17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ARAUK 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Kanadoğlu bugün Köşk'e çıkıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Yargıtay'daki seçimlerde Vural Savaş'tan daha az oy almasına karşın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na atadığı Sabıh Kanadoğlu ile bugün görüşecek. Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilecek kabul, saat 15.20'de başlayacak. Cumhurbaşkanhğı, görüşmenin basına kapah yapılacağını bildirdi. Tokarta 4 tutuklama • TOKAT(Cumhuriyet) - Tokat'ta gerçekieştırilen operasyonda, Yağmurlu Beldesi Belediye Başkanı Celal Yılmaz, encümen üyesi Hüseyin Özseven, Tahakkuk Memuru Ali Aykın ile koruma görevlisi Rıza Demirer, DHKP-C üyelerine yardım ve yatakhk yaptıklan iddiasıyla tutukJandı. Telekom'dan ucuz internet olanağı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Telekom, telefon hatlan üzerinden internete erişim aboneliğine, ucuzluk sağladı. Türk' Telekom'dan dün yapılan yazılı açıklamaya göre yeni yüla birlikte PSTN üzerinden interaete erişim ücretleri, abonelerin isteği doğrultusunda aylık, 3 aylık, 6 aylık ve yıllık . olarak ahnacak. Ücretler, aylık 2.5 milyon, 3 aylık 6 milyon. 6 aylık 10 milyon, yıllık 15 milyon lira olarak belirlendi. Uygulamayla yıllık aboneliğe yüzde 50 indirim sağlanarak abonelere ucuz erişim olanağı getirilmiş oldu. Uygulamadan yararlanmak isteyen abonelerin, en geç 31 Ocak 2001 tarihine kadar ilgili birimlere başvurarak mevcut sözleşmeleri üzerinden yeni abonelik sürelerini belirlemeleri gerekiyor. Başvuruda bulunulmaması halinde abonelıkler yıllık aboneliğe dönüştürülerek yıllık abonelik ücreti ahnacak 3 Hizbullahçıya 12 yıl hapis • ADANA(AA)- Şeriatçı terör örgütü Hizbullah'a yönelik operasyonlar çeTçevesinde Gaziantep'te yakalanan 4 kişiden Nasır Çeçen, Nusret Aslan ve Yasin Aslan, Adana DGM tarafından 12 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırıldı. Tutuksuz sanık Hüseyin Çelik ise serbest bırakıldı. Şehit polis ailelertne ödeme • ANKARA (AA)- tstanbul Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne ait servis otobüsünün 12 Arahk 2000 günü teröristlerce taranması sonucu şehit olan polis £ memurlan Tahir Toka ile •j Mehmet \li Acuz'un i; kanuni mirasçılanna j! toplam 43 milyar 867 milyon lira tutannda ödeme yapılacağı • bildirildi. DSP'li Düz'den sürpriz çıkış: Vicdanım rahat değil, destek vermeyeceğim Af yasası lıiikümeti böldüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Şartlı salıverme yöntemiyle dolaylı af getiren ta- san, dün f BMM Adalet Komisyonu'ndan da "virgülüne dokunuhnadan" geçirilirken oylamalarda iktidar partileri bölündü. Ko- misyon üyelerinden DSP'li Mustafa Düz "Vicdanım rahat değil, daha önce oy verdim ama fikrimi değjştirdim" diyerek affa karşı çıktı. Düz daha sonra yoğun baskılar üzeri- ne maddelerle ilgili görüşmeler sürerken top- lantıyı terk etti. ANAP'lı Yaşar Topçu, Ab- dullah Öcalan'ın da yararlanacağını savun- duğu yasaya destek vermezken MHP'li Edip Özbaş karşı oy kullandı. Yasa iktidar parti- lerinin yanı sıra FP'yi de böldü. Kapatılan RP'nin yasaklı lideri Necrocttin Erbakan'ı hapisten kurtaracak yasaya konusyondakı 5 FP'li üyeden 2'si destek verdi. Tasan, bugün TBMM Genel Kurulu'nda göriişülecek. Adalet Komisyonu'ndaki görüşmeler sıra- sında iktidar partileri bölündü. ANAP'lı Işt- lay Saygm ile trafik kazası geçiren MHP'li Mehmet Gül topiantıya katılmadı. DSP'li Mustafa Düz de sürpriz bir çıkış yaparak af- fa karşı olduğunu, yasanın düzeltilmesi için önergeler vereceğini açıkladı. Düz, "Ben bu yasaya daha önce, evet, dedim. Ama öyle, ol- du bittiye getirildi ki, daha sonra vicdan aza- bı yaşadım. Devlet kendisine karşı suçlan af- fetmiyor, bireysel suçlan affediyor. Vıcdan muhasebesi ile 'Ben ne yaptım' diye düşün- düm ve karanmı verdim. Şimdi vicdanen ra- hadadım" dedi. Mustafa Düz önceki akşam Başbakan Yar- dımcısı Hüsamettin Ozkan ile görüştüğünü vurgulayarak "Ben Adalet Komisyonu'na girmek istemedim, hukukçu olmadığmu söy- ledim. Ozkan bana, 'Senjokersin, hukuktan anlaman gerekmez, elini kaldınp ındırecek- sin' dedL tster atsınlar, ister ihraç etsinler, karanmı değişarmeın" diye konuştu. iktidar partilerinin 4 firesinin bulunması ve bazı MHP'li üyelerin nasıl oy kullanaca- ğının net olmaması üzerine tasannın madde- lerine geçilmesi oylanmadan çalışmalara bir süre ara verildi. Grup başkanvekillerinin devTeye girmesinin ardından yapılan oyla- mada yasanın maddelerine geçilmesi, 7'ye karşı 11 oyla kabul edildi. 3 FP ve 3 DYP'li millerveküinin yanı sıra MHP'li Özbaş da "hayır" oyu kullandı. ANAP'lı Topçu çe- kimser kalırken FP'li Fethullah Erbaş ile Fahrettin Kukaracı olumlu oy kullanarak ik- tıdara destek verdı. DSP'li Düz de önergele- rinin ışleme konulması ıçın yasanın madde- lerine geçilmesine olumlu oy verdiğini bil- dirdi. Düz, maddeler üzerindeki görüşmeler sürerken partisinden gelen baskılar üzerine toplantıyı terk ettı. Maddeler üzennde FP'li Nazlı Ibcak ile arkadaşlan bir dizi önerge verdi, ancak bun- lann hiçbiri kabul edılmedi. Toplantıyı terk eden Düz'ün önergeleri de kabul görmedi. Oylama sırasında DYP'lı MehmetGözlüka- ya "Soluğu dışarda aldı, korkusundan" de- di. Bırincı madde, 7'ye karşı 12 oyla kabul edilirken Erbakan'la ilgili 2. madde, 3'e kar- şı 15 oyla kabul edildi. Bu maddeye sadece 3 DYP'li milletvekili muhalefet etti. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Demirerin Deniz Gezmiş ve arkadaşlanna yönelik açıklamalanna tepki 4 Geç kaknnıış, samimiyetsîz sözler' tstanbul Haber Servisi - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirei'in, ölüm orucu eylemle- riyle ilgili yaptığı değerlendir- mede DenizGezmiş ve arkadaş- lannın idam edildiği günlerle benzerlik kurarak "O zaman da gençler bir hiç uğruna ölüme gh- tiler. 30 sene bunun etkisini sile- nıedik" yönündeki açıkJaması, geç kalınmış ve samimiyetsiz bir itiraf olarak değerlendirildi. Gezmiş ve arkadaşlannın avu- katı HaKt Çelenk, Deniz Gez- miş, Yusuf Aslan ve Hüseyin tnan'ın, bir hiç uğruna ölme- diklerini, bu 3 namuslu ve yurt- sever gencin Türkiye'nin ba- ğımsızlığı ve insanlanmızın mutluluğu için savaşım verdik- lerini söyledi. Demirel'in, 1961 Anayasası hakkında "Bu ana- yasayla memleket idare edile- mez" sözlerini sarf etmekle Anayasa Mahkemesi ve Danış- tay kararlanna karşı çıktığını anımsatan Çelenk, "Gezmiş ve arkadaşlan ise anayasayı ve de- mokrasiyi savundular. Onlar. bağunsıdıkvçdemokrasişehidi- dir" dedi. Gezmiş, Aslan ve Inan'ın idam edildiği günlerde, Demirerin de AP'nin başında ye bağu-mışlardı." Demırel' in açıklamasına tep- kiler şöyle: Bozkurt Nuhoğlu: "Çok geç kahnmış ve ciddi- yetsiz bir özeleştiri. Denizkr'in idamı TBMM'de ovlanırken De- • Bozkurt Nuhoğlu: Denizlerin idamı TBMM'de oylanırken Demirel başbakanlığının sekizinci yılında, deneyimli bir politikacıydı. Ayağa kalkıp iki adım yürüdükten sonra, bilinçli ve gür bir sesle idamlan onayladığını bildirmişti. olduğunu anımsatan Çelenk şöyle devam etti: "Meclis'te idam cezalaruun infazı görüşülürken Adalet Par- titiler, üç parmaklanm havaya kakhnp Yassıada'da idam edi- len Menderes. Zorlu ve Polat- kan'ı anunsatarak 'Üçe üç' di- mirel deneyimli bir politikacıy- dL İki adım yürüdükten sonra, bilinçli ve gür bir sesle idamlan onayİadığını bildirmişti. Yülar sonra yaptığı böyle bir açıkla- mada samimi oünadığuıı düşü- nüyorumT Haşmet Atahan: "1971'de gençler hiç uğruna öldüler. 30 yıl bunun etkisini si- lemedik. diyen Demirel, 30 yü aradan sonra, hiç değilseözeleş- tiri yapmah. '3'e 3' haykınşla- nyla, intikam duygulanyla, ci- nayet işlenmesindeki hatasuu kabul etmelidir. Demirel''in söy- lediği gibi Denizkr hiç uğruna ölmediler. Onlar, bağunsızhk mücadelesini her şeyin üstünde tuttular. Onursuzca yaşamak- tansa, onurlanyla ölmeyi göze aldılar. Mustafa Kemal'in 'Ya istiklal ya ölüm' şiannı 30 yd önce yaşatmaya ve sosyalizmle buluşturmaya çahşblar. intikam duygulanyla işlenen cinayetler- de sadece Deniz'ler katiedikne- di. Bağunsızhk ve demokrasi mücadelesi veren, nıilli kurtu- luşçu düşünceler de katiedikhV Gökalp Eren-. "Demirerin bu açıklamasuu, bir pişnıanlık belgesi olarak gö- rüyorum." Vural Savaş 'Sezer göreve izin vetmedi' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Seçimlerde birinci olmasına karşın Yargıtay Cumhuriyet Baş- savcıhğı'na yeniden atan- mayan Vural Savaş, Cum- hurbaşkanı AhmetNecdet Sezer'in, görevine devam etmesini engellediğini, bunun takdirini yurttaşla- ra bıraktığını savundu. Görevinin bitiminde emeküliğini isteyeceğini ve gerçekleri açıklayaca- ğını belirten Savaş, "îrti- ca ve bötücülük yanhlan- nın, ikinci cumhuriyetçile- rin, çıkar amaçh suç ör- gütkrinin sevinç çığhklan bitinceyekadar bekleyece- ğnn" dedi. Vural Savaş dün yazılı bir açıklama yaptı. Türki- ye Cumhuriyeti için bu- güne kadar yaptığı hiz- metlerin vatandaşlann büyük çoğunluğunca tak- dir edildiğini belirten Sa- vaş, "Yargrtay'da yapılan seçimde en çok oyu alma- ma rağmen, Cumhurbaş- kamnuzca görevimin de- vamına izin verümemesi, gerçeklerin vatandaşlan- mızca daha i\i algüanma- sma neden olacakür saıu- yorum" dedi. Irticacı ve bölücülerin, ikinci cumhuriyetçilerin ve çıkar amaçh suç örgüt- lerinin sevinç çığlıklan- nın bitmesini bekleyece- ğini kaydeden Savaş, "21 Ocak 2001 taribinden sonra gerçekleri halkmu- za açıklayacağım" dedi. Savaş, 19 Mayıs'ta Samsun'da yaptığı konuş- manın şu bölümlerine yer verdi: "Atatürk'ün düş- man devletler olarak nite- lendirdiği devletler, başka güçlü devletleri de arkala- nna alarak Lozan'm öcü- nü almaya hazırlamyor- lar. Medyamn önenıli bir kesimini, amaçlan doğ- rultusunda kullanabiu- yorlar." Savaş, "Küresel- leşiyoruz, devkti değil bi- reyi ön plana çıkamoruz, demokrasinin önünü açı- yoruz" gibi parlak amba- lajlara sararak yasa ve anayasa değişiklikleri ha- zırlandığını vurguladı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Önceki gece yansı saat 05.00'te telefon uzun uzun çal- dı. Bir felaket haberi almayı doğrusu beklemiyordum. Bir- kaç gündür bütün yollann tı- kandığını hissediyor ve çaresiz bir bekleme içine girildiğini gö- rüyordum. Yıne de müdahale dışında bir yol bulanabilir dü- şüncesiyle iyimser bir ruh hali içindeydim. Bu iyi niyetli iyim- serliğin ne kadar boş olduğu ortaya çıktı. Bütün Türkiye'yi sarsan dün- kü cezaevi manzaralanyla yüz yüze gelmemek için aylar önce harekete geçmiştik. Bir grup in- san, F tipi cezaevi projesinin mahsurlanna dikkat çekmiş ve bu mahsuriann ortadan kaldınl- masını istemiştik. Terörle Mü- cadele Yasası'nın 16. madde- sinin hukukun en temel ilkele- rini ihlal ettiğini belirtmiştik. Tepkiler bir grup insanla sınıriı olmayacak kadar büyüktü. Türk Mühendis ve Mimar Odalan Biriiği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği fJTB), Istanbul Barosu gibi konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlan da yaptıkla- îşte Bunu Durdurmak istemiştik n çeşitli açıklamalarda; bu ce- zaevlerinin tecrit mantığı nede- niyle insan haklanna ve ulusla- rarası standartlara aykın oldu- ğunu dile getirmişlerdi. Siyasi tutuklu ve mahkûmla- nn, açlık grevi ve ardından ölüm orucu yapacaklannı öğrendiği- mizde buna karşı olduğumuzu söyledik. Ölüme dayalı bir çö- zümün, yeni ölümlere neden olacağını bu ülkede yaşanmış onlarca tecrübe nedeniyle bili- yorduk. Böylesine gerilime yol açabilecek gelişmelerin yarat- tığı olumsuz sonuçlann yaban- cısı değildik. Açlık grevlerinin ardından ölüm oruçlan aşamasına geçi- lince, ölümün engelleyebilmek için çözümler aradık. Adalet Bakanlığı'nın izniyle bir grup yazar arkadaşımla Bayrampa- şa Cezaevi'ne gittik. Saatler süren konuşmalarda bir çözüm üretmeye çalıştık. Bakanlıkla tutuklulan bir noktada buluş- turmaya çabaladık. Bir çözüm umudunu yitirince, ara formül olarak sivil toplum örgütlerinin (TMMOB, TTB, istanbul Baro- su) devreye girmesini istedik. Salı, çarşamba ve perşembe günleri ve geceleri Mehmet Bekaroğlu'nun ve üç sivil top- lum kuruluşunun katılımıyla sü- ren görüşmeler de ne yazık ki sonuç vermedi. Bayrampaşa Cezaevi'ni perşembe gecesi terk ederken yorgun ve umut- suzduk. Bundan sonra olabile- ceklerin endişesi içindeydik. Üç dört gündür hükümet cep- hesinde süren sessizlik kaygı- lanmızı arttınyordu. Önceki ge- ce sabaha karşı başlayan mü- dahale, büyük acılara neden olacak yeni bir sürecin önünü açtı. Ölümler ölümleri çağırdı ve Türkiye, üzerinden dumanlar çıkan bir ülke haline geldi. Bun- dan sonra olacaklar, tedavisi otanaksız yeni yaralar açacak. Ne kadar insan ölecek, ne ka- dan sakat kalacak, bunları he- nüz bilmiyoruz. Bu felaketin zi- hinlerde yol açacağı yıkımlar ise işin bir başka boyutu. Cezaevlerinden dumanlar yükselıyor. içeride insanlarken- dilerini yakıyor. Tam birçılgınlık hali. Teğmen Dr. Necdet Güç- lü'nün öldürülmesi olayına ka- tılan bir milletvekili tam bu sıra- da demeç üzerine demeç veri- yor: "Devlet gücünû göster- miştir, doğrusu da buydu." Bir başkası hükümetin geç kaldığı- nı söylüyor. içeride neler olup bittiğini tam olarak bilmiyoruz. Ancak görünen o ki bu mü- dahalenin faturasının boyutlan büyük olacak. Bu bir "kurtarma operasyonu" mu? Çok tartışılır. Müdahale olmadan, bu so- run çözüiemez miydi? içeride- kileri ikna etmek mümkün de- ğil miydi? Hükümetin attığı adım yeterli miydi? Bütün bun- lar da çok tartışılır. Ancak tartışılmayacak bir gerçek var: Adalet Bakanı erte- ledim dediği F tipi cezaevini aç- tı. Sincan F Tipi Cezaevi'ne mahkûmlann nakledildiğini söyledi. Görüşmeleri başından beri yürüten Meclis İnsan Hak- lan Komisyonu üyesi Profesör Mehmet Bekaroğlu, müdahale nedeniyle ortaya çıkan manza- radan büyük üzüntü duyduğu- nu belirtti ve sözlerine şunlan ekledi; "Hükümet kamuoyunu aldattı. Adalet Bakanı kamu- oyuna ve bize F tipi cezaevine nakillerin ertelendiğini söyle- mişti. Öncekigün de bunu tek- rar etti. Ancak şimdi F tipine nakiller olduğunu söylüyor." T- MMOB Başkanı Kaya Güvenç ve TTB İkinci Başkanı Metin Bakkalcı da aynı duygular için- deydi. Türkiye'nin üzerinden ölüm dumanlan yükseliyor. Işte biz- ler, böyle bir manzaranın orta- ya çıkmasını engellemek için çaba sarf ettik. Felaket tellalla- n ve sertlik yanlılan, durumdan memnunlar. Belli ki bugün olanlaryanna kötü birmiras bı- rakacak. Yazık, çok yazık!.. Kimse öl- mesin istemiştik... GLOBALPOLİTtKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Bir Özelleştirme(me) Örneği Londra Belediyesi ile Işçi Partisi arasında, Londra metrosunun geleceği üzerine tarihsel birtartışmasü- rüyor. Bu tartışmada bir süredir unutulmuş biryakla- şım, tekrar gündeme geldi ve hızla egemen olmaya başladı: Bir kamu işletmesini en iyi bir şekilde hizmet vermek üzere yeniden yapılandırmak için mütkiyet biçimini değiştirmeye gerek yoktur! Sorunlar, yö- netiminde ve mali yapısında uygun düzenlemeler- le çözülebilir. Aslında bu hiç ilginç bir saptama değil! Kimi IMF / Dünya Bankası raporiannda da saptandığı gibi, bir işletmenin verimli çalışmasıyla mülkiyetinin biçimi arasında kurumsal bir bağlantı olmadığı gibi istatis- tiksel bir korelasyon da bugüne kadar bulunama- mıştır. 1980'lerde başlayan ideolojik saldın altmda, kamusal olanın kötü, verimsiz, özel olanın iyi, verim- li olduğunu kabul etmeyenlere deli muamelesi yapı- lır olduğu için sapla saman kolayca birbirine karışı- yor, sorunun yönetim ve finansman sorunu oldu- ğu kolayca gözlerden saklanabiliyordu. Daha ön- ce de birçok kez değindiğim gibi bunun tek bir ne- deni var: Ozelleştirme, geniş ve kapsamlı bir pro- jenin yalnızca bir parçasıdır. Bu geniş kapsamlı proje, sermayenin tüm etkinliklerinin serbest bırakıl- masını, devletin elindeki kaynakların sermayeye transferini, kamu sendikalarının tasfiyesini, ülkenin uluslararası mali sermayeye teslim edilmesini amaç- lar. Özelleştirmenin ana sorunsalı, kamu hizmet- lerini daha iyi sunmak olmadığı için, özelleştirmeyi de işletme temelinde ya da tek başına bir olgu olarak tar- tışmak her zaman yanıltıcı olmuş, özelleştirmeye al- ternatif, yeni mülkiyet biçimleri aranmasına götür- müştür. Bu itirazımız yakın zamana kadar kurumsal bir iti- raz olarak kaldı. Bu arada geçen zaman, kamu hiz- meti veren kurumlann parçalanarak satılmasıyla or- taya çıkan yapılann giderek denetim dışına çıktığını; güvenliği ve kaliteyi, daha fazla kâr uğruna feda et- tiklerini, örneğin Ingiltere'de (elektrik, tren yolları), yadsınamaz bir biçimde ortaya koydu. Son tren ka- sasından bu yana aylar geçti ama hala hizmetler, hem de ülke çapında, normale dönmedi. Şimdi, yüz- de 85 kapasiteye ulaşmak için 20 sene gerekli deni- liyor. Bu öyle birfiyasko ki, Muhafazakâr Parti bile ar- tık bu özelleştirmeye sahip çıkmıyor. Bu partinin es- ki ulaştırma bakanı, geçenlerde, Newsnight progra- mında, Tren yollan özelleştrilmek için parçalan- dı. Yeni yapılanma, güvenlik ve yatınm gereksi- nimlerini karşılamaya uygun düzenlenmemişti" deyiverdi. Peki hangi amaca göre düzenlenmişti? Belki de özelleştirmenin amacı, bir kamu işletmesini ortadan kaldırmak ve çok sayıda özel şirkete yeni kâr- lı alanlar açmaktı. Işte, bu kâr amaçlı, piyasa koşul- lanna göre şekillenen öncelikler, Ingiltere'de bugün yaşanmakta olan taşımacıhk krizine yol açtı. Londra Belediyesi aynı felaketin tekrarlanmasını istemiyor. Londra halkı da, Thatcher'ın görevden al- dığı eski belediye başkanı, sosyalist Ken üvings- ton'u bu yüzden seçti. Livingston ve ekibi, kamu ta- şımacılık deneylerini dünya çapında inceledikten sonra, New York ve Boston Metrolannı, başanlı bir biçimde, yeniden yapılandırmış bir kamu sektö- rü yöneticisi olan Bob Kiley'i tuttular. Kiley, hüküme- tin, hazırtadığı Kamu Özel Sektör Ortaklığı proje- sini inceledi, metronun özelleştirilmesinin yanlış ola- cağı sonucuna vardı. Arkasından, Financial Tımes tarafından bile çok olumlu bulunan bir öneriyle gel- di: Metronun mülkiyeti değişmeyecek; Kiley ve eki- bi projenin üst yönetimini üstlenecekler; Kiley, met- ronun yeniden yapılanması için gerekli kaynaklan, metro gelirlerine, hükümetin mali katkısına ve Lond- ra'dan toplanacak olan trafik sıkışıklığı vergisinin ge- tirilerine karşılık çıkanlmış bonolaria borsadan sağ- layacak; Kiley gerekli kontratlann büyük çoğunluğu- nu özel sektöre verecek ama, kontratı alan fırma, kontrat bedelinin yüzde 10'unu önceden yatıracak ve performans kriterleriyle saptanan programlara uy- duğu takdirde bunu çekebilecek. Böylece, projeye katılan özel sektör yakından denetlenmiş olacak. Kiley'in programının gücü; basit, açık ve kolay de- netlenebilir, ek vergi yükü yaratmayan mali yapıya ve işleyiş sürecine sahip olması. Bu yüzden iş çevrele- rinin de desteğini alıyor. Desteğini almakta zorluk çektiği tek kuruluş III. yolcu Işçi Partisi. Özetle bir kamu işletmesini verimli bir biçimde hiz- met vermek üzere yapılandırmak için mülkiyetini de- ğiştirmek gerekmiyor. Başanlı olabilecek bir reçete şöyle özetlenebilir: 1 - Halk desteğine sahip, kamu hizmetlerine, bunlann demokratik denetimine önem veren bir politiacı (tercihen sosyalist, yoksa gelenek- sel bir sosyal demokrat - III. yolcular baş vurmasın); 2- Başansı kanrtlanmış tecrübeli biryönetici ekip (ka- mu sektörü tecrübesi tercih edilir, ama mutlaka ge- rekli değildir); 3- Piyasa koşullarına göre (yani çok yüksek) ama performans kriterine göre saptanan üc- ret; 4- Gerçekçi bir finansman ve yatırım projesi; 5- Türn sürecin medya ve halkın gözü önünde gerçek- leştirilmesi. Kısacası, kamu mülkiyetinin atternatifi, daha iyi düzenlenen ve denetlenen bir kamu yönetimi; si- yasal demokratik denetim dışına kacan bir ozel- leştirme macerası değil. Tabii amaç kamu hizmeti vermek ise... Yok niyet sermayeye değer transferiy- se o zaman başka! Bu son derecede basit gerçeğin tekrar konuşulur olabilmesi için, ozelleştirme süreci- nin gerçek yüzünün ortaya çıkmasını, küreselleşme ve serbest piyasa karşıtı muhalefin yükselmesini, ge- nel ruh halinin değişmesini beklemek gerekiyormuş. Ne demişler, bir felaket bin uyandan iyidir. PKK'ye yataklık suçlaması 24 avukatııı davası karar aşamasında DtVARBAMR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır Barosu'na bağlı 24 avukat hakkın- da "Yardım yatakhk ve PKK üyesiolduldann id- diasıyla açılan ve 1993 'ten bu yana devam eden yargılamada karar aşamasına gelindi. Mah- keme, çıkanlacak şartlı tahliye yasasından bazı sanıklann da yararlana- cağını göz önünde bu- lundurarak karar duruş- masını ileri bir tarihe er- teledi. Aralannda HA- DEP'li Diyarbakır Bü- yükşehir Belediye Baş- kanı Feridun Çeük. Bağ- lar Belde Belediye Baş- kanı Cabbar Leygara. Batman Belediye Baş- kanı Abdullah Akın'ın da bulundugu Diyarba- kır Barosu'na kayıtlı 24 avukatın yargılanmasına 3 No'lu DGM'de devam edildi. 16 avukatın PKK'ye yardım ve yatak- lık, Leygara'nın aralann- da bulundugu 8'inin ise PKK üyesi olmakla suç- landığı avukatlann duruş- masma, tutuksuz sanık- lardan hiçbiri katılmadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle