16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Gcnel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörû Hikmet Çetinkava 0 Yazıışlen Mıidürü tbrahim Yüdız • Sorumlu Müdür Fikret ÜJoz 0 Haber Merkezı Müdürir Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser tstıhbaral Cengiz Yıldınm • Ekonomi' Ödem YOzak • Kültür Handan Şenköken • Spor Abdölkadir Yücelman • Makaleler Sami Karaören • Düzeltme Abâullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğln • Bılgı-Belge Edibe Bnğra 0 Yuıt Haberien Mehmet Faraç Yayın Kunılu: tlhan SeJçnk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şûkran Soner, tbrahim Yüdız,Orhan Bursalı. Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsücısı: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125,Kat:4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks: 4195027 0 Izmır Temsücısı. Serdar Kızık, H. Zıya Brv. 1352 S. 2/3 Tel. 4411220, Faks:4419U70AdanaTemsücisı: Çetin Yiğeooğlu, Inönü Cd. 119 S. No:l Kat:l, Tel: 363 12 11, Faks. 363 12 15 Müessese Müdûrû: ÜJtün Akmen 0 Koordınatör Anmet Korolsan 0 Muhasebe: Bölent Yener 0 Idare: Hüseyin Görer 0 Sabş: Fanlet Koza MEDYA C: • Yönetmı Kunılu Başkanı - Genel Müdür Gâlbin Erdnran • Koordınatör: Reka Ifrtnuuı # Genel MûdürYardnncısı SevdaÇobu Tel 514 07 53 - 51395 80-513846ft«l,Faks: 5138463 \ayimlayan ve Basan: > enı Gûn Haber Ajansı, Basın vc Yayıncıiık A Ş Tüıtocagı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 lstanbul PK 246 - Sukecı 34435 tstanbul Tel (0/212) 512 05 05 (20 hall Faks-(0,212) 513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 5 ŞUBAT 2000 Imsak:5.36 Güneş: 7.02 Öğle. 12.25 flrindi: 15.06 Akşam: 17.31 Yatsı: 18.55 Oğretmenevi ücpeüertnezam • ANKARA (ANKA)- Öğretraenevi ücretlerine yüzde 25 zam yapüırken, odalann özelüklerine göre de faridı ücretlendırme getinlecek. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenevlerinin odalanndaki televizyon, buzdolabı, kliraa ve sıcak su gıbi özeliıkJer içın • aynca ücret aknmasını kararlaştırdı. Öğretmenevlerinden yararlanacak bakanlık personeünden en az 1 milyon 625 bin lira ahnacak. Ücretler, diğer kamu personeli için yüzde 25, bakanlık personelinin anne-baba ve çocuklan dışındaki yakınlan için ise yüzde 50 fazlası olarak belirlenecek. Amerikdı turtstJer geOyop • NEWYORK(AA)- Türkiye'ye bu yjj gelecek Amerikalı turist sayısında rekor kınlması bekleniyor. Resmi kaynaklann verdikJeri bilgiye göre, bu yıl içinde ABD'den Türkiye'ye 440 binin üzerinde turist geleceği hesaplanıyor. Kaynaklar, normal turistlerin yanı sıra ışadamlan için organize edilen seyahatler ve kültür turiannın Amerikalılann büyük ilgisiyle karşılandığını kaydediyor. Öte yandan, New York'ta 360 belediye otobüsü, üzerlerinde Türkiye'yi tanıücı ve Amerikalılan Türkiye'ye ziyarete davet eden reklam kuşaklanyla sefere çıkti. tmzacı doktor atridı • NEVV YORK(AA)- Sezaryen amelıyatı yapüğı hastasının karnına bisturiyle adının başharfleri A ve Z'yi kazıyan New Yorklu doktor meslekten aüldı. Allan Zarkin adlı kadın hastalıklan doktorunun meslekten ihracına yol açan olay 7 Eylül 1999'da meydana gelmiş ve Dr. Zarkin, doğum yapan 31 yaşındaki Liana Gedz adlı kadının kanuna adının başharflerini yazmışü. Araştırmalar, eğitim düzeyi yükseldikçe evlenme yaşının da yükseldiğini ortaya koyuyor Once düşler, soııra evlilik• Psikolog Alanur Özalp, gençlerde evlenme yaşının yükselmesinin oJumlu bir gelişme olduğuna dikkat çekti. Özalp, her iki tarafin da eğitimlerini tamamlayıp ekonomik sorunlannı giderdikten sonra evlenmesinin daha doğru olduğunu •* - . : - vurguladı. İSTANBVL (ANKA) - Bosanan çifllerin sayısı her geçen gün artar- ken gençler de evlenmek için ace- leci davranmıyor. Uzmanlara göre insanlar artık önce düşlerini ger- çekleştiriyor, sonra evlenmeyı ter- cih ediyor. Evlilik istatistiklerine göre, Tür- kiye genelınde ortalama evlenme yaşı 1988 yılında kadınlarda 21.5 ikenerkeklerde25.6 olarak gerçek- leşti. Ancak bu rakamlar 1997 yı- lına gelındığınde kadınlarda 22.9, erkeklerde ise 26.7'ye yükseldı. Yaş grubu ve öğrenım durumuna göre inceleme yapüdığında, eğitim dü- zeyi yükseldikçe evlenme yaşının da yükseldiği görülüyor. Istanstik- lere göre, 20 yaşından küçük ev- lenmelerde ilkokul mezunu olan kadın ve erkeklerin sayısı daha faz- la. 20-24 yaş grubunda ise ilköğre- tım mezunlan sayısında azalma, li- se mezunlan sayısmda artış gözü- küyor. 25-34 yaş grubundaki ev- lenmelerin yüzde 13 'ünden fazlası ise üniversite mezunlan tarafindan gerçekleştıriliyor. Yaş gruplanna göre evlenme yüzdesi incelendiğin- de, kadınlann 15-24, erkeklerin 20- 29 yaş grubunda yoğunlaşüğı orta- ya çıkıyor. Evcflfk gyunu değfl Danışman Psikolojik Hizmetler Merkezi'nden uzman psikolog Ab- nur Ozalp, gençlerde evlenme ya- şınınyükselmesının olumlu bır ge- lişme olduğuna dikkat çekü. En bü- yük sonmlann erken yaşta evlenme- lerden kaynaklandığını belırten Özalp, şöyle devam etti: "Bazen 13-14 yaş gibi çocuk yaş- ta evtendirflen kıziannuzı izfiyoruz. Evnüği bir oyun sanıp pek çok so- runu, sonımluluğn ufak yaşta kal- dınnakçokağır. Küçücükyaşta yaş- hmyorlar, yirmisinde, otuzundaar- ük bıkmış anneier ortaya çjtayor." Evlilik ılışkısinde belirlı aşama- lann olması gerektiğmı düe geti- ren Özalp, tanışma, anlaşma, tanı- ma olmadan çifllerin evlenmeme- lerini önerdi. Aynca, her iki tarafin da eğitimlerini tamamlamalannın ve ekonomik sorunlann kalkmış ol- masının da gerektığını kaydeden Özalp, "Tüm bnnlann en önemli- si, duygusal olarak sağhkh karar venniş olmaJandır" dedı. Artçı sarsıntılar suruyor Adapazan 'nda çadur yandı, 1 Idşiöldü YurtHaberteriServisi- Deprem bölgesinde yan- gmlarbitmıyor. Adapaza- n'ndaki bır barakada dün yine yangın çıktı ve 90 ya- şuıdakı Omer Keskin ya- naraköldü. 12Kasımdep- reminde büyük zarar gö- ren Bolu'da depremzede- ler en önemlı sorunlannın bannma olduğunu belırt- tiler. Adapazan'nın Yağcılar Mahallesi'nde dün sabah Ömer Keskin'e ait bara- kada, yanık bıralolan kö- mür sobasından sıçrayan kıvılcım yangına neden ol- du. Alevler kısa sürede ba- rakayı sararken, dışanya çıkamayan Keskin yanarak öldü. Bu arada, Tepekum Mahallesi Tepeköy So- kak'takı bir barakada da dün sabah erken saatlerde yangın çıkü. Yaşar Yeşfl'e ait barakada kömür soba- sından çıktığı belirlenen yangın, Mevtüt Yeşil'e ait barakaya da sıçradı. Ölen ya da yaralananın olma- dığı olayda, her iki bara- ka da tamamen yandı. Bolu Valüiği'nin yapı- lan ihn'yaç listesinde kent- te bin prefabrike konuta gereksinim bulunduğu be- lırtüdi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştmna Ensti- tüsü'nden alınan bilgiye göre, dün saat 03.11 'de merkez üssü Marmara De- nizi olarak behrlenen 2.9 büyüklüğünde bır deprem kaydedildi. Bu arada, ön- cekı akşam saat 22.29'da Kocaeli Gölcük'te2.5 bü- yüklüğünde bir artçı sar- sınO meydana geldi. Tayvan'da deprem Tayvan'ın güneydoğu- sundaRichterölçeğine gö- re 5.2 büyüklüğünde dep- rem meydana geldı.Mer- kez üssü, başkent Ta- ipei'nm yaklaşık 120 kilo- metre güneyındeki kıyı kenü Taitung'un 7.5 kilo- metre kuzeydoğusu olan depremde herhangı bir can ve mal kaybı olmadı. Beveriy Hifls'teki Academy of Motion Picture Arts and Sdences, ünlü fibnlerin setierinde çekflmiş ımutulmaz anlann fotoğraflanndan ohışan bir sergi açü. Füm seüerinden küçükenstantanelerDış Haberier SCTVH - Seyrettiğimiz 90 dakıkalık fılmlerin günler süren çekım aşa- ması, en az fılmin kendısı kadar ılgınç, kü- çük hikâyeler ve görüntüler banndınyor. Bu küçük enstantaneler, filmi seyretmek iste- meyenlerin bile bazen öylesine ilgisini çe- kiyor ki, bazı fotoğrafçılar sadece, fılmde yer almayacak olan bu ımutulmaz dakıkalan go- rüntülemek üzere calışıyor. Rain Man ve Face/Off fılmlerinin set fo- toğrafçısı olan Stephen Vaughan, fılm set- ierinde fotoğrafçılık yapmanın en önemli şartının "disiplnı" olduğunu söylüyor. Va- ughan, "Kcndiııizi sadık,vefah, açtkgöztü ve u\-anıkohnakkonusuııdaeğitınefeinİ2.ÇÜD- kü yakaladığıııız kare, fümin içinden çıkan- buı bir fotoğraf karesi kadar Ugi görmeü, iş yapmalı'' dıyor. Her dakıka sette olan fotoğ- rafçılar, en sıkıcı saatlerde bile, hatta bütün ekip setten aynlmadan platoyu terk etmi- yorlar. Ancak onlann adlan, sadece birkaç kışi tarafından biliniyor. Bu yüzden Beverh/ Hills'teki Academy of Motion Picture Arts and Scıences (Sinema Fotoğraflan Sanat ve Bıhm Akademısi), çok ünlü fihnlerin setierinde çekilmiş fotoğraf- lardanseçılmjş bir sergi açü. 9 Nisan'a ka- dar devam edecek sergide, 1978 yıhnda çe- kilen Bruce The Shark fılminde, 'teknik ekip' Jaws'ın iç donanımını yaparken, 1982'de çekılen Tootsıe'de yönetmen Sydaey PoUack, Dustiıı Hoffinan a tırnak boyama konusunda bılgi verirken, 1994 yıhnda çe- kılen Mixed Nuts füminin seüni terk eden Steve Martin, küçük meleklenn önünden gecerken görülebılir. . e-posta: tan @ prizma. net tr i insanın derdi hiç biünez. Ba- karsınız, bir sorunubiter gibi gö- rünürken yenisi çıkar, çevresi de onun dertlerini dinlemekten bıkar. Kimine de bakarsınız, önemli bir sorunu ol- maz. "Neden böyle otayor" diye dü- şünüldüğü zaman ortaya çeşitli ola- süıklar çıkar. Aslında "sorun çözme" denen işlemin karmaşık bu zekâ ko- nusu olduğuna ılışkin araştırmalar arüyor. Sonunda bakın, ortaya neler çıkıyor? jylce aptallann hiç sorunu olmuyor... 77* lbette, zekânın dereceleri oldu- J2J ğu gibi aptallığın da mertebele- ri var. "Sade aptaHar" biraz safça, olaylann arkasmı göremeyen, düz düşünüp zikzaklarda bocalayan tip- ler olduğu halde "abmakmertebesin- deoJanlar" bambaşka bır görüntü çi- ziyor. "Ahmakiar", u budalalar''dan daha üst mertebede oluyor, hemen hiçbir şeyin farkına varamıyorlar. Hiçbir şeyi kavramadıklan için de "hiç sorunlan ohmıyor". Ne kendi- nin ne başkalannın farkında olduk- lan için, olan biteni düşünmek zah- metine bile katlanmryorlar. Bu mer- tebede yaşayanlar, sadece günlük, hatta anlık hayatlannı yaşıyor, yu- varlanıp gidiyorlar. Biraz biraz aç- lıklanyla susuzluklannı "sorun ola- rak" kabul edebiliyorlar. Pek çok in- MESELA DEDİKERDAL ATABEK Aptalın Sorunu Bitmez... sanın kendine dert edınıp de üzüntü- lere daldığı konulardan haberleri bi- le ohnuyor. Eğer bir ış bulup çalışn-- larsa, orada da ne denirse onu yap- tıklan için "göze batmayan zararsu insancıklar" sınıfinda yaşıyorlar. In- celendiklen zaman ruh sağhklan "pek yerinde" bulunuyor. Uykulan çok denn, uyandıklannda gamsız, istek- leriohnayan, hiç kimseden bir şey bek- lemeyen, hiçbir şeyin farkında ohna- yan kışıler olarak tanınıyorlar. Bun- lar, "hiç sorunlan otanayanlar" sını- fmı oluşturuyor. Aptallann İse sorunlan hiç bltmlyor... f A ptaDar', "ahmaldarT 'dan biraz x\.dahaüstteyerahyor. Bunlann da sorunlan hiç bitmiyor, çünkü çö- zemiyorlar. Aptal olduklanndan so- runun nelerden kaynaklandığını ne merak ediyor ne de akıl erdiriyor. Yapılan çahşmalarda "aptaDar"ın, sorunlann kaçınıhnaz olduğu düşün- cesinde olduklan ortaya çıkıyor "Ap- tallık", incelenmesi gereken çok önemli bir olgu olduğu halde ne ya- zık ki bikmsel araştırmalann konu- su olamıyor. Çünkü, insanlarhep "üs- tün zekilar"ın peşinde koşuyor, oy- sa aptalhk çok daha fazla insanı ilgi- lendirdiği halde inceleme konusu ola- mıyor. Bu konuda da "Acaba araşür- ma yapacak olanlann gizfi bir korku- su mu var" sorusu akla gelıyor. Ap- tallann bakış açısı, "Her şeyin ohna- sıgerektiğigibiokluğundanvapıbcak hiryvhııhınmaritgı" yolunda bir gö- rüşü belırtiyor. Bu nederüe de "ap- taflar" için sonınlar sorun gibi algı- lanmıyor, başına gelen talihsızlıkler olarak algılanryor. Böylece de, "do- ğuştantaühazoUuğuDdandertlerdefl kurtulamadıgı" gibi bir düşünceye saplanıyor. Işin ilginç yanı, bütün "aptaBann" sadece kendini talihsiz sayması, kendi dışındaki herkesi "çok taiihM'" görmesidir. Bununbasit bir te- selü yolu mu olduğu, yoksa beyin ça- hşmasımn özel bir biçimi mi olduğu yolunda henüz kesin bir karara van- lamıyor. Sonuçta da bu kategoride yer alan insanlar, "BizknbaşnnK dert- ten kurtulmaz", "Böyle geİmiş, böy- fcgider" diyerek günlerini geçiriyor, hayatlannı sürdürüyorlar. •• Ya akıllılar ne yapıyor?.. i A hmaklar'la "aptaflar" böyle J± yaparken "akılntar'' ne yapı- yor? Bu da çok önemli bir araşürma konusu oluyor. Burada "akılhlar''ı ikiye ayırmak gerekiyor. Birinci "akd- hiar" grubu, "akulılar" ile yaşayan- laroluyor. "AJoUar'Tayasayan "aki- hlar", sonmlanm çözüyorlar. Sorun- lannı çözerken de kendi çıkarlanm kolluyorlar. Üstelik sorunlannı çö- zemeyenlere de "alal saüyoriar" tkınci gruptaki "akdhlar", "ahmak- lar" ve "aptaflar" ile yaşayanlar olu- yor, bunlar sorunlan çözmeye hiç kalkışmryorlar. Çünkü biliyorlar ki bir sorunu çözdükleri zaman "ah- maktar" ile "aptaüar" yeni sonınlar çıkanyor, bu da "akılhtarn nı yenı- den sorun çözmelennı zorunlu kıh- yor. Bu nedenle, böyle "kanşık bir ortam"da yaşayan "akıflüar", sorun- lan çözmek yenne "sonınbula bir- Kkte yaşamak" formülünü uygulu- yor. Böylece, biraz sıkmülı da olsa ge- reğinden fazla yük almartan yaşama- yı başanyorlar. Size de bu sonuçlar doğru gehniyor mu? İTO'dan Okvvudili'nin sınırdışı edilmesine tepki 'AIDS'li kişinin dışlanması etik açıdan kabul edilemez' blolu yayında, S bandı 5. kanakte. Hemen Arayın: (0212) 355 55 55 İstanbnl Haber Servisi - lstanbul Tabip Odası Basm Sözcüsü Dr. Rıfat Yücel, yal- nızca AIDS'h olduğu gerekçesiyle bir ki- şinm sınırdışı edıhne girişiminin ve basın organlannda kişinin hastalığı ile ilgili ya- yınlar yapıhnasınm, üp ve gazetecilik eti- ği ile temel insan haklan açısın- dan kabul edilebüir bulunmadı- ğmıbelirtti. Yücel, Nijerya uyruklu fiıtbol- cu Aneke Okvvndili'nnı AIDS'li olduğu gerekçesiyle sınırdışı edil- mesiyle ilgili yapüğı açıklama- da, Ulusal AIDS Komisyonu'nun "AIDS'in önlenmesinde insan haklan ve kamu özgürtükterinin komnmasına yöneKk temel flke- ler" rehbennde yer alan madde- lere dikkat çekti. Rehberde, kamu sağlığı- nı koruma ve güvence altına almakla yü- kümlü olan devletin, bunu yerine getirir- ken kamu sağlığını korumak amacıyla zo- runlu olmadıkça insan haklan ve kamu öz- gürlüklerini askıya alamayacağının belir- tildığini kaydeden Yücel, aynca AJDS ile NijeryaJı futbolcu Aneke OkwudflL yaşayan insanlann aynmcıhğa maruz bı- rakjlamayacağını da ifade etti. Yücel, reh- berde, "çahşünhğı kişflerden birinin HTV pozitifl ya da AIDS hastaa oMuğunu anla- vanbiris>erenm,bubUgiyigizhruünakzo- runda olduğu, hastanm kayırJarda gerçek isminin behrtilmeden ve gizii tutnhnasıgerektiğLburürkişi- lerinsağbkduruımı hakkmda- ki gfaütigin korunmasuun sa- dece doktor ve sağhk görevtik- rinin değü, devletin de yfiküm- hılâkieri arasında okluğu" şek- linde maddeler yer aldığına da dikkat çekti. Yücel açıklama- sını şöyle sürdürdü: "Yukanda- ki flkeler ıştğmda konu değer- fendiriidiğmde,valnızca AIDS'H okhığn gerekçesiyiebir kişinin smınnşı edil- me girişimi ve bir havayola şirketinin yoJ- myn katml pfmpnvMd yanmrla, haon nrgan- lannda kişinin hastahğı ileflgttiyavmfaır ya- pümasını np etiği, gazetecilik etiği ve temel insan haklan açısmdankabul edflebür bol- muyornz'' Kablolu yayında, S bandı 5. kanalda. Hemen Arayın: (0212) 355 55 55
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle