25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 8 MAFtT 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA SAGLIK YaşHap hatta» •_ İZMtR (Cumhuriyet Burosu) - Yaşlılar Haftası l8-26Marttarihlen arasında çeşıtli etkinlıklerle kutlanacak. Gürçeşme Zübeyde Hanım Huzurevi, Izmir Huzurevi, Dr. Kemal Tanm Dinlenme Evi ve YaLŞİı Danışma Merkezi üyelerinın katıldığı etkınlıkler kapsamında Gürçeşme Huzurevi Sakınlen Buca Kaymakamı Selahattın Alanya ve Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy ile Bornova Kaymakamı Selahattin Ekremoğlu ve Bornova Belediye Başkanı Cengiz Bulut'u makamlannda ziyaret edecekler. Aynca DEVAK Toplantı Salonu'nda Büyükşehir Belediyesı Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Rıfat Mutlu ve SHÇEK Müdürlüğü Yaşlı Hizmetleri Daire Başkanf nın konuşmacı olarak katılacağı "Sosyal Devlet ve Yaşlı" konulu söyleşi 22 Mart'ta saat 13.00'te gerçekleştirilecek. Peyzsfm yeni yönetimi • İZ.MİR (Cumhuriyet Burosu) - Peyzaj Mımarlan Odası Izmir Şubesi, 4. Olağan Genel Kurulu'nda yeni yönetimini belirledi. Yönetim kuruluna R. Koray Aydın, Derya Karadağlı, Adnan Kaplan, Bilgi Yarcı, Özlem Yetkin, Neslihan Tarlan, H. Işıl Karapehlıvan seçildi 'Temiz basın' Istenti • BALIKEStR (Cumhuriyet)-Yeni Balıkesır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Emın Buldan'ın şantaj ve tehdıtle çıkar sağlama savıyla tutuklanmasından sonra temiz basın istemi bir kez daha gündeme geldi. Konuyla ilgılı açıklama yapan CHP Merkez Ilçe Başkanı Ali Kesen "Temiz basın kavramını gerçekleştirmek öncelikle basın çalışanlannın görevıdır. Ancak bu konuda sadece basını sorumlu saymak sorumluluktan .kaçmak anlamına gelır. Bu mesleği tüm güçlüklere karşın ödûn vermeden sürdürebilen basın emekçilerine CHP olarak kamuoyunu sahip çıkmaya çağınyoruz" dedi. Engeç çoc • A> adalet uklara I ANKARA(AA)- "Geciken adalet, adalet değildir" temel ılkesine rağmen, ceza mahkemelerine açılan davalann karara bağlanma sürecinin her geçen yıl uzadığı, çocuk mahkemelerinin yargılama süresının uzunluğunda birinci sırada yer aldığı bildirildi. Adli Sicil ve tstatistik Genel Müdürlüğü'nün son verilerinden derlenen bilgiye göre, 1988 yılında açılan çocuk mahkemelerindeki davalann ortalama yargılama süresi aynı yıl 104 gün iken, bu süre aradan geçen 10 yıllık zaman sonunda yüzde 5.04 kat artarak 525 güne ulaştı. DGM'lerdeki ortalama yargılama süresi ise 1986 yılında 127 gün iken, I998'de2.9katartış göstererek 380 güne ulaştı. Trafik mahkemelerinde, 1986 yilında 55 gün olan yargılama süresinin büyük bir hızla düştüğü görüldü. Bu mahkemelerde 1987'de 62 gün olan yargılama süresi, 1988 ve 1989'da 31, 199O'dal4, 1991'de7, 1992'de2, 1993 ve 1994'te 1 güne indi. Trafik mahkemelerinde, 1997'de 8 güne çıkan yargılama süresi, 1998'delOgünoldu. Sivil kurtarma • ANKARA(AA)- Türkiye'de meydana gelen iki büyük deprem, sivil kurtarma örgütlerinin sayısını arttırdı. Deprem öncesinde, arama ve kurtarma faaliyetleriyle uğraşan 2 dernek, Ortadoğu Arama Kurtarma Dağcılık ve Doğa Sporlan Derneği ve Arama Kurtarma Demeği (AKUT) varken deprem sonrasında arama kurtarma faaliyetleriyle uğraşan 21 demek daha kuruldu. Dağlarda kazaya uğrayanlar ve kaybolanlar için etkin arama kurtarma çalışması yapmak, talep edildiğinde bu çalışmalan dogal afetler ve kazalarda da gönüllü olarak gerçekleştirmek amacıyla kurulan AKUT, 17 Ağustos ve 12 Kasım'da yaşanan depremlerde gündeme geldi. AB'ye giriş sürecinde ve faili meçhul cinayetlerin çözülmesinde DNA bankası önemli Adfi tıbhmyasası yokSAADETUSLU Babalık davalanndan failı meçhul cina- yetlerin çözülmesıne kadar geniş bir yel- pazeye hizmet veren Adli Tıp kuruluşla- nnda hizmet kalıtesini belirleyecek yasal bir düzenleme yok. Bu düzenlemeler ka- dar "DNA bankasTnın gerekliliğıne de değinen Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, ülkemiz Avrupa Bırlı- ği'ne girdiğinde bankanın kurulması ge- rekeceğini söyledi. Atasoy, "İngtttere'de her hafta 300-500 olay, DNA profili ile çö- zülüyor" dedı. Prof. Sevil Atasoy, çocuk ıstısmarlan, uyuşturucu maddeler, tecavüz, mikrobı- yoloji gibi konulan araştıran kışilenn ve kurumlann standardı olması gerektiğinı söyledi. Olaylarda bilimsel verilerin top- lanabilmesı için olay yen incelemesinin şart olduğunu belirten Atasoy, "Olay bu- rada kiUtleniyor. Olay yeri hi incelenmez- se laboratuvarlar bir işe yaramaz. Tiirki- ye bu konuda yetersiz" dedı. Olay yerinde delil toplayan kışilerin eği- timlerinin sürekli yapılması gerektiğini ifade eden Sevil Atasoy, "Hukuk fakülte- lerinde kriminalistik tetkikler anlatümı- yor. Bu konudaki çalışmalanmız tamam- lanmak üzere. Adalet Komisyonu'nda hu- kuk fakültelerindeki eğirimin yeniden ele ahnması, hekim ve sav cılann hizmet içi eği- timinin olması gerektiğini vurguladık" dı- ye konuştu. Polıs ya dajandarmanm şüp- hesi çerçevesınde insanlardan alınan kan- lann ne gibi ışlemlerden geçirileceği yö- nünde yasal bır düzenleme bulunmadığı- nı da belirten Prof. Atas>oy şöyle devam et- ti: "Kriminal laboratuvarlann, çahşanla- nn, büirkişilerin standardı yok. Bu konu- da lisans ohnak. Laboratuvar iyi mi? Ça- uşan personel bu işi bUiyor mu? Labora- tuvarlarda üstün kalite var. Ancak bunun P. doğnı kuOanıhp kullanılmadığı muallak- ta. Bunlar tekran mümkün olmayan ha- disekr. 1 tane kıl \-ar. Doğru çalışmadrysa- nız her şey biter. Tesadûfen DNA'sı rutan birini yanhşiıkla mahkûm edebilirsiniz. Çünkü DNA testi yüzde vüz doğru kabul edffiyor." DNA'run tamamının incelenemeyece- ğini de belirten Atasoy, "Tamamını çalış- mak anlamsız. Kimlik tespiri için yıllardır yapılan pek çok bilimsel araşürmada be- lirli baa bölgeler tespit edilmiştir. A\ rupa için 7 tane bölgenin mutiaka çalısılması ge- rekiyor. ABD'de ise bu 13'e çıkartümış du- rumda. Bunlar kodlamayan bölgeler. Ya- ni herhangj bir fiziksel ve ruhsal özeHiğin ifade edihnediği bölgeler. Kodlayan bölge- lerin incelenmesi etik değildir. Bizde neyin, neye çahşıldığı beürlenmiş değU" diye ko- nuştu 'Yasadışı bankalar var' Sevil Atasoy, Türkıye'de DNA bankası konusunda yasal bir düzenleme olmama- sına karşın yasadışı bankalar olduğunu söyledi. Her yerde kişilerden alınan kan- lann bulunduğunu, ancak bir düzenin ol- madığını belirten Atasoy, bankada profıl bılgilerin bulunduğunu kaydetti. Bu ban- kanın bağımsız bir organizasyonun için- de bulunmasının önemini de vurgulayan Prof. Atasoy, AB'ye girişte kurulmasuıın rof. Sevil Atasoy, Türkiye'de DNA bankası konusunda yasal bir düzenleme olmamasına karşın yasadışı bankalar olduğunu söyledi. Her yerde kişilerden alınan kanlann bulunduğunu, ancak bir düzenin olmadığını belirten Atasoy, bankada profıl bilgilerin bulunduğunu kaydetti. zorunlu olacağını da ifade etti. Sevil Ata- soy, DNA bankası konusunda şu bilgileri verdi: "Faili meçhul olaylarda biigiler mu- ha&za edihneü. Böylece faili aynıolan olay- lan birbirine bağlama şansınız olur. Kayıp kişilerin DNA profilleri, kimliği tespit edi- lemeyen kişilerin bilgileri burada yer alır. Avnıpa'da tecavüz, cinsel saldın, gasp, adam ötdürme gibi suçlardan mahkûm olanlann profilleri de bankada muhafaza editir ki hem yeni tşledikleri sucta bulun- malan kolaylaşır hem de caydıncınk olur. tngütere'de her hafta 300-500 olay, DNA profili Ue aydınlatüır. Yakında çipler geB- secek. Olay yerine dokunulunca suçlumın profili betirecek." Çocukların yüzde 4 'ü aşı olmuyor • Türkiye'de Çocuklann Durumu raporuna göre ülkemizde son 10 yıl içinde çocuk ölümleri azalırken bölgeler arası farklıhk dikkat çekiyor. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Buro- su) - UNICEF ve Devlet lstatistik Ens- titüsü'nce (DtE) hazırlanan 'Türkiyeide Çocuklann Durumu' raporuna göre, ül- kemizdekı çocuklann yüzde 4'üne, has- talıklara bağışıklık için aşılama yapıl- madı. Rapora göre, Türk çocuklannın yalnızca yüzde 46'sı 1 yaşından önce tüm aşılannı tamamlayabılıyor. 'Türkiye'de Çocuklann Durumu' ra- poruna göre. ülkemizde son 10 yıl için- de bebek ölüm hızında önemli ölçüde azalma görülmesine karşın, bu konuda bölgeler arası farkhlıklar dikkat çeki- yor. Son yapılan Türkiye Nüfus ve Sağ- hk Araştırması bulgulannda, Türkiye'de yeni doğumlarda bebek ölüm hızının er- keklerde daha fazla olduğu, sonrakı aşa- malarda bu oranın kız çocuklann aley- hine değiştiği görülüyor. Raporda şu bil- gilere yer veriliyor: "Bebek ölüm hızla- n kırsal alanlarda ve okula hiç gitmemiş ya da sadece ilkokula gitmiş annelerin çocuklan arasında daha > üksektir. An- cak annenin yaraıiandığı doğum öncesi bakım ve doğum hizmetlerinin düzeyi artnkça bebek ölüm hızı azalmaktadır. Doğum öncesi bakımda ülkenin bansın- da ve kentsel alanda yaşayan ve eğitim düzeyi yüksek kadınlann bakım hizmet- lerinden daha fazla yararlanması biçi- minde önemli farkhlıklar bulunmakta- dır." Çocuklannı yaşamlannın ılk yılı içın- de tam aşılı olması önerilmesine karşın, Türkiye'de 12-13 aylık çocuklann yal- nızca yüzde 46'sının aşı takvimini 1 ya- şından önce tamamladığı vurgulanan ra- porda, çocuklann yüzde 4'ünün ise hiç aşı olmadığına dikkat çekildi. Formula-1yartşlannafakslı tepki tstanbul Haber Servbi - Uiusal Akci- ğer Sağlığı Kongresi delegeleri ve Siga- ra ve Saglık Ulusal Komitesi, Türkiye'de formula-1 yanşlarmm yapılmak isteo- mesine tepki için faks kampanyasi baş- lattı. Konunun bir TV programında ele alınacağmı belirten faksta, bunun. ha- len mevcut olan sigaranın reklamı yasa- ğını deleceğine dikkat çekildi. Ulusal Komite tarafindan alınan kara- ra göre başlatıian faks kampanyasında. sigara reklamının ülkemize getireceği zararlar anlatıhyor. llgili kişilere gönderilen faksta, ülke- mizde her yıl 75 bin kışinin sigara nede- niyle erken öldügü belirtiliyor. Sigara satıştnm hızla arttığına dikkat çekilen faks metninde, 1996 yılında yürürlüğe giren •Tütün Mamulferinin Zararian- nın Önknmesine Dair Kanun'da yer alan reklam yasağına değiniliyor. For- mula-1 yanşlanrun başta Philip Morris olmak üzere birçok sigara üreticisi tara- findan desteklendiği kaydedilen faksta şöyle devam ediliyor: "Bu yanslar sırasmda 9© dakikada 5 bin 600 defa sigara marka isinıfcri ve to- golan i/Je\kinin gözü onünden gecmek- te, bu şekilde gençkrde ve çocuklarda zevkwteyecanyaratangörüntüte-ie si- gara eşfeştiritmektedir. Reklanı ve tam- tmun amacuun ürünün kuOanımuu art- tmnak olduğu dikkate alıiKbğında fi)r- mala-1 yanşlan ie sigara kulianmuıun yaygBÜa$ması amacına hizmet edBmek- tedir. Böylece bir yandan yasa hükmüne karşı uyguiama yapıhrken diğer yandan da msan sağfağı açısından son derece za- tadır." Faks metninde aynca. Avrupa Bhiiği ülkelerinde de en geç 2006 yıhndan iti- baren yasaklanacak olan yanşlann ülke tanıtımına katkıda bulunmadıgına dik- kat çekildi. Tüp bebekte eskiye dönüştstanbul Haber Servisi - Luise Brown'la başlayan tüp bebek macerasında, ilk kul- lanılan ilaçsız yöntem yeni- den tartışılmaya başladı. llaçlı yöntemde kullanılan ılaçlann vücuda zarar verme ihtimalıne karşın, gebelik ihtimalİBİn yüksekliği kişi- lerin tercihinde etkili oluyor. Uzmanlar, ilaçsız yöntemde yüzde 15 gebelik ihtimali ol- duğunu. ancak yöntemın da- ha az riskli ve ucuz olduğu- nu söylediler. Dünyanın ilk tüp bebeği- nin doğumunda uygulanan ilaçsız yöntem, gebelik ihti- malinin düşüklüğü nedeniy- le zamanla bırakıldı. Art Sağlık Merkezi'nden Dr. Cengiz Alataş, bir embriyoy- la gebelik oranı düşük oldu- ğu için ilaç kullanılmaya başladığım söyledi. Insanla- nn talebinin ilaçlı yönteme olduğıuıu belirten Alataş, • Kadında çeşitli hastalıklara neden olma riskine karşın, gebelik şansı fazla olduğu için ilaçlı tüp bebek yöntemi tercih ediliyor bunda, bir an önce bebek sa- hibi olmanın etkisi olduğu- nu vurguladı. İlaçlı yöntem- de çoğul gebelik ihtimalinin yüzde 25 oranında arttığını belirten Alataş, "Tüpbebek- tekl amacunız, yeni doğan bebeklerin yoğun bakuna ih- tiyaç duymamasıdır. Çoğul gebeliklerde iseyoğun bakım ihtimali fazla. Yoğun bakı- mın bir günlük masrafı 150- 200 miryon Ura arasında de- ğişiyor. Çoğul gebelik, tüp bebeğin başansızhgıdır'' di- ye konuştu. Kadına verilen ilaçlann zararlannın hâlâ tartışıldığı- nı da ifade eden Dr. Alataş, iki yöntemin artılannı ve ek- silerini şöyle anllattı: "Kadınhk hormonuna bağh kanserier gündemde. Verilen ilaçlann, var olan kanserieri kamçüadığı düşü- nülüyor. Aşın östrojen, vü- cudun kendi suyunun da- marda durmamasma neden oluyor. Dikkatli izlenmezse bu dunundaki hastanm ha- yatı tehlikeye girebilir. Bu yöntem yılda 2-3 kezden faz- İa denenmemeli tlaçsız yön- tem ise diğerinin beşte biri maliyetinde. Her ay yeniden denenebilir. Daha önce ilaçlı yöntemi deneyip başanlı ot- mayanlarda doğal yöntem kullanılabilir." Gelecekte belki de hiçbir insanın doğal şekilde gebe kalmayı tercih etmeyeceğini de söyleyen Cengiz Alataş, "Tekyumurta,tek gebelik o- lacak" dedi. CUMARTESÎ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Türkkaya Ataöv ve Yıldız Sertel'den Mektuplar Nâzım Hikmet konusunda Oral Çalışlar'la dostane tartışmamıza iiişkin olarak Türkkaya Ataöv ve Yıldız Sertel'den birer mektup aldım. Konunun önemi bakımından bu mektupları ya- yınlıyorum. Sevgili Ataöv mektubunda şöyle yazıyor: "Nâzırn'la ilgili son yazını okudum. Benim Nâzım Hikmet'in Hasreti başlıklı kita- bımdan haberin varmıydı? Fotokopi makinesin- de ufaltılmış bir kopyasını sana yolluyorum. ... Bu kitapta senin yazında söyledığını destekle- yen en az iki bölüm var. Lütfen şu sayfalara ba- kıver: s. 20-22 ve 37-41." Ataöv'ün birinci elden tanıklıklarla yazılmış ki- tabından elbette haberim var. "Vatan" gazete- sinde yayınlandığında da, daha sonra "May" Ya- yınlan arasında kitap olarak çıktığında da oku- muştum. Krtabın 20-22. sayfalarını özet olarak aktanyo- rum: "Başkentteki ikincigün, Nâzım 'a yeni Mosko- va'yı göstermekle görevlendırilen, Sovyetler'in o zamanki en ünlü miman Filipov'/a yıllar önce- den bildiği kenti gezdi Ama Moskova değış- mişti. Son otuz yılın en az yirmı yılı yeni baştan yapımla geçmişti. Geri kalan yıllar da savunma ve yabancı saldınnın neden olduğu yıkıntıyı onarmakla Mimar Filipov bunlan ve bütün mimari gelişmeleri anlatır dunır Nâzım'a, Mos- kova'dakiikincigününde. Ünlümımann Nâzım'a göstermek istediği bir başka yenilık de, halkın 'düğün pastası' adını verdiği kat kat yukselen gökdelenlerdir..... 1940'lann sonuna doğru ya- pımına başlanan bu gökdelenlerden bihnın in- şaatplanını Nâzım'a göstererek, mimar Filipov, 'Stalin yoldaş bu yapının planlarını onayladf der. Nâzım sorar: 'Hangi Stalin yoldaş?' Filipov şaşırmıştır: 'Canım, Stalin yotdaş işte.' Nâzım'ın cevabı onu daha da şaşırtacaktır: 'Ben bu isimde bir büyük mimar tanımıyorum. 1 Türkkaya Ataöv'ün söz ettığı ötekı sayfalarda ise, Nâzım Hikmet'in Sovyetler'deki uygulama- yı eleştirdiği "Ivan Ivanoviç Var mıydı, Yok muydu?" adli oyunuyla ilgılı biigiler ve açıklama- lar yer alıyor. Türkkaya Ataöv'ün bu önemli ya- prtının yeni bir basımı mutiaka yapılmah. Söz konusu tartışma sırasmda düşüncelerını banatelefon ederek de açıklayan, Oral Çalışlar'la ortak dostumuz Sayın Yıldız Sertel'in mektubu- nu aynen yayımlıyorum: "Ataol Sey, Nâzım Hikmet'in Stalin 'e ait şiiherjyle ilgiliikin- ci yazınzı okudum. İlk önce, Nâzım hakkında yazılmış olan kitap- laha ilgili yanlışlannızı düzelteyim. Sabiha Ser- tel, Nâzim Hikmet hakkında hiç kıtap yazmadı. Zekeriya Sertel iki kitap yazdı: 'Mavi Gözlü Dev.' 'Nâzım Hikmet'in Son Yılları' Millıyet Yayınla- n (çok önemlidir). Bir de benim bır dehemem var: 'Sertellerin Anılannda Nâzım Hikmet ve Babı- âli' Adam Yayın. Bu sonuncuda benim de anılanm var. Ben bu anıtanmda, Stalin'in cinayetlehnin ortaya çık- masıyia, Nâzım'ın nasıl bir bunalıma girdığını iyice anlattım. Eğer vaktinde bunu bilmiş olsay- dı, kesinlikleSSCB'yekaçmazdı. OnunStalin'in lehinde şiiher yazdığını, sizin Oral'la (canımı sı- kan) tartışmanızdan öğrendim. Yazdıysa da an- laşıldığına göre bunlar ufak, anlamsız şiirler. Ger- çekoki, S.B. KomünıstPartisi'nin 20'nci Kong- resi'ne kadar (1956 yanılmıyorsam) kimse ger- çekferibilmiyordu. Moskova'da korkunç birbas- kı havası esiyor, ancak bazı rivayetler dolaşıyor, insan kendi gölgesinden korkuyordu O hava içinde bile Nâzım bazı eleştiriler yaptı ve o yüz- den başı belaya da girdi. Stalin üzerine asıl ve en güzel şiiri onun aleyhine olan şiiridir ve ora- da duyduğu derin acıyı da ifade etmektedir. Nâzım'ı iyi anlayıp anlatma hepımızm görevi. Sevgi ve saygılaria. Yıldız Sertel." llkesel önemi benceçok büyük bir tartışmaya katkılanndan ötürti Türkkaya Ataöv ve Yıldız Ser- tel'e teşekkür ederim. Yeşilay Haftası Savurganlıkta birinciyiz tstanbul Haber Servisi - Birleşmiş Milletler"in 1997 raporuna göre. dün- yada 200 milyon insan uyuşturucu kullanıyor Türkiye Yeşilay Cemiye- ti ise, ülkemizin savur- ganlıkta birinci, kumarda ikinci, alkol tüketimınde üçüncü, tütüm mamulle- ri tüketiminde ise dör- düncü olduğunu belırtti. Türkiye Yeşilay Cemi- yeti, 1-8 Mart tarihleri arasında kutlanan Yeşilay Haftası nedeniyle ülke- mızdeki durumu belirten bir bünten yayımladı. BM'nin raporuna göre uyuşturucudan sağlanan gelir 800 milyar dolan aşıyor. Yine aynı rapora göre afyon tüketimi 1985-97 yıllan arasında yüzde 300 arttı. Bir yılda yakalanan kokaın miktan 251, ero- in miktan ise 31 ton ola- rak belirlendi. Rapora göre, halen 140 mıKon kişi esrar. 8 mil>on kışı eroın, 13 milyon kışı ko- kain, 30 milyon kışı am- fetamın türü sentetık ilaç kullanıyor. Raporda ayn- ca, Türkıye'nin uyuştu- ruculann Batı'\a götü- rülmesınde köprü görevi gördüğü de vurgulandı. Türkiye'de 25 milyon kişinin sigara bağımhsı olduğu belirtılen cemiyet bülteninde, 5 milyon al- kol bağımlısı, 5 milyon i- laç bağımlısı olduğu kay- dedileyor Tekel'in 1998 yılı ra- kamlarına göre ise 90 milyon 564 bin kilogram tütün mamulü, 786 mil- yon 605 bin litre alkollü içki satılmış. Yıne bül- tende, sigaranın ülkemi- ze getırdiğı gereksız gi- der 440 tnlyon lira, o- larak veriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle