17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2000 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Kaldırım -.-...• . - - f • • j - - ' f Sevgili, llkokuldan başlayarak lise son sınıfa kadar, ço- cukluğum ve ilk gençliğim yatılı okulda geçti. Doğ- rusu birtür hapislik olarak algıladığım bu duaıma tam olarak alışmam yıllanmı aldı. Gerçi yatılı yaşamın yarannı hiç görmedim de- ğil. Ama o yarı esaret yıllannın ne işe yaradığını an- lamam için, hapse düşmem gerekti. Yedi yaşından başlayarak yatılı okuyan insan hapise düştüğü za- man bir. "deja-vu" (daha önceden görmüşlük) duy- gusuna kapılıyor. Yatılılık yıllanmda, hafta tatili şimdi olduğu gibi cuma akşamından değil, cumartesi öğleden son- ra başlardı. Aslında benim için özgürlük anlamına gelen ta- til günlenmin, sonradan başkalan da eklense, baş- tan sona değişmeyen üç meşgalesi, sinema-tiyat- ro, Galatasaray maçlan ve de illa sokak sürtmek- ti. 0 günlerin Istanbulu'nun Kadıköy yakasının bü- tün sokaklannı sürttüm, Avrupa tarafının çoğunun da... Hatta Büyükada'nın, çok büyük çoğunluğun arabayla tamamiadığı, büyük turunu da yayan yapmıştım. Yürümek, o zamanın kendi mantığı içinde daha tutarlı olan kentin, güzel yapılarını, manzaralannı, bahar çiçeklerini görmek bende özgürlük duygu- su uyandınyordu. • • • Artık, birkaç semt ve köşe hariç, yürümüyor, yü- rüyemiyorum. Gücüm elvermediğinden, tabana kuvvet sürt- mek şimdi hoşuma gitmediğinden değil. Yürüyemememin nedeni basit ve artık herkes için geçerli: Kentimizde yürüme olanağı yok. Ortada kaldı- nm diye bir şey kalmadı. Güya var olan çarpık çurpuk yamru yumrulann üstüne ise arabalar park ediyor. Kimi yerlere salt Habitat toplantısı için yapılan göstermelik kaldınmlann ise arabalar üstüne çık- masın diye kenarlan öyle yüksek tutulmuş ki, bu kez de, kıyısına arabayı park ettikten sonra, kapı- yı açıp, dışan çıkmak olanaksızlaşıyor. Eh kendi insanına saygıyı kendi düşünmeyip, bunu yabancıya yaranmak için yapan bir toplum, ki ne yazık ki, bir dönem dışında Tanzimat'tan be- ri bu hep böyle, defi bela kabilinden yaptığı işi de ya yanm yamalak ya da yanlış yapıyor. Şimdi, benim yaşadığım kentin garip bir görün- tüsü var. Kaldırımlan arabalar istila etmiş, sokak- ların ortasından da umarsız insanlar, arabaların arasında slalom yapargibi ya da gelen geçen araç- lara, çalan klaksonlara kulak asmadan, fütursuz ağır aksak yürüyorlar. • • • Kısacası, ülkemize gelen bir insan metropolü- müzün sokaklannda şöyle bı'r dolaşsa, toplumsal yaşamda bir çarpıklık olduğunu şıpın işi kavrayı- yerir. Evet, kimi küçük olaylar toplumsal yapının bü- yük göstergeleridir. Çarpık kentleşmenin ürünü olarak, zaten istis- nalar dışında hiçbir zaman geniş caddelere, bul- varlara sahip olmayan, ezelden değilse de, yüzyıl- lardan beri çarpık çurpuk sokaklan olan kentin kal- dınmlan, kimi zaman zorunluluktan, kimi zaman sorumsuzluktan gittikçe küçülür oldu. Bir zamanlar insanına daha fazla saygı duyan ve öncelik tanıyan Istanbul'da, öncelik insandan ara- ca kaydı. Araç önceliği o hale geldi ki, kıyıları halka açtık- lannı ileri sürenlerin aslında araçlaraaçtıklannı kim- se göremez oldu. İnsanına öncelik vermeyen, üstünlüğü araçlara bahşeden kentlerle dolu bir ülkenin, insana say- gıyı birinci sırada tutan demokrasiyi başarması mümkün mü? Onun için şairin sözünü biraz değiştirip yakın- mamı yadırgamazsın sanınm: "Kaldınmı olmayan kente aşina değiliz." CHP PM üyesi Karayalcın 'Kayıp silahlarla SHP'li bakanlann ilgisi yok' IstanbulHaberServisi- CHP PM üyesi Mnrat Karayalcın. DYP-SHP koalisyonu döneminde YPK kararıyla ithal edi- len ve bir bölümü kayıp olan silahlar konusunun TBMM tarafından da ele alınıp soruşturulması ge- rektiğini belirtti. Karayal- cın, SHP"lı bakanlann uy- gulamayla ilgisi olmadı- ğını kaydetti. Karayalçuı, Türkiye'nin en temel so- rununun gelir eşitsizliği olduğunu söyledi. Partisınin Zeytuıbumu İlçe Örgütü'nce düzenle- nen "Yeniyüzyılda Türld- ye'nin Sorunlanve SolBa- İaş" konulu panelde ko- nuşan Karayalcın. kayıp silahlarla ılgilı olarak, kendısının, başbakan yar- dımcılığı görevı yapan Hikmet Çetin ve Deniz Baykal'ın sılah alımlany- la ilgilı çeşitli YPK karar- lanna ımza attıklannı be- lırttı. Ancak Içışlen Ba- kanlığı ile alımı gerçek-. leştiren Gümrük Müste- şarlığf nın, koalısyon dö- neminde partisinin görev alanlannda bulunınadığı- na işaret eden Karayalcın. "Uygulamaylaflgilibenim bir bilgim yok. Sosyal de- mokrat bakanlann da ilgi- si söz konusu değil. Sade- ce silah gereksinimi talebi ortaya konıümuştur" de- di. Basında yer alan iddı- alara göre, 500 bin dolar- lık bölûmü "kayıtdışı'' ol- duğu öne sürülen silahlar hakkında soruşturmanın sürdüğünü anımsatan Ka- rayalcın. "CHP olarak, konunun TBMM tarann- dan da ele alınıp soruştu- rulması gerektiğini düşü- nüyoruz" dedi. Karayalçın, "JİTEM" ile ilgili bir yorum yapa- mayacağını. Cumhıirbaş- kanı Demirel'in "Devkt rutinin dışına çıkabilir" sözlerinin de "tartışmaya muhtaç" bir açıklama ol- duğunu dile getırdi. Karayalcın, cumhur- başkanhğı seçimı ile ilgi- li olarak "5+5 formûlü, yan-başkanlık kurunıu- nun bir aracı olarak par- lamenter demokratik sis- temin içine yerleştirüme- ye çahşilıyor. Burada bir 'dokuuyuşmazlığı' olaca- ğı kaygısuu taşr> orum. Bi- zim tercihimiz,sayuı Erdal tnönü'nün cumhurbaşka- nı adayı olmasıdır" şeklın- de konuştu. Esenyurt Belediye Baş- kanı Gürbüz Çapan da, panelde yaptığı konuşma- da, CHP'nın "Cumhuri- yet'in anasT olduğunu be- lirterek, yurttaşlann par- tıye üye olmasını ve sahip çıkmasını istedı. Çapan, "Siz-biz ayrımı partiyi mahvetti. Örtak, biıükte, el ele iş \apmalı>Tz" dedi. Ulucanlar Cezaevi'ndeki olaylarda ölenlerin yakınlanndan basın açıklaması 'Koğuşlara saldırddar9 tstanbul Haber Servi- si - Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde 26 Eylül 1999 günü 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayın tanıklanndan Yü- dınm Donat, olay günü koguşlarda herhangi bir direniş olmadığını ve koğuşlannda uyudukla- n sırada kendilerine sal- dınldığını öne sürdü. İnsan Haklan Derneği (İHD) ve Çağdaş Hu- kukçular Derneği (ÇHD), Ulucanlar Ceza- evi'ndeki olaylarla ilgilı olarak açılan davada, mağdur olan tutuklu ve hükümlülerin sanık ola- rak yargılanması kınadı. . İHD Istanbul Şube- ' " D ve ÇHD, tutuklu ve hükümlülenn sanık olarak yargüanmasını kınadı. si'nde dün Ankara Ulucanlar Ce- zaevi'ndeki olaylarda ölenlerin ya- kınlannın katıldıgı bir basın top- lantısı düzenlendi. 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar sırasında tutuklu bulunan Yıldınm Donat, 26 Eylül 1999 gü- nü sabah 04.00 sıralannda sesler- le uyandıklannı ve bir anda özel kıyafetli askerlerin kendilerine kurşun yağdırdığmı anlattı. Kurşunlanmadan sonra havalan- dırmaya sığındıklannı anlatan Do- nat şöyle devam ettı: "Kapı açıkn. Herhangi bir sa- vunma ve sakün içinde olabilme- miz, bir direniş yapabilmemiz za- ten mümkün değildi. Her şey ani- den olmuştu. Megafonla bazılan- nın isimlerini bağınyorlardı. Adı okunanJardan sadece bir iki kişi kurtuldu. İlk yaralananlar Ümıt Altıntaş. Halıl Türker ve Abuzer Çat yığıldı. EUerinde çrvili sopalar, neşterler, taşlar vardı. Üzerimize taşlaryağdıriyorlardı. Havalandır- manın bir köşesine toplanıp yarah arkadaşlanmızla ttgüeniyorduk. Askerler kulelerden kurşun yağdı- nyorlardı. Koğuşlara da gaz bom- balanatmışlartü. Kurşunlaölme- seniz bile hepinız sonradan ölecek- siniz' diyorlardı. Hepimizyan bay- gin duruma gelmiştik." '200 raetre sürüklendiler' Yıldınm Donat, bir kısmmın da- ha sonra ikiyüz metrelik bir kori- dorda sürüklenerek hamam denı- İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN eöNtz iöMM m Sadettin Tantan ve bölge valileri iç güvenlik toplantısı yaptı Van'da Hizbııllalı zirvesi VAN (AA) - îçişleri Bakanı Sadet- tin Tantan'm başkanlığında dün Van'da gerçekleştirilen iç güvenlik toplantısuıda, bölgedeki terör örgütü PKK ve Hizbullah'a yönelik mücade- le faaliyeti göriişüldü. Toplantı sürerken yapılan yazılı açıklamada, bölgedeki 11 ılde PKK ve Hizbullah terör örgütleri öncelikli olmak üzere yürütülen terörle müca- dele faaliyeti, her türlü güvenlik so- rununun değerlendırildiği belırtildi. 'Önlemler gözden geçirildi' Açıklamada, bölgenin huzur ve gü- venliğinde sağlanan başanlarm kalı- cı kılınnıası ve geliştirümesi için alın- ması gereken önlemlerin yeniden gözden geçirildiği belirtilerek "Ulke geneünde milletiınizin huzur ve gü- venUğine musallat olan terorizmin gündemden çıkanlması için çalışma- lar yoğunlaşhnlacak. benzer bölge toplantılanna bir plan dahüinde de- vam edilecektir" denıldı. 1757 gözalft İçişlen Bakanlığı'ndan yapılan ya- zılı açıklamada, Hizbullah terör örgü- tüne yöneük operasyonlar konusunda aynntılı bilgi verildi. Operasyonlaıın 17 Ocak 2000 tarihinde başladığı ve 54 ilde sürdürüldüğü belirtilerek 19 Şubat 2000 tarihi itibanyla 1757 kişi- nin gözaltına alındığı kaydedildi. 192 kişinin sorgulamasının devam ettiği belirtilen açıklamada, adliyeye se\k edilenlerden 858'min tutuklandığı, 707 kişinin ise serbest bırakıldığı bil- dirildi. Operasyonlarda 7 terönstin ölü ele geçirildiği, çeşitli illerde örgütün öldürdüğü 59 cesedın bulunduğu kay- dedılen açıklamada, Van'daki operas- yon sırasında 5 polis memurunun şe- hit edildiğine dikkat çekildı. Açıklamada, 19 ilde gerçekleştiri- len operasyonlarda 179 uzun namlu- lu sılah, 290 kısa namlulu silah, 14 av tüfeği, 48 bın 404 adet fişek, 933 el bombası. 31 adet dınamit lokumu, çe- şitli tıpte patlayıcı maddeler, 31 roke- tatar, 1 havan, 642 roketatar mermi- si, 6 adet bombaatar ve 3 adet mayın ele geçirildiği bildirildi. Öte yandan, Şanlıurfa'da Hizbul- lah'a yönelik operasyonlarda gözal- tına alman 7 kişiden 2'si imam, 2'si öğretmen 4 kişı tutuklandı; 3 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. len yere götürüldüğünü, hamamdan sürekli çığlık sesleri yükseldığini belir- terek "Arkadaşlanmızuı sesleri kurşun sesleriyle kesildi İsmet Kavaklıoğ- lu'nun 'insanlık onuru iş- kenceyı yenecek' slogam kurşun seshle yanm kat- dı. Bizleri yedi saat sonra hastaneyegötürdüler. Da- yak hastanede de sürdü. Bazı doktorlar engel ol- mak istediler ama sözleri- ni dinletemediler" diye konuştu. Donat, ölen tutuklula- nn çoğunun yanlanndan alındıklannda hayatta ol- duklannı öne sürdü. Ulucanlar C_eza- evi'nde ölenlerden Ümit Altıntaş'ın eşi Melek Ahmtaş, eşi- nin ilk ölenler arasmda olduğunun söylenmesine rağmen vücudunun ışkence izleriyle dolu olduğunu belirterek "Ölüye işkence yapnuş- lar" dedi. k Olay bir katliamdır' Istanbul Barosu'na bağlı avukat- lann oluşturduğu "Ulucanlar Kat- bamı Davası Hukuk Komitesi" de Çağdaş Hukukçular Derneği'nde yaptığı basın açıklamasında, sağ kurtulabilen tutuklulann 5 arkadaşlaruıı öldürmek de dahil pek çok suçlamayla karşı karşıya olduklan be- lırtildi. Açıklamalannda soruş- turmanın ne kadar hukuk dışı olduğunu 22 Şubat Sa- lı günkü ilk dunışmada gözler önüne serecekierinı belirten a\oıkatlar "Anka- ra'nın ilçelerinden toparia- narakoluşturulan özel tim- le bir savaş hazuiığı yapıla- rak planlı şekilde çaülar- dan bacalardan gece yansı gehp 'biz arama yapacak- tık, karşı durdular" iddiala- nna Idmsenin kanmayaca- ğı açÜ4ör" dediler. Destek Ulucanlaı- Katliamı Da- vası Hukuk Komitesi'nin açıkJamasına Çağdaş Hu- kukçular Derneği Istanbul Şube Başkanı MuratÇeKk İHD, ÖDP, SES temsilci- leri, şair Ruhan Mavruk katılarak destek verdi. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardunlaşma Derneği de (TAYAD) An- kara Ulucanlar Ceza- evi'nde 10 tutuklu ve hü- kümlünün ölümüyle so- nuçlanan operasyon son- rasında sağ kalan tutuklu ve hükümlülere dava açıl- masını kınadı. Iddianame 26 Eylül 1999 günü An- kara Ulucanlar Ceza- evi'ndeki olaylar sırasında AzizDönmez, Abuzer Çat, Ümit Altıntaş. Halil Tür- ker, Mahir Emsalsiz, Ön- der Gençaslan. Ahmet Say- ran, Nevzat Çiftçi, Habip GüL İsmet Kavakhoğm, ve Zafer Kırbıyık isimli tu- tuklular hayatını kaybet- mişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ha- zırlanan iddianamede Az- iz Dönmez, Habip Gül, Zafer Kırbıyık, ismet Ka- vaklıoğlu, Onder Genças- lan'ın ölümünden ve bazı askerlerin yaralanmasın- dan 85 tutuklu ve hüküm- lü sorumlu tutuldu. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Hizbullah operasyonları Türkiye büyük bir tehlikeden döndü' Yurt Hanerieri Senısi - Şeriatçı terör örgütü Hiz- bullah'a karşı son bir ayda yürütülen operasyonlarda, 669 kişinin tutukJandığı bildirildi. Siirt'in Şirvan il- çesi Halk Eğitim Merkezi Müdürü Kenan Çaphk da operasyonlar kapsamında gözaltına alındı. tstanbul Beykoz'da 17 Ocak'ta kanlı terör örgütü- nün başı Hüseyin Veüoğ- lu'nun öldürüldüğü ope- rasyonun ardından, >r urt genelinde güvenlik güçle- rinin çalışmalan sürüyor. Polis 50'den fazla ilde şe- riatçı teröristleri belırle- meye çalışıyor. Güvenlik güçlerinin son bir ayda yaptığı operasyonlarda gö- zaltına alınanlardan 1366'sı adli makamlara göndenldı. Bunlardan 669'u tutuklanarak ceza- evlerine konuldu. Bilanço Hizbullah'la ilgili 1991- 99 yıllan arasında 997 olay meydana geldi. Güvenlik güçleri, bu yıllar arasında örgüte karşı 780 operasyon gerçekleştirdi. Bu operas- yonlarda, 4 bin 505 kişi ya- kalandı. Bu kişilerden 4 bin 501'i adliyeye sevke- dildi. Mahkemelerde yar- gılanan terör örgütü men- suplanndan 72'si hüküm giyerken, halen 108'i tu- tuklu bulunuyor. Cezaev- lerinde 2 bin kadar Hizbul- lahçı terönstin bulunduğu bildirildi. Bitlis'te, terör örgütü Hizbullah'a yönelik sür- dürülen operasyonlarda, aralannda 2 memurun da bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı. Polistekı sorgula- malan tamamlanan 9 kişi, dün Cumhuriyet Savcılı- ğı'na sevk edildi. Tutukla- ma istemiyle Bıtlis Sulh Ceza Mahkemesi'ne gön- derilen 9 kişi, tutuklanarak Bitlis E Tipi Cezaevi'ne konuldu. Hizbullah'a yönelik Si- ırt Emniyet Müdürlü- ğü'nce sürdürülen operas- yonlarda, örgütle bağlantı- sı bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Şirvan il- çesı Halk Eğitim Merkezi Müdürü Kenan Çaplık'ın Kübra mahallesindeki Halk Eğitim Merkezi bi- nasındaki odasında, çok sayıda örgütsel doküman ele geçirildi. Gözaltına alı- nan Çaplık'ın polistekı sorgulaması sürdürülüyor. Trabzon'da açıklamalar- da bulunan Adalet Baka- nı Hikmet Sami Türk. Hız- bullah'la ılışkıde oldukla- n gerekçesiyle 4 hâkim hakkında soruşturma. 2 savcı hakkında da ıncele- menin sürdüriildüğünü söyledi. Hızbullah'ın çok tehlikelı bir örgüt olduğu- nu, Türkıye'nın büyük bir tehlikeden döndüğünü be- lirten Türk, ülke çapında bir taraftan emniyetin ope- rasyonlannın devam ettı- ğini ve dığer taraftan DGM savcılannın hazırlık soruşturmasını yürüttüğü- nü belirtti. Aydmlık dergisi 'MİT'te Hizbullah temizliği başlatıldı' IstanbulHaberServisi - Milli lstihbarat Teşkila- tı'nda (MÎT) başlatılan kapsamlı soruşturma so- nucu 22 MİT yöneticisi- nm Hiztnıllah'la ilişkisı olduğunun saptandığı ile- ri sürüldü." Ayduüık dergisinin bu haftaki sayısında yer alan haberde, MİT Iç Operas- yonlar Birimi'nden bazı yetkililerin polisle girdiği çatışmada öldürülen şen- atçı terör örgütü Hizbul- lah lideri Hüseyin Velioğ- hı ile düzenli olarak gö- rüştükleri öne sürüldü. MİT Personel Dau-e Başkanlığı'nda bazı yet- kililerin Velioğlu'na ımza karşılığı para verdiğınin ıleri sürüldüğü haberde. 22 MİT yöneticısının gö- revlennden uzaklaşnnldı- ğı ıddia edildi. MlT'teki temızlik operasyonunda ^öndeliğin. başında Mdlt- mut Eymür'ün bulundu- ğu MİT Konrr-Terör Mer- kezi'ne venldiği belirtilen haberde, irticai örgütlerle ilişkısi saptanan Roman- ya, Almanya, Iran ve Su- riye'de görevli MİT yetki- lilerinin merkeze çağnldı- ğı vurgulandı. Haberde, MİT'te sözleşmeli onlarca personelin sözleşmesinin iptal edildiği ve bu perso- nelin, DPT. Diyanet Işleri Başkanlığı ve Türk Tele- kom gibi kunımlara iade edildikleri belırtildi. 9 aylık sessizlik PKK'nin kaçırdığı öğretmenlerden haber yok tstanbul Haber Servisi - Eğitim-Sen'li öğretmen- ler, 9 ay önce Van'da PKK tarafindan kaçmlan ve bu- güne dek kendilerinden haber alınamayan öğret- menler Cengiz Tan ve tb- rahim Tannoğlu nun du- rumlan hakkında resmı açıklama yapıhnası iste- miyle faks eylemi gerçek- leştirdi. Kadıköy Postanesi önünde dün bir araya gelen Eğitim-Sen'li öğretmenler ve kaçınlan öğretmenlenn yaknılan. Van'uı kırsal alanında PKK üyelerince kaçınlan öğretmenlenn yaşayıp yasamadığı konu- sunda yetkililerin açıkla- ma yapmasını istediler. Eğıtün-Sen Istanbul 2 No'lu Şube Başkanı Alaat- tin Dinçer, kaçınlmalan- nın üzerinden 9 ay geçme- sıne karşın Tan ve Tann- oğlu'nun durumlan hak- kında bugüne dek resmi makamlarca tatmin edicı bir açıklama v apılmadığı- nı vurguladı. [email protected] Süleyman Demirel'in süresinin beş yıl daha uzatılması amacıyla ya- pılan siyasi arayışlar, gün geçtikçe he- yecanlı hale geliyor. Demirel'in tartışıl- dığı şu günlerde hafızaları tazelemek- te yarar var. Süleyman Demirel, 196O'lı yılların başında siyaset sahne- sine çıktığında bizim kuşak lise öğ- rencisiydi. O gün bugündür Süleyman Demirel'le yaşıyoruz. Sanıyorum Fi- del Castro'dan sonra dünyanın yöne- timde en uzun kalan liderlerinden. Süleyman Demirel'in siyasi iniş çı- kışlan, hayatımızın aynlmaz bir par- çası. Adalet Partisi içinde liderlik mü- cadelesine girdiği andan itibaren De- mirel, Türkiye'nin önemli birfigürü ol- du. Adalet Partisi'nin başına geldiği, Başbakanlık yaptığı 19601ı dönem, Türkiye'de demokrasi dalgasının yük- seldiği yıllardı. Demirel, bu dalgaya di- renen tutuculuğun başrol oyuncusuy- du. ABD'nin Vietnam'da yürüttüğü bastırma savaşına karşı dünya çapın- da bir destek dalgasının oluştuğu günlerde Demirel, Amerikancılığıyla ün yaptı. ABD karşıtı gençlik gösterilerini ba- san "milliyetçi gençler" o dönemde AP himayesındeydiler. Demirel o gün- lerde "Bana sağcılar cinayet işliyor Demirel'le Geçen Kırk Yılımız dedirtemezsiniz" diyerek döneme damgasını vuran siyasetlerini açıkla- mıştı. Süleyman Demirel'in 196O'lı yıl- lardaki temel hedeflerinden birisi de 27 Mayıs Anayasası'nın özgürlükçü hükümlerini temizlemekti. 12 Mart 1971 askeri darbesine kadar buna pek fırsat bulamadı. Demirel, o yıllarda Türkiye'de anti- konünizmin ve demokrasi karşıtlığının önderiydi. 1968 üniversite işgallerinde, yürüyüşlerde, mitinglerde ortaya ko- nan özgürlükçü havanın önünü kes- meyi, Türkiye'yi bir baskı sisteminin cenderesi içine sokmayı hedefliyordu. Kuran Kurslan, Imam-Hatipler bu an- layışın ürünü olarak geliştirildiler. 12 Mart 1971 askeri darbesi Demi- rel'i iktidardan düşürmüştü ama, ona hedeflerinin gerçekleşmesi konusun- da olanaklar sunmuştu. 12 Mart dö- neminde AP'lilerin çoğunlukta olduğu bir Meclis faaliyetini sürdürdü. Işte bu dönemde 1961 Anayasası'nın özgür- lükçü hükümleri budandı. Bu dönem- de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin Inan ıdam edıldiler. Demirel, bunlann gerçekleştıri(mesinde aktif bir rol oynadı. 12 Mart 1971 askeri darbesi orta- mından çıkışta Bülent Ecevit'in ken- disine önerdiği ittifakı kabul ederek, cuntanın cumhurbaşkanı adayı Faruk Gürler'in saf dışı edilmesinde ise olumlu birrolü oldu. Sonra 1970'li yıl- lara geldik. Demirel'in bu dönemdeki siyaseti, solun yükselişinin önünü ke- sebilmek amacıyla geliştirdiği gergin- liksiyasetiydi. Türkiye'nin bilınçli bir iç kargaşalığın içine sokulduğu günler- de, uzlaşma önerilerini reddettı ve ge- rilimden medet umdu. Türkiye'nin 12 Eylül askeri darbesi- ne yuvarianmasında Demirel'in siya- si ufuk yoksunluğunun ve gerginlik stratejisinin önemli bir rolü olduğunu kabul etmek gerekir. Türkiye, askeri darbenin kapısındayken cumhurbaş- kanlığı seçimlerinde uzlaşmayı red- deden bir çizgi izlemesi, tam bir siya- si basiretsizlıkörneğiydi. Darbecilerin ekmeğine yağ sürecek ne varsa yap- tığı söylenebilir. 12 Eylül'de siyasi yasaklara karşı mücadele döneminde, bazılan muha- lif tutumuna bakarak onu demokrat sandılar. 1991 seçimlerinden başany- la çıkıp, uzun aradan sonra oturduğu başbakanlık koltuğundaki ilk icraatı ise; Diyarbakır'a gidip "Kürt realitesi- ni tanıdığım" söylemesiydi. Bu dedik- lenni kısa sürede unuttu. Özal'ın ölümüyle idealindeki koltu- ğa oturma fırsatını elde etti. Cumhur- başkanlığı onun uzun siyaset yolculu- ğunun son durağıydı. Gergin ve iniş çı- kışlarta dolu bir dönemde, kuvvet ve denge hesaplarını iyi ayariayarak her tarafı idare etmesini bildi. Askerleri ya- tıştırırken, siyasilerle diyalogunu da kuvvet dengeleri içinde sürdürdü. Düne kadar dinin siyasi hayatta ge- lişmesinin mimarianndan birisiyken, bir anda laikliğin gerçek savunucusu rolünü üstlendi. Ancak hiçbir zaman demokrasiyi tam anlamıyla içine sin- diremedi. Kritik dönemlerde; ömeğın Terörle Mücadele Yasası'nın değişti- rilmesi tartışmalannda, siyasi partile- rin kapatılmasında, düşünce özgüriü- ğünün önünün açılması konulannda statükoculuktan vazgeçmediğini ka- nrtladı. Süleyman Demirel, biraz da şansı- nın yaver gitmesiyle, ama asıl olarak var olan duruma adapte olma yetene- ğiyle, 40 yıla yakın bir zamandır siya- setin en tepelerinde dolaşmayı başar- dı. Birkaç ay yine onun geleceği üze- rine yapılacak tartışmalarla günümü- zü geçireceğiz. Demirel'in yeniden seçilmesini is- teyen Bülent Ecevit, onunla siyasi is- tikran korumayı amaçladığını söylü- yor. Türkiye'de önümüzdeki dönem- de Demirel olmazsa nasıl bir istikrar- sızJık yaşanabilir? Bu parlamento bir cumhurbaşkanı çıkaramaz mı? O cumhurbaşkanı işieri birbirine mi ka- nştınr? Bir de şöyle düşünelim: Türkiye'nin son 40 yılı askeri darbelerle, acılarla, gerilimlerle geçti. Demirel'in bu 40 yıl içinde, Türkiye'nin önünün açılması- na ne ölçüde katkısı oldu? Zorluklann bu kadar katmerienmesinin baş so- rumlularından birisi o değil miydi? 68'li bir profesör arkadaşım, "Artık Demirelsiz bir Türkiye'de yaşayalım. Bu Türkiye'ye yeni bir enerji kazandı- racak" diyerek bizim kuşağın duygu- lannı dile getiriyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle