Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ŞUBAT 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kulturfr/cumhuriyet.com.tr 15
'Amerikan Rüyası'nı tersyüz
edenbirhiciv...
Eli kulağındaki Oscar ödüllerinden
kuşkusuz nasiplenecek, sarsıcı bir kara
komedi başyapıtı, bugün gösterimegiriyor
Wes Bentley, Thora Birch, Mena Suvari filmin umut veren gençleri
American Beauty / Yönetmen: Sam Mendes / Senaryo:
Alan Ball / Kamera: Conrad L. Hall / Müzık: Thomas
Nevvman / Oyuncular: Kevin Spacey, Annette Bening,
Thora Birch, Mena Suvari, Chris Cooper, Wes Bentley,
Allison Janney, Peter Gallagher / ABD 1999 (UIP)
Son haftalarda baştan sona büyük ke-
yıf alarak. tadını çıkararak, yoğun bir il-
giyle sçyrettığımızender Amenkan film-
lennden olan 'American Beauty', ticari
'Amerikan Güzeli' adıyla bugün gösteri-
me gmyor. Fılmin adı ("Amerikan Güzel-
liği'), öncelikle ele aldığı konusuyla. o ma-
lum Amenkan hayat tarzından kaynak-
lanıyor, o parlak 'Amerikan Rüyası'nın
bize yıllaryılı dayattığı o dayanılmaz sa-
nşın bebek ımgesinı çağnştınyor(Lester
Burnham'ın şehvetli bakışlannı topla-
yan, yeniyetme kızının seksi arkadaşı An-
gela aracılığıyla), aynca filmin baş kah-
ramanlanndan Carohn Burnham'ın bah-
çesinde yetıştirdıği kırmızı gül çeşidine
de gönderme.
Büyük bir kentin banliyösünde yaşa-
yan, orta-üst sınıftan çağdaş bir (daha
doğrusu ıki) Amerikan ailesinı karşımı-
^ga."geJiriyor, kuşkusuz şimrfideîı kb.tcjftu,»:
çıkan bu yılın Oscar ödüllerinde adından
en çok söz ettırecek ve mevsime damga-
sinı vuracak filmlerden biri olacak 'Ame-
rican Beauty". Mum ışığında, 'asansör
müziği' eşliğinde topluca yemek yenen,
dayalı döşelı. yeşillikler ıçindekı, garaj-
lı. bahçeli, şırin bir banlıyö evınde, gö-
rünürde her şeym düzgün gittiği, anne, ba-
ba, kızdan oluşan 3 kışılık Burnham aı-
lesının her bıri ayn tellerden çalan birey-
lerinı önce tanıyor ve bu çekirdek aile-
YENİ BASLAYANLAR
The şone Collector-
Kemik Koleksiyoncusu
Manhattan'da korku estiren seri
cinayetler işleyen korkunç bir katili,
arkasında bıraktığı garip
ipuçlanndan ızleyerek yakalayacak
akıllı bir detektifle zeki bir genç
kadın polisın (Denzel
VVashington'la Algeiine Jolie)
serüveninı aktaran yenı bir polisiye
olan "Kemik Koleksjyoncusu"
bugün göstenme gınyor. Jeffrey
Deaver'in çok satan romanından
sinemaya uyarlanan "Kemik
KoleksiyoncusıTnu, "Dead Calm",
"Patriot Games" gıbı sürükleyıcı
ve hareketlı filmlenyle tanman
Phillip Noyce yönetmiş. Uğradığı
saldın sonucunda yaralanarak
boynundan aşağısı tutmaz olan
detektifi Oskar ödüllü Denzel
\Vashington. felçli detektife yardım
eden genç polisi de ünlü oyuncu
Jon Voight'un güzel kızı Angelina
Jolie oynuyor. Acımasız katile karşı
sonuna dek mücadeleye kararlı, biri
felçli ötekı toy, ıki polis
kahramanımızın amacı, bir an önce
katili yakalamaktır ve ıkilı bunun
için tek vücut halinde düşünüp
hareket etmek zorundadır..
• Tiyatro kökenli Ingiliz yönetmen Sam
Mendes'in ilk yönetmenlik denemesi 'American
Beauty', senaryosundan anlatımına,
görüntülerinden müziklerine kadar kesinlikle
kaçınlmayacak, zehir zemberek bir kara komedi.
nin akordunun çoktan bozulduğunu an-
lıyoruz çok geçmeden. Buram buram
mutsuzluk, yapaylık kokan, çözülmenin
eşiğındeki bir aıle Burnham'lar.
14 yıldır çalıştığı işten tasarruf gerek-
çesiyle kapı önüne konan. 42 yaşındaki
metin yazan Lester Burnham (üstüne cuk
oturmuş bu rolde unutulmaz bır KevinSpa-
cey var), kansının da kızının da evde pek
adam yerine koymadığı, orta yaş bunalı-
mına gömülmüş, olası bır duygusal pat-
lamanın eşiğindeki mutsuz. yorgun birai-
'-.k^erisi^pardon reısi. Dızgınleri bütünüy-
le onu görmezden gelen iki kadının eli-
ne vermiş. Sinık koca, tutuk baba Lester,
işkolik, soğuk kansının ilgisizliğini, er-
genlik çağının huzursuzluğunu yansıtan,
kendine güvensız. huysuz kızının saygı-
sızlığını sıneye çeken bir peygamber gı-
bi iyice kopup koyvermış.
Zaten Burnham'lann biryılmı aktaran
filmi, bıryıl sonra öleceğmi belirtip baş-
tan mutsuz sonunu açık ederek bu sevgi-
li Lester'imiz anlatıyor, alaycı bir birin-
ci tekil şahıs ağzıyla. Nicediryatıp kalk-
mayan Lester-Carolyn çifti, gıderek son
noktasma yakiaşan çoğu evlilıkteki gıbı,
gınlen cinsel perhize, inatla ve ısrarla de-
vam havalannda, burunlanndan kesin-
likle kıl aldırmıyorlar.
Adam yerine konmayan Lester
Kansının sezıp sezmemesine aldır-
maksızın mastürbasyon yapıyor Lester,
duşta, yorgan altında filan. Abazanlıktan
nerdeyse duvara tırmanacak hale geldi-
ğinden ötürü, kızının eve yatıya getirdı-
gı, sanşın, çekici, Lolıtamsı arkadaşı An-
gela'dan (Mena Suvari) gözünü alamı-
yor bir türlü. Emlakçilik yapan, kariyer
düşkünü, hırslı, güzel karısı Caroryn (An-
nette Bening) ıse gül yetiştıren, başanya,
paraya susamış, açgözlü, vıdı vıdı bir İca-
dın. Hem biraz anaç tavuk havalannda,
iddialı ama fos bir anne, hem de kınştır-
dığı yakışıklı emlakçilerkralı Buddy Ka-
ne'le (PeterGallagher) gizli bir ilişkı pe-
şindeki. gözü dışarda bir orta yaşlı eş.
Ancak sonunda Buddy'nın kral sevışme-
sinden bağıra çağıra nasibinı alması da,
bir çözüm olamıyor tatmınsız Carolyn
için. Üstelik bır de Lester'ı boynuzladı-
ğı gerekçesiyle harap edıyor kendini. ha-
bire torpıdo gözündeki tabancayla oyna-
yıp, kurban olmayacağım, diyerek. An-
nesiyle babasından hayal lunİdığına uğ-
radığı besbellı, hassas, öfkesi burnunda,
ası, sancılı, yeniyetme kızlan Jane (Tho-
ra Birch) de yan eve taşınan komşu Fitts
ailesinın meraklı genç oğlu Ricky'yle
(Wes Bentley), soğuk savaşlann yaşandı-
ğı, yıpratıcı aile evınden kaçıp Nevv York'a
gitmeyi yeğliyor. Burnham'lardaki kaos,
yan eve gelen yeni komşu aılede de sü-
rüyor, başka boyutlarda olsa da.
Her sabah koşusunu savsaklamayan,
bın narkozcu, öteki vergi uzmanı olan, sev-
gıyle sevecenlıkle evlat edindikleri bir
köpeğe bakan, gayet efendi, insancıl, cid-
di, eşcinsel birikili, mahalleye hoşgeldi-
nız niyetıne bır demet çiçek sunuyor ye-
nı komşuya. Onlara ve çıçeklerine du-
Denzel VVashington 'Kemik
Koleksiyoncusunda felçli bir polis.
Jeanne D'Arc /
Yönetmen: Luc
Besson/
Senaryo: Andrew
Birkin, L. Besson
/ Kamera: Thierry
Arbogast / Müzik:
Eric Serra /
Oyuncular: Milla
Jovovich, John
Malkovich, Faye
Dunaway,
Tchemy Karyo,
Dustin Hoffman,
Pascal Greggory,
Vıncent Cassel,
Timothy West /
1999 Fransa-ABD
(WB)
O artüibir a&ze ve kahramanFransa'nın ünlü katedraü'yle tanman
Rouen kentinde, 1431 'de, cadı gibi yakı-
lışının üstünden 5 yüzyıl geçtikten sonra
Vatikan taraflndan azize mertebesine yük-
seltilen, Fransa tarihini değiştirmiş. 'Lor-
raaıe1Ku!saIBakire'JeaiHKD'Arc'm(Jan
Dark). zamanla söylenceye dönüşmüş,
dokunakJı hikâyesi, Carl Dreyer ustamu
Renee Fafconettfyle çevirdıği, 1927 ya-
pırnı, ünlü sessiz klasiğinden gÜTiümüze,
sinemanin ilgi alanından pek kurtulama-
yan bir konu oiageldi zaman zaman.
Falconetti denen eşsizoyuncunun, ge-
nelde büyük plan yüz çekimkrine daya-
nan Dreyer'in Jeanne D'Arc uyarlaması-
nınardından, 1948*de,Vfcto-Ftenıing'm,
yaşlı Ingrid Bergman'a 18 yaşındaki ef-
sanevi kahramanı oynattığı, Amerikan
yapımını, Premingertarafmdan keşfedil-
miş, gencecik bir Jean Seberg'in baş ro-
lünü üstlendiği, 1956 yapimı, bır başka
başansız Hollywood versiyonu izlemiş-
tı. RobertBresson'un 'JeaımeD'Arc'mDu-
ruşması'ndan( 1962) yaklaşık 30 yıl son-
ra, bir başka Fransızın, Jacques Rivet-
te'in, Sandrine Bonnaire'la yaptığı. iki
fifmlik 1993 yapımı uyarlaması, fstan-
bul Film Festivali'nde gösterilmişti.
Fransızlann en Amerikalı yönetmeni
olarak etiketlenen Luc Besson da son fil-
minde, işte bu 15. yüzyıl efsanesine ba-
kıyor, görselliği öne çıkaran, kendine öz-
gü, akıcı, sürükleyici (ve bu kez biraz da
milliyetçi) sinemasıyla. 'Cesur Yfirek'in
bütündünyadatutmuş başan recetesini yi-
neliyor Besson. Mflla Jovovich'in en ba-
şartlı Jan Dark olduğunu da rahathkla
söyleyebilinz, androjenimsı fiziğı veoyu-
nuyla.
Tann tarafmdan Ingiliz boyundurugun-
daki Fransa'yı kurtarmak ve Charles'ı
(John Malkovich), Fransa kralı yapmak-
la görevlendirildiğine yürekten inanan,
yoksul, dindarköyiü kızının,19 yılhk, tra-
jik yaşamını, çocukluğu-gençliği, savaş-
lan-mücadelesi ve ihanete uğrayıp yargı-
lanarak yakılması olarak kabaca 3 bö-
lümde anlatıyor Besson. Bütün gün gü-
nah çıkardığı kilisede, hep Tann'dan ko-
nuşan, inançlı, saf ve isyankâr kızm tüm
hayatı, Tann, kilise, kral ve düşman İn-
gilizlerden ibaret. Misyonunu yerine ge-
tirmek için at binip sancak taşıyan, silah
kullanan ve erkek gibi dövüşerek yönet-
tiği orduyla 1429'dalngilizleri Orleans'tan
sürüp atan, Reims'de taç giydirdiği veii-
ahtı Fransa kralı 7. Charies yapan 'Kut-
sal Bakire', kendi vatandaşlanyla din
adamlannm ihanetine maruz kalıp içeri
tıkıhyor, 1431 'de de Burgonya Dükü ta-
rafından Ingilizlere satılarak Rouen'da
yakıliyor sonunda. Zindanda konuşup
derdeşerek sakinleştiği 'vfcdanınr Dus-
tin Hoffman'ın canlandırdığı ve "Sengör-
mek Lstediğini gördiin" diyerek kahrama-
nımızı teselli ettiği fılmde ErfcSerra'nm
görkemli müziği fînale doğru gıtgıde aza-
lıyor ve dramatik fînalde Caıi OrfPun
Carmina Burana'sı patlıyor.
Amerikan sermayesiyle kotanlmış,
ABD- Fransa ortakyapmu 'JeanneD'Arc*,
Amerikanvari çalışan yönetmen Luc Bes-
son 'un. Hollyvvood yapımlanyla kıyaslan-
dığında bayağı derinlikli sayılan yoru-
muyla. gözalıcı, hattayeryer görkemli bir
tanhsel üstünyapımadönüşüyorsonuçta.
Fransız tarihinin hergele Gilles De Rais
(Vinceııt Cassel), kralm üvey kardeşi olan,
Orleans savnnucusuLordDunois(Tcheky
Karyo), küfiirbaz, şişko savaşçı La Hire,
Jeanne'm koruması yüzbaşı (PascalGreg-
gory) vb. gibi 15. yüzyıi kahramanlannı
neşeli, haşan. haylaz gençler olarak yan-
sıtan ve Özelhkle kalabalık ama dinamik
savaş sahneleriyle göz dolduran filmde,
Malkovich, Hoffman, kralm kayınvalde-
si Faye Dunavvay gibi şöhretler de var.
dak büken yeni komşu, donanmadan
emekli, kışla disiplinını yuvasma da ta-
şımış, eşcinsellerden hıç hazzetmez, oğ-
lu Ricky'yı ot içti diye akıl hastanesıne
kapatıp askeri okula yazdırmış, kansı-
nıysa (Allison Janney) ruh hastasına çe-
virmiş, baskıcı baba, sert, ırkçı, tutucu de-
niz albayı Fitts (Chris Cooper), oğluyla
komşu Lester'ın ve kızı Jane'in yakınlaş-
masından fena halde huylanıyor derken.
Homolardan onca nefret eden, oysa gö-
ründüğü kadar sert olmayan albayımı-
zm, reddedilişi sindiremeyince giriştiği
dehşetengiz eylem, alabildiğine çarpıcı bir
sürpriz finale saklanmış filmde.
Tutucu, sert albay baba...
Görünürde garsonluk filan yapan, oy-
sa belli müşterilerine torba tutan. ot satı-
cısı, uyanık genç Ricky, disıplmden ka-
fayı yemış, silah koleksiyonunda birNa-
zi tabağı da bulunduran, fînaldeki sütp-
nzıyle seyirciye vay be dedirtecek, zaval-
lı, takıntılı babasını gayet iyi idare ediyor.
Habıre çekim yaptığı kamerasıyla her an
hayatın güzelliklerini yakalama ve ka-
setlere doldurma peşindekı, röntgenledi-
ği komşu kızı Jane'e de tutulan, uyanık,
akıllı birgenç Rıcky Ve 'çevresindekisa-
yısızgüzelliğin, güzeh'm hayata öfkeli kal-
mayı, hiddedenmeyı anlamsız kıkhğmın'
da farkmda. Onun için güzellik, kamera-
sıyla saptayıp görüntülere döktü-
ğü, boş bir naylon torbanın çer
çöple birlikte havada salına salı-
na uçuşu, örnegin. Gözü gibi ol-
muş, hiç aynlamadığı kamerasıy-
la, hayata bakan, saptayan Ricky,
seksi Angela'nın yapayiığını he-
men çakıveren bir insan sarrafi
aslında. Asıl güzelin Jane olduğu-
na inandırdığı genç kıza, doğal-
lığı, kendine güveni, yetinmeyi
ve mutlu olmayı filan öğretiyor.
Zamanla sıradanlaşan evlıliğin
çarkmda sürgit öğütülmektense,
sahteciliğin, iletışim kopukluğu-
nun öne çıktığı yoz yaşamını gü-
nün birinde şöyle bir silkinip de-
ğiştirmeye yönelen, yine de bazı
şeyler için artık çok geç kaldığı-
nın farkındakı Lester, geride kal-
mış gençliğini, yitmiş kişiliğini, ot
aldığı genç Ricky'yle arkadaşlık
ederek, 'American WDman'gıbı es-
ki şarkılan. The Guess Who gibi
eski gruplan dinleyerek yakalama-
ya çalışıyor. Lester'ın san saçlı
mavı gözlü, Angela çıtınyla pat-
lak veren uyanışını ve değışiminı
eksen alan 'American Beauty'de,
Lester'ın hayal ettiği ve kıza duy-
duğu yoğun tutkuyu yansıtan, o kır-
mızı gül yapraklannı Angela'nın
çıplak bedenine yağdığı şaırane
görüntü, sık sık leıtmotifgıbı kul-
lanılmış.
Sarsıcı bir ^i
Televızyona başarılı komedi
metinlen yazan Alan Ball'un. ıyi
çizilmiş, gözlemleredayanan, kan-
lı canlı karakterlerle bezenmiş,
son derece sağlam senaryosun-
dan, Amenkan banlıyö yaşamına
yabancı, 1966 doğumlu Ingiliz
yönetmen Sam Mendes'in çekti-
ği 'American Beauty', senaryo-
sundan anlatımına, kamera usta-
sı Conrad L HaD'un görüntülerin-
den müziklenne kadar kesinlikle
kaçınlmayacak, sıradışı, zehir zem-
berek bir kara komedi denemesi.
hatta düpedüz bir başyapıt. Altın
Küre'lerden muzaffer çıkan bu sa-
tirik, sinik, komik ve trajik film,
çağdaş bır Billy Wîlderyergısı gi-
bi izlenen, 'Amenkan Rüyası' ma-
salını tersyüz eden, etkileyici, kış-
kırtıcı ve sarsıcı bir 'ilkfilm',gü-
lümsetırken acıtan. Bir ilk fılmden
umulmayacak kadar başarılı ve
kesinlikle ilgisız kalınamayacak
nitelıkteki bu 'American Beauty',
özetle Hollywood sinemasının son
dönemdekı yüz akı bızce.
KEDİGOZU
VECDİ SAYAR
Anayasamı İstiyorum
"Devlet denince akla önce insan onuru gelir...
Bu onuru yükselten devlet, aslında kendi varlığı-
nı yüceltir... Bu varlık öyle bir erdemdir ki, insanı
devletin kurallanna saygı duymaya mecbureder..."
Mithat Paşa söylüyor bunlan. Yılmaz Kara-
koyunJu'nun yazıp, Tamer Levent'in yönettiği "Ön-
ce İnsan", ya da öteki adıyla "Mithat Paşa" adlı
oyunda. Ankara Devlet Tiyatrosu'nun bu mevsim
sahnelediği en önemli oyunlardan biri bu oyun.
Önemli, çünkü yakın tarihimizın bir kesitini resim-
li roman gibi gözlerimizin önüne serıyor, sorgulu-
yor. Tıpkı aynı yazann imzasını taşıyan "Salkım Ha-
nımın Taneleri"nde olduğu gibi.
Üstelik, bu kez siyahla beyazın arasındaki gn
tonlar daha bir egemen. Yanı resimli romanın iki
boyutlu anlatımının rahatlığına sığınmıyor, klişe-
lere yüz vermıyor, kahramanlarını çelişkileri ile
yansrtmaya çalışıyor. Ne Mithat Paşa sütten çık-
ma kaşık, ne de Abdülhamid sütü bozuk bir kan-
lı sultan... Doğruları ve yanlışları ile iki insan...
Haa, bunun Abdülhamid'i yücelten, hak etmedi-
ğı bir konuma yerteştiren bır davranış olduğunu
söyleyenler olacak kuşkusuz. Onlara dıyecek sö-
zümüz yok. Onlar, sorgulamayı pek sevmezler. lyi-
lerin mutlak iyi, kötülerın de mutlak kötü olarak
anlatılması işlerine gelir (Tabii ki kötü bır nıyetleri
yoktur. Sadece halkın yararını düşünürler ve bu
yüzden kafalann kanşmasına yol açabileceğini dü-
şündükleri zarariı fikirtere geçit vermezler). II. Ab-
dülhamid'i iki fırça darbesi ile karalamak kolay-
cılığına düşmeyen Karakoyunlu, "Hürriyet Kah-
ramanı" Mithat Paşa'nın trajik yazgısını günde-
me getirirken, aslında ülkemizin ıçinde bulundu-
ğu değerler karmaşasına ayna tutuyor.
Kediler çok iyi bilir; iktidar hırsının yol açtığı kar-
maşadan her zaman birileri yararlanmış, farklı
özelliklere sahip iki devlet adamının çatışması, is-
tibdadın ve zulmün kapısını aralamıştır. Mithat
Paşa ile Cevdet Paşa arasındaki iktidar savaşı
da II. Abdülhamid'ın ekmeğine yağ sürmüştür el-
bet. Bu çatışmadan yararlanan Abdülhamid, bir
yandan Mithat Paşa'nın anayasasını kabul eder-
ken, öte yandan Cevdet Paşa'yı devreye sokar
ve şöyle der: "Paşa, bir desti düşün. Bakıncaher
şeyı mükemmel görünsün. Lakin sırrının altına iğ-
ne başı kadardelikyeheştir. Okyanusu koysan içi-
ne, o delikten akargider..." O güntien bugüne ana-
yasalarda küçüklü büyüklü delikler açarak ve "bir
defa delinme ile birşey olmayacağım" söyleye-
rek geldik. Anayasamızı, anayasak haline getir-
dik.
Şimdi yeniden anayasa tartışıyoruz. Yalnızca ke-
diler değil, bu topraklarda yaşayan herkes bir
şeylerin değışmesi gerektiğinin farkında. Ama
ne?
Anayasayı değiştinnekle özlenen değişim sağ-
lanabilecek mi? Nasıl yapmalı da "destinın altı-
na açılacak delikler"e karşı uyanık olalım?
Kuşkusuz bugün de Mithat Paşa gibi nice de-
ğerli aydınımız var. Kuşkusuz, "Batı standartla-
nnda" en iyi anayasayı da hazırlayabılecek biri-
kime ve yeteneğe sahip bu değerli uzmanlar Ama
onlar da bılır ki en güzel taslak bile "deliniverir"
komisyonlarda falan. Hem de bir yerinden değil,
kaç yerinden... Önemli olan, toplumun bu "de-
linmeler"e karşı uyanık olması. Yani anayasaya
sahip çıkması. Yani anayasanın kendi yaşamı ile
ne kadar yakından ilgili olduğu gerçeğinin farkı-
na varması.
Bunun da yolu, anayasayı tartışmaktan geçi-
yor. Ancak nasıl yaşamak ıstediğıne karar veren
bir toplum, o yaşam biçımını savunabilir. İşte o
yüzden "bır toplumsal sözleşmeye gidecek sü-
reci açmak ve kendi anayasasını yapmış bir top-
lum olmak için" konuşalım, tartışalım diyoruz.
Dünya Kitap Dergisi'nin
100. sayısı yayımlandı
• Kültür Servisi - Dunya gazetesınin yaklaşık 10
yıldır aylık olarak çıkarttığı "Dünya Kitap
Dergisi'nin 100. sayısı yayımlandı. Yayın
yönetmenliğini Faruk Şüyün'ün yaptığı dergide
Ahmet Günbaş, Cengiz Bektaş. Hasan Öztoprak.
küçük İskender, Refik Durbaş. Sait Maden. Sennur
Sezer ve Turgay Fişekçi'nin yeni şiirlerinin yanı sıra
Adnan Özyalçıner, Erdal Öz, Erendiz Atasu, Oktay
Akbal ve Orhan Duru'nun son öyküleri de
okuyucuya sunuluyor. Derginin 100. sayısında,
TRT için 'Baykuşlann Saltanatf isimli dizi
çalışması yapan Attilâ İlhan'ın senaryosundan ve
Buket Uzuner'in yakında piyasaya çıkacak 'Nevv
York Seyır Deften' kıtabından bırerbölüm de
bulunuyor. Aynca yazın ve >a>ın dünyasına
katkılanna ödüllerle de\am eden derginin, şubat ayı
Telif Kitabı Ödülü'ne Nedim Gürsel'in 'Resimli
Dünya'sının . Ayın Çeviri Kitabı Ödülü'ne ise
Anthony Giddens'in Osman Akınhay çevirisiyle
'Elimizden Kaçıp Giden Dünya'sının değer
görüldüğü bildirildı.
Alpay Kabacalı'nm 40. sanat yiif
yarın kutlanıyor
• Kültür servisi -1997den bu yana PEN Yazarlar
Derneğı'nin başkanlığını yapan Alpay Kabacalı'nm
40. sanat yılı, yann 16.00'da BEKSAV'ın
düzenlediği bir etkinlikle kutlanacak. Suna Aras'ın
hazırlayıp sunduğu etkinliğın katılımcılan şöyle:
Adnan Binyazar, Şükran Kurdakul, Konur Ertop,
Osman Şahin. Arife Kalender. •
BUGÜN
• CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU nda
saat 19.30'da EnsemMe Mereuer'ın oda müziği
konseri yer alıyor. (232 98 30)
• BORUSAN'da saat 10.00 da 'Müziğin Rengi 3'
adlı çocuk atölyesi ile 12.30 ve 17.30 saatlerinde
'Akdeniz Metaforlan II: Lübnan'dan Çağdaş Sanat'
adlı video belgesel izlenebilir. (292 06 55)
• BİLGİ ÜNİVERSİTESİ nde saat 19 OO'da Barry
Levinson'un yönettiği Wag The Dog adlı film
gösterimi gerçekleşiyor (216 23 15)
• BEYOĞLU ADA KÜLTÜR'de saat 18.30'da Halil
Turtıanlı'nın 'Kûltürel Muhalcfct Tarihi' konulu
paneli yer alıyor/25/ 38 78)
• DULCİNEA'da saat 22.30'da caz pıyanısti Aydın
Esen'in Randv K. Esenın vokalı eşliğinde vereceği
konser izlenebilir (245 10 39)
• AKSANAT'ta Ladv Day'in 'The Many Faces of
Billie Hob'da>' adlı caz belgeseli saat 12.30'da
göstenliyor (252 35 00)