Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2000 CUMARTESİ
OLAYLAK Vİİ< olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Kurtuluşun Başlangıcı: Çanakkale Zaferi
Tanju ERDEM Emekli Amiral
Ç
anakkale deniz ve kara sa-
vaşlan, dünya tarihinin
önemli olaylanndandır. Bi-
zim açımızdan ise söylen-
sel (efsanevi) nitelikte bir
yenidendirilişin destanıdır.
Böylesine zamanlann uluslann yaşa-
mında birleştirici, ulusal ruhu yücelti-
ci, güçlendirici rolleri vardır.
Birinci Dünya Savaşı, büyük güçler
arasında bir paylaşım kavgasıdır. Bir
yanda Ingiltere, Fransa, Çarlık Rus-
yası; öte yanda Almanya arasında 19.
yüzyılm ikinci yansında başlayan çıkar
çekişmeleri, nüfuz sahalan mücadele-
si, kutuplaşan Avrupa'da Birinci Dün-
ya Savaşı'na neden olmuştur.
Baû'nın aydınlanması, burjuva ve en-
düstri devrimlerine ayak uyduramayan
Osmanlı Imparatorluğu bu süreçte yö-
netimi, sosyal düzeni, ekonomisi, ma-
liyesi ve askeri örgütüyle giderek geri-
lemekte, çöküntüye gittnekte idi. Fran-
sız Ihtüali ıle gelişen ulusçu akımlann
etkisiyle Balkanlar'da, Kuzey Afrika'da
topraklanru yitiriyordu. 3. Selim'den
Tanzimat'a ve.Meşruriyet dönemine
uzayan ıslahat hareketleri, teokratik ve
despotik bir devlet ve toplum yapısın-
da başansız kalmıştı. îttihat Terakki'nin
iktidaroluşu ülkede yeni umutiardoğur-
muşsa da yöneticilerin deneyimsizliği,
gerçekçi olmayan politikalar izlemele-
ri imparatorluğu emri vakilerle büyük
savaşm içine çekmiştir.
Osmanlı Imparatorluğu'nunkatıldı-
ğı dönemde savaş, Batı'da taraflann
büyük kayıplanna neden olan siper mu-
harebelerine dönüşmüştü. Bu çıkmaz-
dan kurtulmak amacıyla Ingilizler ve
Fransızlar çözüm yollan anyorlardı.
Bunlardanbiri, Çanakkale Bogazı'nı do-
nanma ile zorlayarak Marmara'ya gir-
mek, Istanbul'u ele geçirmek, Karade-
niz'de Ruslarla birieşerek Osmanlı dev-
letini yıkmak, Almanlara karşı yeni bir
cephe açmaktı. Bu, Ruslann da istedi-
ği birhareket tarzı idi. Rusya'nın Mar-
mara Bölgesi, Boğazlar ve Istanbul'u
topraklanna katma önerisine Ingiltere
ve Fransa ticaret gemilerinin boğazlar-
dan serbestçe geçmeleri koşuluyla mu-
tabakatlannı bildirmişlerdi.
Çanakkale harekâtı böyle planlandı.
Önce Limni Adası'na büyük bir do-
nanma gücü ve yüz bin askerle yığınak
yapıldı. Buna karşın boğaz istihkâm-
lan, topçu bataryalan takviye edildi.
Olası geçiş yollan mayınlandı. Çanak-
kale Boğazı'na tngiliz ve Fransızlann
denizden harekâtı Kasım 1914'te baş-
ladı. Şubat 1915 sonlannakadar donan-
manın boğazı emniyetle geçebileceği
bir ortam sağlanamadığından Birleşik
Donanma Komutaru Amiral Carden
görevinden aynldı.
Müttefık Donanma, 18 Mart 1915 sa-
bahı 16 zırhlı, 12 kruvazör, çok sayıda
korvet, denizaltı, uçak ve mayın tara-
yıcı gemilerin katüımıyla denizden top-
yekûn saldınya geçti. Taarruz gecesi
Nusret mayın gemisinin döktüğü 26
mayın ve sahil topçu bataryalanmızla
susturulamayan atışlan ile boğazı geç-
meye çalışan büyük armadamn 3 zırh-
hsı battı. 3 zırhlısı da ağır yaralanarak
savaş dışı kaldı. Çeşitli harp gemileri
de görevlerini yapamaz hale getirildi.
Akşam karanlığı boğaza çökerken bü-
yük donanmaya ricat emri verildi.
Bundan sonra savaş, 25 Nisan-21
Ağustos 1915 tarihleri arasında Geli-
bolu Yanmadası'na yapılan saldınlar-
la sürecek, çarpışmalar siper muhare-
belenne dönüşerek iki tarafda ağır ka-
yıplar verecektir. Genç birAlbay, Mus-
tafa KemaJ. emperyal güçlere, isrila
amacıyla geldikleri topraklan mezar
edecekti. Çanakkale'de tutunamaya-
caklannı anlayan müttefikler, Aralık
1915'te bölgeden çekildiler. Bu savaş-
larda taraflann toplam kaybı, 160.000'i
ölü olmak üzere yanm milyon insanı
bulmaktadn-.
Çanakkale Savaşlan'nın önemli si-
yasal sonuçlan olmuştur. 1. Dünya Sa-
vaşı iki yıl uzamış, Karadeniz'den yar-
dım alamayan Çarlık Rusyası yıkılmış-
tır. Ekim 1917 Bolşeviİc devrimiyle
dünya sarsılmıştır.
Mustafa Kemal, adını bu savaştaulu-
suna duyurmuş, ulusunun gücünü de-
ğerlendirme olanağını bulmuştur. Va-
tan savunması bilinci orada parlamış,
ulusal birlik orada pekişerek Türk Ulu-
sal Kurtuluş Savaşı'nm altyapısını ha-
zırlamıştır. Bu muharebeler o günün
koşullan içinde esir uluslara esin kay-
nağı olmuştur.
Askeri açıdan, bu savaşta Türk bo-
ğazlanmn stratejik önemi kamtlanmış,
Balkan bozgunu sonrası orduda yapı-
lan ıslahann olumlu sonuçlan görülmüş-
tür. 1. Dünya Savaşı'nm genç komuta
heyeti, UlusaJ Kurtuluş Savaşı'nm ön-
der kadrolan olarak Mustafa Kemal'in
etrafinda toplanarak engin bir yurtse-
verlikle Türk ulusunu parçalayan, onu
tutsak eden Sevr'i çöplüğe atacak, em-
peryalizmin maşalannı yurdumuzdan
kovacak, tam bağımsız, ulusal istence
dayalı Türkiye Cumhuriyeti'ni kura-
caklardı.
Bu savaşlar bize devlet yaşamında
akıl, bilün, teknolojiye önem verilme-
si; inancın kalplerde saf ve yüce şek-
liyle yaşatılması gereğini göstermiştir.
Türkiye gibi yanmada ülkelerinin
güvenliği için uzaktan savunulması,
bunun için de güçlü bir donanmaya sa-
hip olma ihtiyacını ortaya koymuştur.
lyi bir liderlik ve yönetimle Türk
ulusunun başanlara koşacağı anlaşılmış-
tır. Burada emperyalizmin istila emel-
lerini yıllar sonra büyük Atatürk'ün bir
banş köprüsü olarak kullanma hoşgö-
rüsünü belirtmek istiyorum. (*)
Çanakkale'de destanlaryaratarak bu
vatanı canlan, kanlan pahasma bize bı-
rakanlara bugün Türk ulusunun kalbi,
minnet ve şükran hisleriyle doludur.
(*) "Onlar bu topraklarda canları-
nı verdikten sonra artık bizim evlatla-
nmız olmuşlardır. Huzur içinde uyu-
sunlarr (K. ATATÜRK)
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
MengüdeArükYokmu?
"Bizden evvel giden ahbaba selam olsun
erenler" (Yahya Kemal)
Zamanla ölüm kavramı da değişik bir anlam
kazanıyor. Genç yaşlarda kişi ölümden daha
çok korkar. "ölüm beni aldatamazsın I Aklım-
da"dediğigibiNecatigil'in... Hep aklımızdadır.
Yaşlı kişi ise zaten ölümle iç içedir, bu yüzden
yakın bir dostu bekler gibidir.
Sanatçının yaşı yoktur! -Çünkü yaratıcı, yaşlı-
lık nedir bilmez. Bu yüzden ölümsüzdür. Kendi
gider, adı kalır, yaptıklan, yazdıkları kalır. Birsü-
re anırnsanmazsa bile, günü gelir yaşama do-
ğar yeniden...
Bu boş sözleri yazmak niye? Bir avuntu ara-
mak mı? Yoksa gerçek acıyı unutmak için mi?
llhan Selçuk gece telefonda söytemişti Men-
gü'nün hastanedeyattığını... Uzun süredirhas-
talıgını biliyorduk. Ama ölüm hiç yakışmıyordu.
Benim ellilerden beri tanıdığım o yakışıklı, coş-
kulu, sevimli insana... Birbirinden güzel resim-
leri, afışleriyle uluslararası üne kavuşmuş ger-
çek sanat adamına... Hepimizi, ne var ki hepi-
mizi bekleyen bir son! Varmış yokmuş masalı!..
Uzak bir ilkbahar gününe gfttim. 1954'tü...
Sait Faik, Nevzat Üstün, Özdemir Asaf, Men-
gü, Kabakçıoğlu gelmişlerdi Arnavutköy'deki
eve... Bir fırtına gibi, kahkahalar, takılmalar, se-
vinçler getirmişlerdi. Kaç yaşındaydı Mengü? Yir-
mi üç ya da beş! Daha o günlerde üniü bir sa-
natçıydı. Yaşam dolu bir genç adam...
Bir yazımda "Olabilse, herhangi bir yılın bir
gününe geri dönülebilse... Hangi günü seçer-
dik" demiştim. Kurgu filmlerde olduğu gibi...
Kendimizi yirmili, otuzlu yaşlarda bulmak... Şim-
di o 1954 ilkyaz günündeyim.
Sonra Mengü'lerie çıktığımız bir Balkan gezi-
si. Sofya, Bükreş... Işte öyle günleri bir fılm gi-
bi yaşatmak olası mı? Belki belleklerde, en iyi-
si bilinçaltı loşluklannda...
Mengü Ertel sanat evrenimiz için büyük bir ka-
yıp... 0nun sanattaki önemini, değerini elbet
yazacaklar. Eserlerini sergileyecekler. Ben du-
vara astığımız "Palyaço" resmine baktıkça, o
genç, mutlu, coşkulu genç Mengü'yü yaşata-
cağım.
Değerli eşine ve oğluna, sevgili dostlanm ll-
han ve Tûrhan Selçuk'a, tüm sanatsever okur-
lara başsağlığı dilerim.
Churchiirin Çanakkale Saplantısı
Prof. Dr. A. Mete TUNCOKU
1
915 yılı başıyla birlikte, Çanakkale Bo-
ğazı'nın ele geçirilip Almanya'ya gü-
neyden yeni bir cephe açıbnası fikrini ye-
niden ısrarla savunan ve uygulamaya ko-
yan, Winston Churehffl'dır O, bu konu-
da o kadar evecen (aceleci)dir ki, Os-
manlı Devleti I. Dünya Savaşı'na henüz katılma-
mış iken, Ağustos 1914'te, Çanakkale'de yeni bir
cephe açılması plannıı gündeme getirmiş ve Bo-
ğaz geçilip Istanbul alındıktan sonra yapılacak
uluslararası düzenlemeleri bile saptamaya başla-
mıştır. Sonucun basanlı olacagına öylesine güven-
mektedir.
Öte yandan belgeler, Churchill'in, 1914 'ten çok
daha önceden Çanakkale'ye takıldığrnı ve orada gi-
rişilecek olası bir savaş için gerekli senaryolan
yazmaya başladığını göstermektedir. Bu ilginç ger-
çeği, Londra'daki lngiliz Müzesi Kitaphğı Arşiv-
leri'nde (British Museum Library Archives), Ça-
nakkale Savaşlan'yla ilgili belgeleri incelediği-
mizde anlayabiliyoruz.
Orta D. Tek. Üni. Uluslararası lliş. Böl.
Churchill, 1930'da Londra'da yayımlanan "Ya-
şamunın Ük Yıttan" (My Early Life) adlı yapıtın-
da Çanakkale Boğazı konusunda ilginç bügiler
vennektedir. Kendisı 1890'h yıllarda Birmanya'da
(bugünkü Myanmar) genç bir gazeteci ve araşnr-
macı olarak çalışmış, çeşitli gazete ve dergilerde
inceleme yazılan ve öyküleri ya>imlanmıştır. Bun-
lardanbiri de.MacMıİlan's adlı dergide 1897'de ya-
yımlanan "Savrola: Laurani.va'daki Ayaklanma-
nın Öyfcüsü" (Savrola: A Tale of the Revolution in
Laurania) adlı uzun öyküsüdür. Bu öykünün daha
sonra küçük bir kitap olarak yayımlandığı da an-
laşılmaktadır. Söz konusu öykünün konusu gerçek-
ten de ilginç olup, kısaca şöyledir
"_Böyûk zvüh savaş gemflerinden oluşan giiç-
lü bir donanma,Çanakkale Boğazı'na benzemı ge-
niş bir kanalı zortamaktadır. Amaç. o ülkedeki des-
pot bir yöneticiye karşı ayakianma başlatmış oian
genç birfiberallideri destekJemck ve baskenti ele
Öykünün tamamı okununca, Çanakkale Savaş-
lan geüşmelerine şaşırtıcı derecede benzeyen bir-
çok noktanın yer aidığı gözlenmektedir. Bütün
bunlardan da anlaşılabileceği gibi Churchill, nere-
deyse yirmi yıl öncesinden bu konuyu aklına ko-
yup birtakım senaryolar geliştirmiştir. Bu neden-
ledir ki, Çanakkale'nin onda bir bakıma saplantı
durumuna geldiğini söyleyebilınz. Nitekim yıllar
sonra, I. Dünya Savaşı başladığında, dönemin ln-
giliz Başkanı Asquithde, 5 Ocak 1915'te, Churc-
hill'deki bu saplantıyı şöyle dile getirmiştir
"-Churchin kaCasmı Osmanlı Devleti ve Bulga-
ristan'a takmışOr. O, Çanakkale'de cesur bir ma-
cerayaatıtmakistiyorLBen böylebir şeyekarşıyım."
I. Dünya Savaşı'na varan sıyasal gelışmelerya-
nı sıra bu tarihsel bilgiler ve gerçekler de gösteri-
yor ki, Çanakkale Savaşlan bir bakıma yıllar ön-
cesinden belnienmiş ve senaryosu hazırlanmıştir.
Onun içindirki, I. Dünya Savaşı'nm çıkışı, Osman-
h Devleti'nin bu savasa Almanya safinda katılışı
ve sıyasal başkagelişmeler, aslında. yazgısı çok ön-
ceden yazılmış Çanakkaie Savaşlan'nın çıkışını
hızlandınp, öne alan sıyasal ve stratejik gelişmeler
olarak tanımlanabilir.
Kadınlar ve CHP V
Nazmiye HALVAŞİ CHP PM Üyesi
K
adının Sosyal HayatınıAraşnrma
ve bceleme Demeği (KASAİD)
bir araştırma yapmış. Sonuçlan
gazetelerde yer aldı. Bu sonuçlar-
dan yola çıkarak şöyle değerlen-
dirmeler yapalım:
Kadınlann oylan ile çıkış yapmış bir kadın ge-
nel başkanuı beğenilme sıralamasmda dördüncü
sırada kalması düşündürücü. Yine bir başka ilginç
durum ise son seçimlerde barajın altında kabnış olan
partim CHP'nin, kadınlar tarafından en beğenilen
parti olması... Türkiye'deki kadın seçmenin eğitim
düzeyini ele alır ve bir değerlendirme yaparsanız,
aslında kadınlanmızın, kendilerine "bfrey" olma
yolunu açan partinin CHP oldugunu anladıklannı
görmekteyiz. Yine bu, kadınlann bir daha kafes
arkasına döndürülemeyeceğının çok net ifadesidir
aslında. Yine bu sonuç, Atatürk devrimlerine, la-
ikliğe, çağdaslığa sahip çıkma bilincidir.
"Seçmen>ankşyaptt" demeye hiçbirsiyasal par-
tinin hakkı yoktur. Bizim de (CHP'nin de) yoktur.
Bir yerlerde eksik ya da yanhş bir şeyler oldugunu
anlamaknr önemli olan. CHP'nin bunu anladığmı
seçmenin de gördüğünü saruyorum. 18 Nisan son-
rası CHP, yeni Genel Başkanı AttanÖymen ve par-
ti meclisi ile "yeniden j^pdanma" sürecini başlat-
mışür. Bu süreçle birlikte aslında CHP, siyaset yap-
ma biçimini değiştirmiştir. Bu köklü anlayış deği-
şikhğinde parti içi iktidar yanşı artık ikinci plana
itilmiş ve partinin asü görevi olan iktidar yanşına
hazırlanmaktadır. Partimin son derece zengin olan
kadın-erkek, bütün kadrolan yan yana bu büyük ik-
tidar yürüyüşüne hazırlanmaktadır. Bu yürüyüşte-
ki en büyük eksigimiz olan gençlere aramızda yer
oldugunu bu arada söylemek istiyorum. Onlann
da partiye olan ilgileri bizlere umut ve şevk veri-
yor.
Kadınlar, lıderler arasında seçimlerini yaparken
henüz kamuoyunun önüne çok fazla çıkmamış olan
Altan Öymen'i beşinci sıraya koymuş. Inanıyorum
ki kendisini tanıdıİdannda CHP ile birlikte birinci
sıraya koyacaklardır. Bugüne kadarbirçok siyaset-
çiden biz kadınlar süslü sözlerduymuşuzdur. Ama
kadın seçmenin tercihleri gösteriyor ki, artık söy-
lem değil evtem istiyoruz. CHP Genel Başkanı Sa-
yın Altan Öymen, 18 Nisan seçimlerinde milletve-
kilhğiadaylığındançekilirken''Kadmadaviarayer
açmak tsth
:
orunı
n
demişti. Bugün de önerdiği tü-
zük değişıkliğı ile partide var olan cinsiyet kotası
uygulamasını sadece yönetim kademelerinde de-
ğil, adaylıklarda da uygulamak ıstemektedır Bu
öneri, MYK'de ve parti meclisinde kabul edürniş,
tüzük kurultayından çıkması beklenmektedir. Şim-
di top örgütlerde. Şimdi top kadmlarda. Yaşamın
yansını paylaşan kadınlara CHP kapılannı sonuna
kadar açmıştır. Atatürk'ün kurduğu ve ilk genel
başkanlığını yaptığı partiye de, onun genel başka-
nına da bu yakışır. 1935 seçimlerinde 18 kadın par-
lamentervardı. Son seçimlerde bu sayıyı aşmayı ba-
sardıksa da oransal olarak baktığımızda yine de o
oranın gerisindeyiz. Görünen o ki, önümüzdeki ilk
seçimlerde CHP tek başına bu sayıyı aşrna çaba-
sındadır.
Siyaset çok zor bir iştir Siyaset, kadın için bin
kere daha zordur. Fakat siyaset bugün her zaman-
kinden daha çok kadına gereksinim duymaktadır.
Fakat hangi kadına?.. Bu sorunun yanıhnı araşnr-
ma sonuçlan vermiş. Siyaseti erkeğın silahlan ile
yapan kadına değil, sanıron kendi dilini konuşan,
halkını bilen. anlayan kadına. Aslında siyaset çok
dil bilen, çok süslü sözler söyleyen, ama eylemde
olmayan kadından da, erkekten de usandı artık.
CHP'ye saldırmamn her yolunun denendiği ve
dayanılmaz hafifliğinin yaşandığı bir dönemde,
hanı şairin dedıği gibi "Soframcdaki yçriöküzümüz-
den sonra gelen" kadınlanmızın (bugün yasasaydı
sanırun "evimizdekivmarabanuzdaD sonrageten"
derdi) partimin mısyonunu dogru anlamış olmalann-
dan bir kadın oJarak ve CHP yöneticisi olarak son
derece mutluyum. Adaylıklara da cinsiyet kotası
getiren, yasalann kadınlara tamdığı haklan uy-
gulamada da onlara tanıyan CHP Genel Başkanı 'na,
Altan Oymen'e; bütün yaşamı kadının birey olma
mücadelesi içinde geçmiş bir birey olarak teşekkürü
borç biliyonım.
Bu bilgjlen kadınlaraaktannak da bir başka bor-
cumdur sanıyorum. Bundan sonrası biz kadınlann
elinde. Sekervar, un var, yağ var, eh, helvayapmak
bizim işüniz.
PENCERE
Kanlı Bonfile Yemek
BatıUygapfeğnnŞanındandr
"Genç kasap konuşmaya devam ederken ku-
zunun başını sol eliyle tutup boğazını kesti. Ku-
zu debelendi, küçük kuyruğu kaskatı kesildi ve de-
belenmeyi durdurdu. Kasap, hayvandan kan fış-
kınrken yeniden sigarasını yaktı. Kan akmaya ve
kuzu debelenmeye devam etti."
Lev Tolstoy, Tula kentinin mezbahalanna giri-
yor gözlemlemek için; görevi ilk bıçak darbesini
atmak olan bir kasaba, keserken hayvana acryıp
acımadığını sorduğunda, aidığı yanıt ilginç:
"- Neden acıyacakmışım?.."
Sonra ekliyor genç adam:
"- önceleri öldürmekten kon\uyordum, babam
hayatında tavuk bile kesmemiştir."
Tolstoy diyor ki:
"Ruslann çoğu öldürmek istemezler, acıhar ve
bu duygulannı da 'korkmak' sözcüğüyle ifade
ederier. O da korkuyordu, ama korkmaktan vaz-
geçmişti."
Büyük yazar, otoburluğun insana yetmesi ge-
rektiğini daha 19'uncu yüzyılda düşünüyor; mez-
bahadaki kesimi incelemesi bu nedenle...
•
Gazetelerde bir fotograf: Cumhurbaşkanı De-
mirel, elinde ünlü fötr şapkası, Güniz Sokak'taki
evinin bahçesinde kurban kesimini izliyor; kasap,
hayvanı yatırmış, bıçağı boğazına dayamış!.. Ha-
berde yazdığına göre Süleyman Bey hayvanı bo-
ğazlayan kasaba akıl öğretmiş:
"- Kurbanın arka ayaklanndan birisi serbest ol-
malı, böyle keseceksiniz."
Kurban usulüne göre kesilmeli, ama, Cumhur-
başkanımızın bu iş yapılırken başında durması
neden?..
Soruya yanıt vermek üzere koskoca bir kitap ya-
zılabilir.
• ' •
Kurban Bayramı her geçen yıl bizim toplumda
daha kanlı bir seyirlik oluşturuyor.
Hele bu yıl ortalığı kan-ı revan götürdü; gazete-
ler yazdılar
"Kurban Bayramı'nda sokaklaryine kan gölü-
ne döndü. Valilikler cadde ve sokaklarda kurban
kesiminiyasaklamıştı. Buna karşın kurban kesim
yeherine gidilmedi, eline bıçağı alan koyunu is-
tediğiyerde çocuklann gözleri önünde kesti; ma-
halle aralannda, parklarda, apartıman boşlukla-
nnda acemi kasaplar hayvanlan boğazladılar.
Acısız kesime kimse rağbet etmedi."
Diyoriar ki:
"- Avrupa Bihiği'ne girersek bu manzaralarorta-
dan kalkacak..."
Sahi mi?..
Avrupa Birliği'ne girersek Cumhurbaşkanımızın
Güniz Sokak'taki evinde ve Çankaya'nın bahçe-
sinde kurban kesmesi de yasaklanacak mı?..
Hem böyle bir yasak Türkiye'nin bağımsızlığı-
na gökje düşürmez mi?..
•
Lev Nikolayeviç Tolstoy daha 19'uncu yüzyılda
'îtonuya el atıyor; hayvan kesimine ilişkin düşün-
ce ve gözlemlerini' 'Vahşi Zevkler" adıyia yayım-
lanan kitabında (Kaos Yayınlan, çeviren Dominik
Pamir) dile getiriyor.
Büyük yazar diyor ki:
"Temiz kalpli insanlarerdemin biftekle bağdaş-
madığını bilirler."
Lev Nikolayeviç ileri gidiyor; az pişmiş, yani kan-
lı bir biftek, pirzola ya da bonfile yemek, AB ül-
kelerinde uygarlığın şanından sayılmıyor mu?..
SEKA ÇAYC1JMAİŞLETME
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
HİZMET ALEVfl VAPTIRILACAKTIR
Işletmemiz Dcmal Salonu-Mamul Arnbar Işçiliği, Hizmet
AJımı lşı, şartnamesı esaslannda kapalı tekJif aima usulü ile
dışanya yapünlacaktır
Belirtilen hizmet alunına ait şartname;
5.000.000.-TL (KDV dahil) bedelle işletmemiz ticaret h-
sım müdürlögümüzden temin edilebilir.
Dgüenenlerin şartnameye göre hazırlayacaklan teklifleri-
ni kapalı olarak en geç 04.04.2000 günü saat 12.00'ye kadar
işletmemiz haberleşme şefliğine vermeleri gerekmektedir.
Açık gelen teklifler, telgraf, faks vb. ile yapılan müracaat-
lar dikkate almma?
İşletmemiz 4046 sayılı yasaya tabidir. ;
llan olunur. Basm: 13945
T.C. Başbakanlık Özelleştinne Idaresi Başkanhğt Tüpraş bisse senetlerini "halka" arz ediyor.
I I
22 Mart'tan 29 Mart'a kadar Alo Garanti'yi arayarak, İnternet Şııbemizi tıklayarak
veya isterseniz şubeJerimize uğrayarak ön talepte bulunabilirsiniz.
İi 4440 333 www.garanti.com.tr İİ GARANTİ