Wuuam Barker, Kadir Çevik, Hakan MflB, Mahir Günşiray etkinliğin kaahmcuan arasmdaydnar. 6 Jean G^enet Günleri' ilgi topladı Kültür Servisi - Ankara'da ya- ılanan ve yayın yönetmenli- "ğinı Cengız Ertem'in yürüttüğü Lıttera Edebiyat Yazılan'nın dü- zenlediğı, Fransız yazar Jean Ge- net ve yapıtlanmn ele alındığı uluslararası sempozyum 'Jean GenetGünleri'ne yurtiçinden ve dışından birçok konuşmacı kaül- dı. Etkinliğin açıhşı, yazann sa- nat, siyaset gibi pek çok konuda- ki görüşlerini sunduğu belgesel ve senaryosunu yazıp yönettiği bir hapishanedekı erkek mah- kûmlann cınsel fantezilerini an- latan sessiz kısa fılmın gösteri- mı ile gerçekleşti. Türkve yaban- cı öğretim görevlilerinin bildiri sunduğu sempozyum kapsamın- da yapılan iki yuvarlak masa top- lantısının ilkinde Genet'nin ya- pıtlan çeviri, yayıncıuk ve eleş- tın açısından değerlendirildi. Yazann oyunlannın tartışıldı- ğı ikinci toplantıda ise VVîBiam Barker, Genet'nin yaşamı ve ki- şiliği; diğer katınmcılar ise özel- likle sahneye koyduklan 'Hiz- metçier' oyunu hakkındakonus- tular. Sempozyum kapsamında aynca Galatasaray Üniversitesi Oğrencıleri yazann 'Zenciler' adlı oyununu; Tıyatro Oyunevı de 'Hizmetçiler'i sahnelediler. iki gün boyunca etkinlikte su- nulan bildiriler Littera Edebiyat Yazılan'nın 10. cildinde 'Jean Genet ÖzeiSayıa' olarak yay ım- lanacak. Aitı ülkenln kadın kiaslk gitarcıları Bilgi üniversitesi'nde 3. Uluslararası Gitar Günleri başlıyor BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL A. Kadin'in Çeviri Uğraşı Çağdaş şiirimizin yol açıcılan özeilikle 194O'lı yıl- larda hayran olduklan Batılı şairlerin yapıtlannı dili- mizde söyleme hevesi duydular. Bizim kuşak Ahmet Muhip, Cahit Srtkı, Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat, Necati Cumalı gibı ustalann Türkçelennden Baudelaire'ı, Vertaine'i, Eluard ı, Aragon'u, Apollinaire'i okuma olanağını buldu. Çoğumuzun betteklerinde kaldı, dalgasına ka- pıldığımız o şiirierin dizeleri. Sabahartin Eyuboğlu, 1959'da Baudelaire çe- virilerinden derlediğim küçük seçkinin önyazısında şairlerin şiir çevrilmez derken de haklı, şiir çevirir- ken de haklı olduklannı söylemişti. 1950'lerden sonra pek çok şairimiz -ikinci dilden çevirmeyi de sakıncalı bulmayarak- Yunan, Ispan- yol, Güney Amerika ülkeleri şiırinden çevınler yap- tılar. Bu dönemdeki şiir çevirme hareketliliğine ka- tılan şairierden biri de Abdülbaki Gölpınarlı ile bir- likte Mevlanadan çevirdiği kimı şiiıierle bu alanda- ki yeteneğini gösteren A. Kadir. A. Kadir (1917-1985) Kuleli Askeri Usesi'ni bitir- dikten sonrayükseköğrenimini yaptığı Kara Harp Oku- lu son sınıf öğrencisıyken Nâzım Hikmet'le biriik- te yargılanmış, on aya hüküm giymişti. Askeriiğin- den sonra Istanbul'a döndü (1941). Dönemin top- lumcu, gerçekçi düşün ve edebiyat adamlannın top- landığı Yeni Edebiyet, Yürüyüş dergilerinde yayım- lanan siirteriyletanındı. Bu evresinin ürtinlerinden olu- şan "Tebliğ" (1943) adlı şiir kitabının sıkıyönetimce toplatılması üzerine Istanbufdışına sürgün edildi. Balıkesir, Kırşehir, Muğla, Konya ve Adana'daya- şamak zorunda bırakıldığı yıllar Ali Karasu takma adıyla "Yığın've "Ses" dergilerinde yazdı. Tüm şi- irierini topladığı kitabı "Mutlu Olmak \Zarken" (1. bas. 1968) adını taşıyor. A. Kadir'in çeviri uğraşında, Mevlana'dan sonra Azra Erhat'la biriikte çalıştığı llyada'yı (1958) ikin- ci aşama sayabiliriz. 1960tan sonra Şerif Hulusi, Asım Bezirci, Sü- teyman Salom, Afşar Timuçin, Eray Canberk, Gülen Fındıklı vb. ile bırlikte çalışmalannı Avrupa şiirinin yanı sıra Kuzey Amerika, Kanada, Meksika, Küba, Asya, Afrika şiirine yöneltti. Bu ürünlerin toplandığı "Dünya Halk ve Demok- rasi ŞHrteri"nin ilk basımının önyazısında "Halkının ve yurdunun özgüriüğü içi öncûlük etmiş, bu yol- da kendini harcamış" şairlerin dizeleriyle uğraşaca- ğını söylüyordu A. Kadir. Evrensel Yayınevi'nceyenı basımı yapılan kitabın bırinci cildinde Hugo, Apollinaıre, Eluard, Aragon, Machado, Lorca vb. bildik şairlerie karşılaşıyoruz. Çoğun yaşadıklan dönemin tarihsel gerçeklerini yansıtma özellikleriyle günümüz edebiyatlanndaar- tık pek rastlanmayan duyarlıklara tanık oluyoruz on- lann şiirlerinde. Okurken, insanoğlunun kıskacaalı- namayan değerierinı kendi kımliğimizde buluyoruz. Bu duyarlığı A. Kadir'in Asım Bezırcı'yle biriikte Pa- ul Eluard'dan çevirdiği "Matbaacı Kardeşlere" şiiri- ni sunarak okurianmla paylaşmak istiyorum. "Gece/en hepimiz bir kumaç dokuruz. -'- Işimiz gücûmûz görmek karanlıkta Görmek anlamak ve yapmaktır, var olmak ya da olmamaktır. Inanmak gerek, inanmak, elimizde, kardeşler, elimizde bu, İyi olmak, hür olmak elimizde, bozmak elimizde alınyazısını. Bir bahar özlûyoruz güllû çiçekli, mutlu günler bekliyoruz, güzel yannlar. Aydınlıklar sarsın dört bir yanı, yıkasın kirini pasını dünyamızın." 'Beda MuvahMr ve Hyatroya Katkı' ödüneri beürtemi • KüMr Servisi -1 -7 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek gençliğin sanatsal etkinliklerini öne çıkarmayı amaçlayan 16. Gençlik Günleri'nde 'Bedia Muvahhit' ve 'Tiyatroya Katia' ödülleri sahiplerinı bulacak. Türk Kadınlar Birliği'nın her yıl genç bir kadın sanatçıya verdiği Bedia Muvahhit Ödülü'nün bu yılki sahibi Şenay Saçbüker Köroğlu olarak belirlendi. Köroğlu, ödüle 'Lüküs Hayat' oyununda Birsen Kaplangı'nın rahatsızlanması ardından, kısa sürede hazırlanarak başanh bir oyun ortaya koyması nedeniyle değer görüldü. Bu yıl tema olarak 'tiyatro'yu seçen 16. Gençlik Günleri'nde, tiyatronun yazm alanmda özveriyle çalışan Mitos-Boyut Yayınlan'na (Yıünaz Öğüt) ve Tiyatro...Tiyatro... dergisine (Mustafa Demirkanlı) 'Tiyatroya Katkı Ödülü' verilmesi kararla^tınldı. Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde 6 Mayıs Cumartesi günü saat 15.00'te Engin Alkan'ın Müjdat Gezen Sanat Merkezi (MSM) Tıyatro Bölümü öğrencileriyle sahneye koyduğu 'Vişne Bahçesi' oyununun öncesinde ödüller sahiplerine verilecek. Kühür Servisi - tstanbul Bilgi Ünıversitesi'nde (BELGt) düzenlenecek 3. Uluslararası Gitar Günleri bugün başhyor. Altı ülkenin kadın klasik gitarcılannm konuk edileceği etkınlik 5 Mayıs'a dek sürecek. DaleKavanagh (Kanada), Sflvia Ocougne (Brezilya), Nathasja Van Rosse (Norveç), Virgmia Yep (Peru), Eleftberia Kotzia (Yunanıstan) ve ülkemizden Denizban Koçer'inkatıldığı Uluslararası Gitar Günleri'nin üçüncüsü, kadın gıtarcılann daha fazla önemsenmesini anımsatacacak, kadın sanatçüann ulaştıklan noktayı ve gidecekleri yönü işaret edecek iyi bir örnek olabilir. BlLGl, Kuştepe Kampusu Büyük Salon'da bugün saat 20.00'de Rosse'nin, 21.00'deKotzia'nın;4 Mayıs saat 20.00'de Yep'in,21.00'de T Ocougne'nin; 5 Mayıs saat 20.00'de Koçer'üı,21.00'de Kavanagh'ın, Piazzolla, Bach, Powell, Rodrigo gibi ustalann eserlerini seslendirecekleri konserleri gerçekleştirilecek. Bilet fiyatlan: 4 milyon, öğrenci: 2 milyon, kombine: 10 milyon TL. (216 23 00) E. Kotda'nın konseri bugün 21.00'de. ODO YAPI KREDI YAYINLARI ANKARA KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ 2000 1 İMZA GÜNÜ 14:00-16:00 İmge Kilabevi Ayfer Tung Bilim Sanat Kitabevi " Şiir Erkök Yılrnaz VfltOB» KDUOK SANAT YAYTNCIUK 1 Mavıs Pazartesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle