17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 19 TURKIYE Istanbul Edime Kocaeli Çanakkale Izmir Manısa Aydın Denlzli Y PB Y PB PB PB PB PB 7 4 7 6 11 10 12 8 Sinop 8 Adana Samsun 8 Mersin Trabzon 8 Dıyarbakır Y Giresun Ankara _Y 6 Şanlıurfa K 2 Mardin Eskişehir K Konya PB Sıvas K J_ Siirt _3 Hakkâri 3 Van Zonguldak Y 6 Antalya PB 12 Kars Marmara'nın doğusu, Karadeniz, Iç Ege, Iç Anadolu'nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdenız ıle Doğu ve Guneydoğu Anadolu bolgeleri ya- gışlı. dığer yerter parça- lı bulutlu geçecek. Ya- ğtşlar Doğu Karadeniz kıyılan ıle Doğu Akde- nız'de yağmur, diğer yerterde karla kanşık yağmur ve kar şeklinde olacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Briiksel Paris Bonn B PB PB Y PB PB PB Y 0 -1 0 co 4 4 g 2 Münih Y 4 Zürih Beriin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB B PB Y Y PB B PB 3 3 10 3 5 1 14 15 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire PB PB PB B Y B Y PB -6 18 -5 -2 8 7 8 22 6 Şam Y 14 0Aç,k bututlu Bulutlu k Çok bulutlu ı Yağmurtu Kariı Sulukar b Gök gûrültûlu GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada ğında cezaevlerinin güvenliği görevinin jandanma- ya -yani içişleri'ne- ait olduğunu söyledi. Bu irdelemede daha çok görevini istenilen kı- vamda yerine getiımediği savıyla İçişleri'ne yöne- lik eleştiri kokusu vardı. Fakat dün sabah TV ekranlanndaki Bakan Türk bir de baktık ki, güvenlik güçlerine hem övgü hem de cezaevlerine yapılan müdahaleyi üstlenmiş bir hava içinde. Hatta güvenlik güçlerinin başansını kendine yon- tan bir izlenim veriyor. Olabilir, siyaset bu. Içerideki terörist örgütler ölüm orucunu kimi ko- şullan devlete kabul ettirebilecekleri sanısıyla baş- lattılar. llk önce F tipi cezaevi projesinden devletin vaz- geçtiğini ilan etmesini isteyerek yola çıktılar... Önceleri hükümetin yumuşak davranışından ce- saret aldılar. Medyada ilk başlarda ölüm orucunu kınamayan yayınları destekanlamındagördülerve... Ftipi da- yatmasına zaman içinde yeni koşullar eklediler. Mahkûmlann kalacağı mekânlann 20 kişinin ba- nnabileceği koğuşlar olarak düzenlenmesini, ha- pishanelerde -tabii içlerinde bulunacaklan- izleme komiteJeri kurulmasını dayatmaya giriştiler. Bir avuç terörist bu dayatmalaria yetinmedi. ölüm orucuna son vermelerini isteyen hükümet- ten iyi niyetli davranışlar arttıkça, dayatma koşul- larını genişlettiler. Şu isteklere bakın; Terörle Mücadele Yasası'nın 2,8,16 ve 17. maddelerinin ve... DGM'lerin kaldı- nlacağı güvencesinin verilmesini istediler. Toplumdan tecrit edilmiş bir suçludan yüzsüz- lüğün son noktasına varan istekler.. Başbakan Ecevrt, "hiçbir devletin kabul edemeyeceği" bu koşullan reddederken haklıydı. Saçma sapan temellere oturtulan ölüm orucu, kısa deyişle "cezaevindeki direnme" kanlı veya kansız çözüm yolunda. Ne ki; Ecevit'in başlattığı "siyasal (af) direnme" ise sürüyor. Ecevitler övünsün Cumhurbaşkanı'nın geri gönderdiği af yasası virgülüne dokunulmadan Meclis'ten geçecek! Kuşkusuz Ecevit, bu kesin buyruğu partisine ve ortaklanna siyaset üslubuna uygun yumuşak ifa- delerle söyledi. Ama, tek sözcüğünün değişmesi olasılığı iktida- n tir tir titretiyor. Cumhurbaşkanı'na yeni bir veto olanağı tanıya- •cakdöğîşiklik Ecevit'i, efeette eşini perişan ede- cek! Turgut Özal'ın "Anayasa birkere delinirse ne çı- kar" söylemine karşı yeri göğü ayağa kaldıran, ara- larında Ecevit'in de bulunduğu kadrolar anayasa- ya aykırı af yasası gündemdeyken nerelerdeler acaba? Özal bir kerre dedi, ama Ecevit af yasasıyla ga- liba anayasayı bütünüyle delmek üzere. Ama siyasetçilerde çıt yok. Hatta TBMM'de tem- sil edilen iktidarda olsun muhalefette olsun parti- ler, af yasasının anayasaya aykırı olduğunda birie- şiyorlar amma: Söylediklerine göre, iş o hale gelmiş ki efendim; çaresiz kalmışlar. Anayasaya aykın bulduklan affı virgülüne dokunmadan çıkarmak zorundaymışlar. Şimdilerde, yeniden önüne gelecek yasayı Cum- hurbaşkanı'nın Anayasa Mahkemesi'ne gönderip göndermeyeceği tartışılıyor. Oysa, Çankaya'nın yasanın Yüksek Mahkeme'de "genişletileceği ka- nısında" olduğu günlerce önce yazılıp söylendi. Üstüne üstlük, Yüksek Mahkeme'ye "yürütme- yi durdurma" istemiyle yapacağı başvurunun da uygulamayı önleyemeyeceğini Çankaya herhalde herkesten daha çok biliyor. Fakat bir vatandaşın Yüksek Mahkeme'ye git- mesi ve oradan da bu başvuru üzerine daha ge- niş af olanağının ortaya çıkması yeni bir olasılık. Mübarek af yasası degil; adeta kırk katır mı kırk satır mı? Nereden bakarsak bakalım, olumsuz işaretler veriyor. Bu sonuçlardan Ecevitler ne kadar övünse yeri- dir. 'Kendiniziyaktn • Baştarafı 1. Sayfada Bayrampaşa Cezaevi 'ndeki örgüt yöneticisi iie Bartın Cezaevi'ndeki kişi arasında geçen konuşma şöyle: Bartın Cezaevi: -Efendim. Bayrampaşa Cezaevi: - - Alo, merhaba. - Merhaba. - Sizi düşürmekte zorlandık. Bizim diğer aleti kapatük şimdL Bayrampaşa'ya saldın var. Bizde de hazırbk var. Biüyor musun? - Bizde de hazırlık var. Şimdi bütün birimlerimizde saldın var. Niğde'de saldınya başladılar. Ceyhan'da saldınya başladılar. Canakkale'de saldınya başladılar Bizim buraya geldiler tamam mı, kapıda... - Ne var sizin orada? - Bizim burada şimdi C Blok tarafından başladılar. Biz barikatlan falan kuruyoruz. Çanakkale'deki arkadaşlar suyu kesmişler. Olası götürülme dunımunda bütün arkadaşlar ölüm orucuna başlayacaklar. Ceyhan'a da aynı dogrultuda haber iletmeyi düşünüyoruz. - Ölüm orucu olan tiim birimkrimize söyleyin o zaman. Sakün başlayan birimlerimizde bir arkadaşımız kendisini yaksın. - Bir arkadaşımız kendisini yaksın, tamam. - Sadece bir direnişci kendisini yaksın ve verin. - Bir direnişçi kendisini yaksın... Düşmana verecegiz. - Evet, yani bu saldın kesibnediği sürece, onlar bize etini sürnıeden biz yakacağız, bunu bilsînler. - Tamam, tamam. - Görüşürüz, hoşça kaL - Görüşûrüz, hoşça kalın. Biz sizi bu numaradan mı arayalım. -Evet, evet - Tamam oldu, görüşûrüz. Gülen, Bir'e okuDarı övdüANKARA (Cumhuriyet Bûro- su) - Fethuliah Gûlen'in, 28 Şubat sürecinde dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral ÇevikBir'e mektup yazarak kendini ve okul- lannı aklamaya çalıştığı belirlen- di. Okul açılmasını sadece teşvik ettiğini savunan Gülen, "Bununla birtikte devletimiz zaten kendisi- nin olan bu okullan dflediği zaman devralabilir" önerisinde bulundu. Gülen, kendisiyle ilgisi olmadığı- nı iddia ettiği okullan, "Şahlanan insanımızın ortaya koyduğu bir hizmet" şeklinde övdü. Gülen, okullarda maaş almadan çalışan ABD yurttaşı öğretmenleri de gör- mezlikten geldi. trticaya karşı 28 Şubat 1997'de başlayan sürecin ardmdan Gü- len'in, yoğun olarak gündeme ge- len ve yandaşlannca işleülen okul- lar konusunda dönemin Genelkur- may 2. Başkanı Orgeneral Cevik Bir'e mektup yazdığı belirlendi. Mektubunda okullann kendi adıy- la anılmasından yakınan ve sanr arasuıda bu kurumlan öven Gü- len, şöyle dedi: "Bir defa, bizzat Atatürk gibi, bir enkazm ûzerinde büyûk bir deviet kurmuş askeri, siyasi ve idari birdâhi bile,'Benim naçiz vücudum elbet bir gün top- rak olacaktır, fakat Türkiye ilele- bet payidar kalacaktır' derken va- tan, millet ve ülkeye hizmet aşkı npkı tstiklal Harbimiz yıllannda olduğu gibi şahlanan insanımızın ortaya koyduğu bir hiznıetin be- nim gibi ne askeri, ne idari, ne si- yasi hiçbir dehası bulunmayan ve naçiz vûcudu toprak ohıp gidecek aciz bir insana mal edilmesi, o in- sanlann hizmet aşkve şevklerinin ve gayrederinin mahsulünü gasp etmek manasuıa geleceği için yan- hşhkla ismimle birükte amlan okullar dedim." Bu okullarla ilgisinin sadece "teşvik ve çağn" ile suurh kaldı- ğuıı savunan Gülen, bu kurumla- nn "devlete hizmet adına bir kre- di karü gibi kullanmaktan ibaret olduğunu" savundu. Gülen, ço- cukluğunun, Rus işgalleri nede- niyle milliyetçilik duygulannın çok kabarık olduğu Erzurum'da geçtiğini anımsatarak kendini de şu şekilde aklamaya çalıştı: "Çocukluğumdan beri içimde uyanan milüyetçilik ve ûlkeme hiz- met duygulanmı resmi bir Diyanet görevüsiolarakgörevyap&ğun he- men her yerde ve cami kürsüfcrin- de dile getirmeye çahştun. Fu-sat bulduğum her defasında insanınu- zuı ruhunda taşıdığı kabüiyetieri, vatan ve millet sevgisini ateşleme- ye ve onlan dünyada, hatta ahiret- te bile hiçbir karşınk beklemeden de\1etimizevemilktirnizehizmete davet ettim." Gülen, geri kalmışhğın nedeni- nin cahillik, fakirlik olması nede- niyle cami cemaatini çocuklannı okutmaya. "müspetiKmleriezüıin- lerini aydınlatıp bağnazlıktan ve hurafelerden kurtulmaya, devleti- mize ve kanunlara bağldık içinde iç bütünlüğûmüzû korumaya ça- ğırdığını" savundu. Kendisinin teşviki sonucu cemaatten bazılan- nın bir araya gelerek "birbirleriy- leyanş içindeokullar kurduğunu" itiraf eden Gülen, bu kurumlann Türkiye adına lobi oluşturma ve Türkiye dostluğunu mayalama amacıyla başka ülkelerde de açıl- dığuu iddia etti. Bir'e okullan sa- vunan Gülen, şöyle devam etti: "Tamamen Türkeğhim sistemi- nebağholarakfaaliyetgosterenbu okullarda eğer Türİdye Cumhuri- yeti'nin laik, bağımsız ve sosyal bir hukukdevleti özettiğinin aksine bir faaliyet varsa devletimizden önce ben, bu okullann açümasuu teşvik etmiş biri olarak, kapanlmalannı teşvik ederinL" Gülen, okullarda maaş almadan çalışan ABD yurttaşı öğretmenle- ri görmezden gelerek savunusunu şöyle sürdürdü: u Eğer bazılaruun iddia ertikkri gibi bu okullarda herhangi bir dış ülkeden veya ülkemize düşman kuruluşlardan alınmış tek kuruş- luk destek varsa, zaten hastahklar- la sonuna getaıiş hayanmızı bizzat kendi eüerimle noktalarun. Bu- nunla birükte devletimiz zaten kendisinin olan bu okullan diledi- ği zaman devralabilir." Gülen, Bir'in istediği zaman bu okullan teftiş edip yerinde görebi- leceğini de dile getirdi. Susurluküteklerikısırçıktı NtHATTIĞLI GtRESUN - Giresun'un Dereli ilçesi Kızıltaş köylüleri, Dünya Bankası tarafından desteklenen Kırsal Kalkınma Projesi adı altında dağıtılan damızlık ineîclerin kısır çıkması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak dolandınldıklannı iddia ettiler. Inekler Susurluk'ta bir çiftlikte yetiştirilmişti. Ordu ve Giresun illerinin umut bağladığı bir çalışrna olan Kırsal Kalkınma Projesi'nde ineklerin kısır çıkmasıyla başlayan tartışmayı yargı çözecek. Orman Bakanlığı ile Tanm ve Köy Işleri Bakanlığı işbirliğiyle et ve süt hayvancılığuıı geliştirmek için büyük umutlarla başlatılan, Süt Sığırcıhğı Projesi kapsammda dağıtılan ineklerin kısır çıkması "fîyasko''olarak nitelendirildi. Dereli ilçesinin Kızıltaş köyünden projeden yararlanmak isteyen 14 aile, 18 inek almak için 5 yıl geri ödemeli yaklaşık 3 milyar lira kredi kullandı ve her inek için 570 milyon lira ödedi. Alman bu ineklerden sadece bir tanesinın gebe olduğu, dağıtım yapıldıktan sonra tutanakla tespit edildi. Tutanak ve şikâyet dilekçeleri ise Orman Bakanlığı'na gönderildi. Tepkiler üzerine Tanm II Müdürlüğü bir açıklama yaparak ineklerin değiştirileceğini açıkladı. Geçen bu süre içersinde ise inekleri kendi imkânlan ile tohumlatan köylüler bundan da bir sonuç alamadılar. UDrii Ocaldarı'na saldın: 1 öKiIstanbul Haber Servisi - Cezaevlerindeki ölüm orucu eylemlerini sonlanduınaya yönelik operasyonun sürdüğü saatlerde, Zeytinburnu Ülkü Ocaklan Şubesi'ne düzenlenen silahlı saldında 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Zeytinbumu Merkez Mahallesi'nde bulunan Ulkü Ocaklan şubesine akşam saat 16.45 sıralannda kimliği belirlenemeyen iki kişi tarafından silahlı saldın düzenlendi. Saldmda yaralanan 17 yaşındaki Ş. S. kaldınldığı Zeytinbumu Ermeni Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. tstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınlan 19 yaşındaki Göksal Günaydm, 17 yaşmdaki L B. ve 16 yaşındaki H. S.'nin tedavisi ise sürüyor. Yaralılann hastaneye kalduılmasının ardmdan 40 kadar ülkücünün de hastanenin önünde bekJemeye başladığı bildirildi. Olaym ardından yaya kaçan saldırganlar yakalanamadı. Olayuı, gerginleşen ortamı daha da provoke etmek amacıyla düzenlendigi görüşü ağırlık kazanıyor. Ülkü Ocaklan Istanbul Şubesi Başkanı Levent Temiz. yaptığı açıklamada, bazı güçlerin provokasyonla ülkücüleri sokağa dökmek istediğini söyledi. Temiz, "Ülkücülertahriklere gehneyecek, sokağa çıkmayacak. Son olay da cezaevindeki olaylarm devamKÜr" dedi. Diyarbaku* kaçal MAHMUTORAL DtYARBAKIR - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi îmar Daire Başkanlığı'nm yaptığı saptamalara göre kentteki 105 bin konuttan yamızca 2 bininin ruhsatı bulunuyor. Kentteki kaçak yapılaşmanm öncülüğünü devletin resmi kurum ve kuruluşlan yapıyor. Ruhsatsız yapılann başında ise başta Milli Eğitim'e bağh okullar geliyor. Kentteki kimi okullar yol ortasına inşa edikniş. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tmar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan bir araştuma, kentteki kaçak yapılaşmanm boyutunu ortaya koydu. Araştırma sonuçlanna göre kaçak ve ruhsatsız yapılaşmada, ilk suuda devletin resmi kurum ve kuruluşlan yer alıyor. Araştınnadan elde edilen verilere göre, 1960 yılından bu yana kentte yapılan yaklaşık 105 bin konuttan ancak 2 bini için ruhsat ahndı. Aralannda emniyet müdürlüğü ve bağh karakollar, Sağlık • Neredeyse tamamı ruhsatsız binalardan oluşan Diyarbakır'da çarpık kentleşmenin en güzel öraeklerinden biri, yolun ortasına yapılan okullar. Bakanlığı'na ait hastane ve lojmanlar, Maliye Bakanlığı'na ait vergi daireleri, valilüc makamınm bulunduğu vilayet ek binası gibi kamuya ait binalann da bulunduğu toplam 103 bin konutun kaçak ve ruhsatsız olduğu belirlendi. Ruhsatı olmayan resmi binalar arasmda ise ilk sırayı Milli Eğitim Bakanlığı'na ait okullar aldı. Büyükşehir Belediyesi Îmar Daire Başkanı Abdullah Sevinç, söz konusu kamu kurum ve kuruluşlannın yapımlannm hemen hemen tümünün imar planına aykuı olduğunu söyledi. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'nın kaçak yapılaşmada öncülük yaptığını belirten Sevinç, "Bazı okullar yolun ortasma yapıhmşür" dedi. Kamu kurumlan içerisinde bir tek askeri alanlar ile bunlar içerisindeki tesis ve lojmanlann ruhsatlannm bulunduguna ve imara uygun yapıldığma dikkat çeken Sevinç, "Mifli Eğhim'in yaptmhğı okullarda thale Kanunu'na göre müteahhitler tarafindan belediyeden ruhsat alma zorunluluğu şarü olmasına karşuı bu koşıü bilinmeyen bir nedenle yerine getirilmiyor. Dolayısıyla kenteki okullar ruhsatsız yapıhyor" diye konuştu. Bugünlere küçük ödünlerle geldik... ÇAĞDAŞ EĞtTtM VAKFI Tel: 0212-276 28 99 Faks: 0212-28613 54 Vakıjbank Etüer Şb. Çev Bağış Hesap No: • 2012776 İÜ'DE TERSANE' ETK'NLİCI Şair ve eıriekçi direnişi anlattı tstanbul Haber Servisi - Tersanelerin özelleştirilmesinin, Türkiye'nin sömürgeci güçler tarafından savunmasız bırakılmasma yönelik bir politika olduğu vurgulanarak kapitülasyonlann sona ermediği savunuldu. îstanbul Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü'nce (ADK), Siyasal Bilgiler Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Tersanekrin ÖzeUeştirümesi" konulu söyleşiye, şair Sunay Akîn ve tersane işçisi Necdet Çelen katıldılar. Sunay Akın, Mustafa Kemal'in mirasının, siyasetçilerce sermayeye peşkeş çekihnek istenmesinin kabul edilemeyeceğini savunarak emekçilerin direnişlerinin sonuçsuz kalmayacağını söyledi. "Aydm" olarak nitelenen sanat ve düşünce insanlannın, işçilerle bir araya gelmesinin zorunlu olduğunu belirten Akın, "Yurtdısında, tüm önemü tophımsal eylemlerde bunu gördüm. Ancak, Türkiye de böyle bir birükteükhenüz yeterti öiçüde gerçekleştirüeınedL gençlerin desteği ve yönlendinnesiyle ortaktepkiyi oluşturabilmek daha da önemü' 1 dedi. Günümüzde, Atatürkçülük adına cumhuriyet değerlerinin yok edihnek istendiğini anunsatan Akın, "Atatûrk, Dolmabahçe' Sarayı'nda öüneseydi, orayı da saüp otel yaparlaıtfa. HaMç Tersanesi'nin kapatılması, kapitülasyonlann tamamlanmasıdır. Uluslararası Tahkim, EVIF, Cottarelli, mandacıhğuı, sömürgecüiğin, şimdiki isimkri ve süngeleridir" diye konuştu. Tersane işçisi Celen ise 50'li yülarda uygulanan karayolcu politikalarm günumüze yansımış halinin, tersaneleri kapattığmı belirterek "denize kör bakan bir milfet" olduğumuzu ifade etti. Binlerce kilometrelik karayoluna milyonlarca dolar harcayan iktidann, bedava olan su yolumı düşünmemesini eleştiren Celen, Türkiye'nin dışa bağunlı petrol ihtiyacmın sürekli arttığmı ve bunun da ulusal ekonomiye darbe vurduğunu söyledi. Celen, "Ulaşun bütçemizhı yüzde doksan beşi karayoluna, yüzde beşi ise demir ve denizyolu ulaşunının ortak kullamnuna avnhyor. 2000 yıbyla başla\an dönemde, tüm dünyada deniz ulaşunuun gelişnıesi söz konusuyken tersanekrimizin kapaüunası utanç verici'' diye konuştu. Tersanelerin kapatılmasını, "Siyasal iktidann 1979'daki EVIF dayatmalaruu, 24 Ocak kararianyla, Özal tarafindan yaşama geçirme planı" olarak yorumlayan Celen, "Biz işçfler, gençlerle, aydmlarla ve duyarü basın organlanyla biıükte mücadelemizi sürdüreceğiz 1 ' dedi. Üniversite gençliği ile işçi sımfı arasmda, 1968'denbuyana önemli bir boşluk oluştuğuna dikkat çeken Celen, Atatürkçü gençler ile bu boşluğu dolduracaklanna inandığmı söyledi. Celen, "EmperyaHstter, silahla gjremedikleri tersanelere, ulusal kaynaklara, sennayeleri ile işbirükçilerini kullanarak guiyorlar. Sistem aynı, ancak bağımsızlıkçılar muüaka kazanacak" diye konuştu. Söyleşiden sonra, C 'in işçi arkadaşlanyla birlikte görüntülediği ve Haliç Tersanesi işçilerinin direnişini anlatan dia gösterisi büyük ilgi gördü. TEŞEKKÜR 16 Aralık 2000 tarihinde yitirdiğimiz değerli var- lığımız canımız; Ecz. VAHAP İLHAN'ın rahatsıztığı sırasında ameliyatını gerçekleştiren Prof. Dr. CENGİZ KUDAY ve ekibine, cenazesi sırasında bizleri yalnız bırakmayan, acı ve üzüntülerimizi paylaşan, desteklerini esirgemeyen başta Türk Eczacılar Birliği'ne, Istanbul Eczacılar Odası'na, Istanbul Eczacılar Koop.'ine, eczacı arkadaşlanna, akraba, dost, arkadaş ve sevdiklerine teşekkür ederiz. AİLESİ (Kadın Sağlığı ve Aile PlanlamasıA Hizmet Sistemi Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle