25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARAUK 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Büyükşehir açılışlan • Istanbul Haber Servisi -ISKlÜsküdarHizmet Binası ile restore edilen tarihı 3. Ahmet Çeşmesi, Istanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Ümit Özerol tarafindan törenle açıldı. • Zopunlu deprem sigortası için öneri • tstanbul Haber Servisi - Ankara Sigorta Genel Müdür Vekili Can Başar yaptığı açıklamada, Doğal Afetler Sigorta Kurumu'nun (DASK) hedeflediği 11 milyon konutu sigortalayabilmesi için mutlaka bir denetim mekanizması kunnasının gerektiğini bitdirdi. Şehit komando toprağa verildi • tstanbul Haber Servisi - Diyarbakır'da şehit olan jandarma komando er Mahmut Koç'un cenazesi, 1. Ordu Komutanlığı yanındaki Selimiye Camii'nde öğleyin kılınan namazdan sonra, Ümraniye Kocatepe Mezarlığı'nda askeri törenle toprağa verildi. jSKhten tatil önlemleri • tstanbul Haber Servisi - Istanbul Su ve Kanalizasyon Idaresı'nden (ISKÎ) yapılan açıklamada, Şeker Bayramı ve yılbaşı tatili nedeniyle önlemler ahndığı, su, kanal, anza, tamir-bakım hizmetlerine 24 saat kesintisiz bir şekilde devam edilebilmesi için nöbetçi ekipler oluşturulduğu belirtildi. Ekvapur seferleri • Istanbul Haber Servisi - Türkiye Denizcilik tşletmeleri'nden(TDt) yapılan açıklamada, Şeker Bayramı ve yılbaşı nedeniyle çeşitli hatlara ek vapur seferleri konulduğu bildirildi. Açıklamaya göre yılbaşı gecesi Büyükada'dan saat 23.30'dan hareketle Heybelıada-Burgazada- Kınalıada-Bostancı şeklinde düzenlenen sefer, saat 24.00'te Büyükada'dan başlayarak aynı hatlarda yapılacak. Aynı akşam Karaköy'den Haydarpaşa-Kadıköy'e, Kadıköy'den de Haydarpaşa-Karaköy'e saat 23.30 ve 24.00'te ek seferler yapılacak. Yaşlılar için ittaryemeği • tstanbul Haber Servisi - Istanbul Fener Rum Patriği 1. Bartholomeos, Darülaceze'de kalan yaşlılar için iftar yemeği verdi. Yemeğe, Darülaceze Vakfi Başkanı Cahit Özden ve eşi Yakut Özden'in de aralannda bulunduğu yaklaşık 600 kişi katıldı. Okullarda bilgisayar • ANKARA (AA) - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Ortaöğretim Genel Müdürlüğü'ne bağlı liselerde okutulan bilgisayar dersinin programını yeniledi. Yeni öğretim programında, bilgisayann her alanda yaygın kullanıldığı vurgulanarak gençlere ortaöğrenimleri sırasında bilgisayan tanıtmanın ve bilgisayarla yapabilecekleri işleri öğretmenin kendilerine yön vermede yardımcı olacağı kaydedildi. Programda, bilgisayarla ılgili alanlarda işsizlik olmadığı. hatta işgücüne ıhtiyaç duyulduğu belirtilereİc gençlerin bilgisayar kullanmasım sağlamanın eğitim kurumlannın hedefleri arasında bulunduğu ifade edildi. Bu çerçevede, mternet de ders programına alındı. DSPAydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, polis ve eylemlerini Cumhurîyet'e değerlendirdi 'Polis siyasallaştınldı' DUZYÂZI • 12 Eylül öncesi emniyet güçleri toplumdaki sağ-sol çatışmasında, bu çatışmanın bir tarafi gibi davranmaya, çatışan taraflardan sağ görüşlülerle açık bir işbirliği içinde olmaya zorlanmıştır. Toplum, bu işbirliğinin ne boyutlara ulaştığını Susurluk kazasında aralanan perdede bütün açıklığı ile görmüştür. TÜREYKÖSE ANKARA -Eski TBMM tnsan Haklannı Inceleme Komisyonu Başkanı, DSP Aydın Milletveki- li Sema Pişkinsüt, polisin tarihsel süreç ıçensınde siyasallaştınla- rak baskı, şiddet ve işkence uygu- lamalannın aracı yapılmak isten- diğine dikkat çekti. Emniyet güç- lerinin sağ- sol çatışmasında taraf gibi davranmaya zorlandıklannı belirten Pişkinsüt, "Polis kitlesi tophunumuzdayaygın olan şiddet kültürûnden besiendi, 12 Mart ve 12 Eylûl gibi ild mudahate ve dar- beyle şiddete yönlendirildi. siya- saDasbnkh ve 12 Eylül Anayasası ile bu davranışlanna yasal daya- naklar ohışturuldu" diye konuş- tu. Sema Pişkinsüt, Emniyet Ge- nel Müdürü Turan Genç'ın afla ilgili parlamentodaki kulis faali- yetlerinin ve açıklamalannın ey- lemleri teşvik ettiğını bildirdi. Pişkinsüt, polisin tarihsel geli- şünini ve Çevik Kuvvet ekipleri- nin eylemlerini Cumhuriyet'e de- ğerlendirdi. Sorulanmıza Pişkin- süt'ün verdiği yanıtlar şöyle: - Kamuoyu poBs teşkilatı ve h u- kuk devktinin sorunlannı aşarak getişmesini beklerken geçen hafta tedirgin edkri baa olaylar yaşan- dı. Son getişmeleri nasü değeıîen- diriyorsunuz? - Ülkemizde bu sonınu ele alır- ken günümüze uzanan bir çelişki- ye dikkat çekmek gerekiyor. Cumhuriyetimizin kuruluşundan çok partili sisteme geçtiğimiz 1946 yılına kadar yani tek parti yönetiminde, çağdaşlaşma ve uy- garlık yolunda önemli adımlar atümasına karşın çok partili sis- teme geçişle birlikte biçimsel, yalnız seçime indirgenmiş bir de- mokrasi uygulanmaya başlanmış, demokrastnın özünü güçlendire- cek reformlarda ise yavaşlamalar meydana gelmiştir. Çellglclnln nedenlerl Bu çelişki iki nedenden kay- naklanmaktadır: Bunlardanbirin- cisi, cumhuriyetimizin ulusal kur- tuluş hareketine dayanmasının bir sonucu olarak başlangıçta olağa- nüstü bir dinamizme ve toplumu ileriye götürecek radikal kararla- n alma ve uygulama şansına sa- hip olmasıdır. Ancak her devrim- ci harekete karşı zamanla bir tep- ki meydana gelir ki bu da son de- rece doğaldır. Kemalist uygula- malara tepkiler de kendisini çok partili dönemde göstermiştir. Ddnci olarak ise Ikinci Dünya Sa- vaşı'ndan sonra ortaya çıkan So- ğuk Savaşuı yarattığı olumsuz ko- şullardan kaynaklanmıştır. Soğuk Savaş boyunca Türkiye, Batı Blo- ğu içinde bir kanat ülkesi konu- munda yer almıştır. O koşullarda demokrasiden çok Batı Blokunun Sovyet sistemine karşı kendisini koruması, askeri ve ekonomik gücünü geliştirmesi stratejisi da- ha önemli görühnüştür. Nitekim bu süreçte Ispanya ve Portekiz'de- ki faşist rejimlerden çok fazla ra- hatsızlık duyulmamış, Yunanis- tan ve Türkiye'de gerçekleştirilen darbeler ise hoşgörüyle karşılan- mıştır. Kadrolaşma 1961 Anayasası, toplumsal ge- üşmemiz açısından yeni bir aşa- ma oluşturmuştur. Gelişmeye başlayan özgürlük ortamı top- lumda açılımlara olanak sağla- mışür. Bu dönemde toplumcu ve eşitlikçi sol düşünceler büyük bir yayguüık kazanmışür. Ancak So- ğuk Savaş koşullannda bu düsün- celer sağ iktidarlar tarafindan ül- ke için bir tehdit unsuru olarak görülmüş ve şiddetle bastınlma- ya çahşıhnıştır. Yine toplumsal muhalefette yer alan ve şiddeti yöntem olarak benimsemeyenler- İe benimseyenler arasında her- hangı bir aynm da gözetilmemiş- tir. Bu yaklaşımlardan etkilenen kurumlanmızın başında Emniyet Teşkilatı gelmektedir. Toplumda- ki siyasi ve ideolojik aynşmalar bu kuruma da yansımış. 12 Mart 1971 müdahalesi ve 12 Eylül 1980 darbesi ile teşkilattaki tek yönlü siyasi ve ideolojik kadro- İaşma büyük bir yaygınuk kazan- mıştır. Aynca MSP ve RP'nin ik- tidarda olduğu dönemlerde siya- sal Islamcı kadrolaşmalar da mevcut durumun üzerine eklen- miştir. -PoBsin şiddete egüimti ounası- nın atbnda ne yaoyor? -12 Eylül 1980 öncesi emniyet güçleri toplumdaki sağ-sol aynş- Pişkinsüt, polis eylemini destekkyen açıklamalann bukuk devletinin gelişimini engeDeyeceğini söyledi. ması ve çatışmasında, bu çatış- manuı bir tarafi gibi davranmaya, çatışan taraflardan sağ görüşlü- lerle açık bir işbirliği içinde olma- ya zoıianmıştır. Susurluk kazası Toplum, "devlete yardnncıgüç- ler" olarak tanımlanan bu kesim ile yapılan işbirliğinin ne boyut- lara ulaştığını Susurluk kazasın- da aralanan perdede bütün açık- lığı ile gprmuştür. Günümüzde Susurluk gizlerini bünyelerinde banndıranlann, mevcut yapılann devamından yana olmalan ve za- rar görecekleri endişesi ile yeni- liklere karşı çıkmalan, bu bağ- lamda siyaset alanında yer alma- ya devam edenlerin ya da ilişki- lerini devam ettirenlerin bu ey- lemlere destek ohnalan son dere- gösterilmesi ve görülmesi olgu- sudur. Işte toplumda şiddet kültü- rünü yaratan ve besleyen bu du- nımdur. Şiddet kültürü, devletin zorkullanma yetkisine sahip olan başta emniyet güçlerini bu yönde teşvik etmekte, hukuk devleti ve demokrasinin güçlenmesinde ve insan haklan uygulamalannda ise ciddi sorunlar yaratmaktadır. Bir başka sorun, ülkemizde toplumsal olaylann olağanüstü boyutlara ulaşması nedeniyle po- lis gereksiniminin artmasından kaynaklanmaktadır. Bu gereksi- nimin karşılanabihnesi için eği- timleri, nitelikleri yeterli olma- yan, ancak siyasi eğilimleri çok belirgin birçok kişi, kısa süreli kurslardan geçirilerek emniyet kadrolanna ahnmıştır. Bu perso- nelin özellikle toplumsal olayla- ra müdahalede kullanılan Çevik • Hiç kimse "Hükümet al affını başına çal, Polisler içerde katiller dışarda" gibi sloganlann yanında kamuoyuna silahlann gösterilmesini sosyo-ekonomik koşullara tepki gibi gösteremez. Kimi siyasilerin, eylemleri destekleyici değerlendirmeleri ise hukuk devletinin gelişimini engelleme yönünden önemlidir. ce anlamlıdır. Yine Susurluk ka- zası, 1984'te silahlı eyleme baş- layan PKK ile yürütülen müca- dele gerekçe gösterilerek krrni za- man yasalann dışına çıkıldığı, hu- kuk devletinde olmaması gereken uygulamalann gerçekleştirildiği- ni de ortaya koymuştur. Bu ne- denle "Yeşil, Çath, Bucak*,gibi adlann Susurluk dosyasında sık- ça geçmesi rastlantı değildir. Son polis eyleminde dile getinlen ki- mi sloganlann hukuk kurallartnı hiçe sayar nitelikte olması hem geçmiş uygulamalan hatırlatma- sı hem de geleceğe yöneük kuş- kular doğurması açısuıdan dü- şündürücüdür. Toplumun en büyük örgütü devlettir. Devletin. uygulamalan bütün topluma örnek ohnaktadrr. Karakolda, kışlada, okulda yay- guı olarak yaşanan şiddet, aileye ve bireylere de yansımaktadır. Ancak asıl üzerinde duruhnası gereken, devletten başlayan bu şiddetin toplumun büyük çoğun- luğuna dalgalar halinde yayüma- sı ve olağan karşılanarak meşru Kuvvet'te görevlendiriknesi ise mevcut sonmlan daha da ağırlaş- tınnaktadu". şiddet Kültürü Özetle, pohs kitlesi toplumu- muzda yaygın olan şiddet kültü- rûnden besiendi, 12 Mart ve 12 Eylül gibi iki müdahale ve darbe ile şiddete yönlendirildi, siyasal- laştınldı ve 12 Eylül Anayasası ile bu davranışlarma yasal daya- naklar oluşturuldu. Böylece de- mokrasi, hukuk devleti ve insan haklanmn geliştirihnesinde son derece önemü bir işlevi olabile- cek polisler, neredeyse bunlan tehdit eden, demokratik açıhmla- ra karşı koyan ve tepki gösteren bir noktaya getirildi. Son yıllarda teşkilat içerisinde gerek eğitim, gerek teknik ve gerekse uygula- ma alanında pek çok iyileştirme yapılmasına rağmen yeterli olma- dığı bir kez daha görüldü. Bu ko- şullarda polis teşkilannın yeniden ele almarak toplumsal istekler doğrultusunda yapılandınhnası • Son yıllarda teşkilat içerisinde gerek eğitim, gerek teknik ve gerekse uygulama alanında pek çok iyileştirme yapılmasına rağmen bunun yeterli olmadığı bir kez daha görüldü. Bu koşullarda polis teşkilatının yeniden ele alınarak toplumsal istekler doğrultusunda yapılandınhnası zorunlu hale gelmiştir. muamele ve işkence suçundan yargüanan ve mahkûm olan po- lislere sahip çıkması, meydana gelen eylemleri teşvik edici ol- muştur. Herhalde bir kamu görev- lısinın siyasi nitelikteki bu tür gi- rişimleri ve açıklamalan sorum- lu bir davranış olarak göriilemez. Emniyet Genel Müdürü'nün bu girişimleri ve açıklamalan karşısında Içışlen Bakanı'nuı mutlaka gereğini yapması gerek- mektedir. Tepkisini ortaya koyan Içişleri Bakanı'nnı eylemleri yo- rumlarken provokasyondan, çı- karcılardan vb. söz etmesine kar- şın sloganlann siyasi içenğıne de- ğınmemesi dikkat çekicidir. -İşkenceileilgilikomisyon baş- Ifanhgı çahynalannrz çwypvp«in- de son genşmeJeri irdeled^mizde dikkat çeken bir gözleminiz ya da değeriendirmenİ2 var mı? iskencecl polisler - Eylemler akla şu soruyu da getirmektedir: Kötü muamele ve işkence suçundan yargüanan ve mahkûm edilen polisler, bu suçu işleyenlerin küçük bir azınlığı nu- dır ve bu eylemlere amirlerinin baskılan ile mi yöneltihTÜşlerdir? Yetkililer bu sorumluluklan ne- deniyle kötü muamele ve işken- ce suçunun af kapsamuıa girme- si yönünde söz mü vermişlerdir? Bu hassas noktaya TBMM İnsan Haklannı Inceleme Komisyonu tarafindan hazırlanan "Soruştur- ma ve Kovuşturma Istanbul Ra- poru 2000"de de "Tutukevi, ce- zaevi, karakol gibi adhye ve emni- yet birimlerinde zaman zaman görülen kötü muamete ve işkence gjbi insan haklan sorunlannın çö- zümü ashndaçokzordeğildir. Bu- nun için,uygulamalardaki gerçek sorumluları doğru teşhis etmekve saldamadan kamuoyuna teşhiret- mek yeterli olacaknr. Gerçek so- nımluiartseşundhe kadar genei- tilde samkhğı gibi,emni>etamir ve memurlan De cezaevi amir ve in- faz memurlan gibi orta ve ait ka- demegöreviiler değB; mülldvead- li idarenin en ûst kademekri, ya- ni Valilik ve Başsavcıhk makam- laruur. Çünkü bu ild makamın bütün sistemi denetleme ile yönet- me görevteri ve yetldteri varthr" biçimindeki ifadelerle dikkat çe- kihneye çahşıbnışür. Slyasl Içeritcll eylemler Bu eylemlerin siyasi içerikli ol- duğu kabul edihnelidir. Bu ey- lemler siyasi nitelikte olduklan gibi aynı zamanda organizedir. Nitekim bu durum Içişleri Baka- nı'nuı açıklamalannda da yer al- mıştır. Hiç kimse "Kana kan, in- tikam", "Hükümet istifa", "Hü- kümet al affinı başına çal", "po- Bsler içerde katiller dışanda", -YaAûahbismfflahAUahüekber'' gibi sloganlann yanında kamu- oyuna silahlann gösterilmesini sosyo-ekonomik koşullara tepki gibi gösteremez. Kimi siyasile- rin, eylemleri destekleyici değer- lendirmeleri ise hukuk devletinin gelişimini engelleme yönünden son derece önemlidir. - Başbakan Ecevıt, son olayta- nn, bir yerierden düğmeye basıl- nuş obbfleceği kuşkusunu günde- megetirdiğmi söyledL Sizinbu ko- nudaki değenendirmeniz nedir? - Tabii üzerinde durulması ge- reken bir başka boyut, olaylann meydana geldığı koşullann ban- kalar operasyonuna, Türkiye'de yaşanan ekonomik krize, AB ile olan ilişkilerinde sorunlann ya- şandığı ve bunun tartışmalara ne- den olduğu bir döneme denk gel- mesidir. Bütün bunlar, olaylann "bir yerierden düğmeye basıfaı- rak" yönlendirildiği kuşkulannı da gündeme getirmiştir. Ancak bu varsayımlann tümü doğru ol- sa bile eylemlerin istihbaraünın önceden yapılamamasuun hiçbir biçimde mazereti olamaz. - Size göre, Türidye'nin karşı karsıya bulunduğu sorunlann çö- zûmü nedir? - Türkiye temel toplumsal so- runlan yanmda jeopolitik konu- mu nedeniyle de birçok kez kriz ile karşılaşmışUr. Kimi zaman de- mokratik gelişmesi kesintiye uğ- ramışör. Türkiye bu krizi de aşa- caktır. Bunun için herkese, en başta da devletimize büyük gö- revlerdüşmektedir. ŞefTafbiryö- netim, toplumsal talepleri dile ge- tiren ve bunun takipçisi olan sivil toplum ile bunlan dikkate alan bir yasama ve hızlı, etkin işletilen bir yargı bu krizin aşıhnasmın hem gereği, hem koşuludur. zorunlu hale gehniştir. - Polis otosuna >apılan sakunyı siz nasıl değerlendiriyorsunuz? - Kuşkusuz üzerinde pek çok bUimsel çahşmanın yapıldığı, da- ha da yapılması gereken polisi- mizin sosyo- ekonomik koşulla- nnın elbette irdelenmesi, gereği- nin yapılması ve izlenmesi gerek- mektedir. Daha çok alt- orta gelir gruplannın temsilcileri olan po- lisler, toplumun geniş çoğunlu- ğunun değer yargılannı temsil et- mekte ve bu değer yargılan ile hareket etmektedirler. Ekonomik sorunlan fazla, çahşma koşullan ise son derece ağirdır. Eylemlerin yorumu Bununla beraber böyle geniş değerlendirmeden sonra Istanbul Gaziosmanpaşa'da Çevik Kuvvet otosuna 11.12.2000 tarihınde ya- pılan, iki pohsin öldürülmesi ve çok sayıda polisin yaralanmasuıa neden olan silahlı salduınm ateş- ledığı, ülkenin değişik illerinde i- ki gün devam eden polis eylem- leri doğru olarak yorumlanabüir. Eylemden sonra basında polis araçlanna silahh saldınlann yapı- lacağma dair iki ay önce değişik kaynaklardan bilgüer alındığuun yer ahnası ise son derece düşün- düriicüdür. Değişik varsayımlar- la açıklanmaya çalışılan bu son derece önemli konunun çok iyi araşnnhnası gerekmektedir. - Emniyet Genel Müdürü Tu- ran Genç, af görüşmeleri sırasın- da TBMM'ye gelerek işkenceci poUslerin affedilmesi için kulis yapo. Bu konunun gündeme gel- mesinin eylenuerdeki rolü nedir? - Emniyet Genel Müdürü'nün afla ilgili olarak parlamentoda kulis faaliyetlerinde bulunması ve yasanın kabulünden sonra da "herkes affedüdi Türk polisi affe- dflmedi'', "bu tepki doğurur" yö- nündeki ifadelen, böylece kötü ORHAN BÎRGtT Ara Rejim mi Para Rejim mi? l Istanbul Ticaret Odasrnın, 77 meslek grubuna bağlı 300.000 üyesinin delege sistemi ile temsil edildiği oda meclisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tüm seçilmiş üyelerini aşağılayan bir çözüm yolu olarak MGK'nin kurdurtacağı teknokratlar hükümeti önerisi, acaba cezaev- lerindeki ölüm oruçlanna yapılan müdahalede atılan sis bombalan ardında mı kaldı da yeterli tep- kiyle karşılaşmadı? Yerini, teknokratlardan oluşmuş bir başbakan ile bakanlara bırakması öğüdünü alan 57. hükümetin başkanı, dün öğle saatlerinde gazetecilere Mehmet Yıldınm'ın sözlerini sorumsuzluk ifade- si olarak nitelendiriyor ve "Hele hele iş çevrelerinin buna gereken tepkiyi göstereceklerine inanıyo- rum" diyor. Diyor ama, başbakanın bu beklentisini yanıt- layan sadece iki işadamı var. Bunlardan birincisi Müstakil Sanayici ve Işadamlan Birliği Başkanı Ali Bayramoğlu. Bayramoğlu, Yıldırım ile konuyu görüşerek sözlerinde düzeltme isteyeceğini söylüyor. Otekisi, devletin haber ajansı AA'nın ekonomi bülteninde yer alan habere göre, Yıldınm'ı darbe çağnsı yaptığı için istifaya çağıran, ama adının açıklanmasına nza göstermeyen ülkenin büyük bir holdinginin başkanı! Öyle anlaşılıyor ki, sayın holding başkanı, utanç verici diye nitelendirdiği bu konuşma için kimliğini açıklarsa, Mehmet Bey'in hışmından çekiniyor. Demek ki, Başkan Yıldırım işadamlannı bayağı sindiren bir doğaya sahip. Bu yüzden de, önceki gün İTO'nun bütçe görüşmelerinin ele alındığı meclis toplantısındaki demokrasi dışına çıkma önerisini, televizyonlardan izleyebildiğimiz kadan ile cılız bir iki alkış ile karşılayanlar oluyor, ama sı- ra kapağına vurarak söz isteyip açıklama isteyen meclis üyesine pek rastlanmıyor. Ama Yıldınm'ın sözlerine bu tür ara rejimler sı- rasında başlanna pişmiş tavuğun başına gelme- yenin kalmadığını yaşayarak saptayan işçilerden, özellikle DİSK Genel Başkanı Süleyman Çele- bi'den tepki geliyor. Celebi, İTO Başkanı'na ve yö- netimine "demo/cras/ye düşman o/up olmadıkla- n" sorusunu yöneltiyor. Celebi bu sözleriyle 12 Eylül teknokratlar hükü- metinin sessiz seyredişi karşısında, cezaevinde geçen günlerinin birikimi ile konuşurken aynı gün- lerde Yıldınm ve arkadaşlannın hangi resepsiyon- larda kımlere kadeh kaldırdığını elbette unutmuş olmadığını da ortaya koyuyor. Tesadüf bu ya? fTO Başkanı'nın kendi meclisi- nin resmi toplantısında seçilmiş parlamentonun bütün üyelerini yetersiz ve yeteneksiz görerek Tür- kiye'de ivedilikle bir teknokratlar kabinesinin işba- şına getirilmesi için çağn yaptığı haberleri ile aşa- ğıda özetle değineceğim iki başka haber, aynı ta- rihli gazetelerde yer alıyor. Birinci haber öylesine bir ara rejimin işbaşına getirdiği bir teknokratlar-sözde seçilmişler karma- sının hükümet etme görevine çağnldığı 12 Mart ara rejimi sırasında, hiçbir ölüm eylemine kanşmadık- lan hakje ölüm cezasına çarptınlan Deniz Gezmiş, Hüseyin Inan ve Yusuf Aslan için, Milliyet gaze- tesine konuşan Süleyman Demirel'e ait. Döne- min çoğunluk partisınin genel başkanının, "Deniz Gezmiş'e yazık oldu" diye başlığa çıkartılan söz- leri, 30 yıl sonra bile süregelen bir vicdan azabının tepkisi ile söylenmiş olmalı. O Meclis'te bulunan, özellikle Dilekçe Komisyo- nu'nun ikinci başkanı kimliği ile bu üç cezanın in- fazını önlemek için ordan oraya koşan birisi ola- rak kulağımdaki "üç, üç" haykınşlannı ve oylama- larda kalkan elleri elbette unutmam olanaksız. Ama, şayet Sayın Demirel ve onun gibi o ara re- jimin emir ve komutası doğrultusunda oy kullan- mış olanlar, şimdi samimi bir pişmanlık ve vicdan azabı duyuyorlarsa, bundan da sadece sevinmek ve Türkiye'nin aradığı banş döneminin kalıcı olma- sı için Mehmet Yıldınm'lann saytlannın prototip hale inmesini beklemek gerekiyor. İkinci haber de dünkü Akşam gazetesinden. 12 Mart'ın askeri savcısı Hâkim Yüzbaşı Baki Tuğ'un, 1970 de öldürülen Dr. Necdet Güçlü'nün katili olarak gösterdiği bir kimse ile ilgili. Savcı, "TRT, Dr. Güçlü'yü askeri öp öğrenctsi Erkan Dirik'/n öldür- düğünü yayınladı. Askeri Tıp Okulu Komutanı, TRT Genel Müdürü ile görüştü. Haberin bir daha yayınlanması önlendi. Sanık, tanık oldu" diyor- muş! Ara rejimin saymakla bitmeyen erdemlerinden bir örnek değil mi Baki Tuğ'un içine sindirerek an- lattıklan. Bir okul komutanı, cinayetle ilgili haberi sansürieyecek güçte ve bu sayede adam öldür- düğünü bildiği kişinin tanık olduğunu yıllar sonra açıklayan bir eski otorite.. Ara rejimlerin öyküleri saymakla ve anlatmakla bitmez. O rejimlerin kuruluşuna kimi iş çevrelerinin na- sıl yardımcı ve destek olduklannı günü gününe ya- kından izlemiş, dönemin önde gelen bir politika- cısı olarak bana, "Niçin böyle yaptılar" diye sorar- sanız, vereceğim tek kelimelik yanıt şöyle olur. Çünkü onlar para rejiminden çok mutluydularL Faks:0212-677 07 62 E-mail:obirgit(fl e-kday net izmir Lise öğrencisi okulda intihar etti İZMİR (AA) - Iz- mir'in Çiğli ilçesinde bir lise öğrencisi, okulda ta- bancayla intihar etti. Alınan bilgiye göre, Evka 2 semtindeki Na- ime Tömek Ticaret Meslek Lisesi son sınıf öğrencisi S. B. (15), sa- at 11.30 sıralannda, muhasebe dersinden yapılan sınav sırasında suııfta, yanmda getirdi- ği tabanca ile havaya i- ki el ateş etti. Korkuya ve paniğe kapüan öğret- men ve öğrencilerin arasuıdan dışan çıkan öğrenci, koridorda da bir el havaya ateş etti. Silah sesini duyan okul müdürü ve bazı öğret- menlerin müdahalesine rağmen S.B., merdiven- lerde bu kez 7.65 mm. çapmdaki tabancayı ba- şına doğrultarak ateşle- di. Ağır yaralı olan S.B, yapılan tüm müdahale- lere rağmen kurtanla- madı. Olaydan sonra S.B.'nin sınıfındaki öğ- renciler dışan çıkanl- mazken kimse de içeri sokulmadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle