25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARALIK 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA iX U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Düşen bir yaprak görürsen... Çinliyıldız Joan Chen 'in ilkyönetmenlik denemesi melodram tutkunlarını bile tatmin edemiyor BaşroUerdeki Richard Gere ile VVînona Ryder'ın yorumJan fîlmi kurtaramıyor. CUMHUR CANBAZOĞLU Geçmişte melodramlann büyük bölümü, olanaksız aşkJar ve bunlara neden olan kahramanlar arası ya$ farklanndan doğardı sinemada. Ancak görülüyor ki hızlanan yaşam, her şey gibi, bu kuralı da yiyip yutmaya başladı son dönemde. Nevv York'ta çok rağbet edilen bir restoranın sahibi 48'lik Will'le (Richard Gere) ilginç şapkalar tasanmcısı 22 yaşındaki Charlotte Fielding (Ryder) New York'ta Bir Sonbahar'da (Asıl yaşlan erkeğin 51, kızın 29) bir ilişkiyı son derece normal bir şekilde taşıyabiliyorlar. Hatta adam geçmişte kızın annesiyle de bir gönül macerası yaşamış durumda. Buraya kadar her şey 'normal' ama film melodram olduğu için bir şeylerin iyi gitmemesi gerekiyor ve kötü kader yapıtın 30. dakikasına doğru ortaya çıkıp Charlotte'un, ünlü Aşk Hikâyesi'ndeki AM McGraw gibı amansız bir hastahğa mahkûm olduğunu ve diğer sonbahan çıkarmasının mucizeye kaldığını açıkhyor seyirciye. Senaristin bu 'dâhiyane buluşuyia' bundan sonra yeni bir başrol dahil oluyor filme: New York'ta Bir Sonbahar - Autumn lnNewYork/ Yönetmen: Joan Chen / Senaryo: Ailison Bumett / Görüntü: Changwei Gu / Müzik: Gabriel Yared / Oyuncular: Richard Gere, Winona Ryder, Anthony La Paglia, Elaine Strich / 2000, ABD yapımı /105 dakjka. L Kanser. Yenı başrol, öyküyû kısa tutup sonbahann ilk yapraklanyla başlayan ilişkiyi Noel'de bitiriyor... Romantizmin sadık seyircileri, genelde aşk filmlerine büyük saygı gösterip anlatılanlan pek fazla sorgulamadan, gözyaşlannı da esirgemeden izlemeyi sever. New York'ta Sonbahar'daki tüm anlatılanlara inanıp müthiş derecede hislenenler çıkacaktır şüphesız ama Joan Chen'in öyküsüne "Bu kadan da fazla" dıyeceklerin daha çok olacağını görür gibiyiz. Fotoroman diyaloglanyla otuz yıl sonra bir başka Aşk Hikâyesi (Love Story - Yön: Arthur Hffler) yaratmaya kalkışan Joan Chen (Bertolucci'nin Son Imparator'unda imparatoriçeyi canlandınyor) 40 milyon dolarlık bu ilk yönetmenlik denemesinde New York'u sadece şık ve mutlu ınsanlann yaşadığı bir kent olarak venyor. Bir yanda gri saçlan ve meşhur gülüşüyle çapkın Gere dertten uzak yeni avlar peşinde, diğer yanda her fırlattığı bakışla "Ben masumum" diyen Ryder da tam bir Polyanna havasıyla hiç hak etmediğı ölçüde komik bir rolde. Hele hele Gere'in Central Park'ta bir kayıkta sıntarak torununu beslediği sahne var ki, o ana kadar bir şekilde kontrol altında tutulmuş sabırlan da taşırmayı başanyor. Bizce New York'ta Sonbahar'ın belleklerde yer edebilecek tek sahnesi kızın ameliyatından çıkan cerrahın hasta yakınlannm sorulanna olanak vermeden vücut diliyle her şeyi anlattığı kareler; oyuncular içinde de kısa rolüne rağmen Elaine Strich (Semtember'dan anımsanacak) önde. Joan Chen ise yönetmenlik adına hiçbir olumlu ipucu vermediği filmde sadece özenli çevre yorumuyla dikkat çekıyor. Y E N İ B A S L A Y A N L A R . . . Cotton Mary/ Pamuk Mary Yönetmenliğmi tsmail Merchant'ın yaptığı yeni bir Merchant-Ivory prodüksiyonu olan Cotton Mary'nin başrollennde Greta Scacchi, Madhur Jaffrey ve Jam Wilby oynuyor. Senaryosunu Alexandra Mets'ın yazdığı, yapımcılığını Nayeem Hafizka ve Richard Hawley'nin yaptığı filmin müziklerı Richard Robbins'e ait. 1950Uerin Hindistanı'nda, yarı kıgilız yan Hintlı'kız kardeşler Coton Mary ve Blossom'ın ve kuzenleri Rosie'nin bir tngiliz aileyle gırdiklen karmaşık ilişkiler yumağı anlatılıyor. Güney Hindıstan'da görev yapan BBC muhabiri John Macintosh'un eşi Lily bir Ingilız kolonhinde zor bir doğum yapar. Lily bebeğini emziremez durumdadır. Kötürüm bir hemşire olan Blossom, Lily'nin bebeğini emzirir, gittikçe bebeği daha çok sahiplenir ve onu çalmaya kalkar. Ama kız kardeşi Cotton Mary onu engeller. Bu arada kuzenleri Rosie de John Macintosh ile bir ilişki yaşamaya başlar. IsmailMerchant'ın yenifilmininöyküsü 1950'lerin Hindistanı'nda geçiyor. AJthn keıtiehücum El Dorado Yolu-Ttte Road El Dorado / Yönetmen: Will Finn, Eric 'Bibo' Bergeron / Senaryo: Ted Elliott, Terry Rossio / Müzik: Elton John, Tim Rice, Hans Zimmer, John Povvell / Türkçe Seslendirme: Mehmet ,,, AJi Alabora,Volkan Severcan, Zeyno Eracar, Mümtaz Sevinç, Engin Alkan, Mazlum Kiper, Haldun Boysan / 2000, ABD yapımı / 90 dakika. Bir Ispanyol efsanesine göre El Do- rado, her yıl belirli bir tarihte vücutla- nnı altın tozu ve öğütülmüş bitka tohum- lanna bulayıp kutsal saydıklan göle gi- ren, güneş tanrısına tapan Kolombıya- lı bir halkın yaşadığı kenttir. Efsane zamanla kulaktan kulağa ya- yılarak bu 'altın adamlar'dan 'aİün kent'e dönüşmüş ve Latin Amerika'dan dünyaya yayılmıştır. Gelelım günümüze; efsane aralann- da Steven Spielberg'ın de bulunduğu DreamWorks'ün yönetıcilerini de etki- lemış olacak ki şirket Mısır Prensi'nden sonra masal kent El Dorado'yu bula- bilmek için 95 milyon dolan gözden çı- karmış ve piyasanın en iyilerinden es- ki Disney çizen WiDFinn'i de transfer etmiş... Uzun tatilin başladığı bugün göste- rime giren El Dorado Yolu asluıda ye- tişkinlere yönelik uzun metrajlı çizgi film olarak değerlendirilebilir ama sa- bahtan akşama yüzlerce vurdulu kırdı- lı film izleyen çocuklann rahatlıkla iz- leyebileceği bir öyküsü var. Bizce her şeyden önce altının çizil- mesi gereken yanı, üç boyutlu çizgi film teknolojisinin nerelere ulaştığını göstermesi; ancak aynı zamanda bu tür yapıtlarda ınsani değerlerin ve fantazi- nin de nasıl erimeye başladığının ha- bercisi. Artık Pamuk Prenses ve Yedi Cûce- ler'deki masumiyet ve samimiyet çok gerilerde kaldı. Çu.g\ fılmlerde standart artık şu: Insan, hayvan ya da eşya mu- hakkak bir çift kahraman bulunuyor ve ahlaksal mesajlar gibi modası geçmiş eğilimlere itibaredılmeden, iyilerle kö- tülerin bıçak gibi birbirlerinden aynl- dığı macera filmlerinin tüm hınzırlık- lanna başvurularak öykü kotanhyor. Dream Works'ün üçüncü animasyon filmı El Dorado da (Karmca Z, Mısır Prensi) bu şablondan dışan taşamıyor. Kahramanlar Tullio ve Miguel (fil- min en zayıf tarafı kahramanlann ana- lizi) adlı iİcı Ispanyol üçkâğıtçı; isteme- den Yeni Dünya'ya doğru yollanan bir kalyonda buluyorlar kendilerini ve ka- derleri El Dorado'ya kadar uzanıyor... Film teknik açıdan birharika; müzik- leri de önemli. Aslan Kral'ın müzikle- rini de bırlikte hazırlayan Elton John ile Tim Rice ve de Han Zimmer'ın ya- pıtlan El Dorado'da bırçok sahnede tra- jedi ve efsaneyı fona düşürüyor, yerle- rine Bob Hope-BingCrosbystili komik bir müzikal sahneye çıkıyor. İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK 6 Bir şey hem gizli hem elitse, iyi olamaz' Bir üniversite geleneği olan "gizli ce- miyetüyeliği''. 'Saklı Seçılmişler' adlı fil- min konusu. The Skulls (Kafataslan), üniversite içinde çok başanlı öğrencile- ri seçerek üye yapan. "en üstünlerin giz- ii cemiyeti''. Bu kez de seçtikleri aday. kü- rek takımının kaptanı Luke Mc Nama- ra'dır. Namara, çoğu zenginlerın çocuk- lan olan okul arkadaşlan arasmda, ken- dine yer açmaya çalışmaktadır. Sporcu, efendı, çalışkan bir öğrencidir. Bir kız ar- kadaşı (Chloe). bır de karaderili arkada- şı (Willi) ile mutludur. Kız arkadaşının ailesi de çok zengindir, özel jetleri olan jet-sosyeteye dahildir. Namara, arkada- şına çıkmayı bile teklıf edemez. Derken, Namara'ya Skulls'tan üyelik teklifi ya- pılır. Namara da bu teklifi, bir deneme girişini başanyla geçerek kabul eder. Ar- tık, bankada 20.000 dolarlık bir hesabı, güvenli bir geleceği ve onu hayatı boyun- ca koruyacak olan gizli bir cemiyeti var- dır. Skulls, üyelerinin hayatını korumak- labırlikte bütün hareketlerinı deneder, ku- rallarla yönetir ve ana prensip olan "Ku- rallarla Yaşar, Kuraüaıia Öh1rüz"e gö- reyaşamalannı ister. Başlangıçta bu ku- rallann neler olduğunu çok iyi bılmeyen Namara, üniversite gazetesine Skulls'ın içyüzünü açıklayacak bir çalışma yapan aıkadaşı Willi'nin ölümüyle büyük bir iki- letnle karşı karşıya kalır. Ya arkadaşı Willi'nin ölümünü açıklayarak cemiye- tin kuralını bozacak ya da cemiyette kan- kası olan Calep Mandrake'yi koruyarak Willi'ye sırt çevırecektir. Filmin bundan sonrası bu mücadeleyi anlatır. Aslında çok önemli birkonu olan "üni- versitelerdeki gjzli cenüyeüer" olgusu bir aksiyon filmi yapmak uğruna harcan- mış. Amerikan üniversitelerindeki bu ol- gu, toplumlardaki "gizli cemiyet üyeK- ği" ile hayatta başanlı olmayı güvence altına almak isteyen bir anlayışın ürünü- dür ve Amerika'ya özgü değildir. Seç- kin gençleri içlerine alarak onun yetenek- lerinden yararlanan, buna karşılık ona olanaklar sunan kuruluşlar, toplumlarda- ki gizli yöneticileri kendi içine almayı amaçlarlar. Toplum basamaklannı hızla yükselme karşılığında ondan istedikleri de, yaptıklan gızh' işlenn ortağı olmasıdır. Böylece, gizli cemiyetin içindeki "özel gnıp halkalan" da belirlenir. Her şeyden haben olanlar lıderin çevresindeki en dar halkada yer alanlardır. Kimı şeyleri bi- lip kimilerini bilmeyenler ise birbirini çevreleyen halkalarda yerlerini alırlar. Filmin önemli sözünü, onradan öldürü- len Willi söyleyecektir: "Bir şey hem giz- li hem elitse, iyi olamaz". Bütün toplum- lardaki "gizli etitier" enınde sonunda yal- nız kendilerinin bileceği kötülükleri üre- tir sonra da onlan savunmaya başlarlar. Bizim toplumumuzda da böyle oluşum- lar görülmektedir. Gençlerin kimlik ara- yış yaşı olan 12-13 yaşlarından başlaya- rak "gizK ve özelbilgüereve amaçlarasa- hip olmak" isteği, onlara gizlilik ve özel olmayı vaat eder. Yetenekli ve cesur pek çok genç, daha tam olarak ne olduğunu bilmediği oluşumlara arkadaş desteği, merak. keşfetme isteği ile katılırlar. Bun- lann bir bölümü "Bir gençtik deneyimi" olarak kalır ama arkasında ancak birkaç kişinin bildiği özel amaçlar olanlan ise genç insanın hayatında önemli yer tutan izler bırakır. Skulls gibi, hayat boyu üye- lik veren gizli cemiyetler artık gencin geleceğini ipdtek altına almıştır. Bun- lardan kurtulmak için çok mücadele et- mek gerekir. Filmde, başlangıçtaki kürek yanşı gi- bi, sonraki düello sahnesi gibi çok güzel sahneler yer almış. Ancak filmin çoğu yeri gereksız abarular, aksiyon uğruna ya- pay hızlandırmalar, basit trüklerle dol- duruknuş. Amerikan sinemasının genç- ler için düşündüğü hız, gizem, entrika fil- min asıl öğesı olan bireysel hesaplaşma- yı gölgelemış. Oysa filmde asıl verilme- si gereken, gençlerin kendisiyle hesap- laşması ve kuşaklar arasındaki çelışkiy- di. Bu çatışmanın ipuçlan verilmiş ama derinlik kazandınlamamış. tki yıldız ye- ter de artar. Amerikan sinemasmın gençleriçin düşündüğü hız, gizenı, entrika 'Sakh Seçilmişler'in asıl öğesi olan bireysel hesaplaşmayı gölgelemiş. Margaret Drabble'ın son romamnda annesini anlatmasını Antonia Byatt hoş karşüamadı. Rakip yazar kardeşlerin kavgası KültürServisi-Iııgilte- re'nin ünlü kadın yazar- lan MargaretDrabbte ve Booker ödülü sahibi An- tonia Byatt, hiç de iyi an- laşamayan iki kız kardeş. Hem kişisel hem de rakip olmalanndan kaynakla- nan nedenlerden ötürü bir türlü banşamayan kız kar- deşlerin arasındaki bağ- lar, Drabble'ın annesin- den esinlenerek yazdığı 'The PepperedMoth' ad- lı son romamndan sonra kopma noktasına geldi. Hayal ürünü bır roman olsa bile Drabble. 'düş kmkbğma uğramış, ent- rikacı bir kadın' olarak tanımladığı annesinin öy- küsünü anlattığını ınkâr etmıyor. Byatt ise kız kar- dcşınin annesı hakkında bir kitap yazmasını hoş karşılamadığmı, çünkü olaylan tek taraflı birba- kış açısıyla ele almasın- dan endişe ettiğıni betir- tiyor. Kitap, Drabble'ın kı- zınm yazdığı ve büyük- annesiyle kızlannın ara- sındaki sevgıden yoksun ilişkiyi konu alan bir şi- irle başhyor. Sonsöz ise yazann annesiyle ilgili düşüncelerini içeriyor. Roman, Drabble ve Byatt'ın annelerine ben- zer bir portre çizen Bes- sie'nın Yorkshire'dan Cambridge'e öğrenım görmek için gelmesiyle başlayan öyküsünü anla- tıyor. Yazar kız kardeşler ve anneleri Marrie'nin Cambridge'te öğrenim görmüş olmalan ve kar- deşler arasındaki rekabe- tin öğrencılik yıllannda başlaması da roman açı- sından dikkat çekıci bir noktayı oluşturuyor. Ne var kı ünlü kız kar- deşler arasındaki anlaş- mazlıklar pek de alışıl- madık bır şey değıl. VTr- ginia VVoolfve kız karde- şi Vanessa ile Joan Fon- taine v e Olhia de HavU- land'ın da iyi geçineme- yen, rakip kardeşler ol- duklan biliniyor. Psikolo- ji uzmanları, kardeşler arasındaki farklılıklan. ebeveynlerin her bir ço- cuğuna davranışlannda- ki farklılığa bağlıyorlar. Sting, msan ayında Ortadogu turnesine çıkacak • DUBAI (AFP) - Rock şarkıcısı Sting, nisanda yapacağı Ortadogu turuna Dubai'den başlayacak. Özellikle 'Brand Nevv Days' albümündeki Arap etkilerinin ağırlıkta olduğu şarkısı 'Desert Rose'u Ortadoğu'da seslendireceği için çok heyecanlı olduğunu belirten Sting, 19 ve 20 Nisan'da vereceği iki konserin ardından Amman, Kahire, Tunus ve Kazablanka'da da konserler verecek. Rock gitaristi Rob Buck öJdü • PITSBURG (AA) - Amerikalı rock grubu ' 10.000 Maniacs'm (10.000 Manyak) gitaristi Rob Buck 42 yaşmda karaciğer yetmezliğinden öldü. En son Hillary Rodham Clinton'm senato seçimleri kampanyasmda çalan Buck, grubun 'These are Days', 'Hey Jack Kerouac' ve 'What's the Matter Here?' gibi parçalanna imza atmıştı. Grubun 1981 yıhnda kurulduğu Nevv York'un Jamestovvn bölgesinde tek başına yaşayan Buck, 6 yaşında gitar çalmaya başlamış ve 'The Jimmy Hendrix Story' adlı filmde rol aldıktan sonra 1974'te profesyonelliğe adım atmıştı. Steven Gustafson, Jerry Augustyniak, John Lombardo ve Mary Ramsey'den oluşan 10.000 Maniacs'm aralannda 'The Wishing Chair', 'In My Tribe', 'Blind Man's Zoo', 'Our Time in Eden' ve 'MTV Unplugged' gibi çalışmalannın da bulunduğu albümleri milyonlarca satmıştı. Coen kardeşlerin son filmi 5 Ocak'ta gostenimde • Kültür Servisi - Joel ve Ethan Coen'in 'O Brother, Where Art Thou' adlı komedi filmi 5 Ocak'ta Pringles Cinema Club sinemalannda gösterime girecek. Başrollerini George Clooney, Daniel Von Bargen, Tim Blake ve Charles Durnıng'in paylaştıklan film, Mississippi'de hapisten kaçan üç kafadann heyecanlı ve komik öyküsünü anlatıyor. Joel ve Ethan Coen senaryoyu, Homeros'un klasik eseri 'The Odyssey'den ılham alarak günümüze uyarladıklannı ve fıhnin tavır açısından 'Raising Arizona', 'Fargo' ya da 'Miller's Crossing'den çok farklı olduğunu belirttiler. CUMOK Tiyatro Kulubü'ne başvupıdar süpüyor • Kültür Servisi - CUMOK Tiyatro Klubü. Kadıköy Avrasya (Ekin) Sanat Merkezi'nde kasım aymdan bu yana çalışmalannı sürdürüyor. Köye dönüşmüş bu büyük kentte yaşarken tanık olunan kültürel etkinliklerde tüketici değil üretici olmak ve günlük yaşamın getirdiği tekdüzeliği sanann öncülüğünde değiştirmek isteyen 15 yaş üstü herkesi aralanna beklediklerini söyleyen kulüp üyeleri, başvurulan aralık ayı sonuna kadar kabul edecekler. (334 98 64) BUGÜN • BABYLON'da saat 23.00'te 'Depeche Mode Party Gecesi' gerçekleştirilecek. (292 73 68) • AKM BÜ\XIKSALON'da saat 19.00'da şef Alesander Rahbari yönetimindeki tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Mahler'in '5. Senfonisi'nı seslendırecek. ı^jy JO uuj
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle