27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 Ş U B A T 2 0 0 0 C U M A R T E S İ C U M H U R İ Y E T S A Y F A KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 ' Sıradan Bir Gün', teknolojinin getirdiği iletişimsizlikle gitgide yalnızlaşan insanı anlatıyor Seyret, konuşma, dokunma!• "Sürekli seyretmeye endeksliyiz. Her şeyi seyrederek yaşamı spotlar olarak algılamaya başlıyoruz. Hayatlanmızm televizyona indirgenmişliğini, seyrede seyrede bir görüntüye dönüşebileceğimizi anlatmak istedim.Sadece seyrediyoruz, dokunmuyoruz, konuşmuyoruz." YEŞtM AKYÜZ 'Anladınu. geç, ama anladım, bu dün- yada yaşamak tümüyk' bir uyum sağla- ma sorunu. Gelenekleri kabul etme... oyu na katılma— Ama benim de katlana- madığun bu oyun işte. Her şey öylesine acımasız. aşağüık, vahşi ve kaba kL. ve her şey yirmi dakikada çözülü>t>r.- tele- vizyon fîlmlerindeki gibi_" Sadrı Alışık Tiyatrosu"nun yeni oyunu, Dario Fo'nun 'Sıradan BirGüıT'ündeki yalnız ve mut- suz Giulia, yaşamm anlamını sorguluyor ve intihar etmek istiyor Çolpan İlhan' ın Giulia'yı canlandırdıgı oyunda öteki oyuncular Gökçe YigHeL Vlğit Sertdemir ve Ozgürol Oztürk. Egemen Berköz'ün çevirdiği 'Sıradan Bir Gön"ü NefrİH Tokyay sahneye koydu. Oyun, teknolojinin getirdiği meka- niklikle. iletişimsizliğin yaşandığı gü- nümüzde ınsanlann gitgide yalnızlığa itildiğini anlatıyor. - Tek kişilik bir oyun oynamanın ne gi- bi güçlükieri var? ÇOLPAN İLHAN- Bütün oyunun gra- fığini olduğu gibi kafanızda tutmanız gerekiyor. 65 sayfa ezberledim. Hepsi- ni duygusu, sıralaması ile seyırcıyle kon- tağı koparmadan sunmak esas olan. Ay- nca, tüm oyun boyunca sahnede sadece ben vanm, yeni bir yüz gelmiyor. Bun- lann hepsi handikaptır. Ama, Dano Fo, metin ile bu sıkmtılann üstesinden gel- miş. Aynı zamanda, telefonla ve polisle konuşma sahneleri oyuna tempo ile can- lılık katıyor. - Sizi yıllarca sinemada hep giiçlü ka- (Fotoğraf: KADER TUĞLA) Sadri Abşık Tryatrosu'nda Netrin Tokyay'ın sahneye koyduğu Dario Fo'nun'Sıradan Bir Gün'ündeÇolpan İlhan o\ nuyor. dın rolterinde izledik. 'Sıradan Bir Gün' ünGiulia'sıiçinneterdüşünüyorsunıız? İLHAN - Giulia yalnız yaşayan, bu- nahm içinde çaresiz bir kadın. Kendini güzelleştirmek istemiş, diyetler yapmış, sigarayı ve alkolü bırakmış. Aynca çev- resiyle de uyum içinde değil. Evi elekt- ronık aletlerle doldurmuş, ama mutlu değil. Çünkü bu dünyayı çok acımasız buluyor. Evliliğinde yenilmiş ve kocastnın da canını acıtmak istiyor. Bu yüzden de in- tihar etmeden önce bir kaset dolduruyor. Gıulıa'nın boşluğunu, yalnızlığını çok lyı hissedebıliyorum. Her şeye rağmen ne kadar özgür de olsak, beraber bir hayat paylaştığımız erkeğin rolü çok önemli. Ben de 35 yılhk eşimi kaybettım ve onun boşluğunu korkunç hissedıyorum. Bu boşluğu işle doldurmaya çalıştım. Ama Giulia bunu başaramamış. Ancak ben- zeştiğimiz noktalar var. Ashnda, Dario Fo oyunu oynamayı hep istiyordum. Çün- kü bu tiyatroda hep ciddi oyunlar oy- nandı. Bu kez de komedi oyunu olsun di- ye düşündük. 'Giulia düzene karşı çıkıypr' - Başka projeniz var mı? İLHAN - Son iki yıldır televizyon di- zilerinden uzak kalmaya çalışıyonım, ama ağabeyim Attilâ Dhan'ın senaryo- sunu yazdığı 'Bay kuşlann Saltanan' ad- lı dizide rol alacağım Dızidekı üç kadm- dan bıri olan Cumhunyet dönemı kadı- nını canlandıracağım. Aynca bir de fılm teklifi var. - Dario Fo'nun bu oyununu neden seç- tiniz? NEFRİN TOKYAY - Dario Fo, halk tiyatrosundan gelen bir gelenekle seyir- ciyle doğrudan ilişki kuruyor. Çok ev- rensel konulan işliyor, olağan olaylarda- ki olağandışıyı dofru bir matematikle sah- neye getiriyor. En önemlisi, bu oyun, yaşadığımız iletişimsizliği, teknolojinin üstümüze gelmesini, bütün bunlann karşısındaki trajik ve saçma konumumuzu çok güzel sergiliyor. Kadın-erkek ilişkısinden çok, bu yanını vurguladım. lletişimsizlik var- sa ilişkilere ve evliliklere de yansıyor. Te- levizyon karşısına geçip, konuşmadan sa- dece seyredilen bir ilişki biçimine dönü- şüyor ve bitiyor. Bu vahşi. kaba ve acı- masız düzenın içindeki varolma sorun- lan, onunla çatışmamız, içıne düştüğü- müz saçma ve gülünç durumlar ilgimi çekti. - Metinde sesie belirtilen sevişme sah- nesi, sahnede göige oyunuyia canlandın- hyor. Bununla birlikte ışıklı pano ve mo- dern bir dekor var. Bu tür değişiklikleri ne amaçla yaptmız? TOKYAY - Bütünüyle Dario Fo'nun metnine sadık kaldik. Sahnelemede ba- zı şeyleri değiştirdik tabii. Ama halk ti- yatrosunun geleneğinin dışına çıkma- dık. Eğer bunu yapsaydık çok fazla gro- teske yönelmiş olurduk. Çiftin sevişmesinin sesi duvardan ge- liyor, ama zamanla sesleri görüntü ola- rak algılıyoruz ve seslerde bile bir sey- retme yaratıyoruz. Bu yüzden bh" gölge oyunu koydum. Çünkü televizyonla bağ- lantısı vardı. Sürekli seyretmeye endeks- liyiz. Her şeyi seyrede seyrede yaşamı spotlar olarak algılamaya başlıyoruz. Aynı zamanda, kadın ve erkek aslında kendi kendileriyle sevişiyorlar. Dokun- manın yok oluşunu ya da belli estetik- lere, fîlmlerden görünen resimlere dö- nüşmesini göstermek istedim. Diğeri de finaldeki televizyon ekranmdaki boş- luk... Hayatlanmızın ona indirgenmişli- ğini, seyrede seyrede bir görüntüye dö- nüşebileceğimizi anlatmak istedim. Te- meldeki iletişimsizliği ön plana çıkart- tım. Sadece seyrediyoruz; dokunmuyo- ruz, konuşmuyoruz. Televizyon ve elekt- ronik aletler bıze bunu getirdi. Ev dekoru içindeki multivizyon, elekt- ronik aletler ve ışıklı pano bizim haya- tımıza giren şeyler. Her şey reklama in- dirgenmiş. Bu da yalıtılmışlığı getiri- yor. Muhteşem bir ev düzeni içinde ya- payalnız yaşayabiliriz, her şeyi tüketime dönüştürerek. Zaten Giulia da bu yüz- den mutsuz. Çünkü oyuna katılamıyor, bu düzene karşı çıkıyor. - Cinsdlige göndermeleri izleylci nasıl karşılayacak sizce? TOKYAY -Bu tür esprileT bütün fık- ralanmızda ve ortaoyunu geleneğimız- de vardır. Çok açık bir toplumuz. Çün- kü hayatın içinde bunlar bulunuyorsa, ha- yatın aynası da sahneyse ve Dario Fo da bunu yazdıysa benım yumuşatrrram ya da oyundan çıkarmam doğru olmaz. Se- yircınin bunu hoş karşılayacağını umu- yorum. Ancak belden aşağı konuşmala- n ya da kürurleri çok gülünür diye ter- cih etmedim. Erkek egemen toplumun ürettıgi cinsellikle ılgili espnleri ya da sözcükleri bir kadına söyletmekle de başka bir anlam yüklemiş oluyoruz. Bu fllmle amlmaktan bıkan Anita Ekberg kutlama etklnllUerine katılmıyor fatlı Hayat' 40 yaşındaKühür Servisi - Federico Fellini'nin ünlü filmi 'Tath Hayat1 40. yılında çeşitli kut- lamalarla ltalya'da anılıyor. Filmın unutulmaz oyuncusu Anita Ekberg ıse bu etkınlık- lenn hıç bınne katılmama ka- ran aldı. tlk gösterimi 5 Şu- bat 1960 yılında yapılan fil- mi anmak için 'FeUini Vakfi' tarafindan haarlanan ve oyun- cularla ropörtajların ve fil- mın çekimiyle ılgili kısa dö- kümanterlenn yayınlanacağı özel bir televizyon programı- na bile katılmayı reddeden 68 yaşındaki Isveçli efsanevı oyuncu, sadece 'Tath Hayaf fılmi ile anılmaktan bıktığı ve gerçek değerinin anlaşıl- madığını düşündüğü için kut- lamalarda yer almadığını açık- ladı. Fılmin yapımcısı Amedeo Pagani oyuncunun arhk 'Tat- lı Hayat' fılmı hakkında ko- nuşmaktan bile kaçındığını ifade etti. Gerçekten de, ilk de- fa 'paparazzf kavramının ya- ratıldığı filmde bir gazeteci- yi canlandıran Giulio Paradisi. Ek- berg'in onlann gözünde bir vücuttan başka bir şey olmadığını ve filmde canlandırdıgı 'sanşuvseksikadın" ıma- jını üzerinden atmasmın olanaksız ol- duğunubelırtiyor. Aynı kaderi payla- şan Marilyn Monroe ile özdeşleştiri- len Ekberg. hatta Monroe'nun Bob Hope'unprogramından aynlması üze- rine onun yerini alması için Amerika'ya çağnlmıştı. Fellini'nin filmlerinde de ' arzula- Ekberg, 'seksi kadın' imajından kurtulamadL nan sanşın âşık'ı oynadıktan sonra bu imajdan kurrulamayan aktris Sand- ra.Miloda Ekberg ekatılıyor: "Zama- nın senden alıp götürdüğii bir görün- tü üzerine düş kuran erkeklerin dün- yasında kahcı ohnakneredeyse imkân- SE. Bu yüzden bir dönem baş tacı edi- lip sonra bir anda öksüz gibi bırakıb- yorsunuz. Anita'nuı sadece 'Tath Ha- yat" la anılması da bu rüyanın bir par- çasızaten. Halbuki "Sa\aş \e Banş' fil- minde de çok etkikyici ve başanhy- 4." 'Amadeo' adlı filmde Ek- berg'le çalışan yönetmen VVT1- ma Labate göre ise Ekberg çok başansız bir oyuncu. O kadar kı rol arkadaşlan Lauren Ba- calL Robert Mitchum ve Frank Sinatra'yı beceriksızlığı çıle- den çıkartmış. Oyuncu arkadaşı Valeria Ci- angottini ıse Fellini 'nin fılmının kadınlar için çok farklı bir an- lam taşıdığını ve yaşamlarına yeru bir bakış açısı getirdiğıni dü- şünüyor ve özellıkle Ekberg'in herkesı etkıleyen bir güzellıği olduğunu söylüyor. Bu yüzden oyuncunun sadece kocaman bir göğüs olarak hatırlanmasının büyük bir haksızlık olduğunu ifade ederken " Ama Anita bir çift göğüs demekti" diye belir- tıyor Fellınrnın filminde Mar- cello Mastroianni ile kavga sah- nesinı canlandıran oyuncu La- ura Betti: "Bir cstetik abidesi idi ama arkasında koskocaman bir boşluk vanu. Fellini bize ashn- da var olamayan bir Ekberg ar- mağan etti. Şu anda köydeki evindesüslii eşyalan ve şarap ile uğraşırken daha gerçekbirgörüntü ser- giliyor aslında." Filmde Fanny'i oynayan MagaliNo- el ise Ekberg'in başka bir Italya'da da- ha farklı değerlendireceğini düşünü- yor. Emma karakterini canlandıran ve halen Hollyvvood'da yaşayan oyuncu Yvonne Foumeau\ ıse : "Anita 'Ital- yan düşüne' bağımlı bir imajının için- de hapsolup kakü. Eğer sinema Ani- ta'yı yaratmışsa Anha kendiniyeni bir stil ile yeniden yaratn." Beckwith, West End'deki sekiz tiyatroyu satın aldı Kfiltür Servisi -Peter Beckwith'in başında bulunduğu Ambassador Ti- yatro grubu, 18 mılyon pound karşılı- ğında. Crescent'in sekiz güçlü portfö- yüne sahip oldu. Pkcadilh> YVyndham's, Albery'nin yanı sıra ünlü oyuncu Ni- cole Kidman'ın çıplak sahnesiyle yan- kılar uyandırdığı 'Mavi Oda' oyunu- nun sahnelendiğı Donmar Tiyatrosu da bu lısteye dahil. West End'deki ıkin- ci büyük tiyatro grubu Crescent, 15 ta- ibinin arasından sıynlarak öne çıkan \mbassador ve petrol milyarderi, Ame- rikah girişimci Max Weitzenhoffer'in aldu. Yedi bölgesel tıyatrosundaki başa- nlı yeni dramalarla üne kavuşmuş olan Ambassador'un diğer yöneticileri ara- sında emprezaryo ve oyuncu Susan Hunpshire'ın eşi Eddie Kulukundis /eBBC Worldwide'ın başı RupertGa- vin bulunuyor. Rocky Horror Show'un tüm haklanna sahip olan Ambassa- dor'un Simon Calkm, Sir Richard Ey- re ve Stephen Daldry, ile düzenlı bı- çimde çalıştığı Kraliyet Sahnesi'yle de biryapım ortaklığı var. West End'de ye- ni kuşak tiyatro izleyicilerini salonla- nna çeken yapımlara yer veren Ambas- sador'un başan profılme, Ben Ehon'un 'Popcorn', PatrickMarber'ın 'Ooser' ve Alan Bennett'ın 'Karavandaid Ka- dın' oyunlan örnek gösterilebilır. Am- bassador'dan önce, Lord Uoyd Web- ber, Avustralyalı mirasçı Janet Hol- mes'tan 85 milyon pound karşılığında Stofl Moss tiyatro grubunu almıştı. Ge- çen ağustos da Amerikan sporlan ve pop-promosyonlan grubu SFX, Avru- pa'daki en büyük tiyatro grubu Apol- k) Leisure'ı 160 mılyon pounda satın almıştı. Nicole Kidman, 'Mavi Oda'da. BrooMyn Köprüsü urhan Doğançay'ın fotoğrafi, New York Kenti Müzesi'nde açılan "New York Yüzyılı: Dünyanın Başkenti, Kentimiz, 1900-2000" başlıklı sergide yer alıyor. Sergi, kentin son 100 yılhk geçmişine damgasını vuran olaylara toplu bir bakış niteliği taşıyor. Müenyum sergisinde Kültür Servisi-Nev, York kentinin önem- li simgelerinden biri olan Brookryn Köp- rüsü, kentin tarihine ilişkin kapsamlı bir sergide, sanatçı Burhan Doğançay'ın bir fotoğrafıyla temsil ediliyor. Bu yıl dünyanın birçok kentinde düzen- lenen 'milenyum' etkinlikleri çerçevesın- de New York Kentı Müzesi'nde açılan "New York Yüzyüı: Dünyanın Başkenti, Kentimiz, 1900-2000" başlıklı sergi, ken- tin son 100 yıllık geçmişine damgasını vu- ran olaylara toplu bir bakış niteliği taşıyor. Sergide, sanattan gündelik kültüre, spo- ra, mimariye ve kentleşmeye ilişkin 100 nesne, maket, heykel, resim ve fotoğraf, açıklamalı yazılar eşliğinde kronolojık bir sıralama içinde ve kentin 'ızgara' planını yansıtan bir düzenlemeyle izleyicilere su- nuluyor. Kentin 20. yüzyıldaki gelişimine ayna tutan bu sergi, 9 Temmuz 2000 tari- hine dek açık kalacak. New York"un 100 yıllık tarihinde çok önemli bir yeri olan Brooklyn Köprüsü, bu sergide Burhan Doğançay'ın fotoğrafıyla temsil ediliyor. On dört yıllık bir inşaat sürecinin ar- dmdan 1883 'te açılan Brooklyn Köprüsü, Henry James. Thomas VVblfe, HenryMîl- ler, John Dos Passos, \ ladinıir May akos s- ki, Hart Crane gibi birçok yazar ve şaire esin kaynağı oldu. Joseph Stella, John Ma- rin, Albert Gleizes, Childe Hassam ve Marsden Harfley gibi sanatçılar tarafindan da betimlendi. 'Dünyanın sekizinci harika- sı' olarak anılan Brooklyn Köprüsü, bir- çok ünlü fotoğrafçı tarafindan belgelenmiş, ancak müze, koleksiyonunda bulunan 500 bin fotoğrafın içinden Doğançay'ın köp- rünün onanmı sırasında farklı bir bakış açısıyla çektıği fotoğraflanndan birini seç- ti. Burhan Doğançay, Brooklyn Köprüsü fo- toğraflanyla bir süredir New york'un gün- deminde. Brooklyn Köprüsü dizisi çerçe- vesinde sanatçının 19fotografi, 1998'inson aylannda JFK Uluslararası Havaalanı'nın duvarlannda sergilenmeye başladı, sergi is- tek üzerine 2000'in sonbahanna dek uza- tıldı. Aynı diziden 57 fotoğraf, 6 Kasım- 4 Aralık tarihleri arasında Chelsea'deki Radio Hause Galerisi'nde sanatseverlerle buluştu. Aynı tarihlerde Phillip Lopate'in giriş yazısıyla yayımlanan ve sanatçının 53 fotoğrafinı ıçeren Bridge of Dreams, Bro- oklyn Tarih Derneği ve ünlü kitabevi zin- ciri Barnes & Noble'ın çeşitli şubelerin- de tanıtıldı. Ressam Burhan Doğançay'ın fotoğraf çalışmalan, Brooklyn Köprüsü ile smırlı değil. Sanatçı, 1970'li yıllardan bu yana sürdürdüğü 'Dûnya Duvarian'projesi çer- çevesinde Helsinki'den Johannesburg'a, Buenos Aires'ten Tokyo'ya dek uzanan geniş bir coğrafya üzerinde 107 ülke do- laştı ve dünya duvarlannı belgeleyen bin- lerce fotoğraf çekti. .. . „, I t Snowboyf Babylon'da • Kühür Servisi - Mavi Jeans,' Şehirler ve Müzikleri' temalı konserleri kapsamında, bu kez Ingiltere'nin en ünlü Latin perküsyoncusu Snovvboy'u ağırhyor. Sıcak Latin ezgileriyle müzik ve dansseverleri coşturacak olan 'Snowboy' ile grubu 'The Latin Sectıon', 11 ve 12 Şubat'ta Babylon'da vereceği konserlerde, asit caz ve Latin müziğı örnekleri sunacak. Lisa Stansfıeld ve James Taylor gibi pek çok ünlü sanatçıyla birlikte çalışan Snovvboy, 'Dıscorga Mambito', 'Ritmo Show' ve 'Somethings Coming' parçalanndan oluşan derlemesi 'The Bestof Snovvboy' ile lngiltere'de Latin cazın önde gelen isimleri arasına yerleşmişti. 'The Latin Section'; kongada Snowboy, basta Nico Gomez, davul, timbal ve vokalde Davide Giovannin, bongoda Peter Eckford, trompette Sid Gauld, tenor saksofonda Gary Plumbey, trombonda Paul Taylor ve klavyede Neil Angilley'den oluşuyor. Hindistan'ın ünlü tabla müzisyeni Üstad Allarakha Han öMü • BOMBAY-Hmtlılerin en ünlü tabla müzisyeni 81 yaşındaki üstat Allarakha Han. geçen salı kalp knzi sonucunda yaşamını yitirdı. Allarakha Han, ünlü sitar ustası Ravı Shankar'la, dünyanın en iyi keman virtiözlerinden Yehudi Menuhin'le, Beatles ve Mick Jagger'ı da içeren efsanevi pop yıldızlanyla aynı sahneyi paylaşmıştı ve verdiği konserlerle dünya çapında tanınmıştı. Allarakha Han'ın adını babalan gibi tabla müzisyeni olan üç oğlu yaşatacak. Sanatçının en büyük oğlu Zakir Hüseyin de pek çok yabancı müzisyenle çalışan bir tabla müzisyeni olmanın yanı sıra Julie Christie gibi yıldızlarla Hollyvvood filmlerinde rol almış bir oyuncu. Orhan Taylan'ın sergisi Ankara'da açılıyor • Kültür Servisi - Orhan Taylan'ın yeni yapıtlanndan oluşan sergisi 10 Şubat'ta Türkiye Iş Bankası Ankara Sanat Galerisi'nde açılacak. Günlük dilın 'sıradan betimlemeciliğin' karşısmda durarak, 'daha kahcı' birdil peşinde olduğunu söyleyen sanatçının sergisi 24 Şubat'a dek devamedecek. 1962- ı> 1966 yıllan arasında Roma Güzel Satlâtiar' Akademisi'nde özellıkle desen çalışan sanatçı duvar resmiyle tanıştıktan sonra ilk sergisini 1968'de istanbul'da gerçekleştirdi. Aynca Vasıf öngören'in oyunlan için sahne dekoru yapan Taylan kısa metraj fılm denemeleri ve seramik çalışmalanna da imza attı. Yurtıçi ve yurtdışında çok sayıda sergisi yer alan sanatçı 80'lerde yağlıboya çalışmalannı, 90'lann başında ise 'Gumhuriyet Öncesinin Mirası' temalı yapıtlar üretti. Irlamtab yazar ve şair Francis Stuartöldü • DUBLIN (AFP) - Irlandalı yazar ve şair Francis Sruart 97 yaşında öldü. Aralannda 'Black List, Section H' (Kara Liste, Bölüm H), 'Memorial' (Hatıralar) ve 'Redemption'ın (Kurtarma) da yer aldığı 30'un üzerinde roman yazan Stuart, 1940'lann Nazi Almanyası sırasında Almanya'dan trlanda'ya radyo yayını yaptığı için Nazi destekçisi ve Yahudi düşmanı olduğu suçlamalanyla karşı karşıya kalmış, ancak bütün suçlamalan reddetmişti. Yazann ölümü üzerine açıklama yapan şair dostu Paul Durcan, bu iddialann Stuart'ı susturmaya yönelik olduğunu belirttı. Francis Stuart, Irlanda devletine bağlı saygın sanat kurumu Aosdana'ya kabul edilerek 'Saoi' (bilge kişi) unvanıyla onurlandınlmıştı. Ancak 1997'de trlanda Cumhuriyet Ordusu ve Yahudi karşıtlığı ile ilgili bir belgeselin televizyonda yayımlanmasmın ardından başlayan karşı kampanyayla Aosdana üyeliğinden çıkanlmıştı. Şair Seamus Heaney ve oyun yazan Samuel Beckett'in de kabul edildiği kurum, üyeliğe aldığı Irlandalı sanatçılann vergiden muaf tutulmasını sağlıyor. BUGÜN • BİLGİ ÜNİVERSİTESİ'nde saat 17.00'de yönermenlığinı Joel Cohen'nin yaptığı Fargo ile saat 19.00'da yönetmen Raoul Ruiz'in Üç Yasam ve Tek Bir Ölüm adlı filmleri gösteriliyor. (216 23 15) • AKMERKEZ MUSIC VVALL'da saat 17.30'da Fatih Erkoç'un söyleşisi yer alıyor. • BEYOĞLU ADA KLLTÜR'de saat 15.00'te 'Müzik, sinema ve edebiyatta bilim kurgıf konulu panel Ue saat 21.00'de Nail Kırmızıgül'ün tek kişilik gösterisi izlenebılir. (251 38 78) • NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde saat 18.00'de Doç, Nevin Eracar'ın 'Müzik ve Ruh Sağhğı' konulu uygulamalı semineri yer alıyor. (245 04 81) • MEBA SANAT EVİ'nde saat 15.00'te Mine Ergen'in Hasan Hüseyin'in Şiuieri üzerine söyleşisi, saat 20.00'de 'Ortaçağ Tijatrosu' üzerine panel ve 21.30'da 'Gruplarla Tiyatro' atölye çalışması izlenebilir. (547 13 35) POLOIMYA FİLM HAFTASI'NDA BUGUN • SİNEMA TÜRSAK'ta saat 18.30'da Marek Serafınski'nin yönettiği 'Yanş' ve yönetmen MariuszTrelinski'nın 'Narin Yaraük' adlı filmleri ile saat 21.00'de ZbignievvRybezynski'nin yönetmenliğinı üstlendiği 'Tango' ve yönetmen Adek Drabinski'nin ikinci sinema filmi olan 'Tuzak' izlenebilir. (325 72 88) • AKM'de saat 15.00'te VVltoldGiersz'in 'Kırmızı ve Siyah' ve Wladlyslaw Pasikovvski'nin yönettiği 'Köpekier' adlı filmler; saat 18.00'de ise Piotr Dumaia'nın filmi 'Franz Kafka' ve Maciej Dejczer'in yönetmenliğini yaptığı 'Brute' adlı film gösteriliyor. (251 56 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle