Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 O ARAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURIYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 13
2000'in umutları 2001'e kaldıAHUANTMEN
2000 yılı boyunca Türkiye'de lOOO'ı
ç sergı açıldı. Bu sergilerin çoğu,
Istanbul, Ankara ve Izmir gibi büyük
kentlerimizde izlenebildi ve sanat dün-
yası içinde var olan geleneksel, mo-
dern ve postmodern eğilimleri gözler
örıüne serecek bıçimde, tek ortam için-
de üç ayn atmosferi temsılen varlığını
sürdüren profesyonel tıcari galeriler-
de, satışa yönelik olmayan yapıtlar da
sergileyen kurum desteklı mekânlarda
ve amatör galenlerde yer aldı. Türkıye
koşullan göz önünde bulunduruldu-
ğunda, ülkemizde bir yıl boyunca yüz-
lerce serginın açılmış olması sevındi-
rici görünebilir; ama yine Türkiye'nın
koşullan göz önünde bulunduruldu-
ğunda bu yüzlerce sergi arasında belli
bir niteliği yakalayabilmış olanlann sa-
yısının çok düşük bir yüzdede kalma-
sı üzücüdür. Sonuçta Türkiye, 2000'lı
yıllara da önceki on yıllarda izlenen
özelliklerinın ötesme geçecek bir atı-
lun yapamadan gırdi, diyebiliriz.
MOzeslz. yayınsız. arşivslz
2000 yılı boyunca Türkiye'de açılan
bu sergilerde izleyiciyle buluşan bü-
tün o sanat yapıtlan şimdi nerede? Bü-
tün o yapıtlar arasındald niteliksel de-
ğerlendırme, neye göre yapılıyor? Bu
sergiler arasındâ gerçekten izlenmeye
ve irdelenmeye değer kaç tanesı yayın
organlannda yer aldı? Bütün o yapıt-
lar, kimlertarafmdan satın alındı, satış
rakamlan neydi, bir daha ızlerinı bula-
bilecek miyiz? Bu yapıtlann ne kada-
n atölyelere döndü? 2000 yılında -ya
da daha geriye gıdeyınr 1990'larda,
1980'lerde, 1970'lerde, 1960'larda...-
Türkiye sanat ortamında ne olup bitti-
ğini görmek istesem, bir araştırmayap-
mak istesem, tarih yazmak istesem, ne
yapmam gerekiyor? Türkiye'de sanat-
la uğraşanlann ve sanata meraklı kişı-
lerin belleklerinin bir köşesinde haya-
li bir müze taşımalan zorunlu oldu ve
zannediyorum 2001 'e gelmiş bir Tür-
kiye'nin öncelikle bu sorunu halletme-
si gerekiyor Çağdaş kültürüne sahip çık-
maya karar vermesi ve müzesiz, mekân-
sız, yayınsız, arşivsiz bir ortama, bugün
sergilerine, müzelerine girmek için çır-
pındığımız adamlann yüz yıl önce ya-
vaş yavaş attıklan temelleri hemen at-
mak, daha da gecikmeden!
2000'li yülara giren Türkıye'nin mil-
yonlarca insan banndıran en büyük, en
gösterişli kenti Istanbul 'da genç kuşak-
lara, sanatseverlere ve tunste göstere-
ceği tek bir resim ve heykel müzesı bu-
lunmaktadır ve yazık kı bu müze de
bırakın günceli. yakın tarihin sanatıru
tüm boyutlanyla yansıtmaktan çok
uzaktır. 1930'lu yıllarda açılan bir ku-
rumun (dünya modern sanat koleksıyo-
nu bulunduran kurumlann hemen hep-
si de 1920'li yıllardan sonra kuruldu)
zaman içinde kendıni sürekli yenile-
yeceğine hızla eskiyerek kendi varlığı-
nı yok saydıracak duruma gelmesi, Tür-
kiye'de müzık ya da sinema oranında
kitlesel ve popüler ohnayan sanatlann
gerçekte hıç önemsenmediğinın göster-
gesidir. 1990'lannikinciyansındaTür-
kiye'ye hak ettiğimiz nıtehkte bir mü-
ze kazandırmak gırişımlerınden herbi-
rinin ayn koldan yürütülmesi bir yana,
hiçbirinin de gerçeklık kazanamamış ol-
ması daha da içler acısı bır durumdur,
çünkü geleceğe ilişkin bir umut da ta-
şımamızı engeller; üstelik burada so-
run hep söylendıği gibi 'maddi' değü,
ideolojik ve sıyasaldır: Türkiye, çağdaş
kültürünün aynası olan sanatını sürek-
li yok saymaktadır.
zeld'den çalınan sergi açılışı
Sanatçının yetışebileceğı, gelişebi-
leceği, beslenebileceği ortamlan ya-
ratmayarak sanatçıyı, neredeyse yal-
nızca tkari' bir sanatsal ortamın çark-
lan arasındâ kendini var edebilen ya da
farklı alanlarda çalışarak sanatını ho-
büeştirmek durumunda kalan bir kim-
liğe bürünmek zorunda bırakan zihni-
yet, öyle görünüyor ki 2000'li yıllarda
da egemenliğini sürdürecek. Böyle bir
ortamda, Türkiye'de çizgisini ısrarla
sürdüren, alternatif sanat yapma biçim-
leri geliştiren, satışa yönelmek yenne
sosyal olgulara duyarlılığıyla bir elin
parmağını geçmeyecek alternatif me-
kânlarda topluma yönelik ışler gerçek-
leştiren sanatçılann varolabilmesi, bel-
ki de mucizedir. Sanatsal kurumsallaş-
masını yalnızca geleneksel ya da mo-
dern'i değıl, postmodern'i ve şimdi'yi
içine alacak ve var edecek bir sistemin
temelleri üzerine kuran Batı sanat or-
tamı, en çok bu yüzden bizim kıyısın-
dan bile geçemeyeceğımiz bir gelişim
göstermiş ve dünyanın çağdaş kültürü-
nün aynası olma işlevini sürdürebil-
miştir.
20001i yıllann Türkiyesi ise hâlâ sa-
natçının kim olduğunu tartışmakta!..
Sınırlann eridiği, yüksek kültürle po-
püler kültürün iç içe geçtiği, farklılık-
lann gözetildiği postmodern süreçte
bazı olgulan katı çerçeveler içinde ele
almak belki kolay değil, ama bızim tar-
tıştığımız biçimiyle sanatçının 'kim ol-
duğu' bir tür bayağı komedıye dönüş-
müştür. Bu bayağı komedi karşısında
2000 yılında gerçekleştırilen Erol Ak-
yavaş,retrospektifi, sanatçının 'nasılbir
• Erol Akyavaş retrospektifi, sanatçının "nasıl bir şey''
olduğunu ortaya koymakla kalmadı, kitlenin nitelikli
sergilere olan açhğını gözler önüne serdi. Türkiye'de de
dünyada gerçekleştirilen nitelikli ve iyi örnekleriyle
karşılaştınlabilecek bir retrospektif sergi yapılabildi
sonunda! Akyavaş'ın sanatçı kimliğine ve sanatsal
mirasına yakışan ve süresi uzatılan bu sergi, 2000'in en önemli armağanıydı bana kalırsa.
şey' olduğunu ortaya koymakla kalma-
dı, kitlenin nitelikli sergilere olan açh-
ğını gözler önüne serdı. Türkiye'de de
dünyada gerçekleştirilen nitelikli ve iyi
örnekleriyle karşılaştınlabilecek bir
retrospektif sergı yapılabildi sonunda'
Akyavaş'ın sanatçı kımlığıne ve sanat-
sal mirasına yakışan bu sergı, 2000'in
en önemli armağanıydı bana kalırsa.
Hollywood filmlenne giden ızleyıci
sayısıylayanştığı içm sanat sayfalann-
dan yoksun 'büyük, en büyük' gazete-
lerimizin bile epey ilgisinı çeken ve bir
ay süreyle de uzatılan Erol Akyavaş
retrospektifi, Türkiye'de plastik sanat-
lara meraklı bir kitlenin var olduğunu
ve genelde galerilere gitmeyen. ama
bienaller, sanat fuarlan gibi sanatı top-
lumla buluşturma amacındaki etkin-
Max Ernst, Dorothea Tannia ile birlikte-1966.
rafından ızlendı ve Türkiye'deki 'sa-
natçıya karsı' yaygın zihnıyetın 20O0'lı
yıllarda da pek değışmeyeceğını göz-
ler önüne serdı.
Magazlnle sanatın ayrılması
Bu tür sergileri şarkıcı, oyuncu, man-
ken, futbolcu gibi popüler sımalann
gezmesıne kimin ıtırazı olabilır; olamaz
ve olmamalıdır da. Ama galeri sahibi-
nın, Türkiye'ye eğıtimciliğiyle de yıl-
larca katkıda bulunmuş bir ressamdan
kolaylıkla feragat edebilmesı ve ma-
gazm medyasının oyununa gelebilme-
sı üzücüdür. Bu nedir; popüler kültü-
rün mutlak zaferi mı?.. Yoksa Türkiye'yi
ele geçiren yozlaşmış kitsch kültürünün
artık her alanda egemenlığrni duyurma-
Türkiye sanat
ortamı, 2000'e her
yılki hevesleri,
umutlan ve gelecek
kaygısıyla girmişri;
2001 'e de öyle giriyor.
2000'üyülarda
bakanhğın yeni
tasanlar oluşturması
ve bir müzenbı
temellerini atmasuu,
belki Plastik
Sanatlar Derneği'nin
çabası sağlayabilir.
Aynıkadro, özel
sektörü sponsoriuk
bağlamında plastik
sanatlara daha çok
yönettmek, medyanın
ohımsuz tavn
karşısında sanatçıyı
örgütlemek, genç
kuşak sanatçüara yol
göstermekveen
önemlisi, sanatçının
varüğını duyurmak
adına biraz gürültü
koparsa—
mel mekânlardan bm olarak değerlen-
dinlmelı dıye düşünüyorum: Batı sanat
ortamında bu tür mekânlar, özel sek-
törün yanı sıra devletın ve beledıyele-
rin de desteğiyle varlığını sürdürebili-
yor. Bu galerinın 2000'li yıllarda yur-
tiçınden ve dışından usta sanatçılann ser-
gilerinin yanı sıra genç kuşak sanatçı-
lan da destekleyen bir programla yo-
luna devam edecek olması, sanat orta-
mımız ıçin bir kazançtır.
Genç kuşak sanatçılann 2000'li yıl-
larda da genç sanatçılan ve alternatif
sanatsal yaklaşımlan destekleyen sanat
mekânlan açısmdan sıkıntı çekecekle-
ri açık; ama zannediyorum, bu yıl için-
de Elhamra Sanat Galerisi'nde "Yerli
Mah", Beyoğlu'ndaki eski bir binada
"Hafnyat" gibi sergiler düzenleyen ve
Gülsüm Karamustafa Bertin sergisinde.
liklere yoğun ilgi gösteren bu kitlenin
'herkese ait' mekânlarda sanat ızleme
arzusunun da kanıtıydı. Bu retrospek-
tif aynca, Türkiye'de özellikle çağdaş
sanat tarihı alanındaki yayın eksıkliğı-
nın nedenlerine ilişkin bir ipucu da ver-
miş oldu: Röprodüksiyon çağında ya-
şıyoruz, ama bir sanatçıyı yapıtlannın
röprodüksiyonlanndan tanımak, yapıt-
lanyla bu tür retrospektıfler sayesinde
sanatçı ve ızleyen arasındâ oluşturulan
gerçek köprülerden yoksun kalarak bir
ilişki kurmak gerçekten çok zor. Erol
Akyavaş retrospektifinde kimi tarihle-
re ya da yapıt isımlerine ilişkin eksik-
liklen, doğrusunu ıstersenız bu son de-
rece üzerinde çahşıhnış serginin küra-
törleri Beral Madra ve Haldun Dostoğ-
lu'na yükleyemıyorum, çünkü Türki-
ye'de genelde ne sanatçı ne de galerisi
yapıtlann envantenni tutuyor. Zaten bu
retrospektifin bu denli övgüye değer ol-
masınuı nedeni, bu ortam içinde bu bi-
çimiyle kotanlabilmiş olmasından kay-
naklanmaktadır. Sergı deftennde, mer-
hum Erol Akyavaş'a başanlannın de-
vamını dileyen izleyicı pot kırmış ola-
bilir, ama bu sergi, Bılgı Üniversite-
si'nm desteğiyle Madra ve Dostoğ-
lu'nun çabası sayesinde gerçekten de
Akyavaş'ın başansmın devamı olarak
nitelendırilebilir1
2000'e dair, bel-
leklerden kolay ko-
laykazınmayacakbir
olay, yazık ki Akya-
vaş retrospektıfının
verdiği umut oranın-
da umutsuzluk his-
settiren ve medya ta-
rafından Fahrelnis-
sa Zeid'den çalınan
sergi açıhşıydı. Sa-
nat-özel sektör-med-
ya üçgeninde geli-
şen ve başrollerinde
Adnan Çoker, Erol
Aksoy ve Hülya Av-
şar'ın yer aldığı bu
gösteri, medya saye-
sı mı? Bu sergiyle ilişbli olarak yazı-
lı ve görsel medyada genellikle Fahrel-
nissa Zeid'in adının hemen hiç anıl-
mamasına artık şaşmıyor bile olma-
mız, 2000 yılının en büyük utançlann-
dan binsi olarak kalacaktır. Biz Türk-
lere özgü konformızm yerine yazılı ve
görsel medyada sanata ve sanatçıya
karşı bu keyfı ve düşmanca tavırdan vaz-
geçilmesı. magazınle sanatın aynlma-
sı. 'en büyük'lüklerine yakışacak nite-
likli sanat sayfalannın, sanat program-
lannın yapılmasını bağırarak, haykıra-
rak talep etmemız gerekmiyor mu?
Sanat ve özel sefctör Işblrllgl
2000 yılı boyunca sanat ortamında sa-
nat ve özel sektör ışbirliği anlammda
sevındinci kimı gelişmeler de yaşandı:
20 yılı aşkın bir süre Türkiye'de çağ-
daş sanatın kurumsallaşması ıçin uğraş
veren ve nitelikli sergıleriyle çıtayı hep
yüksek tutan Maçka Sanat Galerisi, ikı
yıl kapah kaldıktan sonra Mudo'nunkat-
kılanyla yeniden açıldı. Maçka Sanat
Galensı, 20 yıllık mirasını düşündü-
ğümüzde herhangi birticari galeri ola-
rak değıl. bu ülkede çağdaş kültürün yan-
sımalannı \eren türde alternatifler sun-
duğu için gereksinim duyduğumuz te-
kendi alternatifini kendi yaratan çalış-
kan bir grup sanatçının sergilediği ha-
reketlilik de oldukça umut verici. 2000
yıh boyunca gençlere yönehk Günümüz
Sanatçılan, Ankara'da Genç Sanat ve
Marmara Üniversitesi'nın Uluslarara-
sı Öğrenci Trienali'nın yanı sıra Boru-
san'ın genç sanatçılan destekleyen ve
sanınm artık gelenekselleşen "Oneri-
ler-Önermder'' sergilerini, aynca Yü-
dız TeknıkÜniversıtesi'nin "RezJstans"
sergisini de anmamız gerekir. 2000'li
yıllarda bütün galerilerin en azından
tek bir sergiyi genç kuşaktan bir sanat-
çıya ayırmalan bile inanılmaz bir fark
yaratabilir, galericilerimiz profesyonel
ve tarafsız bir birlik içinde buluşabil-
seler, belki bu tip kararlan aünak ve Tür-
kiye'de sanaün geleceğine yaürım yap-
mak daha kolay olabilirdi.
Türkiye"de genç kuşak sanatçılann
çektiğı sıkıntıyı, satışa yönelik işler
yapmayan (aynca satışa yönelik oldu-
ğunda bile geleneksel resim ve heykel
formatına girmediği için zaten kolek-
siyoncu bulamayan) ve dolayısıyla an-
cak sponsor yardımıyla sergi açabilen,
bugünün 'avangard'lan olan bazı sanat-
çılar da çekiyor. Gelenekselin ötesin-
deki sanatı destekleyecek mekân yok-
sunluğundan söz etmiştik Bu açıdan ba-
kıldığında, farklı
eğilımlere de yer
veren Borusan Sa-
nat Galerisi, Gale-
ri Nev, Dulcinea
Çağdaş Sanatlar
İçin Özgür Mekân,
Fransız Kültür
Merkezi ve Galeri
Dürer, Bilgi Atöh/e
gibi kurumlar, 2000
yıhnda açtıklan ba-
zı sergilerle farklı
eğilimlerin de gün-
deme gelebilmesi-
ne öncülük ettiler.
Borusan'ın, Türki-
ye dışında yaşayan
sanatçılann 'göçe-
sinde tüm Türkiye ta- Burhan Doğançay "ın Brookryn Köprüsü fotoğraflan 'New York' sergisindeydL be' kimliklerini du-
yuran "lstanbul Gidiş Dönûş" ya da
birkaç yıldırdüzenlenen "AkdenizMe-
taforian" gibi sergilerin de sanat orta-
mında daha çok yapılması gereken tür-
de sergiler olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'de özlediğimiz ve gereksin-
diğimiz gibi etkinlikler arasmda bu yıl
Yapı Kredi'nin düzenlediği "ParisOku-
lu" sergisini de özellikle anmamız ge-
rekir. Türkiye'de 'banka galerileri'nin
sanata ayıracaklan maddı kaynağı bu
tür bügilendirici sergilere yatırması,
eksikliğini hissettiğimiz önemli boşluk-
lann doldurubnasrna katkıda buluna-
bilır. iyi bir yaymla da belgelenen "Pa-
risOkulu" sergisi, yüzyılm önemli sa-
natsal tavırlanndan biri olan ve Avnı-
pa sanatma bir dönem damgasmı vu-
ran 'Krik soyut'u duyurmakla kabna-
dı, Paris sanat ortammda bulunmuş,
üretmiş ve bir ekole dahil olmuş Türk
sanatçılannı daha genel bir bağlamda
da değerlendirmemize yarduncı oldu.
Bu açıdan, Türkiye'de sanat tarihçile-
rini olduğu kadar, sanınm sanatseveri
de heyecanlandıran bu gibi sergilerin
çoğalması ve bu tür kurumlann, ol-
mayan müzemizin boşluğunu en azın-
dan bir ölçüde doldurabilen sergilere
ağırlık vermesi gerekir. Bu çerçevede,
Iş Bankası'nın gerçekleştirdiği "Padi-
şah Portreleri" sergisinin de 2000 yı-
lına damgasını vuran heyecan venci
etkinliklerden biri olduğunu belirtme-
miz gerek. Banka galerilerinin çoğu-
nun ticari galeri işlevini görmesi, ne za-
mandır tartışılan ve tepki duyulan bir
konudur. Belki 2000'lerde bu durum
değişir...
Dlkkat çefcen sergller
Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde-
ki Max Ernst, Borusan'daki Joseph Be-
uys, Galeri Dürer'deki Hanna Höchgi-
bi sergiler de 2000 yılının dıkkat çeken
etkinlikleri arasmda yer aldı; bu sergi-
ler her ne kadar söz konusu sanatçıla-
ra ilişkin yalnızca ıpuçlan edinmemi-
zi sağlayan -Ernst'in grafık çalışmala-
n ve Beuys'un desenleri gibi- yapıtla-
nyla düzenlenebilmiş olsa da önemli ça-
balardn" diye düşünüyorum. Bundan
beş-altı yıl önce Türkiye'ye gelerek
"20. Yüzyüda Amerikan Sanaü" sergi-
sinde yer alan yapıtlann slaytlarmı gös-
tererek bir konferans veren Christos
Joachimides, kendisiyle yaptığım bir
söyleşide, öyle bir serginin Türkiye'de
"ne şimdi ne de hiç" açüabileceğıni
söylemişti, ama önümüzde uzanan
2000'li yıllarda belki küçük küçük atı-
lacak adımlar bizi bir yerlere götürür,
kim biür... Bu yıl durup dururken or-
taya çıkan ve doğrusu sahiciliğı konu-
sunda ciddi şüpheler banncLran birkaç
sözde Pkasso resmiyle heyecanlana-
cagımıza, plastik sanatlar alanında da
tpkı müzikte olduğu gibi gereklı adım-
lann atümasına önayak olacak örgüt-
lenmeyi sağlayabilsek -10 yıl boyunca
Türkiye'de kimlerkonserlerverdi birdü-
şünün...- belki düşlediğimiz sanatçıla-
nn sergilerini de görebiliriz. Erol Ak-
yavaş retrospektifini her kesimden bin-
lerce kişinin ziyaret etmiş olması, iz-
leyici sıkıntısı çekümeyeceğine ilişkin
bir ipucu oluşturabüir.
Yurtdtşı etfctnHMerl
2000 yüınm sevindirici gelişmeleri
arasındâ, bazı Türk sanatçılannın yurt-
dışındakı kimi etkinlıklere çağnlması
ve Türkiye'nin de uluslararası çağdaş
sanat ortammda az da olsabirtemsü ala-
nı bulması sayılabilır. Ayşe Erkmen,
GülsünKaramustafa, HakTenger, Bü-
lent Şangar, Halil Alnndere ve New
York'ta açtığı sergiyle adından söz et-
tiren Haluk Akakçe, şu son dönemde
Türkiye'den çok yurtdışmda anılan sa-
natçılanmız arasmda bulunuyor. Işin
ilginç tarafı; bu sanatçılann yurtdışın-
da yaptıklannı bizimburada takip ede-
mememiz, yazılı ve görsel medyada
izlerine pek de rastlayamamamız. Yurt-
dışındaki başansı nedeniyle Tarkan'a
yüzlerce sayfa, saatlerce yaym ayıran
medyamn görevi, bu sanatçılan da bir
ölçüde duyurmak değıl midir? 2000
yıhnda New York Şehir Müzesi'nde
gerçekleştirilen "New York" sergisin-
de Brooklyn Köprüsü'nün fotoğrafla-
n, binlerce ünlü dünya fotoğrafçısınm
yapıtlan arasından seçilen Burhan Do-
ğançay'm fotoğraflanydı... Kimin ha-
ben var?
Abartılı bir 'milenyum' çılgmhğıyla
girdiğimiz 2000, yazık ki gürültüsü ve
heyecam oranmda yenilik getirmedi.
Türkiye sanat ortamı, 2000'e her yılki
hevesleri, umutlan ve gelecek kaygısıy-
la girmişti; 2001'e de öyle giriyor.
2000'li yıllarda Kültür Bakanhğı'nınbu
alana ilişkin yeni tasanlar oluşturması
ve bir müzenin temellerini atmasmı,
bella bu yıl değişen yönetim kadrosuy-
la geçmişte oldukça yoğun etkinhk gös-
teren bir ekibin üstlendiği Plastik Sa-
natlar Derneği'nin çabası sağlayabilir.
Aynı kadro, 2000'li yıllarda özel sek-
törü sponsoriuk bağlamında plastik sa-
natlara daha çok yöneltmek, medya-
nın plastik sanatlara karşı olumsuz tav-
n karşısında sanatçıyı örgütlemek, genç
kuşak sanatçılara yol göstermek ve en
önemlisi, sanatçımn varlığını duyur-
mak adına biraz gürültü koparsa, bel-
ki önümüzdeki yıllar açısmdan pek de
fena sayılmaz...
YtTİRDtKLERÎMlZ...
Grafik sanatçısı Mengü Ertel 17 Mart'ta 69 ya-
şmda yaşamını yıtirdi. Ertel, grafiğin yanı sıra sine-
ma, tıyatro, resim ve edebiyata uzanan pek çok sa-
nat alanındaki ilışkılen değerlendıren öncü bir tasa-
nmcıydı.
Türk karikatürünün büyük ustalanndan Ferruh
Doğan 68 yaşmda yaşamını yitirdi. 1950'lerkuşağı-
mn karikatürcülüğünde öne çıkan Doğan, sade çiz-
gilerle çok şey an-
latmış minimalıst
bir sanatçıydı.
Popart sanat akı-
mnunünlüheykel-
tıraşlanndan Geor-
ge SegaL New Jer-
sey'deki evinde 75
yaşında öldü. Ger-
çek msan vücutla-
nnı pürüzlü yüzey-
lerle kaplayan Se-
gal, dönemin ilkle-
rine imza atan sa-
natçılardandı.
ABD'de daha
çok göç konulu se-
ri resimleriyle ta-
nman, modern sanat ustalan arasındâ sayılan ressam
Jacob Lawrence, 82 yaşında Seattle'da yaşamrnı yi-
tirdi. St. Ives gnıbu üyelerinden Ingiliz soyut resim
sanatçısı John \Veils 93 yaşmda öldü. 2. Dünya Sa-
vaşı'ndan sonra Cornwell'de kunılan St. Ives Sanat
Kolonisi'nde gelişen modern sanat hareketınin öncü-
lerindendi. Wells, Peter Ranyon, W. Barns- Graham
gibi genç modern sanatçılar kuşağının önemli tem-
silcilerindendı. Plastik sanatlar alanındaki çalışma-
lanyla tanınan Bilge Friedlaender 1 Nisan'da kanse-
re yenik düşerek 60 yaşında öldü. Fnedlaender, son
olarak Borusan Sanat Galerisf ndeki 'Çevre İçin Ço-
ğatanalar' sergısine katılmıştı.
Danimarka Louisiana Modem SanatlarMüzesi'nin
kurucusu Knud Jensen 84 yaşında öldü.
Nü ve peyzaj resimleriyle ün kazanan Ingiliz res-
sam Euan U0ow 68 yaşmda kansere yenik düştü.
Türk resminde yaptığı genç kadın yüzleriyle ün
kazanan ressam Şükrrye Dikmen 93 yaşında vefat et-
tı. Şükriye Dikmen'ın kendıne özgü üslubunda, Do-
ğu ve Batı uygarhklanrun nıteliklı bu: biçımde yorum-
lanmasırun büyük önemi vardı.
Sanat kanyeri 80 yılı bulan Amerikalı ressam Atf-
red Levitt 105 yaşmda öldü.
ÖDÜLLER... ÖDÜLLER...
Art-ist 2000 ÖdûDeri'nde fuann onur ödülü Neşet
Gûnal'a verüirken eleştirmen ödülü Jak Erzen'e, sa-
natsever ödülü CavitArmağan'a, sanatsever kurum
ödülü TRT-2'ye, sanat galerisi ödülü ise Kile ve Leb-
riz sanat galerilenne verildi.
TürkiyeJokej Kulübü Resim YanşmasTnda ılk üç
dereceyi ErsmDündar,AksdZe\danGöz.GüJay Se-
mercioğlu eşit olarak paylaştı. V'olkan Coşkun,Akın
UğurÇakar, Irfan Önürmen, Hasan Rastgekli, Mus-
tafa Sekban, Z. Ufuk Sekban ve MehmetLygun'un
yapıtlan sergılenmeye değer bulundu.
12. TekeJ Resim Yanşması'nda birinci Irfan Önür-
men, ikinci Erdinç Ünlü, üçüncü F. Almila Sağdıç ol-
du. Yanşmada Murat Akagündüz ile Selçuk Sinan
Candaş'ın yapıtlan da mansiyona değer bulundu.
Kaliforniya'da, Canon'un sponsorluğunda düzen-
lenen 20. Yıllık Bahar FotoğrafYanşması' nda Sadık
Demiröz'ün yapıtı bınnci oldu.
AraGüler, Fotoğraf dergisinin düzenlediği 'Tür-
kiye'de ve Dünyada Yüzyılm Fotoğrafçısı' anketinde
Türkiye'de Yüzyılm Fotoğrafçısı seçıldi. Kankatür-
cülerDerneği'nin düzenlediği, 20.UluslararasıNas-
reddin Hoca Karikarür Yanşması'nda bu yıl büyük
ödülü Dusan
Shüjanicalırken
Florian Doru,
Xia Bing, Mu-
hittin Köroğlu
veOlegDergate^
hovbaşanödül-
lerine layık gö-
rüldü. Yanşma-
mn özel bölüm-
lerinde ise Juri
Kosobucin, ka-
rikatürde dünya-
nın önde gelen
yanşmalanndan
3.Mashiko Ulus-
lararası Seramik
YanşmasTnda
jüri övgü ödülü-
nü Ekrem Kula
aldı.