21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAYIS 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMt /[email protected] 13 StRKETLERDEN • GILETTE üç bıçakh tıraş sistemi March3'ü yûzde 20 indirimle satışa sundu. Indirim uygulanan ürünler arasında tepsili makine, ikili ve dörtlü kartuj paketleri bulunuyor. • tNFÎDAYAZILIM lnfo Hoiding bünyesinden aynlarak yeni bir organizasyon kurdu. Nükhet Demiren'i yeni ortak olarak bünyesine katan fîrma kurum IdmKgini yeniledi • DENtZBANK 1 Nisan-30 Haziran tanhleri arasında tntemet şubesi Deniz'den işlem yapan müşterilerin katılacağı 'Peugeot 206 çekiliş kampanyası' düzenliyor. Çekiliş 17 Temmuz'da yapılacak. • DOMESTOS çamaşır suyunun yeni ürünü 'güneş ışıînsT güvenü hijyen sağlıyor. Ürûn 810 gnunhk ambalajdan sonra 1350 gramlık ekonomik boyda saüşa sunuklu. TELEFUNKEN'in yeni TV'leri Bosch yetkili satıcılannda tüketiciyle buluşuyor. Bordo, kırmızı, lacivert, siyah, gümûş ve marine renkte ûretilen TV'lerin çerçeveleri değişebiliyor. • YTONG Avrupa Gaz Beton L'reticüeri Birligi (EACA)üyelerini buluşturdu. Başkanhğun Türk Ytong Yönetiın Kurulu Başkanı Bûknt Demirenin yapbğı Birtik'in yühk toplanDsı tstanbul'da yapıkh. • DOLUCA Boğazkere - Öküzgözü üzümlerinden imal edilen 'Özel Kav Kınnızı 1997' ve Narince ûzümlerinden yapılan 'Özel Kav Beyaz 1997'yi piyasaya sürecek. Kavlann etiketleri yeniden tasarlandı. • PRÎMAyeni'ertra' tabakasryla sıvryı daha hnfa emerek ıslakhğı alt tabakaya dağrayor. Yeni ürün sıkışnnlmış paketlerde sanşa sunularak ambalajlan da küçültüklü. • TOLA SANDVVICH'N CAFE Esentepe'dekı yerinde hizmete açıldı. Telefonla paket servis imkânı sunan cafede tostlar, sıcak ve soğuk sandviçler, Meksika dûrûmleri, tantuni, salatalar ve tatlılar bulunuyor. • BAŞERKtMYA'nm yeni ürünü 'alfa matik limon' düşük stcakbJklarda da lekeieri çıkanyor. Ürün limon kokusu ile çamaşırtara ferahlatıcı bir koku veriyor. • VESTELNET Cisco Systems'dan 'Cisco Powered Netvvork' plaketi aldı. Cisco Systems bu plaketi hızmet verdiği ==«= şirketlerden teknik altyapısını onayladığı Intemet servis sağlayıcılanna veriyor. Devlet, Güneydoğu'daki motorin ticaretinden ayda 10 trilyon lira KDV elde ediyor Habur'un geliri büyüklere • îzin belgelerinin durdurulduğuna dikkat çeken kamyoncular, "Akaryakıt taşıyan kamyonlann çoğu eskiden izin belgesi alan yörenin zenginlerine ait. Bizim cebimize 250-300 milyon liradan fazla para girmiyor" diyorlar. HAZALATEŞÇAKIR Gûneydoğu'da mazot ticare- tinin yoğunolarak yapıldığı Ha- bur sınır kapısuıın açılması üe birliktebölge ekonomısinde kıs- men bir canlanma yaşanırken devletin motorin ticaretinden ayda 10 trilyon liranın üzerin- de KDV geliri elde ettiği belir- tiliyor. Gûneydoğu Sanayici ve tşadamlan Derneği Başkanı Bedrettin Karabağ, Kuzey Irak'tan gelen akaryakıtın sa- dece 4-5 petrol şirketi tarafin- dan dagıtılmasının 'tekefleşme- ye" yol actığını dikkat çekerek "Buiştendevletvergivefonala- rak kazançh çıkryor. Özel şir- K. irak'ta banka olmadıgı için paralar Türkiye'ye yöneldi Dolarlar valizlerle geliyor Kuzey Irak'ta bankacılık sektörünün olmaması nedeniyle, petrol dışında bu bölgeden bavuüa gelen para miktannın aylvk 10 milyon doların üstünde olduğu belirtiliyor. Bu gelirlere paralel olarak özel bankalann bölgedeki şube sayılannı hızla arttırdıklan görûlüyor. Bankacılar, Kuzey Irak'ta tamnmış bir devlet ve bankalann olmaması nedeniyle Tûrk bankalaruıa akan paralann bireyler aracılığıyla getirildiğini söylüyorlar. Bankalar, özellikle Batman, Mardin, Diyarbakır ve ilçelerinde şubeleşmeye giderken bankacılar "Bölgede büyük bir ranün döndüğâ kesin. Kuzey Irak'tan aracüaria gelen paralar Tûrk bankalannda değerlendirinyor. Öte yandan yöre halkı faize sıcak bakmadığı için parasım vadesiz besaplarda tutuyor. Doiayısryla bankacılık bölgede kârfa bir iş" değerlendirmesini yapıyorlar. ketlerdeoturduklanverdetril- yonlangötürüyor.Bu rantm böl- geye hiçbiryaran yok" savında bulunuyor. Toplam47 bin kamyonun ça- lıştığı smır kapısında uzayan kuyruklar geçmiş yıüara göre azalsa da, kamyoncular kendi- lerine ayda bir sıra geldiğini söylüyorlar. Izin belgelerinin durdurulduğuna dikkat çeken kamyoncular, "Akaryakrt taşı- yan kamyonlann çoğu eskiden izinbelgesialanyöreninzengin- lerine ait Bizim cebimize 250- 300 mâyonliradanfada para gir- miyor'' diyorlar. Tıcarette hareketlenme Habur sınırkapısının açılma- sı, yöredeki güvenlik sorunla- nnın kısmen çözûlmesi ile bir- likte başta akaryakıt olmak üze- re, Iran, Irak ve Suriye ile itha- lat ve ihracatta haraketlenme yaşandığı belirtilıyor. Kuzey Irak'tan getirilen akaryakıtTürk Petrol Anonim Ortaklığf nın (TPAO) yankuruluşu TİPÎK' in alım tesislerinde depolanırken dağıtımını özel şirketleryapıyor. Irak'a giden araçlann boş git- mesine izin verilmezken akar- yakıt getirecek araçlar bunun karşılığında devlete vergi ve fon ödüyorlar. Devletin motorin ti- caretinden yaklaşık 10 trilyon li- ra KDV geliri elde ettiğine dik- kat çekenyetkililer, sadece Ciz- re ve Süopi'de dönen günlük para miktarının 1 trilyon liranın üzerinde olduğunu kay dediyor- lar. Gûneydoğu Sanayici ve tşa- damlan GÜNSİAD Başkanı Bedrettin Karabağ, Habur sınır kapısındaki ticari canlanması- nuı bölge ekonomisine katkı sağlamadığuu söyledi. 'Un gidiyor mazot geüyor* Karabağ, "TİPÎK alım tesi- si kurdu. Dagmmı4-5 fırma ya- pıyor. Motorin ticareti tekeOeş- tirfldL Kamyoncular ber sefer- de 15 ton un götürüp S ton ma- zot getiriyoriar. Bunu TtPtK'e veriyoıiar. Arbk kamyoncuJar gümrükkapısmdafazla kazana- nuyoriar" dedı. GÜNSİAD ola- rak başından beri Irak'tan gelen mazotun kayıt altına ahnması- nı savunduklarını anımsatan Karabağ, "Ancak bölge insaru- nm da bundan eşh faydalanma- 9 gerektiğinisöytedik. Kamyon- cular KDV"yi devlete versinler, mazotunu kendi pazarlasın de- dik. Ancak şimdi TOTAL, Öz- türkler, OPET gibi dağram şir- ketleri büyük rantlar eide edi- yorlar. Gûneydoğu Anadolu'ya hiçbirkatkısağlanmıyor~ değer- lendirmesini yaptı. Havalann ısınmasına karşın sebze ve meyve fiyatlannda beklenen düşüş gerçekleşmedi Manava bahar g Ekonomi Servisi - Havalann ısınma- sıyla raflarda yerlerini almaya başla- yan tarla sebzeleri cep yakıyor. SaUş ye- rine göre değişmekle beraber "tarla ürünü, honnonsuz" etiketiyle satılan domatesin kilogram fiyatı semt pazar- lannda bile en az 600 bin lira. tstanbul Bayrampaşa ve Kadıköy seb- ze hallerinde komisyonculann yaklaşık iki hafta önce yaptığı boykotun ardından artan ürûn fıyatlan hâlâgerilemedi. Özel- likle komisyonculann eyleminden son- ra ortalama yüzde 50 oranında artan yaş meyve ve sebze fiyatlannda bahar ayla- nna girilmesine karşın beklençr» düşûş,, gerçekleşmea*f.^emtifıe göre değışmek- Ie beraber, salatalık 500-600 bin lira ci- vannda satılırken marulun adet fiyatı 500 bin lira, kabağm kilogram fiyatı ise yine 500 bin lira civannda. Bu arada sivri bibere karşı "devlet büyüklerinin" talimatıyla ev hanımla- nnca açılan savaşın olumlu sonuç ver- mediği gözleniyor. Kış aylannda orta- lama 1-1.5 milyon liradan satılan ve enflasyonu besleyen ürünlerin başında geldiği gerekçesiyle "karaKsteye* alı- nan sivri biberin kilogram fiyatı bu- günlerde de 1 milyon lirayı buluyor. Şu anda sernt pazarlannda büe ortalama 900 bin liradan satılan sivri biber uzun sü- re boykot edilmişti. Eylemden sonrafiyatlardûşmedi tstanbul'daki sebze hallerinde, komis- yonculann, korsan hallerin kapatılmadı- ğı ve büyük marketlerin de doğVudan üre- ticiden ürün aldığı gerekçesiyle yaptığı ey- lemden patlıcan fıyatlan da etkilendi. Komîsyonculann Haller Yasası'nm işle- tilemediğını öne sürerek yaptığı eylem- den önce ortalama 500 bin liraya satılan patlıcan fiyatı boykottan sonra 700 bin li- ra civanna cıkmıştı. Olayınüzerinden iki hafta geçmesine ve havalann ısınmasına karşın patlıcanın da fıyaü beklenen ölçü- dedüşmedi. Semtine göre değişmeklebe- raber 600-700 btn liradan satılıyor. Komisyonculann boykorunun armndan artan ürün fmtian\Tİfcsekdüzeyinikonıyor. DÜNYA EKONOMİSlNE BAKIŞ / ERGİN YBLDIZOĞLU LONDRA "Soğuk savaş Nteli 10yıl oldu, nükte- ersilahlanmayanşı, 'dehşetdengesi'ge- ride ka/dı" diye mi düşünüyorsunuz? Bu konuyu bir kez daha düşünmenizde fay- da var. Geçen hafta, Nükleer Silahlann Yayılmasınm Sınırlandınlması Anlaş- ması (NSYSA) bağlamında, toplanan bir konferansın açış konuşmasını yapan BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a göre, "Bir nükleer savaş tehlikesi hâlâ dehşet verici bir olasılık olarak gündemde du- ruyor" (CNN 24/04). Hatta sonunda ba- smayansıyan bir başka haber (NYT 28/04) ise hem ABD'nin nükleer silahsızlanma hedefıni terk ettiğini hem de yeni bir nük- leer silah yanşının başlamak üzere oldu- ğunu düşündürüyordu. Bu gelişmelere bakınca ister istemez insanın aklına, ır- mağı geçerken, kendisini sırtında taşıma- ya zarzor ikna ettiği kurbağayı sokan ak- rebin son sözleri geliyor: "Ne yapayim, elimde değil. Bu benim doğamda vari" Sil baştan ABD ve SSCB, 1972'de yaptıklan An- ti-balistik Füze Anlaşmasıyta(AFA), sa- vunma kapasitelerini karşıliklı olarak don- durdular, nükleersilahlann azattılarak, bir- gün devreden çıkartılmasına yönelik an- laşmalar için bir konsensüs oluşturdular. Soğuk savaşın ardından oluşan yeni ko- şullarda (ekonomik, teknolojik ve askeri olarak rakipsiz tek süper güç, tek kutup- lu dünya vb...) ulusal savunma (uluslara- rası hegemonik gücünü koruma) strate- jisini yeniden gözden geçiren ABD {Qu- adrennial Defence Review-1997) şim- di bu konsensüsü bozmaya başladı. ABD, terorizme, Irak, Kuzey Kore gibi "serseri devletler"den gelebilecek bir nükleer/bi- yolojık fuze saldınsı olasılığına karşı bir Ulu- sal Füze Savunma (UFS) projesini gün- demegetirdi. 1999da Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması'nı onaylamayan ABD Senatosu, UFS projesini kabul etti. ABD, şimdi, Rusya'yı, UFS'nin yalnız- ca "serseri devtettere"yönelik, ilk aşama- da bir adet ve Alaska'ya konacak sınırlı bir proje olduğu ve AFA'yı ihlal etmemek için değiştirmek gerektiği konusunda ikna et- meye çalışıyor. Rusya ise UFS projesinin AFA'sını deldiğini, Savunma Bakanı Iva- nov'un da dile getirdiği gibi (BBC 26/04), ulusal güvenliğinin ise AFA'nın korunma- stnabağlı olduğunu, ABD'nin projesininger- çekte UFS ite sınırlı oimadığını düşünüyor. Rusya'nın görüşünü paylaşan Çin de AFA'nın ihlal edilmesi halinde tüm silah- sızianma anlaşmalan zemininın çökece- ğine inanıyor. Birçok ABD ve Rus savun- ma analistinın yorumlan da bu yönde. UFS'nin gerçek amacını, VVashing- Doğasında var! ton'daki Stratejik ve Uluslararası Araş- tıımariar Merkezi'nce yayımlanan 21 Mart tarihli, Anthony H. Cordesman im- zalı, "Defending America, Redefinıngthe Conceptual Borders of Homeland De- fense" başlıklı raporda da bulmak müm- kün. Rapora göre, uzun menzilli fuzele- rin yaygınlaşmasına paralel olarak, ''ser- seridevletlerin" önümüzdeki beş yıl için- de ABD'yi vurma kapasitesine ulaşması güçlü bir olasılık. Buna karşılık, bu gün Rusya ve Çin tarafından bir saldınnın"ka- zayta" başlatılması gibi gerçek birteh- like var. Bu koşullarda, ABD'nin savun- ma için, UFS de dahil bir seri yeni tedbir alması gerekiyor. Rapor, bu yeni tedbir- lerin etkinliğinin satt bilgisayar simülas- yonlanna dayandırılamayacağını, bun- lardan bir tanesinin tiilen hizmete soku- larak bir deneme zemini otuşturulması gereğini savunuyor. Böylece, rapora dik- katle bakınca, ABD'nin amacının UFS projesi bağlamında, Alaska'ya konacak tek bir tesisle sınırlı olmadıgı, 2000-2010 arasında (aynı Ouadrennial Defense Review'da saptandtğı gibi) bu bir seri savunma projesinin de gündeme gelme- ye başladığı görûlüyor. Savunma uzmanı Joseph Cirinc4one de The Foreign Policy Bahar 2000 sa- yındaki analizinde, ABD Senatosu'nun geçen sene test yasağı anlaşmasını red- detmesinden sonra şimdi de sıranın AFA'ya gelmiş olmasının Asya'da vara- cağı sonuçlara dikkati çekiyor. Cirinci- one, Tayvan, Güney Kore, Japonya gi- bi ülkelerdeki teknolojik gelişmenin nük- leer silah üretimi aşamasına çoktan ulaş- tığını vurgulayarak uyardr. AFA'nın çök- mesi, Asya'da yanşın hızlanması halinde, Japonya başta olmak üzere birçok ülke hızla imalata geçebilirl Çin'in 9 rnilyarlık yeni nükleer yenilenme projesini hatırla- tan yazar, bu koşullarda, Rusyave Çin ara- sında bir savunma işbiriiğinin zorunlu ola- • Kapitalist dünya ekonomisjnin hegemonik - hiyerarşik devietter sistemi, yeni bir silahlanma yanşının koşullarını hızla hazırtıyor. Hem de yeni uluslararası ekonomik rekabetin giderek sertleştiği bir ortamda. rak gündeme gelebileceğini, sürecin bir aşamasında Ukrayna ve Güney Atri- ka'nın nükleersilah programlannageri dö- nebileceklerini ileri sürdü. Rus tarafının yaklaşımının mantığı da Carnegie Endovvement for Internati- onal Peace -Moskova- direktörü Alexan- der Pikayev'in Disarmement Diplo- macy dergisinin 44. sayısındaki yoru- mundagörülebilir. Pikayev'e göre Rus ta- rafı, ABD'nin esas amacının, UFS'yi uy- dularta, yeni radar sistemleriyle, denizal- tılartadestekleyerek "ilk vurvş" durumun- da, Rusya'dan gelecek tepkiyi savuştu- rabilecek bir üstünlük amaçladığına ina- nıyor. Bu yüzden de Rus tarafı, daha şim- diden, yeni bir seri karşı tedbir üzerinde çalışmaya başlamış. Pikayev de Rus- ya'nın, ABD'ninteknolojik-ekonomik üs- tünlüğüyie boy ölçüşemeyeceği için edil- gen bir konuma düşmemek için ister is- temez Çin, Hindistan gibi diğer nükleer ülketerte stratejik savunma işbiriiğinin yol- lannı aramak zorunda kalacağını, yeni bir siiahlanma yanşının başlamak üzere ol- duğunu düşünüyor. SHahsızlanmaya veda ABD'nin gerçek amacını ve nasıl bir sürecin başlamak üzere olduğunu tüm açıklığıyla görebilmek için, ABD'nin, UFS'nin Rusya'yı hedef almadığını anlat- mak amacıyla Moskova'ya verdiği tartış- ma belgesine (The Bulletin of the Ato- mic Scientists Nisan-2000) bakmak ge- rekiyor. Union of Concemed Scientists üyesi ve MIT Securities Studies prog- ramı görevlilennden L Gronlund ve D.C. Wright'ın yorumlanna göre (The Bulle- tin...) ABD'nin gerçek niyeti, söz konusu belgede, UFS'nin Rusya'nın savunma gü- cünü etkilemeyeceğini göstermek için ile-_ ri sürdüğü iki gerekçede gizlr. (1) "Her iki ülke getecekte yapılacak nükleer silah- lan azartma anlaşmalan kapsamında, geniş, çok çeş'rtli bir stratejik silahlar cephaneliğine sahip olmaya devam edeceklerdir"; (2) Rusya nükleer gü- cünü her zaman teyakkuz halinde tut- maya devam edecektir." (abç) Ek ola- rak, belge, birsaldın halinde Rusya'nm ce- vap verebilmek için yeterince silaha sa- hip olmaya devam edeceğine de işaret edi- yor. Gronlund ve VVright'a göre bu iki madde, ABD'nin, Rusya'nın nükleer silah- lannın sayısını 1000 füzenin altına indir- me amacından tümüyle vaz geçmiş oldu- ğunu ve UFS projesini elde etmek için her türtü fiyatı, örneğin sürekli bir nükle- er saldın, kaza olastlığı tehlikesi altındaya- şamaya razı olduğunu gösteriyor. Üste- lik yazarlara göre, Rusya'nın erken uyarı sisteminin giderek çaptan düşmesi, bu ül- kenin refleks gösterme kapasitesini zayıf- latarak, yanlışlıkla, panik halinde bir sa- vaşçıkarma olasılıgını, dolayısıyla istikrar- sızlığı arrtırdığına işaret ediyoriar. Kimi iyimserler, küreselleşmenin dev- letterin gücünü yok ettiğini düşünmeye de- vam ededursun, kapitalist dünya ekono- misinin, hegemonik - hiyerarşik devlet- ler sistemi, yeni bir silahlanma yanşının koşullannı hızla hazırlıyor hem de yeni uluslararası ekonomik rekabetin giderek sertleştiği, bu arada bir resesyon tehlike- sinın arttığı bir ortamda... Ne diyelim, elinde değil, sistemin doğasında var? ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK (nsan ve Demokrasi Politikada sonuç kadar o sonucu elde etmek için kullanılan yöntemler de önemlidir. Sonuç ne kadar başanlı olursa olsun, o sonucu elde etmek için baş- vurulan yöntem ve uygulamalar yanlışsa, o başan ka- lıcı olmaz, kurumlaş^ma2 - B ö y ' e davrananlara da, ünlü Hükümdar yazanna (N. Machiavelli) gonder- me yapılarak MaikyaVelci denir. Cumhurbaşkanlığı seçimi, öyle görûlüyor ki, Mec- lis'tekı tüm partı önderlerinin desteklediği adayın se- çilmesıyle sonuçlanacaktır. Öncelıkle, dürüst ve de- mokrat bir kişinin ülke yönetiminın en tepesinde yer alacak olması, çok olumlu bir gelişmedir. Daha da önemlisi, bu sonuç alınırsaTürkiye, kımilennin ıkide bir gündeme getirdiği, kimilerinin de fiilen uygulama- ya çalıştığı gibi başkanlık ya da yan başkanlık siste- mi yanlışına, en azından yakın bir gelecekte sürük- lenmeyecektir. Bundan sonra önemli olan Meclis e dayalı düzenin, daha demokratik, etkin ve verimli bir yapıya kavuşturulmasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, Meclis'teki par- ti başkanlannın insan anlayışındaki eksikliğı de tüm açıklığıyla sergiliyor. Bu anlayışta insan değeri diye bir kavram yoktur. Ülkemizde parti içi işleyişlerde genel başkan mut- lak belirieyicidir. özellikle aday saptamalan parti baş- kanının iki dudağının arasındadır; bu olgu çok so- mut örneklenyle bılınıyor, yaşanıyor. Milletvekili aday listelerini genel başkan yapıyor. Genel başkana bir dilekçe ile başvuruluyor ve O (büyük harfle O, yani genel başkan) başvuranlann içinden istediğıni, iste- diği gibi seçiyor, listeye yerleştinyor. Dılekçesıne ya- nıt alamayanlar ya da adlan listenin seçılme olana- ğı bulunmayan alt sıralanna konulanlann yapacağı bir şey yoktur; bunlar, sonuca katlanmak durumun- dadır. Bu işleyiş, genel başkana mutlak bağımlılığı gerektiriyor; bu anlayışta özgür düşünceli kişiliğe çok az yer kalıyor. Kişiye bağımlılık, ilkeye ve düşürv ceye bağımlılığa baskın çıkıyor, egemen oluyor. • ••• Aynıyan//?yöntem bu kezcumhurbaşkanlıgı aday saptamalannda yaşandı. Aday saptamanın son gü- nüne bir hafta kala Başbakan, benim adayım diye iki seçkin insanın adını, önce bırkaç gün aklımda dedikten sonra cumhurbaşkanı adayı olarak kamu- oyuna açıkladı, yardımcısı da aynı yolu izledi. İki en büyük siyasal partinın başkanlan, bu yöntemle dört aday saptamış oluyordu. Birkaç gün bu insanlar üze- rinden siyaset yapıldı, kışiler eleştırildı, ıleri-gen de- ğerlendirildi; bu insanlann kışiliklerini zedeleyen, gi- derek yıkıcı özellikler kazanan yayınlar yapıldı. Tki parti başkanının dört kişıyı aday göstermeleri, son- raki gelişmelerin kanıtladığı gibi, bir taktik oyunu özelliği taşıyor. Bulunduğu yer ne olursa olsun, hiç kimsenin üh kenin bu dört ınsanını bırkaç günlük cumhurbaşka- nı adayı diye öne sürüp sonra da sırtını onlara dön- meye hakkı yoktur, olmamalıydı. Daha doğrusu, in- san değeri ve buna bağlı olarak demokrasi kültürü- nün varlığı böyle bir davranışa izin vermez. Eğer ıç- tenlikli olunsaydı, TBMM dışından olanlar için önce gereklt 110 milletvekili imzası toplanır, bir aday gös- terme süreci yaşanırdı. Bu, yapılmadı. Aday göster- me işi olağan yolunu izlemedi. Bunun gibi, milletve- killeri içinden yürekli bir tutumla kendiliğinden aday oianlara da haksızlıklar yapıldı. Oysa bir milletveki- linın yasal hakkını kullanarak aday olmasından da- ha doğal ne olabilırdı? Bu dayetmedi. Değil milletvekili, bir bakanın bile aday olma hakkını kullanması terör baskısıyla önlen- meye çalışıldı. Dilekçe yırtıldı, kamu görevlileri, gü- venlikten sorumlu olanlar dahil, görev yapamaz ol- du. Kamu düzeni, Meclis'te bile saldınya uğradı; gerçekte Meclis saldınya uğradı; ulusal egemenlik h/çe sayı/dı. Meclis yetkilileri ve hükümet sorum/u- /uWanrwyerineger/rrned/ter, getirmiyortar. Bakana ya- pılan saldınnın, yani terörün, üzeri före ile örtüldü; bakanın adaylığı törelere uygun bulunmamıştı. Hükümeti oluşturan partilerin genel başkanlann- dan ilk ikisi, birt<aç gün içinde, kendilerinin öne sür- dükleri adlardan, üstterindeki cekerj çıkanrcasına, bu- nun nedenlerini açıklama gereği duymadan, vaz- geçtiler ve hükümet ortağı üçüncü partinin genel başkanını da yanlanna alarak bu kez, tek bir aday üzerinde sözüm ona anlaştılar. Sonra da Meclis'te temsilcısi bulunan öbür partı başkanlannı da karar- lanna ortak etmeyi başardılar. * • • Buradaki başan, sonuçtur. Gidiş yolu hiç de de- mokratik olmayan bir sonuç. işletilen süreç, kullanı- lan yöntem, özellikle de kimi kişilerin aday gösteril- melerinden hemen birkaç gûn sonra bundan vaz- geçilmesi, insan değeri konusundaki büyük siyasal eksikliğimizin en somut göstergesıdir. Oysa demok- rasiye giden yol insana değer vermekten geçiyor. In- sana değer vermeyen kafa yapısıyla demokrat olu- namıyor. ••• Bugün 1 Mayıs, işçilerin, emekçilerin bayramı; in- sanın insanı sömürüsünün giderek azaltıldığı, hak- ça bir düzenin kurutduğu, insan kişiliğinin törelere kur- ban edilmediği ve demokratik hukuk kurallanyla kc- runduğu bir gelecek dileğiyle, kutlu olsun. e-posta: [email protected] DTM organize ediyor Ihracatçılar Suriye'ye gidiyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - 100 kışılik işadamı heyeti, Dış Tica- ret Müsteşarhğı'nın ko- ordinatörlüğünde, lstan- bul Üıracatçı Birlikleri or- ganizasyonuyla 7-11 Ma- yıs tarihlen arasında Su- riye'ye gidecek. Suriyeli işadamlan ile bir araya gelecekolanheyet, iki ül- ke ticaret hacminin arttı- nlması için göriişmeler yapacak. İşadamıheyetininSuri- ye'yi ziyaret edecekleri tarihte ayncaTürkı>e-Su- riye KarmaEkonomik Ko- misyonu toplantısı da dü- zenlenecek. Toplantıda Türkiye heyetine Devlet Bakanı Recep Önal baş- kanlık edecek. Yine aynı dönemde Şam'daTÜYAP tarafından "Tûrk Ihraç Ürûnfcri'' fuan düzenle- necek. Dış Ticaret Müsteşan Kürşad Tfizmen, komşu ülkeîerde ticaretin arttl- rümastnabüyükönem ver- diklerini söyledi. Bu ara- da DTM tarafuıdan 'ihra- catpKDBtgünteri" olarak ilan edilen 3-5 Mayıs'ta, KOBÎ'lerin sorunlannın çözümûnü gündeme geti- recek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle