16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ŞUBAT 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER BBTkrâ ofasılrğım haber veriyor • İstanbul Haber Servisi - Kalp krizi olasılığını önceden haber veren Elektron Tomografi (EBT) cihazının mart ayından itibaren Türkiye'de hizmete gireceğı bildirildi. Test Kalp Tanı ve Sağlık Merkezi'nden yapılan açıklamada, 1996'da Amerikan Gıda ve tlaç Kurumu'nca onaylanan cihazın, koroner damar kalp hastahgını belirti olmadan teşhis ettiği kaydedtldi. mafyasına çözüm önerisi • Istaobul Haber Servisi - Organ Nakli Kuruluşlan Koordinasyon Derneğı Başkanı Prof. Dr. Mahmut Çarin, 'organ mafyası'nın önüne geçilebilmesı ıçin organ alınabılecek kadavra sayısının çoğaltılması gerektiğını, bunun da yoğun bakım ve yatak sayısının arttınlmasıyla mümkün olduğunu söyledi. Türkiye'de organ nakli konusunda taleplerin karşılanamadığını belirten Çarin, nakillerin yüzde 10'unun kadavradan, yüzde 90'ırun ise canlı donörden yapıldığını vurguladı. Vakıf eserteri • ANKARA (AA) - Devlet Bakanı Yüksel Yalova, FP Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç'un vakıf eserlerinin durumuna ilişkın soru önergesıni yazılı olarak yanıtladı. Vakıflar Genel Müdürlügû bünyesınde 9 bin 289 kayıtlı vakıf esen bulunuyor. Vakıf eserlerden, İstanbul Bölgesı'ndekiler hanç olmak üzere, 1990- 1999 yıllan arasında toplam 504 hırsızlık oldu. 25 hırsızlık olayında çalınan eserler bulunarak yenne konuldu ya da müzelerde korumaya alındı. 1990-1999 yıllannda tstanbul'daki vakıf eserlen bünyesinde ise 65 ayn hırsızlık olayı yaşandı. Depremler süpüyor • Haber Merkezi - Izmir ve Manısa'da hafıf şıddette depremlermeydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştınna Enstıtüsü'nden yapılan açıklamaya göre Bolu Gökkaya'da 02.54'te 2.6, Izmir forbalı'da 03.26'da 3.1, Izmir Menemen'de 05.2rde3.3,Adapazan Hendek'te 06.22'de 2.9, Manisa Salihü'de 07.04 'te 3.2 büyüklügünde toplam 5 sarsınn meydana geldi. TBMOTde sempozyum • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Parlamenterler Birhği ve Toplumsal Siyasal Ekonomik Araşttrmalar Vakfi'nca düzenlenen 'Türkiye'de siyasi yapılanma ve temel siyasi sorunlar' konulu sempozyum dün TBMM'de başladı. Bugün de sürecek sempozyumun açıhşına TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut'un yanı sıra FP liden Recai Kutan, Türk-İş Başkanı Bayram Meral katıldı LovveAdam kazandı • istanbul Haber Servisi - Tunzm Bakanlığı'nın 1999 yılı Eylül ayında yerli ve yabancı reklam ajanslan arasında açtığı Türkiye'nin tanıtunına yönelık yanşmanın satış odakh tanıtım bölümünü Lowe Adam kazandı. Başbakan Büleot Ecevit'in Düzce'ye geldiğinde verdiği kahcı konut sözû depremzedelerin içini rahaüatmış. Düzcelilerin hayali çadırlarda yaşamaktan kurtulmakElede kahcıkonutHATtCE TUNCER DÜZCE -Kiremıtoca- ğı Mahallesi'ndeki pre- fabrike konutlarda 17 Ağustos depremi mağ- durlan yaşıyor. Kiremi- tocağı Mahallesi îhtiyar Heyeti azası Rukiye Ü- nal da bir depremzede ve konteynerda kalıyor. Mahallede okul ve sağ- lık ocağı dışında bir ek- sikleri olmadığını belir- tiyor. Zaten depremden önce de çocukJar başka semtlerdekı okullara gı- dermış. Harun Aksak muhtara çadın içın yatak ve ısıtıcı istemeye gel- nriş. 35 senedir oturduk- lan evleri için yıkun ka- ran verildiğini anlatıyor. Kıremitocağı'ndaki 185 prefabrike konutluk köyün seçilmiş, yönetici- si YavuzBayur'un, eşi, ı- kı çocuğu ve yaşlı anne- siyle yaşadığı bına orta hasarh olarak tespit edil- miş. Beş katlı bınanın enkazından komşulan çıkarmış Bayur ailesinı. Şimdi prefabrike konut- ta, çadırda yaşayanlara göre daha ıyi yaşadıkla- nnı söylüyor, ama kahcı konut bekliyor. Prefabri- ke köyün yine prefabri- ke "sosyaltesjs"inde Ba- yur'la birlikte çayını yu- dumlayan Cevat Kanb- oğhı^IlokiuKterfiettik, amapplakterfiettik'dı- ye söze giriyor. Genış aı- lesinin hepsi prefabrike konuta sığmadığı için ai- le bölünmüş. 70 yaşın- daki Cevat Bey "Koca- kan köyde kakü" diye söz ediyor eşinden. Köy- de fındık bahçesi olduğu için büyük bir sıkıntısı yok, ama "İBe de kaba konut Başbakan kahcı konut yapdacak dedi, şimdilik içimiz ra- hat etti. Bakahm gerçekse" dıyor. Birkaç komşu Leyİa Gûler'ın prefab- rike konutunda toplanmış. Çaylan ve bi- raz da bısküvileri var. 17 Ağustos dep- reminde evlen yıkılmış ve 12 Kasım depremine prefabrike konutta yakalan- mışlar. Komşular Fatma Kurtuhış, Me- lek Ay *zahmetiir ' günler geçırdiklerini, ama prefabnke konutta rahat ettıklennı söylüyorlar. Melek Ay "ŞariadaJd gflbi, yıkümadık ayaktayız, ama bir de beyter çahşsa. Iş bulsam ben de çahşınm, ama çocukiar var" dıye konuşuyor. Ev sahı- bi Leyla Güler'in de dıleğı aym. Eşınin pideci dükkâm yıkılınca işsiz kalmış. Yalova 'tmdat Battyoruz' mitingi FARLKKKTAY YALOVA- Marmara depreminde büyük zarar goren Yalova esnafı, böl- gedekı 'mücbir sebep hali'nin (zorurdu hal) Bakanlar Kurulu'nca or- tadankaldınlmasını pro- testo etmek ve hüküme- tin kendilerine vaat etti- ği onanm ve kredi sözü- nü yerine getirmesi ama- cıyla "imdatBatıyonız'' mitingi düzenleyecek. Yalova Esnaf ve Sa- natkârlar Odası Başkanı lsmafl Mutm, deprem sonrası Yalova'dan bü- yük bir göç yaşandığını, esnaftn kaderleri ile baş başa bırakıldığım söyle- di. Esnafin geleceğinden endişe duyduğunu bildi- ren Mutlu, bugüne kadar 3 bine yakınının kepenk kapatöğını ifade etti. 15 bine yakın esnafin bu- lunduğu Yalova'da, hü- kümet yardımının işyer- leri için istenen elektnk ve su aboneliğı ücretine dahi yetmediğini belir- ten Mutlu, "Yafovaesna- n ekonomik olarak ciddi bir sıkıntı icerisindedir. Deprem öncesinde tak- sitle ve çekle mal satan esnaf, kentin bfiyük bir göç yaşamasından ötü- rfi, alacağuu alamayıp, borcunu ödeyemez du- ruma getoûştir" dedi. Barmma sorunu çözülüp birikunler tükendikçe ve yiyecek yardımı da azal- dıkça bir ış bulabüme ça- balan artıyor. Çocukiar, konutlann çamaşu- asılı dar aralıkla- nnda, yardımlarda dağı- tılan oyuncaklanyla oy- nayıp bisikletlenyle ge- ziyorlar. Belkin Baykal, bu yıl orta 3'e gıdecek- miş, ama ara vermek zo- runda artık. Sabahlan geç kalkıp bisikletiyle dolaşıyor. Seksen yaşın- daki Fehmiye Yüksel gü- neşli bir köşeye oturmuş, eski bir bluzu onarmaya çalışıyor. "Adamım öieli 17 yıl oluyor. Adamımın çahşıp vapûrdığı 4 katlı apartman vıkıldı gittL Ev üstüme yıkıkİL Duaknm beni konıdu. Komşola- run beni kurtardı" dıye anlatıyor hikâyesini. Fehmiye Yüksel şimdi torununun konservatu- var smavmı kazanması için dua ediyor. Kiremitocağı'nda Da- yanışma Gönüllüleri'nin çadın 7-12 yaş çocukla- n için kreş olarak kulla- nıhyor. Üniversite öğren- cisi Semra Özcan. 17 Ağustos'tan beri deprem bölgelerinde çalışıyor. Izmıt'e gelen bir Fransız ekipten "animasyon" dersleri almış. Gönüllü yardımcılan, kendileri de depremzede olan 13- 15 yaşlanndaki Dfla Okatar. Senem Bflgi, Öz- lem Özdemir'le birlikte çocuklan deprem psiko- lojisinden kurtarmayı te- mel alan bir çalışma yü- rütüyorlar. Düber Aslan prefabn- ke konutlara yakın bir yerlerde kendi kurduğu çadmnın önünde yara içindeki ayaklanm uzatarak oturmuş. Kirada bulunduklan ev yıkılmarmş, ama eve girmeye hem korkuyorlar hem de ki- ra ödeyecek paralan yok artık. Dolaşa- rak arabayla giy si satan eşi Zekeriya Ars- lan'm arûk işi ve geliri yok. Artık giysi para etmiyormuş. 12 Kasım depremi üç ayını doldurdu; 17 Ağustos depreminden bu yana nere- deyse 6 ay geçti. Binlerce depremzede şimdi çadır, prefabrike konut, konteyner gibi geçici konutlardan kurtulup kahcı konutlara geçebilmenin hayalini kuru- yor. Daha da önemlisı, geçimini nasıl sağiayacağını, nasıl iş bulacağmı düşünüyor. Depremzedeler 17 Ağustos'tan önceki yaşantüaruu özlüyorlar. "Hamlefin ikinci perdesi- nin ikinci sah- nesinde Prens Hamlet'le sa- ray nazırı Polo- nius arasında şu ünlü konuş- malar geçer: "Polonius - ...Ne okuyorsu- nuz efendimiz? Hamlet - Sadece kelimeler, kelimeler, kelimeler. Polonius - Bahsigeçen şey nedir, efendimiz? Hamlet - Kiminle kımin ara- sında? Polonius - Okuduğunuz şey neden bahsediyor demek is- tedim, efendimiz. Hamlet - Iftiralardan, efen- dim. Hicivci kâfır burada diyor ki: Ihtiyariann kır sakalı olur- muş, yüzleri bumşukmuş, göz- lerinden koyu kehribar ve erik zamkı akarmış, akıllan kıt, but- lan pek pörsükmüş. Bunlann hepsine de varkuvvetimle ina- nıyorum ama, böyle kitaba geçmelerini doğru bulmuyo- rum; çünkü yengeç gibi geri geri gidebilseniz siz de benim yaşımda olursunuz." (O. Buri- an çevirisi) • • • Cevdet Kudret Roman ödülü töreninden sonra değer- li ailesinin verdiği yemekte, bir- birimize yakın oturduğumuz Güngör Dilmen bir ara kulağı- ma eğilerek son günlerin hara- retli tartışmasında "lumpen" sözcüğünün yanlış kullanıldığı- nı söyledi. Sonra bu tartışma- ya ilişkin görüşünü, seçkin bir oyun yazan olmanın ustalığıy- la, sözcükleri özenle seçerek özetledi: Biryazaryadasanat- çı, ölümünden otuz-otuz beş yıl sonra birdenbire yeniden tartışılırsa, bu onun yaşamak- ta olduğunu gösterir. Eğer ar- tık hakkında hiç söz edilmiyor- sa, gerçekten ölmüş demektir. Dilmen bu görüşünü, 70'li yrllarda Sart Faik-Sabahattin Ali çevresınde kopan ve yery- er kıncılaşan tartışmalaria ör- nekledi... • • • Konuşurken ya da yazarken sözcükleri özenle seçmemiz gerekiyor. Bu konuda gazete köşe yazannın, TV yorumcu- sunun sorumluluğu herkesten daha çok. Seçkin bir sanatçıyı yaralamak için kullanılan bir sözcük onun yeniden tartışıl- masım sağlamakla ve daha de- rfriliğine tartışılmasına kapılar açmakla belki de yarariı bir iş CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU Sözcükler... görmüş ofdu. Ve sonuçta da, "Kem söz sahibinindir" atasö- zünü doğrularcasına, sahiple- rini yaraladı. • • • Tartışmalarda, hangi görüş- te olursak olalım, sözcükleri özenle seçmemiz gerekiyor. Türkiye'de sıradan yurttaş, si- yasetçilerin (şimdilerde dozu azalmış görünen) küfürieşme- lerinden tiksinti duyarolmuştu. Son birkaç yılda (tahmin edil- mesi güç olmayan nedenlerie) az çok düzelmiş görünen bu düzeysizliğin yerini, bazı TV programcılan ve yorumculany- la bazı gazete köşe yazarlan hakkıyla dolduruyor. Bu anlam- da, ülkemizdeki sıradan yurt- taş-okur-izleyici düzeyinin, "hasbelkader" oralarda bulun- makta olan bu gibi kişi ve çev- relerin çok daha üstünde oldu- ğu rahatlıkla söylenebilir. ••• Yılmaz Güney konulu tartış- malarda, onu karalamak iste- yenlerle polemiğe girmek iste- medim. Bu yazılardan çoğunu (ilk günlerde yayınlanan bir ka- çı dışında) okumuş da değilim. Çünkü Türkiye sinemasında toplumcu gerçekçi çizginin ir- delenip tartışılması, bu çizgide Yılmaz Güney sinemasının ko- numunun saptanması, farklı bir üslupla yapılması gereken (bel- li ölçülerde yapılmış da olan) ciddi bir iştir. Yılmaz Güney'e yakıştınlan birtakım nitelikler- den yola çıkarak neredeyse tüm Türkiye solunu nitelemeye ve mahkûm etmeye kalkışmak ise, olsa olsa bu gibi iddia sa- hiplerinin bugünkü ruh durum- lannın yansıması sayılabilir... ••• Buna karşılık, aynı gazetede yazdığımız arkadaşlanmı eleş- tirmekte çekince duymadım. Tersine, böyle bir eleştiriyi da- ha büyük bir zorunluluk olarak duydum. Nâzım Hikmet ko- nusunda bunu özellikle yap- mam gerekiyordu. Hamlefin ünlü tiradına dönecek olursak, "sözcükler" önemlidir ve her şeyin "kitaba geçmesi" doğru da değftdir. Eğer Nâzım Hik- met'in Stelin'i öveoşiirler yaz- dığı, Stalin'in yaşadığı dönem- de onu eleştire- mediği ileri sürü- lüyorsa, bunla- nn hangi koşul- larda yapıldığı ya da yapılama- dığı da irdelen- melidir. Böyle bir yaklaşım, bu irdeJemeyi yapa- cak olan kişiyi, başlangıçta sa- hip olduğu görüş ya da önyar- gıdan çok daha farklı sonuçla- ra da götürebilir... Aynı şeyin, Yılmaz Güney ya da herhangi bir başka sanatçının özel ya- şamı, davranışlan gibi konular- da, üzerinde pek fazla düşü- nülmeksizin söylenilmekte olanlar için de geçerli olduğu- nu düşünüyorum. Hertıangi bir konunun tabu olduğunu söyle- mek istemiyorum. Yeter ki ileri sürülen görüş araştırma sonu- cu olsun, inandıncı biçimde ir- delenip temellendirilsin ve "ki- taba geçmeyi" gerektirecek bir gereksinimi gerçekten karşıla- sın... • • • SözcükJerin önemine (ve et- kisine) inandığımdan, birkaç gün önce Kız Kulesi için dü- zenlenen toplantıdaki konuş- mamda en sert sözcükleri seç- tim. Kız Kulesi'ne yapılan kötü- lük Marmara depreminden de önemlidir dedim... Bu, Marma- ra depreminin önemini azım- samak değil, tersine, aynı za- manda onun öneminin de attı- nı çizmektir... Tersini düşün- mek Kız Kulesi'ne (ve böylelik- le ülkemizin sanat-kültüryaşa- mına) yapılan kötülüğün öne- mini azımsamak, bu önemin farkında olmamaktır. Alfabede- ki herhangi bir harf, sözlükteki hertıangi bir sözcük ne kadar . önemli ve vazgeçilmezse, Kız Kulesi öylesine önemli ve vaz- ( geçilmezdir... , Bütün sanat-kültür insanlan- mızı ve kururrtfen, alfabedeki bir harf kadar minik, ama aynı ölçüde önemli ve vagzeçilmez olan Kız Kulesi'ni narin görün- tüsüne yeniden kavuşturmak için, ona sözüm ona turistik ni- telik kazandıran "Hamoğlu" adlıfirmaylave arkasındakiler- le yasal mücadeleye çağınyo- rum... Çocukluğumuzun, ilk genç- liğimizin, nice kuşaklann ince, beyaz sevgilisini, renksiz, bi- çimsiz, bodur, kaba bir taş yı- gınınadönüştürenleri, sevgiliter günü öncesinde en agjr cüklerle suçluyor ve J rum... Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfi ödüfleri Gazeteciler Sosyal Dayamşma \ikfl, Türk Kalp V^di Basın Mûşaviri gazeteci Abbas Parmakazoğlu, Doktor Hayri Davas ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGQ Saghk İşleri Sorumlusu gazeteci Doğan Kaürooğln'na bir plaket verdi TGC LokaJi'nde ya- pılan törene. TGC Başkanı Nail Gürelu eski başkanı Necmi Tanyolaç ve Gazeteciler Sosyal Dayamşma Vakfi Başkanı Vasfiye Özkoçak da kabkü. alısverise cıktmai 'Merkez Tel: (0 212) 247 48 68 Fmc: 210 Û4 39 • Fabrika Tel: (0 2\2) 501 99 95 • Fabrika Satış Mağazosı Topçufar - Rami • Etiier Akmerkez «Erenköy Bağdat cad • Nişantoşı Rameli cad. • Mecidiyeköy Profib AVM • Beylikdüzü Migros AVM • Zeytinbamu Olivyum Outlet Center • fzmir Alsancak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle