25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ŞUBAT2000SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(p cumhuriyet.com.tr 15 Hulki Aktunç'un Türk cinselliğini incelediği kitabı 'Erotologya' 31 denemeden oluşuyor 4 Hepimiz erotolojmin öznesiyiz' S- RAYAN YİRMtBEŞ Hulki Aktunç'un yeni yapıtı, 'Eroto- lo£ya', yazınımızda hiç işlenmemiş bir alana giriş nıteliğinde. Aktunç'un, Türk cinselliğini erotoloji yönünden incele- diği kitap, Sel Yayıncıhk tarafından ya- yımlandı. 'Erotologya'yı, başta sözlük olarak tasarlayan yazar, bu düşüncesini ertelemiş ve yorumlarla zenginleştirdi- ği. 31 denemeyi içeren bir yapıt oluştur- muş. (Aktunç, deneme sayısını 'herge- lccebir rasüanti7 olarak açıklıyor.) Ak- tunç, yapıtı için, bize, Behçet Necati- gU'in ünlü dizesi "Çünkü baa şürler bekler bazı yaşlan"nı anımsatarak ba- zı kitaplann da bazı yaşlan beklediğini belirtiyor. - 'Erotoloji'nin. cinselbilim ve pornog- rafi kavramlarıvla farkını açıklar nıısı- nız? HULKt AKTUNÇ- Cinselbilim. ka- dırun gebeliği konusuyla ilgilenir ama erotoloji, bu duruma özel ilgi duyan ki- şileri araştınr. Cinselbilim, adı üzerin- de birbilimsel disiplindir, oysa erotolo- ji, disiplinli bir bilgi dalıdır çünkü yo- nımlara son derece açıktır. Ömeğin, Mo- digliani'nin bir nü çalışması erotiktir ama orasinı burasını açmış ve kendisi- ni araç olarak kullanan bir insanın fo- toğrafi pomografiktir. Erotoloji erotik olan üzerine bilgi: Insanda bir haz uyan- dıran ancak bu anlamda cinselliği kul- lanmak yerine onu var olduğu gibi hat- ta estetik anlamda ortaya koymaktır. 'Pornografi ve Kûltür' başlıklı dene- Tnemde, 'tosun' edebiyatının anlattık- lannda bu konuya değiniyorum. - Kitabın alt başlığı, 'Bir Türkiye Ero- totogyasrna giriş için denemelerVEro- totogya'nın devamını yazmaya başladı- mzmı? AKTUNÇ- Türk insanmın cinsel yö- E rotolojiyi nesneleşmenin, yabancılaşmanm karşısında bir mücadele yolu olarak gören Hulki Aktunç'a göre Türkiye'de, cinsellik karşısında hoşgörüsüzlük, Batı kültürünün etkileriyle başlıyor. Hristiyanlık ile Müslümanlığın cinselliğe bakış farkından çok etkilenen Aktunç, bizde geçmişte cinselliğe çok daha hoşgörülü ve doğal biçimde kabullenen bir zihniyet görüyor. nü üzerinde birtakım denemeler yayım- lanmıştır, ancak erotoloji girilmemiş bir alandı. 'Erototogya'nın devamı gelmek zonında yoksa bu alandaki çok uzun yıllaradayalıbırikimımeyazıkolur. De- nemeler biçiminde 'Erotologya 2'yi yaz- maya başladım, ilk kitabı bütünleyen yapıda bir çalışma olacak, bir indeks koyarak sözlüksel anlamlan pekiştir- meyi amaçlıyorum. Türk insanınm erotologyası - 'Erotologya 'da, cograiyavı belirieye- meme sorunu ile karşılaşıyoruz-. AKTUNÇ - Yapmak istediğim özel şey, herhangi bir erotologya değil, Türk insanınm özellikle erotologyasıydı. Bel- ki biraz Ortadoğu. Evet, aslında öyle coğrafyayı belirleyememe durumu söz konusu, çünkü bazı yönlerimizle Do- ğuluyuz, Ortadoğuluyuz bazı yönlerimiz- le değiliz. Ben, merkez kabul ediyorum Türkiye'yi veya Ortadoğu'nun en geliş- mişnoktası...Kültürünbirgeçişimülke- si. - Kutsal Kitapiar'dan, tarihi ve çağdaş yerli->< abancı yazma dek, çok çeşitli kay- naklardan alıntıları nasıl bir arava getir- diniz? AKTUNÇ- Okurken, fışlemehasta- lığı vardır bende. Bu fişler, kafamdaki, erotologya kürüphanesinde, boşluklan doldurarak yerini buluyor. Kitabımı da buna benzer bir şekilde çalışan üstadım olan Salah BirseTe adadım. Hoş bir rast- lantıyla en son yayımlanan şiir kitabım, 'Bir Şeyin Varoluşu'. 'Erotologya' ile yakın bağlartaşıyor. Kitabın, altbaşlığın- da 'Ortadogu Üzerinden Şiir Deneme- leri' denilmektedır. Her iki kitapla. an- lamlann birbirini nasıl zenginleştirdiği görülebilir. - Geçmişte, Türk toplumunun cinsel anlamda, Batı'dan daha uygar olduğu- na dair bir teziniz var. Hoşgörüsüzlüğün başlama nedenlerini neyc bağlıyorsu- nuz? AKTUNÇ- Aslında, Türkiye'de cin- sellik karşısında hoşgörüsüzlük, Batı kültürünün etkileriyle başlıyor. Bu sap- tamayı Attilâ llhan da yapmıştı. Hıris- tiyanlığın cinselliğe bakışı aşın derece- de karıdır. Halbuki, aynı dönemde, yal- nız bizde değil islam kültürü çevresin- de bahnameciler, besmeleyle başlarlar, cinsel külrürün aktanldığı yapıtlara. 30 yıldır yurtdışına çıktığımda eroto- Sinemanın 'anarşisf yönetmeni 100. yaşında İtalya'da düzenlenen etkinliklerle anılıyor 'Bunuel unutulmak istiyordu 9 • Bunuel'in sinemadaki etkisini sürdürmek isteyen ve bir Bunuel müzesi kurmayı tasarlayan oğlu Jean Luis Bunuel, babasının her zaman, unutulmayı ünlü olmaya yeğlediğini, yaşamda yapmayı en çok sevdiği şeyin düş kurmak olduğunu söylüyor. Kfiltür Servisi- Sinemanın anarşist ve si- nirli yönetmeni Luis Bunuel doğumunun 100. yıldönümünde italya'da Pordenone'de düzenlenen etkinliklerle anılıyor. Endülus Köpeği'. 'Alün Çağ'. 'Mahvedici Melek'. 'Vıridiana', 'Nazarin'. 'Gündüz Güzeli', 'Burfuvazmm Gizli Çekiciligi' gibi önemli fılmlere ımza atmış olan Ispanyol yönetme- nin 65 yaşındaki oğlu Jean Luis Bunuel'in düzenlediğı etkinliklerde, yönetmen, yaşa- mı ve fılmlerinden kesitlerle izleyicisi ile yeniden buluşuyor. 'Leonor', 'Kırmızı Baş- lıkh Kız' gibi fılmlerin yanı sıra televizyon için de çeşitli çalışmalar yapan Jean Luis Bunuel. babasının tspanya halkı için çok önemli bir yen olduğunu, genç sınemacıla- nn onun izinden gittiğini ve hatta tspanya'da bir Bunuel müzesi kurma hazırlıklan yapıl- dığını belirtiyor: "Ama babam bunlann hiç- birine önem vermezdL Hatta bir türlü bir araya gelip yemek yemeyi başaramayan bir- kaç burjuva çiftinin serüvenlerini anlarağı 'Burjuvazınin Gizli Çekiciligi" ileOscarödü- lü bOeonu hiç sevindirmemişti. Onu heyecan- landıran tek şey vatanı İspanya'dan. dikta- törFranco'nun halka çektirdiği acılardan ve sürgündeki insanlara > apılan > ardımlardan söz etmekti. Sakladığı tek ödüJ ise tutku ve sıradışı bir aşkı konu eden fDmi 'Gündüz Gü- zelf ile VenedikFilm Festivali'ndealdığı Al- tm Aslan' ödülü tdi. Her zaman, unutulma- yı ünlü olmaya tercih ettiğjni söylerdi." Ama Bunuel Jr, babasmı unurturmamak- ta kararlı gibi görünüyor. Yüzyılla beraber doğan bu usta yönetmeni 2000'li yıllara ta- şımak ve onun sinemadaki etkisini sürdür- mek amacında. Mizahi bir yaklaşımla top- luma ve dünyaya eleştirel bir gözle bakma- sı Bunuel'in bu kadar büyük bir yönetmen olmasının en önemli nedenlerinden biri kuş- kusuz. Gençlik yıllarında Andre Breton ve Bunuel her zaman şöyle derdi: "Sinema olağanüstü ama aynı zamanda tehlikeli bir silahtır. Ancak özgür bir sanatçının elinde ise.. gerçeküstücülük akımıyla tanışan Bunuel için bu akım, insanın ahlaki duygulanndan kendini tümüyle sıyıramayacağını gösteren bir yol oldu. Filmlerinde ona yeni bir dünya görüşü, yeni bir ahlak anlayışı aşılayan bu akımı yansıtmaya başladı. Yenilikçi ve kış- kırtıcı yanlannın yanmda insanı düşünme- ye ve toplumun bozulmuşluğu üzerine kafa yormaya çağıran nitelilderi vardı fîlmlerinin. Bunuel Jr, yönetmenin genelde yalnız kal- mayı sevdiğini ve nadir olarak Saura. Bar- dem ya da sürgünde bulunan politika arka- daşlannı eve getirdiğini belirtiyor: "Evde asla sinemadan konuşmazdı ve her gün tek- rariadığı bir ritüel haline gelmiş auşkanhk- lan vardı. Her akşam saat yedide sek martj- nisini icer ve sabahlan beşte kalktığı için sa- at sekizde yatmaya giderdi. DisipBn onun için çok önemliydi. Bir fihni çekerken kendini adardı. Başka hiçbir şey düşünemezdi. Ge- nellikie fa/la parası olmadığından yogun bir tempo içinde çalışır, her şeyi kafasında önce- den tasariar. hiç deneme çekimi \apmazdi. Çünkü kaybedecek hiç zamanı yoktu. Fihni bitirdiğinde bir daha asla konuşmazdı." Aralannda 'Vlridiana' ve 'Burjuvazinin Gizli Çekiciligi' filmlennın de bulunduğu dört filmde babasına yardım eden Bunuel Jr. yönetmenin Felüni. Bergman \e benzeri bu- lunmayan bir senarist diye nitelediği Orson We0es gibi ustalann filmlerini izlemekten zevk aldığından ve özel efektli, teknolojı ağırlıklı filmlerden hiç hoşlanmadığından söz ediyor: "Babam film sednde çok ciddiy- di. Hiçbir şeyi sonraya bırakmazdı. Gerek teknik gerekse zihinsel olarak sete haar ge- lirdi. Her şeyi kafasında önceden karariaşnr- mış oiduğu filmin montajını üç günde biti- rirdi." Bunuel Jr. asla tatil yapmayan babasının böcekleri, özellikle de örümcekleri çok sev- diğini ve ateşli silahlara hayranlık duyduğu- nu ama onlan avlanmak için bile olsa kul- lanmadığını belirtiyor. "Hayattayapmayı en çok sevdiği şe> düş kurmaktı. Ama hiçbirza- man çok ünlü. başanh ya da unutulmaz ol- mak gibi bir düşü olmadı. Tam tersine zafer ya da onur gibi ka\ ramlardan nefret eder ve her türlü tartışma ya da polemikten uzak durmaya çahşırdı. Bu kadar önemli bir yö- netmen olması onu hiç ilgilendirmiyordu. Her zaman şöyle derdi: Sinema olağanüstü ama aynı zamanda tehlikeli bir silahür. An- cak özgür bir sanatçının elinde ise J" 'Büyücü gibi baştan çıkanyor' Adrienne 3 ve 4 Şubat'ta konseıier verecek. Kültür Servisi - Fransız şarkılan geleneğinin önemli temsilcilerinden Adrienne. 3 ve 4 Şubat tarihlerinde saat 19.00'da Istanbul Fransız Kültür Merkezi'nde iki konser verecek. Adrienne konserlerinde. Edith Piaf, Barbara, Trenet, Jacques Brel ve daha az tanınmış sanatçılardan parçalar seslendirecek. Bu konserler sırasında kendi şarkılannı da yorumlayacak olan Adrienne'e, Charles Trenet'nin piyanisti Roger Poury eşlik edecek. Fransa'da verdığı konserlerin yanı sıra Suriye, Ürdün, Macaristan, Mısır, Polonya, Hollanda, Sri Lanka ve Romanya gibi çok sayıda ülkede konserler veren Adrienne, 1992'de İstanbul ve tzmir'de de konser vermişti. İki CD'si bulunan sanatçı, 1981'de uluslararası yanşmada ödül kazandı. "Basit sanatçılardan öç alryor' Le Nouvel Observateur'dan Lucien Roux. sanatçının "büyücü gibi baştan çıkancı" olduğunu belirterek, sahnedeki her hareketinde, söylediği şarkılarla izleyiciyi tutsak ettiğini vurguluyor. Liberation'dan Helene Hazera ise Adrienne'i seçkin, biraz Noailles Kontesi havasında diye tanımlayarak "Sanatmın dışavurumundaki aristokratik yaklaşımıyla basit sanatçılardan öç ahyor" diyor. Adrienne'in konser programının birinci bölümü, "La Danseuse Est Creole" (J. Plante/Louigy), -Vladame Arthur" (C. P. de Koclc Y. Guilbert), "Stanislas" (Ricet-Barrier/B. Lelou), "Boum'' (C. Trenet). "Les Feuilles Mortes" (J. Prevert'J. Cosma), "Syracuse" (B. Dimey'H. Salvador), "Dis, Quand Re>iendras-Tu?" (Barbara), "Le Plat Pays" (J. Brel), "La Foule" (A. Cabral/M. Rivgauche) başlıklı parçalardan oluşuyor. Konser programının ikinci bölümünde ise sanatçının Roger Pouly ile gerçekleştirdiği parçalan yer alıyor. lojiyle ilgili kaynaklan inceledim ve gerçekten çok önemli farklar gördüm. Hıristiyanlık ile Müslümanlığın cinsel- liğe bakış farkı beni çok etkiiemiştir. Bizde, geçmişte cinselliği çok daha hoş- görülü ve doğal biçimde kabullenen bir zihniyet görüyorum. Günümüzde nasıl çarpıtıldığını da anlatmaya çarışnm. Tür- kiye'de Batılılaşmanın da eleştirilmesi gereken yönleri daima var. - Eşcinsel ya da btseksüel sanatçılann popüler ounasmı neye bağhyorsunuz? AKTUNÇ- Bizde çok eski bir köçek geleneği var. Bizans'ta da bir tür köçek kavramı var. Tiyatrolarda kadın rolüne çıkanlar, kadın kişileştiımeler... Osman- Iı bunu genelde olduğu gibi aimış, di- yorum ki buna şiddetle karşı çıkan kay- naklar da var. Örneğin denemelerimde, EvKya Çelebi'den bir aktarma var. Mı- sır'da resmen erkek fahişelerin çalıştı- ğını, fstanbul'da bunlann kayıtlı olduğu- nu, bize bunun bir tür toplumsal kurum olduğunu söylüyor. Bu kaynaklann gü- venilirliği de herhalde tartışma konusu olmaz. Hemcinsellik konusu, bazı ülke- lerde çok baskı altında, bazılannda da- ha doğal karşılanıyor. - Çağdaş Türk toplumunun, cinselli- ğe yaklaşımını nasıl irdelediniz? AKTUNÇ- Örneğin, 1968'denberi gazete ve dergilerden kesilmiş 5 bin ci- vannda kupür biriktirdim; bu apayn bir çözümleme alanı aslında. Cinsel renk ta- şıyan cinayetler, hemcinsellikle ilgili olaylar, cinsel sorun köşeleri gibi kupür- ler. örneğin, 12 Eylül'den sonra yasak- lanıyor travestilerin sahneye çıkması. Bunlardan biri Avusturya'ya gidiyor, burada para kazanamayınca. birtakım porno filmlerde oynuyor, kendisiyle ya- pılan söyleşide, "Tabii ki takma Lsim kuUandım, ben Türk erkeginin şerefîne lekesürdûrürmüyüm" diyor. Bununa- ^ ^ ^ ^ _ sıl yorumlayacaksınız, ken- diliğinden yorum ortada... Erkeklik ideolojisini bu ka- dar ironik ortaya koyan baş- ka ne örnek bulabilirsiniz? - 'Erotologja'da kendi de- neyimlerinizden de söz edi- yorsunuz— AKTUNÇ-Hepimizas- lında bu alanın öznesiyiz, bir nesnesi haline geldiğimiz noktalar da var, bunlarla da mücadele edebilmenin önemli yollanndan birisi, erotoloji; nesjtdeşmesiıiy.' yabancılaşmanm karşısın- da bir mücadele yolu. Yal- nız. Akay Bilen adında bi- ri yok tabii; orada bir Haci- vat-Karagöz'lükten söz edi- yorum. Benim bazı durum- İarda kullandığım bir tak- ma isimdir. - GeneOikle aK metninde cinsel göndermeJer bulunan, argoyu ele aldığınız 'Büyük Argo Sözlügü'nün 'Eroto- logya'yı yazmanızda etkisi ol- du mu? AKTUNÇ- Argonun, çok önemli bir oranı cinsel çağnşımlariçerir. Evet, be- ni kışkırtan noktalardan bi- risi de o oldu. 'Erotologya' ile argo çalışmalanm hep yan yana yürümüştür. Kesin- likle bir bakış açısmı, en ge- niş anlamda bir ideolojiyi yansıtırargo. Argomuz, son derece akılcı, ironik fakat yer yer en olumsuz anlam- da maço ideolojiyi banndı- nr. - 'Erotologya'nm erkekk- rin ilgi alanına girdiğini be- lirtiyorsunuz. Kitap, kadın- lardan çok erkek cinsellrği- ne yer veriyor, diyebilir mi- yiz? AKTUNÇ-Şimdiye ka- dar bazı feministlerdışında hep erkekler uğraşmış bu aianla, ancak 'Erotologya' herkes için yazıldı. Erkek- lerin ilgi alanı olması tabii ki aynca incelemeye değer fakat kitapta. kadınla erke- ğe eşit yer verilmiştir. Yal- nız, erkeğin daha çok eleş- tirildiğini söyleyebilirim. - Batüılan,Türklere yak- iaşunında sımflara sokmuş- sunuz, niçin? AKTUNÇ- Batıh, bize bakışın orta noktasını bula- bilmiş değil. Ya hayran olu- yorlar ve hayran olurken bi- le aşağılıyorlar aslında ya da düşman oluyorlar ve hiç- bir şey bilmeden Türkler hakkında konuşuyorlar. 'Al- man Kaynaklannda Türk Imgesi' adlı kitap bu konu- ya çok iyi birörnektir. Dan- te, Üahi Komedya'y ı yazar- ken o kadar ön yargılıdır ki cehennemin dip bölümünde Hazreti Muhammed'i gör- düğünü söyler. Müslüma- nın cinsel organı büyük olur, der bazı Batıh kaynaklar, dinle organizmanın ne ala- kası var şimdi, bu kadarap- tal şeyler yazabilmişlerdir. ABD'deki zenci, Fransa'da- ki Kuzey Afrikalı, Ingilte- re'deki Hintli ve Pakistanlı gibi Almanya'daki Türk de hep aşağılanmış ve cinsel nesne olarak görülmüştür. Galeri Nev 15. yıl sergilerinîn beşmcisini açıyor • Kültür Servisi- Galeri Nev kuruluşunun 15. yılı nedeniyle düzenlediği özel programın beşinci sergisini 4 Şubat'ta açıyor. 'kozmos-kaos, aşkın-içkin, sır-çember, ışık-çizgi' temah sergide llhan Koman, Adnan Çoker, Albert Birran, Alev Ebüzziya. Bekir Sami Çimen, Koray Ariş. Şükrü Aysan, Nur Tanm, Osman Dinç. Serhat Kiraz ve Serdar Arat'ın yapıtlan yer alacak. Soyut resmin sınırlannı zorlayan yaklaşımlann yansıtıldığı çalışmalann bulunduğu sergiyle Galeri Nev Türkiye'de modernizmi gündeme getırmeyi ve izleyicisi ile paylaştığı 15 yıl boyunca düzenlediği sergileri hatırlatmayı amaçlıyor. _ . .; Bakırköy'de Görme Engelliler Kütüphanesi açıldı • Kültür Servisi-Bakırköy Belediyesi'nin desteğiyle yapılan 'Görme Engelliler Kütüphanesi* dün Bakırköy Belediye Başkanı Ahmet Bahadırlı tarafından açıldı. 2500 kasetlik şiir, roman. masal, hikâye ve araştırma konulannın yanı sıra açık lise, açık fakülte ve tngilizce ders kitaplannın yer alacağı sesli kütüphanenin açılışına Metin Şentürk de katıldı. Aynca görme özürlü ressam Eşref Arma'nın da resimleri sergilendi. Pedro Almodovan, Goya ödüllerini topladı • BARCELON.4 (AFP)- Ispanyol yönetmen Pedro Almodovar 'Todo Sobre Mi Madre' (Annem Hakkında Her şey) adlı filmiyle üç dalda Goya ödülü aldı. Almodovar, filmiyle 'en iyi film', 'en iyi yönetmen' ödülünü alırken Cecilia Roth filmdeki rolüyle 'en iyi kadın oyuncu' ödülüne layık görüldü. Aynca Roberto Benigni 'La vita e bella' (Hayat Güzeldir) ile 'en iyi Avrupa filmi' ödülünün sahibi olurken Carlos Saura'nın yönettiği 'Goya en Burdeos' (Goya Bordo'da) adlı filmdeki Francisco Rabal ise 'en iyi aktör' ödülü ile onurlandınldı. Ispanyol sinemasının Oscarlan sayılan Goya ödülleri her yıl Ispanyol Sinematografik Sanat ve Bilim Akademısi tarafından veriliyor. Sümbül Eren bu kez 'pavyon ;. dünyasını' anlabyor • Küttür Servisi- Sümbül Eren'in 'pavyon dünyasindaki ikilemi' yansıttığı resim sergisi 12 Şubat'a dek Galeri Yantra'da sanatseverlerle butuşacak. Brüksel Güzel Sanatlar Kralıyet t Akademisi'nde eğitimini tamamlayan ressam erotik ı resimlerin yer aldığı sergisini "Bu sergide pavyon izlenimlerini görselleştirmek istedim. Pınltılar, düşler, umutlar, hüzünler, göstenler..." şeklinde anlatıyor. Sanatçının yeni sergisindeki 15 yapıtından bazılan 'Yan Masadan Yolladılar'. "Nataşa'nın Hayranı', "Denız Kaplumbağası Hüsamettin'in Gösterisi', 'Kadrolu Sanatçılar', 'Ahtapot Kadının Gösterisi' adlannı taşıyor. Son yıllann en erotik resim sergilerinden biri olarak nitelenen ve çok fazla işlenılmeyen birkonuyu. "pavyon yaşamım' resmeden Eren 1991'den bu yana b'rart, Apel ve Yantra'da tematik ve grup sergilenne katıldı. Hollyvvood ünlüleri gençleri askere çağırıyor • VVASHINGTON (AFP)- Pentagon, Hollywood'un ünlü isimlerini gençleri askerliğe özendirmek için kullanıyor. Tom Cruise, Harrison Ford, Robert de Niro, Julia Roberts ve VVill Smith askerliği konu alan reklam ve tanıtım filmlerinde oynamak üzere Pentagon'la anlaşma yaptı. Ekonomik koşullann gençlere yeni iş imkânlan sağlamasmdan dolayı Deniz Ku\'vetleri dışındaki bütün askeri servislere başvuruda büyük bir düşüş yaşanıyor. Bu yüzden Pentagon, gençleri askerliğe özendirmek için oyunculann yanı sıra ünlü sporculan da kullanacak. Aynca Steven Spielberg'in Deniz Kuvvetleri'ni konu alan bir belgesel film çekeceğı ve 'Top Gun'ın yönetmeni Jerry Bnıckheikmer'ın da 'Pearl Harbor' admda bir fıhnin çekimine başlayacağı açıkJandı. Enis Batur yeni kitatimda ^ew York'u anlatiyor -; • Kültür Servisi- Enis Batur Bordeaux şehrini şair, denemeci ve fotoğrafçı kimliklerini bir arada kullanarak okuyuculara aktardığı 'tki Deniz Arası . Siyah Topraklar' adlı kitabından sonra üç haftalık • Nevv York yolculuğunu anlattığı yeni kitabı 'Amerika Büyük Bir Şaka' ile kitapseverlerin karşısında. Yaptığı yolculuklarda hem serüven duygusunu tatmin eden hem de kendi içinde bir iç yolculuğa çıkan yazar, bu sefer de gezginlik, Nevv York sokakları. sosisli sandviççiler, kitapçılar, berduşlar ve insanlar üzerine düşüncelerini okuyucuya iletmeyi amaçlıyor. BUGUN • BlLGl LfNİVERSrrESİ'nde saat 20.30'da yönetmen Pedro Almodovar'ın 'Pepi, Luci, Bom_' filmi gösteriliyor. (216 23 15) • BORUSAN'da saat 19.00'da A. Yürür ve H. Uçansu'nun 'İstanbul'dan Yeni Müzik' adlı klasik müzik konseri izlenebilir. (292 06 55/ • ADA KÜLTL'R MERKEZt'nde saat 21 OO'de îstanbul Sahnesi'nin sergilediği 'Bir Dreyfus Davası' adlı oyun yer ahyor. (249 55 19) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 19 OO'da yönetmen Antoine Desrosieres'in 'Yıldızlann Altında' adlı filmi gösteriliyor. (244 44 95) • BABYLON'da '17 Ağustos'u Hatırlayalım' konserleri çerçevesinde, kanunda Tahir Avdoğdu ve kemanda Turgay Dinleyen eşlıginde Yıldız tbrahimova saat 21.30'da bir konser veriyor. (266 66 08) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da Lorenzo Ferraro (flüt). Riccardo Faviero (klavsen, pıyano) ve Anna Campagnaro'dan oluşan 'Bach Üçlüsü'nün konseri yer ahyor. (231 54 98) • NAZIM KÜLTl REVİ nde saat 19.30'da Cemal Hekimoğlu 'Türkiye Sivilleşebilir mi, SMlleşmeU mi?' konulu bir söyleşiye katılıyor. (245 04 81)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle