17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA 8 DIZI Mesut Yılmaz tazminat kazandı • ANKARA <AA)- ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, açtığı iki ayn davada toplam 5 milyar lira manevi tazminat kazandı. Yılmaz, Yeni Şafak gazetesinde FP Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın kaleme aldığı bir yazıda kişilik haklanna hakaret edildiği gerekçesiyle açılan davada 2 milyar lira manevi tazminat almaya hak kazandı. Star gazetesi de 15 Şubat 2000 tarihinde yayımladığı bir haber dolayısıyla Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada Yılmaz'a 3 milyar lira manevi tazminat ödemeye mahkûm edildi. Kaymakam Iıaza geçiiMü • VAN(AA)-Van"ın Çatak llçesi Kaymakamı Ahmet Altıntaş'ın makam otomobilinin sis ve buzlanma nedeniyle , şarampole yuvarlanması sonucu kaymakam, sürücü ve koruma memunı yaralandı. Van Valisi Durmuş Koç, Kaymakam Ahmet Altıntaş'ın kol ve bacağında kınklar nedeniyle Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi'nde tedavi altma alındığını belirtti. YargıçKoçak kalp krâi geçirdi • ANKARA (AA)- "Bahçelievler Davasfna bakan Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Başkanı Mehmet Koçak, adliyede geçirdıği kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldınldı. Yüksek Ihtısas Hastanesi'ne kaldıran Koçak, yoğun bakım ünitesınde tedavı altına alındı. Hastane yetkilileri, Koçak'ın kalp damarlannda tıkanma olduğunu, gerekli müdahalenin yapıldığını belirttıler. aypılıgı • EDREMtT(AA)- Edremit Körfezi'ndeki 14 belediyenin, hizmet üretebilmek amacıyla oluşturduğu Körfez Belediyeler Birliği'nden 4 belediye başkanı aynldı. Körfez Belediyeler Birliği'nden istifa eden Balıkesir'in Edremit ve Havran ilçeleri ile Havran'a bağh Kadıköy ve Büyükdere beldelerinin belediye başkanlan, aynlma gerekçeleriru, "10 yıllık bir geçmişi olan birliğin somut bir yatınm yapmamasına" bağladılar. Toplanan üyelik ödentilerinin, bırlik ve Altınoluk Belediye Başkanı Ismaıl Aynur'un siyasi yatınmlannda kullanıldığmı savunan belediye başkanlan, bu nedenle birlikten aynldıklannı söylediler. Sezer'den af • ANKARA (AA)- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bir mahkûmun kalan cezasmı, sürekli hastalığı nedeniyle kaldırdığı büdirildi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazıh açıklamada şöyle denildi: "Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümlü Yüksel Akyüz'ün Adli Tıp Kurumu'nca tespit olunan sûrekli hastalığı nedeniyle, Tûrkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 104. maddesi uyannca kalan cezasını kaldırmıştır." I j ^ _ 1 f^-f% Cep telefonlarından ve onların baz istasyonlanndanyayılan I J (\y \(\\ mikrodalgalar, hücreleri, DNA 'yı tahrip ediyor, genleri bozuyor düzenbazlarve büyük kıyım £»•ünyada, cep telefonu baz istasyonlannın ölümcül etkileri bilimsel olarak bilindiği halde, endüstri, politika ve onlann güdümündeki kurumlar kazanç uğruna tarihin en geniş çaplı ve en uzun süreli insanlık kıyımını uyguluyorlar. JL.alp atışı, beyin dalgalan, hormonal ve sinirsel faaliyetlerin çoğu elektriksel olduğu için harici elektromanyetik radyasyon bu mekanizmayı bozuyor. Bazlardan aldığımız dalgalar sağlıklı bir çocuğun kalp ilacı almasına benziyor. C ep telefonlan ve onlann baz istasyonlanndan yayı- lan mikrodalgalann bü- yük katkıda bulunduğu elektro- manyetik kırlilik, dünyanın ve in- sanlığın karşı karşıya olduğu en bü- yük tehlıkelerden bın; rengi, gö- rüntüsü, kokusu, sesı yok. Çok yoğun maruz kalmıyorsanız etki- sı de hemen anlaşılmıyor. X ışın- lannın küçük kardeşı olan mikro- dalgalar elektromanyetik radyas- yonun (alanlar da deniyor) birkat- manı. Elektromanyetik radyasyon bir ışınım yelpazesi. Değışikkat- manlan van bu katmanlar frekj*ns- larla tanf edıliyor ve ölçü bıriın- lenHz. Sız buradakı her bir harfı okur- ken, etrannızda bulunan cep tele- fonu baz istasyonlan cep telefon- lanna sürekli sinyal göndermek içın havayı işte bu mıkrodalgalar- la bombardımana turuyorlar. Ha- vaya yayılan mikrodalgalar nesne- lenn içınden geçebıldıkleri gıbi, vücutlanmıza, çocuklanmızın vü- cutlanna gırmeye ve orada ölüm- cül tahribatlar yapmaya hiç ara vermiyorlar. Geçen her bir sani- yede sizin ve daha çok çocuklan- nızın ömründen katkat dahauzun bir zamanı alıp götürüyorlar. Hücreler tahrip oluyor AraştuTnalar, cep telefonların- dan ve onlann baz istasyonlann- dan yayılan mikrodalgalann şun- lan yaptığuu ortaya koyuyor: Hücreleri, DNA'yıtahrip ediyor, genleri bozuyor, hücreler arası ha- berleşmeyi etkiliyor; kan kımya- sun bozuyor, bazı zarariı madde- lenn beyne gitmesini engelleyen beyin-kan duvannı bozuyor, beyin- de ve kandakı bazı önemh enzim- len, hormonlan (melatonin, sera- tonin gıbi) etkiliyor ve böylece kanserlere ve psikolojik hastahk- lara neden oluyor; intıhara sebep oluyor; bağışıkhk sısteminı bozu- yor; lenf bezı kansen, ben kanse- n. beyin kansen, kan kanseri, er- bezı tümörü, çocukluk kanserle- n, alzheuner, parkinson, depres- yon, kalp hastahklan, kısırhk, âdet bozukluklan, hormonal dengesiz- likler, stres, uykusuzluk, baş ağ- nsı, elektrohassasıyet ve daha bır sürü melanete neden oluyor. Kanserojen etfcl Kanserojen etkısıni şu üç yolla yapıyor: Kanserbaşlatıyor; başla- yanı üerletıyor; dığerkanserojen- lerle bu-lıkte çahşarak arttınyor. Hepsıne ek olarak, msanlan bu felaketler nedeniyle korku, endi- şe ve stres ıçınde bırakıyor ki bu hıç azımsanmayacak bir etkı; ni- tekim Dünya Sağlık Örgütü'nün sağhkh durum tarumı, sadece has- tauk ohnamasına değil ınsanlann rahat ve huzurlu bir ortamda ya- şamalanna işaret ediyor. En korkunç korkuyu yaratan da şu: Bütün bu ölümcül etkılere kar- şı en büyük risk altındakiler çocuk- lar. çünkü beyınleri daha küçük ve gelışmekte, hormonal sistemleri hızla değişiyor, hücreleri çok da- ha sık bölünüyor, bağışıkhk sıstem- len daha zayıf (bu, yaşhlar ıçin de geçerlı) ve küçük gövdeleri baz istasyonlanndan yayılan mikro- dalgalarla rezonans yapıp onlan daha çok çekıyor. Çoculdar maruz kaldıklan radyasyonun yüzde 70*ını, yetışkuılerse yüzde 40'ını Hangi frekans ve yoğunluklarda olursa olsun elektromanyetik radyasyon, yani bazlar ölümcüldür ve tamamen terk edilmelidir. emıyorlar. Cep telefonlanndan yayılan mikrodalgalar daha kısa sü- reli, ama daha yoğun bir elektro- manyetik maruziyete neden olur- ken baz ıstasyoıüanndan yayılan mikrodalgalar da daha az yoğun, ama sürekh(24 saat) maruzıyetya- ratıyorlar. Bu tahribatlardan korunmak ıçuı bu teknolojının tamamen terk edihnesı gerekıyor. En azından, bütün dünyanın, bilım çevreleri- nin mutabık kalacaklan bir sonu- ca vanhncaya kadar. Nıtekim, mektupta ıstenenlerden bın şu *FV ber optikkabk) gibiyeni temiztek- nolojfler geliştirflene kadar, (baz is- tasyoaiannın dikünıesi gjbî) kab- losuz iletişinı tesisatlannın inşası tfim dünyada durdurulmau.'" Blllmsel çalışmalar Bu mektuba bılunsel delıl ola- rak eklenen referanslar bölümün- de 142 tane bıhmsel çalışma var. Bu teknolojınin neden tama- men terk edihnesi gerektiğıne iliş- yatermı tedavısmde, cerrahıde, akupunkturda vb. gıbi. Bu durumda, bazlardan yayı- lan mıkrodalgalara maruzıyetı- mız, sağhklı bir çocuğun kalp ıla- cı almasına benziyor. Aynca, dün- yanın kendısı 10 Hz cıvanndakı çok düşük frekanslarda elektro- manyetik dalgalar yayıyor ve bü- tün canlılar gibı ınsan da bu dal- galarla kompleks bir uyum ıçin- de; biyontmımız, uyuyup uyanma devrelerimiz, melatonin gıbiönem- li hormonal üreturumız ve hücre • Baz istasyonlan cep telefbnlanna sûrekli sinyal gönderraek için havayı -• işte bu mikrodalgalarla bombardımana tutuyorlar. Bu mikrodalgalar vücutlanmıza, çocuklanmızın vücutlanna girmeye ve orada ölümcül tahribatlar yapmaya hiç ara vermeden devam ediyorlar. elektromanyetik kiriilığe karşı sa- vaşan gruplardan Isvıçrelı Grup- pe Hans-U Jakob 15 Ekım 2000'e kadar 21 ülkeden topladığı ımza- larla birlikte Birleşmiş Mılletler Genel Sekreteri Kofi Annan'a ko- nuyla ilgilı bu" mektup gönderdı. Imzalayanlar arasında sıradan ın- sanlar yanında çok sayıda bılım adamı, kurum ve kuruluş var. Bu kin bilimsel açıklamalan şöyle özetleyebiluız: Insanlar elektrik- sel varlıklar; kalp atışı, beyin dal- galan, hormonal ve sinirsel faali- yetlerin çoğu elektnksel olduğu için harici, suni elektromanyetik radyasyon bu mekanizmayı bo- zuyor. Nitekim, telekomünikas- yon teknolojisinde kullanılan fre- kanslar tıpta da kullanüıyor: Dı- bölünmesının bazı önemh saflıa- lan bu dalgalann kontrolünde dü- zenlenıyor. Beyın dalgalaruruz da 10 Hz cıvannda faaliyet gösteri- yor. Bazlardan yayılan hancı, su- nı elektromanyetik radyasyon bu uyumu, bu üişkiyi bozuyor; aynı zamanda dünyanın önemh birözel- liğını de çarpıtıyor. Bütün bunlardan çıkan sonuç şu: Hangi frekans ve yoğunluklar- da olursa olsun elektromanyetik radyasyon, yani bazlar ölümcül- dür ve tamamen terk edümehdır. Artık, fren sistemını bozar dıye belediye otobüslerinde bile yasak- lanancep telefonlanrun kapalı yer- lerde yasaklanmamasının ve baz- lann yasaklanmamasuun skandal bir çelişkı olduğu daha iyı anlaşıl- malıdır. Hücreler ve dofcular Nitekim, 1980'lerde Amenkan donanması içinçalışan bılım ada- mı EMonByrd'ın bulgulanyla il- güi şu açıklaması neyle oynandı- ğını bir kez daha vurguluyor: "Hücreterin, dokulanu, organla- nn \« kompk organizmalann dxv- ranışlannı değtştirebiliriz... hor- mon sevryelerini değistirebiünz_ canhbirhücrenin kinryasını ve ge- ri döndürülemeyen kinrvasal is- femlerin reaksryon zamanınıdeğtş- tirebüiriz... insanlarda \e hay-van- larda zaman algılanıasını değişti- rebiliriz; ha^A-anlan uyutabiliriz; kemikleri bü> ütebiür. büyüwn ke- miklerin büyümesini durdurabi- iiriz; bir şeyi yapmaya programh bir hücreye başka bir şe> yapOr*- bfliriz. Insan bevin dalgaİarrvlaoy- na\ abihriz. Tespit edemev ccefiniz kadar zajıf elektromanvetik alan- larla laboranıvar hayvanlannda- ki doğum sakatuklarını ve fetal ölümleri atb kabna çıkarabifiriz. Bunlar; zayıf, darbeli. genellikle çokdüşük frekansh dektromanye- tik alaniarla canlılar arasmdaki etkileşimlerin sadece bazıları." (1930'lardan beri Rusya \e 1940'lardan ben de Amenka, mık- rodalgalan zıhın kontrolü ama- cıyla da kullandılar.) Cep telefonu satışlan Diğer yandan, TuneCanada ha- bennegöre: 1 Ekim 2000 itibany- la dünvada 400 milyondan fazla cep telefonu kullanılıyor ve üre- ticiler bu sene bu o kadar daha satmayı beklıyorlar. Birbaşka ka>- nağagöre: Avrupa'da hükümetler ıhalelerden 100 milyar Euro elde ettiler. 13 Ekim 2000 tanhli Re- uters haberine göre: Hükümet bı- nmlerinnı FCC (Federal Komünı- kasyon Komisyonu) ve özel sek- törle el ele vererek üçüncü kuşak iletişim teknolojısinın adaptasyo- nunu hızlanduınalarmı ısteyen Clinton şöyle dıyor: "Son beş \Tİ- da enformasyon teknolojisi sektö- rü ekonomik büyümemizinüçtebi- rini sağladı ve özel sektör ortala- masından vüzde 85 daha fazla üc- ret ödeyeniş alanı yararn. Bu adım, Amerikak yüksek teknolojigirişim- cüeriıün düm^ pazannda rekabet gücünfl armracak ve onlann ka- zanmasına vardımcı olacakür."' Amenkan Institute for Pubhc Accuracy'nın 28 Temmuz tanhli bültenine göre: "Cumhuriyetçi- lerie Demokraüann seçim kam- panyalan için harcadığı toplam para 85 milyon dolar; bunun 26.6 milyondolannıfederal fonlar kar- şüıyor, geri kalanını ise büyük şir- ketler karşıla>acaklar ve bunlann arasında telekomünikasyon şir- ketkri de var." Bültende hangi şır- ketın ne kadar vereceğı detaylı olarak bıldırilıyor. Baz istasyonlanndan yayılan mikrodalgalar, uykusuzJuk ve başağnsı gibi rahatsızfaklara yol açryor. SÜRECEK AVRUPA'DAN GURAY OZ Bir Hatıra Detteri Almanya'nın eski başbakanı, Türkiye'nin yeni dünürü Heimut Kohl geçen günlerde Hıristiyan De- mokrat Parti CDU'daki arkadaşlanna kızgınlığını, 1998-2000 yıllan arasını kaydettiği bir hatıra def- teri ile açığa vurdu. Daha sonra bunu hızla kitap haline getiren Kohl'ün hatıraları fazla satmadıysa da basında ilgi gördü. Aynı zamanda hatıralannı yazma ve yayımlama heveslerini de arttırdı. Ben de o günlerde elime geçen bir hatıra defterinden bazı bölümleri Cumhuriyetokurlannın ilgisinesun- maya karar verdim. Hatıraların yazan bizim he- veskârarkadaşlarımızdan birisi. Bakalım beğene- cek misiniz? 15 Kasım 2000: Moralim çok bozuk. Bir hatıra defleri tutmaya karar verdim. Olanı biteni, olduğu gibi yazacağım. Yazdıklanmın gazeteye zarar ve- receğini bile iddia edebilirler. Ben de bu gazeteye yıllarca emek verdim. Birilerinin canı sıkılacak, sı- kılsın; hep benim canım sıkılacak değil ya! Geçen hafta, Alman "leight kültürü" üzerine yazdıklanmı- zı bütün gazeteler kullandılar. Hiçbiri de bizden söz etmiyor. Haksızlık bu. Herhalde bizim gazete- yi okuyoriar, sonra da okumamış gibi yazılanlan ik- tibas ediyorlar. Olsun. Önemli olan gerçeklerin açı- ğa çıkmasıdır. Tabii üslup bakımından çekici yazı- lar da yazamadık. Ben yazsaydım... 17 Kasım 2000: Hatıralanmı yayımlamaya ka- rar verdim. Gerçi hatıra defteri yayımlanmak için tutulmaz, iç muhasebesi yapmak için, kendi ken- dine içini dökmek için tutulur; ama madem artık politikanın bir aracı olarak da kullanılabiliyor, ben de kendi kariyerim için ya da en azından kariyeri- min başa ağı gitmesini önlemek için hatıralanmı yayımlayacağım. 18 Kasım 2000: Bugün otobüste bana kötü kö- tü bakan, saçlan dökülmüş ihtjyann biryabana düş- manı olduğuna karar verdim. Italyan pizzacı da Al- man leight kültüründen, yönlendirici kültüründen aşın bir şekilde etkilenmişti. Bu nedenle pizza ye- mekten vazgeçtim. Yabancı düşmanlığı artık çok yayıldı. Türklerin pek çoğu da yabancı düşmanı düş- manı oldular. Felsefe takılan bir arkadaşım, "ken- di kendimize yabanalaştık" dedi, her ne demek- se. Bahnhofta bana "du Auslaender!", "hey ya- bancı!" diye seslenen dazlağa, "du Auserirdisc- he", "hey uzaylı!" diye cevap verdim. 19 Kasım 2000: Yazıişleri Müdürü odama ge- lerek, hatıralarımın gazetede yayımlanmasının söz konusu olamayacağını söyledi. Yazdıklanm leight değil, uttra leight'mış. Alman kültürü konusunda da öyle olur olmaz yazmamalıymışım. Mümkün- se, Sözden Yazıya diye tuhaf bir köşede yazan ar- kadaşın yazılannı okumalıymışım. Çıkarken de "Böyle devam edersen, bir daha bu odaya adı- mımı atmayacağım " diye gözdağı verdi. Sanki ça- ğıran var. Yoksa odaya adımını atamayacak olan ben miydim? Her neyse, beni hatıra defteri tutmak- tan hiç kimse alıkoyamaz. Yazdıklanmı yayımlama- mı engelleseler bile, tarihe kalmalannı engelleye- mezler. 20 Kasım 2000: Hatıralanm epeycej>irikti. Bel- W onlan kitap yapanrn. lyi bir gazete ve yayınevi bulmam gerekecek. Die Welt ilgi gösterir mi aca- ba? Gerçı benim dünya gorüşume uymaz, ama şim- diki devirde bunun fazla önemi yok. Lafontaine de "Yürek Çırpıntısı" kitabını önce orda yayımla- madı mı? Kendini yazar zanneden bir arkadaş, "Yürek Çırpıntısı" değil, "Yürek Solda Atar" diye beni düzeltmeye kalktı hemen. Nerde atarsa at- sın. Ince mizahtan anlayan kalmadı zaten bu ga- zetede. 21 Kasım 2000: Hatıralanmı arkadaşlarfotoko- pi ile çoğaltıp kendi aralannda dağıtmışlar. İlgi gö- receğimi biliyordum, ama neden gülerek okuduk- lannı anlamış değilim. Fikirfukaralığından olsa ge- rek. Kültür düzeylerinin çok yüksek olmadığını bi- liyoruz, ama bunlar da sözde okumuş yazmış adamlar. Bir de bana söz ederier; yok leight kül- tür ile ilgili tartışmalan anlayamamışım, yok kültür- ler arası etkileşimden, ulusal kültür öğelerinden, alt kültürden, üst kültürden haberim yokmuş. He- le lügat paralayıp Goethe'den falan söz etmeden önce iyi düşünmelıymişim. Kıskançlıktan başka bir şey değil. Ben Goethestrasse'de oturuyorum. İki sokak ötesi de Beethovenstrasse. Dün gece otur- dum Goethe'den şiirter okudum. Beşinci Senfo- ni'nin o coşku dolu koro bölümünü de huşu için- de dinledim, dokuzuncu muydu yoksa? 22 Kasım 2000: Şaşkın Yazıişleri Müdürü, oda- ma adım atmama karannı bozup yine geldi. Beni Münih'teyapılacak bir gösteriyi izlemeye gönder- meyi düşünüyormuş. Eli yüzü düzgün bir haber ge- çersem iyi olacakmış. Arkadaşlann elindeki çoğal- tılmış hatıralannı da toplamış, elime tutuşturdu. Daha kitap olmadan toplatıyoıiar. Faşist kafa iş- te, ne olacak. 23 Kasım 2000: Hatıralanma şimdilik ara veri- yorum. Münih'e gidip haber nasıl yazılınmış gös- tereyim şu andavallılara. İbrahim sahin ve Korkut Eken tkinci kııyıp süahlor davasına devam edildi ANKARA(AA)-Hosp- ro Şırketi'nce, Emnıyet Genel Müdürlüğü'ne hi- be edilen silahlar ile bu silahlara ait susturucular ve bir roketatann kaybol- ması ile ilgili olarak hak- lannda dava açılan eskı Emnıyet Genel Müdürlü- ğü Özel Harekât Dairesi Başkanvekih tbrahim Şa- hin ile eskı Emniyet Ge- nel Müdür Danışmanı Mehmet Korkut Eken'in de aralannda bulunduğu 6 sanığm yargılanmasına devam edildi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davannî dünkü duruşma- suıa, tutuksuz^amk Lût- fî Eraslan ve 2 sanık avu- katı ile müdahıl tçışlen Bakanlığı 'nm avukatı ka- tıldı. Eraslan, Hospro Şu- ketı'nce Emnıyet Genel Müdürlüğü'ne hibe edi- len sılahlar ile ılgısuıın bulunmadığını öne sürdü. Eraslan, beraatmı istedi. Mahkeme Başkanı Nec- det Yaman, sanık İbrahim Şahın'ın adresinin, sanık Şemsettin Ozcan'ın ise ad- resinde ohnadığmm bil- dirildiğini kaydetti. Ya- man, sanık Şahin'in ha- pis cezasma çarphnldığı, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk kayıp silahlar davası- nın Yargıtay'dan dönme- dığinı de ifade etti. Eras- lan'ın avukatı, müvekki- limn duruşmalardan va- reste tutuhnasını talep et- ti. Yaman, Eraslan'ın du- ruşmalardan vareste tu- tubnasına, Şahin'in bildi- rilen ev adresuıde ifadesi- nın ahnması ıçin talimat yazıhnasuıa karar verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle