Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ŞUBAT 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Tokatlıların
Talay'dan isteği
Devrimci Milli Eğitim Bakanı Mustafa Ne-
cati'nin Ankara Mithatpaşa Caddesi üzerinde-
ki evine Kültür Bakanlığı'nca sahip çıkıldığına
ilişkin yazımız üzerine Tokat'tan mektup aldık.
Aslında mektup bize değil, Kültür Bakanı Is-
temihan Talay'a. Tokatlılann Sayın Talay'dan is-
teği şu:
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs
1919'da Samsun'a çıktığında yanında 18 ar-
kadaşı vardı. Bunlardan birisi de Tokatlı olan
Müfettişlik Karargâh Komutanı Yüzbaşı Mus-
tafa Vasfi (Süsoy) idi. Ulusal Kurtuluş Savaşı
öncesi ve sonrasında attı kez Tokat'a gelen
Atatürk, genellikle Süsoy'un evinde konak-
lamıştır. Tokatta, Devegörmez Mahallesi No:
23 adresindeki iki katlı, bahçeli bu ev bakı-
mı yapılarak kültür hizmetine sunulmayı bek-
lemektedir. Mustafa Vasfi Süsoy'un torunla-
n da bunu istemektedirler."
Çevne Bakanı
yardıma muhtaç
DSP'li Çevre Bakanı Fevzi Aytekin, nükleer
santralın zararlan konusunda bırtürlü bilgi edi-
nememiş...
"Yemin ediyorum" diyor Aytekin, "Bana bi-
le bu santral hakkında doğru dürüst bilgi ve-
rilmedi." Bır Amenkan şırketınden gelen uzman-
lar Sayın Çevre Bakanımıza "bir şeyler" an-
latmışlar. "Ama" diye yakınıyor Fevzi Aytekin,
"Nükleer santrallann tam olarak zararlan
nedir, ben de bilmiyorum."
Uzman kişi ve kuruluşlann kollan sıvamaza-
manıdır. Nükleer santrallann çevreye etkisine
ilişkin bilgi sahibi olmayan Çevre Bakanı'nı ay-
dınlatmaları gerekiyor.
Yalnız kendilerinden bir ricamız var: Bu na-
zik konuyu lütfen; tane tane, altını kırmızı ka-
lemle çize çize, gerekirse heceleye heceleye,
sabırtaşını çatlata çatlata anlatsınlar. Yemin edi-
yorum, Çevre Bakanımız doğru dürüst bılgilen-
me olanağını yakalama noktasına ulaşmagay-
reti içine girebilmeyi deneyecektir. •..-,- •-,
1SIK KA.NSL
Medyaya küreselleşme dersiSızan bilgilere göre, Dünya
Bankası yetkilileri, Hazine
ile yaptığı görüşmelerde
demişler ki: "Elektrik
fiyatiannı yüksertin.
Bugüne değin enerji
santral ve dağrtım
şirketierinin devrine ilişkin
imzalanmış tüm
sözleşmeleri iptal edin.
Bu santral ve dağrtım
şirketlerini belli bir
süreyle devretme yerine,
satma yoluna gidin."
Dünya Bankası'nın önerisi
şu anlama geliyor: "Enerji
sektörünü çok kâr
edilebilecek bir alan
haline getireceksin. Ben
20-30 yıllığına devir mevir
anlamam, enerji
sektörünü tümüyle
satacaksın. Dahası, - ,-.
çoğunluğunu medya
holdinglerinin kazandığı,
hatta uğruna geriye
dönük tahkim çıkanlan
santral ve dağrbm
şirketlerine ilişkin
tüm ihaleleri iptal
edeceksin. Çünkü;
serbestleşme,
küreselleşme, piyasa
ekonomisi bunu gerektirir.
Madem Türkiye'nin enerji
sektörünü ihaleye
çıkanyorsun, tüm ulus
ötesi şirketler de bu
ihalelere katılmalı.
Serbest piyasa
mantığında, kimseye
ayncalık yapamazsın, bir
zorunluluk bu!
Inanmıyorsanız,
övdüğünüz Çok Taraflı
Yatınm Anlaşması (MAI)
taslağına ya da gözü
kapalı imzaladığınız kimi
ikili anlaşmalara
bakarsınız!"
Haydaaaa! Ne olacak
şimdi? Ister misiniz
medyamız, bugüne değin
yere goğe sığdıramadığı,
çağdaşlığın, insan
haklannın ve demokrasinin
tek ölçütü olarak gösterdiği
"küreselleşme"yi
eleştirmeye başlasın... Olur
mu, olur...
Müflis
mirasyediBaşbakan Bülent Ecevrt. Da-
vos'a gidip uygun fiyata mallan-
mız olduğunu açıklıyor. Özelleş-
tirme Idaresi, Petrol Ofisi'nden
tutun TÜPRAŞ'a değin tek tek
kamu kuruluşlannı satışa çıkar-
maya hazırlanıyor. lleriye tahkim,
geriye tahkim derken, Türkiye pi-
yasa cenneti durumuna getirili-
yor. Öbür yanda, SSK'nin arazi-
lerinin elden çıkanlması için yasa
taslağı hazırlanıyor...
Hani neredeyse Türkiye topye-
kûn satılığa çıkanlmış gibi...
Neden?
Yakın geçmişte alınan ve kimile-
rine göre "muhteşem sonuçlar
vermiş" ekonomik kararlar so-
nunda iç borç olmuş 22 katrilyon
lira. Bunun üstüne 104 milyardo-
lariık, yani 58 katrilyon liralık dış
borcu da eklersiniz, toplam borç
tutan 80 katrilyon liraya ulaşıyor.
Bir anlamda iflas...
Bugünkü iktidar müflis mirasye-
diye benzemiyor mu? •
"Boşnak Türküsü"
adlı kitabındaki okuyanı
sarıp sarmalayan
öyküleri ile tanımıştık
ismail Gümüş'ü. Zaman
zaman görüştüğümüzde
kendisine sitem de
etmiştik, öykülere ara
verdiği için.
Hafta başında İsmail
Gümüş'ün Sanat
Yapım'da açılan resim
sergisindeydik.
Epeydir görüşmeyen
eğitimci, yazar, sanatçı
dostlar birbirini görme
olanağı bufdular ve elbette
İsmail Gümüş'ün boğaları
İsmail Gümüş'ün bu kez
tuvallere yansıyan
dünyasına tanık
oldular.
Sergide en çok boğa
resimleri ilgi çekmişti.
Yanımızdakilerden
biri, "Ismail Gûmüş
neden gövdesine şiş
sokulmuş boğalan
çizmiş ki" diye sordu,
eleştirel bir tonda.
Ressam Ceial Binzet,
"Önde gövdesindeki
şişlerie boğa gözükûyor
gözükmesine de, fırça
darbeleri ve renk
beneklerinin derinliğinde,
resmin ta arkalannda
gölgelenen boğa başlıklı
izleyicilere bir bakın hele"
diye uyardı:
"Cana kıyıcılığın
gündemde olduğu bir
dönemde İsmail Gümüş,
bu resimleri ile insanın
saldırgan kimliğini
vurgulamış. Gümüş'ün
resimleri, içinde kendimizi
izlediğimiz bir ayna
işlevini üstleniyor."
Son bir kaç haftadır,
evlerin bahçelerine
gömülmüş onlarca "insan"
çıkarılıyor ve biz bu
saldırganlığı
hem de kanıksayarak
izlemiyor muyuz? Bize
tutulan aynanın
derinliğindekileri yeterince
sorgulayabiliyor muyuz?
İsmail Gümüş'ün boğa
tabloları yaşadığımız günü
algılatıyor, benlığimizi
sarsarak...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Yüksel Endeğep Anıları - 3
Sanal yazar Yüksel Ende-
ğer'in anıları bu hafta bitiyor.
Onceki hafta okuyucu tepkile-
rinden, geçen hafta da siyasal
ve medyatik şahıslann "Ende-
ğer"ıciddiye a/ma/an"ndan bah-
setmiş, "Fakat Yüksel Endeğer'i
gerçek sananlar siviHerie snvriı
değildi" diye de eklemiştim.
Evet, Yüksel Endeğer, asker-
lerden de çağn aldı. Yanlış an-
laşılmasın, askerefalan çağırma-
dılar! Sanal yazarı sadece okul
gezilerine ve yemeğe davet et-
tiler!
Olayın öncesinde, Genelkur-
may tarafından bazı gazetecile-
rin çağnldiğı bir Güneydoğu ge-
zisi düzenlenmişti. Bu gazete-
ciler arasında "liboş" olarak bi-
linen ve "güç sahibi herkesime"
az veya çok yakın olmaktan aşı-
n mutluluk duyanlar da vardı.
Bunlar, Yüksel Endeğer'le kişi-
lik ve tarz olarak aynı famifya-
dandı. önemli görünmek için
çırpınır, yalakalık yapmak için
hiçbir fırsatı kaçırmazlardı. Za-
vallı Yüksel Endeğer'in onlar-
dan tek farkı gerçek olmamasıy-
dı!
Bu gezi devam ederken, ben
de "Yüksel Endeğer yazıyor"
sütununda "Değerli komutan-
lanm, beni bu geziye niçin ça-
ğırmadınız? Bir kusunım mu ol-
du? Saygıda kusurettiysem özür
dilerim, lütfen beni de çağınn.
Ben de üniformalargiyip, Güney-
doğu izlenimlerimi aktarmak is-
terim. Saygılanmla" türünden
biryazıyazdım. Dahası, gerek-
li çağnyı alamayan Yüksel En-
değer, birsonraki hafta da, "Bu
geziye kendi çabalanyla katıldı-
ğını, kafileyi tek başına izlediği-
ni, gruba katılmak için pusuda
beklediğini" belirtti. Kafileye
uzaktan dürbünle bakarken,
gruptan birinin de dürbünle ken-
disine baktığını farketmiş ve çok
korkupazjcıkdautanmıştı. "Ben
bu hallere düşecek adam mı-
yım, niçin çağnlmadım?" diye
şikâyetini yineliyordu.
Aradan birkaç hafta geçti ve
Yüksel Endeğer'e askeri okul-
lara düzenlenen basın turu mü-
nasebetiyle verilecek yemeğe
katılması için bir davetiye gel-
di. Yemek, orduevindeydi. Tabii
ki Yüksel Endeğer bu yemeğe
katılamadı. Yüksel Bey'in ma-
sadaki adı yazılı yerinin boş kal-
dığını ve "Hem sitem ediyorhem
de davetimize katılmıyor" şek-
ltntWbir karşr-siteme maruz kal-
dığtnı belirtmeliyim.
Fakat bu davetiyede isim yan-
lış biçimde, "Sayın YükselErde-
ğer" olarak yazılmıştı, bu deta-
yı da ekleyeyim.
Aynı günlerde, üzerinde bir
harp okulu komutanlığının ismi
ve arması bulunan, kapağın en
altında da "Yüksel Endeğer" ya-
zan bir de ajanda gönderildi.
Bu kez isim "doğru" yazılmıştı!
Üstelik ajandanın hersayfasının
sol üst köşesinde minik punto-
lartayine "Yüksel Endeğer"ya-
zılıydı. Askeri okullan gezerken
not tutma kolaylığı sağlamaya
yönelik olduğunu sandığım bu
ajandanın içinde bir adet de kur-
şunkalem mevcuttu. Yüksel Bey
bu geziye de katılamadı ve o
ajandaya hiç not yazmadı. Ajan-
da biçim olarak öyle güzel ha-
zırtanmıştı ve önceki sitemden
dolayı gönderildiği için öyle ger-
çek bir "incelik duygusu" yara-
tıyordu ki, bir an o geziye Yük-
sel Endeğer olarak katılmak ve
belki de kalan hayatımı böyle
geçirmek geçti aklımdan. Ama
şakayı uzatmanın da bir anlamı
yoktu.
Zaman içinde, medyadaki
gerçek benzerterine oranla Yük-
sel Endeğer naif kalmaya baş-
ladı. Zaten "yükselen değerter"
de "trendini tamamlayıp " dingil-
demişti. Bu nedenlerden dola-
yı vedasını yaptı ve köşeyi ba-
na devretti. Ama hiç belli olmaz,
günün birinde hortlayıverir!
(Bu arada Cumhuriyetleki ya-
zılarımı "IssızOda Yazılan (Yük-
sel Endeğer ve Sonrası)" başlı-
ğı altında yakın zamanda kftap-
laştıracağımı, bu konudaçalış-
maya başladığımı bir "öncü not"
olarak belirteyim. Önerileriniz
olursa sevinirim. Adres, gazete-
nin arka sayfasındaki künyede.
Faks: 0212-251 52 67 - E-ma-
il: kılservis@leman.com.tr)
Son 'şok kaset!'
Medyatik sima Hakan Ural
kaset çıkaracağını açıkladı.
Evli olduklan dönemde Sibel
Can'ı "yerigeldikçe" dövdü-
ğünü gururla açıklayan bu şah-
sın kaset çalışmalannı ele ge-
çirdim! Kasetin adı "Maço Be-
yi"\
Işte Hakan Ural'ın kasetin-
deki şarkılar:
AYûzû
1- Bu devirde kimse Conan değil, Batman değil, Süpemnan
değil!
. 2- Gizli fon bu, söyleyemem derdimi hiç kimseye! (Aranje:
Helmırt Schmidt)
3- "Yiv Sen Loren" görüyor şu garip dönyada! (Hizbullah'ı
kendine dert etmeye değer mi?)
;
4- San peruk, yeşil lenster, adın yapay olsun senin!
5- Maço Beyi! {Kasete adını veren şarla)
[ BYûzü
1- Arkası gelmez cesetlerin, bıktım Hizbullah!
2- Takmış koluna bilirrt adamını, beni orta yerimden kopyalıyoti
3- Haider Haider, nazizm benim kime ne! (Vıyana yöresinden)
4- Bu akşam döverim, beni kîmse tutamaz!
" 5- Beni bu yiğit, delikanfı gençliğin ateşi sürükledi sana, bir
de başımdaki Şevket Peruklan!
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net
I \
V
• • » . '
f
. • • '
ÇİZGtLÎK KÂMtL MASARACI
• * * ' • ' •
* < *
• ' , , ' / • • • • ' »
MIRMIRLAR UĞVR DVRAK
W
l
0
\
n
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN SŞubot
POÜTİKADA ÛÛSÛNCE VEEYLM..
19OO'PE 8U6ÜN, ÛNLU AMERİKAU POÜTİleACI AOLAİ STE-
VBNSON bO&PU. 19SZ VE 19S6 8AŞKAHUK SEÇİMLS&'-
NE KATILJP kAYSEDeCEK. OLAN STTSV£NSON (STİVINSIM),
BUNA KARŞtfJ, AMERİHAN POÜ7İKA SAHNESIMOB IL~
GİMÇ KİÇİU6İ, İNCE MİZAHI V£ UST» >COUUÇMACtU&Y-
LA ETklLİ OLACAKTTR. AgD'NıM BlRL6ÇMİŞ MİLLBT-
LSR'DE T&MSİLCİUGİMİ YAPARKEM, ÜLKBSrfJıN ÇlKAH-
ARIÜI KORUMAPA KLAS'tK YÖNTBMİ KJJUAHAfZAK.
VİETKIAM SAVAŞM VE DlĞER SALblfZILARl SAVUMA-
CAK,AklCAK, ÖZEL &ÖBÜÇUEl£&hJPE DE HÜIOJMETİ-
MifJ POÜTIKASMA KABŞI OLPUĞUUU SÖYÜYeCEKTl •
STEVBUSOKl, BİR BAKIMA, AM£GİKAU POÜriHASlAl-
MK.İ KEMMEDy DEG/fİM/MAJ ÖNCÜce&fJPEfJ
i
Dıf görûnüfüne d«««! verme
SHvtnsm, alh dW* agakkakıstg-
(a Hr Hflmt-Kİa- >f
Adfoi
GÖRÜŞ -*
Dr. EMİN GÜRSES
Washington ve
Türk - Yunan İlişkileri
Clinton yönetimirnn yeni doktrini tam olarak açık-
lığa kavuştu. Clinton, artk dünyadaki gelişmelere mü-
dahale ederken 'seçid' davranacaklannı açıkladı. Was-
hington, uluslararası sistemde istikran sağlamak-
tan ziyade kendi hayati çıkarlannın söz konusu ol-
duğu bölge ve ülkelerdeki gelişmelere müdahale
edecek. Türkiye-Yunanistan arasındaki sürtüşmele-
re de 6u açıdan bakmaktadır. Anlaşmazlığın iki NA-
TO üyesi ülke arasında sürmesi VVashington'un böl-
gesel çıkarlannın korunması önünde engel oluştur-
maktadır. Buna bir son vermek için kollan sıvamış-
tır. VVashington'un 'Yeni Ortadoğu'öa hesaplannı
Türkiye ve Israil üzerine inşa ettiöı bir döneme giril-
miştir. Türkiye'nin Ortadoğu'daTsraire verdığı do-
laylı desteğin ardından, Kafkasya'da ABD'nin plan-
lannın uygulamaya konulabilmesine destek verme-
si, bölgede Yunanistan'ın stratejik önemini Was-
hington açısından önemsızleştirmiştir.
Böyle bir ortamda Ankara'nın bunu değerlendir-
me girişimi ve Atina'nın bu gelişmelerden dışlanmak-
tan korkması (özellikle PKK ve Miloseviç'e bazı ke-
simlerin verdigi destek sonrası) iki ülke yöneticileri-
nin pozitif dıplomasiye yönelmelerine yol açmıştır.
ABD yönetimi, Yunanistan ile Türkiye arasında So-
ğuk Savaş döneminde sürdürülen gerginlik politika-
sı ile Atina-Moskova arasında VVashington'a karşı kul-
lanılmaya çalışrtan 'şantajlı flört' çabalarını, Türkiye
ile yaratılan gerginlik sayesinde kontrol edebilmişti.
Artık gerginlik politikası VVashington için yararlı
olmaktan çıkmıştır. Enerji kaynaklannayönelen ABD,
Ankara-Atina arasındaki gergınliğin NİATO'nun gür
ney Doğu kanadında yaratabileceği çatışma riskini
tasfiye etmeden Türkiye ile işbirtiğinde sıkıntılar do-
ğabıleceğini bilmektedir. Atina-Ankara arasındaki
gerginlik ABD'nin hayati çıkariarma zarar verecek dü-
zeye ulaşmıştı.
İki ülke arasındaki yumuşamanın arkasında dep-
rem değil, Clinton yönetimınin dış politika hesapla-
n yatmaktadır. Türkiye ve Yunanistan arasındaki çö-
zümü en zor olan Ege sorunu konusunda henüz bir
ilerleme sağlanamamıştır; fakat Clinton yönetiminin
başlattığı yumuşama dönemi, iki ülke dışişleri ba-
kanlannı cesaretiendirmiş ve en azından gergin ol-
mayan bir ortamda yapılabilecekler konusunda ko*
nuşulmaya başlanmıştır.
İsmail Cem'ın, Papandreu'nun Türkiye'yi ziyare-
tınden sonra Atına'yı ziyaret etmesı, tesis edilmış olan
yumuşamanın süreklılığıne katkıda bulunacaktır. Bu
görüşmelerden kısa sürede birçözüme vanlamaya-
cağını her iki taraf da bilmektedir. Fakat Cem'in Ati-
na'da değişik konularda anlaşmalar ımzalaması ve
Yunanistan Cumhurbaşkanı Stefanopulos ile görüş-
mesinin yumuşamaya çok olumlu katkılan olacağı
şüphesizdir. Savunma bakanı Akis Çohaçopulos'un
bu arada Ankara ile Yunanistan'ın hükümranlığını içe-
ren konularda (Ege Denizi) görüşmeye karşı oldu-
ğunu açıklaması iki ülke yönetimlerinin tali konular-
da işbiıiiğıne öncelik vermelerinin, ana konulan ise
bir sürece yaymalannın gerekliliğinı göstermektedir.
Yorgo Kirbaki iki tarafın anlaşamadıklannda an-
laştıklannı ifade ediyor. Doğrudur. Hiç olmazsa kısa
dönemde anlaşamayacaklan konulan ayıklayıp bun-
l a
n ortay^^up^deye. yaynıarjin^çliann^ar^vja^jr,
lirler. Aynca, her sorunun tam pfarak bır çozüfhe
ulaştınlmasının olmazsa olmaz bir koşul olmadığı da
açıktır.
Seçimlere hazırlanan Yunanistan'daki siyasiler-
den Cem'ın Ege'de ortak tatbikat önerisine destek
beklemek şımdilık saflık olur. Kıbns konusunda Cum-
hurbaşkanı Denktaş'ın konfederasyon talebine An-
kara'nın destek vermesinin, Kıbns'ta var olan durum-
dan memnun görünen Rum kesimi Cumhurbaşka-
nı Klerides'i rahatsız etmediği gözleniyor. Kıbns'ta
var olan durum uluslararası platformlarda şimdiye
kadar Rum kesiminin yaranna kullanılabilmiştir.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın gözetiminde
Denktaş ve Klerides'in yaptıklan Cenevre görüşme-
lerinden bir sonuç çıkması beklenmese de görüş-
menin dolaylı olarak yapılması Annan'a Kıbns'taki
taraflann hesaplannı daha iyi analiz etme imkânı
vermektedir. Yıllardır Denktaş'ı uzlaşmaz diye suç-
layanlar artık Denktaş'ın çabalanyla Rum kesimi li-
derliğinin çözümsüzlükten rahatsız olmadığını gör-
meye başlamışlardır.
Clinton doktrini dünya politikasındaki gelişmele-
re müdahalede seçici davranarak gereksiz mali yük-
ten kurtulmayı amaçlarken, Türkiye-Yunanıstan-Kıb-
ns üçgenindeki gerginliği hafifleterek hem bu dokt-
rine uygun davranmakta hem de bölgesel ve ulus-
lararası operasyonlannda hareket kabıliyetıni arttır-
maktadır. ABD yönetiminin şimdiye kadar iki ülke ara-
sında böyle bir aracılık yapmamasının nedeni ise ger-
ginliğin bir dönem kendi yaranna işlemiş olması ve
yumuşama sırasının bu bölgeye gelmemiş olmasın-
dandı. Her ne olursa olsun, bugünkü yumuşama
ABD'nin oldu,gu_ ^a.dar bölge insanlarının da
yarannadır. " ' ' "
E-mail: emingurses(g yahoo.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/ Bir elektrik
üretecininkutup- •
lannı bnbmnden 2
ayırt etmeyi sağ-
layan nitehk. 2/ 3
Aruz ölçüsûnde A
kısa okunması
gereken bir he- 5
ceyi kalıba uy-
dunnak için
uzatma... Evın
bölütnü. 3/ Mik-
roskop camı..
tpek gibi parlak g
birkumaşın üze-
rinde bulunan tel tel ip-
lik. 4/ Taş ya da maden •>
çıkanlan yer... Berilyum -
elementinin simgesı. 5/ ^
U2akhkişareti...0sman- 3
lılarda önceleri halktan 4
yalnız olağanûstû durum- c
larda, sonralan ise sürek-
li olarak toplanan vergi. °
6/ Siyah, sertve.ağubir 7
tahta. 7/ Sağlıkhavuzu... 8
Birnota. 8/ Yumurtaakı g
ve hindistancevizi rende-
siyle yapdan bir tür beze... Halk müziğine özgü telli bır
çalgı.9/ Hintli kadınlann ulusal giysisı... Sürüldükten son-
ra nadasa bırakılan tarla.
YUKAKIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir hava taşıtını yönetme. V Asma kütüğü.. Büyûk kar-
deş, ağabey. 3/ Güney Amenka'da yaşayan bır kürk hay-
vanı... Müzikte, armoni kurallanna göre üst üste bindinl-
nıış sesler. 4/ Birrenk...Geleneksel Japon halk tıyatrosu.
5/ Kabul etmeyerek gen çevirme... îçine çıçek yerleştin-
len kap. 6/ Ipekten, sanmtırak dallı nakışlarla ışlenmış bır
tür beyaz kutnaş. 7/ Boğa güreşçısi... Bir cetvel tüıü 8/
Tavır, davranış... Zarar verme. 9/ Sevgide üstün tutulan...
Bır işi yaptırabılme gücü.