25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2000 PAZAR 10 P A Z A R YAZELARI dishab@cumhuriyet.com.tr Selçuklulann yeni başkenti AmiensFransa 3 bininci yıllan, 2000, hatta 21. yüzyılın resmi başlangıcı kabul edılen 2001 yıllan boyunca kutluyor. "Kfiftûr" hava su gibi elzem. Onlann iyisi, temizi gibi pahalı! llle ki vesile bulalım! Ustelik vesile "küKürel kutiama" oldu mu. Fransa'da küçük büyük kent aynmı da kalmıyor. Pans'in merkez il olduğu "tle-de-France - Fransa AdasTyla, Manş Denizi'ne bakan Normandiya bölgesi arasında hiç de sıkışıp kalmamış Picardie bölgesinin 150.000 nüfuslu merkezi Amiens (Amyen okunur ve Paris'e 150 km uzaklıkta) bu kutlamalara kendi çapında, 14 milyon Franklık (yaklaşık 1 triryon 200 milyar TL) bir bütçeyle katkıda bulunur. "Amiens 2000 - Les Couleurs du Monde - Dönyanm Renkleri" festivali Aralık 1999'da başladı, Aralık 2O01'de bitecek. Dûnyanın merkezinin yalnızca "Fransa" olmadığına inanan bir "taknn", tam birer kültür adamı Amiens Belediye Başkan Yardımcısı Frederic ThoreTle festival koordınatörü Christian de La Simone, Picardie Müzesi'nin genç ve dınamık müdürü Matnieu Pinette kafa kafaya venp özgün bir proje üretmişler "BeMemizden kalkıp evrenseJe nasıl vannz" sorusunu. ıçinde Türkiye'nin de oldugu "5 krtada, 5 ülke ve 5 kenti Amiens'de ağırhyarak" diye yanıtlamışlar. Fransa'nın en saygıya değer sağ kişiliklennden Belediye Başkânı ve tarihi bir çalışma yasasının miman, isim babası (Fransa'da bazı yasalar hazırlayan Bakan 'ın adıyla anılır) eski bakanlardan milletvekılı Glles de Robien'in Türkiye'ye yakınlığının bu gınşımde payı olduğunu sananlar kocaman bir yanılgıya düşerler. (Üstelik Bay Robien'in 2. başkanı oldugu Fransa'nın 2. büyük sağ partisı UDF'nin başkanı, eski eğıtım bakanlanndan Françots Bayrou, 2 ay önce Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde yerinin olamayacagmı, Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi olmadığmı söylemişti.) Ama hiçbir bıçımde karşı da çıkmamış, zaten Bay Robien Türkiye'nin Avrupalı kimliğini çoktan teslım etmış bir zat. Amiensli modern ve evrensel üç ahbap çavuş tasanmcı, "bekJeJerinpı'' sahip oldugu "Doğu ve Hnrt" bilgi ve tekniklerinin dahil oldugu bir yaklaşımla 13. yüzyılda ınşa edilmiş, dûnyanın en büyük gotik katedrali, Amiens Notre- Dame Katedrali'nden esınlenen bir "metafor"la, 5 kıtayı temsilen 13. yüzyılda ~ " " ~ ~ " ~ ' Afrika'dan Mali ve Nijer vadisi yerleşimleri, Amenkalardan Meksika ve Chichen Itza, Asya'dan Çin ve Hangzou, Okyanusya'dan Avustralya ve Sidney ve de Avrupa'dan Türkıye ve Konya'yı seçmişler. Yanlış duymadınız Konya! Kökü îkonyum oldugu için bile değil! 13. yüzyıida Konya'da "Hoşgörünün DedesT Meviana Celâleddin Rumîyaşadığı ıçin. Doğu'yu Batı'ya, Batı'yı Doğu'ya taşıyabilmiş; "bağnazhğm" henüz boğamadığı, dini mekânlar hanç her yaşadığı mekâna. "insan" ve resmini taşıyabilen bir Jslama sahip Selçuklulann başkenti Konya oldugu içın! Tasanmcılar kapı kapı PARİS dolaşmışlar! Meksıkalılann bir kovmadığı kalmış, Avustndyalılar burun kıvırmışlar, Çinliler casus muamelesi yapmışlar, Malilileri bulmakta bile zorluk çekmışler. Ve Türkiye ve Türider! Adamlar mest! "Hangi kaptyı çakhksa bir ikram, bir izzet, bir yakmhk!'' Başta Paris Büyükelçiliği ve Kültür Ataşeliğı olmak üzere "şaprtıcı bir Ugi ve yakmkk". Sonuç: 6 aylık programla bütçenin yansından fazlası Türkiye bölümüne. Tüm Amiensliler seferber. Kütüphaneler, sinemalar, kültür merkezleri, okullar, manalle derneklerine kadar... Kolokyumlar, konferanslar, UĞUR sınema-tiyatro haftalan, HÛKÜM edebıyat-okuma günleri, sergıler, vs... Arka planını turkuaz ve mavi kanşımı bir renk ^ - — ^ — cümbüşünün süslediğı, o güzelim müzenin görkemli salonunda "Sdçaldıı Hnkfimranhgı ve Konya" başlıklı bir sergi ömeğın Başta Konya Mevlânâ, Ankara Etnografya ve Anadolu Medeniyetleri müzeleri, Louvre Müzesi, Beyşehir Kufbadâbad Sarayı, Ince Minare Medresesi ve diğerlerinden, kürnbetlerden, türbelerden, mihraplardan toplanmış 300'ün üstünde kabartma, minyatür, çini, ev ve süsleme eşyalan, savaş aletlen, el yazmalan, Kurarukerim'ler, Mesnevi ve daha niceleri... Modern müzecilik ve sergıcılığın çok güzel bir örneği, bu gerçekten önemli serginin (Selçuklular üzerine Avrupa ve Fransa'da düzenlenen ilk sergi) dibıne eklenmiş bir küçük salonda, 13. yüzyılda Amiens'de olup bitiyormuş, anlanlmış, Hınstiyanlık dünyası Haçlı seferleri heyecanında... Paralelde "bir parmak balhk" bir de çağdaş sergi var. "Bogazici Geçkti" başlığı altında SeJda Asal, Seim Birsd ve Gölsün Karamusta&'nın yapıtlanndan minık bir derleme. Yîne geçen hafta. Emre Koyuncuoğlu'nun sahneledıği Perihan Mağden'm "Mntfak Kazalan", üç kadın oyuncusunun başanlı oyunuyla da - Türkçe olmasına rağmen- Arnienslileri heyecanlandınyor ve şaşırtıyordu. (Yaaa Türkiye'de böyle oyunlar oynanabilir miymiş?) Nasreddm Hoca, Karagöz gösterileri; 13. yüzyılda etyazma sanatlan, Fransa'da Türk Göçünün Anısı (Elele Derneği), Istanbul'un Kapılan (Marmara Oniversitesi), 75 Yıllık Cuinhuriyet'ın Sanat Hayan (Bılim Sanat Galerisi), Türk Çizgı Romanı, El Sanatlan, Türkiye'de Hıristiyanlık, Anadolu Halılan sergileri; Semâ Ayini ve Konya Mevlevileri Gösterisi, Şivan Penver, Kudsi Erguner, Nekropsi topluluğu konserleri, 40'ın üstünde faaliyetten bir demet... Bize de bu örnek işbirİiği ve çabayı kutlamaktan başka bir şey kalıyor Gönül dilerdi ki Türk ve Türkiye basınının Paris'teki, Fransa'daki değerli temsilcilerinden bir tek kişi de şu faalıyetlerden bir tanesıne katılsın. 2 Nisan'a kadar sürüyor... Selçuklular'ın yeni başkenti Amiens'den serginin duvarlannı süsleyen dev bir Mevlânâ alıntısıyla birirelim: "Varohnak Sevmektir." Ezansız namaz kılmak SYDNEY HÜSEYtN KTVANÇ Auburrı, Sydney'in büyükçe bir semti. Özelliği, Türkiyelilerin yoğun olarak yaşaması. Küçük Türkiye demek yanlış olrnaz. Ana caddeye çıktığınızda her türden Türkçe tabelalarla. Türkçe ticari sgotiajjg ve4 sloganIarlakarşılaşmakmünüain.CYine*na • caddeye çıktığınızda Türkiye trpi msânlarla karşılaşmak mümkün. Auburn'da şeriatçılar da agırükta. Karaçarşafh kadınlar, tesettürlü genç kızlar ve başı örtülmüş kız çocuklan Auburn caddelerinin siluetlerinden. Aynca Avustralya'da yaşayan şeriatçılar (ınanç sahibi dindarlar değil) elbirliğiyle Aubum'a büyücek bir cami yaptırmışlar, ikişer şerefeli iki minareyi de dikmişler. Minareler ne içindir? Ezan okumak içindir. Yanı inananlan namaza çağırmak içindir. Ama Auburn'da ezan okumak yasak... Yani orada namaz kılmak isteyenler, minareden ezan sesini duyamıyorlar. Çünkü Avustralya genelinde kilise çanı çalmak, minareden ezan okumak yasaklanmış. Kendilennı din savaşçısı olarak gören bizim şenatçılar da bu yasağa kuzu kuzu uymuşlar. Ezam, namaz kılınan salonda okuyoriar ama ' kimsenin duyduğu yok. Peki şeriatçılar, Türkiye'de yapüklan eylemlerde nasıl slogan anyorlar? "Ezanlar susmaz." Sidney'de ezan bal gibi susmuş. Namaz kılınan salonda okunuyor sadece. Peki, o minare niye dikilmiş Auburn'da. Hiçbir işlevi yok. Peki minareden ezan okuma yasağına niye uymuş oradaki şeriatçılar? Niye "Ezanlar susmaz" diye slogan aüp şiddet eylemlerine yönelmiyorlar orada... Kendi ülkelerinde ezanlar susturulmadığı halde "Ezanlar susmaz" diye slogan atanlar, ezanın susturulduğu ya da salondan okutulduğu Avustralya'da niye sus pus oturuyorlar? Yoksa ezanın serbestçe okutulduğu Türkiye'ye gönderümekten mi korkuyorlar?.. Baykuşlar ağırbaşlıdır! Rusya'nın Saint Petersburg kentindeki > bahçesinin 135. kurulus yıldönümü kutiamyor. Kurlamalar çerçevesinde hayvanlann fotoğraflan çekilirken bahçenin baykuslanda büyûkbir ağû-başhlık ve dddiyetk kameralara poz bahçesinde 417 farkh türden 200© hayvan banmyor. (Fotoğraf: REUTERS) Sorumlu ve mutlu ol sevgilimDeniz kıyısında, bir tepenin üzerinde, parmaklıklann arkasında duruyordu. Paltosunun etekleri rüzgârda savrulurken, koyu lacivert gökyüzüne bakıyor, işte içinden geçenler "Sevgüiın, şu sıkınbh günümde, gözterimi buhıdara çevirdiğim an, senin haj-alin ve yoğunbirsızıkapfayoriçinıL Ofketiyim, (argmım. Boğaznnda bir dûğüm, gözlerinı aiev alev_ Duynury'acakgn, ettmi tutmavacaksm bffiyorum. Obun, ben de kendi etimi tutanm— AvTialara söyienirim. Se\ da>» küserim. Kendime danhr, bir gonca>la banşırun. YoDara vurur da her tökezledigimde \üreğime sanhr, yenklen dikilirim ayağa. Kendisiyle böykane kavgalı ben, şairin de dediği gibi, ö.vie pınl pıru bir çiçek açanm ki görme>i beceren gözier kamaşır. So da korkuyia ei eie gjtmez, sevgilim, korku sevdanın oimadtğı yerde baş verir. Seni 'özgürlüklenn efendısı" diye anımsryt>rum hep. Dağlara vurmuşsun kendini, adaklar adanuşsm kendi yolunun haonna. Hatta adını herkesin adı yapnuşsın, seni kısıuamasın diye. Bir mutiuluk oyunu oynııyorsun sanki. Ama yine de davanamayıp itiraf ediyorsun, yaşamını kapiadtğını iddia ettiğin sevpyi paylaşacak birini aramaku olduğunu hâlâ. Yürekii ve cüretkâr görünüyorsun, ama gerçekten öyle mi?" Rüzgânn hızı artn. Paltosunun yakasını kaldırdı. Yüzüne inen saçlannı savurdu. Eski bir öyküyü hanrlarken, yeni bir öykünün içinde yürüdüğünü fark etti birden. Yoksul günlerinde kendini ısıtan ve mutsuz eden sevdalannı geçırdi içinden: "Nasd bir öyküydü biznnldsi? Ben sana vunddum, sen bir kaduım gözierindeki kendine kimbiür kaçma kez vuruldun. Bakbğmı gören gözier acunasız ohır, e> se*gili. bek de kendi yansımasından korkmaktaysan içten içe. Sevgiyle baknkça daha da net gören bu gözier özenle ördüğün o kahn du\arlannı salladı korkusuzca. Ah o ince ince seçilmiş, çeşith' bov, ebat ve renkte tuğJalar ne de ahmh bir görüntü yaratryor. Ah o güzelim desenlerin gözferimdeki aksi seni nasıl da muthı edhor- Kendine havT-anhğm nasıl da tath besleniyor. Ama o da ne; ben o tuğialan bir bir sorgubdıkça -«enin özünü' başka nasıl sevebinrim?- desenlerin o BRICHTON ÜMİT DENlZ kusursuz güzeDiğı yavaş yavaş kayboflivor. Sevgi>e teslim olsan farklı tuğlalaria, yepveni, pınl pml bir desen çıkacak ortaya. Ve bunun bir adını ötesüıde tuğlalara gerek kalmayacak zaten. özün pariayacak. Ama sen sevgm1 değil korku\a teslim oldun, ev kendi yansımasına davanamayan sevgilim. Tuğlaianna yapışun kaltlın, benim gözierimi firİaüp aitın. Sen hem aşka bem kendi özüne ihanet ettin, ev yüreği kendine dayanamayan, kendini gözkrimde gördüğünde eli ayağına dotaşan sevgüun." tki gün önce Uluslararası Çalışma Orgütü'nın bınasındaki bürosunda "istihdam sorunu" üzerine çalışırken, aklı ansızın o eskimış sevdaya takılmıştı. Aşkla bile çözülmüyor dünyanuı sorunlan diye düşünmüş, sonra, \ine de demıştı "Sen hiç Antoine de Saint-Empery'nin 'Küçük Prens'ini okudun mu, sevgiMm? Altm sansı saçbn rüzgârda savrulurken tflkiden aldığı bir dersi tekrariar ve der ki: "Gülümden ben sorumıınum.' 'Gül' ardına düştüğümüz her şeyi simgeler. Sen kendi güUerine ihanet ettin. ev göderi korkudan kararmış sevgilim. Jjündi küçük Prens burada olsa sana çok kızardı. Kendi gezegeninde sevdalandığı biricik gülünü pilot dostuna çizdirdiği koyundan korumanın carelerni ararken dosrunun duyarsıztığı karşısmda öfkcden beınbeyaz kesilnıemiş nıivdi? Sen Küçük Prrns'e nsisıl besap lereceksin, ey sorumluluğu mahkûmiyet sanan yauuzsevginm benim? Sevginerede başlar. bilivor nıusun? Sınuian kaldırmav ı göıe aldığmda. Sanma ki ruhun istilaya uğravacak. Tam tersine, ruhun nefes alacaknr bmlesi büyühi bir özgürlük içinde. Sen ki özgurlüklenn efendısi', nasıJ göremezsin bunıı? İnsanın kendi yoluna müdahale etmemelı sevda' demektesin bir de. Sevda yoluna çiçek saçar, yoluna dolaşma/ ev aşkı teslimiyet sanan yurgun sevgihîn. Senin yoluna dolasan kendi korkulanndan başkası değil! 1 ' Bırazdan gece tünıüyle uıecek Bnghton'a. Yann yıne yorucu ve uzun bir yolculuk başlayacak. ' CenevTe'de gözlenni rakamlara ve ıstaüstiklenn gölgesıne çe\ ıreceksuı Olsun. Hayat güzel ve eskimiş bütün sevgılenn rengiyle büyüleniyor alaca karanlık... Yaşam, yaşamaya değmedikçe.Toronto Üniversitesi'nin dev salonlanndan birinde, laîk inançlı Iranlı öğrencilerin derledığı bir düşünce forumuna gelmiştik. Duvarlan Sokrat'tn gerçeği ve aklı onurlayan deyişleriyle donatmışlardı. Iri harflerle belirlenen en büyük bezden yaftada şu deyiş okunuyordu: "Sorgulanmayan vaşam, yaşanmaya değmez." Bilginin gizem dolu labirentlerinden, çağlar boyu ışık saçan Atinalı Sokrat'ın, kürsünün ön bölümündekı bir başka deyişinde, o anıt fîlozofun, hâlâ dilimizden düşmeyen ironi dolu şu sözleri okunuyordu: "En sonunda öğrendiğim tek şey, hiçbir şey bflmediğimdL" Bir başka duvardaki deyiş, ta yüzlerce yıl sonra Rönesans'ta, rasyonel düşününün yadsmmaz görkemini simgeleyen Descartes'in "Kuşku dıryun, sorgulayın" sözcükleri yer almıştı. Hiçbir yazılı yapıt bırakmayan Sokrat'uı insanlığa onur veren tüm felsefesini, yazdıklan yapıtlarla binlerce yıl sonra bilincimize aktaran sevgili öğrencileri Ptaton ile Zenafon ve deli gibi sevdiği eşi Zanthip'ın temsili resimleri, dev panolarla tam karşımızdaydı. Oturduğum koltuğun hemen yanıbaşında, beni görür görmez yüzü ekşiyen Pakistanlı bir ilahiyat profesörüyle uzun yıllardu- tanıdığun tutucu Türkler otunnuştu. Son yıllarda çember sakal buakan yüzü gülmez Tüiklerle, daha önceki bir toplanuda "ateistim" demek zorunda kaldığun profesöre, başımla selam verdim, selamımı görmemezlikten geldiler hepsi. Gâvurluğunu kabullenmış bir zmdıkla ne alışverişleri olabüirdi? Toplantının konusu, Iran'da son aylarda düşünsel fırtına yaratan sosyolojik btr araştınnayı içeriyordu. 1999'da Tahran'da tam 14. baskı yapan ve 15. baskısı matbaaya verilen "Jameşsenasiye Nokhbeb Koşi dar Iran - Iran'da Eüt Tabakanın Ötdürülüşü"adını taşıyan araştırmayı, tran'ın laik topİumbılimcilerinden Ah' RezagoB yazmıştı. Kitabın Ingılizcesinı sunan Iranlı aydın, "İran'ın toprağmda, reforma, reformcu ve laik düşûnûrkre yaşam hakfcı veren bir ortam TORONTO ENGİN AŞKLN buhımadığı'' savuun sürekli altını çizen sosyolog Ali Rezagoli'nin, sayısı gıttikçe artmaya başlayan cesur yüreklerden biri olduğunu vurguladı. Hemen her sayfasında yorgun bir karamsarhğı yankılayan Iranlı toplumbilimcınin yapıü, sayfa sayft seçümiş bölümlerle okunuyor ve çoğunluğu Iranlı olan dinleyici kalabalığında belirgin bir sıkıntı izleniyordu. Şöyle diyordu Tahranlı Ali Rezagoli: "Tbphımun gericiKk açmazmdan ışığa yöneünesi ülküsünde ortaya çıkma cesaretini gösteren her öncü ya suikasta uğradı ya da fldidardan devrildi" 2500 yıldır sürüp giden Iran gerçeğinin, gelenekçiükle, aşiret ve eşraf kültürüyle aşılmaz bir bağnazlık yarattığuu öne süren Ali Rezagoli'ye göre "Dış güçler, siyasal düzeysiztik, düşünsel tembeüik, tüm aydınlanma lapırülaruu daima yok etmişti." "tran'da Etit Tabakanın Öktürülüşü" adlı 240 sayfalık araştrmasında, "laikbir öndere bir-ild yıkian çok tahammülü ohnayan lran tophımunun, aydmlanma bayrağuu efc aian başbakan Makam Farshani, Amir Kebır ve Muhammed Musaddık'ı ayTuıalan birbirine benzeyen komplolaria yok ettiğini" yazan Iranlı sosyoloğun, girişimlerin yenilgiyle noktalanmasında, 'adam ohnaz' saydığı kendi toplumunu suçladığı izleniyor. îran toplumunda "erkek-egemen bagnazhğının çağlardan sarkan davatmacıhğnu, devietten korkma kükürünü, büyükler daha rvisini bflir saplantısuıı", her atılımın temel engelleri olarak mteleyen bılimci, "Musaddık'ı, tran'ın yiririien en büyük düşü" olarak tanımlıyor. Yapıtın tarüşmaya açıldığı bölümde, îran'da büyük birsosyal depremın büyüdüğü gerçeğine değinildi. Hatemi'nin tüm ılımlı ve reformcu eğılimlerine karşın, dın kökenli bir lider olmasınuı, aşılması gereken engeller için iyimser duyular yaratmadığuıı savunan bir lran göçmenı. "Tahran'da taksi şoförkrinin cüppeli din adamı yolcuian ahnadan geçip gjrdğmi" \ urgularken. Iran'm din ve şenat baskısından rümüyle bıktığını ilen sürüyordu. "Büyük bir kurtancı arayan lrannlan kesin bir düş kmkfağuun beklediğini" yazan sosyolog Ah Rezagoli, "her rürlü ohımhı aülıma karşıiL, eninde sonunda tüm beklentilerio, gelenekçflik ve hoşgörüsüzlük açmazmda yokolacağuu" savunan, yoğun bir karamsariık bildirisine imza atmıştı. Konuşma kürsüsünün üst bölümünde. Platon'un dev boyuttaki sımgesel resmi, binlerce yıl ötesinden bir şeyler söyler gibiydi. Aklın yadsmmazlığıru, düzensellığm görkemini fisıldıyordu sanki. Yaşamı yaşanmaya değer kılan tüm güzelliklen. her çıkarcıl dogmaya haykırmak ıster gibiydi. _ ^ VEFAT Bir yaşam boyu onuru ve dürüstlüğü bize öğreten sevgili eşim ve babamız YAŞARÜN'Ü kaybettik. Sevenlerinin bası sağolsun. Cenazesi 20.02.2000 (bugün) öğle namazını müteakıp Karacaahmet Camii'nden kaldınlarak Kanlıca MezarlığVna defbedilecektir. AlLESt Alpay Kabacalı SAHİBİNDEN SATILIK 106 Pequeot XN 1100 Motor Tel: 512 05 05-485/486 Ev: 0212 4310065 Cumhuriyet Mahallesi birinci kısımda SATILIK ARSA 438 m2 , 345/11 Tel: 0532 456 69 50 Yakın Tarihimizden BÜYÜK DÖNEMEÇLER Alpay KsbacrAı BUYUK DÖNEMEGLER Atatürk'ten Demirel'e cumhurbaşkanı seçimlerinin perde arkasını bulacağınız güvenilir bir kaynak. Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 BB5 (34334)Cağaloğlu-lstanbul Te): (212)514 01 96 YAKIN TARIH GÖZDEN KAÇMASINÎ T ı r m ı k a T ı r m ı k , A y d ı n t -: Aydın Engm yaşadığımız günlerin kitabını yazdi: Tırmık'a Tırmık. OdO •-- ~ ^ . İ L A N , • T.C. KOVANCILAR KADASTRO MAHKEMESİ'NDKN Sayı: 1998/6 Davacılar Süleyman Arslan, Şadiye Yağcı, müdahil davacılar Bego Arslan, Bah- ri Yüdınm tarafından davalılar Hazine ve Hüseyin kızı Zöhre aleyhine açılan tes- pite itiraz ve tescil davasuıın mahkememizde yapılan yargılaması sırasmda verilen ara karan gereğince: Davacı Süleyman Arslan mirasçılanndan Zeynep- Alı-Galip-Naime-Fatma- Ha- lil-Namık-Nezaket-Nevbahar-Nurhayat-Erdan- Tekinalp-Fatma-Taylan Özgür-Ey- lem Arslan'a ve müdahil davacı Bahri Yıldmm'm adreslerine yapılan tebligatlar bila tebliğ iade edilmiş, yapünlan zabıta tahkikatına rağmen adresleri tespit edile- memiş olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar venlmiştir. Yukanda adı geçen ilgiülerin, Kovancılar ilçesi Karabörk köyünde kain 240 no- lu parsel başında 23.03. 2000 günü saat 10.30'da keşif yapılacağından hâkim için 6.188.000 TL, kâtip için 4.128.000.TL, mübaşir için 3.094.000.TL, zıraat bilirkı- şisi için 12.000.000.TL, fen bilirkişisi için 12.000.000. TL, araç için 12.000.000. TL, bilirkişi davetıye gideri 2.500.000. TL olmak üzere toplam 51.910.0O0.TL'yi tebliğ tarihinden başlayarak keşfm yapılacağı tarihe kadar venlen kesın süre içeri- sinde Kovancılar Kadastro Mahkemesi Yazıişleri Müdürlüğü'ne bu miktan öde- mek için müracaat etmesi; aksi takdirde 3402 sayılı kanunun 36. maddesı gereğin- ce keşif ile ilgili delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılarak toplanan delillere gö- re karar verileceği davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 21.01. 2000 Basın: 4730 SATILIK EV Sanyer Demirciköy Basın Yayın Kooperatifi C tipi Tripleks. Tel: 0212 246 30 24 KALBİNİZ SİZİNİÇÎN ÇALIŞIYOR, YA SİZ? TÜRKKALPVAKFI Muayene, teşhis, îedavi ve kontrol 19 Mayıs Cd. Wo. 8 Şişii/İSTANBUL Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) Faks: (6 212) 212 68 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle