23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3O PIALJK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çffer: Af, valüm sonıçlap dofurâMir • lVANtSA(AA)-DYP Mansa tl Teşkilatı'nda partülerle bayramlaşan DYTGenel Başkanı Tansı Çiller, Şartla Sah>CTme ve Cezalann Ertebnmesi Yasasrnın gene affa dönüştüğünü, bunın da vahim sonuçlar doğırabileceğinı belirtti. Çille, Şartla Sahverme ve Cezaann Ertelenmesi Yasaıı'nın, genel affa gideı yolu açtığını, Anajasa Mahkemesi ve Cumıurbaşkanı ile kendlennın, bu konuda hükünetı defalarca uyardığını kaydetti. MsdGtı ocaMannda işçiaçığı • ZONGULDAK (AA) - Türkîş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Genel Maden 1şçileri Sendıkası (GMİS) Genel Başkanı Çetın Altun, "Taşkömürü ocaklanna 3 bın işçının alınması şatt" dedi. Altun, Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) bağh Üzülmez, Kozlu, Annutçuk, Karadon ve Amasra kömür üretim bölgelenndeki ocaklarda, 14 bin 600 maden işçisinin üretim amaçlı çalışüğını söyledi. Altun, "Ocaklara yatınm yapılmamakla bulunmakta. Bunun teiafı edilmemesi durumunda, üretimde her geçen gün azalma olacak. Yeraltından emekliye aynlmalar çığ gibi büyüyor" dedi. ABD konsolosluklan • WASHINGTON(AA)- ABD, Istanbul ve Adana'daki konsolosluklannm yeniden açıldığını duyurdu. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Phil Reeker, düzenlediği basın toplantısında bir soru üzerine, "îstanbul ve Adana'daki konsolosluklanmızın her ikisi de açık" dedi. ABD, kısa sûre önce, istihbarat yetkililerine ulaşan bazı terörist saldın tehditlerine ilişkin bilgüer yüzünden Istanbul ve Adana'daki konsolosluklan kapatüğını açıklamıştı. Djyartakıp'da köye dönüşler • DlYARBAKIR (AA) - Diyarbakır Valisı A. Cemil Serhadlı, 2 yıl içinde 3 bin 813 kişinin köyüne geri döndügünü söyledi. Vali Serhadh, bölgede geçmişte yaşanan terör olaylan nedeniyle köylerinden göç etmek zorunda kalan vatandaşlann köylerine geri dönüşlerinin sağlanması amacıyla çalışmalann yoğun olarak sûrdürüldüğûnü belirtti. • ANKARA(AA)- ANAP Kadın Kollan Başkanlığı, yerleşım birimlerinde bulunan baz istasyonlannın insan sağlığına verdigi zararlan anlatan broşürler bastırarak Ankaralılara dağıtacak. Baz istasyonlan ile mücadele konusunda yurtdışında yapacaklan araştırmalardan da faydalanacaklanm belirten ANAP Kadm Kollan Başkam tlham Aydm, yılbaşından sonra TED Ankara Koleji'nin karşısında bulunan baz istasyonunu protesto edeceklerini bildirdi. Mayıs ayında yapılacak olağan kurultay için hazırlıklar başladı CHPMe yine kıındtay var MUTLUSERELİ ANKARA-30 Eylül 2000'de gerçek- leştirilen olağanüstü kurultayla yöne- tim değişikliği yaşayan CHP'de, yakla- şık 4 ay sonra yeniden kurultay hazrr- lıklan başladı. 2001 yılının Mayıs ayın- da yapılması planlanan olağan kurulta- ya dönük olarak gerçekleştirilecek il ve ilçe kongrelerinin şubat ayının ilk yan- sından itibaren başlatılmasının planlan- dığı belirtıldi. Son toplantısım 9 Aralık 2000 günü gerçekleştiren CHP Parti Meclisi (PM), aradan 1 ay geçmeden 6 Ocak 2001 tarihinde, delege seçimleri- nin yapılacağı kongrelerin takvimini belirlemek üzere yeniden toplanacak. CHP yönetimı, örgütte "görevden dü- şürme" operasyonlannm gerçekleştiril- • Parti Meclisi 6 Ocak'ta toplanarak kongre takvimini belirleyecek. Delege seçimleri için il ve ilçe kongrelerinin şubat ayının ilk yansında başlatılması planlanıyor. diği süreçte gündeme gelen, "olağan kurultay sonbahara ertetenecek" ıddi- alanna son noktayı koydu. 6 Ocak'ta yeni yılın ilk toplantısım gerçekleştire- cek olan PM, kongre takviminin belir- lenmesi konusunu gündemine aldı. Ertelemek istemiyorlar Parti içinde, kurultayın ertelenmesi- ne ilişkin görüşler savunulmasına kar- şın, Genel Başkan DenizBaykaL kurul- tayın mayıs ayında yapılmasından yana görüş bildiriyordu. Baykal'ın, CHP'nin siyasi partiler yasasına göre, olağan ku- rultayı mayıs sonrasına bırakma şansı olmadığı için, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı'ndan uyan almaktan çe- kindiği, bu nedenle kurultayı ertele- mekten yana olmadığı belirtildi. Aynca yakın çevresi, Baykal'm Tür- kiye'nin gündemine erken bir seçimi sokabilecek gelişmeler yaşanabileceği olasılığından hareketle, partinin enerji- sini içe dönük olarak kullanmak isteme- diğı, 2001 yılımn ikınci yansında top- lumsal muhalefete daha çok ağırlık ver- meyı planiadığını dile getirdi. Görevden düşürülen il ve ilçe yöne- timlerinin atamalannı tamamlay_an CHP yönetimi, şimdi de Altan Oy- men'in genel başkanlığı döneminde ye- nilenen üye kayıtlanyla ilgili olarak başlatılan yeni düzenlemenin sonuçlan- masmı bekliyor. Geçen hafta içinde bü- tün ilçelerde yeniden askıya çıkanlan eski ve yeni üye listeleri en az 10 gün süreyle askıda kalacak. Bu nedenle, il ve ilçe kongreleri ancak üye listelerinin kesinleşmesınden sonra gerçekleştiri- lebilecek. Partinin üye kütüğü yenilen- mesine karşın, köy ve beldelerde yeter- li üye olmadığı gerekçesiyle yeniden üye yenilemesine giden CHP yönetimi, kongre sürecini kontrol altına almak is- temekle suçlanmış, parti içinden tepki- ler almıştı. CHP yönetimi, bu tepkile- rin aksıne, örgütün "ildnd kez böyle bir şansm tanınmasından memnun oMuğu- nu" savunuyor. Hakkâri HADEP'li başkan nizamiyeden çevrildi ALİSEVMİŞ HAKKÂRİ - Bayram- laşma için vali ve proto- kol üyeleriyle birlikte 11 Jandarma Komutanlı- ğı'na giden Hakkâri'nin HADEP'li Belediye Baş- kanıHüseyin Ümit niza- miyeden sokulmadı. Ûmit'in yanına yakla- şan bir yarbay, "Komu- tanımız sizleri bayram- laşmaya kabul etmiyor" dedi. Şeker Bayramı nede- niyle Hakkâri'deki proto- kolü oluşturan Belediye Başkanı Ümit, Emniyet Müdürü, daire müdürle- ri, siyasi parti temsilcile- ri Vali Orhan Işm'm ma- kamında bayramlaştılar. Bayramlaşmaya yurt- taşlar da katıldılar. Daha sonra protofcol, Polise- vi'ni ziyaret ettikten son- ra Hakkâri Devlet Hasta- nesi'nde yatan hastalarla bayramlaştı ve II Jandar- ma Komutanhğı'na gitti. Ancak HADEP'li Hü- seyin Ümit'in nizamiye- den geçmesi engellendi. ODP'den 'kart'hFtipipıvtestosu ÖDP Istanbul tl Örgütü üyeleri, Başbakan Bülent Ecevit'e, F tipi cezaevi uygulamasuu ve cezaevlerine yapılan operasyonlan protesto eden "bayram kartları" postaladı. Galatasaray, Bakırköy ve Kadıköy postaneleri önünde toplanan ÖDP'lilerce yapılan açıklamada, "Yıllardır bu 'cezaevlerine girilemiyor' yalanlanyla girdiğiniz, yaktığınız cezaevi binalannda uygulananlar tam bir vahşettir, katliamdır. 12 Eylül cuntasuun bile cüret edemediği bu insanhk dışı muameleden, katfiamdan Ecevit, Babçeli, Yılmaz hükümeti sorumludnr. Tüm sorumlular bu yapılanlarm hesabını verecektir" denildi. (Fotoğraf: UĞUR DEMÎR) FP Genel Başkanı Recai Kutan, 3 parçalı muhalefete tepki gösterdi 6 Yenîlikçfler yanhş hesap içinde9 ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - FP Genel Başkanı Recai Ku- tan. partinin kapatılma olasılığı- na göre üç ayn koldan hazırlık ya- pan Yenilikçi kanadın "yanhş he- sap içindeotduğunu" söyledi. Ku- tan, "Kimse kendinde ban kabi- liyeDervehmetmesin.C>turduk,görûştük,ya- pacağumz ikazlan yapük" dedi. FP Genel Başkanı Kutan ve parti yöneti- cileri dün basın mensuplanyla bayramlaşa- rak sohbet etti. Kutan, daha sonra Yenilikçi kanada tepkisini şöyle dile getirdi: "FP'nin kapaüiacağma manmryorum. FP, tamamen anayasal çerçevede faaliyet gösteren birpartidir. Cumhuriyet Başsavası'nın orta- ya koyduğu deffllerin yüzde 80'i TBMM'de yapılmış konuşmaiardır. Hiçbir partkk görül- meyen demokrasi tatbikaü bu partinin için- de. 'Parti kapatılırsa şöyle olur' diye düşün- • FP Genel Başkanı Recai Kutan, gazetecilerle bayram sohbetinde, FP'nin kesinlikle kapatılmayacağını savundu ve "Kimse kendinde bazı kabiliyetler vehmetmesin" dedi. meye, Anadolu'da 'doğmamış çocuğa don biçmek' denilir. Yahu bu parti kapatdmış de- ğil, kapaulacak da değiL Böyle bir anlayışı tasvip etmek mümkün değfl." Kutan, "Bazdandiyor Id 'Parti kapahlmaz- sa olağanüstü kongreye gidilir. Olağanüstü kongre demokratikbir haktir. Ama karan şu veya bu şahıs verecek değiL Karan 6 milyon- hık FP camiası verecektir" dedi. Kutan, ge- nel merkez yönetimiyle ipleri kopardığı be- lirtilen Ankara Anakent Belediye Başkanı Metih Gökçek için disıplın mekanızmasının işletilip işletilmeyeceği yönündeki soruya "Partimiz askeri disiptiıüe yöne- alen birparti değU.Vaknzamanın- da onu MiIK Görüş davasma ka- zandıran benim. Ben davetettinT karşılığını verdi. Kutan, Ecevit'in sağlık duru- muyla ilgili sorular üzerine, bu konuda FP yöneticilerinin açıklama yapma- dığına dikkat çekti. Gazeteciler, sohbet toplantısında Recai Kutan'la "sözcûklerle psikolojik çağnşun" denemesi de yaptı. Kutan'ın sözcüklere ver- digi karşılıklar şöyle: "Necmettin Erbakan: Motor, lider, hoca. AbduDah Gül: 1975 Kayseri Senato seçimi. Seçim ekibinde en önde gelen üniversiteli gençti. Rahşan Ecevit Vefah bir eş. Vunü Sa- v«ş; Nuh Mete Yûksd: Ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Mebnıre Kutan (eşO: Fevkala- de sabırlı ve hoşgörülü." Bakım sozlesmesi Yargıtay'm karan huzurevini sevindirdi ANKARA (ANKA) - Yargıtay, özellikle bayram- larda akıllara gelen huzu- revi sakinlerini sevindirdi. 'ölünceye kadar bakma sözleşmesi' düzenleyerek evini ve zeytinliğinı üvey kardeşine veren yaşlı adam huzurevine terk edi- lip de sözleşmenin iptali davası reddedilince Yargı- tay 1 .Hukuk Dairesi imda- dına yetişti. Kaderine terk edilen bir huzurevi sakini, ölünceye kadar bakma vaadiyle ta- şmmaz mallannı teslim ettiği üvey kardeşiyle im- zaladığı sözleşmenin ipta- li ve tapunun yeniden adı- na tescilı için dava açtı. Ancak yerel mahkeme, 'davahmn bakım borcunu yerine getirdiği' gerekçe- siyle davayı reddetti. Tem- yiz üzerine dava konusu Yargıtay'a taşınınca 1. Hukuk Dairesi örnek bir karar alarak yaşlılann yü- zünü güldürdü. Bakım borçlusunun ku- ral olarak bakım alacaklı- sını kendi ailesine alıp ölünceye kadar özenle ba- kıp gözetme yükümlülüğü altına gireceğini belirten 1.Hukuk Dairesi, bu yü- kümlülüğün; bannacak yeri sağlama, besleme, giydirme, hastalandığında doktora götürme, gerekli özeni gösterme, manevi yönden her türlü yardun ve desteği sağlama gibi ödev- leri de içerdiğini bildirdi. Borçlunun yükümlü- lüklerini yerine getirirken, aldığı mallarm kıymetine, bakım alacaklısımn önce- den sahip olduğu sosyal konuma ve hakkaniyet kurallanna göre hareket etmek zorunda olduğunu vurgulayan Daire, ilişki çekılmez hale gelince ya da başka önemli nedenler- le ilişkinin sürdürülmesi aşm ölçüde güçleşmiş ve- ya olanaksız hale gehııiş- se taraflann sözleşmeyi feshederek verdikleri şey- leri geri alabileceklerini bildirdi. j j TlRMIK IAYDIN ENGtN aengin@doruk.nettr Ramazan Bayramı ile yılbaşı tatilini bitiştiriptatitetüyenleri fır- sat bilip; "Şu tatil günlerinde okurvn keyfinikaçırmayalım, ağ- nnın tadını bozmayalım" endi- şelerinden kendimizi azat edip; gazetelerin bugünlerdeki okur- lannın "tatil keyfinin değil; ya kendiderdinin ya ülke dertlerinin peşine düşmüş biravuç kişi" ol- duğunu varsayıp; "Onlann da zaten ağız tadı bozuk, keyiüeri kaçık" deyip cezaevlerinde ya- şanan ve yaşanmakta olan "ça- î/şma "nın neresinde durduğu- muzu tartışmaya başlamtş ve bu çetrefil soruyu dün bitiremeyip, kalanını bugüne aktarmtştık. Şimdiden beili ki bugün de bit- meyecek. Bunda, "kısa yazabi- lecek kadar usta" olmayışımın payı var. N'apalım, daha ustası- nt buluncaya kadar benimle ida- re edeceksiniz. ••• "Benim yanımda saf tuttun tuttun; tutmazsan hainsin" da- yatmasını önümüze koyanlar- dan biri deylet, öteki cezaevle- rinde F tipine karşı eytem baş- latan ve inatla, kararlılıkla yürü- ten iki örgüt. Devletin Yanında Olmak Ne Demek? İki "terartan, önce şu devlet- le bir hesaplaşıp, onu aradan çı- karalım. Oteki "taraf için daha aynntılı ve galiba daha uzun yaz- mak gerekecek. Türkiye gibi güçlü bir "gûçlü devlet' geleneğinin egemen ol- duğu ülkede "devlettenyana ol- mak" adeta bir verili durum, bir ön kabul. Bunun dilimizde de yansıma- lan var. Bildiğim yabancı dillerin hepsinde "anayurt, anavatan" terimleri var. Türkçede de var. A- ma bildiğim yabancı dillerin hiç- birinde "devletbaba" terimi yok. Türkçede ise var. Keza çoğu kez MHP'nin kul- landığı ama Osmanlı'dan miras olduğunu sandığım bir başka "devlet tapıncı" nitelemesi van Devlet ebed müddet! Yani dev- let "eze// ve ebedi" bir sosyal variık. Bu doğru değil. Devlet insanlıkla yaşrtfilanda değil. Insanoğlunun sosyal evri- minin belli bir aşamasında orta- yaçıktı ve değişerek, dönüşerek ve büyüyüp güçlenerek, adeta bağımsız bir sosyal olgu nitelıği kazanarak bugünlere kadar u- laştı. Marksizm, devletin ortaya çı- kışını özel mülkiyetle eşleştirir. Mülkü korumak için bir erk'e (erk=iktidar) gereksinim vardı ve devlet aygıtı yaratıldı. Devlet gerçekten bir aygıt. Marksist tanımlara boş versek, ama "Bu devlet nedir, ne işe ya- rar" diye sorsak bile karşımıza yine bir "aygıt" çıkacak. Birtoprak parçası (yurt) üstün- de toplu olarak yaşayan insan- lann, aralanndaki ilişkileri kural- lara bağlamak, kurallara uyma- yanlan cezalandırmak, toplu- mun esenliği için işler, düzenle- meler yapmak üzere yaratılmış bir aygıt. Örneğin "köleci top- /um"un devleti kölelerin efendi- lerine sadık kalmaları, onlann buyruklannatartışmasız uymala- nnt sağlamaklayükümlüdür. Bu- na uymayan köle, cezalandınlır. Bugünün devleti ise yurttaşlann köleleştirilmesini önlemekle; başka yurttaşlan köle yapmak eteyenleri cezalandırmakla yü- kümlüdür. Yani devtet öyte "ebed müd- det"filandeğil; devletin yüküm- lülükleri, görevteri ve onu işleten kurallar (hukuk) da ezeli ve ebe- di değil. • • • Bu çerçevede bakıldığında "devlet tapıncını" anlamak mümkün değil. Hele hele mutla- ka devletin yanında saf tufrnak, safını devletin yanında tutmaz- san "hain" olmayı baştan ka- bullenmek saçma Bir "aygıt" olarak devlet buz- dolabı, dikiş makinesi, otomobil, bilgisayar gibi insanoglunun ya- rattığı bir aygıt. İşe yaradığı sü- rece kulianılır, işgörmez hale ge- lince onanlır; onanm kabul et- mez, yama tutmaz hale gelince de bitirilir ve yenisi kurulur. Tarih bunun yüzlerce örneği ile dolu. Nedir bu aygıtın göfevi? Yurttaşlann esenliğini, güven- liğini, sağlığını, mutluluğunu, kendisini geiiştirme hakkını, ya- salarcatanımlanmış özgüriükle- rini eksiksiz kullanmalannı sağ- lamak. Yani tapılacak biryüce variık fi- lan değil; işe yaraması, işlevleri- ni yerine getirmesi için sürekli denetlenen, düzettilen, onanlan, geliştirilen bir aygıt. Ancak şunu göz ardı etmekde saflık olur. Günümüzde devlet çok karmaşık bir organizasyona hattaorganizmayadönüştü. Dev bir bürokrat ordusu kullanıyor; toplumdaki çıkar çatışmalannda dizginlerini elinde tutanlann is- terleri doğruttusunda, toplumun öteki kesimlerine yönelmiş bir tehdit, bir baskı hatta bir zulüm aygıtına dönüşebiliyor. Yani... Yani ille de devletin yanında saf tutmak bir yana, devlet sü- rekli sorgutanması, denetlenme- si, işlevlerinden saptığında yü- kümlülük alanlanna çekilmesi gereken bir sosyal olgu. Onun yanında saf tutmayı bir zorunluluk olarak bellemek ya da böyle belletmek isteyenlere kar- şı çıkmamak dayurttaş değil, uy- ruk olmayı kabullenmek demek. Ben uyruk değil, yurttaş ol- duğumuz kantsındayım... POLtTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Umutlap, Hayaller... Andr6 Breton'u sever misiniz? Sizleri sıkıntılardan uzaklaştırıp, yaşamı ço- ğaltarak düşler kurmanızı sağlamak için Bre- ton'un şiirsel tat veren 'Çılgın Sew'sinden bazı bölümler aktanyorum... 'Tüm düşler, tüm umutlar, tüm hayaller uma- nm, gece gündüz dans edecek saçlannızın ay- dınlığında ve ben, ki yalnız sizi görmek için ora- da olmak isterdim, şüphesiz orada bulunmaya- cağım. Alacakaranlıktaki değişken çaylar bo- yunca gizemli görklü atlılar dört nala geçip gi- decek. Su yeşili ince örtüler içinde bir genç kız, kendisine adanmış bir lambanın tek başına göz kırpacağı yüksek kemeherin altından doğ- ru kayacak uyurgezer adımlarıyla. Ama kamış- lann ruhlan, ama yüzüklerin içinde uyurgibigö- rünen ufacıkkediler, ama üzerine 'Balo' kelime- si oyulu oyuncak tabanca, bu sahnelerden ürk- menize engel olacak. Size düşen ve hiçbir za- man değerinizce olmayacak olan pay, bile- mem, ne olursa olsun, yaşamaktan tatalacak, seviden bekleyeceksiniz beklenecek ne varsa. Bu mektup elinize geçinceye dek ne olursa ol- sun yaşamaktan tat alacak, seviden bekleye- ceksiniz beklenecek ne varsa. Bu mektup eli- nize geçinceye dek ne olursa olsun katlanılmaz şey olacak gibi görünüyor bugün -bırakın beni de sizin o gün, önünde öteden beri eğildiğim tek erki, kadının o ölümsüz erkini o gün canlan- dırmaya hazır olacağınızı düşüneyim. Isterkar- ga mavisi bir hayal dünyasının üstüne bir ka- pağı kapatıyor olun bir o gün ya da, belinizde- ki demet hep görünmek şartıyia, günsel gölge- niz vursun bir fabrikanın duvanna- geleceğini- zi kesinlikle bilmiyorum daha, hayırama bırakın beni, baş dönmenize bağıntılı olarak o gün tek 'Çılgın Sevi' sözlerinin kalacağını sanayım." • • • Sizce sevi nedir?.. Belki bir hüzün kalıntısıdır, belki de coşku... Breton şöyle diyor: "Yalnız doğuşunuzun gizemini aydınlatmak- la o iki kelime, sözlerini gereğince tutmamış olacaklar. En çılgın çılgınlığın hayat vermek ol- duğunu düşünmüştüm bir süre ben. Ve bana hayat verenlere için için kızmıştım. Gün gelirsiz de bana kızarsınız, kim bilir? Elinizden bana go- cunmak gelmeyecek bir çağda, on altı yaşınız- da size bakmayı bunun için seçiyorum. Size bakmak mı dedim, hayır, sizin gözlerinizle görmeyi denemek, kendi kendime bakmak için gözlerinizle. Henüz sekiz aylık ve durmadan gülümseyen, hem mercan hem inci gibi, küçücük yavrucu- ğum, o gün bileceksiniz ki, dünyaya gelişiniz- de hiçbirrastlantının parmağı olmamıştır, ne bir kıpı erken, ne birkıpı geç, dünyaya gelmeniz ge- rekirken geldiniz ve hiçbir gölge düşmedi sö- ğüt dallanndan örülü beşiğinizin üstüne. O gün benim olmuş olan ve bugün de benim kalan ol- dukça büyük yoksulluk bile, sizin şerefinize, bir zaman için savaşı bırakıyordu. Ben o yok- sulluğa çevrili değildim zaten: hayatta köle-ol- mayışıma karşılık bir vergiyi ödemeyi seçiyor, kendimde kendi düşüncelerimden başka hiç- bir düşünceyi dile getirmemek hakkını buluşu- ma karşılık onu yükleniyordum. Pek de öyle biz... Uzaktan uzağa salınırdı o yoksulluk, sizin ilk dostlannızdan olan birressam için mavi dö- nem diye adlandınlmış şeyde olduğu gibi, gü- zellenmiş bezenmiş, handiyse doğrulanmışlığa çevremde gezinirdi. Hangi yanda dururlarsa dursunlar, aşağı yukan bütün ötekilerin geçtik- leri yerden geçmeyi reddedişimin hemen he- men kaçınılmaz birsonucu gibi görünüyordu. Bu yoksulluk, ondan korkmuş olmak fırsatını bulmuş olun olmayın, variık madalyanızın ter- siydi düşünün ki: onsuz, Günçiçeği'nin Gecesi böyle pariak olmazdı." • • • Breton, zamanı saate ayarlıyor, büyülenmiş bir yürekten söz edip ekliyor: "Böyle pariak olmazdı, çünkü sevi o zaman neye meydan okurdu, nasıl güvenirdi bütün yendiklerini yenmek için yalnız kendi kendine? Yılıp saklanmak gerekırdi belki bundan, ama kutudaki en güzel mücevher de, o sakınmayış- tı işte. Onun ötesinde ve ondan da büyük, bir tek sakınmayış vardı göze alınabilecek: O da si- zi doğurtmaktı, sizin kokulu soluğu olduğunuz sakınmayış. İkisi arasında bir büyülü ipin gerili durması gerekti hiç değilse, uçurumun üzerin- de kopacak gibi gerili, ki güzellik yalnız kendi denge gücüyle sizi bir olanaksız havasal çiçek gibi gitsin derlesin gelsin. Bu çiçeğin siz oldu- ğunu düşünmek hoşunuza gidermi birgün, bil- miyorum, 'insanlann çıkarlan 1 diye adlandınl- maya alışılmış şey bakımından ne yazık ki, ve- rimli toprağa hiç mi hiç değinmeden doğmuş olduğunuzu düşünmek hoşunuza gider mi?" Siz ne dersiniz?.. hikmetcetinkaya(â cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k ı t a p I a r ı Hikmet Çetinkaya ALACA BİR OFKE Alaça M, Rir YENI CIKTI Ey benim aydınlık günlen bekleyen Türkiyem1 .. Ey benun ölüme alkış tutan halkım!.. Ey benim şafağın yolunu açan suskun akşamlann hüznünü yaşam bıçımı sanan ınsanım!.. Ey benim özgürlüklen Erbakan Hoca'nın takkesınde arayan romantık aydınım!. f Cumhuriyrt Çağ Pazarlama A.Ş Turkocağı Cad No.39/41 K Ititap kulûbû (34334)Cagaloğlu-lstanbul Te) (212)514 0196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle