25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 MART 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 CHP'nin Bir Oku CHP'nin; POAŞ gibi, Tüpraş gibi ekonominin neredeyse motoru olan stratejik kuruluşların özelleştirilmesi karşısında suskun ve çekingen bir tutum sergilediği dikkat çekiyor. CHR TÜSES yayınları arasında geçen şubat ayında yayımlanan ve Prof. Dr. Şerafettin Turan'ın kaleme aldığı "Kökeni Ulusal Direnişe Dayanan Bir Devrim Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi" adlı kitabı parti içi eğitim çalışmalarında üyelerine okutma kararı vermiş. Kitapta, CHP'nin altı okuna, ilkelerine de yer veriliyor. Örneğin Mustafa Kemal Atatürk, 20 Nisan 1931'de yayımladığı bir bildiri ile Cumhuriyet Halk Fırkası'nın izleyeceği temel ilkelerin "Devletçilik ve Devrimcilik"'\r\ de eklenmesiyle altıya çıkarıldığını vurgulamış ve "Devletçilik" ilkesini şöyle tanımlamış: "Bireysel çalışma ve etkinliği esas tutmakla birlikte, olabildiğince az zaman içinde ulusu gönence, ülkeyi bayındırlığa ehştirmek için ulusun genel ve yüksek yararlarının gerektirdiği işlerde, özellikle ekonomik alanda devleti eylemli olarak ilgili kılmak." CHP yönetimi; enerji alanında Tüpraş, POAŞ gibi dev kuruluşlarda yerine getirilen hizmet ve üretimi "ulusu gönence, ülkeyi bayındırlığa ehştirmek için ulusun genel ve yüksek yararlarının gerektirdiği işler"öen saymıyor mu artık? İşçi Kesiminde Kıpırdanma GÖRÜŞ MUSTAFA KUL Başarılı Sanat Adamı 1991 'de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Müdürü olduktan sonra Hipodrom, Efes ve Aspendos konserleri gelenekselleşti. Konser programları radyo ve televizyonlardan naklen yayımlandı. Orkestra, Almanya, Kore ve Japonya'ya turneye gitti. 1995'te Devlet Opera ve Balesi genel müdürü olduktan sonra Samsun, Sıvas, Gaziantep, Van ve Antalya Devlet Opera ve Bale müdürlükleri açıldı. Aspendos Opera ve Bale festivalleri gerçekleştirildi. Yalnızca 199798 sanat sezonunda yurtiçi turnesi 102'ye ulaştı. Almanya, Fransa, Danimarka, Japonya, Hırvatistan, ABD, Gürcistan, Mısır, Ingiltere, Avusturya, Slovakya'da Türk opera ve balesi tanıtıldı. H. Hüseyin Akbulut'u yalnızca "başarılı bürokrat" olarak görmek, kendisine haksızlık olur. Hüseyin Akbulut, son yıllardaki savın tersine halka düzeyli yapıtlar sunulduğunda toplumun bunları coşkuyla kucaklayabildiğini kanıtlayan bir önder oldu. Olanaklar ne denli kısıtlı olursa olsun, amatör ruhla ve sevgiyle görkemli etkinlikler düzenlenebileceğini, ufak çabalarla kitlelere ulaşılabileceğini gösterdi. Sanat dostu Hüseyin Akbulut, geçen hafta içinde Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı'na atandı. Kendisine yeni görevinde başarılar diliyoruz. Tüpraş'ta Asıl Amaç Blok Satış daha rahat yol açmak Özelleştirme Idaresi olduğuna inanıyor Başkanlığı'nın (ÖİB) öztaşkın: "özelleştirme reklamı tutmadı. Tüpraş Idaresi Başkanhğı'nın işçileri, kurumun satışa 2000 yılı programında, çıkarılan hisse senetlerini Devlet Bakam Yüksel almamayı kararlaştırdı. Yalova'nın 8 Aralık 1999 Petrollş Başkanı tarihli açıklamasında, Mustafa Öztaşkın IMF'ye vehlen niyet durumdan hoşnut: "Çalışanlann hisse senedi mektuplannda hep Tüpraş'ın blok satışının almaması, Tüpraş'ı 2000 yılının son satmaya kalkanlan son çeyreğinde yapılacağı dile derece rahatsız getiriliyor. Bakmayın siz etti.özelleştirme, ÖİB yetkililerinin 'Blok çalışanlann da istediği bir satiş yapılmasına ya da yöntemmiş gibi yapılmamasına ilişkin bir gösterilmek istendi, kararımız yok' olmadı." Tüpraş'ın yüzde açıklamalanna. 15'nin "halka açılma" adı Katrilyonluk cirosu, altında satışının ardındaki trilyonluk kân ile Tüpraş'ın asıl nedenin "blok saf/ş"a belli ellere blok satılması kamuoyunda rahatsızlık yaratıyor. Bu rahatsızlığı gidermek için 'Hiç merak etmeyin, bu bir halka arzdır, küçük bir hissedir' diyorlar şimdi. Bu propagandanın ardından Tüpraş önce ikiye bölünecek, ardından da blok satılacak. Gözümüzün önünde oynanan oyun bu." Petrollş Başkanı, sendikanın elinin bu süreçte armut toplamayacağını söylüyor. Mitingler, Tüpraş'ın kamunun elinden çıkmaması için geniş bir mücadele programı kapıda... Var mısınız Maaş Düşürmeye Milletvekillerimiz, cumhurbaşkanlığı sorununu çözme bahanesiyle gündeme getirdikleri "kıyak maaş ve emeklilik haklannı düzenleme"ye dönük Anayasa değişikliği için 29 Mart'ta yapılacak ilk turda oy kullanacaklar. Kıyak maaşı savunanlar, milletvekili ödeneklerinin yükseltilmesinin Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca tartışıldığını ileri sürüyorlar. Tarih öyle söylemiyor ama... Işte kanıtı: 5 Mart 1931'deki TBMM toplantısında milletvekilleri maaşlarını 500 liradan 350 liraya düşürmüşler. İşçi kesiminde içten içe bir kıpırdanma gözleniyor. Türklş yöneticileri ile yaptığımız görüşmelerde bu hareketlenmeye dönük ilk ipuçlarını elde ettik. Nisan ayı başında Başbakan Bülent Ecevit ile görüşmeyi planlıyorlar. Sızan bilgilere . göre, Ecevit'e sunulacak paket epey geniş: "Büyük ve stratejik kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi. SSK'nin yeniden yapılandırılması adı altında sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerinin paralılaştırılması. Sendikalaşmanın önündeki en önemli engel olarak görülen iş güvencesi yasasının halen çıkanlmamış olması. Zorunlu Tasarruf Fonu'nda biriken paralann çalışanlara aktarılması. Memurlara ve kamu çalışanlarına toplusözleşmeli, grevli sendika hakkının tanınması. özel sektör ve belediyelerde yenilenecek toplusözleşmelerde işçi ücret zamlarının yüzde 25 ile sınırlandınlmak istenmesi..." Mart ayının sonundan itibaren de 31 ilde sendika temsilcilerinin katılacağı bölgesel toplantılarda bu konuları tartışmak için hazırlık yapıldı. 11 Nisan'da ise Türklş Başkanlar Kurulu toplanacak. Türklş'ten bir yetkili, tüm bu girişimlerin sonucunu şöyle yorumluyor: "1 Mayıs'a doğru genişleyecek bahar eylemleri için ısınıyoruz." ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ W Nüfus Artışı ve Sosyal Güvenlik (2) 1900 ile 2000 yıllan arasında geçen yüz yıl içinde dünya nüfusu yüzde 275 artarak, 1 milyar 600 milyondan 6 milyara yükselirken, Türkiye'nin nüfusu, ilk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılı ile 2000 yılı arasındaki 73 yıl içinde, yüzde 378 artarak, 13 milyon 600 binden 65 milyona çıkmıştir. Bugün, Istanbul'un nüfusu 1927'dcki Türkiye'nin nüfusuna eşitlenmiştir. Nüfus artışı bu hızını sürdürdüğünde, 25 yıl sonra Türkiye'de yaşayanlann yüzde 40 çoğalarak, 90 milyona ulaşacağı varsayılabilir. Bu artış bize göre, oldukça düşündürücüdür. u /YTMrKiy.e.'de Nüfus Artışı (Başlangu; 1 9 2 7 ) P Yıl Nüfus Artış (Klşl) Artış (%) 1927 13.600.000 0 %0.00 1940 4.200.000 %30.88 17.800.000 1960 27.700.000 14.100.000 % 103.68 1980 44.700.000 31.100.000 %228.68 %377.94 2000 65.000.000 51.400.000 Bu nüfus artışı karşısında işsizlerin sayısı her geçen gün katlanarak büyümekte, sosyal güvenlik kurumlan ise çok yetersiz kalmaktadır. Türkiye'de yaşayanların sayısı 90 milyona ulaştığında, sosyal güvenlikten söz edilmesi olanaksız görünmektedir. (X) 1998 Yılı Sigortalı ve Bağımlıları (Kişi olarak) Kurumlar Çalışan Sigortalı Tarım Sigortalısı Isteğe Bağlı Sig. Aylık Alanlar (1) Bağımlılar (2) Toplam 12 Eylül darbesi ile birlikte, bazı siyasetçilere getirilen siyasi yasakların kaldırılması konusunda, 1987 yılında referandum yapılmıştı. Biz parti olarak referandumda taraf olmuştuk ve evet oylarının renginin kahverengi olması nedeniyle, ülkeyi bir baştan bir başa kahverengi pankartlarla süslemiştik. O günlerde, siyaset yasağının kalkmasını istemeyen ANAP ve ANAP yandaşı kimi köşe yazarları, "Size neoluyor? Yasakların kalkmasından en büyük zararı siz göreceksiniz. Ecevit 'in yasağı kalkar ve DSP'nin genel başkanı olur ise SHP diye bir parti kalmaz" diyerek referandumda bizim tarafsız olmamızı telkin ediyorlardı. Biz her şeye rağmen 1982 yılında silahların gölgesinde kabul ettirilen anayasanın hiç değilse yasaklarla ilgili hükümlerinin değiştırilmesinin demokrasi açısından büyük bir kazanım olacağını düşünerek Türkiye'yi karış karış gezmiş, siyasi yasakların kaldırılmasına önemli bir katkı yapmıştık. ••• 1994 yılında Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesinin değiştirilmesi konusunda vermiş olduğumuz kanun teklifinden dolayı neredeyse "vatan haini" ilan edilmiştik. 1995 yılının ekim ayında, Gümrük Birlığf ne girmemizin karşılığında, 8. maddedeki 2 yıllık hapis cezasının 1 yıla indirilmesi konusundaki kanun tasarısının, hükümet tarafından TBMM'ye sevk edilmesine kadar hainlik suçlamasından kurtulamamıştık. 8. maddenin hükümet tasarısı olarak getirilmiş olması, bu maddenin değiştirilmesinin mümkün olabileceği ve bunu talep edenlerin de "vatan haini" olmayacağı şeklinde algılanması ve bazı tabuların yıkılması açısından büyük gelişmeydi. O güne kadar aleyhte yazı yazanlar, birdenbıre 8. maddenin değiştirilmesinedestekolmaya başladıkları gibi, bu konuda büyük bir kamuoyu desteğinin oluşmasına da katkı vermişlerdi. Bu yasanın görüşülmesi sonrasında, TCK'nin 312. maddesinden dolayı hüküm giymiş olan Yaşar Kemal, Yalçın Küçük, Eşber Yağmurdereli ve daha birçok gazetecı, yazar ve bılım adamının durumlarını ıfade ederek 312. maddenin yeniden düzenlenmesini istediğimizde kıyametler kopmuştu. Kıyamet koparanların en başında da o günkü RP sıralarında oturan milletvekilleri geliyordu. "Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner" misali, gün geldi o günkü RP'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan 312. maddeden dolayı 1 yıl hapis cezası aldı. Böyle olunca, o gün 312. madde nedeniyle bizleri bölücülük ve hainlikle suçlayanlar, şımdi 312. maddenin değiştirilmesini değil, hepten kaldırılmasını ıstiyorlar. Biz bu tavırlarını daha önceden de biliyoruz. Avukat Halil Çelenk'le yazar Muzaffer llhan Erdost'un bir gece yarısı evlerinden apar topar alınıp götürülmesi üzerine bir basın toplantısı yapıp, rahmetli Abdullah Baştürk'le birlikte DGM savcısını ziyaret etmiştik. Olayın yanlışlığını vurgulamaya çalıştığımız o günlerde, davranışımız "yargıya müdahale" diye değerlendirilmiş, tepki gösterilmişti. Ne ilginçtır ki tepki gösterenler daha sonra, Merve Kavakçı'nın evinden alınması olayında, kendilerinı siper ederek engelleme yapmışlar, bu durumu da "hukuka karşı demokrasinin zaferi" diye ifade etmeye çalışmışlardı. Bugün hemen hepimiz biliyoruz ki anayasanın 69. ve 101. maddeleri ile TCK'nin 312. maddesinin kaldırılmasını isteyenlerin gerçek istegi, Türkiye'nin demokratikleşmesı veya antidemokratik yasaların kaldırılması değildir. 101. maddenin değiştirilmesi, Türkiye'de cumhurbaşkanı adayı olma hakkına sahip olan 5 milyonu aşkın yüksekokul mezunu arasında, seçilme kısıtlılığı olan 2 kişiden birisini yeniden cumhurbaşkanı seçmeye yöneliktır. Bunun karşılığında ise 86. madde, 69. madde ve 312. madde pazarlık konusu yapılmaktadır. Aslında amaçlananın, FP'nin kapatılmasını önlemek ve Erbakan ın 1 yıllık cezasının kaldırılmasını sağlamak olduğunu herkes biliyor. Bütün bunların yanı sıra milletvekillerinin maaşlarına anayasal güvence sağlayacak olan 86. maddedeki düzenleme de yapılan pazarlıklara daha farklı bir boyut katıyor. Pazarlıktaki siyasi rüşvet havasına, bir de milletvekillerıne sunulan ekonomik rüşvet katılınca, ortaya tam bir çürük kokusu yayılıyor. Erbakan ve ekibi sadece kendileri için özgürlük isteyıp kendi dışındakilerin hak ve özgürlüklerı ile ilgilenmeseler de her ne kadar kendi hükümetleh döneminde düşünce suçluları için bir şey yapmadıkları gibi, düşünce suçlularının ölüm orucunda ölmelerine katkı yapsalar da, hatta Sıvas'ta insanlan diri diri yakanları korusalar bile, bu maddeden dolayı cezaevlerinde yatan binlerce insanın özgürlüklerine kavuşması ve Türkiye'de herkesın özgürce düşüncelerini ifade edebilmesı için, bir pazarlık sonucu gündeme gelse dahi 312. maddenin değiştirilmesi yararlı olacaktır. Af yasasının konuşulduğu bu günlerde, keşke suçsuz ve sebepsiz yere içeride bulunan ve TCK'nin 169. maddesinden dolayı hüküm giymiş olan mahkumlara yapılan haksızlık giderilebilse. Bu mahkumlar arasında Erbakan'ın olmasını beklemeden yanlışlığı giderecek bir düzenleme yapılabilse. TCeser Döner Sap Döner, Gün Gelir Hesap Döner' KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK 't Vrt ili •(•; ' behlcak(a turk.net 11 ••• ' <u Emekli Sandığı 2.072.000 SSK 5.582.000 228.000 910.000 2.931.000 25.179.000 34.830.000 BağKur 1.911.000 797.000 201.000 1.105.000 9.099.000 13.113.000 Toplam 9.565.000 1.025.000 1.111.000 5.209.000 39.241.000 56.151.000 1.173.000 4.963.000 8.208.000 1998 Yılı Sigortalı ve Bağımlıları (Yüzde olarak) Kurumlar Çalışan Sigortalı Tarım Sigortalısı Isteğe Bağlı Sig. Aylık Alanlar (1) Bağımlılar (2) Toplam HARBt SEMİH POROY semlhporoyCwyahoo.com Emekli Sandığı %25.24 SSK %16.03 %0.65 %2.61 %8.42 %72.29 %100.00 BağKur %14.57 %6.08 %1.53 %8.43 %69.39 %100.00 Toplam % 18.61 %2.24 %1.38 % 10.38 %67.38 % 14.29 %60.47 %100.00 B U L M A C A SEI)ATYAŞAYAN SOLDAN SAfiA: 1 2 3 4 5 6 78 9 1/ Atatiirkçi 1 çeği, noelyıldıu gibi udlur da 2 verilen süs bit 3 kisi. 2/ Bur 4 sa'nın tnegöl ilçesı yakınlann 5 dakıünlükaplı 6 ca... Serbest 7 meslek adarnlarıııı içinde 8 toplayan resmi 9 birlik. 3/Birno1 2 3 ta... Cîeçim. 4/ Iskambilde bir kâğıt... Gazi 1 antcp yöresinde yeti 2 ijcnbeyazbirüzümcin 3 si. 5/Birdine,göribieya 4 da örgüte aşırı bir tut 5 kuyla bağlı olan kişi. 6/ En küçük izci kuruluşu... Bir görevin yürütülebilmcsiiçinmcr27 Mart kez olarak seçilen yer... Birsorueki. II "İlk sevgilimin gülüşüne benzer/ Bir MUHRU NUMAYUNU REDDETMBK HA? havası değil mi esen" (C.S. Tarancı)... Kum adacı16$S'T SU6ÛN, 3OZOKLU MUSmt* PAÇAj ğı 8/ Halojenler grubunun dördüncü ametali olan yaSAM&Er ÖUEKİSİNt GE& ÇEV/ lın cisim... El sıkışma. 9/ Kendini beğenme, bencillik. 49 YAŞINM mnrA GIKAN TT.AnMnr'iN s YIL ?AyYUKARIDAN AŞAĞIYA: KripASl StgAStfJOA 8EÇ SAP&4Z4MI OLMUf. 1/ Çokseslilik. 2/ Ince dantel... Şık, lüks ve gösterişli TU.8UNİA&0AH HAÇt Ç/tUK ALİ giyim tarzı. 3/ Hollanda'nın plaka işarcti... Kokulu toHtU &EâNMOtf SK E MEMEKTE PİREtJPİâf tÇİU SÖ/SE^WPEN AUNMtŞhumu hamur işlcrindc vc rakıcılıkta kullanılan bir bitTt.PAHA SONKA,lZ.AHMEr, SAPA££r MAKAMtMI ki. 4/ Baklavaya beıuer bir hamur tatlısı... Soyundan BOZOKLUtoUSTAF*t°*ŞAyA VE/eMEK /STEPİĞ/ S/gelinen kimse. 5/ Yunan abecesinde bir harf... Gece. fiAPA,UMUCMAPfK 8'#f£y' OJLMUfTV. 8OZOKLU, SÜ6/ Süsen de denilen bir süs bitkisi... Boru sesi. II EsYÜK gıf? CESA&ETZE, ESK/ SAPSAZAMtM Bll SÖıPEVE DAHA İÂY//C OLPuĞUMU,C>EĞlf7İ/ÇİLMEM££İ GE~ kimiş, yıpranmış giysi... Küçük körfez. 8/ "Bu deREKTİĞİNI SÖrLEM/fTİ. ÇOK SİUfeLEMEN PMPfÇAH, dikleri / LI ayakla baş değil" (Kaygusuz Abdal)... Ör+ M 8<lLAHÜLKe&M, 1/ZlHtel PE /MTTLEdeğe benzer bir su kuşu. 9/ Hskidcn arkeoloji anlamın8AĞIfitAJCAlÇ^eESlZlKAgüL £7*1/frL, da kullanılan sözcük. %100.00 Sigortalıların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sayısı 39 milyon 250 bindir. Bu da her 100 kişiden 70'inin sigortalıya bağımlı olduğu anlamına gelmektedir. Bugün sosyal güvenlik kurumlarının verdiği sağlık hizmeti çok yetersizdir. Ödenen aylıklarsa değil bir ailcnin, tek bir insanın bile geçimini sağlamaktan çok uzaktır. Bağlanan aylıklar, yıllarca çalışıp emekli olmuş insanlan ve ailesini "sefalet" sınınna getirmiştir. Sorunun çözümü, nüfus artışı hızının olabildiğince azalmasına, üretimin olabildiğince artmasına bağlıdır. (X) Vcriler, 2000 Yılı Hükümet Programf ndan alınmıştır. '' (I) Aylık Alanlar: Malul, emekli, dul ve yetim aylığı alanlar. (2) Bağımlılar: Sigortalının bakmakla yükümlü olduğu eş, p •çocuk, ana ve babası. MIRMIRLAR UĞVR DURAK 1 I IIII I • J • TW in ı TARlHTE BUGÜN Bolu HalKı. çsL0d&9 bir r«rtablllt*ayon Kültür m«rfe«»zl kozanıyor... avlçr» Schaffhauser TV, Bolu Bwlacflly«arnln Ç Y D D ' y » t a h s l s «ttlQ' a r*ri«DİIItaıatyon w KUItUr m e r k e z l y a p ı l m İGirt b i r y a r d ı m k a m p a n y a s ı fc>ma>lattı K a m p a n y a y a yaf=»ılan k a t ı l ı m l a r l a v s r l l d l . İKI a y a k a d a r h l z m « t « a ç ı l a c a k o l a n m e r k a z l m l z a k « t k ı d a tMılunatn harkeae aonauz t0v*kkürl»r. Ya.rdım1annız İçin: (O21 2> 2 9 2 87 2 7 2 0 2 O8 O1 (l# OOnlarl • • • ! 1 O OO/1T O O mrmmı) MÜMTAZ ARIKAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle