08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2000 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGÜN ALt SİRMEN CHP'de Ne Oluyor? Her ne kadar, Hürriyet gazetesi perşembe gün- kü sayısında, araştırmayı CHP anketi olarak sun- duysa da, aslında yayımlanan kamuoyu araştır- ması, bu partinin Genel Sekreteri Tarhan Er- dem'in değil, ekonomik konularda araştırma ya- pan bir dostunun. Tabii bu arada, Türkiye'nin şu anda bir seçim ortamında olmadığını, bu gibi dönemlerde yapı- lan yoklamalara çok fazla bel bağlamamak ge- rektiğini de belirtmek gerekiyor. Bütün bu çekincelerle şimdi araştırmanın so- nuçlarınagözatabiliriz. Kamuoyu yoklaması, bu- gün bir seçim yapılsa partilerin şöyle sıralanacak- lannı gösteriyor: 1 - MHP yüzde 21.0, 2 - DSP yüzde 19.6, 3 - CHP yüzde 14.4, 4 - ANAP yüzde 14.2, 5 - FP yüzde 13.3, 6 - DYP yüzde 11,1 ve de diğerleri. Şimdi, bu araştırmadan çıkan ilk sonuç, Hür- riyet'in de manşetinde belirttiği gibi, koalisyon hükümetinin güvenoyu aldığıdır. Bu araştırma ile uzmanlann gözlemleri de uyuşmakta. Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümetine kamuoyunun desteği şu anda sürü- yor. ••• FP ile DYP'nin oranları ise seçmenin paria- mentodaki muhalefeti hiç de beğenmediğinin göstergesi olarak yorumlanabilir. Meclis'te başarılı olmayan muhalefetin boşlu- ğunu 18 Nisan seçimlerinde parlamento dışında- ki CHP'nin doldurabilecegi görülüyor. Gerçekten, bir yıl önce barajın altında kalan CHP, sözkonusu araştırmada üçüncü parti konu- muna çıkmış durumda.. üstelik, henüz gür bir sesle ortaya atılmamış olmasına karşın... Evet CHP henüz gür sesini yükseltebilmiş de- ğil ve bu konuda eleştiriler alıyor. Son anket ile ilgili olarak kendisiyle konuştu- ğumuz CHP Genel Sekreteri Tarhan Erdem ile kı- sa söyleşimiz sırasında ise bu partiye söz konu- su alanda yöneltilen eleştirilerin haklı olmadığı görüşümüz daha da pekişti. Evet, CHP'nin varlığı şu anda kamuoyu tara- fından fazla hissedilmiyor. Oysa, en ufak bir kı- pırdanmada onlara önemli bir yöneliş olacağını ise siyaset arenasını izleyenlerin hemen hepsi görmekte. Ancak, burada önemli bir noktayı unutmamak gerek. Politikada önemli olan, gerekli zamanda gerekli yerde bulunmaktır. Bunu yapabilmek için ise, yasal kuruluşun bu yapıya, yeni politikalar üretecek çapa ulaşması, hatta Türkiye'deki siyaset biçimini değiştirecek biryapılanmayı gerçekleştirmesi gerekmektedir. • • • CHP'nin Genel Başkanı Attan Öymen ve Ge- nel Sekreteri Tarhan Erdem de şimdi bunun pe- P'nin üye yapılanmasının sağlıklı hale geti- rilmesi, parti üyeterinin dört yıkJa bir sandık ba- şına gidip, onun dışında tribündeki seyirciler gi- bi oturmak yerine, politikanın alttan oluşturulma- sı amacıyla katkıda bulunmalan, bunu başaracak eğitimden geçirilmeleri ve parti yapısının tepeden inmeci tek adamcı oluşumdan kurtanlması sağ- lıklı siyaset oluşturmanın ön koşullandır. Iç yapılanmaya yönelik bu çalışmalann kamu- oyunda, ilk ağızda büyük yankı bulması bekle- nemez. Ama bu yapılanmanın şart olduğunu da gör- mezden gelemeyiz. Bir bina yapılırken, uzaktan baktığınızda temel çalışmalannı fazla göremezsiniz, onun üzerine katlar çıktıkça binanın yapısı hakkında bir fikir edinebilirsiniz. Ama unutmayalım ki, o yapının sağlamlığı toprağın altındaki temelden kaynak- lanır her şeyden önce. CHP'de bu yönde umut verici gelişmeler var. Genel Başkan'ın katıldığı Giresun toplantısı da bunlardan biri. Eğer bu yolda ivme kazanarak devam edilir ve bir an önce somut üretimlere geçilip, kamuoyu önüne sağlam yapıyla çıkılabilirse, Aftan Öymen ve ekibi tarihle randevularına yetişerek, siyaset sahnemize yeni bir canlılık katabilirier. TMMOB'den maaş tepkisi 'Mühendisler gözden çıkanldı' lstanbul Haber Servisi- Devlete bağlı kurumlarda çahşan mühendisler, ka- muda çahşan işçilerden daha az ücret alıyor. TM- MOB 2. Başkanı Celal Beşiktepe, son 20 yılda ik- tıdara gelen hükümetle- rin, kamu kurumlarında çahşan mühendisleri üre- tün alanında gözden çı- kardığını savundu. Beşiktepe 1980'den sonra mühendis maaşlan- nın sistemli bir şekilde alt seviyeye çekildiğini ve bugün devlete bağlı ku- rumlarda çalışan mühen- dislerin. asgari geçim ıçin gerekli olan 460 milyon liranın sadece yansını ala- bildiğini kaydetti. Mühen- dislerin, ülkenin geleceği ile ilgili çok önemli karar- larda imza atmasına rağ- men üretim alanında göz- den çıkanldığını savunan Beşiktepe, TMMOB'ye bağh 200 bin mühendisin 70 bininin kamuda çahş- ügını belirtti. Özel şirketlerde çahşan mühendislerin durumu- nun, kamudaki mühendis- lerden farksız olduğunu anlatan Beşiktepe, mes- lektaşlannın yüzde 35' inin de işsiz olduğunu be- hrtti. DSl'de çahşan bir grup mühendis, aldıklan maaşı "trajik ve onur lona" ola- rak niteledi. DSl'de çalı- şan mühendisler yaptıkla- n ortak açıklamada, ma- aşlannuı çahşma banşını bozduğunu ve hiyerarşik yapıyı zedelediğini belirt- tiler, "mühendishğimiz- den utanryoruz" dediler. Ücret dengesizhğinin adil ve sosyal deviet anlayışıy- la uyuşmadığıru kaydeden mühendisler şöyle devam ettiler: "Devtetidaresmde. trflyonhıkprojelerde yetki ve sorumluluk biz mühen- dislere verilmesine rağ- men yüksek ücretin bizie- rin vereceği talimatlar doğrultusunda çahşanyet- kisi suurü ve sorumluluğu olmayan sendikalı işçilere verilmesi adaletsiz bir uy- gulamadır. Vurgulanmak istenen konu, sendikalı iş- çilere verilen ücretin yük- sek olması değil, hayat pa- halılığının arttıgı ve enflas- yonun bir türtû düşürüle- mediği ülkemizae mühen- dis maaşlannın komik de- necek derecede düşük ol- masıdır." 5 banka satıldı; Sümerbank devlete geri döndü. Özelleştirmelerle işsizler ordusuna yenileri eklendi Ozefleştirme., iiretmri diişürüyor BANUSALMAN ANKARA - Türkıye'de 1985 yılından beri sürdüriilen özelleştüme çahşmala- nyla kamu kurumlan, üretimin ortadan kaldınlması pahasına özel sektöre bırakıl- dı. 5 banka satıldı, ancak saülan Sümer- bank batık banka olarak devlete geri dön- dü. Özelleştirmelerle, işsizler ordusuna yenileri eklendi. Özelleştirme Sonrası Takip Grup Baş- kanlığı'nca 'Özelfcştirme Öncesi ve Son- raa Faatiyet Bügileri Arahk 1999' raporu- na göre, özel sektöre bırakılan kamu ku- rumlannın özelleştirme sonrası durumla- n şöyle: ÇlTOSAN (24 çimento şirketi): Satış- tan sonra, 6 bin 997 kişilik istihdam 3 bin 698'e düştü. 248 bin 608 ton olan dışsa- tun, özelleştirme sonrasında 40 bin 33 'e düştü. Bozüyük Seramik Sanayt: 1996'da 2 milyon 74 bin metrekare, 1997 yıhrun ilk Bakan Yalova 'ÖzeUeştirilecek yüzlerce kıırıım var 9 İZMİR/BURSA (AA) - Deviet Ba- kanı Yüksel Yalova, Tüpraş'ın yüzde 15'lik kısmının halka arzının en geç 9 veya 10 Nısan tarihlerinde yapılma- sına çahşıldığını bildirirken Deviet Bakanı Recep ÖnaL "Bizim iddiamız ekonomik sorunlan 3 yıl içinde çöz- mek, sorunlanmızı çözdüğümüzde, bizi künse tutamaz" dedı. Deviet Bakanı Yalova, ANAP Iz- mir tl Teşkılatı'nı ziyaret ederek, par- tililerle bayramlaştı. Bakan Yalova, burada yaptığı konuşmada, geçen haf- ta başlattığı ıl ve ilçe gezilennde, ye- rel yönetim reformunun öncelikle çı- kanlması istemıyle karşılaştığını söy- ledi. Yerel yönetim reformu ile ilgili yasa tasansının, 55. hükümet döne- minde gündeme getirildiğini, ancak o dönemki Meclis'ten bunun geçirile- medığıru hatırlatan Yalova, önümüz- deki günlerde, bunun yeniden Mec- lıs'e geürileceğinı kaydetti. Özelleştirmede 3 yıl içinde 7.6 mil- yar dolarük hedef olduğunu anımsa- tan Yalova, "Bu yıl sonuna kadar 3.1 milyar dolarük nakit hedefıni yakala- mak istiyoruz. Tüpraş ile 5 nıifyar do- larük özelleştirmeyi sağiayacağız" dı- ye konuştu. Havaalanı ve Bmanlar Yalova, Türkiye'de yüzlerce özel- leştirilecek kurum olduğunu, bunlann birçoğunda inceleme yaptığını belir- terek şöyle devam ettı: "Şhndi,Kuşa- dası, Çeşme limanlannı incetedim. 5 trihon üra>ı aşkın kapasite var. Adnan Menderes Ha\aalanL DikilL Güllükile Türkfve Cumhuriyeti De\let Demir- yollan (TCDD) limanlannı özeUcstir- me portf5\Tİne atanak isthonız. Sek- töre yeni bir ımık açacağız." Deviet Bakanı Önal da Bursa'da bir işhanına taşınan DSP ll Başkanlığı bi- nasını hizmete açtı, partililerle bay- ramlaştı. Buradaki konuşmasında ta- nmsal destekleme alımlanna da deği- nerek, bu yıl Başbakan Ecevit'in tali- matıyla köylünün alacaklannın 2 ay içinde süratle ödendiğini vurguladı. Devlet Bakanı Önal. gazetelerde yer alan "Tûridye'ye kaçak yoUardan şeker sokufanası'' ile ilgili bir soruya da şu karşılığı verdi: "Tûrkij'e, şekeıi düma fivatianna bakbğmuzda 3 kat daba fazlafi>attan \enıektedir: bu da tanmsal destekleme uğruna yapümaktadır. Şeker stoklan- mız \ardir, bu stoklann eritilmesi hü- kümetin gündemine birkaç kez geML Düma fiyadanndan ihracat için şeker şirketine taümat verikli fakat bizim ürettiğinıiz pancara dayanan şeker. Kamıştan üretikn şekerin mathetidü- şük oiduğundan ihracatta büyük sı- kıntı >aşanmaktadır ama ne pahasına olursa okun stoldanmızı dün>a fıyat- tanndan pazartamak niyedndeyiz." 9 a>ında da 1 milyon 266 bin metrekare olan karo fayans üretimi özelleştirme sonrasında tamamen durduruldu. Bu fab- rikanm özelleştirme öncesinde 1996 yı- hnda 1 milyon 379 bin metrekare, 1997 yıhnın ilk 9 ayında da 1 milyon 80 bin metrekare olan seramik üretimi ise özel- leştirildikten sonra 1997 yılının son 3 ayında 0, 1998 yıhnda 735 bin metreka- re olabildi. 1999 yıhmn ilk 9 ayında ise bu üretim bile 234 bin tona indi. Özelleş- tirme öncesinde 316 olan işçi sayısı özel- leştirme sonrasında 107'ye indirildi. ÇİNKl R(Çinko-Kurşun MetalSana- yii): Külçe çinko ve alaşımlan üretimi özelleştirme sonrasında artıyor. Çin- kur'un, Türkiye'nin çinko-metal tüketi- mindeki payı özelleştirme öncesi ve son- rasında aşağı yukan ayru kaldı. İşçi sayı- sında da değişiklik bulunmuyor. Şirketin net satışlan özelleştirme sonrasında art- makla birlıkte, 1998 yıh 1 triryon 769 mil- yar lira dönem zaranyla kapatüdı. TES1AŞ (Türkiye Elektronik Sanayü Aydm AŞ): Şirket, 1*2 Arahk 1995 tarihin- de 3 yıl üretim koşuluyla Tayvanh Cheng Chung Lee'ye, 1 milyon 150 bin dolara, yani şirketin o yılki satış hasılatı fıyatma satıldı. Üretim sürdürülmediği gibi tesisi alanlar şirket ana sözleşmesindeki üre- tim yapma maddesini de çıkardılar. Fîyos Ateş Tuğlası: Özelleştirildikten sonraki ilk faaliyet yılında özelleştirme öncesine göre tuğla ve harç üretimi aynı kahrken ikıncı faaliyet yıhnda düşürüldü. Özelleştirme öncesinde 1996 yıhnda 300 milyar lira net dönem kân olan şirket, özelleştirme sonrasında 1997 yılında 558 milyar lıra, 1998 yılında da 952 milyar li- ra zarar etti. Özelleştinneden önce 330 olan işçi sayısı Ağustos 1999'a geündi- ğinde 240'a düşürüldü. K.4RDEMİR(KarabükDemirÇelik;: Özelleştüme öncesine göre kok ve kok tozu, çelik, kütük üretimi azahrken sıvı hamdemir, pik ve profil üretimi arttı. Özelleştirme öncesinde 6 triryon 885 mil- yar lira zarar eden şirket, özelleştirme sonrasında 1997 yıhnda 6 triryon 322 mil- yar lira kâr etti, ancak 1998 yıhna gelin- diğinde 1 trilyon 404 milyar lira zarar et- ti. Personel sayısı ise özelleştirme sonra- sında çok az arttı. Konya Krom Magnezit Tuğla Sanayü: Simter magnezit üretimi özelleştirme sonrasında çok az artarken, tuğla ve harç üretimi azaltıldı. Şirkette 1997 yılmda özelleştirme öncesinde 214 kişi çalışır- ken, 30 Haziran 1999'a gehndiğinde is- tihdam 130'a düştü. Şirket özelleştiril- dikten sonra 1998 yıhnda net satışlar art- masına karşın net dönem kân azaldı. KÜ>L\Ş(Kütahya ManyeatIşleünele- ri): Özelleştirme sonrasında üretim arttı- nldı. Ancak 1992 yılında 269 milyar, 1993 yılında 247 milyar lira zarar ettik- ten sonra 1994 yıhnda 762 trilyon lira kâr eden şirketin, özelleştirme sonrasında kâ- n önce 1996 yılmda 51 milyar liraya, Özdeminpolis emeklileriyle bayramlaştı Emeldikri Sosyal Yardımlasma Derneği'nin huzurevinde kalan yaslılan zh-aret ederckj bayramlarmı kutladı. Vaşh ve çahşanlaria bir süre sohbet eden Özdemir'e, derneğin başkanı, emekli emniyet müdürû lbrahim Güneriç, çoğunluğunu emekü polislerin oluşturduğu 70 yaşhrun w yaşa>an tarih" olduğunu söyledi. Ozdemir'in zryareti strasında huzurevinde kalan yaşulara tstanbul Enınrvet Müdüriüğü'nce alınan kazaklar verildi ve çiçek dağrtddı. Bakan Irtemçelik: Bu da geçer mantığı terk edilmedikçe ilerleme sağlanamaz 6 Işkence kararblıkla çözülür9 ANKARA (ANKA) - Devlet Bakam Menmet Ali Irtemçelik, TBMM Insan Haklan Komisyonu'nun Istanbul'daki karakollarda işkence aletleri buhnasırun endişe verici olduğunu kaydederek, bu konudaki eksikliklerin gideriknesi için devletin söylediklennin arkasında durduğunu göstermesi gerektiğini belirtti. Irtemçelik. "Devlet, bu alandaki eksiklikler nedemyle zaman zaman çok çirkin biçimde karşımıza çıkan bu olaylann giderilebUmesi için sözlerinin arkasında tam bir inanç, kararhhk ve sonuç alınabilecek azimle durduğunu göstermelidir. Bu da geçer duygusunun tedavülde olması bu konuda sonuç ahnayı gcciktirecektir" dedi. Kabinenin Insan Haklanndan Sorumlu Bakam Irtemçelik, Komisyon'un bulgulan konusunda söylenecek yeni şeyler olmadığını ifade ederek, gelişmelerin bu konuda yapılacak çok şey olduğunu gösterdiğini söyledi. Bu konudaki sözlerin eylemle desteklenmediği zaman • Insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Irtemçelik, işkence sorununun çözülebilmesi, hükümetin söylemlerinin arkasında durduğunu göstermesi gerektiğini söyledi. inandıncılığını kaybedeceğine dikkat çeken Irtemçelik, şöyle devam etti: "Bu bir tavır meselesidir. Pek çok şey yapuabilir, önlem ahnabUir, daha hızh, daha çevik olunabilir. Bir tavır ahrsanız ve bu tavnn ardmda gerçekten durduğunuz anlaşıhrsa bu çabamn sonuç vermemesi mümkün değildir. Eğer söyleminizi inançh ve kararh bir biçimde desteklerseniz, sözlerinizin ardmda durduğunuzu, samimi olduğunuzu ve tavnmzm göstermeük olmadığını savunabflirsiniz, İyi bir sonuç ahnması için inançh bir tavır sergilenmesi gerekmektedh"." irtemçelik, Türkiye'de yasal değişiklikler konusunda bir şey yapılmasına gerek ohnadığıru, işkencenin bu konudaki yasal boşluklardan firsat bulunarak yapılmadığını belırterek, şunlan söyledi: "Yasal düzenlemelerimiz, yönetmeliklerimiz, Başbakammızm bu konudaki kapsamh genelgesi bu konuya yaklaşımın gostergesidir.' Şu yasa ya da bu yönetmelık eksik de ondan yapamıyonız' değil kL. Devlet ve hükümet olarak bir eksildiğimiz yok ama sonuç alnıa açısmdan eksiklerimiz var. Bu zaman zaman çok çirkin olaylaria karşımıza çıkan eksiküklerin giderilebumesi için ahnan tavnn arkasında gerçekten tam bir inanç ve kararuhkla durmamız lazım. Bu da geçer nıanöğı binnetidir. Sorua, bütün bunlann arkasında kararuhkla durulduğunun ortaya konulup konulamadığıdır. Başbakan'ın kararh duruşu. beklenen sonuçlann ahnmasına katkıda buiunacaknr." 1997 yılmda 6.4 milyar liraya, 1998 yı- lında 5.8 milyar liraya düştü. Şirkette, [994 yılsonunda 447 olan çahşan sayısı, 1998 yılsonuna gehndiğinde 321 'e düşü- rüldü. PETLAS (Lastik Sanayü): Şirketin dö- nem kârlanna ılişkin verilerin 1997 yılı- ni kadar var ohnası sağlıklı değerlendir- nıeye olanaktanımıyor. PETLAS özelleş- tirildikten sonraki 1 yıl içinde net satışı aıtmasına karşın 1 trilyon 763 milyar li- ra zarar gözüküyor. Petlas'ı 979 kişiyle devralan Kombassan, Ağustos 1999'a ge- hndiğinde toplam 279 kişinin işine son verdi. ORÜS (Orman Ürünleri Sanayü): 19 işletmesı satıldı. Satıştaki üretim koşul- lannın özel sektör tarafuıdan yerine geti- rilmedıği görülüyor. 11 bin 566 metre- kûp taahhüdü olan Artvin, 4 bin 859 met- reküp taahhüdü bulunan Borçka, 1852 metreküp taahhüdü olan Kahom işletme- lerinde özel sektörün hiç üretim yapma- dığı görülüyor. Bolu Işlet- mesi'nin de 7 bin 14 metre- küplük üretim taahhüdüne uymuyor. Satilan 17 ORÜS işletmesinde işçi sayısı en az yüzde 42 'den başlayan oran- larda azaltıhyor. SÜ1VIER HOLDİNG: Üretim taahhüdü koşuluyla satilan Afyon Sincanlı'nm 125 ton tiftik tops üretimi özelleştirme sonrası birinci yılda 22 tona düşürüldü, ikinci yılda ise üretim tama- men durduruldu. Aksantaş 2 lşletmesi'nde 72 bin 460 olan iplik üretim taahhüdü- ne karşın özeileştirme son- rası ilk yılda üretim 4 bin 443 tona, ikinci yılda ise 0'a düşürüldü. Özel sektörün Salıhli ıçin 2 bin 88 ton va- leks üretım taahhüdünü 57 bin tonla yerine getirmedı. Üretim koşullannı Bünyan, Denizli, Ereğlı, Kahraman- maraş ışletmeleri yerine ge- tiriyor. Üretim miktanna ihşkin koşul konulmaksızın faaliyete devam şartı getiri- len işletmelerden Adana, özelleştirme öncesinde 5 bin415 ton olan iplik vedo- kuma üretimınin çok büyük oranda düşürdükten sçnra Kasım 1997'den ıtıbarenka- patıldı. Erzincan, Eskişehiu", Hereke, Karaman, Nevşe- hir, Şanlıurfa tesisleri faali- yete devam ediyor göriinü- yor. SEK (Süt Endüstrisi Ku- rumu): Özelleştirilen 32 süt işletmesinden 13'ünde artık üretim yapılmıyor. Özel sektör, üretim şartı sona erer ermez. Bolu, Burdur, Erzurum, Sinop süt işietme- lerinde üretimi durdurdu. Izmir'de Ağustos 1996 ve Mayıs 1998 tespitleri, üre- tim faaliyetinin bulunmadı- ğını ortaya koyuyor. Bu, Iz- mir'den çığ süt alarak işle- yen, üreticiden aynca süt al- mayan Balıkesir îşletme- si'nin de kapanması anJamı- na geliyor. Çorum lşletme- si'nde Eylül 1997'den bu yana üretim faahyeti bulun- muyor. LİMANLAR: Gire- sun, Ordu, Hopa, Rize, Si- nop, Tekirdağ hmanlan sa- tıldı. Limanlarda da bazı hizmetler özelleştirme ön- cesine göre düşürülürken bazılan arttınlıyor. Personel sayısı da bazılannda artıyor, bazılannda azalıyor. USAŞ(UçakServisiAŞ): Özelleştirme sonrasmda fa- aliyetleri artıyor. Personel sayısı özelleştirme sonrasın- da bin 632'den 857'ye ka- dar düşürülürken şirketin fa- aliyetlerinin arttınlmasına koşut olarak 1998'de bin 470'e çıkartıldı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Sevgili Aziz (Nesin) ağabeyle bir gezide futbol konusunda farklı düş- müştük. Aziz ağabey, futbolun kit- leleri uyuşturmada afyon olarak kul- lanıldığını söylüyor ve benim futbo- la olan ilgimi eleştiriyordu. Haklıydı. Şimdi daha da haklı. Galatasaray'ın Avrupa kupalarındaki başarılann- dan sonra hepimiz afyonlanmış gi- biyiz. Örneğin ben elimde gazeteler, Galatasaray üzerine yazılmış yazıla- n okuyorum. Övgülerden heyecana kapılıyorum. Yabancı spor kanalla- rından Galatasaray'a yapılan övgü- leri dinlemekten zevk alıyorum. Üstelik ben Fenerbahçeliyim, ço- cukluğum ve ilk gençliğim boyunca Galatasaray'la olan rekabet nede- niyle bu takımın başarısını istemeye pek de yatkın değilim. Bir süredir kendimde bir değişiklik hissediyo- rum. Galatasaray'ın maçlannı izliyo- rum, seyrederken heyecanlanıyo- rum, Azizağabeyin dediği gibi afyon yutmuş gibi oluyorum. Şimdi Galatasaray Yazmak... Evet, Türkiye gibi sıkıntılan ve iç gerilimi yüksek ülkelerde futbol in- sanlar için bir kaçış ve boşalma yo- lu. Birçok yerde sesini çıkarmakian, haksızlıklara karşı çıkmaktan kor- kan insanlar, futbol sahalannda kah- raman kesiliyoriar. Futbol, böyle ül- kelerde bir başka özellik kazanıyor, başka bir işlev görmeye başlıyor. Türkiye'nin de bu türden ülkeler sı- nıflaması içinde olduğunu söyleye- biliriz. Futbolun en heyecanlı izlendiği ül- keler Latin Amerika ülkeleri. Latin dünyasının sıcakkanlı insanlan, fut- bola büyük bir aşkla sarılıyoriar ve Latin kıvraklığı içinde futbola zengin bir estetik kazandırıyorlar. Tabii ki kitlelerin bu kadar ilgi gösterdiği bir spor dalı, yönetenlerin de iigi odağı haline geliyor. Kendi egemenlikleri- ni sürdürebilmek amacıyla futbola olan tutkudan yararianmak istiyor- lar.Futbola tutkunun güçlü olduğu bir başka yöre ise Avrupa'nın Akde- nizi. Ispanya ve Italya, Akdeniz'in bu sıcakkanlı insanlan, futbola olağa- nüstü bir ilgi gösteriyoriar. Franco diktatörlüğü döneminde Ispanyol toplumu yıllarca Avrupa'da ezici bir üstünlük kuran Real Madrid'leyatıp Real Madrid'le kalktı. Ispanyollar diktatörlüğün, tepelerinde dolaşan korkutucu etkisini futbol sahalann- da yaşadıkları heyecanla giderme- ye çalıştılar. Diktatörier bu tutkudan yararlan- dılar, bu tutkuyu kullandılar. Türkiye gibi mafyalaşmanın geliştiği ülkeler- de, futbolun beyleri içine de mafya- lar girdi. Zaman zaman bazı kulüp başkanlan kendilerini mafya baba- sısandılar. Kulüpleri birçıkarveyük- selme basamağı olarak kullandılar. • • • Galatasaray'ın başanlarını izler- ken bir Fenerbahçeli olarak kıs- kançlık duyduğumu da söylemeli- yim. Fenerbahçe'yi mafya babalan gibi yönetenler kulüpteki kardeşliği ve dayanışmayı yıktılar. Sırf para ve dışa dayalı bir yolla başarı kazana- caklannı sandılarve bu anlamsıztu- tum, milyonlann sevgilisi Fenerbah- çe'yi büyük bir krizin içine soktu. Futbol, estetik güzelliği, her an değişmeye uygun sistemi ve heye- can veren gerilimiyle, milyonlann il- gisini çekiyor. Bu nedenle güç sahipleri bu ilgi- den yararianmak istiyorlar. Onların bundan yararianmak istemesi fut- bolun kendisinin kötü olduğu anla- mına gelmez. Galatasaray'ın oyna- dığı güzel futbolu ve kazandığı ba- şanyı keyifle izlemenin kime ne za- rarı olabilir ki? Sonuçta futbol bir s- por ve yanşma. Futbolun faşizmle de, baskıyla da bir ilgisi olduğunu kabul etmiyorum. Yarışmanın en zevkli tarafı da ka- zanmak için yapılması, başan için yapılması. Tuttuğun takımın başarı- sından zevk almak, milyonlarca in- sanla aynı heyecanı paylaşmak gü- zel bir duygu değil mi? Ben futbol izlemeyi seviyorum. Gençken oynamasını da seviyor ve zevk alıyordum. Galatasaray'ın ba- şanlanndan keyifleniyorum. Istiyo- rum ki, bu başarılan Fenerbahçede göstersin. Galatasaraylıları kıskanıyorum. Minık Emre'nin akıl, ustalık ve hü- nerdolu golünü defalarca izledim. Daha da izleyebilirim. Fjtbolun, çıkar çetelerinin elinde yozlaşmasını değil, bunu spor ve başarı için yapan sporcuların elinde zenginleşmesini istiyorum. Galata- saray'ı kutluyorum. Daha büyük ba- şanlar diliyorum. Böyle giderse futbol afyonu vücu- dumuzu toptan saracak gibi görü- nüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle