Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 ARALJK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI /ekonomifa cumhuriyet.com.tr 11
Dünya Bankası'nın baskılanyla azgelişmiş ülkelerin su pazan da çokuluslu sermayeye açılıyor
Su içerken 'yılan' dokııııabilirAflJTLUDEMİRKAN
Küreselleşerek dev adımlarla ilerle-
_yen sermayenin, yeni pazarlar arayışı
«zellıkle azgelişmiş ülkelerdeki su pa-
-yanmn da paylaşım için masaya yatı-
nlmasına yol açtı. Neoliberal ekonomi
politikalannı, su sektörüne de yerleş-
tirmeye çalışan Dünya Bankası, bu pa-
zan çokuluslu şirketlere açmak için
çabalannı yoğunlaştınrken temel bir
gereksinim olan suyun, ticari bir meta
gibi görülerek pazarlanıp kâr objesi ol-
masını hedefleyen anlayışa karşı tep-
kiler de yükseliyor.
Multınational Monitor dergisinin
sonbahar sayısmda bu konuda bir
dosya yayımlandı. Dergide yer alan
haber, Dünya Bankası baskılanyla
özelleştirilerek çokuluslu şirketlerin
• Neoliberal ekonomi politikalannı, su sektörüne de yerleştirmeye çalışan Dünya
Bankası, bu pazan çokuluslu şirketlere açmak için çabalannı yoğunlaştınrken temel
bir gereksinim olan suyun, ticari bir meta gibi görülerek pazarlanıp kâr objesi
olmasını hedefleyen anlayışa karşı tepkiler de yükseliyor.
girişine açılan su pazannda yasanan-
lan anlatıyor. Dünya genelinde bir-
kaç Fransız şirketinin egemenliğinde
olan su sektörünün özelleştirilmesı,
çok sayıda rüşvet, kayırma, gizli an-
laşma, peşkeş öyküsünü de berabe-
rinde getiriyor.
Pazar Fransızlann
Dergi, dünya çapuıda su sektörü-
nün özelleştirilmesinde yaşanmış
gerçekleri gözler önüne sererken bir-
kaç yıl içinde Türkiye'nin de günde-
mine girecek bu sürecin sakıncalin-
na dikkat çekiyor.
Özelleştirilen sektörlerde su hizmeti
veren çokuluslu şirketler arasında Fran-
sızlann belirgin bir egemenliği var. Bu
durum, Fransa'da 3 büyük özel su şir-
ketinin, geçen yüzyılın sonunda kuru-
lup gelişmelerine ve uzunca bir süre
dünyada bu hizmetieri veren başka özel
kuruluş olmadığı için sermayelerini
hızla büyütmelerine bağlanıyor.
Bu şirketler, özellikle de Vivendi,
Suez-Lyonnaıse ve SAUR, seraıaye
bınkımleri, yerel ve ulusal iktidarlar-
la ilişkileri nedeniyle 1990'lardaki
özelleştirme modası başladığında da
önemli avantajlara sahip oldular.
Tekcüeşme
Ingiltere'de ise su hizmetieri, 1989
yüında 9 şirkete bölünerek ve ideolo-
jik nedenlerle Margaret Teatcher hü-
kümetinden uzun vadede tartışmasız
bir tekel hakkı alarak özelleştirildi.
Fransızlann pazardaki tartışmasız
egemenliğinden ötûrü dünya çapında-
ÜŞVETÇOKYAYGIN
ÖTjdleştirmeyie
Idrienen su paztm
Dünya Bankası'nın teşvikı ile 1980'lıyıllannsonlannda
başlayan su sektörünün liberalleştirilme sürecı, diğer
birçok özelleştirme öyküsünde olduğu gibi rüşvet
olaylannı da berabennde getirdi. Afhka'dan Uzakdoğu'ya
su sektöründe yaşanan hemen her özelleştirme olayında
yolsuzluk ve kayırmalar ortaya çıkh.
Dünyanın en büyük çokuluslu şirketleri Fransa'da
ihalelen alabılmek için rüşvet vermek suçundan
kovuşturmaya uğradılar. Bu üç ihale şunlardı:
• Grenoble kentinde 1996 yıhnda, eski bir bakan ve
belediye başkanı ile Lyonnaise des Eaıuc'nun (şimdiki
Suez Lyonnaise des Eaux) müdürü su ihalesinde rüşvet
vermek ve almak suçlanndan hapıs cezası aldılar.
• Angouleme kentinde 1997 yıhnda, eski belediye
başkanı aralannda Generale des Eaux'nun da bulundugu
çeşitli ihalelerde rüşvet alma suçundan iki yıl hapis yattı
ve iki yıl daha bekleyen cezası var.
• Generale of Eaux şirketinin müdürü St-Denis, belediye
başkanına su ıhalesını almak için rüşvet vermekten
kovuşturmaya uğradı.
Üç büyük Fransız su şirketi aynı zamanda altyapı ve ank
yönetimi alanlannda kartel oluşturmakla suçlandılar,
haklannda soruşturma raporlan hazırlandı. Vivendi,
Milan'da bir ihale için kamu yetkililerine rüşvet teklif
etmek suçundan soruşturuluyor.
• 1997 yılında Endonezya'nın başkenti Cakarta'da, su
temini fhames Water ve Lyonnaise des Eauv
liderliğindeki iki konsorsiyuma verildi. Herjjo
konsorsiyum içinde de Başkan Suharto'nun
arkadaşlannın şirketleri bulunuyordu.
Su fiyatlan hızla katlandı. Suharto'nun devrihnesinin
ardından demokratlar ve sendıkalar bu imtiyaz
sözleşmelennin iptalinı istedi.
• Lesotho'da, Ingıltere, Fransa, ttalya, Almanya, Kanada,
Isveç ve Isviçre kökenli pek çok çokuluslu şirkete karşı
büyük caplı bır su temini projesi ile ilgili ihalede rüşvet
teklifi suçlanndan dava açüdı.
Dünyanın her yerinde su özeUeştirmelerL frv atiann kadanarak artmasını da beraberinde getirdi Ancak
Bofivya'nın Cochabamba bölgesi halkı buna karşı çıkarak yürüttükleri mücadekyle zafere ulaşü.
ki (çoğu Airika'daki) özelleştirme im-
tiyazlannın büyük bölümü iki Fransız
şirketinin (Vivendi ve Suez Lyonna-
ise) ve daha ufak bir bölümü de SA-
UR'un ehne geçti.
Bunlar dışında az da olsa özelleşti-
rilen su hizmetlerinde imtiyaz elde
eden diğer şirketler arasmda ise tngi-
liz şirketleri Thames Water, Anglian
Water, Urüted Utilities ile Ispanyol
Aguas de Barcelona (AgBar) ve FCC
yer ahyor. Ancajc AgBar'ın da yüzde
25'i Suez Lyonnaise'e ait ve bu şirket
her zaman Suez-Lyonnais'le ortaklık
anlaşmalan yaparak çalışıyor. FCC de
yüzde 30 hissesine sahip olan Viven-
di'nin kontrolünde.
Alman şirketi RWE, eylül aymda în-
giltere'nin en büyük su şirketi Thames
Water ile birleştiğini açıkladı. Alman
şirketin amacı bu sektörde Avrupa'nın
sayılı şirketlerinden biri olmaktı. RWE
böylelikle bu alanda iki Fransız devi
Vivendi ve Suez Lyonnaise des Eaux
ile birlikte Avrupa'nın en büyük üç şir-
keti arasında yerini aldı.
Vjvendi ve Suez-Lyonnaise
Vivendi ve Suez-Lyonnaise'in su
sektöründeki egemenliği diğer büyük
çokuluslu şirketlerinkinden farksız.
Bu şirketlerle ortaklığa giöneksizin
dünya üzerinde herhangî bir şekilde
sektöre adım atmak imkânsız gibi. Bu
alanda büyük bır potansiyel pazar ola-
rak görülen ABD'de bile etkın büyük-
lükte çokuluslu şirketler yok. Vivendi
ve Suiz-Lyonnaise, ahk, enerji, ula-
şım gibi diğer kamusal alanlarda da et-
kin, güçlü şirketler.
Dünyanın en büyük enerji şirketle-
rinden biri olan Enron, 1998 yılında su
sektörüne girmek için Azurix adında
ayn bır birim oluşturdu. 18 ay sonra
Fransız devlerinin heybeti karşısmda
ezilen şirket, daha küçük birlesmeler
ve daha küçük çıkarlar içeren projele-
re konsantre olmak zorunda kaldıkla-
nnı açıkladı.
'Organize rekabet'
Fransa'da 1997 yılında hazırlanan
bir rapor, endüstrinin bir tür 'organi-
zerekabet' içinde olduğunu, prosedü-
rü rekabetten kaçınmak için kullandı-
ğını ortaya koydu. Çokuluslu şirketler,
benzer 'kaçınma' olaylanm, geliş-
mekte olan ülkelerde de uyguluyor-
lar. Orta ve Doğu Avrupa'da 1998'e
kadar yapılan bütün sözleşmelerde ço-
kuluslular, tekel konumunda bırakıla-
rak ödüllendirildi.
tngiltere'deki su şirketleri de hiçbir
zaman bölgesel tekellerle rekabet et-
mek zorunda kalmamışrı. 1989'da
oluşturulduklan zaman, bu şirketlere
25 yıl boyunca imtiyaz verilmişti.
Temel bir gereksinim kâr aracı olutica..Suyu özelleştiren anlayış sosyal bir bakış
açısıyla 'zalimce' olarak nitelendiriliyor ama
bir özel yatınmcı için insanlann temel
gereksinımlerinden kâr elde etmek ancak
hayallerde rastlanabilecek bir gelir
getirebiliyor. Dünya Bankası'nm teşvikiyle
sektörün özelleştirilmesi, suyu temel bir
gereksinim değil, bir kâr aracı olarak gören
çokuluslu şirketlerin fiyatlan pervasızca
artürmasını beraberinde getirdi.
Su sektörü, çokuluslu şirketlerin katıldığı
konsorsiyumlar sayesinde özel yönetime
geçen ülkelerde, kabaran faturalar yüzünden
kaybeden yine halk oldu. Aşağıda yer alan
araştırma, su sektörü özelleştirilen ülkelerde
bu hizmetin bedelinde yasanan değişimi ele
alıyor ve David Hafl tarafından hazırlanmış.
Hall, Greenwich Üniversitesi Kamu
Hizmetieri Uluslararası Araştırmalar Birimi
Başkam. Enstitünün çalışmalan 140 ülkede
500'den fazla sendikamn üye olduğu
Uluslararası Kamu Hizmetieri Sendikalan
Birliği'nce (PSI) fmanse ediliyor. PSI, 90
küsur yıldır kamu hizmetieri için savaşım
yürütüyor. Bu araştırmada yer alan bazı
ülkelerdeki su sektörüne bir göz atalım:
FHIpinler
Dünya Bankası, su hizmetlerinin 'yetkin bir
yönetim ve kaliteü personel De verümesi
gerektiği' yönündeki beyanlanna karşm 1997
yılında Filipinler'in başkenti Manıla'da
sektörün özelleştirihnesine önayak oldu.
Şehrin su hizmetlerinin yansı Suez-
Lyonnaise liderliğindeki bir konsorsiyuma,
diğer yansı da International Water admda bir
ABD-Ingiliz konsorsiyumuna verildi.
Çokuluslu şirketlere yetecek kadar kâr elde
etmeyi amaçlayan özel bir girişim
yaratılmasının faturasını işçiler ve tüketiciler
ödedi. Özelleştirme öncesi hazırlık
aşamasında standart başan ölçütlerine i'ygun
olarak personel sayısında azaltmaya gidildi.
İşçiler kendi işlerine alınmak için tekrar
başvurmak zorunda bırakıldılar.
Çalışan sayısı 7370'ten 4580'e kadar
düşürüldü. Daha sonra kâra geçmek için
fiyatlar yükseltilmeye başlandı.
International Water iki yıl içinde
fiyatlan ikiye katladı. Işadamlan 'abarüb'
olarak niteledikleri su hizmetinin bedelini
ödemeyi reddettiler.
Tayvanlı bir büyük yatınmcı,
1998 Mayıs ayında, dünyamn en yüksek
düzeyine gelen su fiyatını kabul etmeyerek
r ilipinler'in
başkenti Manila'da
yapılan
özelleştirme öncesi
hazırlık aşamasında
standart başan
ölçütlerine uygun
olarak personel
sayısında
azaltmaya gidildi.
İşçiler kendi
işlerine alınmak
için tekrar
başvurmak zorunda
bırakıldılar.
Valışan sayısı
7370'ten 4580'e
kadar düşürüldü.
Daha sonra şirketi
kâra geçirmek için
fiyatlar
yükseltilmeye
başlandı.
International Water
iki yıl içinde
fiyatlan ikiye
katladı.
yatınmlannı, Subic Körfezi Serbest
Bölgesi'nden çekme tehdidinde bulundu.
çek Cumhurlyeti
Ingiliz kökenli çokuluslu şirket Anglian
Water'ın bir şubesi olan Vak Jizny,
özelleştirme sonrası 3 yıl içinde (1994-97
arasmda) konutlara yönelik fiyatlan yüzde
100.7 arttırarak ülke ortalamasınm yaklaşık
iki katına ulaştırdı.
Almanya
1992 yılmda Doğu Almanya'daki Rostock
kentinin su ve atıksu hizmetieri 25 yıl süreyle
Euravvasser şirketine satılarak özelleştirildi.
Bu şirketin yan hissesi Suez-Lyonnaise des
Eaux'ya aitti. İki yıl sonra su tüketimi ve
şirketin gelirleri beklenmedik biçimde düştü.
Bu, zammı gündeme getirdi ve Rostock'ta
1995 yılında su fıyatı yüzde 24, atıksu
hizmetinin fıyatı da yüzde 30 arttınldı.
Doğu
Almanya'daki
Rostock kentinin
su ve atıksu
hizmetieri 25 yıl
süreyle
Euravvasser
şirketine satılarak
özelleştirildi. Bu
şirketin yan
hissesi Suez-
Lyonnaise des
Eaux'ya aitti.
yıl sonra su
tüketimi ve
şirketin gelirleri
beklenmedik
biçimde düştü.
Bu, zammı
gündeme getirdi
ve Rostock'ta
1995 yılmda su
fıyatı yüzde 24,
atıksu hizmetinin
fiyatı da yüzde 30
arttınldı.
Euravvasser sözcüsü fiyatlar konusunda bir
sorun göremediklerini ve protestoculann
olaylan abarttığını açıkladı.
Bollvya
Bolivya'nın Cochabamba kentinde su
hizmetieri 1999 yılmda Intemational Water
liderliğindeki bir konsorsiyuma, sermayenin
yüzde 16'sı oranında bir geri dönüşüm
garanti edilerek özelleştirildi. Aralık aymda
su faturalan ortalama yüzde 35 oranında
yükseldi. Bazı faturalarda ise iki kata varan
bir artış söz konusuydu.
Konut sakinleri öfkelerini 4 ay boyunca
yaptıklan protestolarla gösterdiler.
Bolivya hükümeti sıkıyönetim ilan etti.
Nisan ayında 18 yaşm altında bir genç
protestolar sırasmda çıkan bir çatışmada
vurularak öldürüldü. Izleyen
iki hafta boyunca özel su şirketi
yağmalandı. International Water
şirketi şu sıralar
kâr kaybma karşılık 12 milyar dolarlık
tazminat davasını sürdürüyor.
Brezllya
1995 yılmda Brezirya'nın Limeira kentinde
su hizmetieri, yüzde 50'si Suez Lyonnaise
des Eaux'ya ait bir şirkete satılarak
özelleştirildi. Yeni yönetim eski şirkette
çalışan 430 kişilik personelin sadece yüzde
60'ını yeni şirkete transfer edeceğini ve
fiyatlarda bir rasyonalizasyona gideceklerini
açıkladı.
Kenya
Aralık 1999'da, su hizmetieri Vivendi ve
yerel bir şirketin ortaklığıyla oluşturulan
Sereuca Space şirketine dikkate değer bir
sözleşme ile verildi. Faturalandırma ve para
toplama yetkisinin Saureca'ya verilmesiyle
şehir konseyinin ticari esaslarla su hizmetieri
altyapısı oluşturma konusunda hiçbir
sorumluluğu kalmıyordu.
Daha da ötesi 10 yıl sonunda şehir su ve
atıksu konseyi, bilgisayar ekipmanı ve
donanım masrafını aşınma payı olmaksızm
geri alacaktı. Ancak ağustos aymda kuraklık
yüzünden kente verilen su miktan yüzde 75
kadar düştü.
Arjantin ;
Özelleştirmeden sonra Buenos Aires'e su
temini ve çevre sağlığı hizmeti veren Aguas
Argentinas, yoksul bölgelere yapılacak
genişletme çahşmalannı yapmadı ve bu
yüzden 60 milyon dolarlık kayba uğradı.
Şirket bunun üzerine çapraz fiyatlandırma
uygulamasını başlattı. Bu abone başma iki
ayda bir 2 ila 4 dolarlık bir ek masraf
çıkanyordu. Aboneler bu fiyatlandırma
sisteminin yasallığını sorgulamaya başladüar.
Zlmbabve
Bir Ingiliz su şirketi olan Bivvater'a su
hizmeti Aralık 1999'da verildi. Bivvater
Zimbabve'de büyük bir su temini projesini
bırakmıştı; çünkü proje özel bir yatınmcı için
gerekli geri dönüşümü sağlayamıyordu.
Sereuca 10 yıl boyunca yeni su kaynaklan ve
şebekesi için tek bir sent bile koymadı.
Bunun yerine şirket City Hall'de yeni bir
fiyatlandırma sistemi oluşturmak için
açık bir çek yazdı ki bu istenen geri
dönüşümü sağlayacaktı.
IŞÇÎJNtN EVREM3\DEN
ŞÜKRAN SONER
Sulandırma
Kültür yozlaşmasında, çalışmayı sevmeyen in-
sanımıza siyasal rüşvet olarak verilen, dünyada
örneği olmayan uzatılmış bayram tatilleri hükü-
metlere derin bir soluk aldınyor. Nasılsa üretimin
gözden çıkanldığı bir ekonomideki kayıplar kimin
umurunda? Tatilin nasıl geçirileceği hesaplan, uzun
tatil, derken tatil sonrasının izleri ile toplumun ca-
nını yakacak gündem konulan haftalarca soğutul-
muş oluyor.
Televizyon haberlerinin, gazetelerin içi boşaldı.
Aslında gerçek haberciler, araştırmacı gazeteciler
için bulunmaz bir fırsat. Günün hayhuyunda yer
bulunamayan konulan gündeme getirebilirsiniz.
Uzun habercilik yıllanmda en güzel, güne bağlı ol-
mayan haber ve araştırma konulannı böyle dö-
nemlere saklar, gazetenin en iyi yerlerinde en gör-
kemli çıkmalannı sağlamanın keyfini yaşardım.
Medyamızda gazetecilik öldüğü için, genellikle
bu önemli fırsat kaçırılıyor. Ama Cumhuriyet'in
genç çalışanlan, sevinerek gözlemliyorum ki, med-
yamıza fark atmaktalar. Tatil rehaveti, duyarsızlığı
içinde bile olsalar, Cumhuriyet okurlan üzerinde iz
bırakacak pek çok araştırmayı, ekonomik, sosyal .
sorunlan bu tatil sürecinde de gazetemizin sayfa-
lanna taşıdılar.
Üç yanı denizle çevrili ülkemizde, denize gireme-
yen, okuma-yazma bilmeyen, gazete, dergı oku-
yamayan kadınlanmızın oluşturduğu rakamlarla
dillendirilmiş çoğunluktan ürkmemiş olabilir misi-
niz? Bildiğimiz yoksullaşmanın, eğitimsizliğin, ge-
leneklerin ağır sonuçları bir araştırmaya, sayılara
dönüştüğünde çok daha çarpıcı oluyor. Ülke ger-
çekleri, nerede olduğumuz anlamında bir tokat gi-
bi yüzümüze çarpıyor.
Emek karşıtı politikalar, mali kriz, IMF program-
lannın sonuçlannı dillendiren araştırmalar, bayram
ve yeni yıl birieştirilmiş tatiller rüyasının ardından
içine düşeceğimiz gerçekler için ürkütücü ipuçla-
n veriyor. Emeği yok sayıp yatınma yönelmeden,
istihdamı genişletmeden izlenen ve bir kez daha
duvaraçarpan politikalar, kuralsız, şekilsiz, heryo-
lun geçerii kabul edildiği, en kısa sürede en yük-
sek kâr düzeninde, kitleleri çok daha büyük bir
yoksulluğa, işsizliğe sürükleyecek, vergi yükünün
bindiği bir yeni yıl bekliyor.
Elbette toplumsal patlamalan önlemek, en aza
indirmek üzere gerçekleri sulandırmanın tek ara-
cı, tembellik güdüsünün kamçılandığı uzun tatil
rüşvetleri değil. Bugün biraz da geçmişte siyasi
iktidar ve işverenlerimizden anlamlan çarpıtılmış,
sulandınlmış olarak çok fazla duyduğumuz ve uzun
tatilin arkasından yeniden daha sık ve emek hak-
lannın biraz daha budanması hesaplan içinde gün-
deme gelecek, "toplumsal uzlaşma, diyalog, sos-
yal banş, esnek çalışma.." dan söz etmek istiyo-
rum..
Aslında söz konusu kavramlar, sendikalann güç-
lü, ^Öemolcrasınin, kurallı ekonominın geçerti oldu-
ğu ülkelerde emek haklannın kazanılması aracıdır.
Bu nedenle de bayram öncesi DİSK ile Friedrich
Ebert Vakfı'nın ortaklaşa düzenledikleri, sendika-
cılann eğitimi içerikli yuvariak masa toplantısında
gündeme alındılar. Ünlü Alman Volksvvagen firma-
sında 24 yıldır sendikacılık kimliği ile çalışmış, en
üst yöneticiliğe yükselmiş bir uzman, kişisel dene-
yimlerinden yola çıkarak çalışanların yönetime ka-
tılması koşulu ile bütün bu kavramlann emek hak-
lannın geliştirilmesinde kullanılmasını somut ör-
neklerle anlattı.
Gerçek şu ki, işverenlerimizin "Almanya muci-
zesi" diyerek bize yutturmak istedikleri kavramlar
ve uygulama ile Almanya modelinin arasında en
küçük bir bağ söz konusu değil. Orada işçinin hak-
lannın korunmasınayarayan kavramlar, aynı adlar-
la, harta yöntemlerle ülkemizde zaten kayıpta olan
işçiye elindekini de kaybettiriyor. Çünkü bir bütün-
den sadece sermayenin daha fazla sömürmesine
yarayacak parçalar alınarak uygulamaya sokulu-
yor.
Almanya mucizesinin, kıskanılan sosyal banş,
toplumsal uzlaşma, diyalog düzeninin temelinde
yönetime katılmanın yattığı saklanıyor. Volkswagen
örneği, Alman mucizesindeki deneyimleri dinler-
ken de bir kez daha görüyoruz ki Almanya'da 6 iş-
çiden fazla işçinin çalıştınldığı bütün işletmelerde
yönetimde söz ve kararsahibi işyeri komiteleri var.
600'den fazla işçinin olduğu işyerlerinde bu komi-
te üyeleri, sadece bu işlere bakan profesyoneller-
den oluşuyor. Işçilerin seçtiği üyelerden oluşan iş-
yeri komiteleri, işveren temsilcileri ile birlikte işlet-
menin her aşamasında, hangi işçinin hangi iş için
eğitileceğinden çıkarma zorunluluğunda kimlerin
çıkanlacağına, işletmedeki yatınmlara kadar her
konuda söz ve karar sahibi konumundalar.
Almanya mucizesinde elbette örgütlü,, güçlü
sendikalar var. İşyeri komiteleri üyeleri ile sendika
temsilcilikleri iç içe çalışmaktalar. İşyeri komitele-
rinden fabrikanın en üst karar organı yönetim ku-
ruluna uzanan halkalarda görev alan işçi temsilci-
leri, aynı zamanda sendika üyesi, sendika temsil-
cileri ile özdeşleşmişler. Fabrikanın nerede, neden
yatınm yapması gerektiğine işveren temsilcileri ile
eşit koşullarda karar verme hakkına sahip olan iş-
çi temsilcileri olunca tüm karariar ona göre biçim-
leniyor.
Örneğin Volksvvagen iflas noktasına geldiğinde,
birlikte, ücretlerin beliıii bir süre dondunjlması, iş-
çilerin işten atılmaması karşılığı esnek çalışma da
gönüllü çözümler olarak gündeme gelebiliyor. Fab-
rika krizden kurtanldıktan sonra da çalışma, ücret
koşullan, "özveri işçiden, /cârfarötze'denilemeden
yeniden belirieniyor.
Işçilerin ve sendikalann her aşamada yönetim-
de olduğu bir düzende, ülke çapında sosyal, eko-
nomik karariar için, bizde bir türiü işletilemeyen
ekonomik sosyal konseyin çalışmalan gündeme
geliyor. Ekonomik sosyal konsey, senmaye ve hü-
kümetin ortaklığında, IMF reçetelerinin dayatılma-
sı, krizlerin bedelinin tekyanlı emekçilere ödetilme-
si aracı olarak gündeme gelemiyor. Ecevit hükü-
metinin kuruluşlann katılımında bile demokratik ol-
mayan konsey dayatmasını, "Batı demokrasileri-
nin hepsinde var, başan ile uygulanıyor" sunuşu,
oradakilerle bizdeki arasında en küçük bir benzer-
lik olmadığı için büyük bir yalan oluyor.
sukransoner@yahoo.com