Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ŞUBAT2000SAU CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İsrnail Cem'in
Brtücsel ztyaretj
• AJNKARA(Cumhuriyet
Bürosu) - Dışışlen Bakanı
Ismail Cem, Davos
toplantılannın ardından AB
yetkilileri ile göriişmelerde
bulunmak üzere dün
Briiksel'e gıtti. Ziyareti
çerçevesinde AB'nin Dış
Politika ve Ortak Savunma
Yüksek Temsilcisi Javier
Solana, AB
Komisyonu'nun
genişlemeden sorumlu
üyesi Günther Verheugen
ile dış ticaretten sorumlu
üyesi Pascal Lanny ile bir
araya gelecek olan Cem,
Verheugen'in vereceği
çalışma yemeğine de
katılacak. Türkiye'nin
AB'ye adaylığının tescilinin
ardından Türkiye de AB
arasında siyasi düzeyde
gerçekleştinlecek bu Uk
temaslarda, AB'ye uyum
sürecınde gerçekleştinlecek
çalışmalar hakkında görüş
alışverişinde bulunulacak.
HKK'nin ögpend
konukları
• ANK\RA(Cumhuriyrt
Bürosu) - Hava Kuvvetleri
Komutanlığı,
Güneydoğu'da öğrenim
gören 72 öğrencıye yanyü
tatılı için bir program
hazırladı. Öğrencilerin
sosyal, kültürel bilgüerini
artûrmalan amacıyla
Ankara ve tstanbul'u
kapsayan çeşıtli etkınlıkler
gerçeİdeştirilecek. Hava
Kuvvetlen
Komutanlığı'ndan yapılan
açıklamada, öğrencilerin 31
Ocak-12 Şubat tarihleri
arasında Ankara ve
tstanbuTdaki gamizonlarda
konuk edileceği bildihldi.
Öğrenciler program
kapsamında ilk önce
Etunesgut Hava
Hastanesı'nde sağhk
taramasından geçirilecek.
Kalorifer
yakıtma zam
• ANKARA (AA)-
Akaryakıtta otomatik
fıyatlandırma kapsammda
kalorifer yakıtı zamlandı.
Petrol Ofisi AŞ'den
yapılan açıklamaya göre
bugünden geçerli olmak
üzere, kalorifer yakıtının
litre fıyatı Ankara'da 208
bin5001iradan213bin
100 liraya, îstanbul
Anadolu yakasmda 203
bin 800 liradan 208 bin
300 liraya, Avnıpa
yakasında 202 bin 300
liradan 206 bin 800 liraya,
tzmir'de de, 199 bin 500
liradan 204 bin liraya çıktı.
TBNn 72.
yHdonumu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bfirosu) - Türk Eğitim
Demeği'nin (TED)
kuruluşunun 72.
yıldönümü nedeniyle dün
Çankaya Köşkü'nde tören
düzenlendi. Törende
Cumhurbaşkam Süleyman
Demirel, 'Atatürk'ün
eseri' diye nitelediği
TED'in demokratik, laik
Türkiye Cumhuriyeti'nin
kunımu olduğunu söyledi.
Demirel'in konuşmasının
ardından Eğitim Özel
Ödülleri ile aralannda
tiyatro sanatçılan Demet
Akbağ ve Ydmaz
Erdoğan'ın da bulunduğu
çok sayıda kişiye şükran
plaketi verildi. Askerde
olan Cem Yümaz'm
plaketini de Erdoğan
alırken, Demirere de
plaket sunuldu.
TBB Bikfipgesi
yayvntandı
• İZMİR(AA)- Türkiye
Barolar Bırlıği (TBB) baro
başkanlannın katıldığı, 29
Ocak'ta Denizli'de yapılan
toplannnın sonuç bikürgesi
yayunlandı. Bildirgede,
cezaevlerine girişi
düzenleyen protokolün
avukatlar
içm engelleyici nitelik
ta-ıdıgı ve yargı
büıunlüğünü zedeleyeceği
bildırildi. Bildiride,
protokolle savunma
hakkının kullanılamaz hale
gennldigi vurgulandı.
CHP Ekonomi Masası, hükümetin özelleştirme ve enerji politikalannı eleştirdi
'Sömiirgeyi kabıd ettiler'ANKARA (Cumhuriyet Bfi-
rosn) - CHP, Davos toplantısına
"dış kredi butma" arayışıyla ka-
tüan hükümetin beklentilerinin
gerçekleşmedığıne dikkat çeke-
rek stratejik nitelikli büyük bir
ulusal kunıluş olan Telekom'un
satışuun bile bile bağımsızlıktan
vazgeçme, sömürgeleşmeyi ka-
bul etme anlamına geleceği uya-
nsında bulundu.
Koordınatörlüğünü merkez
yönetim kurulu (MYK) üyesi
Algan Hacaloğlu'nun üstlendiği,
Genel Sayman Nihad Matkap,
parti meclisı (PM) üyeleri Prof.
• Gündemdeki ekonomi konulannın değerlendirildiği raporda, bu hafta Davos
toplantısı ve Telekom'un özelleştirilmesinin yanı sıra, elektrik kesintilerine neden
olan enerji politikalarına da yer verildi.
DT. Abdûlkadir Ateş, Prof. Dr. Raporda, Svvıssaır'ınTHY'yial- milen üzerindeki etkinliğini gi-
Yakup Kepenek, Murat Kara-
yalçm ve Enis Tütüncü'den olu-
şan CHP Ekonomi Masası, haf-
talık ekonomi raporlannm dör-
düncüsünü hazırladı. Gündem-
deki ekonomi konulannın değer-
lendınldığı raporda, bu hafta Da-
vos Toplantısı ve Telekom'un
özelleştirilmesinın yanı sıra,
elektrik kesintilerine neden olan
enerji politikalarına yer verildi.
mak istedığine ilışkın haberlenn
"müjde" olarak yansıtılmasına
tepki gösterilerek hükümetin salt
bütçe açıklanmn azalması, ran-
tiyenin faız alacaklannm öden-
mesı için ülke açısından strate-
jik önemdeki kuruluşlann elden
çıkanhnasına bile sıcak yaklaş-
tığı kaydedildı. Rapordaki sapta-
malar satır başlanyla şöyle:
Davos Toplantısı: Ülke ekono-
derek arttırma arayışı içinde olan
uluslararası sermayenin, birkaç
yıldır ahştığı gibi yüksek rantlı-
kısa vadeli spekülaüf yatınmlar
ıçm mi, özelleştirme furyasın-
dan parsa kapmak için mi, yok-
sa uluslararası pıyasalarda ma-
kul karşılanacak faiz ve vade ko-
şullannda kalıcı yatınmlar için
mı ülkemıze geleceği, işsizlik-
eşitsızlık-yoksulluk altında bu-
Turkan saylan
'28Şubat
kararlan
uygulansm'
Îstanbul Haber Servisi -
Çağdaş Yaşamı Destekle-
me Derneği (ÇYDD) Ge-
nel Başkanı Prof. Dr. Tûr-
kan Saylan, bazı partilerin,
28 Şubat kararlannı sapü-
rarak ve Türk Sılahlı Kuv-
vetleri'ne hakaret ederek
köktendinci, cumhuriyeti
ve laik düzeni yıkmayı
amaçlayan, yasadışı, kan-
Iı-kansLz oluşumlarla ılgı-
lerinin olmadığını kanıtla-
maya çalıştıklanru söyledi.
Saylan, 28 Şubat karar-
lannın tam anlamıyla uy-
gulanmasım istedı. Saylan,
ÇYDD Genel Merkezı ve
tüm şubeleri adma yaptığı
açıklamada, "Bider, 28 Şu-
bat kantrlannın tam anla-
mıyla uygulanmasını; bu-
gfinkû korkunç olaylann
mflitanlannıyetiştirentüm
tarikat ve cemaat okuHan-
nın, yurtlannın, kurslan-
nm ve camilerimizin bun-
lardan temizlenmesini, i-
mam-hatiplerin 'arka bah-
çe' nlrnamagnı ve 'başör-
tüsü mılıtanı' yetiştinnele-
rinin önlenmesini; çocukla-
nmızın, gençlerimizin bn
korknnç tuzaklardan kur-
tanhnasııu istiyoruz" dedı.
Saylan, cumhuriyetimizin
ve laik rejimin sahipsiz ol-
madığının altını çizdi.
ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART
O&JOS'TA VfLPfZI/VUZftsJ
nalan, ancak buna karşın "ulus
devfcti" korumaya ve kamusal
ve toplumsal yararlann korun-
masına duyarlı yurttaşlanmız ta-
rafından dikkatle izlenecektir.
Telekom'un sabşı: Telekom,
teknolojik yatınm için kaynak
yaratmak, ortak ahnacak yaban-
cı kuruluşun araştırma-gelıştir-
me olanaklanndan yararlanmak
amacıyla değıl, savurgan bütçe-
nin açıklannı kapatmak amacıy-
la özelleştinlecek. TÜBÎTAK ta-
rafından hazırlanan raporda, Te-
lekom'un satışının ulusal güven-
lığı tehlikeye sokacağı belırtıldi.
Yabancdara yüzde 20 blok
satışla başlatılması öngö-
rûlen Telekom özelleştır-
mesi ile yann bu stratejik
kuruluş doğrudan veya do-
laylı olarak yabancılann
kontrolüne geçerse, bu ulu-
sal bağımsızlıktan bile bi-
le vazgeçme ve sömürge-
leşmeyi kabul etme anla-
mına gelecektir.
Elektrik kesintileri:
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Cumhur Ersü-
mer'ın ılan ettiğı elektrik
kesintilerinin gerçek nede-
ni, elektrik enerjisi üretım
ve arzının Türkiye genelin-
de iyi planlanmamış olma-
sıdır. Yıllardır sağ hükü-
metler, yeni santrallar için
çaba göstereceklerme, dev-
letin mevcut santrallannı
ve dağıtım şebekelerini
eşc, dosta, kartelci serma-
yeye özelleştirme adı altm-
da peşkeş çekmeye yönel-
diler. Mevcut terinık sant-
rallann ve dağıtım şebeke-
lerinin bakımı ve verimlüi-
ğini arttırmak için gerekli
yatınmlan yapacaklanna
geriye işleyen, anayasayı
çiğneyen tahkim yasalannı
çıkarmaya yoneldiler
Halen dünya ortalaması-
nın altında elektrik enerjı-
si kullanan Türkıye, soru-
na devletin en stratejik ko-
nulanndan biri olarak el at-
mah, doğal kaynaklannı ve
çevresinin doğalgaz ola-
naklannı en verimli şekil-
de değerlendırecek, yeter-
li ve güvenilir desteği olan
bir ulusal enerji sistemini
hızla geliştirmelidir.
Cumhurbaşkam, siyasi partilerin askerlerle tartışmasının doğru olmadığını söyledi
Demirel: Asker katflleri himaye etmez
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Cum-
hurbaşkam Süleyman Demirel, askerlerin
cinayet işleyen hiçbir kurumu himaye et-
mediğini behrterek "Eğer benim dediği-
nrin aksine bir bilgisi olan varsa işte parla-
mento, işte Türk kamuoyu ve işte Türki-
ye'nin savcılan; buyursun koysunlar orta
yere" dıye konuştu.
Cumhurbaşkam Demirel, önceki gün
TRT l'de yayımlanan Politikanın Nabzı
programmda gazeteci-yazar Kurtul Al-
tuğ'un, terör örgütü Hızbullah'la ılgili so-
rulannı yanıtladı. Hizbullah örgütünün ye-
ni olmadığını, 199O'lı yıllann başında
PKK'nin hareketlerine karşı doğdugunu
anlatan Demirel, zaman içinde ikiye bö-
lündüğünü, önce PKK ile hesaplaşırken
daha sonra kendı içinde hesaplaşmaya gır-
diğini vurguladı. Ûrgütün 1990 sonrasın-
da yaptıklannın güvenlik organlan tara-
fından izlendiğini kaydeden Demırel,
"Türkive Cumhuriyeti'nm güvenlik görev-
Kleri, bu örgütün yakasına çok iyi yapış-
mıştır. Dün de yapışmışar. Bu yeni cinayet-
ler, etkinlikler karşjsında de\ letin güvenlik
güçleri harekete geçnûş, her gün bunlan
toplamaktadır ve tabii ki kanunun pence-
sine teslim edecektir" dıye konuştu
Demirel, "devletin Hizbuflah'ı kullandı-
ğı" tartışmalanna ışaret ederek "Burada h-
ham edüen veya şüpbenilen devlettir. Me-
sete biraz daha derinleştigi yaman devletin
güvenlik kuvvetleridir şüphenilen. Tabii ki
böyle bir şey fevkalade üzücü ohnuştur.
Çünküeğerinsanlarkendidevietfcrinika-
nunlann dışına cıkıp cinayet işletiyor veya
cinayet işliyor gibi bir şüpheye düşerterse,
o zaman deviet iflas eder" dedi.
Demirel,u
Eğer devletin cinayet işlediğu
işletüği hakkındaşüphesi olan varsa buaçık
bir rejim, açık rejimde neyin üstü örtülebi-
Br? Hiçbir şeyin üstü örtülemez. Bunun
parlamentosu, basuu. savcısı, mahkemesi
var. Yani bunlann hepsi sağn* mı" diye ko-
nuştu. Devletin güvenlik güçleri de dahil
olmak üzere hiç kimsenin "cinayet işleme
imtiyazma'' sahip olmadığını vurgulayan
Demirel, "Türkiye Cumhuriyeti devletine
böyle şeyleri izafe etmek, buhtandır, iftira-
dır; dedı.
Ülkenın askennın cinayet işleyen hiçbir
kurumu himaye etmediğini belirten Demi-
rel sözlenni şöyle sürdürdü:
"Eğer benim dediğimin aksine bir bflgi-
si olan varsa, işte Türkiye'nin parlamento-
su. çıkıp orada koysunlar meseleyi İşte
Türk kamuoyu ve işte Türkiye'nin savcüa-
n, buyursun koysunlarorta yere. .\ma böy-
le vanm ağı/ia, birtakun ithamlar vaza-
rak_ Neye dayanuiarsa dayansınlar, han-
gi şeye dayanuiarsa dayansınlar; herkese
hodri meydan dryorum. Bu benim göre-
vim."
Bir ülkede, silahlı kuvvetlerle siyasi par-
tilerin tartışmaya girmesının iyi ohnadığı-
nı kaydeden Demirel, Genelkurmay'm bu
zamana kadar siyasi anlama gelecek tartış-
malardan çok dikkatle kaçındığına dikkat
çekerek şunlan söyledi:
"Birçok kere de söyledim ki bir siyasi
tarüşma yapacaksamz, bu tarbşmayı hü-
kümede, srvil kişilerle \apin. Yani ikide bir
imayla veya başka bir şekflde askeri, nefis
müdafaası içinde bu-akmaym. Çünkü as-
ker. hem kahramanca görev yapacak hem
de birtakun ithamlara maruz k»l«<*«lt
Kendisi söyiemese de bunu MiBi Savunma
Bakanı, Başbakan, Cumhurbaşkam var,
onlar söylese» Onlar söylüyor, ama bir yer-
de mesek geop bıçak kemiğedayamyor.Bu
üJkenin askerini korumak bepimizin göre-
vL Siyasetçüere de söylüyorum: Bu ülkede
kim iktidar umuyorsa, bu ülkenin kurum-
lanyta beraber çahşacak. Ve devletin omur-
gasıoian bu kurumlan korumak, »«hnH«
sryasetçinin göre\idir."
Demirel, bugünkü Meclis'te, geçen 10
yıl içmde ıküdar ohnamış partı bulunma-
dığına da işaret ederek "Bu hadiseler yeni
başlamış değfl. bep olageuniş. Adama so-
rariar, sizfarkında değil miydinizdiye" de-
di. Hizbullah'ın içeriden ya da dışandan
güç aldığı iddiasının ammsatıhnası üzeri-
ne Demirel, Türk adaletinin bunlann ne-
reden güç, destek ve cesaret aldığını bulup
çıkaracağım söyledi.
IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin(5 doruk.net.tr.
Dün Yılmaz Güney'le geçen attı uzun
yıldan birkaç anı dilimciği aktanlmıştı.
Hem "lümpen" teriminin rasgele ve
saçmasapan kullanımınaanılanntanık-
lığı ile yumuşak bir yanıt vermek amaç-
lanmıştı, hem de dağarcığımızda Yıl-
maz Güney üstüne söytenecek zengin
ve üstelik dolaysız gözlemlerimiz oldu-
ğu ima edilmek istenmişti.
Dünkü gazetelerden görüldüğü üze-
re, bu, durup dururken patlayan tartış-
ma sürüyor, hatta genişleyerek sürüyor.
Bu tartışmanın bir halkası olmak, Yıl-
maz Güney'in yaşamöyküsünden cım-
bızlanmış örneklerle onu "yerin dibine
batırmak" ya da "dağın donığuna çı-
karmak" pek anlamlı değil.
Yılmaz Güney'in öyküsü, 196O'ı bir
üniversite öğrencisi olarak karşılamış;
edebiyata, sanata ve siyasete ilgili ol-
maktan öte, tutkun; 6O'lı ve 70'li yıllar
boyu süren "büyûk çalkantıyı" dolu do-
lu yaşamış; savaş sonrası Avrupa-
sı'ndan ithal "varoluşçu" (=existansi-
yalist) düşünceden, sosyalizme sıçra-
mış, Manc'la buluşmuş ve Marksizmle
tanışmış bir kuşağın öyküsünden iba-
rettir.
Yılmaz Güney de bu kuşağın temsil-
cilerinden herhangi biri. Daha karmaşık,
daha fırtınalı, daha "film gibi" bir yaşa-
möyküsü oldu. Edebiyatın öykücülük
durağında fazla kalmadı; hızla, görün-
tülerle düşünen ve görüntülerin diliyle
konuşan bir sanata, sinemaya sıçradı.
Yılmaz Güney Üstüne (2)
Onlarca kötü filme imza atıp (imza at-
mayan arkadaşlannın da günahlannı
yüklenip) bilgi, görgü, hüner ve güç bi-
riktirdi. Birikiminin doygunluk noktasın-
öa'kendi" filmlerini yapmaya başladı.
Önce Umut patladı. Onat KırrJar du-
raksamadanyazdı: "llkTürkfilmidirbu.
Çünkü film gibi filmdir bu". Nedendir
bilinmez, en çok Onat'ın övgüsüne se-
vindi.
12 Mart karanlığıydı. MahirÇayan ve
arkadaşlarıyla örgütsel ilişkiye girdiği
için (ki girmişti) tutuklandı. Selimiye Kış-
lası'nda volta atan kuşakdaşlanndan
ayn düşmedi. Dedik ya, yaşamöyküsü,
bir kuşağın serüveninin bir halkasıydı.
Yılmaz Güney'in sineması, kuşağının
siyasal tercihlerinin, edebi düzeyinin,
felsefi derinüğinin bir aynasıydı.
Örneğin nasıl Türk edebiyatından
"köy romanlan" halkasını çıkanrsanız,
bugüne sıçranamazsa; nasıl tiyatroda
geleneksel halk seyirliklerinden çağdaş
Türk tiyatrosu yaratma denemelerini
"popülizm" diye (= halk dalkavukluğu)
aşağılayıp yok saymaya kalkarsanız,
Türktiyatrosunun bugününe ulaşamaz-
sanız; nasıl 1968-1969 dönemınde.
Türkiye Işçi Partisi'nin, popülizm bulaş-
mış bir sosyalizm anlayışından Leninci
parti modeline sıçrama sancılannı ya
da Mahir Çayan'lann, Deniz Gez-
miş'lerin Kemalist esintiler taşıyan bir
gerilla romantızmiyle başkaldınlannı bir
kalemde silip atarsanız bugünkü "yurt-
taş" eylemlerini, sivil toplum arayışlan-
nı, ÖDP'nin sancılı gerçeğini kavraya-
mazsanız, Yılmaz Güney'i de bu bütün-
den soyutlayıp ele alamazsınız.
Yılmaz Güney'i bu bütünlükte kavra-
mayinca da, onu kolaylıkla "Yumurta-
lık Yargıcı'nın katili" ya da silahla oyna-
mayı marifet sayan kavruk bir Çukuro-
va çocuğu, kendini sinemacı değil siya-
sal lider sanmaya başlamış bir "mega-
loman" olarakniteleyebilir, karalayabi-
lir, silmeye kalkışabilirsiniz.
Daha kestirme bir deyişle, Yılmaz Gü-
ney'i, 2000 yılındaTürkiye'de egemen-
lik kurmuş "değer yargılan "n\n terazi-
sine vuramazsınız. Değer yargılannız
böyle ise Yılmaz Güney'den nefret et-
meniz, onu defterden silmek için kolla-
n sıvamanız doğaldır. Ama bu "doğal-
lık" haklılık anlamına gelmez.
Yılmaz Güney'in, kuşağının yaşa-
möyküleriyle hemen hemen ortüşen ya-
şamöyküsünden dilimler cımbızlayıp,
"birlümpendi" demek, ciddiye alınacak
bir aydın sorumluluğuyla yazıyorsanız -
örneğin Serdar Turgut'un böyle yazdı-
ğı kanısındayım- işi epey "ucuzdan al-
mış" olmaz mısınız?
6O'lı yıllann sonunun Türkiyesi'nde,
romana Yaşar Kemal ya da Kemal Ta-
hir, tiyatroya Haldun Taner damga vu-
ruyor idiyse, sınemada da Yılmaz Gü-
ney damgası açık farkla öne çıkar. "U-
mut" filminin Çukurovalı arabacısı ile In-
ce Memet arasında uçurumlar yoktur.
70'li yıllann kan göllerine dönmüş
Türkiyesi'nde, Arkadaş filminde anlatı-
mını bulan eleştiri, lümpen bir zihniyeti
değil, o dönemin çocuksu, bilgice epey
yoksul, ama dürüstlüğünden ve soylu
ülkülerle donanmışlığından kuşku du-
yuimaması gereken devrimci anlayışı-
nın sinemadaki yansısından ibarettir.
Bugün, "bugünün ölçüleriyle" bu-
gün, sözünü ettiğimiz çocuksuluğu, bil-
gi yoksulluğunu küçümseyebilirsiniz;
ama iş sözünü ettiğimiz "ülküleri" de kı-
namaya uzandı mı, kendinize, acımasız
bir "ahlaki sorgulama" yöneltmenizin
tam da zamanıdır.
Yılmaz Güney'in kjşisel yaşamını ve
sinemasını "lümpen" diye mahkûm et-
meye kalkıştınız mı, bugün köpeksiz
köyde değneksiz dolanan Çarkrfelek ya
da Televole kültürünü yüceltmiş olur-
sunuz. Topluma egemen olmuş "Iç ba-
de, güzel sev I varsa aklı şuumn I Dün-
ya varmış yahutyokmuş I ne umurun"
dizelerinde anlatımını bulan sefıl hedo-
nizm (=hazcılık) batağına övgüler düz-
müş olursunuz.
O zaman da başa döneriz. "Lümpen
nedir, neye denir" sorusunu yanıtlama-
ya başlanz.
POLİTİKA GÜ1NLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Toplumsal Cinnet
Güz türkülerinin, ilkbahar sevişmelerinın çok
ötesinde, çelikten bir örs gibi yaşam...
Sevginin çiçeklerini ellerinde çoğaltmayan top-
lum, bunca ölümlere karşı sessiz...
Ekmeğimiz taş gibi katı!..
Geleceğimiz uykusuz zaman tünelinde saklı!..
Sevdalanmız kariı ormanlann içinde!..
Her sabah uyandığımızda 'bir acıyta' irkiliyor,
hüzünlerimizi istesek de, istemesek de çoğaltıyo-
ruz...
Bizler sevgiyi, sevdayı unuttukl..
Gözlerimiz kirli sabahlara, karanlık akşamlara
alışır oldu...
Ellerimiz uğursuz sokaklarda, karanlık bedenle-
resanldı...
Antalya yakınlanndaki trafik kazasında 22, Kon-
ya'da 8 kişinin ölmesi, bizi hiç ilgilendirmiyor...
Hizbullah vahşetine bile pek aldınş etmiyonjz...
Alıştık evlerin bahçelerinden ceset çıkmasına!..
Siyasilerimiz 5 artı 5 formülünde anlaştı...
Büient Ecevit, Deviet Bahçeli, Mesut Yılmaz
yan yanaydılar toplantı sonrası...
Neden gözlerinin içi gülmüyordu üçünün de?
Her sevda özgüriük getirir yaşama...
Her sevda denizlerin mavi derinliğinde dolaşır...
Diyarbakır'da Mardinkapı'daki o taş duvarlı evin
içinde bulunan 16 yaşındaki iki çocuk güvercin
yuvasına doğru yaklaşırken acaba ölümü hiç dü-
şünmüşler miydi?
Biz ölümlere alışkın bir toplumuz...
Esmer yüzlere konan kış güneşi, vahşi onman-
lar gibi soluyan bencilliğimiz bize her şeyi unuttur-
du...
Karanlıkta yürümek güç...
Alacakaranlık kuşağında yitik zaman sevdalan-
nı toplayarak avunuyoruz; gizemli hüzünleri, bızi
kışkırtan bakışlan kendi kıskançlığımız içinde sak-
lıyoruz...
Yoksa toplumsal bir cinnet mi geçiriyoruz?..
• • •
Sonsuzluğun acısıyla uyanıyoruz her sabah!..
Sonsuzluğun acısı nasıl çekilir, hüznün insanı
kahreden durağanlığı nasıl geçiştirilir bilir misiniz?
Gazete ve televızyon haberleri!..
Toprak altından çıkan cesetler!..
Bir siyasi parti lidennın insanı şaşırtan sözleri!..
Ihbarcıhkl.. Ikiyüzlülük!.. Ödleklik!..
Böyle mi savunulur demokrası ve insan hakla-
n?..
Birden bir başka fotoğraf düşer önünüze!..
Kin ve nefret!..
Kokuşmuşluk...
Sonsuzluğun acısı tüm bedenimize yayılır...
Uykuların derinliğinde bulduğumuz umutlaria
avunmaya çalışır, bir boşvermişliğin içinde gezin-
meye başlanz...
Iç çeken bir çocuk dolaşır çevremizde, olup bi-
tenlerin fart<ına varmadan...
O saatte ay ışığı bile sevdayı anlatamaz...
Kör gecelere asılı kalıp dururuz!...
Sormayız kendi kendimize: '
"Neden bugûnlere geldi
Yıllarca olup bitenlere duyarsız kalıp karşımıza
dikilenler, o ikiyüzlülüğün, ihbarcılığın anıtıydılar...
Şimdi de öyle!
Müslümanlar adam doğramaz, öyle mi?
Bilirier ki Afganistan'da, Cezayir'de vb. yaşan-
dı hep bunlar!
Ama bir türlü açıklamazlar!..
Din bezirgânlandırtar. alçaktırtar!..
Kurban edilmiş bir akşamdan sabaha bakarken
hainliğin attına imza atmışlardır...
Tanırsınız onlan, bilirsiniz!..
• • •
Peki toplum böylesine suskun, böylesine tepki-
siz hale nasıl getirildi?
Yıllardır işkence, failı meçhul cinayetler sürüp gi-
derken siyasal erk teröre karşı önlem almadı; bir
dönemi biravuç eşkıya" diyerek geçirdi...
Hizbullah kendiliğinden doğmadı; içte ve dışta
desteği bulunuyordu...
PKK ve Hizbullah...
İki kesimin de destekçileri vardı; solculuk PKK
ile eşdeğerti görüldü; ünıter devletı savunanlar 'di-
nozor' olarak adlandınldı; Bekaa Vadisi'ne sefer-
ler düzenlendi...
Tarikatlar, şeyhler, şıhlar, valiler, kaymakamlar,
polis müdürieri, siyasi erk Hizbullah'a "Vatan bö-
lünmez" diyerek sanldı...
2000 yılına geldik...
Kurban edilmiş bir akşamdan sabaha ulaşan bir
toplum olduk...
Şimdi kazılan topraktan cesetler fışkınyor...
Sadece seyrediyoruz...
Güçlü bir kayrtsızlık altinda yıldızlan seyrettiğimiz
gibi!..
hikmetcetinkayaa cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
GÖZLERİN POYRAZ
Cumhuriyet
k ı t a p l a r ı Hikmet Çshkıya
Gazetecı-Yazar Hıkmet Çetınkaya'nm ıçindekı fırtınalı
evrende gelıştırdiği, duygu denızinde damıtüğı yazılan.
Bır solukta okunacak, kîmı zaman bir nısan yagmuru
altında, bazan poyraz yelınin soğuk savurganhğında ya da
karanlık bır gecenın yalnızlığında yenıden okunacak. yer
yer okunacak bir kıtap bu kıtap
Cutnhuriyet Çağ Pazariama A.Ş Tûrkocağı Cad. No-39/41
^ kitap kulûbü (34334)Cağaloğlu-lstanbu! Tel (212)514 0196