16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT2000CUMA O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Yurttaşlar Yasası ve Siyasal îktidarlar... M tskender ÖZTURANLI M edeni Kanun diye adlandınlan Türk Yurttaşlar Yasa- sı'nın yürürlük ta- rihi 1926'dır. 17Şu- bat 1926'da Mec- lis'te alkışlarla kabul edilmişti. Bilindi- ği gıbi bugüne değin bırçok değişiklik- lere uğramıştır. "Zamanın değişmesiy- leyargüann da değtşeceğj" kuralına gö- re birçok maddeleri de Yargıtay'ın ve Anayasa Mahkemesi'nin yorumlanyla daha çağdaş duruma getirilmiştir. Tür- lü gereksinimler karşısmda bu gibi de- ğişikliklerin yapılması da doğaldır. Dün- ya nasil değişiyor, düşünceler gelişerek başka biçime dönüşüyorsa, yasalar da onun gibi değişecektir, değişmesi de ge- reklidir. Ne var ki Yurttaşlar Yasası'nın kimi evrensel ilke ve kurallan hiçbir za- man değişmez ve değiştirilemez. Laik- lik, çağdaşhk, uygarlık, yasanm gerek- çesi ve özellikle 266. maddesi bunlann arasındadır. Bu madde, "Ergin kişi di- nini seçmede özgürdür" yargısını içer- mektedir. Ama ne yazık ki ülkemizin siyasal iktidarlan, aşağı yukan elli yıl- dırburaaddeyiuygulama alanından kal- dırmışlardır. Bu çok olumlu düzenle- meye aykın yasalar çıkarmışlar ve gü- nümüzde de çıkarmaktadırlar. Anayasa- sında "laik cumhuriyet" sözcüklerinin bulundugu Atatürk Türkiyesi'nde böy- lesine davraruşlan anlamak ve bağışla- mak olanaksızdır. Ama ne yazık ki ül- kemizde Türk devriminin getirdiği tüm değerleri ortadan kaldırmak, onlann ye- rine şeriat hukukunu getirmek isteyen partiler vardır, odaklar vardır, politika- cılar vardır. 57. hükümet. çok önceleri hazırlanan ve 1030 maddeden oluştuğu belirlenen "Medeni Kanun Tasana"nı TBMM'ye sunmuştur. Tasannın Meclis'te ne za- man görüşüleceği ve yasalaşacağı henüz belli değildir. Uzun süreden beri bu ko- nuda taslaklar ve tasanlar hazırlanmak- ta, Meclis'e sunulmakta, ama bir türlü yasa biçimine dönüştürülememektedir. Örneğin bundan 25 yıl önce büyük hu- kuk bilgini Hıfa Yfeldet Vdidedeoghınun başkanlığında bir yarkurul oluşturul- muş, bu yarkurul bir tasan hazırlayarak Adalet BakarüığVna sunmuştur. Bu gı- rişimden bir sonuç alınamamıştır. Daha sonraki hükümet, yeni bir tasan hazır- lamak görevini tek başına Velidedeoğ- lu'na vermiştir. Velidedeoğlu yıllarca çalışmış, hazırladığı tasan Meclis'e ka- dar gitmiş olmasına karşın, yasa biçimi- ne dönüşememiştir. Önemle belirtilmesi gerekir ki, Veli- dedeoğlu 'nun tasansında "Medeni Ka- nun" yerine "Yurttaşlar YasasT deyimi kuUanılmıştır. Şimdiki tasanda ise ye- niden "Medeni 1(9000" deyimine yer ve- nlmiştir. Ama nasıl yasalar, günün ko- şullanna yanıt veremedikleri zaman es- kimiş sayılırsa, yasalann dili de onun gi- bidir. Dil de zamanla değişir ve yenile- nir. 1926'da "TürkKaoıın-uMedenisi" adıyla yürürlüğe giren yasa, daha son- ra "TürkMedeniKanunu" biçimine dö- nüşmüştür. Medeni sözcüğu Fransızca "civffle'" karşılığıdır. Kent ve yurt anla- rruna gelmektedir. Kanun, günümüzde yasa biçiminde kullanılmaktadır. Bu ne- detüe Medeni Kanun yerine Yurttaşlar Yasası demek, hem Tûikçe bir sözcügu, hem de daha güzel bir deyimi benimse- mek demektir. Unutulmasın ki başat ya- samız da, önceleri "Kanun-u Esasi" da- ha sonra "Esas Teşküât Kumna", en sonunda da "Anayasa" olmuştur. Sayın Adalet Bakanımız Meclis'e su- nulan tasannın " 1926'da gerçekleştirflen hukukdevTİmininbJrdevamı" olduğu- nu söylemıştir. Bu çok önemlı bir sap- tama, ne yazık ki doğru değildir. Çün- kü tasanda 1926'nın gerekçesi değişti- rilmiş, gerekçenin çok önemli kısımla- n çıkanlıp atılmıştır. Aynca saym bakan, "Tasandaki dinn günûmüz Türkçesine uygun hale getirildiğmi" de belırtmıştir. Oysa tasanda güzel Türkçemize aykın sözcükler vardır. Bunlardan birkaçı *fev- kalâde, mükenunei, mensup, halbuki, aynen" gıbı sözcüklerdır. Bu sözcükler anayasada bile yoktur. Kimi devletadam- lanmız tarafindan bilinçsizce kullanıl- maktadır. Aynca anayasamızın günü- müzde konuşulan ve yazılan Türkçeyı yansıtüğı da kolay kolay söylenemez. Anayasanın dili de eskımiştir, değıştiril- mesi gereklidir. 1926 yüında yürürlüğe giren Yurttaş- larYasası, laik karakterli, çağdaş ve uy- gar bir yasadır. Gerekçesını Mahmut Esat Bozkurt yazmıştır. Ve bu gerekçe başyapıt niteliğindedir. Ne var ki Mec- lis'e sunulan yeni Yurttaşlar Yasası ta- sansında bu gerekçenin en önemli kısım- lan çıkanlmıştır. Tasanda 52 sayfalık bir "Genel Gerekçe" vardır. Bu gerek- çe, "Türk huknk devriminin temel taş- bunndan en büyügü olarak nitelendin- lebflecek olan "Türk Kanun-u Medenı- si'Tûrkiye Büyük MilkK Meclisi tarafin- dan 17 Şubat İ926 tarihinde kabul edil- nnj,4Nisan 1926'da ResmiGazete'deya- yımUnarak Borçlar Kanunu ile birlikte 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe gir- miştir. Dönemin Adalet Bakanı Mah- mut EsatBozkurt'un imzasmı tasryan ve o günün dflryie ve mükenunei biröshıp- la kakme ahnnuş olan gerçekçeain yeni kuşaldann antayabueceği şekildesade- leştirumiş şeknnden Özetfc" diye başla- makta, ama Mahmut Esat'ın gerekçesi "Genel Gerekçe" içinde eritilmekte, en önemli bölümlerine yer verilmemekte- dir. Örneğin şu tümceler genel gerekçe- de yoktur: "Yasalan dine dayalı olan devletler, kısa bir süre sonra ülkenin ve ulusunisteklerini karşuayamazlar. Çün- kü dinter değişmez kuraOar kapsarlar. Yaşam yürür, gereksinimler hula deği- şir. Din yasalan her ne ohırsa olsun, iler- leyen vaşamın karşısnıda brçimden ve ölü sözcüklerden ikri bir değer, bir an- lamtaymariar. Değişnıemek,dinleriçin bir zonuüuhıktur. Bu nedenle dinlerin yalnızbirvicdan tşjolarakkabnası, çağ- daş uygartağuı temeflerinden ve eski uy- garnkla yeni uygarhğın en önemli ayın- a nitetikJerinden biridir. Kölderini din- den alan yasalar, uygukndıklan toplum- tan gökten indikleri ilkel çağlara baglar- lar ve uerlemeyiengelleyen etkenlerara- smda bulunurtar. Kuşku yoktur ki, ya- salann amacı herhangi bir gelenek ve görenekyada yalnızvicdanlailgisiofana- 9 gereken din kurallan defa, siyasal, sos- yal, ekonomik ve ulusal bnüğin ne olur- sa olsun «agtanm«<ii ve yerine getirflme- sidir. Çağdaş uygarhğa bağh devleöe- rinilkbetirginniteiiği,diniledünyayıay- n görmekrjr. Bununtersi,devtetinbenim- sediği din ilketerini kabul etmeyen Idm- seferin vkdanlannınbaskıaltmdatutui- masıolur.Çağdaşdevtetgöruşübunu ka- bul edemez, Din vicdanhrdakaMıkçadev- kt gözünde saygıdeğer ve dokunuhnaz- dır. Dinin kural olarak yasalara girnıe- si,tarihinaktşı içindeçoğunluldataçfl dev- letadamlannın,zorbalann.güçlülerin ke- yifveisteiderinidoyurma araaotanasa so- nucunu doğurmuştur. Çağdaş devlet, dt- ni dünyadan ayırmakla insantağıtarihin bu kanlı belasından kurtarmış, dineger- çekve sonsuzbir taht olan vkdanı ozgü- lemiştir. Özettıkleçeşjtfi dinlere bağh uy- ruklan olan devtetkrtk tek bir yasanm bütün tophunda uygulanma olanağı ka- zanabilmesi için bunun dinle inşkisini kesmesi, ulusal egemenlikiçin de bir zo- runluluktur. Çünkü yasalar dine dayah oiursa, vicdanözgürlüğüoübenimseme- sigereken devlette,çeşiuıdinlere bağtava- tandaşlar için aynyasalar yapmakgere- kir. Bu durum çağdaş devlet için temel ilke olan siyasal, toptumsal ve ulusal bir- Bteaykındır." Türk Yurttaşlar Yasası 73. yüını dol- durmuştur. Çağ değişmiş, düşünceler, görüşler değişmiştir. Yasalann değişen topluma ayak uydurması da doğaldır. Bu nedenle Yurttaşlar Yasası da değişe- cektir ve değışmelidir. Dili değişecek- tir, içeriği değişecektir. Çünkü kimi yar- gılan çağdaş normlann dışında kalmış- tır. Ne var ki bazı çevreler, yasanın ge- rekçesini ortadan kaldırmak ve onun 'la- ikkarakteri'nı törpülemek amacıyla bir değişiklik düşünmekte, bu konuda yıl- lardan beri sinsi sinsi çahşmaktadırlar. Ülkemizde yalnız gerekçeyi değil, laik- lik ilkesini bile anayasadan çıkarmak isteyen politikacılar vardır, partiler var- dır, odaklar vardır. Çok iyi bilinmelktirkigerekçeden vaz- gecmek laiklikten, uvgartaktan,cağdaş- hktan vazgeçmek demektir. Gerekçeyi kaleme alan Mahmut Esat, laiklik ilke- sininTürkiyeCumhuriyeti'nin temd ta- şı olduğunu özümseyen, bu yolda toplu- mu bilinçlendirmeyeçahşan bir Atatürk devrimcisidir. Dinin siyasal yaşamdan çıkanlmasL softalaruı, yobazlann, biK- sizlerin pençesinden kurtanlması ve 'ma- kamlann en yükseği olan vicdanlarda yer almasf yolunda uğraş verenlerin öncü- lerindendir. Gün gelmiş, "ihmalin kaderi irocanm dndeoyuncakohnakdeğildir" diye hay- lurmıştır. Adalet Bakanhğı yıllannda cumhuriyet savcılanndan "devrimin bekçfleri" diye söz etmiş, onlara "Tür- Idye Cumhuriyetisizmçenkomuztannız üstündeyüksdecekur" diye seslenmiş- tir. Önceleri "müddeiumumi" biçimin- de kullanılan "sava" sözcüğünün önü- ne "cumhuriyet" sözcüğünü ekleyerek onu "cumhuriyetsavcısı" haline getiren de Bozkurt'tur. Yurttaşlar Yasası değişmelidir ve de- ğişecektir. Yıllardan beri bu yolda çaba- lar harcanmıştır. harcanmaktadır, har- canacaktır. Değişmelidir, ama ileri doğ- rultuda değişmelidir. Yasanın içeriğin- deki, gerekçesindeki laik ve çağdaş ka- rakter korunmalıdır. Aynca nasıl ki her- hangi bir kitabın ikınci ve üçüncü bas- küannda birinci baskıdaki önsöze yerve- riliyorsa, onun gibi yeni düzenlemede 1926 gerekçesine de yer verilmelidir. Çünkü bu gerekçede 1923 devrimcile- rinin sesi vardır. Gerekçe, Atatürk dev- riminin özünü yansıtan tarihsel bir bel- ge niteliğindedir. Ama ne yazık ki tasa- nda Mahmut Esat'm gerekçesinin kolu kanadı kınlmıştır. Bu yanlış tutumdan vazgeçmelidir. Yurttaşlar Yasası'na yeni yargılar ge- tirilebilir, yeni bir gerekçe de yazılabi- lir. Yazılrmştır da. Ama birinci gerekçe olduğu gibi korunmahdır. Bunun tersi- ne davramş, bize laik bir devlet ve laik bir hukuk armağan eden Türk devrim- cilerine saygısızlıktan başka bir şey de- ğildir. Hiç kuşkusuz günümüz koşulla- nnda yasadaki çağdaş yargılann değiş- tirilmesini isteyenler olacağı gibi, ge- rekçenin tümüyle çıkanlmasını savla- yanlar da bulunacaktır. Ama Türk hu- kukçusu, Türk ulusu ve Türk parlamen- tosu buna izin vermemelidir ve ver- meyecektir. Atarürk devrimi ve o dev- rimin yarattığı Yurttaşlar Yasası, gericilerin elinde hiçbir zaman oyuncak olmamalıdır ve olmayacaktır. ARADABÎR ADNAN HUNCA Sanayia Aydınlığa Düşmansınız! 10. yüzyılda, Islamda rönesan- sı yapacak fikirleri dolayısıyla acı- masızca öldürülen Hallac-ı Man- sur ve yine 15. yüzyılda yaşayan Simavna kadısı oğlu Şeyh Bedret- tin, radikal dinciler tarafindan acı- masızca boğazlanmıştır. Eöer bu iki yüce düşünürün fikirlen, Islam- da uygulama alanı bulmuş olsay- dı, Müslümanlann erişeceği kül- türün ışıkJan dünyayı bol bol aydın- latacaktı. Toplumlar iyi eğitilmediği için her yenilik onlara uluorta söyfenemez. ışte Hallac-ı Mansur ile Şeyh Bed- rettin, zamanına göre bu çağdaş fikirleri pervasızca söyleme cesa- retini gösterdikleri için canlannı zorbalann (müstebitlerin) ellerin- den kurtaramamışlardır. Çünkü yıl- larca halklan soyan bir düzenin yı- kılmasının, iktidarda olanlan çok zor durumda bırakacağı endişesi, işin büyümeden bastnlmasını gün- deme getirmiştir. Halklann ıştğa gereksinmeleri ol- duğunu sezerek ışık saçma gere- ğini yerine getiren aydınlar, tarih boyunca kıyımlara uğratılmışlar- dır. Aydınlıklarta dolu düşüncele- rin birçok gerçeği meydana çıka- racağından korkulduğu için çağ- daş, özgürlükçü ve onurlu insan- lann açıklamalanndan devamlı ür- külmüştür. Yetmiş beş yıldır hiçbir Atatürkçü, yobaz ve radikal dinci- lerden kimseyi ötdürmemiştir. Ata- türkçülerin kanla işleri yoktur. Bah- riye Üçok'ları, Muammer Ak- soy'lan, Turan Dursun'lan acıma- sızca öldürenler, insanlık erdemi- ne sahip olamamış zavallılardır. Şimdi pınl pınl bir Cumhuriyet aydım oian Ahmet Taner KışJahnn en doğal hakkı olan 'yaşam hak- kı'rv ondan almışlardır. Neydi Kışlalı'nın suçu? Yurdunu düşmana mı satmıştı? Ihaletere girip hile mi kanştırmış- tı? Uyuşturucu mafyası mıydı? Siz- leri öfkelendiren, onun en büyük kusuru 'ülkesini çok sevmesfydl Bir güneşi batrdınız. Ama arkasın- dan milyonlarca güneş geliyor. Bakalım bunlaria nasıl başa çıkacaksınız? Bu ülke güneşler istiyor... Sizler kara bututlar olarak onlan karartamayacaksınız. Sevgili Taner Kışlalı, sen ölmedin, yaşıyorsun, yaşatacağız ve sen milyonlarca genç Taner Kışlalı'ya bir meşale, bir güneş olacaksın. 'Deneyimli Siyasetçi'ler... R Basri AKGİRAY Hukukçu, ir süredir medyamızda ve özellikle, siyaset çev- ' relerihdç "deneyimlipo- Bökaa" nitelemesi sık- ça kullanılmakta ve bir yerlere adam arandığın- da, deneyimli siyasetçiye önemli ölçü- de öncelik tanınmaktadır. Doğal ki, ül- ke yönetiminde, deneyimli politikacı, deneyimlerini kişisel çıkanndan çok, ülke yaranna uyguladığı oranda saygj- değerdir ve aranan adamdn-. Ne varki, bizde, yeterli bilimsel, sos- yal ve ekonomik bügi ve birikimi bulun- mayan, ama türlü oyunlarla ve laf üre- terek devlet yönetiminin belli yerlerin- de uzun süre kalmayı başaran kimi si- yasetçiler de, deneyimli kabul edilerek aranan adam konumuna getirümekte- dir. Oysa, böyle kişUerin, deneyimli de- ğil, eskimiş politikacı olarak kabul edil- mesi ve bir kıyıya itılerek yerlerine ta- ze güçlerin getirilmesi, ûlke için çok ya- rarlı olacakür. Deneyimini, ülke yaran- na kullanmayan ya da kullanamayan po- litikacı, eskimiş politikacıdır. Gerçekten, devlet yönetiminin belli yerlerinde uzun süre bulunan deneyim- li siyasetçilerin bugüne değin, temel aöp nutuk çekmekten başka hangi deneyimin- den, ne zaman bir yarar sağlanmıştır? Ama, engin deneyimleri sayesinde, üç kez gidip beş kez gelmeyi, laf üretmek Eski Parlamenter yoluyla koltuklannı konımayı becerebil- mişlerdir. Bugün, ulusça yüreklerimize kurşun gibi oturan bir Hizbullah vahşetiyle kar- şı karşıya kalmışsak, bunda o sözüm ona 'deneyimlisrvasctçi'lenmızın oy kay- gısı ve aymazlık ıçınde bulunmalanrun önemli payı vardır. Ve hele, en deneyimli devlet adamı- mız Sayın DemireTin, Hizbullah vahşe- ti konusundaki tutumunu sergileyen "_ Güneydoğu'da halkı rahatsız etmiş bir harekettir. Buna karşı hallan, kendisini korumav a kaiknıası bir olaydır. Yaoi ev- vela halkı korumayayönetanişgibibir ha- reket Halkın kendisinden çıkarttığı gi- bi bir hareket- Ama, daha sonra terö- rist, aynfakçı ve dioci bir hareket" biçi- minde basına yansıyan sözlerine bakı- lırsa, şeriat yanlısı ve bu kanlı örgütün, ülke çapmda eyleme kalkışmasına, ay- mazlıktan da öte göz yumulduğu anla- şılmaktadır. Bir yanda, laik cumhuriyeti yıkmak amacında olan örgüt elemanlan, Başba- kanlığa, yargı, sağlık ve emniyet kuru- luşlanna çöreklenirken bizim 'deneyim- H'lerin, Cumhurbaşkanı seçimi için de- neyimli politikacı aramalan ülke kaynak- lannı pazarlama çabası içinde bulun- malannın başka türlü bir açıklaması ola- maz. Gerçekten. eğer bu ülke, sivil toplum örgütleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Miktarı ne olursa olsun, bağışlarınız onlann yaşamını kurtaracaktır irtica tehükesi uyanlanna karşın, yarar- h tarikatlann da olabileceğini savlayan, onlann şeyhleriyle kucaklaşan, "Bana, sağcüar suç iştiyor dedirtemezsioiz (_.) %enicçekendfc,tespflı çetenel birohnaz" yargılanylahalkı avutan, o deneyimli po- litikacüanmıza kalsaydı ve onlann bu ay- mazlığı ve sapnrmasıyla, şeriat özlemı içinde olan siyasal partı, iktidannı bir sü- re daha sürdürmüş bulunsaydı, başımı- za nasıl bir felaketin geleceğini bugün ürpererek anlamış bulunacaktık. Bir süre önce, Cumhuriyet gazetesin- de yayımlanmış bir yazımda, Milli Gü- venlik Kurulu'nun anayasal ve demok- ratik birkurum olduğunu. çoğu Batılı ül- kelerde de benzerkuruluşlarm bulundu- ğunu, demokrasiyle bağdaşmaz bir yö- nü olmadığıru Mirgulamış ve "-TSK'nin, ulusumuzun gönlünde ayn bir yeri var- dır. Türk Devleti'nin kuruluşunda onla- nn önemli ve onurlu katkısı olduğunu, her tür tophımsal yenueşmenin öncülü- ğünü onlann yapüğını. en büyük özve- rinin onlardan geldiğinL halkımıy. çok iyi bilmektedir. Bırakmız demokratik yofla görüş bildirsinler. Ve de, o görüşle- rekvuakveriniz" uyansıyla yazımı nok- talamıştun. (Demokrasi ve Askeri Oto- rite, 24.8.1998 günlü Cumhuriyet). Bugün, deneyimli siyasetçilerirruzin aymazlığından yararlanarak, yurdun dört yamnda rahatça örgütlenmiş, birçok in- sam, günlerce işkenceden geçirip kor- kunç bir yabamllıkla (vahşice) öldüre- bilen bir Hizbullah olgusuyla karşılaşın- ca bu uyanmm ne denli haklı olduğunu anlıyorum. Bu haklılığı- mın rahathğı içinde, "tyi ki bir Müli Güvenük Kııruhı- muz varmış veiyiki, bu ku- rul bir 28 Şubat uyansm- da buhınmuş" diyorum. Bin bir özveriyle kur- duklan laik cumhuriyeti korumasını da çok iyi bi- len Türk Silahlı Kuvvet- leri'ni, yüreğimin tüm gjü- cüyle alkışlıyorum. "Ul- kedebirirtieatehlikesi yok- tur. 28 Şubatsüreci bitiniş- tir" gibi yavelerle, karan- lık güçlerin çok tehlikeli boyutlara varan örgütlen- melerine ortam yaratan, deneyimlerini, oy ve kol- tuk uğruna harcayan o 'de- neyimli siyaset adamla- n'mızı üzülerek kınıyo- rum. Cumhuriyet Mahallesi birinci kısımda SATILIK ARSA 438 m2 , 345/11 Tei: 0532 456 69 50 Deprem bölgesindeki yüzterce depremzede çocuk zor şartlar altında yaşıyor. UNİCEF. gelecegimiz olan bu çocukların beslenme. barınak, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bagıslarınızı beklıyor. Miktarı ne olursa olsun... Bağışlarınız İçin Hesap Numaralarımız: Ankara: Yap Kredi Bankası Hacettepe Subesi 920101 - İs Bankası Cankaya Subesi 500 İstanbul: Yapı Kredi Bankası Beyoğlu Subesi 1560600 çekdmışîıt. unicef <f Unicef Türkiye Milli Komitesi Ankara Genei Müdurlük Tel (0312i 438 17 45 İstanbul Bürosu Tel: (0212) 252 52 22 SAHİBİNDEN SATILIK 109Pequeot XN HOOMotor Tel: 512 05 05-485/486 Ev: 0212 431 00 65 PENCERE Beyaz Adam!.. Fatih Surtan Mehmet Istanbul'u 1453 yılında Cışgal etmedi) fethetti.. Kolomb, 1492'de Amerika'yı Oşgal etmedi) keş- fetti.. Keşfetmez olaydı!.. Beyaz Adam koskoca kıtanın canına okudu, dünya tarihinin en büyük soykınmlanndan birini ger- çekleştirdi, insanlığın en çarpıcı ayıplanndan biri- ni geçmişimizin siciline yazdı. Padişahın uyguladığı kardeş katlini yasallaştı- ran "Fatih Kanunnamesi", Beyaz Adam'ın Ame- rika'da yaptığı soykınmın yanında cirmi kadaryer tutmaz. Ne var ki dünyanın yuvariak olduğunu bile bil- meyen Osmanlı Vıyana kapılan önünde at oyna- tırken, Beyaz Adam, deniz aşın ülkelere yelken aç- manın şağladığı getiriyi yemeye başlamıştı. O günlerden sonra, insanlık tarihi, gezegenimiz boyutunda üç evreye yazıldı: Bin Sömürgecilik.. İki: Emperyalizm.. Üç: Küreselleşme.. Beyazın beyazı, siyahın da siyahı vardır, ama, üç evrenin özündeki ortak içerik: Sömürü!.. • Gezegenimiz ölçeğinde sömürü, bugün de hız- la sürüyor son yirmi yılda zengin yoksul farkının daha derinleştiğini Beyaz Adam resmi ağzryla iti- raf ediyor. Beyaz Adam dünyayı kendisine göre çekip çe- virmesini biliyon koşullan o koyuyor, düzeni o sap- tıyor, uygariığın ilkelerini o belirliyor. Sömürge çağında Beyaz Adam'ın gittiği çoğu geri ülkede ne doğru dürüst bir devlet, ne savaş- masını bilen bir ordu, ne de devleti çekip çevire- cek yetişkin bir bürokrasi bulunuyordu. Ancak Osmanlı'da deneyimli bir devlet, savaş- masını bilen bir ordu ve devleti çekip çevirebile- cek yetişkin bir bürokrasi vardı. Asker-sivil aydınlann başını çektiği 1923 Devri- mi'yle, Türkler, çağdaş bir devletin temellerini ata- bilmişlerse, bu tarihsel gerçek yüzündendir. Yoksa Beyaz Adam, Anadolu'da Türkterin oca- ğına incir ağacı dikmekte kararlıydı. 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinde BeyazAdam az kal- sın kökümüze kibrit suyu ekiyordu; ama, bu işi be- ceremeyince metazori çark etti. • Tarihe gözucuyla baktığımız zaman gezegen coğrafyasında Anadolu'nun farkını saptamak ko- laylaşıyorL Ne tam anlamında sömürgeleştik, ne de Beyaz Adam'ın dünya ölçeğindeki emperya- list düzeninde boğulup bağımsızlığımızı yitirdikî.. Avrupa'nın yamacında, kendimize özgü bir yaşa- mın çelişkileri içinde kıvransak da ayakta durabil- dik... Son olay PKK ile yaşandı. Elbette işin içinde etnik sorun van ama, altını des- tiniz mi gerçek nedenler çıkıyor. Bir: Su savaşı.. \\c\' i Vı/ı /c/ 1 / ın ift ı Câi/âci Üç:Petroisavaşı.. «;,.(.• ,? . r î , s , ! ^ ^ Sonra?.. '~ Bütün bu savaşlann ortak gerekçes'tnde ise bü- yük guçleri güdüleyen Avrasya savaşı!.. • Dünyayı çekip çeviren egemenlerin kurduklan bu düzen değişmeden ne savaşlar biter, ne de yok- sullann ezilmişliği sona erer. Kanlı bir komedya- nın oynandığı tiyatrodaki seyirci bölümüne yerle- şen zavallılar, Beyaz Adam'ın sahneye koyduğu oyunu aval aval izler. Gülfem Keş|i Herguı 1300-200ü mmmvtmimHtırasBmı IFSAKISTMMML fCTOÛMF V I 103. DÖNEM FOTOĞRAF SEMİNERLERİ BAŞLIYOR. 40 YILLIK DENEYİMLİ İFSAK'IN 103. DÖNEM FOTOĞRAF SEMİNERLERİ 22 ŞUBAT 1999 SALI, 26 ŞUBAT CUMARTESİ GÜNLERİBAŞUYOR. Cumartesi günleri 11.15-13.15; Salıgünteri 19.15-21.15 saatieri arasında yapılacak ve 8 hafta sürecek olan semi- nerterde; * Fotoğraf Makinesi, * Işık ve Kullanımı, ' Filtreter ve Yardımci Araçlar, * Kompozisyon, •ÇekimTeknikteri, * Karanlık Oda, * Fotoğrafçılığın Evrimi ve Geieceği dersleri işienecektir. * Senunerter strastnda çekim ve karanlık oda uygulamaları yapılacaktır. Aynntılı bilgi için, 292 42 01 ve 292 18 07 No'lu telefon- lardan saat 13.30'dan sonra bilgi alınabilir. ADRES: Istiklal Cad. Ayhan Işık Sok. No: 34 K. 2 Özverim Apt Beyoğlu - İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle