Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT2000CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
JdA SİRMEN
Medeni Kanun
Istanbul Kadın Kuruluşlan Biriiği (İKKB) dün
Taksim Sahnesi'nde 17 Şubat Medeni Kanun
gününü kutladı.
18 Haziran 1926 günü kabul edilen ve hukuk
sJstemimizde olduğu gibi toplum yaşamımızda
önemli bir köşe taşı olan Medeni Kanun'un az
b»ilinen iki yönünden söz etmek istiyorum.
Bunlardan birincisi, Medeni Kanun'un laiklik il-
kesinin onsuz olmazı olması, ikincisi iseTürkiye
Cumhuriyeti'nin yargı bağımsızlığını tam olarak
pekiştirdiği için, Lozan'dan sonra TC'nin tam
bağımsızlığı konusunda atılan iki önemli adım-
dan birincisini oluşturmasıdır.
Gerçekten de, Türkiye Cumhuriyeti 24 Tem-
muz 1924'te imzalanan Lozan Antlaşması ile
tam bağımsızlığının çerçevesini çiziyordu. An-
cak, bu antlaşma da eksik kalan yargı bağımsız-
lığının pekiştirilmesi Medeni Kanun ile topraklar
üzerinde tam egemenlik de, boğazlar üzerinde-
ki mutlak denetimimizı sağlayan ve uluslararası
komisyon ile birlikte buraların silahlanması en-
gelini ortadan kaldıran 1936tarihli Montreu Söz-
leşmesi ile sağlanmıştır.
• • •
Laiklik, devlet iledin işlerinin birbirierindenay-
nlması, devlet işleri ile toplumsal yaşamın din ku-
rallarına göre çağdaş toplumsal gereksinmele-
re göredüzenlenmesi, devletin inançlar karşısın-
daki yansızlığı ve inançlann birbirieri üzerinde
baskı oluşturmasının önlenmesi biçiminde ta-
nımlanır.
Daha tanımından anlaşılacağı üzere, laik bir
toplumun oluşması, aile ve ahvali şahsiye gibi
konularda da dinsel düzenlemelerin değil, çağ-
daş toplumsal düzenlemelerin olmasını gerekti-
rir laiklik.
Oysa 29 Ekim 1923 ile 19 Haziran 1926 ara-
sında geçen sürede Türkiye Cumhuriyeti'nde bu
alanda bir boşluk vardı.
Gerçi 8 Nisan 1924'te, aile ve ahkâmı şahsiye
konulanna bakan şeriye mahkemeleri lağvedil-
mişti ama, yurttaşlanmızın hepsini kapsayan ye-
ni bir düzenleme de henüz yapılmış değildi.
Işte Medeni Kanun'un kabulü bu boşluğu dol-
durmuş ve laik toplum yolunda çok önemli bir
adım atılmıştır.
•••
Medeni Kanun aynı zamanda, Türk devletinin
bağımsız yargı yetkisini pekiştirmiş, bu konuda
pürüz oluşturan Lozan'ın 42. maddesindeki hük-
mün doğurduğu Milletler Cemiyeti tarafından
atanacak üst hakemin yetkilerini ortadan kaldır-
mıştır.
Lafı uzatmadan özetlemek gerekirse, Lozan
Antlaşması'nın 42. maddesinde, Müslüman te-
baa için, ahkâmı şahsiye ve aile konularında şe-
riat hükümlerinin uygulandığı Türkiye'de gayn
müslim azınlrtdarın bu alanlardaki düzeniemele-
rin kendi örf ve âdetlerine uygun yapılabilmesi
hükme bağlanmıştı.
Bu düzenlemenin uygun yürütülebilmesi için
de, Türkiye hükümeti ile her azınlık cemaatinin
eşit kişilerinden oluşturulacak bir komisyon de-
netlemegörevini yapacak, uygulamadaki anlaş-
mazlıklar bunlar tarafından giderilemezse, Mil-
letler Cemiyeti'nin belirteceği isimler arasından
Türk hükümetinin seçeceği üst hakeme götürü-
lecekti.
Bu durumun tam yargı bağımsızlığıyla bağ-
daşmadığı ortadadır. Türk hükümeti 23 Mayıs
1925'te, Lozan'ın 42. maddesine uygun olarak
gerekli komisyonları kuracaktı.
Ne varki, bu arada Isviçre Medeni Kanunu'nun
kabulü yolundaki çalışmalar hızla ilerliyordu.
Bu durumda, 1925 yılının 15 Eylülü'nde Yahu-
diler, 17 Ekimi'nde Ermeniler, 27 Kasımı'nda da
Rumlar 42. maddenin kendilerine tanıdığı hak-
lardan, artık buna gerek kalmadığı gerekçesiyle
vazgeçtiler.
Böylece Türkiye'nin yargı bağımsızlığı üzerin-
deki tek pürüz de kaldınlmış oldu.
Ne gariptir ki, 42. maddeyi 199O'lı yıllarda,
Necmettin Erbakan hatırtayacak ve bu yönde
kendilerine hak tanınması yolunda hiçbir huku-
ki mesnedi bulunmayan bir talepte bulanarak
politikasının ve tezlerinin ne kadar ciddiyetten
uzak olduğunu cümle âleme kanrtlayacaktır.
Militan toplama yöntemi
Örgüt işsiz gençleri
camilerde buluyor
MAHMUT ORAL
DİYARBAKBR - Hız-
bullah'ın din istisman ya-
parak örgüte adam kazan-
ma yönteminin yanı stra
"lş bulma vaadiyle' de mi-
litan topladığı belırlendi.
Hizbullah'a üye olmak ıd-
diasıyla yargılanan Hüse-
jin Günev teröristlerin
kendısini camide bulduk-
lannı ve iş verecekleri va-
adiyle örgüte soktuklannı
açıîdadı.
Hizbullah'ın da PKK'
nin taktikleriyle militan
topladığı belirlendi. P-
KK'liler Avrupa hayelle-
riyle örgüte eleman ka-
zandınrken Hizbullah'ın
özellüde Güneydoğu'da-
ki yoksulluğu kullandığı
ve üyelerine iş vaat ettiği
ortaya çıktı.
Hizbullah'ın örgüte mi-
litan kazandırmak amacıy-
la önce "İslam uğruna şe-
hadet mertebesine ulaş-
mak gerektiği ve bu şeldl-
de İslanı için ölenlerin cen-
netegideceğf'propaganda-
sı yaptığı biliniyor. Ancak,
örgütün Güneydoğu Ana-
dolu Bölgesi'nin ekono-
mık yoksunluğundan ve
yüksek orandaki ışsizlik-
ten de yararlandığı belir-
lendi. Diyarbakır Devlet
Güvenlik Mahkemesi'nde
örgüt üyesi olmak iddi-
asıyla yargılanan Hüseyin
Güney, Hizbullah'a ken-
disine iş verileceği vaadiy-
le katıldığını söyledi. Gü-
venlik güçleri tarafından
alınan ifadesinde Bat-
man"da camide bir Hizbul-
lahçı'nın kendısiyle yan
yana ve aynı safta Cuma
namazı kıldığını belirten
Güney şunlan anlattı:
"Namaz bittiğinde bu
kişi bana dışanda görüş-
mek ve konuşmak istedi-
ğini söyledi. Camiden dı-
şan çıkarak kendisini bir
süre bekledim. Cami avra-
sunda bir süre sohbet ettik.
Bana adının Hasan oldn-
ğunu. Batman*daki bütün
camileri siirekli dolaşarak
namaz kıldığını söyledL
Hasan bana 'Sen müslü-
man bir arkadaşsın, bun-
dan sonra seninle yakrn-
dan ilgileneceğim' dedL
Diyarbakırlı olduğunu
söyledL Daha sonra bana
ne işyapbğunı sordu. Ben-
de kendisine kaJorifer tesi-
satçılığı yaptığımu fakat şu
anda iş bulamadığum an-
laram."
HizbııHalıçılartla PKK miilırü
Van'da terör örgütü mensuplannm itiraflan sonucunda bulunan erkek cesedinin, üniversite öğrencisi Tayfun
Tokpınar'a ait olduğu kesinleşti. Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde gözaltına alınan 28 kişiden 21 'i tutuklandı
Yurt Haberleri Servisi- Hizbullah ile il-
gili olarak son 3 yü içerisinde Diyarbakır
DGM'de toplam 2 bin 287 sanık hakkın-
da 1867 dava açıldığı bildirildi. Şeriatçı ör-
güte yönelik operasyonlar arahksız sürer-
ken Van'da gözaltında bulunan 15 Hizbul-
lahçı, DGM SavcılığYna sevk edildi. Ada-
na'da 8 kişinin yakalandığ) operasyonda P-
KK mührü de bulundu. Örgütün Hakkâri
bölge sorumlusunun öğretmen Bilal Ya-
rarh olduğu ve Van'daki operasyonlar ön-
cesi polise önemli bügiler verdiği açıklan-
dı.
Hizbullah ile ilgili olarak son 3 yü içe-
risinde Dıyarbakır DGM'de toplam 2 bin
287 sanık hakkında 1867 dava açüdı. Di-
yarbakır DGM'ce açılan bu davalardan
242'si hakkında takipsizlik, 9'u hakkında
da yetkısizlik karan verildi. Açılan dava-
lardaki 170 sanığın fırari olduğu bildiril-
di. Bu arada, Diyarbakır'ın Çınar ilçesin-
dekı operasyonlarda Hizbullah'la bağlan-
tısı bulunduğu belirlenen Yaprakbaşı Kö-
yü imamı Vahdettin Kaya gözaltına alın-
Diyarbakır
'Silahlar
Hizbullah'a
gitti mi'
soruşturması
DÎYARBAK1R (AA) - Iran'ın Kum
kentınden yüklenerek Gürprnar
Sınır Kapısı'ndan yurda sokulan 6
TIR'daki silahlarla,
Hizbullah'a ait cephaneliklerde ele
geçirilen silahlann benzerlik
taşıması üzerine,
Diyarbakjr DGM Başsavcıhğı
yetkililerince soruşturma yapılacağı
bildirildi.
Diyarbakır DGM Başsavcıhğı,
Iran'ın Kum kentinden 6 TIR'a
yüklenen yağ varillerine gizlenerek
Gürpınar Sınır Kapısı'ndan
Türkiye'ye sokulan silah ve
patlayıcılann Hizbullah'a
gönderilip gönderilmediğinin
belirlenmesi amacıyla soruşturma
yapacak. ,, ,
Silahlan karşdaşürma
Hizbullah'a yönelik operasyonlarda
ele geçirilen silahlann tran kaynakh
olması üzerine Diyarbakır DGM
Başsavcılığı yetkililerince
başlatılacak çalışmalarda, TIR'larda
ele geçirilen silah ve patlayıcüann,
Hizbullah cephaneliklerinde
bulunanlarla benzerlik taşıdığı ve
bu nedenle silahlann birbirinin
devamı olup olmadığı belirlenecek.
Silahlann öncelikle seri
numaralanrun karşılaştmlacağını
kaydeden yetkililer şunlan
kaydettiler:
"1996 yılının ocak ayında CUvegözü
ve Şanhurfa'da, 6 TİR'da yapılan
aramalarda, yağ varillerine
gizknmiş çok sayida silah ve
padayıcı madde ele geçirildi. O
tarihlerde silahlann terör örgütü
PKK'ye teslinı edilecegi
söyleniyordu. Düzenlenen
operasyonlarda ele geçirilen
silahlarla. TIR'larda yakalanan
silahlar arasında benzerlik
buhmuyor. Bu nedenle TIR'lardaki
silahlarla, operasyonlarda ele
geçirilen silahlann birbirinin devamı
olup olmadığını bebrtemek amacryla
seri numaralanndan yola çıkarak
soruşturma yapacağız."
Kum kentindeki bir askeri depodan
yüklendiği bildirilen ve 3'ü
Cilvegözü Sınır Kapısı'nda, 3'ü de
Şanlıurfa'da durdurularak aranan 6
TİR'da ele geçirilen silahlar şöyle:
"14 havan topu, 6 uçaksavar, 168
RPG roketi ve mermileri, bin 132
torba barut, 10 bin 748 TNT kahm."
dı. Kaya, ifadesinin ahnmasından sonra
sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuk-
landı. Aynı ilçede Hizbullah'a yönelik ola-
rak sürdürülen operasyonlar kapsamında
son bir ay içerisinde 80 kişinin gözaltına
alındığı, adli mercilere sevk edilen bu ki-
şüerden 73'ünün tutuklandiğı belirtildi.
Diyarbakır'ın Balıkçılarbaşı semti Sa-
vaş Mahallesi Küçük Kavas Sokak'ta Hiz-
bullah'a ait ölüm evinde ortaya çıkanlan
12 cesetten kimlikleri belirlenemeyen 7'si
belediye tarafından kimsesizlermezarhğı-
na gömüldü.
Terör örgütü Hizbullah mensuplannm
itiraflan sonucunda önceki gün bulunan
erkek cesedinin, üniversite öğrencisi Taıy-
fim Tokpuıar'a ait olduğu belirlendi. Hiz-
bullah üyesi şeriatçüarcakaçınlarak öldü-
rülen Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen- Ede-
biyat Fakültesi Coğrafya Bölümü son sı-
nıf öğrencisi Tokpınar'uı ağabeyi Haüt
Tokpuıar ile dayısı Mehmet Demirden.
dün Van'a geldiler. Van Desiet Hastane-
si'ne giden aile bireyleri, morgda bulunan
cesedin Tokpuıar'a ait olduğunu teşhis et-
tiler. Tokpınar'ın dayısı Demirden, yaptı-
ğı açıklamada, yeğeninin 6 aydır kayıp
olduğunu belirterek çok üzüntülü olduk-
lannı söyledi. Van Devlet Güvenlik Mah-
kemesi Savcıbğı'ndaki resmi işlemlerin
ardından, Tokpınar'ın cenazesi özel araç-
la Elazığ'a götürüldü.
Van Emnıyet Müdürlüğü yetkilileri ara
verilen kazı ve ceset arama çalışmalanna,
Istasyon Mahallesi'ndekı arazıde yemden
başlânacağını behrttiler. Yetkihler, karya-
ğışının devam ettiğini ifade ederek hava
koşullannın düzelmesinin ardından, terör
örgütü Hizbullah tarafından öldürüldüğü
bılınen Karşıyaka Camıı İmamı Tahir Ça-
kır'ın cesedini bulmak için kazı çalışma-
lan yapılacağını bildirdiler. Van'da, gözal-
tında bulunan aralannda askeri kanat so-
rumlulan GürsdAldemir, İsmail Balka ve
Cömert Yörgun un da bulunduğu 15 Hiz-
bullahçı, Van DGM Savcılığı'na sevk edil-
di. Kenttekı operasyonlann ve aydınlaü-
lan cinayetlerin bir bölümünün, örgütün
Hakkâri bölge sorumlusu Bilal Yararlı 'nın
verdiği ifadeler doğrultusunda gerçekleş-
tirildiği bildirildi. Yararlı'nın Hakkâri'ye
bağlı Uzümcü Köyü'nde öğretmenhk yap-
tığı açıklandı. Operasyonlar sonucunda 9
Şubat'ta Elazığ'da yakalanarak Hakkâ-
ri'ye getirilen Yararlı, sorgulamasında, bir
dönem Van'da örgütün askeri kanat so-
rumlusu olduğunu, örgüt adına birçok ey-
lem gerçekleştirdığim, bunlann arasında
üniversite öğrencisi Tayfun Tokpınar ile
Karşıyaka Camii tmamı Çalor'ın öldürül-
mesi olayının da bulunduğunu itiraf etti.
Yararlı, Van'da yapılan sorgulamada
verdiği ifadelerde, Hizbullah'ın sözde Van
bölge sorumlusu "M. Şirin" kod adlı Sa-
babatrin Sap ile askeri kanat sorumlusu
"Davut" kod adlı M. Nuri Balka'nın bu-
lunduğu hücre evlerinin saptanmasında
yardımcı oldu. Bilal Yararlf nın ifadeleri
doğrultusunda Yüksekova ilçesinde Hiz-
bullah örgütüne yönelik düzenlenen ope-
rasyonlarda ıse "Hüsevin" kod adlı Meh-
met Reşit Özbek, Halfl Özbek, AbduHah
Dunnazer, Mehmet Nezir Durna, Necdet
Durna, Fatih Yalçın, Rahmi Yalçm, Aldf
Yalçm ve Abdullaüf Durna vakalandı. Ad-
hyeye sevk edilenlerden Özbek, Durma-
zer, Yalçın ve Durna tutuklandı, diğer 5 ki-
şi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bı-
rakıldı. Adana Emmyet Müdürlüğü'nden
verilen bilgiye göre, sanıklann sorgula-
malan sonucu, kentte çok sayıda adam ka-
çırma ve öldürme, örgüte eleman kazan-
dırma, örgüte maddi destek sağlamak
amacıyla fitre ve zekât toplama, siyasi
propaganda çalışmalan yapma, örgüt için-
de kaçuma ve sorgulama yapma amacıy-
la sığınak oluşturma faahyetlerini gerçek-
leştirdikleri belirlendi. Sığınakta PKK'ye
ait bir mühür de bulundu.
Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde Hizbu-
lah'a yönelik operasyonlarda gözaltına
alınan 28 kişiden 21'i, dün çıkanldıklan
Nöbetçi Mahkeme tarafından tutuklandı.
Tutuklanan kışiler arasında Azizıye Ma-
hallesi Cami imamı Mehmet Emin Erog-
hı da bulunuyor.
0la.Ca.ih79 Sülejman DemireL 21. yüzy>
^ e n 0 ^ ^ s o r ı m u a u n ^ ^ olduğunu belir-
terek eğttim sayesinde Türkiye'nin çağm tophımu olma hakkmı kazanacağını söyledi Deprem konusuna da de-
ğinen DemireL Türkiye'nin pek çok sıkmöyı dayamşma ile aştığma dikkat çekerek "Bir dilim eksiğimiz varsa
hepimizindir. Birimiz açsa, hepimiz açız; hepimiz tok olacağız" dedL Son günlerde cumhurbaşkanlığı seçimi ile
en çok tarüşılan isim olan Demirel dün Bahkesir'de açıüş ve törenlere katıldı. GAP uçağı ile Balıkesir'e gelen
Cumhurbaşkanı Demirere Maliye Bakaru Sünıer Oral ve 6 Balıkesir nıilletvekili eşlik etti.
MEB açıklaması
300 öğretmen
görevden
uzaklaştınldı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - .,
Milli Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu. 55. hükümet
dönemınden bu yana, "Hizbullahçı-
bölücü" olduğu belirlenen 300'den
fazla öğretmenin görevden
uzaklaştınldığını bildirdi.
Bakan Metın Bostancıoğlu, TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele
alınan. Milli Eğitim Bakanlığı döner
sermaye işlermeleri kanun tasansı ile
ilgili bılgi verirken yaptığı
konuşmada, geçen günlerde basuıa da
yansıyan Hizbullah operasyonunda
yakalanan öğretmenin, görevden men
edildiğini söyledi.
Çalışmalar sürûyor
Metm Bostancıoğlu, 55. hükümet
döneminden bu yana Atatürk ilke ve
inkılaplanna, Türkiye'nin bölünmez
bütünlüğüne yönelik eylemlerde. ^
bulunduğu belirlenen 300'den fazla /o
öğretmenm görevden ' \
uzaklaştınldığını da açıkladı Bakan
Bostancıoğlu, Teftiş Kurulu'nun
konuyla ilgili çalışmalannın
sürdüğünü kaydetti.
Bu arada, Milli Eğitim Bakanlığı
döner sermaye işletmeleri kanun
tasansı, dün TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda kabul edildi.
Termal Kaymakamı, SAVAMA ve Muhaberat'm da deşifre olduğunu söyledi
Şeriatçı örgütü kara para besliyor
FARUKKIRIAY
YALOVA - Erzurum Vali Yardımcı-
sı olarak görev yaptığı 1996 yüında,
"Hizbullah'm Dünü, Bugünü ve Yan-
nı" başlıklı rapor hazırlayan Termal
Kaymakamı Kasm Esen, şeriatçı örgü-
tün Güneydoğu bölgesinde kara para
kaynaklan tarafından beslendiğini,
bölgede 55 milyar dolar civannda bir
uyuşturucu trafiğinin bulunduğunu
söyledi. Uyuşturucu ve silah kaçakçı-
lığından elde edilen kara paralann ço-
kuluslu yeraltı örgütlen ve istihbarat
servislerince yurtdışmda bankalara ak-
tanldığmı öne süren Esen, son Hizbul-
lah operasyonlan ile birlikte tran'ın
SAVAMA ve Suriye'nin Muhaberat
servislerinin de deşifre olduğunu açık-
ladı.
Kamu Yönetimi ve Mahalli tdareler
Bırliği Bülteni'ne, Hizbullah operas-
yonlannı değerlendirerek bir araştır-
ma raporu hazırlayan Kasrm Esen, bu-
güne kadar kendi ideolojilerine haklı-
lık kazandırmak amacıyla hata yapan
bazı kamu görevlilerinin davranışlan-
nın devleti töhmet altmda bıraktığını,
bu tür siyasi tutumlann ülkeyi istikrar-
sızlığa soktuğunu belirtti. Esen araştır-
masında şu görüşlere yer verdi:
"Ülkemizde dinL amaçlanna u> gun
olarak değil, siyasi maksatlı olarak kui-
lanmak son derece tehnkelidir. Devleti
yönetenlerveya siyasi partiler dini ken-
di emeDeri için kuİlanırsa, devleti ya da
iktidan istikrarsızlaştırnıak istevenler-
de dini farkh olarak yorumlar."
Hizbullah ve PKK'nın Güneydo-
ğu'da kara para kaynaklan tarafından
beslendiğini, terör örgütlerinin piyon-
lannın değil, gerçek aktörlerinin teşhis
edümesi gerektiğini vurgulayan Esen,
Hizbullah'a yönelik son operasyonlar
sonucunda tran'ın SAVAMA ve Suri-
ye'nin Muhaberat servislerinin deşif-
re olduğunu söyledi. Bölgede 55 mil-
yar dolar civannda bir uyuşturucu tra-
fiğinin bulunduğunu vurgulayan Es-
en, kara para rantının, kamu idaresin-
de yolsuzluk ekonomisine dayanak
oluşturduğunu, gerek rüşvetle sağla-
nan kara paranın, gerekse uyuşturucu
ve silah kaçakçılığmdan elde edilen
kara paralann çokuluslu yeraltı örgüt-
leri ve istihbarat servisleriyle yurtdışı
bankalanna aktanldığını öne sürdü.
Korucu hegemonyası
Raponında, Doğu ve Güneydoğu
bölgelenmn uzun bir süre olağanüstü
hallerle yönetildiğini, feodal toplum
yapısında ağa otoritesinin yerini
1980'li yıllann sonunda, PKK ve Hiz-
bullah otoritesi ile devlet adına koru-
culann hegemonyasuıın aldığım belir-
ten Esen, bu açıdan bölgede yapılan
seçim sonuçlannm da sağlıksız oldu-
ğunu savundu. Esen raponında daha
sonra şöyle dedi:
"Güneydoğu'da PKK, Hizbullah ve
korucu hegemonyası aranda birey ola-
mamanın ızdırabmı duyan Güneydo-
ğulu vatandaşlanmız ayaklannı bağla-
mış zincûierden ikisinden kurruhnak
üzeredir. Hizbullah"ın bölgede yeniden
taban buhnaması için. tarafsız kunım-
larla donanhnış, hukukun üstünlüğü-
ne dayalı ve insan haklanna saygı gös-
teren bir çerçevede ete ahp çözen veya
çözmeye çahşan bir sistemin Güneydo-
ğu'da banşı ve guzelliği y akalama şan-
sı \ üksektir. Bütün mesele herkesin pay
sahibi olduğu, ka\ bı herkese zarar ve-
rebilecek, kanhmcı varhğı ve devamı
konusunda konsensus sağlanmış bir ya-
pryı kurmakür. Halkı ile banşık olma-
yan yönetimlerin güvenlik endişeleri,
onlann demokrasi yolunda üerlemele-
rini önler. Demokrasiyi okama ise en-
dişeleri artnracak faaUyerJerin gelişme-
sinenedenolacakbr»" -. -I.,=L-;
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
"Bilindiğigibi ülkemizde herne şe-
kilde olursa olsun Hıristiyanlık pro-
pagandası yapmak suçtur. Böyle
propaganda yapan birşahsa rastlar-
sak, onu en yakın emniyet makamı-
na bildirmekaynızamanda bir vatan-
daşlıkgörevidir." Şimdi bu yazıyı oku-
yunca, Hıristiyanlığın daha iyi bir din
olduğunu düşünen veya çevresine
bunu anlatan birisini görürseniz, he-
men emniyete ihbar etmeniz gereki-
yor. Hatta bir arkadaş bu yazıyı gö-
rünce, "Kilisede çan çalmak da bir tür
propaganda, onu da emniyete bildi-
rebilinz" demek ihtiyacını hissetti.
Bütün bunlann deli saçması oldu-
ğunu söyleyebilirsiniz. Türkiye'nin la-
ik bir cumhuriyet olduğunu öne sü-
rer, her inancın kanunlarönünde eşit
sayıldığını iddia edebilirsiniz. Çünkü
laikliğin en temel koşullarından biri-
si din ile devlet işlerinin birbirine ka-
nştınlmaması, doğal olarak devletin
dininin, meznebinin olmaması ve
devletin bu konularda tercih yapma-
ması ve tarafsız olmasıdır.
Yani Hıristiyanlık propagandasının
suç, Müslümanlık propagandasının
Hizbullah Hangi Kafanm Ürünü?
ise bir görev olarak kabul edilmesi
yasal olarak mümkün değil. Böyle bir
iddia kabul edilemez. Ancak bunu
söyleyen bir bilim adamı, adı Doç.
Dr. Osman Cilacı. Kitabının adı da
"Hıristiyanlık Propagandası ve Mis-
yoner Faaliyetleri." Sıkı durun, bu ki-
tabın yayıncısı da devletin resmi bir
kurumu olan Diyanet İşleri Başkan-
lığı.
Bu konudaki -en hafif deyimiyle-
yanlışlık burada bitmiyor Diyanet İş-
leri Başkanlığı'nın yayınladığı aylık
dergide de benzer görüşler savunu-
luyor ve şöyle deniliyor: "Hıristiyan-
lık, akla ve mantığa uymayan, inanç-
lan ve dini törenleri itibanyla çağı-
mız insanını tatmin etmekten uzak-
tır. Bugün dünyayı sarsan buhranla-
ra Hıristiyanlık çözüm getirememiş-
tir. Batı dünyasında giderek fonksi-
yonunu kaybeden Hıristiyanlığın in-
sanlığa verecek bir şeyi de kalma-
mıştır."
Sıradan bir Müslüman yurttaş böy-
le düşünebilir ve böyle konuşabilir.
Kendi dininin diğer dinlerden daha
üstün olduğuna inanabilir. Ancak la-
ik bir devletin dinle ilgili bir kurumu-
nun yayın organında diğer dinler hor-
lanamaz, küçük görülemez. Çünkü
sonuçta bu devletin Müslüman ol-
mayan, Hıristiyan olan yurttaşlan da
vardır. Kaldı ki olmasa bile, laik bir
devletin resmi organlannda böyle
tehdrtler ve bağnazlıklar yer alamaz.
Türkiye'de dinin siyasi amaçlarla
istismar edilmesi suç olarak görülür.
Yani bir Müslüman veya Hıristiyan
dini tercihlerini öne sürerek siyasi ör-
gütlenmeye giremez, halk arasında
din ve inanç farklılıklan gözeterek ay-
nm yapamaz. Ne yazık ki Diyanet İş-
leri Başkanlığı'nın yayınlan bu konu-
da aynm gözetiyor ve laikliği zedeli-
yor. Böyle yaptığı için de Hıristiyan
yurttaşlar bu ayrımcılıktan haklı ola-
rak şikâyet ediyorlar. "Gerçeğe Doğ-
nı" dergisinin Ocak-Şubat 2000 ta-
rihli sayısında Diyanet'in bu tutumu
ele alınıp eleştiriliyor.
• • •
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın laik bir
devlette Sünni Islamı dışındaki bütün
mezhep ve dinleri yok sayan bir an-
layışla örgütlenmesi, bu türden bağ-
nazlıklara da kapıyı açıyor. Islamda
bağnazlıktan şikâyet eden ve laikliği
savunan devlet yöneticileri ve siya-
setçiler bir gün bile Diyanet'in bu-
günkü yapılanmasını ve Sünni bağ-
nazlığını kışkırtıcı örgütlenmesini ma-
sayayatırmak ihtiyacını duymuyorlar.
Olaylar büyüyor, camiler birer örgüt-
lenme merkezi haline dönüşüyor, o
zaman başlıyoriar "Laiklik elden gi-
diyor" diye bağırmaya.
Diyanet İşleri Başkanı, Hizbullah'ın
camilerdeki faaliyetlerinin ortaya çık-
ması üzerine, "Camilerin birereğitim
yuvası haline getirileceği"n\ söyledi.
Camilerin eğitim yuvası olması ne
demek? Camiler ibadet yeridir. An-
cak bizdeki camiler Kuran kurslan ve
çevrelerindeki külliyelerle birer örgüt-
lenme merkezi haline dönüşmüş du-
rumda. Bunlar da yurttaştan alınan
vergilerle yapılıyor. Cami, cami ola-
rak kalsa ve çevresindeki örgütlen-
menin önü kesilse diye düşünürken
Diyanet İşleri Başkanı'nın böyle bir
açıklamayapması, tam dayarayı az-
dırmak anlamına geliyor.
Din eğitimi veren okullarvar. 12 Ey-
lül'den sonra darbeciler sağ olsun, li-
se ve ortaokullarda din derslerini zo-
runlu hale getirdiler. Camiler etrafın-
da Kuran kurslan geliştiriliyor. Bunu
da Diyanet İşleri Başkanlığı yapıyor.
Üstelik buralarda, diğer din ve mez-
heplere düşman ve onlan suçlu gö-
ren bir bağnazhk anlayışı da egemen
oluyor. O camilerin içinde acaba Hiz-
bullahçılar nasıl örgütlendiler? Ne-
den camiler onlann en büyük sığı-
nak ve örgütlenme merkezleri haline
dönüştü? Neden kültürmerkezlerin-
de değil de camilerde kendilerine ta-
ban buluyoriar?
Hizbullah'la mücadele, temelden
ele alınacak bir yeniden yapılanma-
yı gerektiriyor. Işe öncelikle de Diya-
net Işleri'nden başlasak diyorum.