Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 ARAUK 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
Kanadoğlu bugün
Köşk'e çıkıyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer,
Yargıtay'daki seçimlerde
Vural Savaş'tan daha az
oy almasına karşın
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'na atadığı
Sabıh Kanadoğlu ile
bugün görüşecek.
Çankaya Köşkü'nde
gerçekleştirilecek kabul,
saat 15.20'de başlayacak.
Cumhurbaşkanhğı,
görüşmenin basına kapah
yapılacağını bildirdi.
Tokarta 4
tutuklama
• TOKAT(Cumhuriyet)
- Tokat'ta gerçekieştırilen
operasyonda, Yağmurlu
Beldesi Belediye Başkanı
Celal Yılmaz, encümen
üyesi Hüseyin Özseven,
Tahakkuk Memuru Ali
Aykın ile koruma
görevlisi Rıza Demirer,
DHKP-C üyelerine
yardım ve yatakhk
yaptıklan iddiasıyla
tutukJandı.
Telekom'dan
ucuz internet
olanağı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türk Telekom, telefon
hatlan üzerinden
internete erişim
aboneliğine, ucuzluk
sağladı. Türk'
Telekom'dan dün yapılan
yazılı açıklamaya göre
yeni yüla birlikte PSTN
üzerinden interaete
erişim ücretleri,
abonelerin isteği
doğrultusunda aylık, 3
aylık, 6 aylık ve yıllık .
olarak ahnacak. Ücretler,
aylık 2.5 milyon, 3 aylık
6 milyon. 6 aylık 10
milyon, yıllık 15 milyon
lira olarak belirlendi.
Uygulamayla yıllık
aboneliğe yüzde 50
indirim sağlanarak
abonelere ucuz erişim
olanağı getirilmiş oldu.
Uygulamadan
yararlanmak isteyen
abonelerin, en geç 31
Ocak 2001 tarihine kadar
ilgili birimlere
başvurarak mevcut
sözleşmeleri üzerinden
yeni abonelik sürelerini
belirlemeleri gerekiyor.
Başvuruda
bulunulmaması halinde
abonelıkler yıllık
aboneliğe dönüştürülerek
yıllık abonelik ücreti
ahnacak
3 Hizbullahçıya
12 yıl hapis
• ADANA(AA)-
Şeriatçı terör örgütü
Hizbullah'a yönelik
operasyonlar
çeTçevesinde
Gaziantep'te yakalanan 4
kişiden Nasır Çeçen,
Nusret Aslan ve Yasin
Aslan, Adana DGM
tarafından 12 yıl 6'şar ay
hapis cezasına çarptırıldı.
Tutuksuz sanık Hüseyin
Çelik ise serbest
bırakıldı.
Şehit polis
ailelertne ödeme
• ANKARA (AA)-
tstanbul Emniyet
Müdürlüğü Çevik Kuvvet
Şube Müdürlüğü'ne ait
servis otobüsünün 12
Arahk 2000 günü
teröristlerce taranması
sonucu şehit olan polis
£ memurlan Tahir Toka ile
•j Mehmet \li Acuz'un
i; kanuni mirasçılanna
j! toplam 43 milyar 867
milyon lira tutannda
ödeme yapılacağı
• bildirildi.
DSP'li Düz'den sürpriz çıkış: Vicdanım rahat değil, destek vermeyeceğim
Af yasası lıiikümeti böldüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Şartlı
salıverme yöntemiyle dolaylı af getiren ta-
san, dün f BMM Adalet Komisyonu'ndan
da "virgülüne dokunuhnadan" geçirilirken
oylamalarda iktidar partileri bölündü. Ko-
misyon üyelerinden DSP'li Mustafa Düz
"Vicdanım rahat değil, daha önce oy verdim
ama fikrimi değjştirdim" diyerek affa karşı
çıktı. Düz daha sonra yoğun baskılar üzeri-
ne maddelerle ilgili görüşmeler sürerken top-
lantıyı terk etti. ANAP'lı Yaşar Topçu, Ab-
dullah Öcalan'ın da yararlanacağını savun-
duğu yasaya destek vermezken MHP'li Edip
Özbaş karşı oy kullandı. Yasa iktidar parti-
lerinin yanı sıra FP'yi de böldü. Kapatılan
RP'nin yasaklı lideri Necrocttin Erbakan'ı
hapisten kurtaracak yasaya konusyondakı 5
FP'li üyeden 2'si destek verdi. Tasan, bugün
TBMM Genel Kurulu'nda göriişülecek.
Adalet Komisyonu'ndaki görüşmeler sıra-
sında iktidar partileri bölündü. ANAP'lı Işt-
lay Saygm ile trafik kazası geçiren MHP'li
Mehmet Gül topiantıya katılmadı. DSP'li
Mustafa Düz de sürpriz bir çıkış yaparak af-
fa karşı olduğunu, yasanın düzeltilmesi için
önergeler vereceğini açıkladı. Düz, "Ben bu
yasaya daha önce, evet, dedim. Ama öyle, ol-
du bittiye getirildi ki, daha sonra vicdan aza-
bı yaşadım. Devlet kendisine karşı suçlan af-
fetmiyor, bireysel suçlan affediyor. Vıcdan
muhasebesi ile 'Ben ne yaptım' diye düşün-
düm ve karanmı verdim. Şimdi vicdanen ra-
hadadım" dedi.
Mustafa Düz önceki akşam Başbakan Yar-
dımcısı Hüsamettin Ozkan ile görüştüğünü
vurgulayarak "Ben Adalet Komisyonu'na
girmek istemedim, hukukçu olmadığmu söy-
ledim. Ozkan bana, 'Senjokersin, hukuktan
anlaman gerekmez, elini kaldınp ındırecek-
sin' dedL tster atsınlar, ister ihraç etsinler,
karanmı değişarmeın" diye konuştu.
iktidar partilerinin 4 firesinin bulunması
ve bazı MHP'li üyelerin nasıl oy kullanaca-
ğının net olmaması üzerine tasannın madde-
lerine geçilmesi oylanmadan çalışmalara bir
süre ara verildi. Grup başkanvekillerinin
devTeye girmesinin ardından yapılan oyla-
mada yasanın maddelerine geçilmesi, 7'ye
karşı 11 oyla kabul edildi. 3 FP ve 3 DYP'li
millerveküinin yanı sıra MHP'li Özbaş da
"hayır" oyu kullandı. ANAP'lı Topçu çe-
kimser kalırken FP'li Fethullah Erbaş ile
Fahrettin Kukaracı olumlu oy kullanarak ik-
tıdara destek verdı. DSP'li Düz de önergele-
rinin ışleme konulması ıçın yasanın madde-
lerine geçilmesine olumlu oy verdiğini bil-
dirdi. Düz, maddeler üzerindeki görüşmeler
sürerken partisinden gelen baskılar üzerine
toplantıyı terk ettı.
Maddeler üzennde FP'li Nazlı Ibcak ile
arkadaşlan bir dizi önerge verdi, ancak bun-
lann hiçbiri kabul edılmedi. Toplantıyı terk
eden Düz'ün önergeleri de kabul görmedi.
Oylama sırasında DYP'lı MehmetGözlüka-
ya "Soluğu dışarda aldı, korkusundan" de-
di. Bırincı madde, 7'ye karşı 12 oyla kabul
edilirken Erbakan'la ilgili 2. madde, 3'e kar-
şı 15 oyla kabul edildi. Bu maddeye sadece
3 DYP'li milletvekili muhalefet etti.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
Demirerin Deniz Gezmiş ve arkadaşlanna yönelik açıklamalanna tepki
4
Geç kaknnıış, samimiyetsîz sözler'
tstanbul Haber Servisi - 9.
Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirei'in, ölüm orucu eylemle-
riyle ilgili yaptığı değerlendir-
mede DenizGezmiş ve arkadaş-
lannın idam edildiği günlerle
benzerlik kurarak "O zaman da
gençler bir hiç uğruna ölüme gh-
tiler. 30 sene bunun etkisini sile-
nıedik" yönündeki açıkJaması,
geç kalınmış ve samimiyetsiz
bir itiraf olarak değerlendirildi.
Gezmiş ve arkadaşlannın avu-
katı HaKt Çelenk, Deniz Gez-
miş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
tnan'ın, bir hiç uğruna ölme-
diklerini, bu 3 namuslu ve yurt-
sever gencin Türkiye'nin ba-
ğımsızlığı ve insanlanmızın
mutluluğu için savaşım verdik-
lerini söyledi. Demirel'in, 1961
Anayasası hakkında "Bu ana-
yasayla memleket idare edile-
mez" sözlerini sarf etmekle
Anayasa Mahkemesi ve Danış-
tay kararlanna karşı çıktığını
anımsatan Çelenk, "Gezmiş ve
arkadaşlan ise anayasayı ve de-
mokrasiyi savundular. Onlar.
bağunsıdıkvçdemokrasişehidi-
dir" dedi. Gezmiş, Aslan ve
Inan'ın idam edildiği günlerde,
Demirerin de AP'nin başında
ye bağu-mışlardı."
Demırel' in açıklamasına tep-
kiler şöyle:
Bozkurt Nuhoğlu:
"Çok geç kahnmış ve ciddi-
yetsiz bir özeleştiri. Denizkr'in
idamı TBMM'de ovlanırken De-
• Bozkurt Nuhoğlu: Denizlerin
idamı TBMM'de oylanırken
Demirel başbakanlığının sekizinci
yılında, deneyimli bir politikacıydı.
Ayağa kalkıp iki adım yürüdükten
sonra, bilinçli ve gür bir sesle
idamlan onayladığını bildirmişti.
olduğunu anımsatan Çelenk
şöyle devam etti:
"Meclis'te idam cezalaruun
infazı görüşülürken Adalet Par-
titiler, üç parmaklanm havaya
kakhnp Yassıada'da idam edi-
len Menderes. Zorlu ve Polat-
kan'ı anunsatarak 'Üçe üç' di-
mirel deneyimli bir politikacıy-
dL İki adım yürüdükten sonra,
bilinçli ve gür bir sesle idamlan
onayİadığını bildirmişti. Yülar
sonra yaptığı böyle bir açıkla-
mada samimi oünadığuıı düşü-
nüyorumT
Haşmet Atahan:
"1971'de gençler hiç uğruna
öldüler. 30 yıl bunun etkisini si-
lemedik. diyen Demirel, 30 yü
aradan sonra, hiç değilseözeleş-
tiri yapmah. '3'e 3' haykınşla-
nyla, intikam duygulanyla, ci-
nayet işlenmesindeki hatasuu
kabul etmelidir. Demirel''in söy-
lediği gibi Denizkr hiç uğruna
ölmediler. Onlar, bağunsızhk
mücadelesini her şeyin üstünde
tuttular. Onursuzca yaşamak-
tansa, onurlanyla ölmeyi göze
aldılar. Mustafa Kemal'in 'Ya
istiklal ya ölüm' şiannı 30 yd
önce yaşatmaya ve sosyalizmle
buluşturmaya çahşblar. intikam
duygulanyla işlenen cinayetler-
de sadece Deniz'ler katiedikne-
di. Bağunsızhk ve demokrasi
mücadelesi veren, nıilli kurtu-
luşçu düşünceler de katiedikhV
Gökalp Eren-.
"Demirerin bu açıklamasuu,
bir pişnıanlık belgesi olarak gö-
rüyorum."
Vural Savaş
'Sezer
göreve izin
vetmedi'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Seçimlerde
birinci olmasına karşın
Yargıtay Cumhuriyet Baş-
savcıhğı'na yeniden atan-
mayan Vural Savaş, Cum-
hurbaşkanı AhmetNecdet
Sezer'in, görevine devam
etmesini engellediğini,
bunun takdirini yurttaşla-
ra bıraktığını savundu.
Görevinin bitiminde
emeküliğini isteyeceğini
ve gerçekleri açıklayaca-
ğını belirten Savaş, "îrti-
ca ve bötücülük yanhlan-
nın, ikinci cumhuriyetçile-
rin, çıkar amaçh suç ör-
gütkrinin sevinç çığhklan
bitinceyekadar bekleyece-
ğnn" dedi.
Vural Savaş dün yazılı
bir açıklama yaptı. Türki-
ye Cumhuriyeti için bu-
güne kadar yaptığı hiz-
metlerin vatandaşlann
büyük çoğunluğunca tak-
dir edildiğini belirten Sa-
vaş, "Yargrtay'da yapılan
seçimde en çok oyu alma-
ma rağmen, Cumhurbaş-
kamnuzca görevimin de-
vamına izin verümemesi,
gerçeklerin vatandaşlan-
mızca daha i\i algüanma-
sma neden olacakür saıu-
yorum" dedi.
Irticacı ve bölücülerin,
ikinci cumhuriyetçilerin
ve çıkar amaçh suç örgüt-
lerinin sevinç çığlıklan-
nın bitmesini bekleyece-
ğini kaydeden Savaş, "21
Ocak 2001 taribinden
sonra gerçekleri halkmu-
za açıklayacağım" dedi.
Savaş, 19 Mayıs'ta
Samsun'da yaptığı konuş-
manın şu bölümlerine yer
verdi: "Atatürk'ün düş-
man devletler olarak nite-
lendirdiği devletler, başka
güçlü devletleri de arkala-
nna alarak Lozan'm öcü-
nü almaya hazırlamyor-
lar. Medyamn önenıli bir
kesimini, amaçlan doğ-
rultusunda kullanabiu-
yorlar." Savaş, "Küresel-
leşiyoruz, devkti değil bi-
reyi ön plana çıkamoruz,
demokrasinin önünü açı-
yoruz" gibi parlak amba-
lajlara sararak yasa ve
anayasa değişiklikleri ha-
zırlandığını vurguladı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.coin
Önceki gece yansı saat
05.00'te telefon uzun uzun çal-
dı. Bir felaket haberi almayı
doğrusu beklemiyordum. Bir-
kaç gündür bütün yollann tı-
kandığını hissediyor ve çaresiz
bir bekleme içine girildiğini gö-
rüyordum. Yıne de müdahale
dışında bir yol bulanabilir dü-
şüncesiyle iyimser bir ruh hali
içindeydim. Bu iyi niyetli iyim-
serliğin ne kadar boş olduğu
ortaya çıktı.
Bütün Türkiye'yi sarsan dün-
kü cezaevi manzaralanyla yüz
yüze gelmemek için aylar önce
harekete geçmiştik. Bir grup in-
san, F tipi cezaevi projesinin
mahsurlanna dikkat çekmiş ve
bu mahsuriann ortadan kaldınl-
masını istemiştik. Terörle Mü-
cadele Yasası'nın 16. madde-
sinin hukukun en temel ilkele-
rini ihlal ettiğini belirtmiştik.
Tepkiler bir grup insanla sınıriı
olmayacak kadar büyüktü.
Türk Mühendis ve Mimar
Odalan Biriiği (TMMOB), Türk
Tabipleri Birliği fJTB), Istanbul
Barosu gibi konuyla ilgili sivil
toplum kuruluşlan da yaptıkla-
îşte Bunu Durdurmak istemiştik
n çeşitli açıklamalarda; bu ce-
zaevlerinin tecrit mantığı nede-
niyle insan haklanna ve ulusla-
rarası standartlara aykın oldu-
ğunu dile getirmişlerdi.
Siyasi tutuklu ve mahkûmla-
nn, açlık grevi ve ardından ölüm
orucu yapacaklannı öğrendiği-
mizde buna karşı olduğumuzu
söyledik. Ölüme dayalı bir çö-
zümün, yeni ölümlere neden
olacağını bu ülkede yaşanmış
onlarca tecrübe nedeniyle bili-
yorduk. Böylesine gerilime yol
açabilecek gelişmelerin yarat-
tığı olumsuz sonuçlann yaban-
cısı değildik.
Açlık grevlerinin ardından
ölüm oruçlan aşamasına geçi-
lince, ölümün engelleyebilmek
için çözümler aradık. Adalet
Bakanlığı'nın izniyle bir grup
yazar arkadaşımla Bayrampa-
şa Cezaevi'ne gittik. Saatler
süren konuşmalarda bir çözüm
üretmeye çalıştık. Bakanlıkla
tutuklulan bir noktada buluş-
turmaya çabaladık. Bir çözüm
umudunu yitirince, ara formül
olarak sivil toplum örgütlerinin
(TMMOB, TTB, istanbul Baro-
su) devreye girmesini istedik.
Salı, çarşamba ve perşembe
günleri ve geceleri Mehmet
Bekaroğlu'nun ve üç sivil top-
lum kuruluşunun katılımıyla sü-
ren görüşmeler de ne yazık ki
sonuç vermedi. Bayrampaşa
Cezaevi'ni perşembe gecesi
terk ederken yorgun ve umut-
suzduk. Bundan sonra olabile-
ceklerin endişesi içindeydik.
Üç dört gündür hükümet cep-
hesinde süren sessizlik kaygı-
lanmızı arttınyordu. Önceki ge-
ce sabaha karşı başlayan mü-
dahale, büyük acılara neden
olacak yeni bir sürecin önünü
açtı.
Ölümler ölümleri çağırdı ve
Türkiye, üzerinden dumanlar
çıkan bir ülke haline geldi. Bun-
dan sonra olacaklar, tedavisi
otanaksız yeni yaralar açacak.
Ne kadar insan ölecek, ne ka-
dan sakat kalacak, bunları he-
nüz bilmiyoruz. Bu felaketin zi-
hinlerde yol açacağı yıkımlar
ise işin bir başka boyutu.
Cezaevlerinden dumanlar
yükselıyor. içeride insanlarken-
dilerini yakıyor. Tam birçılgınlık
hali. Teğmen Dr. Necdet Güç-
lü'nün öldürülmesi olayına ka-
tılan bir milletvekili tam bu sıra-
da demeç üzerine demeç veri-
yor: "Devlet gücünû göster-
miştir, doğrusu da buydu." Bir
başkası hükümetin geç kaldığı-
nı söylüyor. içeride neler olup
bittiğini tam olarak bilmiyoruz.
Ancak görünen o ki bu mü-
dahalenin faturasının boyutlan
büyük olacak. Bu bir "kurtarma
operasyonu" mu? Çok tartışılır.
Müdahale olmadan, bu so-
run çözüiemez miydi? içeride-
kileri ikna etmek mümkün de-
ğil miydi? Hükümetin attığı
adım yeterli miydi? Bütün bun-
lar da çok tartışılır.
Ancak tartışılmayacak bir
gerçek var: Adalet Bakanı erte-
ledim dediği F tipi cezaevini aç-
tı. Sincan F Tipi Cezaevi'ne
mahkûmlann nakledildiğini
söyledi. Görüşmeleri başından
beri yürüten Meclis İnsan Hak-
lan Komisyonu üyesi Profesör
Mehmet Bekaroğlu, müdahale
nedeniyle ortaya çıkan manza-
radan büyük üzüntü duyduğu-
nu belirtti ve sözlerine şunlan
ekledi; "Hükümet kamuoyunu
aldattı. Adalet Bakanı kamu-
oyuna ve bize F tipi cezaevine
nakillerin ertelendiğini söyle-
mişti. Öncekigün de bunu tek-
rar etti. Ancak şimdi F tipine
nakiller olduğunu söylüyor." T-
MMOB Başkanı Kaya Güvenç
ve TTB İkinci Başkanı Metin
Bakkalcı da aynı duygular için-
deydi.
Türkiye'nin üzerinden ölüm
dumanlan yükseliyor. Işte biz-
ler, böyle bir manzaranın orta-
ya çıkmasını engellemek için
çaba sarf ettik. Felaket tellalla-
n ve sertlik yanlılan, durumdan
memnunlar. Belli ki bugün
olanlaryanna kötü birmiras bı-
rakacak.
Yazık, çok yazık!.. Kimse öl-
mesin istemiştik...
GLOBALPOLİTtKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Bir Özelleştirme(me)
Örneği
Londra Belediyesi ile Işçi Partisi arasında, Londra
metrosunun geleceği üzerine tarihsel birtartışmasü-
rüyor. Bu tartışmada bir süredir unutulmuş biryakla-
şım, tekrar gündeme geldi ve hızla egemen olmaya
başladı: Bir kamu işletmesini en iyi bir şekilde hizmet
vermek üzere yeniden yapılandırmak için mütkiyet
biçimini değiştirmeye gerek yoktur! Sorunlar, yö-
netiminde ve mali yapısında uygun düzenlemeler-
le çözülebilir.
Aslında bu hiç ilginç bir saptama değil! Kimi IMF /
Dünya Bankası raporiannda da saptandığı gibi, bir
işletmenin verimli çalışmasıyla mülkiyetinin biçimi
arasında kurumsal bir bağlantı olmadığı gibi istatis-
tiksel bir korelasyon da bugüne kadar bulunama-
mıştır. 1980'lerde başlayan ideolojik saldın altmda,
kamusal olanın kötü, verimsiz, özel olanın iyi, verim-
li olduğunu kabul etmeyenlere deli muamelesi yapı-
lır olduğu için sapla saman kolayca birbirine karışı-
yor, sorunun yönetim ve finansman sorunu oldu-
ğu kolayca gözlerden saklanabiliyordu. Daha ön-
ce de birçok kez değindiğim gibi bunun tek bir ne-
deni var: Ozelleştirme, geniş ve kapsamlı bir pro-
jenin yalnızca bir parçasıdır. Bu geniş kapsamlı
proje, sermayenin tüm etkinliklerinin serbest bırakıl-
masını, devletin elindeki kaynakların sermayeye
transferini, kamu sendikalarının tasfiyesini, ülkenin
uluslararası mali sermayeye teslim edilmesini amaç-
lar. Özelleştirmenin ana sorunsalı, kamu hizmet-
lerini daha iyi sunmak olmadığı için, özelleştirmeyi de
işletme temelinde ya da tek başına bir olgu olarak tar-
tışmak her zaman yanıltıcı olmuş, özelleştirmeye al-
ternatif, yeni mülkiyet biçimleri aranmasına götür-
müştür.
Bu itirazımız yakın zamana kadar kurumsal bir iti-
raz olarak kaldı. Bu arada geçen zaman, kamu hiz-
meti veren kurumlann parçalanarak satılmasıyla or-
taya çıkan yapılann giderek denetim dışına çıktığını;
güvenliği ve kaliteyi, daha fazla kâr uğruna feda et-
tiklerini, örneğin Ingiltere'de (elektrik, tren yolları),
yadsınamaz bir biçimde ortaya koydu. Son tren ka-
sasından bu yana aylar geçti ama hala hizmetler,
hem de ülke çapında, normale dönmedi. Şimdi, yüz-
de 85 kapasiteye ulaşmak için 20 sene gerekli deni-
liyor. Bu öyle birfiyasko ki, Muhafazakâr Parti bile ar-
tık bu özelleştirmeye sahip çıkmıyor. Bu partinin es-
ki ulaştırma bakanı, geçenlerde, Newsnight progra-
mında, Tren yollan özelleştrilmek için parçalan-
dı. Yeni yapılanma, güvenlik ve yatınm gereksi-
nimlerini karşılamaya uygun düzenlenmemişti"
deyiverdi. Peki hangi amaca göre düzenlenmişti?
Belki de özelleştirmenin amacı, bir kamu işletmesini
ortadan kaldırmak ve çok sayıda özel şirkete yeni kâr-
lı alanlar açmaktı. Işte, bu kâr amaçlı, piyasa koşul-
lanna göre şekillenen öncelikler, Ingiltere'de bugün
yaşanmakta olan taşımacıhk krizine yol açtı.
Londra Belediyesi aynı felaketin tekrarlanmasını
istemiyor. Londra halkı da, Thatcher'ın görevden al-
dığı eski belediye başkanı, sosyalist Ken üvings-
ton'u bu yüzden seçti. Livingston ve ekibi, kamu ta-
şımacılık deneylerini dünya çapında inceledikten
sonra, New York ve Boston Metrolannı, başanlı
bir biçimde, yeniden yapılandırmış bir kamu sektö-
rü yöneticisi olan Bob Kiley'i tuttular. Kiley, hüküme-
tin, hazırtadığı Kamu Özel Sektör Ortaklığı proje-
sini inceledi, metronun özelleştirilmesinin yanlış ola-
cağı sonucuna vardı. Arkasından, Financial Tımes
tarafından bile çok olumlu bulunan bir öneriyle gel-
di: Metronun mülkiyeti değişmeyecek; Kiley ve eki-
bi projenin üst yönetimini üstlenecekler; Kiley, met-
ronun yeniden yapılanması için gerekli kaynaklan,
metro gelirlerine, hükümetin mali katkısına ve Lond-
ra'dan toplanacak olan trafik sıkışıklığı vergisinin ge-
tirilerine karşılık çıkanlmış bonolaria borsadan sağ-
layacak; Kiley gerekli kontratlann büyük çoğunluğu-
nu özel sektöre verecek ama, kontratı alan fırma,
kontrat bedelinin yüzde 10'unu önceden yatıracak ve
performans kriterleriyle saptanan programlara uy-
duğu takdirde bunu çekebilecek. Böylece, projeye
katılan özel sektör yakından denetlenmiş olacak.
Kiley'in programının gücü; basit, açık ve kolay de-
netlenebilir, ek vergi yükü yaratmayan mali yapıya ve
işleyiş sürecine sahip olması. Bu yüzden iş çevrele-
rinin de desteğini alıyor. Desteğini almakta zorluk
çektiği tek kuruluş III. yolcu Işçi Partisi.
Özetle bir kamu işletmesini verimli bir biçimde hiz-
met vermek üzere yapılandırmak için mülkiyetini de-
ğiştirmek gerekmiyor. Başanlı olabilecek bir reçete
şöyle özetlenebilir: 1 - Halk desteğine sahip, kamu
hizmetlerine, bunlann demokratik denetimine önem
veren bir politiacı (tercihen sosyalist, yoksa gelenek-
sel bir sosyal demokrat - III. yolcular baş vurmasın);
2- Başansı kanrtlanmış tecrübeli biryönetici ekip (ka-
mu sektörü tecrübesi tercih edilir, ama mutlaka ge-
rekli değildir); 3- Piyasa koşullarına göre (yani çok
yüksek) ama performans kriterine göre saptanan üc-
ret; 4- Gerçekçi bir finansman ve yatırım projesi; 5-
Türn sürecin medya ve halkın gözü önünde gerçek-
leştirilmesi.
Kısacası, kamu mülkiyetinin atternatifi, daha iyi
düzenlenen ve denetlenen bir kamu yönetimi; si-
yasal demokratik denetim dışına kacan bir ozel-
leştirme macerası değil. Tabii amaç kamu hizmeti
vermek ise... Yok niyet sermayeye değer transferiy-
se o zaman başka! Bu son derecede basit gerçeğin
tekrar konuşulur olabilmesi için, ozelleştirme süreci-
nin gerçek yüzünün ortaya çıkmasını, küreselleşme
ve serbest piyasa karşıtı muhalefin yükselmesini, ge-
nel ruh halinin değişmesini beklemek gerekiyormuş.
Ne demişler, bir felaket bin uyandan iyidir.
PKK'ye yataklık suçlaması
24 avukatııı davası
karar aşamasında
DtVARBAMR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Diyarbakır Barosu'na
bağlı 24 avukat hakkın-
da "Yardım yatakhk ve
PKK üyesiolduldann
id-
diasıyla açılan ve
1993 'ten bu yana devam
eden yargılamada karar
aşamasına gelindi. Mah-
keme, çıkanlacak şartlı
tahliye yasasından bazı
sanıklann da yararlana-
cağını göz önünde bu-
lundurarak karar duruş-
masını ileri bir tarihe er-
teledi. Aralannda HA-
DEP'li Diyarbakır Bü-
yükşehir Belediye Baş-
kanı Feridun Çeük. Bağ-
lar Belde Belediye Baş-
kanı Cabbar Leygara.
Batman Belediye Baş-
kanı Abdullah Akın'ın
da bulundugu Diyarba-
kır Barosu'na kayıtlı 24
avukatın yargılanmasına
3 No'lu DGM'de devam
edildi. 16 avukatın
PKK'ye yardım ve yatak-
lık, Leygara'nın aralann-
da bulundugu 8'inin ise
PKK üyesi olmakla suç-
landığı avukatlann duruş-
masma, tutuksuz sanık-
lardan hiçbiri katılmadı.