Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7MART2000SALI
14 JvLJJ-il \JM\ kultur@cumhuriyet.com.tr
PORTAL DtKMEN GÜRÜN
Bütüncültiyatrove Osmanlı şenlîlderi"40 Gün 40 Geee - Osmanh Düğünleri, Şenlik-
leriGeçitAiayton" adlı kitap, Prof. Dr. Metin And
imzasını taşıyan çok değerli bir bilimsel araştır-
ma, yoğun bir emek ürünü.
Metin And, şenlikler üzerine ilk kitabını 1959
yılında "Kırk Gün Kırk Gece" adıyla yayımla-
dığını belirtiyor. Osmanlı şenliklerine seyirlik
açısından yaklasan bu eser Türkiye'de ve dışar-
da pek çok araştırmaya kaynakJık etmiş. O yıl Ce-
vat Fehmi Başkut Cumhuriyet gazetesindeki kö-
şesınde "Kırk Gün KırkGece"yi överken önem-
li bir konuya daha değinmiş ve o sıralarda Istan-
bul'da yollan genişletmek için yapılan dûzensiz
ve sağlıklı bir ödeme planı içermeyen yıkımlar-
la yüzyıllar öncesinin şenlikleri sırasında dev
boyutlu nahıllann srğması için şehrin dar sokak-
lannda sökülen saçaklar, yıkılan cumbalar, du-
varlar için izlenen her anlamda düzenli projeler
arasındaki çelişkinin altını da çizmiş.
1982 yılında, Kültür Bakanlıgı, baskısı tüke-
nen ve kitap müzayedelerinde yerini alan "Kırk
Gün Kırk Gece"yi yeniden basmak ûzere giri-
şimde bulunuyor. Metin And'ın bu girişime iliş-
kin olarak üzerinde durduğu bir husus, "Osman-
lı Şenüklerinde Türk Sanadan" adıyla yayımla-
nan kitabının basımı sırasında bu bakanlık ile ya-
şadıklannın ne denli inanılmaz olduğu. "_Evde
metne baktım, her sayfa çizikierie, el yazısı birta-
kım eklerle doluvdu; metnimi olduğu gibi Türk-
çeden Osmanlıca>a dönüştürmüşlerdL Üstelik
terim niteliginde Türkçe sözcüklerin yerine, yan-
hş biçimde kendi uydurduklan sözcükferi yerleş-
tirmişlerdi. Bu bakanhğın başına hangi bakan
geiirse bir yaz-boz karmaşasıyla her şey değişir.
Sol eğüimli bir bakansa 'ulusal kültür', 'evren-
sel kültür' nakaratmı yineter; millryetçi bir bakan-
sa 'millı kültür'den dem vurur, benim kitabımın
başına gekliği gibi, Türkçe metinleri Osmanb-
caya dönüşrürür, hem de yanlış biçimde. Bunun
üzerine sabaha kadar süren yorucu bir işe giriş-
tim, metnimi yine eski biçimine çevirdim-." Ta-
biı kı sonuçta kitap Metin hocanın Türkçesıyle
basılıyor, metnin kıhna dokunulamıyor ama, bu
• "...bu anlayış (bütüncül
tiyatro) geleceğe yönelik
bir tasanmdır, bir bakıma
tiyatro tarihinin
somutlaştınlmasıdır...
Bütüncül tiyatromın
ilkeleri de Osmanlı
şenliklerine uymaktadır."
• Metin And'ın '40 Gün 40
Gece- Osmanh Günleri,
Şenlikleri, Düğün
Alaylan' adlı yapıtı
titizlikle seçilmiş görsel
malzemeleriyle de içeriği
besleyen çok yönlü bir
çalışma. Kitapta öncelikle
ritüel, şenlik, tören ve
tiyatronun temel yapılan
inceleniyor.
sansürcü girişim kuşkusuz Kültür Bakanlıgı ta-
rihçesindeki yerini de ahyor.
Birinci kitaptan 40, ikinci kitaptan 17 yıl son-
ra "40 Gün 40 Gece - Osmanlı Düğünleri, Şen-
likleri, Geçit Alaylan" 2000 yılında tamamlan-
dı ve Toprak Bank'ın sponsorluğu ile basıldı.
Aynı konu üzerinde yoğunlaşan bu üçüncü kitap;
"Osmanlı Şenliklerinin Genel YapısT, "Osman-
lı Şenliklerinde Sanatlar ve Gösterimler", "Par-
çalardan Bütüne" olmak üzere üç ana başlık al-
tında toplanıyor. Genel yapıyı ele alırken, Metin
And, öncelikle ritüel, şenlik, tören ve tiyatronun
temel yapılannı inceliyor. Bunlar arasındaki ben-
zerliklerin ve karşıtlıkların üzerinde duruyor.
Şenlikleri bir anlamda "buhar kazanındaki gü-
venlik supabı" olarak tanımlarken de bu tür et-
kinliklenn ekonomik ve toplumsal boyutlannı,
taşıdığı dinamiği çeşitli açılardan inceliyor. Şen-
liklerin biraz da ekonomik zaaflann üstüne çe-
kilen ince bir tül olmanın ötesinde yenileyici ve
birleştirici işlevlerle de yükümlü olduğunun al-
tını çiziyor.
Taribiel süreçte şenlik olgusunun dünyada ve
Osmanh'da geçirdiği evreler Metin And'ın üze-
rinde titizlikle durduğu alandır. Şenlikleri; Sos-
yal, Dini, Siyasal, Estetik ve Oyun Nitelikleri gi-
bi bölümler altında irdelerken işlevini de ruhsal,
dini, siyasal ve ekonomik açılardan ele almıştır.
Kitapta altı çizilen hususlardan biri şenliklerin
genelde yüklenmiş olduğu toplumsal işlevlerin
öne çıkartılmasıdır.
"40 Gün 40 Gece - Osmanlı Düğünleri, Şenlik-
leri, Düğün Alaylan" titizlikle seçilmiş görsel
malzemeleriyle de içeriği besleyen çok yönlü bir
çalışma. Kitabın ikinci bölümünü kapsayan "O»-
manlı ŞenliklerindeSanatlarve Gösterimkr" bu
anlamda dikkat çekicidir. Dev kuklalannın taşı-
dığı modern çizgiler, denizde sallar üzerinde ya-
pılan gösteriler, ışık sanatlannın çarprcı boyut-
lan yüzümüzü bir kez daha düne ve ardından yi-
ne bugüne çevirmemize neden oluyor ya da ol-
malı. Aynı şekilde, şenliklerin yaygın alanı içi-
ne " Dramatik savaş gösterimleri", "Sirk ve göz-
bağcılık sanattan", "Musiki ve dans", "Drama-
tik gösterim sanatian" gibi tiyatro sanatı ile iç
içe geçmiş etkinlikler tek tek incelenmesi ve gü-
nümüz tiyatrosuyla köprüler kurulması gereken
bölümlerden sadece birkaçı.
"Parçalardan Bütüne" bu titiz çalışmanın son
ve üçüncü bölümünü oluşturuyor. Burada, "Os-
manh şenlikleri bütünüyle nasıl bir gösterimdir"
sorusunu soruyor Prof. Dr. Metin And ve yeni
yönelimlere sonsuz boş alanlar hazırlayan bir
yanıtla "40 Gün 40 Gece - Osmanh Düğünleri,
Şenlikleri, Gecft Alayian"nı noktalıyor...
"Osmanh şenliklerinin nasıl bir gösterim oldu-
ğu sorusuna en yaklaşık cevap günümüzde çok
önem kazanan bütüncül tiyatro kavramıdır. Bu
biçimde gösterim rüm sanatlara başvurularak
seyircinin her türlü duygusuna seslenen ve bir
bütünlük izlenimi içinde seyirciye açık çeşitli an-
lamlarzengiıü1gtadeseçenekWtanıyantiyatroan-
layışidır. Bu arada teknolojinin her rüriü olanak-
lanndan yararlanıhr. Bauhaus çtğnnın ilişkinte-
rine göre ışık, uzam, yüzey, devinim, ses ve insa-
nın her rüriü çeşitteme ve birleşim olanaklannı
bir denek gibi örgensel bir araya geriren bir sa-
nat yaraüsını tanımlar. DenebiUr ki, Osmanh şen-
liklerine bundan daha iyi bir tanım bulunamaz,"
OUREED'İN YENtALBÜMÜ 'ECSTASY'
,'însan müzik
uğruna ölebilir'
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Lou Reed, Stock-
holm'de. Bu ay sonu piyasaya sürülecek
olan yeni albümü Ecstasy 'i tanıtmak ve
nisanda başlayacağı Avrupa turnesini an-
latmak için geldi. 57 yaşındaki Reed, am-
fetamini ve siyah ojeli tırnaklannı geç-
mişte bırakmış. Artık,'Wîld Side' da yü-
rümüyor. Yanında samuray kılıcı taşı-
yor,'tai-chi' egzersizlerinde kullandığı
için. Sağlığa yararlı gıdalar alıyor, terci-
hen Asya mutfağından.
1942'de Brooklyn'de doğan Lou Reed,
17 yaşındayken anne ve babasının giri-
şimiyle elektrik şoklanyla 'tedavi gör-
dü'. Bunun nedeni, anne ve babasının, on-
da gördükleri homoseksüel eğilimden
'kurtulmasını' istemeleriydi. Reed daha
sonra 'Kill your sons' (Oğullannızı Öl-
dürün) adlı parçayı yazacaktı.
1985'te ilk plağını 'The Jades'le bir-
likte çıkarmıştı bile. Bunu 1965'teki ilk
plagı izleyecekti:'Velvet Underground'.
- Rocktan hoşlanı-
yorum, diyor, devam
etmemin tek nedeni bu.
Ya piyano öğretmeni-
min istediği gibi olsay-
dım! Aman Allahım!
'SoundofMusic'lefi-
lan oyalansaydım! Ne
funk, ne rock, ne roc-
ka-billy, ne doo-wop,
ne rap ne de techno!
Buna karşılık yazmak
her zaman ilgisini çek-
miş.
-Eğerben 13 yaşın-
dayken imdadıma rock
yetişmemiş olsaydı,
şimdi yazar olurdum
diyor. Şair Delmore
Sdmartz'a hayrandım.
Sanınm piyes veya ro-
man yazarak hayatımı
kazanıyor olabilirdim
şu anda. Yine de, Ro-
bert VVılson'la birlikte
EdgarAHan Poe konu-
lu bir piyes yazdım. Iki
hafta önce Hamburg'da
sahneye koyuldu. Gır-
gırbirşey...
40 yıldır parça yazıyor. Nasıl bir şey
bu acaba?
- Parçalar arasında tek satır yazmıyo-
rum. Şarkılan kafamda duyuyorum. Ne
zaman band kaydma geçilecek, ancak o
zaman onlan yazıyorum. Bir bakıma bu-
na kişinin kafasının içinde radyo taşıma-
sı da denilebilir. Özel bir radyo istasyo-
nu taşıması. Şarkı yazmaya alışkınım ve
artık bu sürecin nasıl olduğunu biliyorum.
Bunu daha önce bilmiyordum. En sev-
dığim şey başlıklar. Eger öyle olmasay-
dı, şimdiye kadar hiçbir şeyi gerçekleş-
tirememiş olurdum. Çok tembelim çün-
kü. Stüdyodaki aralar sırasında kafamda
başlık yazıyorum.
Sonrasını da anlatıyor:
- Bir yere kapanıp kapıyı kilitlemek ge-
rek. Tamamıyla tecrit olmak. Zaten her
an kaosla çevriliyim, böyle anlarda ka-
çıp yalnız kalmam gerek. Ben parça yaz-
manın bir noktaya kadar nasıl işlediğini
biliyorum. Ondan sonrası nasıl, anlamış
Yeni albümü Ecstasy'i tanıtmak
için Stockhobn'e gelen Lou Reed,
'msan zaten her şey için ölüyor,
müzik için neden ölmesin' dedi.
değilim ve bundan sonra da anlayacağı-
mı sanmıyorum. Anlamaya da çalışmı-
yorum. En önemlisi o sürece girmek. Ka-
famda olusan bir sesi geliştirmek. Onu,
müzik ve sözle hayala geçirmek. Öyle bü-
yük bir beceri gerektirmiyor. Isteyen her-
kes yanm saatte bir parça yazabilir!
Bir gazeteci ona, onun için müziğin ne
anlama geldigini soruyor. Yanıtı hazır:
- Müzik her şeydir. Insan onun için
ölebilir. Zaten her şey uğruna ölüyor,
müzik uğruna neden ölmesin?
Hayran olduğu diger müzisyenleri de
açıkca söylüyor. - Ah bir Al Green gibi
şarkı söyleyebilseydim! Ama obnuyor. Se-
sim geniş bir kapsama sahip değil. Ba-
zılan beni monoton buluyor ve parçala-
nmm şarkı bile olmadığını söylüyor, ama
budogru değil.
lyi bir parça nedir peki?
->CM ruggedcross',RobndKirkve Nir-
vana'nın parçası.
Buna karşılık, BruceSpringsteen,Tom
VVaits ve Igg> Pop un "rock tarihine kat-
kısından
1
hiç emın de-
gü-
- Ben şarkı sözlerin-
den bahsediyorum di-
yor, bangır bangır ba-
ğırmaktan değil. Onun
şarkı sözleri, kısa bir
süre önce 461 sayfalık
bir kitap halinde ya-
yımlandı. Adı, 'Pass
thru fire'. Bu konuya
değinilince Lou'nun
hoşnutluğu derhal bel-
li oluyor, ama yorum
yapmaktan kaçınıyor.
Kaçındığı bir başka
konu da Jörg Haider
fenomeni nedeniyle
Viyana'da verecek ol-
duğu konseri iptal et-
mesi. Yahudi İcökenli
olduğu için mi, yoksa
başka nedenlerle mi
bunu yaptığını soran-
lan yanıtsız bırakıyor.
Kaçınılmaz olarak
konu, şu anda pazarla-
masını yaptığı albüme
adını veren parçaya
'Ecstasy'ye geliyor. Yorumu şöyle:
- Yaptığım en iyi parça olduğunu sa-
nıyorum. Şaka yapmıyorum. Gitar kıs-
mı, öyle sık rastlanılır cinsten değil. Ya-
pısı. Aylarca en iyi yorum nasıl olur di-
ye kafa yordum. En iyi şeklini sonunda
bulduğumu sanıyorum. Son hal denen
kavramı önceden tahmin etmek olanak-
sız. O geldiğini size duyuracaktır. Otu-
rup beklemekten başka çare yok. Aramak
faydasız.
Son soru:
- Gelecekte nasıl anımsanmak istiyor-
sun?
- Üzerinde kafa yorduğum bir şey de-
ğil. Bundan sonra ilk geçeceğim kavşak-
ta otobüs altmda kalmamayı düşünüyo-
rum. Bu daha önemli.
Lou Reed'in Avrupa turnesi gelecek ay
başlıyor. Programın aynntılan henüz bel-
li değil. Belli olan bir şey, yepyeni bir kı-
lıkta da olsa, Lou Reed'in - tanınmış bir
viski markasındaki gibi - 'Still going
strong' olduğu.
Nordrhein-Westfalen Gençlik Caz OrkestrasıIstanbul'da
Goethe Enstirüsü tarafindan Türkiye'ye davet
edilen \ordrhein-Westfalen Gençlik Caz
Orkestrası Borusan Kültür ve Sanat MerkezTnin
işbirliğij'le ve ttahan Kültür Merkezi'nin
katkılanyla 8 Mart tarihmde saat 19.00'da
ttahan Kültür Merkezi'nde, 10 Mart saat
19.00'da ise CRR'de konser verecek. 1975 yıhnda
caz alanında yeni yetişen gençjeri özendinnek
amacıyla kurulan orkestra, bugüne dek genç
müzikçilere beste, aranjman, prova yapma ve
konser verme gibi etkinliklerde katkıda bulundu.
Caz geleneğinden ve çağdaş akımlardan
etkilenerek oluşturulan \RW Gençlik Caz
Orkestrası repertuvannda, özellikle şeflerin
orkestranın kadrosuna ve icra olanaklanna
uygun kendi besteteri ve aranjmanlan yer ahyor.
'Akademi Kayıt Defteri'
Mimar Sinan Üniversitesi, 117. kuruluş yıldönümünü kendi
belleğini bugünün sanat ortamıyla buluşturan bir proje ile kutluyor
Kültür Servisi - Sanat eğitiminin
Türkiye'deki öncü kurumu olan
'Mimar Sinan Üniversitesi', 117.
kuruluş yıldönümünü kutluyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi, 117. kuruluş
yıldönümü nedeniyle hem bu
kurumsal sürekliliğin altını çizen
hem de kendi belleğini bugünün
sanat ortamıyla buluşturan
bir proje gerçekleştiriyor.
'Akademi Ka>ıt Defteri' başlığını
taşıyan proje, kurum tarihinin en
önemli dilimini oluşturan
Güzel Sanatlar Akademisi dönemini
ele ahyor ve bu dönemde
akademide eğitim görmüş seçkin
sanatçı ve mimarlann sicil
kayıtlanndan yola çıkarak
cumhuriyet tarihi içinde
Akademi'nin yüklendiği rolü
göstermeyi amaçlıyor. Orhan
Veli'den Burhan Toprak a, Bedri
Rahmi Eyuboğlu'ndan Nurullah
Berk'e, Nuri İyem'den Hıfeı
Topuz'a, Zührü Müridoğlu'ndan
Turgut Cansever'e cumhuriyetin
kü'tür yaşamınj simgeleyen adlar
bir kurumun zengin tarihini yeniden
anımsamamızı sağlıyor.
Üç bölümden oluşan 'Akademi
Kayıt Defteri' projesinin ilk
bölümünü, kayıt defterlerinden
alınma 900 sayfanın projeksiyon
makineleri aracıhğıyla gösterimi
oluşturuyor. Sergileme mekânını
çevreleyen yüzeylerde
gerçekleştirilecek bu gösterim,
belirli bir program içinde
yineleniyor. İkinci bölüm, kayıt
defterlennden alınma 150 sayfanın
orijinal büyüklükteki kopyalannın
sergilenmesinden oluşuyor. Projenin
üçüncü bölümü ise 5 kayıt
defterinin gösteriminden meydana
geliyor. 'Akademi Kayıt Defteri'
gösterim programı, Mimar Sinan
Üniversitesi Osman Hamdi Bey
Salonu'nda 6 Mart-7 Nisan 2000
tarihleri arasında yer alacak ve
cumartesi, pazar günleri dışında her
gün 10.00-17.00 saatleri arasında
izlenebilecek. 1883'te Osman
Hamdi Bey tarafindan 'SanayM
Nefıse Mektebi' adıyla eğitime
başlayan kurum, 1928'de Güzel
Sanatlar Akademisi adını aldı ve
cumhuriyetin modernleşme projesi
içinde önemli bir rol üstlendi. 1980
sonrasında yükseköğrenimi yeniden
örgütleyen YÖK yasasıyla birlikte
ise üniversite statüsünü kazandı ve
1982'de adı Mimar Sinan
Üniversitesi oldu.
Kuruluşundan bugüne adınm ve
statüsünün iki kez değişmesine
karşın kurumsal süreklilik Mimar
Sinan Üniversitesi için büyük
önem taşıyor.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Modayı İzler misiniz?
Modanın daha çok hanımlan ilgilendirdiğine ina-
nılır. Ama hızlı tüketime koşullanmış bir erkek mo-
dası da var.
Ben eski moda resimlerine bayılınm. Eski moda
albümlerini kanştırmak çok hoşuma gider. Yüzyılı-
mızın... dil alışkanlığı, geçen yüzyılın başlanndaki hu-
zurlu, büyük savaşın korkunçluğuna hazırlandtğın-
dan habersiz dünyada, eski moda albümleri, o çi-
zimler, o renk renk giysiler bende bir sanat duyum-
sayışı yaratır.
Hayli pahalı bir sanat. Ipekler, kadifeler, krepda-
muriar, krepdöşinter, taftafar, tüfler, satenler, ipek ka-
difeler hanımları güzelleştirmek için sanki yansa
girmişlerdir.
Yinminci yüzyılın başlangıcındaki moda resimle-
ri, modanın bir sanat olma iddiasına gerçek birer
belgedir. Henüz lüks defilelerdönemi başlamamış.
Moda, yaratıcı terzilerin yalın çizgilerine indirgen-
memiş. Tersine, modaresimlerindehem resim, hem
tiyatro sanatının izlerini yakalamak mümkün.
Giysi, rop, tuvalet ve kadın adeta usta bir ressa-
mın çiziminden, tasvirinden çıkma. Kumaşın kıvnm-
lanna, aksesuvann ışık saçımlanna kadar dikkat
edilmiş. Fondaki eşya ya da salon bitkisi figürieri
inceden inceye yaşatılmış, her birine resim değeri
katılmıştır.
Ama bunlarla yet'nilmemiştir. Dedim ya, henüz büs-
bütün tüketim gösterileri başlamamış. Moda, tiyat-
ro ve belki de operadan sahneler çalıveriyor.
Eski moda resimlerinde daima bir 'sahne' söz ko-
nusudur. Kuyruklu piyano başında piyanisti dinle-
yen kadın, yaz partisinin bahçesinde konuşan tu-
valetli hanımlar, sokağa çıkış anı, aynada hanıme-
fendinin kendine göz atışı...
Duruşlara, edalara, tavııiara, ifadelene bakılırsa,
hanımlarda, o tek tük beylerde operanın yapay gör-
kemi okunmakta. Her şey abartık, sevinç de, öfke
de, ıstırapda...
Ucundan ucundan edebiyat kanşıyor bu moda
fırtınasına. Modellerin, çizimterin birer giysi adı var.
Her biri neredeyse roman, hikâye adı: Koketri Çeş-
mesi, Seven Kim, Sentimento, Av Zamanı, Aşk Ka-
feste, İpek Panltılan, Sağanaktan Sonra...
Daha on dokuzuncu yüzyılın ortaJanna Viyana
moda dünyasına damga atar. Ama geçen yüzyılın
ilk çeyreginde moda, Paris'in eline geçecektir. Jo-
urnal des dames et des modes, yani Hanımlar ve
Modalar dergisi, birbirinden çarpıcı giysileri sunar,
resim incelikli, tiyatro sahneli, operalı, ışıl ışıl renk-
lendirilmiş moda çizimlerinde.
Paris, güvenli, zenginliği, bolluğu yerinde, gele-
ceği aydınlık bir dünyaya kandırmak istemektedir
bizi. Alımsatım düzeninde huzura ve güvene ihti-
yaç duyulur. Bir yandan da alımsatım düzenleri aç
gözlü dünyalarında huzur bozmaya eğilimlidir.
Böylece 'pahaJı sanat' moda iki arada bir dere-
de kalacaktır Göz okşayan giysilerve onlann ne pa-
hasına edinileceği, giyilebilecegi ikilemi...
Modanın sanat dallanndan biri olup olmadığı tar-
tışılmıyor artık. Moda elbette sanat. Üstelik top-
lurnsal çatkantılandan derinlemesine etkilenen bir sa-
nat. ^
1900'lerin hep uzun etekli, yani kumaşı bol bol
kullanmaktan kaçınmayan kadın modası, Birinci
Dünya Savaşı'nda etekleri birdenbire kısaltır. İkin-
ci DünyaSavaşı öncesindeki çılgın bekleyişte, mo-
da, kadına askeri bir hava verecektir. Ancak 1950'ter-
de, yeni banş döneminde, Dior çizimleri kadınlara
yeniden çekicilik ve perili bir hava sunar...
Modayı toplumsal panoramanın çizelgesi gibi ta-
kip edebiliriz.
Bana gelince, özellikle eski moda resimlerine ba-
kar bakar, dalıp gıderim: Bu tuvaleti hangi hanım
nezaman, nerede giydi? O gece mutlu muydu? Dans
etti mi? Şu hanımın sırtındaki elbiseyi şu resimden
alıp, hangi gerçek hanım terzisine diktirdi? Mevsim-
lerîden ilk yaz, şimdi o elbiseyle hanım sokağa çı-
kıyor, gezmeye gidecek... Evet neredeler şimdi, ne
oldular, güzel elbiseler, güzel hanımlar?!
Hep içim burkulur.
Türk filmleri New York'ta
• NEW YORK (AA)- 'Kahpe Bizans',
'Propaganda', 'Harem Suare' gibi önemli
8 uzun, 4 kısa metrajlı Türk filmi, bu yıl 5-28 Mayıs
arasında New York'ta düzenlenecek
olan Mayıs Festivali'nde ABD'deki Türk
seyircilerinin karşısına çıkacak. Amerika
Türk Kadınlan Dayanışma Demeği
(ATKDD) Gençlik Konseyi'nce düzenlenen
'New York Mayfest 2000' festivalinin açılış törenine
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile ABD Başkanı
Bill Clinton, eşi New York senatör adayı Hillary
Clinton, New York Belediye Başkanı Rudolph
Giuliani, Eyalet Valisi George Pataki ve temsilciler
meclisi üyesi Chuck Schummer davet edildi.
Festivalde yer alan Sezen Aksu'nun konseri, Yılmaz
Erdoğan'ın şovu, Atilla Engin-Deanne Turquoise'ın
caz dinletisi ve Hale Birgül'ün 'Dersaadet
Dinletisi'nin yani sıra Zeliha Berksoy Bertolt
Brecht'ten Genco Erkal tarafindan uyarlanan 'Yosma'
adlı oyunu sahneleyecek.
Kuzey Kıbrıs'ta Kitap Günteri
• Kültür Servisi - Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti
Kültür ve Eğitim Bakanlıgı'nın desteği, TÜYAP
Fuarcılık ve Doğu Karadeniz Üniversitesi işbirliği ile
Kuzey Kıbns'ta ilk kez bir kitap şenliği
gerçekleşiyor.'Akdeniz'den Akdeniz'e' başlığı altında
düzenlenecek Kitap Günleri 8-10 Mart tarihleri
arasında Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin
Gazimagosa'daki kampusunda düzenleniyor. Üç gün
sürmesi planlanan Kitap Günleri'nde pek çok söyleşi,
panel ve imza günü düzenlenecek. Bu etkinliklere
Türkiye'den Ayşe Kulin. Kürşat Başar, Demirtaş
Ceyhun, Se\gi Ozel. Muzaffer tzgü, Cihan Demirci,
Sunay Akın, Inci Asena, Yalvaç Ural, Akgün Akova,
Hıncal Uluç, Hikmet Çetinkaya, Cemil Kavukçu, Aslı
Erdoğan, Aydın Boysan. Gani Müjde, Ataol
Behramoğlu, Alpay Kabacah, Şükran Kurdakul ve
Üstün Akmen gibi pek çok yazar katılıyor. Şiir
dinletilerinin yani sıra 'Evin Sanat Galerisi'nin
koleksiyonundan oluşan bir resim sergısi de izlenebilir.
Uç dergisinin 5. sayısı çıktı
• Kültür Servisi - Yayın yönetmenliğini Mesut
Kara'nın yaptığı Uç dergisinin, beşinci sayısında
dosya konusu 'Ceyar'dan Kötü Kedi Şerafettin'e,
Kara Melek'ten Kötü Kız'a Devir Kötülerin Devri.'
Dosya, Göksan Göktaş, F. Nevin Özsu ve Sezai
Sanoğlu tarafindan hazırlanmış. öykü ve
denemeleriyle Mehmet Tekirdağ, Banu Bozdemir,
Pınar Öğünç, Tarhan Gürhan; şiirleriyle Arif Damar,
k. tskender, Lale Müldür gibi isimlerin yer aldığı
derginin 6. sayısının konusu da 'Mektup' olarak
belirlenmiş.