27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3ARAUK2000PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI Istanbul B 14 Sınop B 13 Adana B 20 Edime B 11 Samsun PB 14 Mersin B 21 Kocaeli B 14 Trabzon PB 14 Diyarbakır B 12 PB 14 Şanlturfa B 14 B 12 Mardin B 10 Çanakkale B 13 Gıresun Izmir B 16 Ankara Manisa Aydın _B 15 Eskışehir B 10 Siirt B 12 Denizli B 17 Konya B 10 Hakkâri B 16 Sıvas B 10 Van Zonguldak B 13 Antalya B 14 Kars Yurdun kuzeydoğL. kesımlen parçalı bulut- lu, ötekı yerier az bu- lutlu ve açık geçecek. Marmara ile yurdun ıç ve doğu kesımlennde yer yer sıs gorulecek. Hava sıcaklığı doğuda bıraz azalacak, batıda önemlı bır değıştklık olmayacak. Ruzgâr değışik yönlefden ha- fif olarak esecek. S MERKEZLER Osto Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K PB PB Y Y Y Y Y 2 5 5 10 10 11 10 9 Beriin PB 6 Moskova B 0 Budapeşte PB 10 Aşkabat Madrid Y 10 8 Astana K -5 Viyana Belgrad _B 4 Taşkent PB 9 Bakû PB 10 Sofya PB 8 Bişkek Roma PB 17 Bişke Tiflis PB 8 Atina B 18 Kahire PB 22 Münih YK 4 Zürih K 1 Şam B 22 0Açık Parçalı bulutlu Bulutlu k Ç<* bulutlu B f c Yağmuriu •MW Kariı , Gök gürüftülü GUNCELıCÜNEYT ARCAYÜREK H Baştarafi 1. Sayfada de telaşa gerek olmadığını" söylüyor, sözü de ic- raatı da Merkez Bankası ile Hazine Müsteşariığı'na bırakarak sahneden çekiliyor. Ya sonra? Devlet kademelerinden açıklamalar başlıyor: Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, "Durum geçicidir" diye başladığı sözlerini, "önümüzdeki haftalarherşey tekrareski haline gelecek" diye ta- mamlıyor. Başka bir yerde bir başka sahne: DYP Grup Başkanvekili Ali Rıza Gönül, ekono- mik bunalıma neden gösterdikleri hükümet hakkın- dagensoru vereceklerini açıklarken: "Işleriyiyegi- diyor diyen vicdansızdır" diyor. Krizin söylentilerle başladığı sürekli irdelenirken hükümet programını da tehdit eden gelişmelere tepki ANAP'lı Devlet Bakanı Mehmet Keçeci- ler'den geliyor: "Dedikoduyla borsayı dibe vurdurdular. Millet, hükümete güvensin." Evet ama, 17 Kasım'dan itibaren piyasalan sar- san fırtınanın elbette "sorumlulan" olmalı ve icra- nın başı hükümet, sorumlulan veya sorumluyu bul- malı. Bu arayışın işaretleri görülmeyince; yavaşyavaş yeni olasılıklar, varsayımlar veya senaryolar orta- ya atılıyor. Parasal kriz nasıl başladı? Örneğin şöyle: Bir kü- çük banka likidite sıkıntısı çekmiş, bir büyük ban- kadan sıkıntıyı giderici oranda para istemiş, alama- mış. Kimine göre bir büyük banka bir küçük ban- kayı yüzde 800-1000 faizle borçlandırmak istemiş. Oysa, likidite sıkıntısı çekildiği sırada büyük ban- kalar, kasalan "ağzına kadar dolu olduğu halde para satmamış". Hükümet bu duruma gelmemizde -Keçeciler'in söylediğine göre- "temel nedenin dedikodular" olduğunu düşünüyor(muş). Ne var ki; hükümet, herhangi bir araştırma için parmağının ucunu oynatmıyor. Hükümet, sadece yorum yapmakla yetiniyor Ekonomik olayları sürekli izleyen yazar Bilal Çe- tin; Ankara'nın "büyükbankalann davranışlanyla" ilgili yorumunu yazıyor: "Geçmişte yüksek faizleıie Hazine'ye para sa- tarak tatlı kâriarelde etmeye alışmışlardı. Şimdi fa- izlerin yüzde 35'e inmesini hazmedemiyoriar." O yana, bu yana Gelecek haftadan itibaren "parasal olaylann es- ki haline dönmesi için" Türkiye'nin "umudu ve gö- züdışanda". Umut dışanda; zira, para piyasalan, borsa ne Başbakan'ın ne de hükümet üyeleriyle ekonomi bürokratlannın söyledikJeri ile tatmin oluyor. TV ekonomi programlannda"hükümet söytetn- lerinin borsada etkili olmadığı, piyasanın IMF'den gelecek haberiere kulak kabarttığı" birinci haber. Türkiye'nin çilesi ekonomik darboğazlaria sınır- lı değil. Başbakan ve Adalet Bakanı en az iki aydır der ki; af, bu hafta tamam! Dün cumartesi, bugün pazar. Af tasansı mey- danda yok! Gazete yazar ki: Rahşan Hanım 'kendi' affında direniyor. Nedenmiş direnme? Rahşan Hanım, şartlı salıverme istiyor, bu koşulda bakanlıkla uz- laşma sağlanamıyor. Tam bu sırada; başka bir skandal. Telekom'un özelleştirilmesine Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, "bir iki firmaya peşkeş çekileceği savıyla" direni- yor(muş). Sonunda Ecevit'in sağ sot kolu, sağ sol ayağı, sağ sol gözü ve kulağı Başbakan Yardımcısı Hü- samettin Özkan patlamış, "Siz kimsiniz? Sizin Türkiye'nin önünü tıkamaya ne hakkınız var" diye bağırdıktan ve de (merak buyurmayınız; uyumlu hükümetle ilgili haber-öyküler tükenmiyor) lider Bahçeli devreye girip, Oksüz'ü -herhaide- MHP yöntemleriyle "ikna ettikten " sonra... Telekom ola- yı tamammış! Istifa mı dediniz? Ne Adalet, ne de Ulaştırma bakanlannın sözlüğünde böyle bir sözcük yok ki, kullansınlar! Ama maşallahı var, bu biçimsellikte hükümet "tam biruyum içinde". Gün dolduruyor! Erçel: Ateş topunu soğutacağız • Baştarafi. 1. Sayfada sonlanır. En alt ve en ûst faiz ahnır, ortalaması bu- lunur. Onemü olan bu or- talamadır. Perşembe gün- kû ortalama yüzde 202, cuma gûnkû yüzde 223 i- di. Küçücük bir banka yüzde 450'den işlem yap- mış. Bunu yıllandınnca rakam yüzde binlerin üze- rine çıkryor. Olay bu. Biz faiz arbşını bekfiyorduk, adunlannuzı da buna gö- re atük." Programdan ödün ver- memek için her türlü çaba- yı harcadıklannı vurgula- yan Erçel, bu konudaki görûşlerini de şöyle açık- ladı: "Düşünün, 30 yühk bir geleneği kmnaya çahşıyo- nız. Herkes yüksek faize, yüksek enflasyona, bunun beraberinde rant getirine ahynış. Bunun kuıhnasuu istemeyenler var. Düşük enflasyonda arük yüksek kazanç yok. Dişiyle nrna- ğıyla çabalayarak kazan- ma var. Ya da üretime dö- nük gnişimler var. İşte biz bunu yerleştirmeye çaüşı- yoruz." Özünde makro ekono- mik hedeflerin tuttuğunu söyleyen Erçel, "Büyüme hızı yüzde 6.9. Enflasyon ocak-şubat ayındaki olay dışında bekknen seviyede gidryor. Kamudaki göster- gekrilkdefaiyidurumda" değerlendirmesini yaptı. Merkez Bankası'nın dö- viz rezervi üzerinde spe- külasyon yapılmasını da eleştiren Erçel, "18.8 mfl- yar dolar kaynağımız var. Bunun tümü kuliaıulabi- lir. Kimileri, kaynağm kü- çükbir diliminin kuflaıula- bilir olduğunu söylüyor, a- ma yanhş. Bunun içine al- ün rezervimizi de katmı- yorum. 1 milyar dolaruk da altm rezervi var" diye konuştu. Erçel, "Hafta başından bu yana Türitiye'yi tedir- gin eden gelişmelerin faili kün" sorusuna şu karşılı- ğı verdi: "Yabancılann spekülatif hücum dedikle- ri bir olay vardır Bunu ya- şadık. Para piyasalan kâr yeri arar. Bunu Latin Amerika'da çok yapmış- lardır. Kâr amacının oluş- ması için şartlara bakar- lar. Zamaıu ona göre ayar- larlar. Kısa sürede kâr el- de etmek isterler. Ankkn girer ve çeküuier, çeküir- ken para kazanuiar. Tür- kiye'de bu oldu. Bunu ya- parken de zayıf nokta ara- dılar. Bankacılık fazla kâr getiıme> ince. biriki banka üzerine gidildi, sistem için- de birbirini çekemeyenler oldu, bu noktaya geldi Biz gelişmelerin böyle olduğu kamsuıdayTz." Bu ortamdan çıkış için üçlü bir hedef saptadıkla- nnı belirten Erçel, bunu şöyle açıkladı: "Birincisi, kendimizi sağlam tutma- mız gerekir. GlobaUeşen süreçte bu tür ataklara ha- zn- otanak gerekir. tkincîsi, IMF"nin arkanuzda oldu- ğunu hissetmemiz gerekir. Bu. açıklamalaıia olur, pa- rasal desteklerle olur. Or- neğin, bu akşam (dün ak- şam) LMF'nin Avrupa Bö- lümü Başkanı geliyor.Tür- kiye'ye bir heyeüe gefanesi ve programmuzı destekle- diğinisöykmesi önemH bir mesajdır. Cçüncüsü, ulus- lararası flnans çevreleriy- le yoğun temas. Bunu ben sürekli yapıyorum. Dişki hafinde oMuğumuzbüyük bankalann, merkez ban- kalarnun başkanlanm an- yorum. Hemen telaşa ka- püarak karar vermemele- rini söylüyorum. Ateş to- pu soğutmaya çahşıyoruz. Önümüzdeki hafta çok önemli." Erçel bu tür ortamlann her türlü dedikoduya ze- min yarattığını belirterek devalüasyon söylentileri- ni yalanladı. E\IF kredisinin yolu ıızıuı ANKARAAVASHINGTON (Cumhuriyet) - Türkiye'deki bu- nalımla ilgili olarak ABD yöneti- minin de devreye girdiği ortaya çıkarken IMF'den gelecek 4-5 milyar dolar civanndaki tutarın, Türkiye'den çıkan parayı karşıla- yacak düzeyde olmadığı gibi, bu paranın girişinin de 2001 'e sarka- bileceği belirtiliyor. IMF heyetinin Türkiye'de ya- pacağı incelemelenn arduıdan, ancak bu ayın 3. haftasında kay- nağın tutan ve ne zaman gelebi- leceği kararlaştınlacak. Araya gi- recek resmi tatil ve Noel tatilleri nedeniyle, bu kaynak yılbaşından önce girse bile piyasalarda olum- lu etkisini hemen yaratmayacak. Bu durum, yaklaşık 1 aylık süre- de piyasalarda dalgalanmanın de- vam edeceğini gösteriyor. ABD Başkanı BiD Clinton yönetımınin. Türkiye'de piyasalarda yaşanan sorunun atlatılması için Uluslara- rası Para Fonu (IMF) ve aralann- da büyük bankalann da bulundu- ğu finans kuruluşlannın yönetici- leriyle görüştüğü bildinldi. Ya- bancı bankalann Türkiye'den pa- ralannı çekmeleriyle bunalımın derinleştiği, para kaçışının önlen- mesinin istendiği belirtiliyor. IMF Başkanı Horst Köhler'in Türkiye'ye ek kaynak aktanlaca- ğına ilişkin açıklamasının da ABD'nin girişimlerinin ardından yapıldığı ifade edıliyor. Türkiye'deki mali bunalımın, IMF'nin politikalannın başansız olduğu eleştirilerine karşı dura- bilmesi ve etkinliğini sürdürebil- mesi için önemli olduğu belirtili- yor. Aynca, gelişmekte olan diğer piyasalann etkilenmesinden de korkulduğu ifade ediliyor. ABD'nin, Türkiye'nin kendisine olan borçlannın ödenebilirliğinin sürdürülmesi için de bunalımı at- latmasını istediği kaydediliyor. IMF'den gelecek kaynağın 4 milyar dolar düzeyinde olacağı yönünde beklentiler bulunuyor. Bu rakam IMF yönetimince kabul edilse bile, Türkiye'deki çıkışı karşılamıyor. Aynca 4 milyar do- lann Türkiye'ye giriş tanhinin 200l'e sarkabileceği, sarkmasa bile piyasada en az 20 gün boyun- ca para olmaması nedeniyle yaşa- nan sıkışıklığm, yüksek faizler ve dalgalanmanın süreceği belirtili- yor. IMF'den, biri bankacılık, di- ğeri Avrupa bölümü sonımlusu- nun da yer aldığı bunalımla ilgili olmak üzere iki ayn heyetin dün Türkiye'ye geldıği belirtildi. IMF Dışilişküer Direktörü Tom Dawson, Türkiye'ye verilecek ek kredi türünün de henüz belirlen- mediğini belirtirken, bu tip du- rumlarda Suplemental Reserve Fascility (SRF-llave Rezerv Me- kanizması) ve biraz daha pahalı olan Contingency Credit Line (C- CL-Acil Kredi Hatö) tipi kredile- rin kullanılabildiğini bildirdi. Tom Dawson, Türk hükümetiy- le görüşmelerin olumlu sonuçlan- ması durumunda, ek kredinin yıl- başından, hatta 24 Aralık'taki No- el'den önce IMF îcra Kurulu'nda onaylanabileceğini söyledi. Türkiye sunulan önerileri değerlendiriyor • Baştarafi 1. Sayfada veç'in dönem başkanlığına kala- cağuıı öngörüyor. Dışişleri Ba- kanlığı Müsteşan Faruk Loğoğ- lu, BM Kıbns özel Temsilcisi Al- varo De Soto'ya Kıbns'ta iki eşit siyasi varlık olduğunu anımsattı. Dışişleri Bakanı tsmail Cem. geçen hafta boyunca AB başkent- lerini dolaşan Müsteşar Loğoğlu ve Müsteşar Yardımcısı Akm Alp- tuna ile bir araya geldi. Diplomat- lann Cem'e, yaptıklan temaslar ve edindikleri izlenimler hakkın- da bilgi verdikleri ve katılun or- taklığı belgesi için gündeme geti- rilen önerileri değerlendirdikleri kaydedildi. Edinilen bilgilere gö- re diplomatlann, temaslannda, Türkiye'nin belgeyle ilgili tezle- rini aktardıklan ve "Helsinki so- nuçlanna bağh kalmanm Türkiye açısından önemine dikkat çektik- leri" öğrenildi. AB ülkelerinin de Türkiye'yi anladıklan, tezlerine önem verdikleri ve 4 Aralık'ta çı- kacak sonucun bu temelde oluş- ması olasılığına vurgu yaptıklan kaydedildi. Üst düzey bir diplomat. Brük- sel'den sonuç çıkması olasıhğının yüzde 51 olduğunu, bu sonucun da Türkiye'nin istemlerine göre şekillenmesi umudunda oldukla- nnı söyledi. 15 'lerin anlaşamama- sı durumunda konunun tsveç'in dönem başkanlığına kalacağını belirten diplomat, bunun da iste- nen bir gelişme olmadığını söyle- di. Fransa'nın, Kıbns ve Ege ile maddelerin, kısa ve orta vadeli beklentilerin sıralandığı bölümün altına "Geliştirilmiş Siyasi Diya- log" başlığıyla yerleştırilmesi is- temini değerlendiren diplomatlar, bununla ilgili son karann hükü- met tarafından verileceğini bildir- diler. Bu önerilerin olumlu ve olumsuz yönleri alt alta konularak hükümetin takdirine sunulacak. Bir üst düzey diplomat, 4 Ara- lık'ta çıkacak sonuca göre Türki- ye'nin 7-8 Aralık Nice Zirvesi'ne katılımının değerlendirileceğini, ancak çahşmalann Başbakan Bü- lent Ecevit'in gidişine göre hazır- landığım belirtti. Başbakan'ın 6 Aralık gecesi Nice'e hareket et- mesi bekleniyor. De Soto-Loğoğlu görüşmesi AB ile yaşanan gelişmelere ko- şut olarak gündeme gelen Kıbns sorunu da Ankara'da 2 gündür te- maslarda bulunan BM Kıbns Özel Temsilcisi De Soto ile de- ğerlendirildi. De Soto, dün Dışiş- leri Bakanlığı Müsteşan Loğoğlu ile bir araya geldi. Görüşmenin ar- dından bir açıklama yapan De So- to, BM Genel Sekreteri Kofi An- nan'ın, ocak ayında yeniden do- layü görüşmelere katılmalan için KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Kıbns Rum yönetımi lideri Glafkos Kkrides ı davet et- tiğini anımsattı. Denktaş'ın, du- rumu değerlendirerek karanm doğrudan Annan'a ya da kendisi- ne ileteceğini bildiren De Soto, "Adaya ghtiğnnde Denktaş ile bu konuyu görüşeceğun" dedi. Diplomatik kaynaklardan edi- nilen bilgilere göre, görüşmeler- de De Soto'ya, iyi niyet görevinin bir yere varmast isteniyorsa, ada- da iki egemen varhğın ve 1960 garanti düzeninin kabul edilmesi gerektiği mesajı iletildi. Görüş- melerde aynca, Kıbns'taki banş gücünün süresinin uzatılmasımn, iki tarafın da nzasına uyan biçim- de yapılmasırun önemli olduğu vurgulandı. PKK'ye mektup AB'yi ba^ar • Baştarafi 1. Sayfada kanı Romano Prodi'den, Servantie'nin Türkiye masasından alnımasının isten- mesi kararlaştınldı. Bu istemin karşılan- ması durumunda Türkiye, sorunu daha fazla büyütmeme yolunu seçecek. Türkiye'nin işini zorlaştıran ise Ser- vantie'nin "Türk dostu" olarak bilin- mesi ve hatta bir Türk kadını ile evli ol- ması. AB Genel Sekreteri Büyükelçi Vural da aynı noktaya dikkat çekerek "Kasıt yok, dikkatsizlik var" dedi. Vu- ral, Cumhuriyet'e şunlan söyledi: "AB'nin bir yapısı var, kim mektup yazarsa yamthyorlar. Ola>in özü bu. Ta- bii bunu söylerken olayı kapatahm da demiyorum. Gereken şekilde uyan ya- pddL Olay kan davası haline getirilecek bir durum değü. Ben mektubu yazan Türkiye Masası Şefı Alain Servantk'ji tamyorum. İyi Türkçc konuşur. Eşi Türktür. Türk dostudur. En zor zaman- larda bile bizünk olmuştur. Bir yanlış- hk yaptı, düzeltüir." Dışişleri Bakanhğı'ndan üst düzey bir yetkili ise Servantie'nin bu tutumu- nun "densizük" olduğunu ileri sürerek u Bu mektup bizi değil AB'yi bağlar. Bu sorunu da kendileri çözeceklerdir" di- ye konuştu. Ancak Ankara'daki genel hava, soru- nu daha fazla büyütmeme şeklinde ge- lişti. Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler açısından çok önemli bir süreç içinde olunduğunu değerlendiren Ankara, özellikle katılım ortaklığı belgesinin açıklanması öncesinde ilişkilerdeki gerginliği tmnandırmanm hiçbirtarafa yarar sağlamayacağı görüşünde. Gerek- li tepkilerin AB nezdinde yapılacağı, söylenecek ne varsa söyleneceği ancak bunun ilişkilerin geleceğini zedeleme- yecek şekilde yapılması konusunda gö- rüş birliğine vanldığı bildirildi. Servan- tie,mektubunda, "Türkiye tanısadata- mmasa da kültürel khnUk ve ortak ge- leneklere sahip etnik gruplan ulusal olarak kabuDenmehdir" de- mişti. Fogg: Kâğrt parçası AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, dün akşam Avrupa Genç- lik Festivali'nin açıhşmda Servan- tie'nin PKJC'ye yazdığı mektubu de- ğerlendirirken "Kimizamanlar,üişkfle- rimizde ivüiğünizi istemeyenler tarafin- dan karşmnza pürüzter çıkanlabüir. ör- neğin bir kâğrt parçası gibi. Ancak ina- myorum ki, ikrieme yolunda genel bir irade bulunuyor ve de özellikle genç ne- siüer bizkrden başanh otmamızı bekB- yorlar" dedi. Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin zaman zaman inişli-çıkışlı bir yol izleyegeldiğini kaydeden Fogg şunlan söyledi: "Ancak. Türkiye'nin Hetsinki doru- ğunda resmen aday ülke olarak tanın- masından bu yana Avrupa Komisyonu, Türk hükümetinin işbirüğiyle, bir kaö- lım stratejLsi geUştirflmesine kendisini yoğunlaşürmıştır. Bunu başarmanın y- olu, karşjhkh bir güven iüşkisi kurmak- tan geçmektedir. Bunun için her ikimizin de kararhhk, enerji, yarabcıhk ve iyi niyete ihtiyacı vaı^ Özürlülerle ilgili yasayı geciktiren hükümet protesto edildi Türkiye'de 7.5 milyon özürlü var tSTANBUL / ANKARA (Cumhuriyet) - Türki- ye'nin ihmal edilen sağhk sorunlanndan biri olan özürlüler, yine bir 3 Aralık Dünya Özürlüler Gü- nü'nde anımsanacak. Dünya Özürlüler Günü önce- sinde, Körler Federasyonu'na bağh dernekler, ken- dileriyle ilgili yasayı geciktiren hükümeti protesto et- tiler. Türkiye'de nüfusun yüzde 12'sini oluşturan 7.5 milyon özürlü yurttaş yaşıyor. Sadece özel günlerde hatırlanan engelliler, hâlâ iş bulamıyor, eğitim hak- kmdan tam olarak yararlanamıyor, alt- yapı yetersizlikleri yüzünden sinema, tiyatro gibi en basit sosyal aktivitelere bile katılamıyor. TBMM raporlanna göre engellilerin genel nüfiısa oranlan şöyle: "Gönne engelliler yüzde 0.2,isit- me engeffikr yüzde 0.6, bedensel engel- BTer yüzde 24, zihinsel engelliler > üzde 23 veuyumsuzlar yüzde 0.1." 'Ozûrlûye barikat, hırsızlara aP özürlüler, Meclis'te bekleyen "Muh- taç Özürlü Türk Vatandaşlanna Aybk Bağlanması Hakkjnda Kanun Tasla- ğı"mn bir an önce yasalaşması için dün Başbakan- lık'ta bir gösten düzenledi. Körler Federasyonu Baş- kanı Turhan Içii, Devlet Bakanı Hasan Gemki tara- fından hazırlanan yasanın IMF ile yapılan görüşme- ler nedeniyle hükümet tasansı olamadığını belirte- rek, Meclis'te bekleyen yasanın bir an önce yasalaş- masını istedi. Içli'nin konuşmasıntn ardından gorme engelliler Vekâletler Caddesi ile Başbakanlık Şeref Yolu'nun • Türkiye'de nüfusun yüzde 12'sini oluşturan 7.5 milyon özürlü yurttaş yaşıyor. Yalnızca özel günlerde anımsanan engelliler, hâlâ iş bulamıyor, en basit sosyal aktivitelere bile katılamıyor. kesıştiğı köşede oturmaya başladı. "Özünukrbura- da. sosyal devlet nerede", "Herkese kredi, özüriüyeba- rikat", "Özüriuye barikat, hırstziara a P sloganlan atan özürlüler, "Biz sizi duynyoruz, ama siz bizi gör- müyorsunuz",'*Susmasustukçayasagünıegidecek'', "MecHs'te şov değil, yasa istiyoruz" gibi pankart ve dövizler açtılar. Özüriülenn Başbakan BütentEcevk ile görüşme is- teği kabul edilmezken oluşturulan bir heyeti Başba- kanlık Müsteşan Ahmet Şağar kabul etti. Turhan Iç- li, görüşme çıkışında, Ecevit'in Şağar aracıhğıyla kendilerine mesaj ilettiği- ni kaydetti. Içli, Ecevit'in yasa taslağı ile ilgilenme sözü verdiğini ve aralık ayı içensinde kendilerini kabul edece- ğini dile getirdi. İstanbul'daki etkinBkfer - Sosyal Hizmetkr tstanbul Ü Mâ- dürtüğü, tophım biMncinin sağlanmaa için bugün bir yürüyüş gerçekleştire- cek. Engeüi kuruluşlann da katılacağı yürüyüş için saat 10.00'da Galatasaray lisesi önünde toplanılacak. Taksim Cumhuriyet Anıü'na kadar devam edecek yürüyüş sonunda burada tören düzenlenecek - 12.30'da Erol Sabancı Spastik Çocuklar Gençler Eğitim Rehabilitasyon ve Üretim Merkezi Çorap Atölyesi'nin açılışı yapılacak. - Balarköy Belediyesi'nin etkmlilderi kapsamında bugün saat 11.00'de Balarköy Özgürlük Mey- danı'nda toplanılacak. Yunus Emre Kültür Mer- kezi'nde sağhk taraması yapdacak. •• G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada örülü, çayır-çimenlik bir alandı. Toplu oyunlar bi- tince sırtüstü yere uzandım. Dallan birbirine dolan- mış çam ağaçlannın rüzgâria biriikte çıkardıklan ses hâlâ kulaklanmda. Bir de o igne yapraklann arasından çizgi çizgi görünen gökyüzü... Ne zaman bir çam ağacı görsem, hemen attına uzanasım gelir... 4-5 yıldır ağaçlarta dostluğu daha da ciddiye alıp onlardan öğrendiklerimi, onlar hakkında öğ- rendiklerimi aynca not ediyorum. Her ağacın ayn günlüğü var. Sayılan onu geçti. Seyrek de olsa ara- da bir onlara bakmak beni çalışma odamdan alıp o daldan bu dala götürüp getiriyor. Aynlma zama- nı geldiğinde söylenmeden edemiyorum: Nereye gidiyorsun budala, Biraz daha kon bu dala... Geçen mayısta günlüğe uzun uzun gördüMeri- mi yazmışım: "Son 20 gündür en az on kez çam ağaçlanyla gönjştüm. Her çamın ayn yaprak üretme yöntemi var. Şaşınp kaldım... Kısa yapraklı çamlann uçla- nndaki tomurcuklar nisan sonunda bir bir içlerin- deki yapraklan çıkarmaya başladı. En dıştakikah- verengi sarmal usul usul uca doğru gitti. Onu, alt- taki yapraklar itiyor olmalı... En uçtan yere düştü ve taptaze yapraklan dallann ucuna kondurup git- ti. Yeni açık yeşil yapraklaha eski koyu yeşil yap- raklararasında öylesine büyük fark varki, neredey- se s/yah/a beyaz kadar. Hayır, abartmıyonım. Sa- bah aydınlığında açık yeşil yapraklar ampul gibi duruyordu. Dal uçlannda gücünü ölçemediğim yüzlerce ampul. Hey gidi doğa, açık yeşille koyu yeşilin bu kadar farklı olabileceğini dûşünemez- dim... Iğne yapraklan 10-15 santim uzunluğundaki bir başka grup çam ise bambaşka biçimde yaprak- landı... Ince uzun tomurcuk uzadı uzadı, ortasına yakın bir yerden sanki özel bir fermuar yöntemi vanvış gibi usul usul açıldı. Açılan bölüme usulca dokundum... Bir santim kalınlığındaki demetin içinde onlarca yaprak birbirine sanlmış, gözleri açık uyuyor. Doğal fenvuar tümüyle açılınca, on- lar da açılıp yayılacaklar..." Yetişkin doğan bebekler Haziran ayında ise kafayı kozalaklann oluşumu- na takmışım: "Yaşasın, kozalaklann ilk oluştuğu anı gördüm. Uzun zamandır gözlediğim çam ağaçlannda bir- denbire çıkmış buluyordum onlan. Bu kez gözü- me kestirdiğim alt dallardan birine birkaç günde biruğradım. Haziran başında inceciiik birdüğüm. Kırmızımsı da yeşilimsi gibi... Haftada birkaç gün uğradım. Arada çaktımnadan dokundum. Nere- deyse dalın öteki uçlanndaki eski kozalaklar kadar sert. Daha doğuşta işisağlama alıyorolmalılar. Bi- razcık daha büyüyüp üzerindeki çizikler ortaya çı- kınca, bir kez daha dokundum. Uçlanndaki mili- metrelik çıkıntılar bile neredeyse en sert darbeye dayanacak sağlamlıkta. Seslendim: Bu nasıl oluyor anlat kozalak, senden biraz koz alak... Bunlariçin ne demeli? Belki de önce büyüyoriar, sonra doğuyoriar... Ya da bütün organlan oluşmuş biçimde yetişkin bebek olarak doğaya gözlerini açıyorlar... Yaşama, bakıma muhtaç başlayan insanoğluna göre ne bü- yük avantaj!" Günlük bitecek gibi değil, burada keselim... Bu yaz Anadolu gezilerinde de pek çok çam ağacıyla tanıştım. Fazla sohbet edemesek de ta- nıdım onlan. Çünkü hemcinslerinin dışandan hiç- bir şey olmuyormuş gibi görünse de içten içe ya- şadıklannı biliyorum... Bir Anadolu köylüsüyle çam ağacıyla ilgili uzun uzun sohbet ettik. O kadar güzel bilgiler aktardı ki, biri beni aynca etkiledi, uzun süre düşündürdü... Çam ağacı kendi kendisini budarmış. Sürekli yu- kan doğru yükselirken alt dailanndan bazılannı fe- da eder, kuruturmuş. Köylü ekledi: "Çam ağacının kendisinin kurutmadığı dalını kestin mi, ağaç küser, büyümez..." llahi çam ağacı, yapraklann kadar ders yüklü- sün... balbay@cumhuriyetcom.tr SoyısalLoto'yu bir kişi tutturdu ANKARA (AA)-Milli Piyango İdaresi'nce düzenlenen Sayısal Lo- to'nun bu haftaİci çekilişi dün yapıldı. Kuponunda 6, 19, 28, 32, 35 ve 47 rakamlannı işaretleyen bir kişi 447 milyar 388 milyon 845 bin lira ikramiye kazandı. Talih- linin loto kuponunu Es- kişehir'de yatırdığı belir- lendi. Çekilişte 5 bilen 437 kişi, 955 milyon 530 bin- er lira; 4 bilen 24 bin 392 kişi, 8 milyon 650 biner lira ve 3 bilen 480 bin 170 kişi 865 biner lira ikramiye kazandı. BEYOĞLU 3. ASLİYE HUKÜK HÂKİMLİĞl'NDEN 1999/811 Davacı Ramazan Türköz tarafından davahlar Ray Sigorta A.Ş. Fedail Karpuz ve Mustafa Şentürk aleyhlerine açılan tazmınat davasında: Davalı Fedail Karpuz'a Huzur Mah. Cad. 58 Eslrişehir ad- resinde tebligat yapılamadığından 5.7.2000 tatihli duıuşma- da davahya ilan yolu ile tebligat yapılmasına karar verüdiğin- den, Davalı Fedail Karpuz'un duruşma günü olan 05.12.2000 günü saat 10.30'da duruşmada hazn bulunması veya kendisi- ni bir vekille temsil ettınnesi, esasa 10 gün içinde cevap ver- mesı, HUMK'nin 213/2 maddesi uyannca duruşma günü ve saatınde mahkememizde hazrr bulunması, bulunmadıgı tak- dirde duruşmalara yokluğunda devam edıleceğı bususu dave- tıye yerine kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur. 24.11.2000. Basın: 72797
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle