Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3ARALJK2000PAZAR
14 JvLJLil \jMX kultur@cumhuriyet.com.tr
Ömer Kavur, sonfîlmini, eleştirmenlerinyorumunu vesinemasını değerlendirdi
Sinemasal zamarun heykelcisi• Ömer Kavur'un
Anthology Film
Archives-AFA'da sunulan
filmleri Kanada Toronto
Sinemateki'nden sonra
ABD'nin beş değişik
üniversitesinde de
gösterime girecek.
ASUSELÇUK
WoodyADen'ın yönetım kurulu üye-
si, Martin Scorsese'nin onursal başka-
nı olduğu Antfaology Film Archives-
AFA,2-7 Kasım tanhlen arasında New
York'ta Ömer Kavur'un 5 filmını "Si-
nemasal Zamanın Heykelcisi: Omer
Kavur" başlığı altında sinemasever-
lerle buluşturdu. New York'ta yaşayan
Türk ışadamı, sanatçı, diğer işkolla-
nndaki vatandaşlar ve genç amatör
gönüllülerden oluşan New York May
Fest ile AFA'nın ortaklaşa düzenledı-
ğı bu etkinlikte Kavur'un Yusuf ıle
Kenan, Anayurt Oteh, Gece Yolculu-
ğu, Gizli Yüz ve Akrebin Yolculuğu
filmlen gösterildı. AFA'nın bugüne
dek toplu gösterimlerini yaptıgı yönet-
menlerarasında sinema tarihinin önem-
li ustalanndan Mkhelangelo Antoni-
oni, Federico Fellini, Bernardo Berto-
hıcci, IngmarBergman,Jean-LucGo-
dard ve François Truffaut yer ahyor.
ABD'nin en kapsamlı arşivine sa-
hip olan AFA'da düzenlenen söyleşi-
ye arşivin yöneticısi Robert A. Halkr
ve araştırmacı, sinema yazan SaBy
Shafto ile katılan Kavur, ıki saat bo-
yunca katılımcılardan gelen sorulan
yanıtladı. Gösterilen yoğun ılgı karşı-
suıda Kavur'un filmleri Kanada To-
ronto Sinemateki'nden de çağn aldı.
Toronto'dan sonra ABD'nin eski ve
köklü beş değişik ünıversitesinde de
fılmler gösterime girecekler, böyle-
likle 6 ay boyunca Ömer Kavur'un
fılmleri Amerikan kıtasını bir baştan
öbür başa dolaşacaklar. Bu etkinlik-
lerin arasmda son fılmi gösterimde
olan yönetmen Ömer Kavur'la hem bu
çalışmasıyla hem de sinemamızın so-
runlanyla ılgıh bır konuşmada buluş-
tuk...
'Kendimisuuıdmu üslubuma döneceğim
y
- Melekler Evi'nde özeDUde
çok genel planlar kuUanmışsı-
nız. Bu dikkatimi çekti.
KAVUR - Zorunluluktu bu.
Çünkü tamammı veremedik-
ten sonra Melekler Evi'nin et-
kisini yaratabilmek mümkün
değıldi. Aynca kapah mekân-
larda genış açı kullanmasıru
sevıyorum, baıia göre bu hoş bır
etki yaratıyor. Bu yaklaşımı
kendi üslubumla örtûştürüyo-
rum. O mekân daha dar açılar-
la çekilseydı öyle sanıyorum
ki o mekânın sunacağı etkiyi
esirgemiş olurduk seyirciden.
- Uzun sürmüş bir senaryoça-
hşmasından sonra görseltiğin
dryatog haline dönüştüğü bö-
hlmler var filminizde. Ozeflik-
fe uyusturucu imalan yapdan fü-
min son bölümkrindekisahne.
Türkrye'nin son yıllarda yaşa-
dıgı kara para gerçeği yabancı
seyirci gözüyle yeterince anla-
şılacakar umanm, ne dersiniz
bu konuda?
KAVUR-Anlaşılacağıru tah-
min edıyorum, çünkü benzer
ilişkilerin yurtdışmda da oldu-
ğu, buna daır filmlerin yapıl-
dığını hepimiz biliyoruz. Bu
filmlerin anlatımında başvu-
rulan görsel kodlarla da benzer-
lik taşıyor. Uyuşturucunun, bu
trafığin, yasadışı ilişkilerin, ka-
ra paranın hikâyesı ülkelerde
. .pek değışmıyor. Nerdeyse ay-
aı yöntemlerle sağlanıyor bu
paralar, aynı yöntemlerle de
aklanıyor. Aynı yöntemlerle
birtakım insanlara bu paralar
rant sağlıyor. Olaylann arka-
smdaki gizlenen ilişkilerin de
ne olduğu herkesçe malum. O
bakımdan bence insanlar, en
azından özellikle kendı insan-
lanmız orda neyin anlatıldığı-
nı anlayabileceklerdir. Yalnız
bizim filmimizin geçtiği or-
tam, coğrafya farklı. Bu coğ-
rafya görsel yanıyla daha fark-
lı bır ilgı çekebilir.
Serüvenin fiziksel boyutu
- Filminizde GizliYüz'de kul-
landığıruz aynı öğelere rastla-
dun: Fotoğrafçı,seksekoynayan
kız, korkuhık. Müzikiseyer yer
aym.
KAVUR-Gizli Yüz'ünbes-
tecisı olan Cahit Berkay bu fil-
min müzığmı de yaptı. Açıkça-
sı benzer bır müzık olmasını
ben istemedim, ama Gizli
Yüz'e kıyasla Berkay'm yap-
tığı müzik bıraz daha hareket-
lı bır müzik. Daha çok vurma-
h çalgılann hâkim olduğu bir
tarz. Ama tabii Cahıt'in kendi-
ne ait bir üslubu var. Bunun de-
vamını hissetmek mümkün,
belki benzerlik oradan kaynak-
lanıyor. Yine de farklı bir mü-
zik. Evet, öteki benzer unsur-
lan kullandığım söylenebilir.
Bu unsurlan birçok filmimde
kullanıyorum. Korkuluk, Gece
Yolculuğu'nda ve Gizli Yüz'de
de yer alan, Melekler Evi'nin
içinde, avluda yer almasını dü-
şündüğüm bir öğe oldu. Seksek
oynayan kızm fılmin ana kah-
ramaru olan Ahmet'le doğru-
dan birbağlannsı var. Yani ken-
di kızımn bir yarulsaması ya
da sanrısı olarak algılanabılir.
Fibn de biraz bu yanılsama ile
bitiyor. O yönden seksek oyna-
yan kızın bir işlevi de var, sa-
dece bir görsel motıf olmak-
tan öte Ahmet'in geçmişiyle
ilgili dramatik bir ağın simge-
sı olarak karşımıza çıkıyor. Bu
tarz tekrarlann olmasını doğ-
ru, sağlıklı buluyorum ben. Bir
yönetmenın kafasında buna
benzer takıntılar, tutkular var-
sa bunlan dile getirmesı, yaban-
cı kalmaması şarnyla, o doku-
nun içine yerleştirmesi hoş şey-
lerdır. Bunu değişik yönetmen-
lerde görmek mümkün. tzle-
yıcilerin çoğunun hoşuna gi-
diyor. Çünkü yönetmenin dün-
yasıyla ilgili bir tür referans
oluşturuyor bunlar.
- Ermiş kişininfotoğrafçrva
"Senin özün gözündür, yaran
u filmi biraz farklı bir şey yapabilmek, gerilimli bir polisiye
tarzını deneyebilmek için yaptım, bir anlamda kendimi
sınadım. Bir ölçüde başanya ulaştığımı sanıyorum. Bu benim
için tatminkârdı. Şimdi kendi sevdiğim, duyumsadığım
temaya, anlatım diline dönmeyi arzu ediyorum.
iyileşmıştir ama kanaması sü-
recektır" sözleri polisin "ne-
nas" meçhul demektir açıkla-
maayta mistikgöndermeJerya-
pryorsunuz." Melekler Evı, dı-
şa doğru gelişen bir yolculuk"
demiştiniz, kisacık da oba içe
doğru yapdan bir yolculuk da
varsanınm—
KAVUR-Ashnda filmin hı-
kâyesini yazarken amacımız
harekete ve serüvene dayalı bır
tür polisıyenm yapısıru oluş-
turmaktı. O dokuya da kendi
kurallan ıçınde yerlı yenne
oturtmaya çalışmaktı. Dolayı-
sıyla anlaşılır. belli bir gerili-
mi olan, entrikası olan bir dra-
matik yapı oluşturmak ısten-
dı. Kişi psikolojisıne. içsel bır
yolculuğa dayandırmadan bu
serüveni anlatmayı seçtik. An-
cak tabiı ki Ahmet'in geçmışın-
de varolan bir sıkmtı, geçmiş-
te uğradığı bir yenılgı, cinaye-
te tanık olduktan sonra benzer
bir durumla karşılaştığında bi-
raz kendını sınaması, geçmiş-
teki yenilginın üstesınden ge-
lip gelemeyeceğını anlaması, bu
belkı Ahmet'te görebıldiğimiz
psikolojik boyut ya da içsel
yolculuk diye tanımlayabile-
ceğimiz şey. Arzuhan'da ise be-
lirgin bır baba problemı, onun
gelgitlen yaşanmakta. Ama
bunlar bana göre içerden takip
edilen birpsikolojik durum de-
ğil, daha çok olaylann gelışı-
mı ıle seyırcilerin o kışılıkler-
dekı değişıklikleri hissetmele-
riyle ortaya çıkan birdurum. Ya-
ni içerden takip edilen bir se-
rüven değil, tam tersine serü-
veni biraz dışardan fiziksel bo-
yutu ile takip edıyoruz.-v - -
'Kısaltinca etki azakh'
- Filmdeki mistikgönderme-
leri nasıl yorumhıyorsunuz?
KAVUR - Çok fazla mistik
gönderme diye tanımlamamak
lazım. "Nenas" gerçek biryan-
lış anlaşma sonucu ortaya çıkan
bir şey, ama fılmde de hoş bır
belirsızlık yaratıyor. Bu behr-
sizlık mıstisızmle örtüşür mü,
örtüşmez mı o tartışılabılir ta-
bii, onu bilerek yaptık. "Ne-
nas" meçhul demek, köyün adı-
nın "nenas" olduğunu samyor
fotoğrafçı, sonra meçhul oldu-
ğunu öğreniyor. Aynı meçhu-
lü filmın sonunda, hastanede
çözülmüş olan bulmacayı gö-
rünce seyirci de onunla birlik-
te acaba kız geldjjnı, umudu-
na kapıhyor; aym koğuşta yat-
makta olan yaşlı adama bunu
sorduğumda adam "nenas" di-
yor. Orada bir tekrar var. Bu
bır belırsızlik. O belirsizlikten
evet küçük bir mistik esinti al-
gılamak mümkündür.
- Peki ermiş kişL.
KAVUR- Ermiş kışinın sah-
nelen daha uzundu. Fakat film
biraz fazla uzun olunca onlan
kısaltmak zorunda kaldık ve
sonuçta istediğimiz etkiyi de
bu yüzden alamadık. Aslında
daha hoş sahnelerden oluşan
bır bölümdü o. Ama kısaltın-
ca bana göre de biraz eğreti
kaldı.
- O sahnede sanki fotoğrafçı
bir dönüşüme uğruyor, bir ge-
ÇİŞgÖM.
KAVUR- Doğrudur. O sah-
nelenn kısaltılması çok iyi ol-
madı.
- Önceki konuşmamızda ye-
niden size özgü o sinema dün-
yasma dönmeyiistediğiniziaçık-
nr? Bu üstelik sinema
"Kraz rezervM yakiaştdar. o da anlaşıbr Wr şey.
Nazik bir biçimde bazdan nıesafeli durdu,
bazılan sevdi, bazüan da eleştirdi, son derece
doğaL Bu konuda biraz tutucu davrandıklanm
söykmek lazım. Yönetmenlerin değişik tarzlara
soyunmalan kadar doğal bir şey olamaz."
6
Sinemam dışarıda değerK'
-EleştirmenlernasuyaldaşülarMelek-
ler Evi'ne?
ICWUR-Biraz rezervli yakiaştüar, o
da anlaşılır bir şey. Benden belki bekle-
dikleri farklı bir şeydi, o farklı şeyi gö-
remedikleri için ya da bana ait olan si-
nemayı bulamadıkları için bir parça ya-
dırgadılar. Nazik bir biçimde bazılan
mesafeli durdu, bazılan sevdi, bazılan
da eleştirdi, son derece doğal. Bu konu-
da biraztutucu davrandıklannı söylemek
lazım. Yönetmenlerindeğişiktarzlara so-
yunmalan kadar doğal bır şey olamaz.
- Siz baştan belirttiniz zaten nasıl bir
tür çektiğinizi...
KAVUR - Birçok yönetmenin bu tür
denemeler yaptığı görülür. Bunda ben-
ce yadırganacak bir durum yok. Biraz
rezerv vardı, ama hafif pusulalan şaşır-
mış gıbıydıler.
- Beklediklerini bulamadüar diyebflir
miyiz?
KAVUR-Bir vvestern filmi görmeye
gidersiniz. Karşımza müzıkal çıkınca, bir
başyapıt bile olsa o film, beklentinizin
karşılığmı alamadığımzdan, yadırgar-
sınız. Sanınm "MeteklerEvi'' ahşılmış
bir beklenti doğurdu, oysa ben baştan ne
çektiğini açıkladun.
- Fflmfcriniz yurtdıpnda daha mı iyi
anhşıhyor?
KAVUR - Bizimkilere haksızhk et-
mek istemem, ama dışanda sinemama
dair daha çok yaym var. Çok önemli
eleştirmenlerin, sinema yazarlarmın bel-
ki hak etmediğimfcadarbüyük övgüle-
rine mazbar oldum. Bu bir gerçek. Si-
nema oralarda daha büyük bir etki ya-
ratıyor gibi bir izlenimim var. Bu Ugi-
nın tümü nezaketten olamaz, çünkü ne-
zaket olsun diye size yirminin üzerinde
toplu gösterim filan yapmazlar. Asya, Av-
rupa, Amerika ve Alnka dahil toplu gös-
terimler ve saygı günleri yapıldı. Sade-
ce Fransa'da 5 tane etkinlik yapılmış.
Fümlerim için yazılanlar benimutlu edi-
yor, çünkü o insanlarla bir bağ kurdu-
ğumu, onların sinemama gerçekten de-
ğer verdiğini anlıyorum. Türkiyemizde
değerler arOk çok değişti. Bize dayaü-
lan bu yeni kültür çerçevesi içinde sav-
ruldu. Değer ölçülennin neye göre ya-
pıldığını anlamakta zaman zaman güç-
lük çekiyorum. Öznel ölçütler artık ge-
çersiz mi?.. Türkiye'de smemamız için
çok ciddi bir araştırma yapıldığmı, ana-
litik bir şekilde ele alındığını ne dergi-
lerde, ne kitaplarda görmek pek müm-
kün degil. Türk sineması asıl kuramsal
yazılann eksikliğini hissediyor. Eleştir-
menler için en büyük sorun Türk sine-
masının üretiminin bu kadar azahnış ol-
masından kaynaklanıyor. Çünkü sonuç-
ta yılda 10-15 film çeküiyor. Bir eleş-
tirmenin en büyük özgürlüğü kendi si-
neması üzerine yazı yazabılme özgür-
lüğüdür. Kendi sineması oluşmadığı,
üretilmediği takdirde yabancı filmler
üzerine yazı yazmasmın hiçbir anlamı
yok. Çünkü bu yazılar daha önce yüz-
lerce defa kendi ülkelennde yazdmış, do-
layısıyla bizim sinema yazarlanmızın
yazdtğı onlann tıpkıbasımı halinde, çün-
kü daha önce düşünülmüş fıkirler, duy-
gular ifade edihniş oluyor. Özgünlük
burada önemli değer. Özgünlük, ancak
kendi sinemasımn tanıtımı ile onu yaz-
makla mümkündür.
sanatuun en güç ardanmlann-
dan biridir. Ve sirin de usta ol-
duğunuz bir biçem bu. Kendi-
nizi bu seçimlerinizle daha faz-
la mı açıklanmış bulunuyorsu-
nuz?
KAVUR - Kendimi orada, o
anlatımlarda daha çok açıklan-
mış bulduğumu söylemek bel-
ki doğru olmayabilir, ama da-
ha çok sevdiğim bir şey oldu-
ğunu söyleyebilirim. Yeni ça-
lışmamda ne yapacağım konu-
sunda şu anda çok kesin bir dü-
şüncem yok. Biraz episodal bir
anlatım düşünüyorum, yani üç-
dört bölümden oluşan, birbiri-
ni tamamlayan. Biraz kendi üs-
lubuma yeniden dönüş yapma-
yı arzu ediyorum. Daha çok
ıçenden duyumsadığım konu-
' lara değinmek. Açıkçası bu be-
ni daha mutlu edıyor. Bu filmi
biraz farklı bir şey yapabilmek,
gerilimli birpolisiye tarzını de-
neyebilmek için yapnm, bir an-
lamda kendimi sınadım. Bir öl-
çüde başanya ulaştığımı sanı-
yorum. Bu benim için tatmin-
kârdı. Şımdi kendi sevdiğim,
duyumsadığım temaya, anla-
tım diline dönmeyi arzu edi-
yonım.
'Tepkiler çok ohımlu'
- Melekler EvTnden mem-
nunsunuz...
KAVUR-Evet memnunum.
Profesyonelce bakınca bence
iyi kotanlmış bır iştır. Eksikle-
n vardır, ama genelinde bakıl-
dığında görsel yanıyla, oyun-
culann oyunlanyla, tınnanan
aksiyonuyla bence kendi ku-
rallan içınde tutarlı sayılabile-
cek bir türdür. Kendime çok
yakın bulduğumu söyleyeme-
yeceğim bu- denemeydi dedi-
ğim gıbı.
-tzleyicinintepkisinasdokhı?
KAVUR- Tepkiler genellik-
le çok olumlu. En azından şu-
nu görüyorum: Her şey anlaşı-
lıyor fılmde. Bana sinemamla
ilgili yakışûnlan sözlerin, dü-
şüncelerin arasında *Ne kadar
arüaşümaz" değerlendirmele-
n vardır. Melekler Evi'nde bun-
dan annmış oldum. Gayet net,
berrak, aksiyonu sürekli, hare-
ket eden bu^ film olarak algılan-
dı. Çok beğenenler var ya da gü-
zel bir aksiyon filmi seyrettık
diyenler de var.
Y A P I Y O R L A R ?
Hopkins, Baldwin
f
in
fılminde oynuyor
• Leonora
Carrington
yaklaşık elli yüdır
New Mexico'dakı
evinde yalnız
yaşıyor. tngilız
anstokrasisınin
içinde doğmasına
rağmen 19
yaşuıdan itibaren
sürrealist sevgılısı
Max Emst ve
çevresinde yer
alan Andre
Breton, Salvador
Dali gıbı
sanatçılarla
Paris'te yaşayan
sanatçı bugün
seksen dört yaşında.
• Antonlo
Banderas, Aiex de
la Iglesia'mn yönettiği
'Fu Manchu' adlı
fılmde oynayacak. 20
milyon dolarlık bütçe
aynlan film, şeytani
derecede tehlikeli bir
Çınlı doktorun
peşmdeyken hafıza
kaybına uğrayan Latin
kökenli bir FBI
ajanının maceralanm
anlatıyor.
• Ceena Davls
evlendi. Daha önce,
restoran sahibi Richard
Emmolo, aktör Jeff
Goldblum ve
yönetmen Renny
Harlm ile üç evlilik
yapan Oscar ödüllü 43
yaşuıdaki aktrist,
dördüncü ve son
evliliğıni kendisrnden
14 yaş küçük bir
cerrah olan Reza
Jarrahy ile yaptı.
• James Franco,
'örümcek Adam'uı
gündelik hali 'Peter
Parker'uıen yakın
arkadaşı 'Harry
Osbom' rolünü
canlandıracak.
• Anthony
Hopkins, Alec
Baldwin'in ilk
yönetmenlik denemesi
"The Devil And
Daniel' Webster'da
başrolü üstlendi.
Baldwin'in diğer
başrolü üstlendiği
yapım, 1941'de
William Dieter
tarafından 'Şeytanm
Altım' adıyla ilk kez
beyazperdeye
aktanlmıştı.
• Stephen Klng,
mternette yazmakta
olduğu korku romanmı
durdurdu. 'The Plant'
adlı romanımn her
bölümünü internetten
bilgisayanna
yükleyenlerin 1 dolar
ödemesini ısteyen
King, çok az kışi
ödemede bulununca
internette roman
yazmayı durdurdu.
• Madonna,
tskoçya'da evleniyor.
Amerikalı ünlü pop
şarkıcısı, tngiliz
yönetmen Guy Ritchie
ile 22 Arahk'ta
tskoçya'da yapılacak
bir törenle
evlenecek.
• Ridley
SCOtt, Los
Angeles'ta son
filmi Gladyatör'ü
Oscar adayı
yapmak için
sürdürülen
kampanyaya
katılıyor.
Uluslararası
sinema basmı,
Spielberg'in de
aralannda
bulunduğu fılmin
yapımcı şirketi
Dreamvvorks'un
yöneticüerinin bu
yıl Oscar'ı alabilmek
için her türlü çabayı
gösterdiklerini yazıyor.
• Nattıalie Baye,
'Absolutely Fabulous'
adlı tngiliz televizyon
dizisınin Fransız
versiyonunda ilk kez
komediyi deniyor.
Film, 60'h yıllarda
moda ohnuş her türlü
çılgınhgı yaşayan iki
orta yaşlı kadının
öyküsü. Diğer rollerde
Josiane Balasko ile
Marie Gillian var.
• çin Halk
Cumhuriyetl
yönetimi Fransız
hükümetine
başvurarak Paris'te
sahnelenecek olan
'Çinlilere ve
Köpeklere Yasak' adlı
yapıtm yasaklanmasmı
istedi. Çinlıler, 1997'de
François Gibault'un
yazdığı oyunun adının
Çin halkım küçük
düşürdüğünü ileri
sürüyor.
• John
TraVOrta nın 1993-
1995 yıllan arasmda
paravan bir şirket
aracılığıyla
hesaplannda ikı
milyon dolar zarar
gösterdığı ve vergi
ödemediği
öğrenıldi. Bu
yüzden zor
durumda olan
Travolta'nın altı
yüz bm dolar
ödemeyı önererek
olaydan
sıynlmaya
çalıştığı iddia
edildi.
• Robert
Downey Jr
'Ally McBeal'
adlı komedi
serisinin on
brrinci bölümünde
Calısta Flockhart ile
başrolü paylaşacak.
Aralıkta başlayacak
oyunda 'Larry'
rolünü canlandıracak
olan Downey,
geçen ay kokain
kullandığı
gerekçesiyle
tutuklanmıştı.
• Bruce Lee'nin
dul eşi Lında Lee
Gadvvell, fıhnlenyle
'Kung-Fu' dövüş
sanatını kitlelere
tanıtan ve sevdiren
Bruce Lee'nin anısına
Hong Kong
hükümetinden bir amt
dikıhnesim talep etti.
'Bruce Lee Union' adlı
bir hayran kulübü,
Lee'nin fıhnlerinin
gösterileceği, resimleri
ve fotoğraflannın
bulunacagı galerinin
2002'de bitirileceğini
açıkladı.
• Paul
McCartney 1999'da
Almanya'da açtığı ilk
sergisinden sonra
resımlerinin bir
koleksiyonunu
yayımladı.