Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CumhuriyeC
Imtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordinatörii: Hikmet
Çetinkaya • Yazuşleri Müdürii: fbrahim
Yüdız • Sorumlu Müdür: Fikret tlkiz
# Haber Merkezı Müdürü: Hakan
Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Isühbarat: Cengiz Yıldınm 0 Ekonomı. Özlem
Yüzak • Kultür Handan Şenköken • Spor
Abdülkadir Yiicelman • Makaleler' Sami
Karaören • Düzeltme Abdullah Yazıcı •
Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bügı-Belge:
Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç
Yayın Kurulu: tlhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç,
Hikmet Çetinkaya, Şükran
Soner, tbrahim Yıkhz,Ortun
Bnrsalı. Mustafa Balbay,
Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No:
125, Kat:4, BakanJıkJar-Ankara Tel. 4195020 (7hat), Faks:
4195027 • Izmır Temsücısi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv.
1352 S. 23 Tel. 4411220, Faks: 4419117 • AdanaTemsücisi:
Çetin Yiğenoğlu, Inönû Cd 119 S. No:l Kat:l, Tel: 363
12 11, Faks-363 12 15
Müessese Müdürii: Üstün
Akmen # Koordmatör:
Ahmet Korulsan 9
Muhasebe: Bfllent Yener
• İdareHüseyin Gürer
• Satış: Fazüet Kuza
MEDYA C: • Yönetım Kunılu
Başkanı - Genel Müdür: Gülbin
Erdnran 9 Koordmatör Rehı
Işrtman 9 Genel MûdûrYaıduncısı.
SevdaÇobm Tei: 514 07 33 -
51395 80-51384«Wl,Faks;5138463
YavımU>ai] \e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basrn \e > aymcılık A Ş
Türkocağı Cad 39 -I i Cagalaglu 34334 Istanbul PK 24b - Sı'rkecı 34435 lstanbul
Tel 10/212)5120505 (201ut)
Faks- (0^212) 513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 18ŞUBAT 2000 Imsak:5.22 Güneş: 6.49 Öğle: 12.25 Ütindi: 15.18 Akşam: 17.47 Yatsı. 19.09
Modacı Çağlayan
koleksiyonımu
tanıttı
• Haber Merkezi-
Londra'da başlayan moda
günleri kapsamrnda Türk
modacı Hüseyin Çaglayan,
2001 sonbahar-kış
koleksiyonunu sergiledi.
Çağlayan'ın degişik bir
sunumla tanıttığı giysileri
arasında en çok ilgi
çekeni, kahve masasından
eteğe dönüştürdüğü
parçaydı
AÜ öğretmen
yetiştirecek
• Haber Merkezi-
Anadolu Üniversitesi,
uzaktan öğretim
yöntemıyle okul öncesi
eğitim kurumlanna
öğretmen yetiştirmeye
hazırlanıyor. Programa, kız
meslek liselerinin çocuk
gelişimi ile ilgili eğitim
veren bölümlerinden
mezun olanlar kabul
edilecek. Milli Eğitim
Bakanı Metin Bostancıoğlu
ile Anadolu Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Engin
Ataç arasında imzalanan
grotokole göre "Okul
Oncesi Eğitim Lisans
Prograrm"na, ÖSS'nin
herhangi bir puan türiinden
105 ve daha yukan puan
almak gerekiyor.
Petrol kipliiiğiyle
mücadele
• AıNKARA(AA)-
Türkiye, petrol kirliliğine
karşı uluslararası işbirliği
öngören protokole taraf
oluyor. TBMM Çevre
Komisyonu'nda, 1990
Petrol Kirliliğine Karşı
Hazırlıklı Olma, Karşüık
Verme ve tşbırliğı ile îlgili
Uluslararası Sözleşme ve
Eklerine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair
kanun tasansı kabul edildi.
Sözleşme, denizde petrol
kirlenmesine karşı
hazırlıklı olunması ve
kirlenme anında etkin
tedbirlerin zamamnda
alınabilmesi amacıyla taraf
ülkelerin ulusal düzeyde
çeşitli önlemler almalannı
ve taraflar arasında bir
işbirliği mekaruzması
kurulmasını öngörüyor.
yavaşlatan gen
• CHICAGO(AA)-
Mantar hücrelerinde,
metabolizmayı
yavaşlatarak yaşklığı
yavaşlatan bir gen bulundu.
SIR2 adı verilen genin
işlevini saptayan
Massachusetts Teknoloji
Enstitüsü'nden (MIT)
Leonard Guarente, genin
insanlarda, farelerde,
toprak kurtlannda ve
maymun tiirü hayv anlarda
da bulunduğunu bildirdi.
SIR2 geninin bulunduğu
mantar hücrelerinin uzun
yaşadığı, bu genin
bulunmadığı hücrelerde ise
yaşam süresinin kısaldığı
saptandı.
Gopıflon finalde
• ANKARA (AA)-
Polatlı Gordion Müzesi,
A\ rupa Konseyi
bünyesinde verilen
'Avnıpa'da Yılın Müzesi'
ödülûnün ön elemesinde 68
mûze arasından seçilen 30
müze arasma girdi.
Avrupa'da Yılın Müzesi
Ödülü için oluşturulan
Kurul, Strasbourg'da
toplandı. Toplantıda Kültür
Bakanlığı tarafından aday
gösterilen Polatlı Gordion
Müzesi, 24 Avrupa
ülkesinden katılan 68 müze
arasında ön elemeyi
geçerek finale kaldı.
Avrupa'da Yılın Müzesi
Ödülü'nü alacak olan müze
ile mansiyon kazananlar,
13 Mayıs'ta Bonn'da
yapılacak toplantıda
belirlenecek.
Uzmanlar, eğitimin tıp doktorlannca verilmesi ve bu konuda karma eğitimin hedeflenmesi gerektiğini belirtiyor
Ciıısel eğHnnm smırları tarbşıhyor• Anne ve babalann da çocuklarla birlikte eğitilmeleri
gerektiğini söyleyen Dr. Erdal Atabek, böylece çocuklann
sorulanna muhatap olduklan zaman paralel yanıtlar
verebileceklerini vurguladı.
FİGENATALAY
Milli Eğitim Bakanlığı'nca ilköğre-
tim okullannrn 6, 7 ve 8. sınıflannda
"cinseUik brifingi'' verilmesine yöne-
lik karar eğıtimciler, anne babalar ve
öğrenciler tarafindan olumlu karşılan-
dı. Şündi bu eğitimin nasıl ve kimler
tarafindan verüeceği tarnşıhyor. Gaze-
temizyazan Dr. ErdalAtabek, bu der-
sin np doktorlan tarafindan verilmesi
vebu konudakarmaeğitimin hedeflen-
mesi gerektiğini söyledi.
Önümüzdeki günlerde lstanbul'da-
ki ilköğretim okullannda başlayacak
cinsel eğitimi, hemşirelerverecek. Ders-
lere, kız ve erkek öğrenciler ayn ayn
katılacaklar.
Cinsel eğitiminüç önemli bölümü ol-
duğuna dikkat çeken Dr. Erdal Ata-
bek. bunlan, "annebabalannda çocuk-
larla birtikte eğitflmeleri. eğitimi vere-
cek kişflerin ve mekânın secimi. eğhi-
min sınırian" olarak sıraladı.
Anne babalann çocuklanna ne öğ-
retildiğini bilmeleri gerektiğini, böyle-
ce sorulara muhatap olduklan zaman
paralel yanıtlar verebileceklerini vur-
gulayan Dr. Erdal Atabek şunian söy-
ledi:
"Bu dersi kadm veerkek np doktor-
laruıın vermesini doğru buluyorum.
Başlangıç için kız ve erkek öğrenciler
ayn sınıflarda olabSir, ama hedef kar-
ma eğitim obnata. Çünkü bu ders onla-
ra birbirlerini anlanyor. Birlikte aldık-
lan bügikr. rahatsızolmadan ve rahat-
sz etmedenözüınsevebildikleri bir dü-
Yönetici ve veliler olumlu buldu
lstanbul Erkek Liseliler Eğitim
\fckfi Özel ilköğretim Okulu Mü-
dürü MikailOzan: - Bu konuda ve-
rilen eğirimin iki önemli amacı var-
dır. Biri; çocuğun kafasında gele-
cekteönyargı olmanıalı. tkincisi; bi-
reyin kendi içüıde sağhko olmasidır.
'Cinsel eğitim' önemli bir aşama
olarak destekJennıeli, ancak smır-
kniyiçizürneMr."
ZeynepBetaıaEkemeıı: "Kran-
ne olarak ben oğluma neyi ne kadar
açıklayabüirim? Çocuğun bu bflgi-
leri öğrenmesi gerekiyor. Tabii ki ilk
başta çoculdar bu bBgüeri yanlış al-
griayahair Rn ngripnlptmırtjıka anr.
hofanah."
Canan Baykan *Afle içi flişfcfler
çoknet değü.Aradaki duvannyıkıl-
masıgerekiyor.Ancak bügüerdeço-
cukta bilgi şoku yaratmadaD abşt»-
nlarakverifandL"
zeyde olmalıdır."
Cinsel eğitimin anaokulunda başla-
ması gerektiğini, 2.5 yaşından itibaren
çocuğun cinsel konularda sorular sor-
maya başladığı anda cinsel eğitimin
başladığına dikkat çeken Atabek,
a
An-
ne babakrveeğitimcfler busonıbnaçık,
doğru ve soruyla suuriı olarak yanıtia-
maidır" dedi.
Eğitim-Sen lstanbul 2 No'lu Şube
Başkanı AiaattinDinçer, okullarda cin-
sel eğitim uygulamasımn başlaülma-
sını "öoemnbirgeBsme" olarak değer-
lendirdiklerini vurgulayarak sağlıklı
bir cinsel eğitimle nelerin amaçlanma-
sı gerektiğini şöyle sıraladı:
- Kendi cinsel gelişimini ve cinsel-
liğin fızıksel gelişim sürecinin birpar-
çası olduğunun anlatılması...
- Kadmve erkek cinseUiğine gerçek-
çi ve olumlu yaklaşılması...
- Cinselhkle ilgili suçluluk, korku,
endişe gibi olumsuz duygulardan kur-
tulmak ve cinsel yaşama ilişkin sorum-
luluk duygusunun gelışmesi...
- Istenmeyen gebelikler ve cinsel
yolla bulaşan hastalıklar gibi olumsuz
sonuçlardan korunabilmek...
Yapılan araştırmalara göre, cinsel
eğitimde en etkili ve başanlı yönte-
min, aynı yaştaki bireylerin oluşturdu-
ğu grup çalışması olduğuna dikkat çe-
ken DinçeT şu önerilerde bulundu:
"Bu eğirnn şu anda fen bUgjsL, biyo-
loji ve rehber öğretmenler tarafindan
>erimeidir.Onsd eğitiııı yat^S^diçin-
devmlmetidir. B9gi,demokratikbir or-
tamda paylaşddıkça yaygmlaşu- ve da-
ha etkiliohır. Öğrencflerde ortaya çıka-
bilecek sapkmlıklar. gençlere yönelik
cinseleğitim projeJeri yürüten shil top-
lum örgüüeri De işbirnği yapılarak or-
tadan kakurdmalıdır."
Mavi Pedagojik ve Psikolojik Danış-
ma Merkezı'nden pedagog Beigin Te-
mur Topaloğlu, çocuğun cinsel ıçerik-
li sorulannın amnda yanıtlanması ge-
rektiğuu, ancakaçıklamalann, çocuğun
geüsim dönemine uygun içerikte olma-
sına dikkat edilmesinin önemine dik-
kat çektı. 3-6 yaş arasma çocuklarda
mastürbasyona rastlanabileceğini, bu-
nun, çocuğun içinde bulunduğu geli-
şim dönemine ait bir gereksinimden
kaynaklandığını söyledi. 3 yaşlannda-
ki çocuğun kendisinin kız mı, erkek
mı olduğunu anladığıru beUrten Topa-
loğlu şunian söyledi:
"Budöoandeerkekçocukanneyi,kız
çocukbabayı sürekli izter.Özeffikle on-
lan çıplakgörmeeğflimindedir. Bu,ço-
cukiçin endoğaldeneyimdir.Çocukbu
konu> la ilgili her türlü sorusuna amn-
da ve doğru yanıtlar almaİKnr."
Topaloğlu, anne babalara cinsel eği-
tim konusunda Sıstem Yaymcılık'tan çı-
kan "BanaNekrOhryor" ve "BenNe-
reden Geldhn" adlı kitaplan önerdı.
'Anahtar deliği'Tjarafet
Dtş Haberier Servisi - Zariflık, saklanabilecek bir nitelik
değildir. Kilitli bir kapınrn ardmda saklı kalamaz.
Isteseniz de bunun üstünü örtemezsiniz. Eğer siz
zarifseniz, her giydiğinizle bunu belli edersiniz. Eğer
bunu mümkün değil gibi görüyorsaruz sade bir elbise
seçın ve içinizdeki zarif kadma ulaşmalan için göğüs
bölgesinde bir "anahtar deliği" bırakın.
CeHne Dion ve Calista FJockhart'ın da fanatiği olduğu
New York'lu tasanmcı Carolina Herrera "Bu moda
herkes sarsa da, elbiselerdeki tüm ince uzun göğüs
pencereleri aynı olsa da, cildin büyûsü kisiseklir.
Herkeste ayn bir tarz yaraür" diyor.
Modada "anahtar deliği'' olarak tabir edilen bu tarzın
bir Gucci kreasyonunu giyen top model tman ise neden
bu giysiyi seçtiğmi şöyle açıklıyor. "Isterseniz tepeden
nrnağa kapah, aleiade bir elbise gjyin, yine de seksi
görünürsünüz."
Şimdilik bu modayı sadece modellerin üzerinde görsek
de bunu denemek için modellerin vücut ölçülerine sahip
olmak gerekmiyor. Stilist Jeane Yang ileri sürülen bu
görüşü kendisinin de desteklediğini söylüyor. "Çünkn
kadın hangi kfloda ohırsa olsun, onun her zaman
büyüsünü koruyan göğüsleri \-anur. Ve bu göğüskre
ancak böyle bir anahtar deliği gizem
katabilir."
Kjyafetin göfüs bölgesinin üzcrindc brfakılan bir
" anahtar deliği" her ne kadar pornografik olmasa da,
"dikizleme'' duygusu uyandırdığı söylenenler arasuıda. e-posta : tan @ prizma. net tr
1999DA 14 TRİLYONLUK UYUŞTURUCU MADDE ELE GEÇÎRİLDt
Yalnızhk uyuşturucuya itiyor
tstanbulHaberServisi-Narkoük Şu-
be Müdürlüğü 1999 yılrnda düzenle-
diği 811 operasyonda piyasa değeri
yaklaşık 14 trilyon üra olan uyuştu-
rucu ele geçirdi. Üniversite mezunla-
n arasmda sık görülmeyen uyuşturu-
cu kullanımı 35-40 yaş grubunda yay-
gnı olarak görülmektedir. Sosyal ve
psikoloj ik sıkınülar bağım- _ _ ^ _
hhğın başhcanedenleri ara-
smda gösterüiyor.
lstanbul Emniyet Mü-
dürlüğü Narkotik Şube Mü-
dürlüğü verilerine göre, ge-
çen yıl düzenlenen operas-
yonlarda, piyasa değeri yak-
laşık 14 trilyon lira olan 1
ton 354 kilogram eroin, 473
kilogram esrar, 10 kilog- ^^™~~
ram kokain, 64 kilogram afyon sakı-
zı ve 640 bin 498 adet uyuşturucu hap
ele geçirildi. 1999 yılında, uluslara-
rası ve ulusal düzeyde faaliyet göste-
ren uyuşturucu tacirlerine yöneük 811
operasyon gerçekleştirildi. Bu ope-
rasyonlarda, piyasa değeri 13 trilyon
909 mılyar 660 milyon üra olan 1 ton
354 kilogram eroin, 473 kilogram es-
rar, 10 kUogram kokain, 64 kilogram
afyon sakızı, 7 ton 264 litre asit, 640
bin 498 adet uyuşturucu hap ve 1 ki-
logram bazmorfin ele geçirildi. Ope-
rasyonlarda aynca, 35 adetLSD mad-
desi, 52 adet cam tüp içerisinde yılan
zehiri, 1 kilo 600 gram haşhaş kınn-
/
stanbul Narkotik Şubesi nin geçen yıl
düzenlediği operasyonlarda, 1 ton 354
kilogram eroin, 473 kilogram esrar, 10
kilogram kokain, 64 kilogram afyon sakızı ve
640 bin 498 adet uyuşturucu hap ele geçirildi.
Kayıtlara göre uyuşturucuya başlamayaşı 16,
en çok kullanan yaş grubu ise 35-40.
tısı, 1 kilo 440 gram haşhaş tozu ile
73 adet tabanca ve bu süahlara ait 947
adet fişek elde edildi. Operasyonlar
kapsamında, uyuşturucu maddelerle
bağlanulı olduklan anlaşılan 299'u
yabancı uyruklu bin 863 kişi de gö-
zaltına alınarak adli makamlara gön-
derildi. Aynı olaylara ilişkin halen,
37'si yabancı uyruklu 285 kişinin de
yakalanmasına çalışılıyor
Emniyet kayıtlannda, uyuşturucu-
ya başlama yaşuun 16 olduğu belir-
tüirken. uyuşturucu maddeleri en çok
30 ile 45 yaş arasındaki kişilerin kui-
landığı görülüyor. Uyuşturucu bağun-
lılan arasında 16 yaş aln ile 40 yaş üze-
_ ^ rinde olanlann yok denecek
kadar az olduğu anlaşılan ka-
yıtlarda, maddeye genellikle
ilköğretim ve lise mezunu olan-
lannrağbet gösterdiği, üniver-
site mezunlannın ise az ilgi
gösterdiği yer alıyor. Bu mad-
delere başlama nedenlerinin
başında. zayıf irade, gelişme-
miş kjşilik, sosyal faaliyet ek-
^"~™ sikliği, aile yapısındaki bozuk-
luklar, şizofrenik eğilimler, sosyal ve
psikolojik sıkıntdar yer alıyor.
Yetkililer, çocuklann ve gençlerin
aile tarafindan iyi yetiştirUmesi, on-
larla ilgilenümesi, sevgi ve şefkat gös-
terilmesi, sonınlanna çözüm getiril-
mesı ve ailede huzur ortamınm sağ-
lanması gerektiğini belirtiyor.
ÇIPLAIÜJK, BÜYÜSÜNÜ KAYBETTt
TV'de seks savaşlanDış Haberier Servisi-Geçen haf-
ta sonu, Londra Çağdaş Sanatlar
Enstitüsü, televizyonda seks konu-
sunun da arasında bulunduğu "Seks
SavaşJan" adı altında bir tartışma-
lar dızısı başlattı.
Son zamanlarda dünyanm bir-
çok yerinde oldukça artan tv'de
seks' dalgası, hafta sonu yapılan
tarnşmalarda da beraberinde şu so-
ruyu gündeme getirdi: Tabulan yık-
mak, ekranlara 'açıkhk' ve ferah-
nk' getirmek ve reyting adına seks
olgusuna nicelik olarak televizyon-
larda yer verilmesi acaba niteliği de
beraberinde getiriyor mu? Ülke-
mizde olandan daha fazla bir şekil-
de soft pornonun televizyonlarda
patlaması acaba bir zamanlar bu-
na duyulan yoğun ilginin ve sihrin
yok olmasına mı yoîaçıyor?..
Taröşmalannbüyük çoğunluğu,
televizyonlarda cinsiyet olgusunun
sadece iki kişinin yatay bir düz-
lemde çıplaklıklannı ve birbirleri-
ne olan sevgilerini sergılemedikle-
ri üzerine söylenenler doğnıltusun-
da.. Ingiltere'de yayunlanan Coro-
nation Street dizisinde var olan bir
transseksüelden, Brookside'da lez-
biyen öpücüklerden, Channel 4'te
yeni bölümleriyle yayımlanmaya
başlayan Queer As Folk'da bir gay
dramasmdan ve bunun gibi cinsel-
liğin yüz bin çeşidinin baz olarak
ahndığı filmlerin olduğu behrtili-
yor.
Örneğin, hamile kalanbir erkek-
ten, veya erkeklerinin yataktaki ba-
şansını tartışan kadınlann olduğu
fîmTİerin beyaz camın her karesi-
ni sarmaladığı yönünde fıkir birli-
ğine vanlıyor.
Tartışmalarm sonunda herkesin
hemfikir olduğu bir konu var. Tar-
üşmalar, izlenenler kamuya açık
olduğu için gayet temiz iç çamaşff-
lanyla, gayettemiz ortamlarda, bir-
birlerini *vahşjce' yaralamadan ve
hard görüntüler sunmadan göste-
rilen 'tabu yıkmüan' her ne kadar
reyting getiriyor olsa da insanlar ar-
ök bunun eski büyüsünü kaybetti-
ğini düşünüyor. Göriinen o ki, açık-
hk adına fazlaca yapüanlar, artık bir
tek şeyi 'açıkça' ortaya koymaya
başlamış: Her ne kadar hayatm en
önemh ve en çok ilgi çeken gerek-
sinimlerinden biri olsa da insanlar
buderecebır'açıkhga'.belkıde'bû-
yüsünü kavbetmemesi adma' sık
sık şahit olmak ıstemıyorlar.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Hangi Çıkarı Savunuyor?
| spanyol Komünist Partisi (eski) Genel Sekre-
I teri Santiago Carillo'nun ilginç bir kitabını oku-
dum; biryerinde şöyle bir lâf etmiş, diyor ki: '...top-
lumculukta her şeyin sınıflandınlması, sınrfsal
çözümün yapılmasj âdettir; nedense, iki şey, bu-
nun dışında bırakılmıştır; birisi, sanatçılar; bi-
risi, köylülen her ikisi de, kendi içlerinde, pek
de 'sınıfsal' çözümlemelerle incelenmezler; bü-
tün olarak ele alınıriar, oysa öyle midir?..' Adam
haklı, 'köylü' deyip, topuna 'ezilmiş' gözüyle ba-
kamazsın: ağası var, beyi var, küçük çiftçisi var,
topraksızı var! Ozan deyince de öyle: kimisi, halk
ağzıyja yazar ama, kurulu düzeni ve iktidan savu-
nur (Âşık Veysel öyleydi, sözün gelişi); kimisi, hal-
kın değil, hacının hocanın çıkannı; kimisi tekkeyi,
Mekke'yi; ya da onun, fanatizmini!
O 'HalkŞiiri'm toptan alıp, toptan 'Divan Şiiri'nn
karşısına koyan; bizim -malûm- Halkevi Devrimci-
liği'dir, oysa şu Dadaloğlu, o güzel koşma'lan ve
varsağı'lanyla, gerçekte, halkın çıkannı mı savun-
muştun yoksa Kozanoğlu'nun, daha geniş an-
lamda bakıiırsa, çağı geçmiş bir toplumsal düze-
nin çıkannı mı? Adam XIX.yy'da aşiret davası gü-
düyor, aşiret beyi'nin yanında, ona 'resmF ozanlık
ediyor; bir bakıma, Padişah'ın yanında ona dalka-
vukluk eden, 'resmr Divan ozanından hiç farkı yok!
Peki, o zaman, 40"lı yıllann toplumcu sanatçıla-
nnı; bugün ise hâlâ, aşiret üst/yapısından kafasını
anndıramamış bazı ozanlan etkileyen nedir? Bir
kere, 'Halkevi Devrimciliği'nin 'beylik' tutumu-
nu aşamamalan, tamam; sonra, biltmsef birdi-
yalektik yöntem sahibi olmakla övündükleri
halde, bu yöntemlerini, kendi tarihterine ve ken-
di edebiyatlanna uygulayamamalan; nihayet
toplumcu sanatT, duygusal düzeyde, bir baş-
kaldırma sanata sanmalan!
Ben, bu zincirieme yanılgılann kökenini de me-
rak ettim; ister misiniz, lâfı pek dolaştırmadan, bir
iki satır da ondan dem vuralım?
Burjuva küitürü olmayınca...
I X lâsik Toplumsal Gelişme Şeması'nda, feodal
Ivtoplum kendi içerisinde Burjuvazi'yi ve kültü-
rünü yaratıyor, güçlendiriyor; sonra da bilinen sıç-
ramayı (Ulusal Demokratik Devrim) gerçekleştirip;
yeni sınıfı, topluma egemen; kiiltürünü de, yaygın
kılıyor. Bu kültür, o sınıf egemen olunca, feodal
kürtürün, ancak ayncalıkh soylulara ilişkin yük-
sekdeğerierini de 'demokratikleştirerek' kala-
balıklara yayıyor; zaten 'Demokrasi'nin iyi ta-
rafı, 'ilerici' tarafı da, burada!
Osmanlı toplumu, yan sömürge birtoplum oldu-
ğundan; ancak 'işbirtikçi', bir 'komprador' Burju-
vazisi oluşabilmiş; 'Ulusal Burjuvazi'si yok; olma-
yınca, 'U/usa/Kü/fü/ü'deolmuyorelbet; zaten 'Ulu-
sal DemokratikDevrimi'ni, Emperya/izm'leolan bir
çekişmeden yararianarak yapabiliyor; yapan da
Bürokrasi'nin Eşraf'ın ve Aydınlar'ın oluşturdukla-
n bir 'TarihselBlok' (Gramsci); Müdafaa-i Hukuk
Cemryeti, onun 'örgütü'; Kuva-yi Milliye, 'silahlı
organı'l Sonunda topluma egemen olan Bürok-
rat/Devrimci 'kadro', Osmanlı Kültürü'nü yadsıyor,
'Ümmet kültûrû' sayıyor onu; ne var ki 'Ulusal' bir
'Burjuvazisi' olmadığından, 'ulusal' bir 'demokra-
tik kültürü' de yok; doğan boşluğu kapatmak için
'folklor'a başvuruyor Divan Şiiri ve Mûsıkisi, Sa-
ray'ındır; Halk Şiirive Mûsıkisi de, Halk'ındır; biz ikin-
cisinden yanayız 'ayınmı' böyle doğuyor.
Işte bu yüzden, yıllardır; Halkevleri ve Köy Ens-
titüleri aracılığıyia, sınıfsal ve ciddi çözümlemele-
rini yapmadan, Osmanlı'ya kafa tutmuş herkesi,
toplumcu've 'ilerici', haJktan yana birsanaön tem-
silcileri sanıyoruz; çoğunda, aldanıyoruz, iolklor'u,
ham hâliyle, 'ulus' aşamasında bir toplumun kül-
türü saymakta aldandığımız gibi!.. Dadaloğlu ör-
neği de, Köroglu örneği de, daha başka çok ör-
nekler de, bizim folklorumuzun aslında hangi 'ait/
yap/'nın 'üst/yapısı' olduğunu pek güzel gösterir.
'Tüfek icat oldu, merrJik bozuldu' diyen bir ka-
fayı, 'atılımcı've 'ilerici'bulmakacabaolası mıdır?
Tanmsal 'yerieş//t'düzene karşı, 'göçeöe'aşiretçi-
liği savunmak, geçerli sayılabilir mi? Evetfolktor, yüz-
lerce yılın bir toplumda mayalaştırdığı, bir güzellik
birikimidir; bizimdir, bizdendin eski fakat şanlı bir
görkemi vardır; elbette onu benimser, ondan ya-
rarianınz; fakat onu rastladığımız ham hâliyle, artık
sanayileşme aşamasına ulaşmış birtoplumun kül-
türü sayamayız; hele, bu toplumun içinde getişen
Proletarya'nın 'ilerici kûltürû' diye, hiç alamayız.
Nâzım, 'üç telinde üç sıska bülbül öten, üçtel-
li sazın bize yaramayacağını' daha 30'lu -belki
20'li- yıllarda, söylememiş miydi? Halk şiirinden
yarar)anmadımı?Yararfandıama, 'âs/'takjmından,
Şeyh Bedreddin'den başkasını ciddiye almadı;
Bedreddin ise, bildiğiniz gibi, 'ilkel' bir 'âsi' değil-
di: öneriler, toplumsal düzen tasanlanyla geliyor-
du. (Politika, 11 Temmuz 1976)
Affederslniz. ama... :•'•:"
/r\ üşünebiliyor musunuz, bu 'tahliller' öğrenci-
l \*J lerin fakülte kapılannda ufka bakıp, 'devrim']
gözlediği dönemde yapılıyor; gündemde Fidel
Castro, Ernesto 'Che' Guevara, Ahmed Artf,
Mahir Çayan ya da Yılmaz Güney! Yanılgı elbet-
te, Inönü Cumhuriyeti'nde 'Çağdaşlığın', 'Batılılaş-
mak' sanılmasındaydı; bu da ister istemez 'Halke-
vi llericiliği'n'ı -yâni resmîideolojiktavn, 'Sosyalist
Sol'a da bulaştırmıştı; oysa, 'Kemalizm' ile 'Sos-
yalizm'in 'b/te?/ces/'çoktanterkedilmiş; 1938 son-
rasında, 'tek parti, tek şef, tek millet' totalitedi-
ğine geçilmişti: metot olarak, diyalektiği doğru dü-
rüst öğrenememiş, dolayısıyia uygulayamayan; 68
Kuşağı'nm 'hızlılan', 'âsiliği', 'devrimcilik'teciddi şe-
kilde kanştınyoriardı; sonuç. ortadadır türkülerin-
den şiirierine, romanlanndan filmlerine, son
otuz yılın 'sosyalist' sanat ve fikriyatı', ya dog-
matik olarak 'ecnebi'den kopya edilmiştir; ya
da, -inanılacak gibi değil- güneydoğu üst/ya-
pısının ürünüdür, yâni feodal!..
Affedersiniz ama, ben elbette EnverAytekin'i ter-
cih ederim: nur içinde yatsın!
http://wvw.prizrna.net.tr/AJLHAN
httpV/www.bikjryayır)evi.com.tr/ailhan
Faks/O-212/2601988