Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT2000CUMA
Tantan gezjsini
tamamladı
• ŞANGHAY (AA)-
îçişlen Bakanı Sadettın
Tantan, Çin zıyaretının son
gününde Şanghay'da
temaslarda bulundu. Sabah
nehır kenanndan şehir
manzarasını seyrettikten
sonra Şanghay Kamu
Güvenlığı Müzesi'ni gezen
Tantan, Türkiye'dekı Polis
Mûzesi'nde sergilenenlerin
tarihınin daha eskilere
uzandığını söyledı. Tantan,
"Ancak burada sıradan
cinayet olaylannın ilginç
yönlerinı bile sergılıyorlar.
Biz de Polis Müzesi'ni bu
açıdan zenginleştirebiliriz"
diye konuştu. Bakan Tantan
ve berabenndekı heyet,
daha sonra Şanghay Kamu
Güvenliği Müdürü Wu
Zhiming tarafından
onurlanna verilen öğle
yemeğıne katıldı, Beledıye
Başkanı Xu Kuangdi ıle
görüştü. Şanghay'ın ünlü
Nanjing Caddesi'ni gezen
Tantan, burada kaşmir, ipek
ve ayakkabı aldı.
TÜPk-Yunan
lohhtlini
|[ANKARA(AA)-
Tûrkiye ve Yunarustan
arasındakı yakınlaşma,
tunzm alanında da kenduıi
hissettiriyor. Her iki ûlke
turizmcileri, hırizmde yeni
işbirliği projelen için
görüşmelerini sürdürürken,
Antalya-Rodos arasında
katamaran tipi sûratli
teknelerle seferler
başlatılıyor. Bu arada,
Rodos'U yayımlanan
günlük^Ptoodos gazetesi,
mesafenuı uzun olması
nedeniyle Rodos'a gelecek
olan turistlerin adada 48
saat kalmalarmuı
düşünüldügünü,
Antalya'dan Rodos'a
gidecek olan tunstlenn
otobüslerle Fethıye'ye
getirilerek, oradan süratli
teknelerle Rodos'a transfer
editmelerinın daha güçlü
bir ihtunal olduğunu
bildırdi.
Mali denetime
tepki
JlZMİR(AA)-lzmır
Eczacı Odası Başkanı
Levent Kamacık ve Izmır
Ticaret Odası Başkanı
Ekrem Demirtaş, eczacılara
yönelik olarak sürdürülen
yoğun mali denetimlere
tepki gösterdi. Kamacık ve
Demirtaş, yaptıkJan ortak
basın açıklamasında, yoğun
mali denetünin eczacılık
mesleğı üyelerinı üzdüğünü
belirterek "Türkıye'de kayıt
altına ahnmış belli başlı
mesleklerden olan ve
vergüennı ıstikrarlı şekilde
ödeyen eczacılann toplu
incelemeye alınması
konusuna acil çözüm
bulunmair' dedı.
Uhıslapapası
eğitim çalışması
• fataabul Haber Servisi-
Kamu Emekçüeri
Sendikalan
Konfederasyonu (KESK),
bugün ve yann tsveç Devlet
Memuıian Sendikalan
' Konfederasyonu (TCO) ıle
ortak bır eğıtım çalışması
düzenlıyor. Saat 10.00'da
1
Armada Otel'de başlayacak
çalışmanın ılk gününde,
Avnıpa'da ve Türkıye'de
' kadın hareketi ve gelişuni,
t sendıkalarda kadmın yen
. ve örgütlenme sorunlan
. konulan ele alınacak.
Ahmet San'a
dava açıldı
. • İstanbul Haber Servisi -
_ Organızatör Ahmet San
, hakkında, Ali Samı Yen
»Stadyumu'nda düzenlenen
Metalka konserinin
rüsum bedehni belediyeye
s yatırmadığı gerekçesiyle 1
yüa kadar hapis cezası
- ıstemıyle dava açıldı.
• Davamn görüşülmesine
önümûzdekı günlerde
Beyoğlu Aslıye Ceza
Mahkemesı'nde
başlanacak.
Izmir Sıkıyönetim Komutanlığı teslim olmam için beni istanbuVa gönderdi
Adım 'şeref listesi'nde
1
8 Mayıs 1971 salı günü sabahleyin,
her gün olduğu gibi çalışma
masama oturdum. 12'de verilen kısa
heberleri dınledim. Zaten 13'e doğru
çalışmamı bırakıp on üç haberlerini
dinlerim. O gün de öyle yaptım. Çalışma
odamdan çıkıp salondaki radyoyu açtım.
Kayınpeder, yennde gazetelere
bakıyordu. O da haberlere kulak vermeye
başladı. Haberler hep heyecan verici bir
sıra olaylardı. Ne var ki, Istanbul
Sıkıyönetim Komutanlığı'nın 19
Numaralı Bildirisi, beni şaşırttı: Bir
gözaltına alınacaklar listesi okunuyordu
kı, şaşakaldım. Bu bıldiriye ek liste
okunmaya başlandı. Listede 49 kişi
vardı. Bunlar, hemen hemen bir sıraya
konmuştu. Başta TlP yönetıcilerinin bir
kjsmı, sonra E>evrimci Işçi
Sendikalanrun (DÎSK) yöneticileri, daha
sonra profesörler, yazarlar sıralanıyordu.
Araya serpiştirilen kimı adları
tanımıyordum. Kimısinı duymuşluğum
vardı. Profesör ve yazarlardan çoğu ile
tanışıklığım, görüşmüşlüğüm vardı.
TlP'ın yenı yöneticılennden kımi adlan
tannnıyordum ama DİSK yöneticilerinin
çoğunu TtP'in eski yönetim kurulundan
bıliyordum; tanıdıklanmdı. O sıra
listedeki Mahir Çayan, Yusuf Küpeli,
Doğu Perinçek gıbı adları gazetelerde
görmüştüm. Ben, Yaşar Kemal'den
sonra 15. sıradaydım. Doğrusunu
söylemek gerekirse, şaşkınlığım pek az
sürdü.
L
istedeki Tarık Zafer Tunaya,
İsmet Sııngurbey, Muammer
Aksoy, Bahri Savcı, Mfimtaz
Soysal gibi profesörlenn, hele benden
önce 14. srraya giren Yaşar Kemal'in
herhangi bir suç işleyebılecekJerini
sanmıyordum. Gözaltına alınmamıza
bildındekı suçlama, 'Masum
gençlerimizi kışlarucı yayın ve sözleriyle
kanunsuz hareketlere teşvikJ hukuk
açısından bir gerekçe olamazdı. Nitekim
söze başlarken anlattığun gibi, bu ibare;
biz, Davutpaşa Kışlası'ndayken, 'Çeşitli
suçlar_.'a dönüştü. Vıcdani kanım odur
ki, bu lıste, Sadı Koçaş'm MlT'le kafa
kafaya verip hazırladığı bir listeydi.
Kunınun yamna, en azından birçok yaş
eklenıyordu hepsini birden yakmak için.
Bu 19 mumaralı bildiri de sertlik
bakmıından Koçaş'm bıldirisine
benzıyordu. "Mukavemet edenlere kanş
siMh kuUandacakn!' Yağlı yememıştım
kı, PAPAZ'dan korkayım... ^ »
şeref Hstesl
Sevinç'in o gün okulda dersi vardı; hem
de nöbetçiydi. Kalkıp hazu-lanmaya
başladım. Gidıp tzmır Sıkıyönetun
Komutanlığı'na teslim olmalıydım.
Yoksa, bıraz gecikirsem, "taannüt' etti;
'mukavemete yeltendi' gıbı bahanelerle
başıma bır ış gelebilırdı. Komutanlığa
giderken bıle başuna bir ış gelebilirdi.
Bu düşünceleri bir türlü ciddiye
alamıyordum. lçimden gülmek
geliyordu. Bu sırada telefon çaldı;
Sevinç'ti. Okulun yemekhanesinde
çocuklarla yemek yerken radyoyu
dinlemişti. Öğrermen arkadaşlan
koşuşmuş haber vermışti kendisine.
'Şimdi eve geüyorum,' dedı; sonra bütün
şaşkınlığına karşın şaka etti beni teselli
için, 'Aman bizim için ne büyük şeref!
Profesörlerin, yazarlann listesindesin_'
diye ekledi. Bu şakanın içinde biraz da
şaşma vardı. endişe vardı.
S
evınç'le Karşıyaka'dan iki on
vapuruna bındık. Vapurda kimsenin
benimle ilgilenmediğini görüp
şaştuıı (!) Bu düşünceme Sevinç güldü.
Pek konuşmadık yolda. Sıkıyönetim
Komutanlığı'na vardık. Bir assubay
geldiğimızi haber verdı. Bir yüzbaşı, bir
bınbaşı. bir albay yarumıza geldi. Albay,
kara subayıydı. 'Hoş geidiniz Samim
Bey!' diye benım ve Sevinç'in elıni sıktı.
Kahve ça>, birşey içıp içmeyeceğimizi
sordu. 'Geldiğinizi Komutana arz
edeyim.' dedi. Ben, bu işlere başlarken
soğukkardı obnaya karar verrmştim.
Daha Karşıyaka'dan vapura binerken bu
karan almıştım Sakin sakın,
'Anlayamadım Albayım, gözaltma
ahnmamızın nedeninL. şu sırada siyasal
yazı da yazmadımJ dedim. Albay, iki
kolunu havaya kaldırdı öfkeyle, 'Biz de
anlayamadık Samim Bey! Hem yazı
yazmış olsanız ne gerekir?' diye öfkeyle
söylendı, yürüdü gittı.
Istanbul yolu gözüktû
Ötela subaylann yanına bu kez sivil, san
saçlı, mavi gözlü genç bır adanı sokuldu.
Komutanlığa teslim oluş saatimi 14.40
olarak yazdı; hüviyet cüzdanıma baktı.
Albayın ve öteki subaylann bana
yakınlık göstermelerine bıraz öfkelenmiş
gibi görünüyordu. Bu sırada Albay,
döndü geldı: 'Geldiğinizi Komutana arz
ettim. Samim Beyi, İznıir Sıkıyönetim
Komutanlığı aranııyor, istemiyor.
Kendilerini de gözalünda İstanbul'a
göndermek istemem. Buyursun
istanbul'a gitsin; Birinci Ordu'ya,
tstanbul Sıkıyönetim Komutannğı'na
teslim olsun.. buyurdular.' dedi. Ben de,
'Bugün uçakta belki >er bulamam; yann
için şimdi eve dönerken bilet almm. Kaç
uçağı ile İstanbul'a yann gideceğimi size
haber veririm, teiefon ederim Albayım,
olur mu?' diye sordum. Albay, sivil adam
söze kanşıyordu kı, bırakmadı: 'Oldu
Samim Bey!' karşılığım verdi. Sivil,
•gerçekten gider misiniz kendi kendinize
İstanbul'a Samim Bey?' diye sormaktan
" ^ ^ ^ şim Sevinç okulun
m ' yemekhanesinde çocuklarla yemek
« W yerken radyoyu dinlemişti.
m 1 Öğretmen arkadaşlan koşuşmuş
^^^^^ğ haber vermişti kendisine. Telefon
açtı, 'Şimdi eve geliyorum' dedi;
sonra bütün şaşkınlıgına karşuı şaka etti beni
teselli için, 'Aman bizim için ne büyük şeref!
Profesörlerin, yazarlann listesindesin...' Bu
şakanın içinde biraz da şaşma vardı, endişe vardı.
Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Türün'ün okuduğu bildiri
1- Aşağıda isimieri yazdı şahıslar. yurt
dışmda veya Türkiye'nin neresinde
olurlarsa oisunlar en kıza zamanda
Sıkıyönetim Komutaniıklarma, mahalfi,
askeri veya mülkî makamlara veya
Konsolosluklanmıza teslim olacaklardır.
Tesiim olmadıklan takdirde bunian görüp
yerierini biklirnıeyen, teslim etmeyen veya
gizleyen suç ortaklan da gözaltına
ahnacaklardır.
2- Kendfliğinden testim ohnayıp aramalar
sırasmda taannût gösterenler, direnen veya
tehlikeli bir âletJe mukavemete
yeltenenlere karşı 1402 Sıkıyönetim
Kanunu'nun 4. maddesi gereğince silah
kullanılacaktır.
3- Masum gençlerimizi kışkırtıcı yayın ve
sözleriyle kanunsuz hareketlere teşvik
eden bu şahıslann yakalanmalannda
maballi askeri ve mülkî makamlann
icraatmda yardımcı oiunmasuu sayın
halltımrMİan rira pHfrim,
îsrHil Başkeıısolosıı kHurıltlı
J "U>ın îo/.ıriıt. lunırKi rtlllll»-ı k<«-J-, k u w ı W ,ıMıır>ılı>r—
1^» ı ı / n ı . l.ıiRl
llııLı»ırtık»«M)I.w. k^ınıııbr H-ılı ıııA>t>iın<
r •*' ır iııijrs kı^lıı ıhlarüa h<ıtuiHİi! KLJHI HY>H tHMm,^»» 4*-
Hükümetin teokisi
=
~ Sjssk sert oUu
Uükümetbildirisi özerfne Ugiliter harekete gecti
~l
^ 19 ilde 427 kişi
£üS gözaltına alındı
— i Cnnılrlnrfinn Auhnn Vnltr»
t< •
"Elrom öldürülürse tasan
makabline uygulanacak,,
X
4 profesör daha
gözaltına alındı
î *. * < * * * * * * * * * •
Gözaltına alma işlemi
devam
ediyor
t—«•**«*«•»*?
Efraim Elrom'un kaçınlması ve hükümetin bildirisi ûzerine başlayan gözalülar kamuoyunda büyük yanJa uyandırmıştL
kendısinı alamadı. Ben de 'İlk defa
İstanbul'a gktiyor değUün ya.. elbette
giderim' karşılığını verdım. Subaylar
gülüştüler. Adamcağız kıvraruyordu.
Israr da edemiyordu; Komutan beni
bu^kmıştı.
1
9 Mayıs Çarşamba günü sabah
9.30'da tstanbul'a kalkacak uçak
için bilet alarak Sevınç'le birlikte
eve döndük. Eve geldiğimizde sağdan
soldan durmadan 'geçmiş olsun!' diye
telefonlar ediliyordu. lçimden hep, 'Nesi
geçmiş olsun? Daha yeni başhyoruz, diye
söylenıyordum. Hani düşüncem de doğru
çıktı. Evın bahçesınin kapısında bir polis
cibi durdu. Oturduğum yerden,
pencereden baktım; cıpten bir sivil polis
kalabalığı döküldü yolun üstüne. Kimisi
sağda solda dıkıldi. Üçü dördü iç kapıya
yöneldi. Kalkıp kapıyı açtım. Sevinç,
olduğu yerde dikilrniş sakin sakin onlara
bakıyordu. tki oğlum, Şükrü ve Fadıl,
okuldan gelmişlerdi. Şükrü mimarhkta
okuyordu; Fadıl lisenin son smıfmda.
Onlar da öfkeli öfkeli polislere
bakıyorlardı. Polıslenn, sivil polislerin
bu gelenler yüksek rütbelıleri olacakü:
Ben, o güne dek böylesine şık giyinen
pou's görmemiştim. Üstlerinde tiril tiril
kostümler vardı. Güler yüzlü
görünüyorlardı: "Sizi almaya geldik
Samim Bey!" dedı, kara saçlı, orta boylu,
hepsınden şık olanı. Ham halinden son
derece memnun görünüyordu. Samim
Kocagöz'ü tutuklamak, herhalde onun
için büyük bir şerefti! Ben: "Buvurun
komiser bey, birer kahve ieelim. İş oldu
bitti; ben, İzmir Sıkıyönetim
Komutanhği'na teslim oldum. Beni
istemiyorlanmş. Bıraktüar. İstanbul'a
gitmeme komutan izin \ertli. Birinci
Ordu'ya gideceğim: uçak büetimi de
aldım; buradaki komutanlığa da biraz
önce yann sabah saat dokuz buçukta
gideceğimi telefonla haber venüm,"
dedim. Komiser çok şaşırdı, ama hemen
kendısini toparladı.
înanamıyordu ki, "tzin verir misiniz?''
diye telefona yürüdü. "Samim Bey için
yapdan işlem tamam mı komutanun?"
diye nöbetçi subaya sordu herhalde,
sonra da "peki efendim»' diyerekten
telefonu kapadı. Kibarhğı elden
bırakmıyarak,"Tamam Samim Bey, iyi
yolculuklar—" diye kapıya yürüdü.
Ötekıler de onu izledi. Oturduğum
yerden, 'gûle güleJ diye seslendım.
Bu kez konu komşu toplanmaya başladı
bızrm eve. Bu sırada Ankara'dan Siyasal
Bügılerde okuyan yeğenun Şükrü
telefondaydı: 'Dayu bizim hoca Mümtaz
Soysal'ı da dersten alıp götürdüler,
üzülecekbir şey yok..." dıvordu. Ona,
'Bana izin verdiler, kendim gideceğim_
üzülecek bir şey yok, gözkrinden öperim;
kardeşime, annene selâm söyle
telâşlanmasm»' karşılığını verdün.
Sürecek
Erim hükümetinitökedeten bakan
Eritn hükümetinin Başbakan
Yanbması Sadi Koçaş.
Başbakan İdari Yardımcısı ve Devlet Bakanı
Sadi Koçaş, hükümct bildirlsini okurken çok
sinirlrvdL Başbakan Nihat Erim1e 12
Mart'tan beri iktidardaydL Kendflerinin
iktidara gelmesiyle 1%5'ten beri olagelen işter,
Süteyman Dcmirel'in çığmndan çıkardığı
hükümet etme anlavişL hemen düzetecek
samyordu. tsrail'in İstanbul Konsolosu
Elrom'un gerillalar tarafından kaçınlması,
Başbakan Yarduncısını şaşkuıa çeNİrmiştL
O> sa onun bu halini ben. bulunduğu yerin
önemini düşünerek. böylesine beyecana
kapıhnasnu devlet yönetme denmizüğme
veriyordum. Benimkisi kuruntuymuş: Meğer
Koçaş, planladığı işleri yürütmek için,
Konsoiosun kaçınlmasını fırsat bUecekmiş.
Neler ohıyordu memlekerte? O gece uzun süre
düşündüm kaldım. Sonradan yazılanlardan,
anlatılanlardan öğrendiğime göre, o gece
okuduğu bildiriyi Koçaş, sonradan bakan
arkadaşlarryla tartışnuş; çoğunun bildiriden
haberi yokmuş. "Makablûıe şumulü olan
kanunlar çıkaracağız!" sözlerini biklirideki,
arkadaşlan kabul etmemiş. Güya bildiriyi üç
bakan hazniamış da okuniak sadece radyoda,
Sadi Koçaş Beye düşmnş (!) 12 Mart
sonrasının Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı, okuduğu bu bildirinin ve bu
büdiriye dayanarak yaptıklannm
sonımluluğundan kendisini tarih karşısnıda
kurtaramaz. Çfinkfi adı üstünde Başbakanm
İdari Işler Yantamcısı'ydL I. Erim
Hükümetfın, Nihat Erim'i de kuOanarak
tökezkten o'ydu. Sonunda bu hükümetten
önce on bir bakan istifa etti ya, bunlar ashnda
on bakandır; on birinci, cşi bittiği için çekflen
Sadi Beydi. SömürücüJerin eski (aktiğklin
Sömürecekleri ülkede her şeyi önce bölerier,
halkı birbirüıe dûşürürlen sonra da egemen
oiuriar, kolayca sömürürter. Amerika en az
1950'den beri Törk hallonı böhneye
çanşryordu; başardı da. Bay Sadi Koçaş, sanki
Amarika'ya yardun ediyordu: I. Erim
Hükümeti'nin reformcu, Uerici en az yedi
bakamnı yıprato, memleket politikasmdan
böldü attı. Daha sonra örneğin, İsmet Paşa'yı
Halk Partisi'nden ayıranlardan biri oldu;
paşayla partiden istifa eden otuz
millet\ekilinin başmda yüriiyordu; Halk
Parosi'ni de böktüm bfldi
BffiBAKIMA
SERVER TANİLLİ
. .Çıktık Açık Alınla.
Susuıiuk, arkasından Hizbullah, şimdi degeüp sap-
landığımız Baünan bataklığı... Hepsinde de, devle-
tin şu ya da bu ölçüde parmağı var; kiminde kapa-
lı, kiminde açık. Hepsinde yasadışılık. Oysa deviet-
le hukuk iç içe olan kavramlar; nasıl devtetsiz hu-
kuk olmuyorsa, hukuksuz devtet de -hele çağımız-
da- akıl dışı. Bütün bu gelişmelerde devtetin ve hu-
kukun aldığı yaralar apaçık ortada.
Nereden kaynaklanıyor bunlar?
Bir daha tekrarlanmamalan için ne yapmalı?
•
Cumhuriyet'i kuran kadrolann, üzerinde daha da
büyük bir trtizlikle durduklan, başta iki konu oldu:
Devlet ciddiyeti ve hukuk!
Bu iki konuda, onlan hatta biraz katı da bulabilir-
siniz. Ama yetıştikleri tarih dönemi, yaşadıklan ve
gözJemteri, onlan, toplumu bir Doğu toplumu olmak-
tan çıkanrken, devleti ve hukuku ciddîtemeller üze-
rine kurmaya ve uygulamaya da götürmüştür. Dev-
lete bir "cumhuriyet" biçimini vermek, ne bir yakış-
tırma ne de bir hevesti; yönetimin bu yolla daha ite-
ri adımlaratacağına inanıyoriardı. Hukuk söz konu-
su oldukta, Medenî Yasa'dan başlayarak, cezada,
usulde, ticarette, özetle heralanda, ileri Avrupa'nın
en önde gelen fikrî ürunlenni örnek diye alıp kabul-
lenmelerinde de bır düzen, bir hak ve adatet kaygı-
sı ağır basmıştır. Öyle olmasa, Osmanlı'nın "yama-
h öo/jça"sını alıp sürdürürlerdi ki, yapmamışlardır.
Ben, 1930'dakı ünlü Üniversite Reformu'nun ar-
kasından, Alman kültürünün -hemen her alanda- do-
ruk noktasında olan bilim adamlannı, HitJer'in zul-
münden kaçmalannı daftrsatbilip, Türkiye'nin üni-
versitelerine çağırarak kürsüleri onlara açmayı da,
devlet ve hukuk ciddiyetinin bir sonucu olarak gör-
müşümdürhep. Herkes bilir Oyıllarda ülkemizin üni-
versiteleri evrensel düzeydeydi ve en güçlü fakül-
telerden bın de, Istanbul Hukuk Faküttesi idi. Bu sa-
tırlann yazan da, oradan ve o büyük hocalardan fey-
zalmış olmanın onurunu taşımıştır sürekli.
Cumhuriyet yönetimi, 1946'da Üniversiteter Ka-
nunu'nu çıkararak üniversiteye özerklik de tanır ki,
işlerin ne kadar ciddî tutulduğunun bir başka işare-
tidir.
Sözü nereye getireceğim?
Şuraya: 1950'lerle beraber çözülmeye başladık.
Devlet ve hukuk da, o yıllardan kalkarak darbe ye-
meye başlar. Alın sadece şu ömeği: Demokrat Par-
ti yıkıldığında arkaya bıraktjğı hukuk, 1950'de CHP'nin
kendisine emanet ettığı hukukun gerisindeydi. Ya-
ni her şeyin olduğu gibi onun da attından girip üs-
tünden çıkmışlardı...
27 Mayıs, çağdaş bir anayasa getirerek, deviet-
te ve hukukta açılmış gedikleri doldururken, gele-
cek için de temeller atar. Açtığı kapılardan Türkrye
Işçi Partisi de girerek, parlamentoya çağdaş bir içe-
rik ve düzey getirir.
Ne var ki, hiçbiri yaşatılmaz!
Devlet ciddiyeti ve hukuk adına kazanılmış mev-
ziler, birer birer geri alınır; ve ülke, 80'li yıllann baş-
lannda, "7982/Anayasas/"denen,amaanayasadan
başka her şeye benzeyen bir kepazeliğin sultasına
sokulur. Turgut Özal'la beraber, geriye dönüş da-
ha da hızlanır... '~ • • "^r .«• j.sııb
Işte buraiardan geliyoruz! m'r" '"
s
"
c
" i^'<
Anayasaya saygı kalmamıştır; çünkü anayasa
adına saygı duyulacak bir metin yokturortada. Dev-
letin ciddiyeti ve hukuk ağır darbeler yemiştir; çün-
kü, devlet yetkisiyle donatılmış kadrolar, birkaç is-
tisna dışında, böylesi bir ciddiliğin bilincinde oima-
dı. , ; ,
Peki ne yapmalı?
Yeni bir yüzyıl, Türkiye'de 'yeni başlangıçlâr"m
yüzyılı olabilir. Köklü bir devlet ve hukuk reformu,
geleceğe doğru yeni bir yolun taşlannı döşeyebilir.
Yürüyüşün ilk işaretını verecek olanlar da başta
aydınlardır.
Üniversiteler ve medya uyancı olmalıdırlar.
Gerçekçi ve akılcı önerilere ihtiyacımız var.
Siyasal yaşamı etkilerken, halkı da etkileyecektir
bunlar.
Kötü bir sürecin içindeyiz, ama bir yazgı da de-
ğil yaşadığımız; yeni bir süreci başlatmak, daha
doğrusu bir çığır açmak elimizdedir. Vaktiyte büyük
çetinliklerin üstesınden gelmış birtoplumun çocuk-
lanyız. "Çıktık açık alınla", şimdi iş olsun diye söy-
leniyor çoğu yerde ama, o beste, ilk seslendirildiği
yillarda geçmişten geleceğe doğru yapıcı ve güven
duyan hançerelerden çıkıyordu.
Bugün de, yeni bir yürüyüşte aynı inançla hay-
kınlamaz mı?
Mumcu davasına ailesi alınmadı
Gizli oturuma
yayın yasağı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Gazetemız
yazan UğurMumcu'nun
katledıldiği bombalı su-
ikasta kanştıgı iddiasıy la
yargılanan AbduHah Ar-
gun Çetin'in istemı üze-
rine gerçekleştinlen gız-
li oturuma Mumcu'nun
ailesi ve avukatlan alın-
madı. Mahkeme heyetı-
nin geçen celse jandar-
manın hazırlamasını ıs-
tediği ve Çetin'in bomba
bilgisinin ölçülmesının
amaçlandığı biürkişi he-
yeti emnıyet görevlilerin-
den oluştu.
Mahkemenin geçen
oturumda verdiğı ara ka-
rar üzenne duruşmaya ge-
len Ankara Emniyet Mü-
dürlüğü'nde görevli 3
bombauzmanının kımlik
tespıtleri yapıldı. Mum-
cu ailesi, geçen duruşma-
da bilırkişı heyetınınjan-
darma görevlilerınden
oluşturuhnasınm karar-
laştınldığını anımsatarak
ıtirazeto.
Cumhuriyet Savcısı
Hamza Keleş, bomba uz-
manlanna, sanığın dos-
yada yer alan ve kımı za-
man reddettiği beyanla-
nnı anımsatarak bomba-
lama olaymda civalı fün-
yenın kullanılıp kullam-
lamayacagı konusunda ra-
por hazırlamalannı istedi.
Çetin, açıklamalarda
bulunmak için25 Ocak'ta
savcılık aracılığıyla gön-
derdiği dılekçenin kendi-
sine ait olduğunu söyle-
di. Çetin, can güvenliği
sağlanmadığı için konu-
şamadığını kaydetti.
"Benim Uğur Mumcu
olayıyla hiçbirilgim yok"
diyen Çetin, gizli oturum
yapılmasını istedi.
Çetin, "Basm üzerin-
de provokasyon yapmak
üzere görolendirildim.
Ben,banaverilen donele-
rigazetecierevekomisyo-
na anlatnm. Savcıhk Üa-
dem tutarsızdır. Basına
aktardığun bilgileri. dev-
letin resmi göreviileri ve-
ya çete mensuplanndan
ahnış değJKm" diye ko-
nuştu. Savcı Keleş, sanı-
ğın gizli oturumda din-
lenmesine karar verilme-
sını istedi.
Mahkeme, soruşturma-
nın genişletilnıesi istem-
leriniyazılı olarak bildir-
mesi için müdahil avuka-
tma süre verilmesine,
bomba uzmanlannın ha-
zırlayacağı raporun bek-
lenmesine ve sanığın tu-
tukluluk hahnin devamı-
na karar verildığını belir-
terek duruşmanın ertelen-
dığıni açıkladı. - ~