17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ARAUK 2000 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE G O R U Ş L E R [email protected] 'Hayali Hıffeat'ı Anlamaya Çalışırken... Prof. Dr. Bozkurt GUVENÇ 4 ^ ^ ^ ^ anma ki şair sözü Br ^ ^ gerçekfir' diyen şa- ^ ^ ^ ir, şair sözünün ger- çek olduğunu düşün- dürür. "Insan hayal ettiği müddetçe ya- şar" gözlemini yapan şair sözü de, gi- derek gerçeklik ve güncellik kazanıyor. 0 kadar ki, hayal etmeden yaşamak gün günden zorlaşıyor. Son yıllarda 'sanai gerçeklik', nesnel gerçeklerin yerini alı- yor. Küreselleştikçe, sorgulamadığımız sanal gerçeklere sığınır olduk. Geçen haftalarda genç bir ögretmen şöyle sor- du: u Yahu hocam.ihracatyapmakbun- ea zorken hayaJi işlerden ırüiyarlar ka- zanmak nasıl mümkûn oluvor? Haydi, işini bilen kazansın diyetim ama devle- timiz neden zarara giriyor ki?" Doğru- su, benim de pek akhnı ermediği için he- men yanıt veremedim, ama düşünüp du- ruyor, bugünlere nerelerden nasıl geldi- ğımızı anımsamaya calıştyorum için, karşılığmı akn- ca>a kftdar baı^kamız zarara guiyor." Paranın*rie''kadar önemli bir 'ulusal Kırkyühkkuralsızlık Osmanlı borçlanru ödediğımiz 50'li yülardan hemen sonra, dışandan borç ara- maya başladığımız dönemi anımsanm. Döviz işlemleri yapan bir Ingiliz ban- kasında bir 500'lük banknotu bozdurmak istediğimde, parama ve pasaportuma bakıp hemen iade etmişlerdi. "tki yüz TUden faziasını -yıırtdışma çıkarmanız yasal olmadığı için- maalesef bozamıyo- ruz!" Galiba bir yüz lırahğım da var, bo- zar mısınız? "Kusura bakmayın boza- maytz. Paranızconvertible (değiştirüebi- Idmlik simgesi' olduğunu zamanla hep öğrendik. Türk Parasuu Koruma Ka- nunu'nu değiştirdik. Paramız 'konver- tibilir' (yabancı paralara çevrilebilir) olunca, bizler de sanki birer döviz bü- fesi olduk. Dolar, mark ve frankla ya- şamaya başladık. Bu kez de devletin dö- viz rezervleriaçıkverdi; '70sent'emuh- taç olduk. Döviz stoklan azaldıkçaTL'nin değeri düştü. TL'nin değeri düştükçe döviz fiyatlan yükseldi. Ulusal ekono- mik yapınm dış ticaret dengesine da- yandığı anlaşıldı. Ülkenin döviz stokla- rını işgörür bir düzeye getirmek için, dış harcamalan kısmak kadar, dışsatım- lan arttırmak, ihracatı desteklemek ge- rekliydi. Gereği tartışıldı: Türkiye Cumhuriye- ti Hazinesi'ne döviz getirecek ihracatı teşvik edecek yasal önlemler alındı. Üı- racatın artması, dolaylı olarak üretici yatınmlan da teşvik edecekti. Maliye- miz, döviz getiren öcari işlemleri ödül- lendirmeye başladı. Ne kadar çok döviz, o kadar çok destek ve ödül. Girişimci- lerimiz, 'serbest pazar' (!) mantığını kavradılar; kısa sürede ihracatı katlaya- cak işlere giriştiler. Türk ekonomisi, 'it- halat ikamesi'nden 'ihracat ikamesi'ne doğru 'yapısal bir reform' süreci yaşa- dı. ihracat için üretimi arttırmak, bunun için de yatınm yaptnak zorunluydu. Oy- sa, yapısal enflasyon düzeyi, bir yandan iç tüketimi körüklerken yerli sermaye- yi kârh banka işlemlerine çekti; yaban- cı sermayeyi kalıcı yatınmlardan uzak tuttu. Banka işlemleriyle hemen ve ko- lay kazanmak, kazandırmak varken ne- den uğraşmalı; yıllarca, binbir türlü ya- tınm sorunlanyla, işçisiyle, primi, ver- gisi, sigortasıyla, kurumlarla, fonlar- la?.. Bu sorunun pratik bir çözümü bu- lunmahydı. Teşviklerden, bağışıklıklardan yarar- lanmak için ülkeye ihracat karşılığı dö- viz getirmek gerekiyordu. thracat yap- madan 'vapnuş gibi görûnerek' döviz getirerek kamu maliyesinin teşviklerin- den yararlanmak mümkün olabilirdi. Gerçi yapmış gibi görünmenin, kayda geçmeyen makyaj giderleri vardı, ama iyi örgütlenilirse, seçilmiş banka ve gümrüklerin desteği ile hayali ihracat for- maliteleri pekâlâ yerine getirilebilirdi. Ülkemizin tekelinde olmayan bu çağdaş keşif, 'kara para aklamak", ya da 'ya- sal yoBardan para kazanmak' sanatı ola- rak da bilinir. Olmamışı olmuş, üretilmemişi üre- tilmiş, taşınmamışı taşınmış, teslım alın- mamışı alınmış, var olmayanı ihraç edil- miş, göstermek; ihraç edilmemışin be- delini döviz olarak ülkeye getirmek ve bu kısır dolaşımın teşviklerinden yarar- lanmak için hayali şirketlere, naylon fa- turalara, dizi dizi kaşe ve mühürlere, fa- kat en,önemlisi gerçek kişilere (güve- nilir ortaklara. yakınlara, aracılara, ko- misyonculara) ihtiyaç vardır. Köşeyi dönme becerisinin Türkçesi: Iş bilenin malı götürmesidir. Bu 'sanal serüven'ın önciileri yakayı ele verdikleri zaman -anımsar mısınız?- liberal ekonominin sözcüleri ve ileri gö- rüşlü yöneticilerimiz toplumu uyarma- ya çalışmışlardı: "Aman tekfl oiaylan bü- yûtmeyin. Üzerinevarmayın. Girişünci- yi gücendirmeyin; gerçek veya hayali, bırakın ülkeye döviz getirsinler. Yoksa, ABahgöstennesin,,veniden70sentemuh- taç duruma düşebüiriz." Girişimciler uyanyı aldılar. Kasalar ve hesaplar dö- vizlerle doldu taştı. Dışsatımımız, dışa- lımımmn yansını, hatta üçte ikisini kar- şılar düzeye geldi. Ya da öyle göründü. Hayali işleri başanyla çevirenler aldık- lan teşvikleri dövize çevirip yurtdışma çıkardılar, sonra, hayali ihracat karşılı- ğı yeniden yurda sokup yeni teşvikler al- dılar, ödüllere aday oldular. Hayali ih- racat kârlan, hayali ithalatla ihraç yol- lannı aradı. Kâğıt üzerindeki hayali iş- lemler kayıtlı ve yasaldı. Ne ki üretim artacağına azaldı; enflasyon ateşi duşe- ceğine yükseldi. Gelir dağılımı dengesi düzeleceğine bozuldu. Türkiye'nin para-banka işlem- leriyle onanlamayan yapısal sorunlan, çeteleri ortaya döküldü -ya da öyle gö- ründü. Sanal döviz bolluğunun, rahat- lığının gerçek maliyeti, göründüğünden kat kat yüksektı. Bedeli şimdi ödeni- yor. Parasının 'konvertibOir' imajım ko- ruyarak ülkenin saygınlığını sürdürme- ye çalışan kamu maliyesi, bankalan ayakta tutabilmek için TL tasarruflan- na öyle yüksek faizler ödemek zorun- da kaldı ki, devlet, toplayabildiği vergi- lerle tahvil faizlerini karşılayamaz du- ruma düştü. Devlet daha da İcüçültülse, teşviklerle faizleri kim ödeyecekti? Her ödeme yeniden, daha büyük ölçüde iç borçlanmayı zorunlu kıldı. Adım adım 'yapısal istikrar' programlanna veya •enflasyonu düşûrme' projelenne gel- dik ve durduk. Deniz bitmişti. "Kırk yühkkuralsızlığınlarkgündedûzelme- si elbet beklenemezdi!" Sonuç Neredeyiz, ne oluyor? sorusunun ya- nıtı, abartılmış ya da basite indirgenmiş olarak kabaca böyle görünüyor. Alıp başını bilinçsizce (şuursuzca) koşan, uçurumu gördüğünde uyanır gibi olan, doğmamış çocuğunun adına borçlan- maktan korkmayan, borcun faizini öde- mekten bunalan bir sanal gerçeklik dö- neminin bilincine varmak doğnısu ko- lay olmayacak. Nesnel gerçeklerin dehşeti karşısuı- da yeniden hayallere kapıhnak müm- kün görünebilir: Hani, 2010'larda dün- yadaki ilk ona girmek gibi! Bu yazımın 'güncel bir tarih' olup oLmadığmı düşü- nürken, belleğimdeki Düşünde sayıklar ozan -Tarih uykuya dalınca. dizelerinin ölümsüz ozanını anımsadım. Meksika'nın öyküsünü yazan Octavio Faz, başka bir ozanı, şu dizesiyle anar: Düşünüzde düş görürseniz (görmeye başlarsanız) uyanmak zamanı gelmiştir. Cumhuriyet'in koruyuculan, günü- nüz aydın, geleceğiniz aydınlık olsun! ARADABIR Dr. Ümit GÜLTEKIN Sanat Tarihçisi, Ankara Üniversitesi Bülent Arel Unutulmamalıych Elektronik müzik bestecisi Bülent Arel, 24 Ka- sım 1990 tarihinde New York'ta yaşama veda et- ti. Bu bağlamda, içinde bulunduğumuz 2000 yılı, ünlü bestecinin ölümünün 10. yılı olmaktadır. Elli- li, altmışlı yıllann Ankarası'nın en etkin yaratıcıla- nndandır Arel. Helikan Derneği ile başkente yep- yeni bir soluk getirmiştir. Ankara Radyosu, Devlet Konservatuvan, Gazi Eğitim Enstitüsü, Milli Kütüp- hane, onun dur durak tanımayan çalışma terrıpo- suna tanık olmuşlardır. llgi alanı sadece müziğe değil, tüm sanat dalla- nna yayılmıştı. Bakış açısı, bilim ve teknik alanın- da da yoğunlaşmıştı. öyle ki, onun el yapımı ürü- nü olan 600 vat çıkış gücüne sahip stereo ampfi- likatör, bugün bile kullanılmaktadır. Milli Kütüpha- ne'deki bir konserde, bizzat Arel'in geliştirdiği osi- latör seslendirmede kullanılmıştı. Arel'in erken elektronik müzik çalışmalan bile Türkiye dışında ilgi çekebilmişti. O sıralar, Rocke- feller kuruluşu dünyanın ilk donanımlı elektronik mü- zik laboratuvariarından birinin kuruluş projesini, New York Columbia Princeton Müzik Merkezi kap- samında finanse etmekteydi. Işte Arel, bu proje- nin yaşama geçirilmesi için davet edildi. Bu ilk Amerika evresinde birçok yeni elektronik yapıt üretti. Fakat asıl eregi, Türkiye'de bir elektronik müzik laboratuvan kurmakft. Bunu Orta Doğu Tek- nik Üniversitesi'nde gerçekleştirebilmek için be- raberinde birçok cihaz getirmişti. Ama ne yazık ki, onca uğraşısına karşın ne cihazlan gümrükten çe- kebildi ne de üniversiteden somut bir karar çıkar- tabildi. Düşü gerçekleşememiş, hayalleri yıkılmış- tı... Arel, Yale Üniversitesi'nde de bir elektronik mü- zik laboratuvan tasarlarpış ve kurmuştur. 1961 ile 1971 arasında burada ders vermiştir. Stony Bro- ok'taki eyalet üniversitesinde elektronik müzik programını oluşturmuş ve emekli olduğu 1989'a değin profesör konumunda çalışmıştır. Bu çok yönlü dâhi besteci, tüm dünya müzik çev- reterinde 'saygın' bir un kazanmıştır. Peki, ya ken- di ülkesi Türkiye'de?.. Devlet sanatçılığı ve 'Yök- kondu' unvanlarpeynirekmek gibi dağıtılırken Bü- lent Arel anımsanmamıştır. Ona hak ettiği deger resmi düzeyde verilmeli, Kül- tür Bakanlığı'nın başlatması gereken bir girişimle, ABD'deki yapıtları yurda getirtilmelidir. Rehavet içindeki serrfbni orkestralan ve konservatuvarlar Arel'i tanrtmada rol üstlenmelidirler. Dost Macaristan'ın 1000. Kuruluş Yıldönümü Prof. Dr. Y. Müh. Ühaml ÇETtN B iz Türkler Müslüman olduktan son- ra güneyden ilerleyerek 1071 Ma- lazgirt yengisi ile Anadolu'ya yerleş- tnişiz. Macralar ise çok daha önce ku- zeyden Ueıieyerek 8% yılında Arpad kumandasında bugünkü yurtlanna girmişleT, böylece Avrupa'daki Macar tarihini 9. yüzyılda başlatmışlardır. L Stephan (997-1038) ulusunu Hıristiyanlaştırmış ve 1000 yılında papa- nın gönderdiği tacı giyerek, krallığıru ilan etmiş- ti. Işte bu nedenle bu taç Macarlann ulusal sım- gesidir. İçinde bulunduğumuz 2000 yüı Macaris- tan'ın 1000. kuruluş yıldönümüdür. Yüzyıllarca süren savaşımlar sonucunda elde edilen bağımsız- lık ve özgürlük ortamrnda Macar ulusu en büyük bayramını hakh olarak engin bir coşku ve büyük bir mutluluk içinde kutlamaktadır. ,, Şimdi yineMacar tarihınedönelim: 1241-1242'de l^jğollar bu ülkeyı ıstıla etmış, her yen yakıp yık- mış ve halkın büyük çoğunluğunu yok etmiştir. 1458'de kral seçilen Mathias Corvinus (1458-90) 'Yenidendoğuş'un (Rönesans) beşiği Floran&a Be flişki kıırmuş,oradan sanatçdargetirtmiş, Buda'yı önemli bir kültür merkezi yapmış ve Bursberg'de Avnıpa'nm en büyük kütüphanelerinden birini kurmuştur. Böylece, Mathias, Fatih Suhan Vleb- met' ın ülkesine geuremediği'Yenidendoğuş'u Ma- caristan'agetirmeyi başarmış ve ülkesinin bugün- lere gelmesini sağlayan sağlam temellen atabilmiş- tir. Rönesans Kralı da denen Mathias gibi Fatih de Rönesans Sultanı olabilseydi, kim biür Türklerin yazgısı nasıl değişir ve şimdi ne durumda olurduk! Aysa'daki birlikteükten sonraTürkler ve Macar- lar Avrupa'da da fakat bu kez farklı koşullarda karkşılaştılar. Baö'ya doğru yaydmasını sürdüren Osmanlı Devleti, Macaristan ile komşu olunca, bü- yük çatışmalar yaşandı. Kanuni Suhan Süleyman dönemiydi. Padişahın kumanda ettiği ordu 29 Ağustos 1526 günü Mohaç Meydan Savaşı'nda, Macar ordusunu tam bir yenilgiye uğraünca, Ma- caristan 16. ve 17. yüzyılda yaklaşık 150 yü Os- manlı egemenliğinde kaldı. Ashnda Macaristan üçe bölünmüştü ve ortası Türk, batısı Habsburg ege- menliğinde bulunuyordu. Viyana bozgunundan sonra Osmanlılar 1699 Karlofça Antlaşması ile Macaristan'dan çekiün- ce, MacarlarTürk egemenliğinden kurtulmanın se- vincini yaşayamadan kendilerini Katolik Avus- turya'nın egemenliğinde buldular. 18 ve 19. yüz- yü böylece Habsburg hanedanınınyöneümine kar- şı bağunsızuk ve özgürlük arayışlan ile geçti. Bu dönemde eski düşmanlar yeni dostlar oldu. Avus- turya'ya karşı verdiği savaşlarda Fransızlann ve Osmanlılann desteği ile önce büyük başan elde ederek ülkesinin bağımsızlığuıı ilan eden, fakat so- nunda yenilerek Osmanlı Devleti'ne sığuıan Prens 2. Rakoczi Tekirdağ'da on yedi yıl sürgün yaşadı. 1735'teölünce,kalbi Fransa'yavebedeniönce ts- tanbul'da bir süre gömüldükten sonra Macaris- tan'a gönderildi. Harf devnmini yaymak için Te- kırdağ'a gelen Atatürk, Macar Büyükelçisinden Rakoczi'nin öyküsünü dinledi ve daima mazlum uluslann yanında olduğundan, çok duygulandı. Macar ulusal kahramarumn kullandığı evi aynı günkamulaştirdıve Macaristan'aarmağanetti. Gü- nümüzde bu ev Rakoczi Müzesi'dir ve ülkemize gelen Macarlar tarafindan özellikle ziyaret ediür. 19. yüzyılın ortasında, Fransız Devrimi' 1 nin et- kisiyle Avrupa'da bir ayaİdanma dalgası oluşmuş- tu. Bu arada ulusal şair Sandor Petöfi'nin coştnr- duğu tüm Macaristan, General Kossuth önderli- ğınde ayaklandı. Demokratikreformlar yanında ba- ğımsızlık isteyen Macarlar Avusturya kuvvetleri- ne başan ile karşı koydular. tmparator Franz Jo- seph, Rus Çan' nın ordusunu yardrma çağırdı. Pe- töfı, Rus ordusuna karşı savaşırken öldü ve Ma- car devrimi kanh bir biçimde bastınldı. Ancak Macarlann özgürlük ve bağımsızlık ateşi hiçbir za- man sönmedi, tersine bu başansız karşı koyma ile güçlendi ve bilinçlerde siünmez izler buaktı. Ulu- sal kahraman Bern Türkiye'ye sığındı ve Islami- yeti kabul edip MuratPaşa adıyla Halep Valiliği'ne atandı. Macar ulusal şaıri Petöfi'nin gömütü (me- zan) bilinmemektedir. fakat bugün yalnız Buda- peşte'de adını taşıyan on sekiz cadde ve meydan bulunmaktadrr. Acaba her şeyimizi borçlu oldu- ğumuz Atatürk'ün aduu taşıyan meydan ve cad- delerin lstanbul'dakı sayısı nedir? Tarih durmaz, uısanlar varoldukça ileıier ve ba- zı sonuçlan ile şaşırtır. Yüzyıllardu- birbirlerini çökertmek için ellennden geleni esirgemeyen Os- manlı ve Avusturya-Macaristan imapratorluklan, 1. Dünya Savaşı'nda aynı yanda, aynı yazgıyı pay- laşarak çöktüler ve dağıldılar. Bu sayede Macaris- tan yüzyıllardır özlemini çektiği özgürlüğe ve ba- ğımsızlığa kavuştu, ancak yenilmenın faturası ola- raktopraklannın üçte ikisini kaybetti. Bu aradayaz- gı tuzaklar kurmayı sürdürdü ve Macaristan 2. Dünya Savaşı'na yanlış yanda katılmca, 1945'te kendısini Doğu Bloku içinde buldu: Özgürlüğü- nü ve bağımsızlığını yıtirmiş bir uydu devlet ha- linde... Ekim 1956'da tarih tekrarlandı: Üniversi- te öğrencileri özgürlük ve bağımsızlık isteklerini dile getirmek için önce Peşte'de Petöfi heykeli, son- ra Buda'da özgüriük savaşuun unutulmaz genera- li Bern'ın büstü önünde toplandılar. Macarlar, üni- versite öğrencilerinin başlamklan bu başkaldın- yı kahramanhk dolu ve herkesi hayran bırakan bir savaşa dönüştürdüler. Tıpkı 1848'de olduğu gibi bu efsanevi direnme de yine kanh bir biçimde, yi- ne Ruslar tarafindan bastınldı. Yüzlerce üısan öl- dürüldü, bınlercesı hapislere tıkıldı. Bu başkalduının önden Başbakan Imre Nagy vearkadaşlan, Yugoslavya Büyükelçıliğıne sığın- mıştı. tki buçuk hafta sonra Ruslann verdiği do- kunulmazhk güvencesine kanarak büyükelçüik- ten çıkınca, KGB tarafindan derhal tutuklandılar ve bir süre sonrakurşuna dızilerek Budapeşte Mer- kez Gömütlüğü'nde 301 numaralı parsele gizlice gömüldüler. Tarih ilerlemesıni sürdürdü. Gorbaçov, Perest- royka siyasetini ilan ettikten ve idamlanndan otuz bir yü sonra 1956 kahramanlan hak ettiklen onur- lu bir törenle 16 Haziran 1986 günü tekrar gömül- düler. Parsel 301, artık Macarlann bir onur abide- si oldu. Doğu Bloku dağılınca, 1956 halk ayak- lanmasının 33. yıldönümü olan 23 Ekim 1989 gü- nü yeni Macar Cumhunyeti ilan edildi. Arük tam özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşulmuştu. Istanbul'u aluicen Fatih'in kullandığı toplan Macar usta Urban dökmüştü. Olkemize ilk mat- baayı Macar asıllı tbrahim Müteferrika getirmiş- tir. Macarca birçok klasık yapıt Türkçeye çevril- miş ve beğeni ile karşılanmıştır. Bilim, edebiyat ve güzel sanatlar alarunda dünya çapında ünlüler yetişnren Macarlar, geçmişte kalan Türk egemen- liğini gerçek bir dostluğa dönüştürme olgunluğu- nu gösterebilmiş ender uluslardan biridir. Buda'da- ki Gül Baba Türbesi, Gül Baba Caddesi, Türk Ha- mamı,Zigetvar'dakı Kanuni Süleyman Parkı ve büs- tü bu derin dostluğun kanıtlandır. Birkaç ay önce Szombathely kentınde Adnan Saygun ile Atatürk döneminde Türk ve Macar halk müzıklerini kar- şılaştırmah inceleyen Bela Bartok"un büstleri di- kildi. Avrupa'da ilk Türkoloji kürsüsü Macaristan'da kurulmuştur. Macar Türkbilimciler (Türkologlar) çok verimli çalışmalar yapnuştır. Son olarak Ma- carca-Türkçe büyük bir sözlük ilk kez hazırlanmış- ür. Dost Macaristan, Ortadoğu Avrupa'nnı en es- ki devletlerinden biridir. Dü, tarih ve dostluk bağ- lan ile sevdiğimiz, saydığrmız Macarlann daha ni- ce kuruluş binyıllannı. uğrunda olağanüstü öz- veriye katlandıklan özgürlük ve bağımsızılk için- de kutlamalannı en ıçten duygularla dileriz. PENCERE İnsan Hayah Üzerine Poliüka?.. 9O'lı yıllann ortasına doğru PKK terörü kafalar- da yılan gibi çöreklenen soru işaretlerinin çengel- lerini oluşturuyordu; kimileri bu yoldaki propagan- dayı Istanbul medyasının çok satışlı gazetelerinde köriiklemeye başladılar - Anadolu bölünüyor.. - Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti öm- rünü doldurdu... - Ikinci Cumhuriyet gerekli.. - TC'nin sonu geldi. Peki, ne oldu?.. Ham hayaller yıkıldı; ama, on binlerce Anadolu çocuğunu yrtirdik. Kimi entelimiz bu ülkenin tarihine yabancılaş- mıştır. Kurtuluş Savaşı'nı ve Anadolu ihtilalini "res- mi tarih" diye azımsayarak yapay bir olgu sayan- lar var. Oysa Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş bi- linci, halkta kökleşmiştir, devletin somutlaşması bu kök üzerine yükseliyor. • PKK yenilgiye uğrayınca siyasallaşma deneyimi- ne girdi. Oysa PKK'nin yanlışı yalnız silahlı sava- şımla hedefine ulaşacagına ilişkin değildi; sapta- dığı amacın içeriği bir yanılgının ürünüydü. Anadolu'yu bölmek özlemi emperyalizmin tasa- nmıdır, bu yoldaki ünlü deyiş: Böl ve yönet!.. Anadolu halkının güncel bilinci, tıpkı Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi varoluş güdüsünün harmanında pusulasını oluşturuyor. 199O'lı yıllarda emperyaliz- min desteğini de arkasına alan *'Anadolu'yu böl- mek" deneyimi iflasla sonuçlandı. Peki, silahlı girişimi suyadüşen PKK'nin siyasal- laşma çabası ne sonuç verir?.. Sonuç verniez. Anadolu'da yaşayan Kürt asıllılann bu topraklar- da Türk asıllılar kadar hakkı var bu hakkı bölün- meye dek götürecek kadar sağduyudan nasipsiz olduklannı kimse söyleyemez. Geleceğe bakarken bu kaynaktan doğan güven duygusuna sırt çevirmeyelim. • 199O'lı yıllarda PKK terörü ve irtica ile başı be- laya giren Türi<iye'nin 2000'deki durumu yine her- kesi kaygılandınyor, akıl dışı olaylarla çalkalanıyo- ruz; bir dostum dedi ki: - Inanılırgibi değil!.. Birülke, hapishanelerinden yönetilebilir mi?.. Yönetilemez. Ancak yönetilemez olduğunu anlamak için nice kurban vermek mi gerekiyordu?.. insan hayatını kutsal saymak çağdaş aklın man- tığına dönüşmüştür. İnsan hayatı üzerine polrtika yapan, kim olursa olsun, lanetlenmeli!.. Bu kişi bir devletin yönetiminde olabilirya da devlete karşı bir örgütün başında olabilir hiç fark etmez. Büyük ya da küçük çapta kahrolası iktidannı sür- dürmek için can pahasına siyaset yapan kişi ca- navar kimliğine sahiptir. Isteriçerde olsun.. ü Isterdışarda. »«^ •J* *** H«ö Emre Konaar Kızlarıma Mektuplar @) R E M Z I K I T A B E V TÜRKKALPVAKFI "Çocuk KanfiyotojisF TürkKalpVakfi kafitesivetitizüğiyle hizmctinizdc 19MayısCd.No:8ŞişlillSTANBUL Tel:(0212)2120707(pbx) Fate.(ö2J2j 212 68 35 2001 KÜLTÜR AJANDASI'nı Adam, Mephisto, Robinson Crusoe, Pandora, Ada Kültür, Istavrit (Beyoğlu), Kabalcı (Beşiktaş), Beyaz Adam (Bakırköy), Üniversiteli, Akyüz, Nezih (Kadıköy) kitabevlerinden edinebilirsiniz. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi Sıraselviler Cad. 48/1 Taksim-Istanbul Tel:(212)252 63 14-15 KİRAUK İŞYERİ Cağaloğlu Türkocağı Caddesi'ndeki Basın Sarayı'nın üçüncü katı kiralıktır. Basın, yayın ve haber ajanslan tercih edilecektir. Müracaat: Iş günleri ve iş saatleri Tel: 513 83 00 Türkiye Gazeteciler Cemıyeti'nin yayınladığı günliik Bizim Cazete Ülke sorunlarına ilişkin raporiarıyla, araştırmalarıyla, köşe yazılarıyla, tarafsız haberieriyle sivil toplumların gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75 Nokia 6210 şimdi Genpa ve KVK Bayilerinde! Her şeyi kontrol altna almak için ürsat kaçrmayın. Eğer bir Nokia 6210'unuz varsa; • WAP brovvser sayesinde Internet'teki bilgilere ulaşabilir, • Bankacılık işlemlerinizi yapabilir, • Elektronik posta gönderebilir ve hatta çiçek bile alabilirsiniz. Kısacası Nokia 6210 ile her şey sizin kontrolünüzde! IMOKIA K.V.K. wwvmokia.com.ti CONNECTING PEOPLE ît !! !î TURKCELL II
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle