Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT 2000 CUMARTESİ
O L A l L A R V E G O R U Ş L E R [email protected]
100. Yılınâa Strauss ve Müziğe Katkılan
Prof. Dr. Y. Mûh. İlhami ÇETİN
1
9. yüzyılda Viyana yalnız
Avusturya-Macaristan Impa-
ratorluğu'nun değil, aynı za-
manda müzık dünyasımn baş-
kentidir. Bugün de önemli bir
müzik ve tiyatro kenti olan
Vîyana, 1800 dolayında Haydn, Mozart
ve Beethoven tarafından yaratılan Vîya-
naKhsğiüe büyük üne kavuşmuştu. Da-
ha sonra Baba ve Oğul Strauss inanıl-
maz ve aşılamaz güzellikte vals, polka
ve operetler ile 19. yüzyüa damgasını vur-
muştur. Viyana'da doğan ve oradan tûm
dünyaya yayılan, Moskova'dan New
York'a insanlan coşturan, büyüleyen
ayn bir dünyaya taşıyan ve orada özgür-
leştiren, mutluluğa kavıışturan müzik
akımı baba Johann Strauss (1804-1849)
ile başlamış, bir müzik dehası olan ve
olağanüstü katkılar yapan bırincisi baş-
ta olmak üzere üç oğlu Johann (1825-
1899), Joseph (1827-1870), Eduard
(1835-1916) ile doruk noktasına yüksel-
miştir. Viyana kenti kendisine eşsiz bir
müzikltimliği kazandıranbüyük müzik-
çılerine Merkez MezarlığVrun onursal
bölümünde ayn bir yer ayırmıştır. Bu-
rada Beethoven, Mozart (gerçek meza-
n bilinmediğinden süngesel), Haydn,
Schubert, Brahms, Strauss'lar topluca bu-
lunmakta ve sanki yapıtlannın çalınma-
sını beklemektedir. Arutsal mezarlan
dünyanın her yanından gelen kültür me-
raklılan tarafından süreklı zıyaret edıl-
mekte ve her gün taze çiçekler ile süs-
lenmektedir.
1999 yılı, baba Johann Strauss'un
150. ve oğul Johann Strauss'un 100.
ölüm yıldönümüdür. Bu nedenle Viya-
na'da Strauss yıh ilan edilmiştir. Balo-
lar, konserler, tiyatro gösterileri, sergi-
ler, yayınlar, hatıra altın ve gümüş pa-
ralar... ile Strauss heryerde kutlanmak-
ta, yapıtlan yenidenyaşanmaktadır. Ba-
ba ve büyük oğlu aynı adı taşıdığından,
bazen baba ve oğul sözcükleri ile ıkisi
birbirinden ayırt edilmektedir. Çok kez
yalnız Johann Strauss denilmektedir.
Acaba o zaman hangisi anlaşılmaktadır?
Bu konuya açıklık getirebilmek için
Strauss ailesınden kısaca söz edelim.
Baba Strauss 14 Mart 1804 günü Viya-
na'da doğmuştur. Aile çok alçakgönül-
lü toplum katmanlanndan gelir. Köken-
lennde, sonradan Katolikliğe geçmiş
bir Macar Yahudisi de vardır. Strauss 'un
çocukluğu çok sıkmnlı geçer. Altı kar-
deşinden dördü doğduktan birkaç ay
sonra ölür.
Annesini yedi yaşında kaybeder, on
iki yaşında iken babası borçlan yüzün-
den kendıni Tuna'ya atar ve boğulur.
Önce bir cilt ustasının yanında çıraklık
yapan Strauss sonunda doğuştan mü-
zikçi olduğunu anlar ve yasamını mü-
zikle kazanma yolunu seçerek çaldığı
valsleri ile ünlü bir orkestrada keman-
cılık yapmaya başlar. Bu arada bır lo-
kantacının kızı ile evlenir ve üçü oğlan,
ikısı kız beş çocuklan doğar.
O dönemde Viyana, müzik dolu bir
kentti, bir müzik dünyasıydı. Dans mü-
ziği çok yaygındı ve kadın erkek çiftle-
n en çok valsi seviyordu. Müzik, şarap
ve dans daima beraberdi. Gazinolarda,
kahvelerde orkestralar çalar ve herkesi
coştururdu. Strauss doğmadan on üç yıl
önce Mozart, beş yaşında ıken Haydn
ölmüştü. Beethoven ise yaşıyordu ve
onunla sokaklarda, parklarda karşılaş-
mak olanaklıydı. Dolaşırken bazen şar-
kı söyler ve el kol hareketleri yapardı.
Bir başka müzik dehası olan Schubert
de yaşıyordu. 19. yüzyıhn en büyük ke-
man virtüözü Pağanim bu kentte kon-
ser vennişti. Işte Strauss böyle bir kent-
te yasamını müzikk 1ca7anmak istiyor-
du.
Keman en önemli müzik aletiydi ve
Strauss hem bir kemancıydı, bir şeytan
kemancı olarak doğmuştu, hem de güç-
lü bir besteciydi. Bir yandan orkestrası
ile dans edenleri büyüJüyor, biryandan
da güzel valsler besteliyordu. Unü, kı-
sa zamanda Viyana sınırlannı aştı, ya-
pıtlan Paris ve Londra'yı kapsayan tüm
Avrupa'da çalınmaya başladı.
Bir dâhınin deha genlerini çocuklan-
na verebüdıği sık görülmez, fakat baba
Strauss üç oğluna, özelükle kendi adı-
nı taşıyan en büyüğüne, müzik dehası-
nı aktaıabümişti. Ancak baba, yonıcu ve
yıpraöcı yaşamına bakarak, çocuklan-
na müzik dışmdave daha güvenlibırmes-
lek kazandırmak ister, bu yönde öğre-
time başlatır.
Yoğun işleri ve evlilik dışı bir ilişki ne-
deniyle çocuklanna zaman ayıramayan
babanın tersine anne, çocuklan ile ya-
landan ilgilenmekte ve annelık sağdu-
yusunun ışığında büyük oğlunun gele-
ceğini müzikte görmekte, yeteneğını
geliştirmek için elinden geleni yapmak-
ta ve babadan gizleyerek müzik dersle-
ri aldırtmaktadır. Şöhretli babaküçükbir
Viyanalı güzel ile beraber yaşadığın-
dan, büyük oğul artık ailenin umudu ve
kurtancısı olur. 1844 yılında henüz on
dokuz yaşında iken kendi oıkestrasmı ku-
rar ve 15 ekimde Dommayer Gazino-
su'nda danslı bir akşam düzenler. Orkest-
ra onun şefliğinde, onun kompozisyon-
lannı çalar. Başan, umulanın üzerinde
olur ve böylece müzik dünyasında ye-
ni bir yıldız doğar. Basındaİa değerlen-
dirmeler övgü doludur. Bir yazının so-
nundakı bir öz tümce. "lyi ajkşambr ba-
ba Strauss,gûnaydın oğul Strauss", ger-
çeği en güzel yansıtır.
Oğul Strauss, babası gibi bir yandan
bestelıyor, öte yandan orkestrası ile ba-
lodan baloya koşarak insanlan müzik,
dans ve çok iyi kullandığı jestleri, sim-
sıyah saçlan ile elektnklendiriyor, bü-
yülüyordu. Baba Strauss bunu bir mey-
dan okuma olarak algılıyor, etkinlikle-
ri arttırarak, örneğin yalnız 1845 yılı
karnavalında 76 baloya çıkarak ve bü-
yük eğlenceler düzenleyerek oğlunun
başarısmı sınırlamaya çalışıyordu.
1849'da baba ölünce iki orkestra birleş-
tı. Müzik ımparatorluğu Moskova'dan
New York'a uzanıyor, valsler kralı uzun
tumelere çıkıyordu. Bu arada birbirin-
den güzel valsler, polkalar, galoplar,
kadnller besteledi. Bunlar arasmda Gü-
zel Mavi Tuna (opus 314), Viyana Or-
manlan, Viyana Kanı, Şarap, Kadın ve
Şarkı, Sabah Yapraklan... bugün de ce-
kici melodileri ile insanlan coşturmak-
ta, genç-yaşlı sayısız insanı özguriük, ya-
şam sevincı ve mutluluk dolu ayn bir dün-
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Sınıt Kavgaları Bitti mi?
Kim derdi ki bir gün gelecek şöyle bir söz du-
yacaksınız:
"Globalleşme sürecinde sınıfkavgalan bitmiş-
tir. Devlet kavramı değişmiştir. Değişime karşı
koymak mümkün değildir."
Çevirin takvimin yapraklannı geriye, gözünü-
zün önüne bir manzara gelsin, Dolmabahçe'den
denize atılan Amerikan denizcileri... Uzaktan bu
olayı sevinçle seyreden devrimci aydınlar, yazar-
lar!..
Şimdi o kişilerden biri "Sınıf kavgalan bitmiş-
tir" diye kesin mi kesin konuşuyorsa buna ne an-
lam verirsinız, nasıl bir yorum yapabılirsinız? De-
ğişime karşı koymak gerçekten olası değil mi, di-
ye düşünmemek elde midir?
Yaşam, bir değişimdir bunda kuşku yok. Doğar
doğmaz başJar değişmemiz; her yaş, her dönem
bizde yeni bir insan oluşturur; öğrenim, deneyim,
yaşamın etkileyen koşullan insanı değiştirir. Bu-
na değişme dememeli, gelişme, olgunlaşma de-
meli...
Bir de tersi var, yorula didine, okuya yaza bir bi-
linç aydınlığına ulaşırsın, orda çevreni etkilemeye
başlarsın, yeryüzünün katı yasalannı değiştirme-
ye, gerçekieri daha yakından gormeye, gösterme-
ye... Ün kazanırsın, sevgi ya da düşmanlık, başın
dertlere girer, öte yandan sevgiler, alkışlar da top-
larsın... Kitaplar, yazılar, konuşmalar!.. Hepsi için-
de yaşadığın toplumu, dünyayı anlamaya, anlat-
maya yöneliktir.
Sonra!.. Sonra, bir gün gelir. Yaşlanmak mıdır,
o güzel gençlik döneminin yitirilmesi mi, yoksa da-
ha çok kazanç tutkusu mu, üsttere tırmanmak ya-
nılgısı mı? Bir şeyler etkilemiştir, birzamanlann o
yürekli toplum savaşçtsını!. Sanki ölmüştür! ölüm-
den beter bir hale girmiştir. öiünv, kişirtin yaşar-
ken kazandıklarını yok etmez. En kötüsü, yaşar-
ken ölmektir, ölmek gibi bir duruma girmektir. Bu-
na ne ad mı verilir, en hafifinden, yozlaşma!..
Denecek ki, özgürlük var, herkes istediği gibi ya-
şar, yazar, konuşur! Ama kitaplar vanmış, gazete
koleksiyonlan el altındaymış; ne yazdıklan, ne
söyledikleri, çevrelerindekileri, okurlannı nasıl yön-.
lendirdikleri ortadaymış!. Vız geliyoıi Demirel'in
ünlü özdeyişi "Dûn dündür, bugün bugündür.."
Yeni şeyler, eskinin eskisini yeni baştan söyle-
mek değil. Kendini yadsımak hiç değil!.. Dün söy-
lediklennı aşabilmek. lyiye güzele doğruya yarar-
lıya!.. Yoksa yozlaşmaya, bir kez daha hem ken-
dini hem başkalannı aldatmaya değil...
Sınıf kavgalan bitmiş midir? Kavga değilse de,
savaşım, hak arama, daha iyi bir düzende yaşa-
ma isteği, özlemi bitmiş midir? Bu ülkeden, bu dün-
yadan açlık, yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik kalkmış
mıdırki sınrf kavgası bitsin? Yani her şey beylere,
efencilere, üstelik de yabancı büyük güçlerin ege-
menlığindeki küreselleşme yalanına mı bağlana-
cak? Ama olmuyor işte, Seattle'larda, Davos'lar-
da halk uyanışlan sürüp gidiyor. Bir silkiniş, bir ara-
yış, dünya nimetlerini eşitlikle payiaşmak özlemi;
gündsn güne ezilen, ezilmeye itilen yığınlan baş-
kaldırmaya götürüyor.
Hiç kuşku duymuyorum, 2000'li yıllar içinde bu
çelişki daha da hızlanacak, daha göze batar ha-
le getecek. Dünyanın kuzeyi ile güneyi, daha doğ-
rusu /oksul ülke halklanyla, zengin ülke insanla-
nnın arasındakı eşitsizlik uçurumu daha derinle-
şecen, "küreselleşme" gibi masallarla yığınlan
uyutnak mümkün olamayacak. Işte o zaman,
hep oztenen dünya bütünleşmesine doğru gidi-
leceK değişim, küreselleşme masallannın biryoz-
laşma olduğu er geç anlaşılacak...
FArtH4.ASLtYEHUKUK
a\KİMLİĞrNDEN
EsasNo- 1999426 /KararNo: 1999/816
)avaa Nurten Kahraman tarafından davalı Şenay Kahraman
atehne açılan boşanma davası sonunda: Davalı Şenay Kahra-
•B adresinde buhmamadığı ve yapüan adres araşormalan so-
sıunda adresının de tespit edılememesınden sonra duruşma gü-
sâünve dava dılekçesinın ılanen teblıg edılmesıne göre,
•laakememızce taraflarm boşamnalanoa, mü^terek çocukla-
n lekm velayetmin davacı anneye verilmesırje, her ayın son pa-
zsgüıü ile dını bayramlarm 3. günü saat 09 ile 17 arası davalı
3tb ık çocuk arasmda şahsı ıbşkı düzenlenmesine daır verilen
tşâ kirann ılanen teblığıne. üan tanhınden ıtıbaren 1 ay içinde
tayİ2 edilmemesi halınde hükmün kesınleşeceği hususu da ila-
na'teMığ olunur. 28.1.2000
Basın: 6533
14Şubat2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000
"SEVGİLİLER GÜNÜ"
(St. Valentine's Day)
itîraf edeyim fci
geçen yüzyılda
senî
dahta az
s&viyordum!-.. Bn de!..
Sevgi sözcükleriniz, sevgi dolu bir günde
Cumhurfyet ile
ulaşmast gereken "sevgiliye..."
ulaşacak.
1 st. (3.6 cm.) X 5 cm.'lik ilanlar 10.000.000 TL. (KDV dahil)
1 st. (3.6 cm.) X 2.5 cm.'lik ilanlar 7.000.000 TL. (KDV dahil)
Bilgi için : Ahu Heper Medya C Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Telefon : (0212) 513 84 60 - 61 Faks: (0212) 513 84 63
14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000
yada kısa da olsa bır süre yaşatabilmek-
tedir. Bunu başaran Strauss'un şaşılacak
bir özelliği, vals besteleme dehasına kar-
şın vals yapmayı bilmemesidir!
Avnıpa'nm bütün önemli kentlerinde
konserler veren Strauss ve kardeşleri
büyük bir örgütleme yeteneğine sahip-
tiler, bu sayede sanatlan ile zengin ol-
mayı da basardılar. St. Petersburg yakı-
nındakı Pavlovsk'de yazlan konser ver-
mek üzere on yıl süreli bir anlaşma yap-
tüar. Çar ailesinin de ılgı gösterdığı kon-
serler özelükle beyaz gecelerde bir mü-
zik ve güzellik şöleni oluyor, herkesi
büyülüyordu.
1873 yılı, ansızın bir bunalım yılı ol-
du. Viyana borsası çöktü, varsıllar birge-
cede yoksula dönüştü. Bazı insanlar ya-
şamlanna son verdi. Yazhklar boş kal-
dı, birçok lüks yer ve birçok şirket ka-
pandı. Her ekonomik bunalımda oldu-
ğu gibi köktencilik gelişti ve Musevi
düşmanlığı başladı.
Oysa o zamana kadar din bır özel ko-
nu sayüıyor, insanlık önemli oluyordu.
Strauss bu olaylardan etkilenmiyor, me-
lodi üzerine melodi yazarak yeni bir ya-
pıt üzerinde çalışıyordu: Dehasınm en
önemli sahne yapıtı olan Yarasa Opere-
tL
Gece çalışan besteci konuya kendisi-
ni öylesine kaptırmıştı ki, partisyonu
yirmi iki gecede bitirmişti. Sözcük an-
lamı küçük opera olan operet bir za-
manlar sahne yapıtlan arasmda önemli
bır yer almış ve Strauss'un ayn bir ya-
ratıcıük alanı olmuştur. Bugüne kadar
gelmiş ıkinci büyük operetı ÇingeneBa-
ron'dur. Yaşamının sonuna kadar çalı-
şan Strauss 21 operet, 170
vals, toplam 500'den fazla
yapıt bestelemiştir.
Aydmlanma ve
Atatfirk
Tüm sanatlar gibi müzik
insanı yüceltir, evrensel dü-
şünce ve duygulan gelışti-
rir. İnsanı özgürleştirirken
benliğini güzellik ve sevgi
duygulan ile doldurur, bir
umut ve enerji kaynağı olur.
Aydınlanmanın, uygarlaş-
manın vazgeçilmez ve etki-
li bir aracıdır. Işte Stra-
uss'lar, ölümsüzleştirdikle-
n romantik Viyana valsle-
ri ve öbür katkılan ile tüm
bu etkileri ilk kez geniş kit-
lelere ve tüm halk katman-
lanna yaymışlar, onlan mü-
zik yolu ile eğıtmeyi ve ay-
dınlatmayı başarmışlardır.
Bu yıl 250. doğum yıldö-
nümü kutlanan evrensel şa-
ir Goethe "Müziği sevme-
yen,insanolarakadbndınl-
maya layık değüdir" diye-
rek insan ve müzığın aynl-
mazlığını vurgulamıştır.
"Musiki hayaün kendisi-
dBr" diyen Atatûrk ise, en-
gin sağduyusu ve sezgisi
ile müzığın olağanüstü eğı-
tici öneminı çok erken kav-
ramıştır. 19. yüzyıl sonun-
da, daha bir lise öğrencisi
iken Selanik'te özel dans
dersleri almış, ileriki yıllar-
da yaptığı valslerle herke-
si hayran bırakmışnr. Cum-
huriyetin ilanından sonra
bir yandan müzik eğitimi-
ni geliştirmek, öte yandan
cumhuriyet balolan ile edil-
gen toplumu sarsarak ona
yaşam sevinci vermek ve
eğlenmeyi öğretmek, daha
önemlisi, evrensel müzığa
sevdirmek ve onu bır çağ-
daşlaştırma, "adam olma"
aracı olarak kullanmak is-
temiştir. Acaba bu uygula-
maJar bugün bile yeterince
anlaşılabilmiş, açılan o ay-
dınlanma yollan bilinçle iz-
lenmiş midir?
PENCERE
Tehlike GeçtJ mi?..
1917..
1991..
Bizim için bu iki tarih hayat memat çapında önern
taşıyor; konuyu daha önce de ele almıştım, ama,
ne kadar yinelesek az sayılır.
'1917 Ekim Devrimi'n\n gerçekleşmesi, '1923
Cumhuriyet Devrimi'ne destek sağtedı. Tarihte
yıkjızın pariadığı andı; Anadolu, emperyalizme
karşı 'Ulusal Kurtuluş SavaşıYıı verirken sırtını
Bolşeviklere dayadı. Lenin ile Mustafa Kemal
dayanışmasının anlamı belli değil mi!..
Ne var ki Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra iş ter-
sine döndü; pariayan yıldız kararmaya yüz tut-
muştu.
Dünya iki düşman bloka aynldı. Türkiye, Batı
blokunun 'ilen karakolu' oldu. "En büyük tehdit
komünizm" sayıldı; devlet buna göre vaziyet al-
dı. Amerika'nın "Yeşil Kuşak" kuramına göre "ko-
münizme karşı panzehir" diye nitelenen "Islam-
cılık" 1923 laik Cumhuriyet devrimine karşıdev-
rim içeriğinde benimsendi.
12 Eylül cuntası "Türk-lslam Sentezi"n\ resmi-
leştirdi; eğer 1991'de Sovyetler yıkılmasaydı;
1923 laik Cumhuriyetinin ocağına incir ağacı di-
kilecekti.
•
1991 'de Sovyetler yıkılınca "komünizm *ehd/-
di" paranoyası ortadan kalktı...
Gözleraçıldı...
Laik Cumhuriyetin elden gitmek üzere olduğu
ortaya çıktı; tanı kondu.
Tarih: 28 Şubat!..
28 Şubat bir asker müdahalesi değil, tarihsei
dönüm noktasının Türkiye'de saptanması, göz-
lerin üstünden bir perdenin ka/kması, körtüğün
dağılması, 1923 laik Türkiye Cumhuriyeti'nde
Ikinci Kurtuluş Savaşımı'nın başlatılması, dış kö-
kenli hilafet kuvvetlerine karşı çıkılmasıdır.
YoksaAnadolu; Cezayir'e, Iran'a, Afganistan'a
benzer bir kanlı serüvene sürüklenecekti.
Son çarpıcı kanıt:
HizbullahL
•
IrticaTürkiye'de 40 yıllık birsüreçte planlı adım-
larla mayalanıp palazlandı. Necip Fazıl'ın "Bü-
yük Doğu "sunu Menderes örtülü ödenekten
bestemedi mi!.. İBDA-C'nin çözümü nedir Harf-
ler açıldığında "Islamcı Büyük Doğu Akıncılar
Cephesi" değil mi!.. Irtica uzun sürede geniş bir
yelpazede gelişti. Imam-hatip okullan devleti ele
geçirmenin devlet içinde yatırımı için gerekli öğ-
retim kurumlanydı. Buradan çıkan şeriatçı kafa-
lar yargıç, savcı, emniyet müdürü, vali, kayma-
kam, profesör, öğretmen oluyoriardı. Imam-ha-
tipler meslek okulu olmaktan çıkantmışlar, temet
öğretim kurumlanna dönüştürülmüşlerdi. Frt-
hullah, bürokrasiyi ele geçirmek planlamasını
yürütürken dışa dönük yüzünde, "ılımlı Islam"
maskesini kullanryordu. Erbakan'ın partiteri, bü-
yük çapta parasal olanaklan seferber ederek bü-
yük kentlerin varoşlanndaki halk kittelerini örgüt-
lüyorlardı. Camiler, şeriatçı siyasal partilerin, ta-
rikatlann, cemaatlerin siyasi şubelerine dönüştü-
rülmüşlerdi. Altı saatte bir cami yapılıyordu ve her
cami ticaret yeriyle, iş odağı gibiydi. Islamcılık pa-
rasal güç ve iktidar kazanma aracıydı. Dincilfc med-
yada gazete, radyo ve televizyonuyla siyasal ik-
tidara koşut bir güç kazandı.
Türkiye elden gitti gider, bir eğik düzeyde ka-
yıyordu.
28 Şubat buna 'dur
1
dedi.
Tehlike anında birden frene basarsan, araç he-
men durmaz, devrilme olasılığı cabası...
Türkiye'de tehlike henüz geçmedi.
UNIX, LINUX işietim sistemleri ve
COBOL programlama dilini biliyorsanız
veya yetiştirilmek istiyorsanız
NEDEN BİZİ
ARAMIYORSUNUZ?
CUMHURfYETGAZETESl
BUKETSERMET
Tel: 0 212 512 05 05/508
(jülerı • Scrfji • Atol\e • Sanatevi mwmwmw&mw*r&^ (0212)293 89 78 (3 H;ıt)
HAKK1
ANLI
 Şubat - 4 Mart 2000
MİNE SAMAT GALERİSİ
muhsin bilyap
(akademik - dtfi)
resim atclyesi
daimi eergisi
sarraf ali eok. no:27 moda
kadıköy « tel: 33O 81 10
KARSU TEKSTİL GALERİSİ
RESİM SERGİSİ
2-25 ŞUBAT 20O0
Gazetecıler Stesi Yazartar Sk. No26 80300 Esentepe / İSTAN8UL
Tel (212) 288 33 89 / Faks: (0212) 267 24 44
NevhizResim Sergisi
8 - 29 Şubat 2000
TÜRKİYE IS BANKASI
PARMAKKAP1SANAT GALERİSİ
tsöUal Cd. Meşdik Sk. Noj U Bsyojiu
Tet (0212) 244 » 2i
Bllgün yönter
ereantörk
'posJmodan mmyatûrlef"
SmitemSa?»
www.yoıtterxjbjıet
RESİM SERGİSİ
YASEMİN ÖZEN GÖK
Sergi Söresi: 27 Ocak- 27 Şubat 2000 Saat: 11 •00-21 « 0
(Pazartesj gûnlen dışında)
: Profilo Ahşvenş Merkezi Cemal Safnr Cad
Kat. 1 No 26/28 Mecıdıyeköy
: (0212) 216 44 00/145
Yer
Tel
IM • C İ D İ T • K
galeriBINVIL
3-26 SUBAT 2000
Yeni Binyıla girerken
Çağdaş Türk Sanati
ErdalALANTAR
ÖrdemirALTAN
GökhanANLAĞAN
KorayAKİŞ
ZekiARSLAN
Mustafa ATA
Femıh BAŞAGA
ZahitBÜYÜKIŞUYEN
Devrim ERBİL
MehnetGÛLEK
ErginİNAN
ZekaiORMANCI
Abdunahman ÖZTOfRAK
YusufTAKTAK
Ömer ULUÇ
UtkuVARllK
Zeybnoğtu Cd AKatiar Kûttur Mertea
No8 80630 Atater-ISTANBUL
Tel 02122809441-2828765-282 94 48
Fa>c021232S0397
*wwgatent)inydc«ntr
ERSIN ALOK
4 - 19 Şubat 2000
AD1İ6ANŞAKAY1K SOKAK. NO: 54/1 NİŞANTAŞI / TEl 247 90 81
I I
MEHMET OZEL
Resim Sergisi
Şubat sonuna kadar uzatümıştır.
PİYANO V£ SANfil ÇALBZİSİ
Galenmız Pazar Harıç Hergün İÜCX)-19(X) Arası Açıktır
Nüzhettiye Cd. No.36 BEŞİKTAŞ - İSTANBUL
Tel: 227 86 40-227 03 28
İlanlarınız
İçin
293 8978
İLAN
T.C.BAFRA2.
ASLtYEHUKÜK
MAHKEMESİ
DosyaNo:
1999/487 Esas
Davacı Erkan Çu-
valcı vekili Av. Na-
zım Geyikçi tarafın-
dan davalı hasımsız
olarak mahkememi-
ze açılan garplik da-
vasının yapılan açık
yargıianıası sırasında
verilen ara karan ge-
reğince:
Trabzon ili, Yomra
ilçesi Kayabaşı köyü
nüfusuna kayıth olup
halen Bafra Osman-
beylj köyünde ika-
met eden Rasim ve
Fatma'dan olma,
5.1.1944 dogumlu
Ahmet Çuvalcı,
2.5.1992 tarihinde
kaybolmuş ve bu za-
mana kadar kendi-
sinden bir haber alı-
namamıştır. Adı ge-
çeni tanıyan, gören
adresini bilen şahıs-
lann duruşma günü
olan 28/12/2000 tari-
hine kadar mahke-
memize bildirmeleri,
bu tarihe kadar bir
haber alınarnadığın-
da gaipliğuıe karar
verileceği ilan olu-
nur.
Basın: 3589