Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 ARAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
Yeni yıl dileği
Istanbul Kız Lisesi Eğitim Vakfı
Başkanı Birnur Özümert ten yılbaşı
kartı geldi. Özümert, Atatürk'ün çe-
şitli yıllarda söylediklerini alintılamış,
ardından da bugünkü durumu özet-
lemiş:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin temelikül-
tûrdür. (1936) Oysa bugün, köşe dön-
mektir.
Memleketter muhteliftir, fakat uygar-
lık birdir ve bir milletin ilerlemesi için
bu yegâne uygarlığa iştirak etmek
şaıttır. (1923) Oysa bugün, bu uygar-
lık taklitçilik olarak görülmektedir.
Basın milletin ortak sesidir. Başlı
başına bir kuvvet, bir okul, bir öncü-
dür. (1922) Oysa bugün basın, on-
dan çıkar sağlayanların sesidir.
Din bir vicdan meselesidir. (1926)
Oysa bugün, iktidar olmak için, var-
sıl plmak için kullanılan bir araçtır."
Özümert'in yeni yıla ilişkin dilekle-
rinin gerçekleşmesi umuduyla nokta-
yı koyalım:
"Laik ve çağdaş Türkiye Cumhuri-
yeti'nin temel ilkelerine gölge düşür-
mek isteyenlerden, her alandaki vur-
gun ve soygunculardan, her konuda
ödün veren ve suçlulan ödüllendiren
politikacılardan uzak yeni bir yıl isti-
yoruz..."
ISIK KANSU
12 yıllık kriz öyküsüPetrol-lş Sendikası Araştırma Ser-
visi, mali krizi ve iflas eden IMF po-
litikalarını değeriendiren bir rapor
yayımladı. Son 12 yıldaki krizlere,
aralıklarına, yüzeye yansıyan belir-
tilerine ve alınan sözde önlemlere
bakılınca çok yalın gerçeklik yüzü-
müze bir ibret şamarı gibi çarpıyor:
1988 krizi - (Kriz aralığı: 8 yıl.) Bü-
yüme yavaşladı, ihraç fiyatları düş-
tü, enflasyon hızlandı. 4 Şubat
1988'de ihracatı arttıncı, tüketimi kı-
sıcı tedbirler alındı. Ücretler 1980
sonrasının en alt düzeyine düşürül-
dü.
1994 krizi - (Kriz aralığı: 6 yıl.) Mil-
li gelir küçüldü, ihracat geriledi, dö-
viz stoku tükendi. Sermaye kaçtşı hız-
landı, borsa çöktü. 5 Nisan 1994
kararları alındı. Yüksekoranlı deva-
lüasyon yapıldı. Ek ihracat teşvikle-
ri sağlandı. özelleştirmelerin hızlan-
dırılması için yasa çıkartıldı. Ücret-
ler geriledi. Kitlesel işten çıkarma-
lar kolaylaştınldı.
1998 krizi- (Kriz aralığı: 4 yıl.) Mil-
li gelir küçüldü, ihracat geriledi, fa-
izleryükseldi. Sermaye kaçışı hızlan-
dı, borsa geriledi. IMF ile sosyal ka-
zanımları ortadan kaldırmatemelin-
de üç yıllık stand by imzalandı.
Enflasyon ve faizlerin belli bir dü-
zeye indirileceği açıklandı. özelleş-
tirme hızlandınldı. Ücretler düşürül-
dü. Işçiler, kitlesel olarak işten çıkar-
tıldı.
2000 krizi- (Kriz aralığı: 1.5 yıl.) Mil-
li gelir 1998 düzeyinde bile değil.
Türk ürası sıkışıklığı yaşanıyor. Dö-
vizden Türk Lirası'na kaçış var. Fa-
izler görülmemiş boyutlarda. Ser-
maye kaçışı hızlandı. Üretim prog-
ramlannın kısılması gündemde. IMF
imdada çağnldı. Merkez Bankası pi-
yasalara Türk Lirası aktardı.
Devalüasyon gündemde. Sana-
yide üretim kısılıp işçi çıkarmalar
gündeme gelebilir. Hükümet, IMF'nin
yeni şartlarına kayıtsız olarak uyma
eğiliminde. Ücretleresıfırzam yapıl-
ması isteniyor.
1988'den 2001 'in başına... Kriz-
lerin aralıkları sıklaşmış. Her kriz
sonrası hemen hemen aynı politika-
lar yinelenirken halkın başı beladan
kurtulmamış. Dahası, 1988'de ülke
yönetiminde söz sahibi olan siyasi-
ler, aşağı yukarı bugün de işbaşın-
dalar.
Terslik nerede ve kimde sizce?
Eski Devlet Tiyatrolan Genel Mü-
dürü Yücel Erten, bir oyun kurgu-
suyla yazdığı "Devletin Tiyatrosu
Olmaz! (mı?) adlı yeni çıkan kita-
bında, oyuncu arkadaşıyla hoşbeş
eden yönetmeni şöyle konuşturu-
yor:
"Tiyatro, biranlamda insanoğlu-
na avuçlannda su taşır. Tiyatro, öğ-
renim değilse de, büyük ölçüde eği-
timdir. Ruh eğitimidir.
öteyandan tiyatro, yaman birsor-
gulama yeridir. Benliğimizi, kimliği-
mizi, varoluşumuzu, davranışlanmı-
zı, geleneklehmizi, ilişkilerimizi, geç-
mişimizi, günümüzü ve geleceğimi-
zi sorguladığımız yerdir. Insanın,
Devletin tiyatrosu olmaz mı?
kendisinden ve başkalanndan, tarih-
ten ve toplumdan hesap sorduğu
yerdir. Tiyatro, insanın kendisiyle ve
başkalanyla bire biryüz yüze kala-
bildiği yerdir. Hayatı kavrama ve de-
ğiştirme çabasına karşılıklı olarak
verildiği yerdir."
Yücel Erten, 18 Arahk'ta Devlet
Tiyatrolarından emekli oldu. Kırgın
gözüküyordu. Ayaküstü söyleştik:
- Neden emeklilik?
- Bir on yıl daha, bu kadar emek
verdiğim, başanlanna katıldığım bir
kuruma katkıda bulunabilme şan-
sım vardı, ama bugünkü yönetimin
tutumu ve davranışlan, bîhikte yü-
rüyebilme şansı olmadığını göster-
di.
- Ya bundan sonrası?
- Bakıyorum da, son 10yılımı, ne-
redeyse kişisel, sanatsal çıkanmı bir
yana iterek Devlet Tıyatrolan'nın ye-
niden yapılanması, demokratikleş-
mesi, daha iyi işleriik kazanması mü-
cadelesine vermişim. Doğal ki tiyat-
ro yapmaya ve dûşünmeye devam
edeceğim.
- Mücadelenizde yenildiniz mi?
- Şu andaki durum biryenilgi gi-
bi görünse de, bunun uzun erimde
biryenilgi olmadığını düşünüyorum.
Karanm stratejiktir. Yenilgiye uğra-
mış da, ununu eleyip eleğini duva-
ra asmış gibi bir ruh durumu içinde
değilim. Devlet Tiyatrolan ile çok
yakından ilgiliyim, ilgili kalacağım.
Eleştirilerimi, uyanlanmı sürdürece-
ğim. Bir gün Devlet Tiyatrolan yü-
zünü aydtnlığa dönerse, ben de ora-
da üzerime düşenpayı birneferola-
rak da, komutan olarak da yapanm.
Yalnız şu andaki konumum şudur:
Ortaçağa doğru koşmakta olan bir
yöneüm biçimiyleyeni binyıla girme-
me karanndayım.
Selamlaştık, yeniden buluşma
dilegiyle ayrıldık.
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZPEMİROĞLU ~
Ölmeden Anonim Olduk!
Iki hafta önce Leman der-
gisine, Prens VVilliam'ın ha-
yali Istanbul macerasını anla-
tan, "Küçük Prens Istan-
bul'da" başlıklı bir yazı yaz-
mıştım. Bu yazı, 26 Aralık gü-
nü, Sabah gazetesi tarafın-
dan 'intemette dolaşan yazı'
nitelemesiyle sürmanşetten
^venldi, JJe, imzam vardı, ne de
derginin adı. Üstelik bu yazı-
yı 'bilgisayar başında derie-
yen' muhabir kendi imzasını at-
mıştı. Olayın detaylarını bu
haftaki Leman dergisinde ya-
zacağım. Çok satışlı bir ga-
zetenin, daha dikkatli ve insan
emeğine daha saygılı olma-
sını umardım. Bir gün sonra
koydukları "VVilliam'ın ger-
çek yazan bulundu!" şeklin-
deki kutucuk, yanlışlannı dü-
zeltmeye yetmez. Ben kayıp
değildim ki, bulunayım!
Geçen hafta başladığım
2001 Kehanetleri'ne ekleye-
ceklerim var:
• Bu bayramda, trafikte öl-
meyen azınlık, marttaki uzun
Kurban Bayramı tatilinde ha-
yata veda edecek ve ülkede
insan kalmayacak!
• Türkiyesiz ve Türksüz ha-
yatın heıtıangi ilginçliği, sürp-
rizi, şaşırtıcılığı kalmadığı için
de, tüm dünya halkı toplu hal-
de intihar edecek ve 2001 yı-
lı gayet sessiz geçecek!
Yeni yılınız, daha öncekiler-
den daha güzel olsun...
Af Akşamı!
Türkiye, 2000 yılında çok tartış-
malı bir af yaşadı. Eşber Yağmur-
dereli ve benzeri düşünce suçlu-
lannı 'kapsam dışı' bırakan bu şart-
la salıverme yasasını siyasal açı-
dan onaylamam mümkün değil.
Fakat olayın bir de sosyal boyu-
tu var. Öyle ya da böyle, birçok in-
san bu yasayla hapishaneden çık-
tı ve özgürlüğüne kavuştu. Bu ic-
raatı fikir anlamında onaylayıp
onaylamamak ayn, aftan yararla-
nan insanlan günlük hayat içinde
incitmek ayn. Onlara 'potansiyel
suçlu' gözüyle bakıp, ikinci sınıf in-
san gibi davranıp dışlarsak, ger-
çekten de suça iteriz. Her şey in-
san içindir, bu affı 'hayata yeni-
den başlamak için' bir fırsat gibi
gören insanlan toplumun yeniden
suça itecek davranışlarda bulun-
maması gerekir. Hele 'köşe sahi-
bi' bazı yazarlann, durmadan bu
durumu, aftan yararlananlann ba-
şına kakması doğru bir davranış
değil. Sonuçta, onlar hapisten
kaçmadı, isyan çıkarmadı. Devle-
tin sağladığı olanaktan yararla-
nanlan değil, bu yasayı çıkaranla-
n eleştirmemiz gerekir. Naif ve üto-
pik bir dilek belki ama, keşke su-
ça iten etkenler de, Suç da, ceza-
evi de kalksa yeryüzünden. Işte o
zaman af da kalkar!
Bu arada, masumiyetine inan-
dığım Pınar Selek'in tahliye edil-
mesine sevindiğimi de belirtmeli-
yim. Kaybedilen yıllannın hesabı-
nı soracağına inanıyorum.
Af sonucu özgürlüklerini kaza-
nanlara, 'yeni hayatlannda' mut-
luluk, halen cezaevinde olanlara
sabtr dilerim. Usta şair Fazıl Hüs-
nü Dağlarca'nın "Af Akşamı" ad-
lı şiirini sizinle paylaşmak isterim:
"Af buyruğuyla açılmıştı
hapıshane kapısı
Taşıyordu koca burunlar tıraşlı
enseler kara çeneler
Dizleri eğri omuzlan çarpılmış
sırtlar çıkık dökülüyordu
Vakitlere kapanmış büyük
karanlıklardan
Taşıyordu vay dökülüyordu vay
Yırtık pis bitli çirkin
Sokagı dolduruyordu terli can
uğultusu
Geçiriyordu avucunu şaşkınlıkla
saçından saçından
9 yıl yatmış
Kolunda anası kucağında
yavrusu
Doldurmuştu kapının önünü
kalabalık
Kimi ta dağ köylerinden
kopmuş
Kimi ta denizlerden
Bir özlem sarmış bağn
ölümden yüce
Sevgiyle anyorlarparçalannı
Heybelerinde ekmek
destilerinde su
Bir türtü inanamıyordu
sokaklara sokaklara
20 yıl yatmış
Gönüllere sığmaz olmuş
kavuşmak duygusu
Öyle sanlır ki geçmişe
Erir göğsü göğsünde
tutuklunun
Pişmanlık kavaklar tarlalar
davarlariçin
Pişmanlık gemilere düğünlere
ırmaklara
Pişmanlık beşiklerden
kâğnılardan sessiz
Yerce gökçe değil insan dolusu
Çılgınca kucaklıyordu hepimizi
hepimizi
5 buçuk yıl yatmış..
Taşar içerde kalanlann sorusu
Çubuk demiher arkasından
maviliğe
Hem esenliğe ermiş hem yaslı
yıkık
Bir yurt türküsü yeniler karanlığı
Zaman yeğnikC) değildir
yeğniktir
Dön de gör ananı belleyecek
Boş koğuşlar kurnıuş pusu
Sönük gözü aydınlıkla
büyüyordu büyüyordu
8 yıl yatmış
Çıkınlarda gecenin binlerce
gecenin uyumamış uykusu
Biryorgunluk çökünce
yürünmüş yeryüzünden
Kalabalıkta dağılır birer ikişer
özgür
Doğuya batıya kuzeye güneye
özgür
Yüreklerinde bir çığ
Yaşamak sevinci vay
Yaşamak korkusu
Inmeli yarn sıçnyordu havaya
havaya
17 yıl yatmış"
C) Yeğni: 1. Ağır olmayan, hafıf.
2. Ciddi olmayan (Türkçe
Sözlük, Dil Derneği, 1999).
Hüviyetimi kaybettim. Hükümsüzdür.
GÜNCAYBALtLAN
Giineş
Kocatepe'nin
fotoğrafları
Sanırsın Kastamonu'nun orta-
sından sakin sakin geçen Karaço-
makderesi. Değil ama. Kâbil'i iki-
ye ayıran, puslu gökyüzünü yer-
yüzüne indiren Kabir Irmağı imiş.
Pazarlar, yapılar, Herat'ın devele-
ri, Şibirgan'daki köhne faytonlar
ve insan yüzleri... Her yol ortaça-
ğa iniyor sanki. Yalnız son model
silahlar bu yüzyıldan...
Savaşın içi, dışı olmaz. Savaş
savaştır; yıkılan binadadır, yara
almıştankın gölgesindeki çocuk-
tadır azgın diş izleri. Savaşın ne
için olduğunu, ancak belgesel fo-
toğraf sokar gözüne gözüne insa-
nın: Kuzeyden güneye inen doğal-
gaz boru hattının çevresinde Ka-
laşnikof'lu askerler...
Yakın gelecekte çok iyi bir foto
muhabiri ya da belgesel fotoğraf-
Çi olarak adının altı çizileceğine
inandığımız Güneş B. Kocate-
pe'nin "Afganistan" başlıklı ser-
gisini gezerken aldığımız notlardı
bunlar...
1971 doğumlu Kocatepe, OD-
TÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri
Ürünleri Tasarımı Bölümü'nde
okurken ileri düzey fotoğraf ders-
leri almış. Çeşitli dergilerde serbest
fotoğrafçı olarak çalışıyor. Fotoğ-
rafında kurgu yok, yaşanan anı
görüntülüyor. Ona göre, "fotoğra-
fın dili olmayan bir dili var, dilbil-
gisi kuralları var. Onlann başında
da kurgusuzluk ve tarafsızlık geli-
yor."
Güneş B. Kocatepe'nin "Afga-
nistan" konulu fotoğraf sergisi 18
Ocak tarihine değin Uğur Mum-
cu Araştırmacı Gazetecilik Vak-
fı'nın sergi salonunda açık kalacak.
Izleyin sergiyi; insan gerçeğini,
ancak insan yaratısının an-
latabileceğinetanıkolacaksınız...
HAYVANLAR ISMAÎL GVLGEÇ igulgec(ayahoo.com
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakffi turk.net
ÇtZGtLlK KÂMtL MASARACI
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Aralık
TORPİL BİÇİMÜ SAlfAŞ BALONU..
BU6ÜU,ALMANLAR YENİ yAPTHUAKI
Ş 8ALOUUNU D£NeMİfTİ. 19. YÛZYILtN İKİN-
Cİ YA&tSlUOAKİ SAI/AŞLARDA, GÖzeTSME
AMACIYLA tOJLLANIiAN ICÛfS&SeL.
ö
0/ ve T&
Öe İKi PA&ÇADAM
<seLM£tzrEYP/.. sePerrE sauı-
NAN MOVOSLA BALDNLA&A
StCAK HAi/A SASTL/YOS. ve
BİR
İLAN
T.C.
ANKARA 5. AŞLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
1997/820 Esas
Davacı Şark Sigorta T.A.Ş. vekili tarafından davalılar Hasan Kaya, Nurettin Baynal, Topaloğlu Turizm Emlak Taşımacılık Gı-
da Ltd. Şti. aleyhine mahkememize açılan tazminat davasırun yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince;
Bilinen en son adresleri, Süray Tesisleri Mobil Istasyonu Akdağmadeni/Yozgat olan davalı Hasan Kaya (lşleten), 12. Cad. 21.
Sokak No: 13/B Demetevler/Ankara olan davalı Nurettin Baynal'ın ve Karakıım Mah. 29. Sokak No: 47 Hasköy/Ankara olan da-
valı Topaloğlu Turizm Emlak Taşımacılık Gıda Ltd. Şti.'ye dava dilekçesi tebliğ edilememiş, Emniyet araştırması sonucu da ad-
resleri tespit edilememiş olmakla, adı geçen davalıların duruşma günü olan 29.1.2001 günü saat 10.35'te mahkememizde hazu"
bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri hazır bulunmadıklan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmedikleri
takdirde yargılamaya yokluklannda devam olunacağı ve gerektiğinde hüküm verileceği ilanen tebliğ olunur. 6.12.2000.
Basın: 76029
GÖRÜŞ
EMÎN GÜRSES
Kafkasya Notları
Gürcistan'daki Rus askeri üssü Akhalkalali'de. 19. yüz-
yıl Rus generalinin bir ifadesinin yazılı olduğu pano asılı
duruyor. Bu panoda, 'Rusya 'ya güneyden gelen tehditkay-
bolmamıştır' diye yazıyor. Özellikle ABD'nin Soğuk Savaş
dönemindeki Sovyetler Birtiği'ni tehdit sınınnı Gürcistan'ın
kuzeyine kadar genişletmesinden sonra Moskova'da bu
yaklaşıma destek verenlerin sayısı artıyor. Moskova as-
keri açıdan Kafkasya'ya bu gözle bakıyor. Moskova'nın
Gürcistan'la ilişkisi, Şevardnadze'nin 2005'e kadar NA-
TO'ya girme arzusunda olduğunu açıklamasıyla daha da
bozulmuştu. Tiflis'teki muhalefet arasında yaygın olan ka-
nı ise Şevardnadze'nin yönetıme gelmesınden bu yana iz-
lediği Batı yanlısı polrtikalann Moskova'yı ürküttüğü ve Mos-
kova'nın Gürcistan'daki aynlıkçılara destek vermesine yol
açtığı yolunda.
Moskova ile Tiflis arasında Gürcistan'daki Rus askeri
üslerinin kapatılması ve Rus askerlerinin çekılmesi konu-
sunda uzun süredir devam eden tartışmalar yeni bir dö-
neme girdi. Gürcistan'daki iki üssünü kapatan Rusya, Ba-
tum'daki ve Akhalkalali'deki üslerin sürelerinin 15 yıl da-
ha uzatılmasını istiyor. Gürcistan Dışişleri Bakanı Menag-
harişvili bu talebi reddettiklerini açıkladı. Tiflis'in bu uzat-
maya olur vermesini sağlamak için Gürcü vatandaşlara
koyduğu vize uygulamasını daha da ağırlaştırdı Mosko-
va. Rusya ile ticarette ise kamyonlara getirilen engeller art-
tı. Bu arada Gürcistan topraklan içerisındeki ayrılıkçı Ab-
hazya ve Güney Osetya bölgelerinden gelenlere vize uy-
gulanmıyor. Puön, Şevardnadze'ye bu vizenin güvenlik
nedeniyle konulduğunu ve kaldırılacağını söylediyse de
kısa bir dönem de olsa, böyle bir kısıtlamayla ilk defa kar-
şılaşan Gürcü halkının tepkisini çekmekten kurtulama-
mış. Tiflis'e göre Moskova, Rusya'da yaşayan 600 bin ci-
vanndaki Gürcünün Tiflis üzerinde bir baskı aracı olarak
kullanılabileceğini hesaplıyor. Moskova-Tiflis arasında
ilişkiler her gerginleştiğinde Rusya Federasyonu iie alış-
veriş yapan binlerce küçük-orta düzeydeki tüccarın Rus-
ya'dakı ticari faaliyetleri zora giriyor. Bunlann vize sonra-
sı faaliyetlerinde birkaç hafta içinde önemli bir düşüş ol-
du.
Bütün bunlann yanında Kafkasya'da bu yıl alınan tanm
ürünlerinde, kuraklık nedeniyle yaklaşık yüzde ellilik bir dü-
şüş oldu. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'ın bu açı-
ğı kapatmak için çare aradığı bir dönemde Tiflis'in önü-
ne üsler konusunun getirilmesi Şevardnadze'yi rahatsız
ediyor. Şevardnadze bu gibi soaınlan çözmek için yakın-
da Ankara ve VVashington'dan destek arayışına girecek.
Şevardnazde'nin en önemli sorunu, Batum'dakı üs konu-
sunda Acaristan özerk bölgesinde yönetimi elınde bulun-
duran Abaşidze üzerinde etkili olamaması. Abaşidze, Tif-
lis'e karşı gücünü korumak için Moskova kartını kullanı-
yor. Rusya ve Türkiye ile ticareti, Abaşidze yönetiminin
Batum bölgesinin ıhtiyaçlarını karşılayacak kadar gelir el-
de etmesini sağlıyor ve bunu Tiflis'e devretmek istemi-
yor.
Gürcistan'da 18 partiden oluşan muhalefet bloku Gür-
cistan Yurtsever Halk Birliği, Gürcistan'ın toprak bütün-
lüğünün tekrar sağlanması ve enerji sorununun çözülme-
si için Rusya ile yakınlaşma taleplerini yükseltiyor. Abhaz-
ya sorunu yüzünden Abhazya'daki çatışmalardan kaçan
280 bin Gürcü mültecinin Gürcistan'daki kötü şartlarda
yaşadığını ifade eden muhalefet sözcüleri. bu sonjnun çö-
zülmesi için Birleşmiş Milletler'in ve Avrupa Güvenlik ve
Işbiıiiği Teşkilatı'nın yryecek ve bannak gibi konularda
yardımdan başka bir şey yapamadığını, bu sorunu ancak
Moskova'nın çözebileceğini söylüyorlar. Kış bastırınca
Tiflis doğalgaz sorununu daha da yoğun yaşamaya baş-
ladı. Ermenistan da aynı sorunla karşı karşıya. Azerbay-
can'da da durum pek farklı değil. Buradaki yabancı pet-
rol şirketleri petrol ihraç ederken, Bakû ısınma ihtiyacı
için Rus doğalgazına yöneldi. Bakû'daki birçok yetkili,
tabandan gelen petrol zenginliğinin adil paylaşılması ta-
lebıne, Bakû-Ceyhan faaliyete geçince bunun mümkün
olabileceğini belirtiyorlar. Bakû-Ceyhan'ın sıyasi olarak ba-
şanlı olduğu, fakat yatırım için para vermeye kimsenin ya-
naşmadığını iiade ederek bu projenin ekonomik olarak şüp-
heli oiduğunu ifade edenler artıyor Bakû'da.
25-26 Arahk'ta (2000) Rusya Savunma Bakanı Igor
Sergeyev Bakû'da Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer
Abiyev'le görüştü. 27 Aralık'ta Rusya Dışişlen Bakant
Sergeyev, ABD'nin silah satışlan konusundakı engelleme-
lerine karşın askeri malzeme satışı konusunu görüşmek
üzere (Savunma Bakanlığı düzeyinde 1979 Iran Devri-
mi'nden bu yana ilk defa) Tahran'a gitti. Ocak'ta (2001)
Putin'in Bakû'yu ziyareti gündemde. Askeri ve ekonomik
ilişkilerde Batı'dan beklenen desteği göremeyen Azer-
baycan halkı arasında özellikle Karabağ konusunda Ab-
hazya konusunda olduğu gibi Batı'nın girişimlerinin olum-
lu bir sonuç vermediği kanısı yaygın. Moskova ile ilişkile-
rin VVashington'un talepleri doğrultusunda gerginleştiril-
mesinden bir fayda bulamadıklannı ifade ediyorlar.
Kafkasya'da kış zor geçiyor. VVashington, Moskova'nın
bu çabalanna karşı Erivan'la askeri ilişkilerini geliştirme-
ye çaiışıyor. Fakat Moskova'nın kpzları daha fazla ve bun-
lan kullanmakta zamanlamayı iyi yapıyor. ABD yöneti-
mindeki değişimin yarattığı ortamda Moskova'nın yeni
hamleleri Kafkasya'da soğuk kış günlerini sıcak diploma-
siyle ısıtacağa benziyor. Kafkasya'da Batı'yla ilişkılerin
geliştirilmesinden ekonomik beklentilerin çok fazla ol-
masına rağmen soğuklann her artışıyla eski 'düzenli gün-
ler'e özlem de artıyor.
E-mail: emingurseso; yahoo.com
Fax: 0212 513 85 95
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDA.NSAĞA:
1/ Güreşecek 1 —
olan pehlivan-
ları yüksek 2
sesle izleyici- 3
lere tanıtan ve .
dualannı oku-
yarak onları 5
alana süren g
kimse... Demi-
rin simgesi. 2/
Memelilerde 8
1 2 3 4 5 6
proteın meta- ,
bolizmasının
son ürünü olan ve id-
rarladışanatılanbile- 1
şik... Büyük bir orman 2
ağacı. 3/ Ege Bölge- 3
si 'nde bir dağ... Ekin- 4
lere zararlı bir böcek.
4/ Pis koku... Parola.
5/ Büyük delikli kal-
bur... Yankı. 6/ Kö-
pek... Üzerine kumaş
gerilerek nakış işle-
mçye yarayan çerçeve. II 'Genco — " : O\ııncu-
muz. 8/ llaç yapmaya yarayan maddelerin genel
adı... Ürdün'de, Lut Gölü'nün doğusunda arkeolo-
jik bir yayla. 9/ Güney Amerika'da yaşayan bir kürk
havvanı... Birrenk.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Hükümdann tahta çıkma törenlerinde dağıtılan
bahşiş. 2/ Mekke'nin doğusunda. hacıların arife
günü toplandıklan tepe... Klorun simgesi. 3/ Tanrı
tarafından Davut Peygamber'e gönderildiğine ina-
mlan kutsal kitap... Sıkmtı verme. üzme. 4/ "Arap,
arpa, para" öraeğinde olduğu gibi, bir sözcük için-
deki harflerin yerini değiştirerek elde edilen söz-
cüğe verilen ad. 5/ Sahip... Dağın alt bölümü. 6/ Po-
kerde bir oyuncunun önündeki paranın tümü... "Ey
vuslat, o âşıklan efsûna — et" (Yahya Kemal). II
Tavlada "iki" sayısı... Kısa kır şiiri. 8/ Antalya'nın
bir ilçesi... Utanç duyma. 9/ Yalnızlık korkusu.