Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 8 MAFtT 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
SAGLIK
YaşHap hatta»
•_ İZMtR (Cumhuriyet
Burosu) - Yaşlılar Haftası
l8-26Marttarihlen
arasında çeşıtli etkinlıklerle
kutlanacak. Gürçeşme
Zübeyde Hanım Huzurevi,
Izmir Huzurevi, Dr. Kemal
Tanm Dinlenme Evi ve
YaLŞİı Danışma Merkezi
üyelerinın katıldığı
etkınlıkler kapsamında
Gürçeşme Huzurevi
Sakınlen Buca Kaymakamı
Selahattın Alanya ve Buca
Belediye Başkanı Cemil
Şeboy ile Bornova
Kaymakamı Selahattin
Ekremoğlu ve Bornova
Belediye Başkanı Cengiz
Bulut'u makamlannda
ziyaret edecekler. Aynca
DEVAK Toplantı
Salonu'nda Büyükşehir
Belediyesı Genel Sekreter
Yardımcısı Dr. Rıfat Mutlu
ve SHÇEK Müdürlüğü Yaşlı
Hizmetleri Daire
Başkanf nın konuşmacı
olarak katılacağı "Sosyal
Devlet ve Yaşlı" konulu
söyleşi 22 Mart'ta saat
13.00'te gerçekleştirilecek.
Peyzsfm yeni
yönetimi
• İZ.MİR (Cumhuriyet
Burosu) - Peyzaj Mımarlan
Odası Izmir Şubesi, 4.
Olağan Genel Kurulu'nda
yeni yönetimini belirledi.
Yönetim kuruluna R. Koray
Aydın, Derya Karadağlı,
Adnan Kaplan, Bilgi Yarcı,
Özlem Yetkin, Neslihan
Tarlan, H. Işıl Karapehlıvan
seçildi
'Temiz basın'
Istenti
• BALIKEStR
(Cumhuriyet)-Yeni
Balıkesır Gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni Emın
Buldan'ın şantaj ve tehdıtle
çıkar sağlama savıyla
tutuklanmasından sonra
temiz basın istemi bir kez
daha gündeme geldi.
Konuyla ilgılı açıklama
yapan CHP Merkez Ilçe
Başkanı Ali Kesen "Temiz
basın kavramını
gerçekleştirmek öncelikle
basın çalışanlannın
görevıdır. Ancak bu konuda
sadece basını sorumlu
saymak sorumluluktan
.kaçmak anlamına gelır. Bu
mesleği tüm güçlüklere
karşın ödûn vermeden
sürdürebilen basın
emekçilerine CHP olarak
kamuoyunu sahip çıkmaya
çağınyoruz" dedi.
Engeç
çoc
• A>
adalet
uklara
I ANKARA(AA)-
"Geciken adalet, adalet
değildir" temel ılkesine
rağmen, ceza
mahkemelerine açılan
davalann karara bağlanma
sürecinin her geçen yıl
uzadığı, çocuk
mahkemelerinin yargılama
süresının uzunluğunda
birinci sırada yer aldığı
bildirildi. Adli Sicil ve
tstatistik Genel
Müdürlüğü'nün son
verilerinden derlenen
bilgiye göre, 1988 yılında
açılan çocuk
mahkemelerindeki davalann
ortalama yargılama süresi
aynı yıl 104 gün iken, bu
süre aradan geçen 10 yıllık
zaman sonunda yüzde 5.04
kat artarak 525 güne ulaştı.
DGM'lerdeki ortalama
yargılama süresi ise 1986
yılında 127 gün iken,
I998'de2.9katartış
göstererek 380 güne ulaştı.
Trafik mahkemelerinde,
1986 yilında 55 gün olan
yargılama süresinin büyük
bir hızla düştüğü görüldü.
Bu mahkemelerde 1987'de
62 gün olan yargılama
süresi, 1988 ve 1989'da 31,
199O'dal4, 1991'de7,
1992'de2, 1993 ve 1994'te
1 güne indi. Trafik
mahkemelerinde, 1997'de 8
güne çıkan yargılama süresi,
1998'delOgünoldu.
Sivil kurtarma
• ANKARA(AA)-
Türkiye'de meydana gelen
iki büyük deprem, sivil
kurtarma örgütlerinin
sayısını arttırdı. Deprem
öncesinde, arama ve
kurtarma faaliyetleriyle
uğraşan 2 dernek, Ortadoğu
Arama Kurtarma Dağcılık
ve Doğa Sporlan Derneği ve
Arama Kurtarma Demeği
(AKUT) varken deprem
sonrasında arama kurtarma
faaliyetleriyle uğraşan 21
demek daha kuruldu.
Dağlarda kazaya uğrayanlar
ve kaybolanlar için etkin
arama kurtarma çalışması
yapmak, talep edildiğinde
bu çalışmalan dogal afetler
ve kazalarda da gönüllü
olarak gerçekleştirmek
amacıyla kurulan AKUT, 17
Ağustos ve 12 Kasım'da
yaşanan depremlerde
gündeme geldi.
AB'ye giriş sürecinde ve faili meçhul cinayetlerin çözülmesinde DNA bankası önemli
Adfi tıbhmyasası yokSAADETUSLU
Babalık davalanndan failı meçhul cina-
yetlerin çözülmesıne kadar geniş bir yel-
pazeye hizmet veren Adli Tıp kuruluşla-
nnda hizmet kalıtesini belirleyecek yasal
bir düzenleme yok. Bu düzenlemeler ka-
dar "DNA bankasTnın gerekliliğıne de
değinen Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof.
Dr. Sevil Atasoy, ülkemiz Avrupa Bırlı-
ği'ne girdiğinde bankanın kurulması ge-
rekeceğini söyledi. Atasoy, "İngtttere'de
her hafta 300-500 olay, DNA profili ile çö-
zülüyor" dedı.
Prof. Sevil Atasoy, çocuk ıstısmarlan,
uyuşturucu maddeler, tecavüz, mikrobı-
yoloji gibi konulan araştıran kışilenn ve
kurumlann standardı olması gerektiğinı
söyledi. Olaylarda bilimsel verilerin top-
lanabilmesı için olay yen incelemesinin
şart olduğunu belirten Atasoy, "Olay bu-
rada kiUtleniyor. Olay yeri hi incelenmez-
se laboratuvarlar bir işe yaramaz. Tiirki-
ye bu konuda yetersiz" dedı.
Olay yerinde delil toplayan kışilerin eği-
timlerinin sürekli yapılması gerektiğini
ifade eden Sevil Atasoy, "Hukuk fakülte-
lerinde kriminalistik tetkikler anlatümı-
yor. Bu konudaki çalışmalanmız tamam-
lanmak üzere. Adalet Komisyonu'nda hu-
kuk fakültelerindeki eğirimin yeniden ele
ahnması, hekim ve sav cılann hizmet içi eği-
timinin olması gerektiğini vurguladık" dı-
ye konuştu. Polıs ya dajandarmanm şüp-
hesi çerçevesınde insanlardan alınan kan-
lann ne gibi ışlemlerden geçirileceği yö-
nünde yasal bır düzenleme bulunmadığı-
nı da belirten Prof. Atas>oy şöyle devam et-
ti: "Kriminal laboratuvarlann, çahşanla-
nn, büirkişilerin standardı yok. Bu konu-
da lisans ohnak. Laboratuvar iyi mi? Ça-
uşan personel bu işi bUiyor mu? Labora-
tuvarlarda üstün kalite var. Ancak bunun
P.
doğnı kuOanıhp kullanılmadığı muallak-
ta. Bunlar tekran mümkün olmayan ha-
disekr. 1 tane kıl \-ar. Doğru çalışmadrysa-
nız her şey biter. Tesadûfen DNA'sı rutan
birini yanhşiıkla mahkûm edebilirsiniz.
Çünkü DNA testi yüzde vüz doğru kabul
edffiyor."
DNA'run tamamının incelenemeyece-
ğini de belirten Atasoy, "Tamamını çalış-
mak anlamsız. Kimlik tespiri için yıllardır
yapılan pek çok bilimsel araşürmada be-
lirli baa bölgeler tespit edilmiştir. A\ rupa
için 7 tane bölgenin mutiaka çalısılması ge-
rekiyor. ABD'de ise bu 13'e çıkartümış du-
rumda. Bunlar kodlamayan bölgeler. Ya-
ni herhangj bir fiziksel ve ruhsal özeHiğin
ifade edihnediği bölgeler. Kodlayan bölge-
lerin incelenmesi etik değildir. Bizde neyin,
neye çahşıldığı beürlenmiş değU" diye ko-
nuştu
'Yasadışı bankalar var'
Sevil Atasoy, Türkıye'de DNA bankası
konusunda yasal bir düzenleme olmama-
sına karşın yasadışı bankalar olduğunu
söyledi. Her yerde kişilerden alınan kan-
lann bulunduğunu, ancak bir düzenin ol-
madığını belirten Atasoy, bankada profıl
bılgilerin bulunduğunu kaydetti. Bu ban-
kanın bağımsız bir organizasyonun için-
de bulunmasının önemini de vurgulayan
Prof. Atasoy, AB'ye girişte kurulmasuıın
rof. Sevil
Atasoy, Türkiye'de
DNA bankası
konusunda yasal
bir düzenleme
olmamasına karşın
yasadışı bankalar
olduğunu söyledi.
Her yerde
kişilerden alınan
kanlann
bulunduğunu,
ancak bir düzenin
olmadığını belirten
Atasoy, bankada
profıl bilgilerin
bulunduğunu
kaydetti.
zorunlu olacağını da ifade etti. Sevil Ata-
soy, DNA bankası konusunda şu bilgileri
verdi: "Faili meçhul olaylarda biigiler mu-
ha&za edihneü. Böylece faili aynıolan olay-
lan birbirine bağlama şansınız olur. Kayıp
kişilerin DNA profilleri, kimliği tespit edi-
lemeyen kişilerin bilgileri burada yer alır.
Avnıpa'da tecavüz, cinsel saldın, gasp,
adam ötdürme gibi suçlardan mahkûm
olanlann profilleri de bankada muhafaza
editir ki hem yeni tşledikleri sucta bulun-
malan kolaylaşır hem de caydıncınk olur.
tngütere'de her hafta 300-500 olay, DNA
profili Ue aydınlatüır. Yakında çipler geB-
secek. Olay yerine dokunulunca suçlumın
profili betirecek."
Çocukların
yüzde 4 'ü
aşı olmuyor
• Türkiye'de Çocuklann
Durumu raporuna göre
ülkemizde son 10 yıl içinde
çocuk ölümleri azalırken
bölgeler arası farklıhk dikkat
çekiyor.
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Buro-
su) - UNICEF ve Devlet lstatistik Ens-
titüsü'nce (DtE) hazırlanan 'Türkiyeide
Çocuklann Durumu' raporuna göre, ül-
kemizdekı çocuklann yüzde 4'üne, has-
talıklara bağışıklık için aşılama yapıl-
madı. Rapora göre, Türk çocuklannın
yalnızca yüzde 46'sı 1 yaşından önce
tüm aşılannı tamamlayabılıyor.
'Türkiye'de Çocuklann Durumu' ra-
poruna göre. ülkemizde son 10 yıl için-
de bebek ölüm hızında önemli ölçüde
azalma görülmesine karşın, bu konuda
bölgeler arası farkhlıklar dikkat çeki-
yor. Son yapılan Türkiye Nüfus ve Sağ-
hk Araştırması bulgulannda, Türkiye'de
yeni doğumlarda bebek ölüm hızının er-
keklerde daha fazla olduğu, sonrakı aşa-
malarda bu oranın kız çocuklann aley-
hine değiştiği görülüyor. Raporda şu bil-
gilere yer veriliyor: "Bebek ölüm hızla-
n kırsal alanlarda ve okula hiç gitmemiş
ya da sadece ilkokula gitmiş annelerin
çocuklan arasında daha > üksektir. An-
cak annenin yaraıiandığı doğum öncesi
bakım ve doğum hizmetlerinin düzeyi
artnkça bebek ölüm hızı azalmaktadır.
Doğum öncesi bakımda ülkenin bansın-
da ve kentsel alanda yaşayan ve eğitim
düzeyi yüksek kadınlann bakım hizmet-
lerinden daha fazla yararlanması biçi-
minde önemli farkhlıklar bulunmakta-
dır."
Çocuklannı yaşamlannın ılk yılı içın-
de tam aşılı olması önerilmesine karşın,
Türkiye'de 12-13 aylık çocuklann yal-
nızca yüzde 46'sının aşı takvimini 1 ya-
şından önce tamamladığı vurgulanan ra-
porda, çocuklann yüzde 4'ünün ise hiç
aşı olmadığına dikkat çekildi.
Formula-1yartşlannafakslı tepki
tstanbul Haber Servbi - Uiusal Akci-
ğer Sağlığı Kongresi delegeleri ve Siga-
ra ve Saglık Ulusal Komitesi, Türkiye'de
formula-1 yanşlarmm yapılmak isteo-
mesine tepki için faks kampanyasi baş-
lattı. Konunun bir TV programında ele
alınacağmı belirten faksta, bunun. ha-
len mevcut olan sigaranın reklamı yasa-
ğını deleceğine dikkat çekildi.
Ulusal Komite tarafindan alınan kara-
ra göre başlatıian faks kampanyasında.
sigara reklamının ülkemize getireceği
zararlar anlatıhyor.
llgili kişilere gönderilen faksta, ülke-
mizde her yıl 75 bin kışinin sigara nede-
niyle erken öldügü belirtiliyor. Sigara
satıştnm hızla arttığına dikkat çekilen
faks metninde, 1996 yılında yürürlüğe
giren •Tütün Mamulferinin Zararian-
nın Önknmesine Dair Kanun'da yer
alan reklam yasağına değiniliyor. For-
mula-1 yanşlanrun başta Philip Morris
olmak üzere birçok sigara üreticisi tara-
findan desteklendiği kaydedilen faksta
şöyle devam ediliyor:
"Bu yanslar sırasmda 9© dakikada 5
bin 600 defa sigara marka isinıfcri ve to-
golan i/Je\kinin gözü onünden gecmek-
te, bu şekilde gençkrde ve çocuklarda
zevkwteyecanyaratangörüntüte-ie si-
gara eşfeştiritmektedir. Reklanı ve tam-
tmun amacuun ürünün kuOanımuu art-
tmnak olduğu dikkate alıiKbğında fi)r-
mala-1 yanşlan ie sigara kulianmuıun
yaygBÜa$ması amacına hizmet edBmek-
tedir. Böylece bir yandan yasa hükmüne
karşı uyguiama yapıhrken diğer yandan
da msan sağfağı açısından son derece za-
tadır."
Faks metninde aynca. Avrupa Bhiiği
ülkelerinde de en geç 2006 yıhndan iti-
baren yasaklanacak olan yanşlann ülke
tanıtımına katkıda bulunmadıgına dik-
kat çekildi.
Tüp bebekte eskiye dönüştstanbul Haber Servisi -
Luise Brown'la başlayan tüp
bebek macerasında, ilk kul-
lanılan ilaçsız yöntem yeni-
den tartışılmaya başladı.
llaçlı yöntemde kullanılan
ılaçlann vücuda zarar verme
ihtimalıne karşın, gebelik
ihtimalİBİn yüksekliği kişi-
lerin tercihinde etkili oluyor.
Uzmanlar, ilaçsız yöntemde
yüzde 15 gebelik ihtimali ol-
duğunu. ancak yöntemın da-
ha az riskli ve ucuz olduğu-
nu söylediler.
Dünyanın ilk tüp bebeği-
nin doğumunda uygulanan
ilaçsız yöntem, gebelik ihti-
malinin düşüklüğü nedeniy-
le zamanla bırakıldı. Art
Sağlık Merkezi'nden Dr.
Cengiz Alataş, bir embriyoy-
la gebelik oranı düşük oldu-
ğu için ilaç kullanılmaya
başladığım söyledi. Insanla-
nn talebinin ilaçlı yönteme
olduğıuıu belirten Alataş,
• Kadında çeşitli
hastalıklara neden
olma riskine karşın,
gebelik şansı fazla
olduğu için ilaçlı tüp
bebek yöntemi tercih
ediliyor
bunda, bir an önce bebek sa-
hibi olmanın etkisi olduğu-
nu vurguladı. İlaçlı yöntem-
de çoğul gebelik ihtimalinin
yüzde 25 oranında arttığını
belirten Alataş, "Tüpbebek-
tekl amacunız, yeni doğan
bebeklerin yoğun bakuna ih-
tiyaç duymamasıdır. Çoğul
gebeliklerde iseyoğun bakım
ihtimali fazla. Yoğun bakı-
mın bir günlük masrafı 150-
200 miryon Ura arasında de-
ğişiyor. Çoğul gebelik, tüp
bebeğin başansızhgıdır'' di-
ye konuştu.
Kadına verilen ilaçlann
zararlannın hâlâ tartışıldığı-
nı da ifade eden Dr. Alataş,
iki yöntemin artılannı ve ek-
silerini şöyle anllattı:
"Kadınhk hormonuna
bağh kanserier gündemde.
Verilen ilaçlann, var olan
kanserieri kamçüadığı düşü-
nülüyor. Aşın östrojen, vü-
cudun kendi suyunun da-
marda durmamasma neden
oluyor. Dikkatli izlenmezse
bu dunundaki hastanm ha-
yatı tehlikeye girebilir. Bu
yöntem yılda 2-3 kezden faz-
İa denenmemeli tlaçsız yön-
tem ise diğerinin beşte biri
maliyetinde. Her ay yeniden
denenebilir. Daha önce ilaçlı
yöntemi deneyip başanlı ot-
mayanlarda doğal yöntem
kullanılabilir."
Gelecekte belki de hiçbir
insanın doğal şekilde gebe
kalmayı tercih etmeyeceğini
de söyleyen Cengiz Alataş,
"Tekyumurta,tek gebelik o-
lacak" dedi.
CUMARTESÎ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Türkkaya Ataöv ve Yıldız
Sertel'den Mektuplar
Nâzım Hikmet konusunda Oral Çalışlar'la
dostane tartışmamıza iiişkin olarak Türkkaya
Ataöv ve Yıldız Sertel'den birer mektup aldım.
Konunun önemi bakımından bu mektupları ya-
yınlıyorum.
Sevgili Ataöv mektubunda şöyle yazıyor:
"Nâzırn'la ilgili son yazını okudum.
Benim Nâzım Hikmet'in Hasreti başlıklı kita-
bımdan haberin varmıydı? Fotokopi makinesin-
de ufaltılmış bir kopyasını sana yolluyorum. ...
Bu kitapta senin yazında söyledığını destekle-
yen en az iki bölüm var. Lütfen şu sayfalara ba-
kıver: s. 20-22 ve 37-41."
Ataöv'ün birinci elden tanıklıklarla yazılmış ki-
tabından elbette haberim var. "Vatan" gazete-
sinde yayınlandığında da, daha sonra "May" Ya-
yınlan arasında kitap olarak çıktığında da oku-
muştum.
Krtabın 20-22. sayfalarını özet olarak aktanyo-
rum:
"Başkentteki ikincigün, Nâzım 'a yeni Mosko-
va'yı göstermekle görevlendırilen, Sovyetler'in
o zamanki en ünlü miman Filipov'/a yıllar önce-
den bildiği kenti gezdi Ama Moskova değış-
mişti. Son otuz yılın en az yirmı yılı yeni baştan
yapımla geçmişti. Geri kalan yıllar da savunma
ve yabancı saldınnın neden olduğu yıkıntıyı
onarmakla Mimar Filipov bunlan ve bütün
mimari gelişmeleri anlatır dunır Nâzım'a, Mos-
kova'dakiikincigününde. Ünlümımann Nâzım'a
göstermek istediği bir başka yenilık de, halkın
'düğün pastası' adını verdiği kat kat yukselen
gökdelenlerdir..... 1940'lann sonuna doğru ya-
pımına başlanan bu gökdelenlerden bihnın in-
şaatplanını Nâzım'a göstererek, mimar Filipov,
'Stalin yoldaş bu yapının planlarını onayladf
der.
Nâzım sorar: 'Hangi Stalin yoldaş?'
Filipov şaşırmıştır: 'Canım, Stalin yotdaş işte.'
Nâzım'ın cevabı onu daha da şaşırtacaktır:
'Ben bu isimde bir büyük mimar tanımıyorum.
1
Türkkaya Ataöv'ün söz ettığı ötekı sayfalarda
ise, Nâzım Hikmet'in Sovyetler'deki uygulama-
yı eleştirdiği "Ivan Ivanoviç Var mıydı, Yok
muydu?" adli oyunuyla ilgılı biigiler ve açıklama-
lar yer alıyor. Türkkaya Ataöv'ün bu önemli ya-
prtının yeni bir basımı mutiaka yapılmah.
Söz konusu tartışma sırasmda düşüncelerını
banatelefon ederek de açıklayan, Oral Çalışlar'la
ortak dostumuz Sayın Yıldız Sertel'in mektubu-
nu aynen yayımlıyorum:
"Ataol Sey,
Nâzım Hikmet'in Stalin 'e ait şiiherjyle ilgiliikin-
ci yazınzı okudum.
İlk önce, Nâzım hakkında yazılmış olan kitap-
laha ilgili yanlışlannızı düzelteyim. Sabiha Ser-
tel, Nâzim Hikmet hakkında hiç kıtap yazmadı.
Zekeriya Sertel iki kitap yazdı:
'Mavi Gözlü Dev.'
'Nâzım Hikmet'in Son Yılları' Millıyet Yayınla-
n (çok önemlidir).
Bir de benim bır dehemem var:
'Sertellerin Anılannda Nâzım Hikmet ve Babı-
âli' Adam Yayın.
Bu sonuncuda benim de anılanm var. Ben bu
anıtanmda, Stalin'in cinayetlehnin ortaya çık-
masıyia, Nâzım'ın nasıl bir bunalıma girdığını
iyice anlattım. Eğer vaktinde bunu bilmiş olsay-
dı, kesinlikleSSCB'yekaçmazdı. OnunStalin'in
lehinde şiiher yazdığını, sizin Oral'la (canımı sı-
kan) tartışmanızdan öğrendim. Yazdıysa da an-
laşıldığına göre bunlar ufak, anlamsız şiirler. Ger-
çekoki, S.B. KomünıstPartisi'nin 20'nci Kong-
resi'ne kadar (1956 yanılmıyorsam) kimse ger-
çekferibilmiyordu. Moskova'da korkunç birbas-
kı havası esiyor, ancak bazı rivayetler dolaşıyor,
insan kendi gölgesinden korkuyordu O hava
içinde bile Nâzım bazı eleştiriler yaptı ve o yüz-
den başı belaya da girdi. Stalin üzerine asıl ve
en güzel şiiri onun aleyhine olan şiiridir ve ora-
da duyduğu derin acıyı da ifade etmektedir.
Nâzım'ı iyi anlayıp anlatma hepımızm görevi.
Sevgi ve saygılaria.
Yıldız Sertel."
llkesel önemi benceçok büyük bir tartışmaya
katkılanndan ötürti Türkkaya Ataöv ve Yıldız Ser-
tel'e teşekkür ederim.
Yeşilay Haftası
Savurganlıkta
birinciyiz
tstanbul Haber Servisi
- Birleşmiş Milletler"in
1997 raporuna göre. dün-
yada 200 milyon insan
uyuşturucu kullanıyor
Türkiye Yeşilay Cemiye-
ti ise, ülkemizin savur-
ganlıkta birinci, kumarda
ikinci, alkol tüketimınde
üçüncü, tütüm mamulle-
ri tüketiminde ise dör-
düncü olduğunu belırtti.
Türkiye Yeşilay Cemi-
yeti, 1-8 Mart tarihleri
arasında kutlanan Yeşilay
Haftası nedeniyle ülke-
mızdeki durumu belirten
bir bünten yayımladı.
BM'nin raporuna göre
uyuşturucudan sağlanan
gelir 800 milyar dolan
aşıyor. Yine aynı rapora
göre afyon tüketimi
1985-97 yıllan arasında
yüzde 300 arttı.
Bir yılda yakalanan
kokaın miktan 251, ero-
in miktan ise 31 ton ola-
rak belirlendi. Rapora
göre, halen 140 mıKon
kişi esrar. 8 mil>on kışı
eroın, 13 milyon kışı ko-
kain, 30 milyon kışı am-
fetamın türü sentetık ilaç
kullanıyor. Raporda ayn-
ca, Türkıye'nin uyuştu-
ruculann Batı'\a götü-
rülmesınde köprü görevi
gördüğü de vurgulandı.
Türkiye'de 25 milyon
kişinin sigara bağımhsı
olduğu belirtılen cemiyet
bülteninde, 5 milyon al-
kol bağımlısı, 5 milyon i-
laç bağımlısı olduğu kay-
dedileyor
Tekel'in 1998 yılı ra-
kamlarına göre ise 90
milyon 564 bin kilogram
tütün mamulü, 786 mil-
yon 605 bin litre alkollü
içki satılmış. Yıne bül-
tende, sigaranın ülkemi-
ze getırdiğı gereksız gi-
der 440 tnlyon lira, o-
larak veriliyor.