25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 İnternet kurabiyesi Dünyanın önde gelen pazarlama uzmanlanndan Prof. Dr. Philip Kotler, "Marketing Management" başlıklı bir kitap yazmış... Kitabı, Türkiye'nin önde gelen pazarlama uzmanlanndan biri "Pazarlama Yönetimi" adıyia Türkçeye çevirmiş ve yazannın sekiz sayfalık önsözüne on attı sayfa kendi önsözünü eklemiş... Kitabın orijinalinde, n\ internet 'fâ ortamındaki pazarlamadan söz ediliyor ve Ingilizcedeki kurabiye sözcüğünden yola çıkılarak üretilen "kurabiye atmak" sistemi anlatılıyor. Bu sisteme göre, ziyaretçilerin site içinde hangi sayfalara girip çıktıklan izlenebiliyor. Fakat bizim uzman, kurabiyelerin fınndan çıktığını sanıyor "Çok sayıda siteler ve reklamcılar, çocuklan kendilerine çekmek için kurabiyeler verirlerken Disney, promosyon veya pazarlama maksatJan için kurabiye vermediği gibi, öğrendiklerini de diğerterine vermez." Bektronik posta: denizsomdcumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Asgari ücret açlık sınınnın altında kalmış... "Işsizlik siaortası ne ki. işçilere açlık siportası vaoılmalı!" ınaztepe bugün, Afyon'un Sincanlı ilçesine bağlı bır beldedir... Tınaztepe dün, Büyük Ta- arruz'un yapıldığı yerlerden biriydi... Tınaz- tepe, Başkumandan Mustafa Kemal Pa- şa'nın "Ordular ilk hedefiniz Akdeoiz'dir" komutu üze- rine 26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.30'da ileri atılan Türk ordusunun düşmandan aldığı bir tepeydi. Büyüksincanlı ovasını güneye karşı örten Tınaz- tepe, düşman birliklerinin elindeydi. Tınaztepe, iki sıra halinde dikenli tel ve lağımlarla tahkim edilmiş- ti. Mustafa Kemal, Birinci Ordu'ya bağlı 15. Tüme- ni, Tınaztepe'yi almakla görevlendirmişti. Tümen, 25 Ağustos akşamı Tınaztepe'ye altı kilometre uzakta- ki Kömürtepe bölgesine ilerlemiş ve 25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece, tümene bağlı piyade alayları, yürüyüşe geçerek Savran deresini aşıp tel örgülere kadar gelmişti. Güneş ufuktan doğarken baş- layan topçu ateşiyle birlikte taarruza geçen 38. Alay öğle saatine kadar Tınaztepe'nin zirvesindeki Isti- Tınaztepe nat noktasını, 56. Alay da tepenin sağ yamacını ele geçirmişti. Şiddetli bir çatışmanın sonunda düşman kuvvetleri, tepenin Büyüksincanlı ovasına bakan ya- maçlarına çekilmişti. Oğleden sonra düşmanın kar- şı taarruzu başlamıştı. Dört piyade taburuyla takvi- ye edilmiş düşman birlikleri, tepeyi geri almak için gece boyunca savaşmıştı. 56. Alay Komutanı Yar- bay Fehmi Bey'in bir tabur askerle başlattığı sün- gü hücumu, düşmanın dağılmasına yetmiş ve 27 Ağustos sabahı düşman Büyüksincanlı ovasına sü- rülmüştü. Tınaztepe muharebesi, Büyük Zafer'e gi- den yolu açmıştı. Bir ulusun tarihinin yazıldığı savaşı, bugün birkaç satırla yazmak ne kadar kolay... Tınaztepe'de "ta- rih" düne kadar "Tınaztepe Atatürk ilköğretim Okulu "nda yaşanıyordu... Okulun binası yetersiz kalınca ek bina yapıldı. Tınaztepe Atatürk İlköğre- tim Okulu'ndaki tüm öğrenciler yeni yapılan binaya taşındı... Boşaltılan okulda yalnızca bir sınıf açık bı- rakıldı, oradada Halk Eğitim Merkezi'nin kursu açıl- dı. Yani Tınaztepe Atatürk İlköğretim Okulu kapatıl- madı! Çünkü kapatılmaması gerekiyordu... Çünkü yeni yapılan binadaki okula başka bir ad verilmesr planlanmıştı. Tınaztepe Atatürk İlköğretim Okulu öğrencilerinin nakledildiği binaya "Ahmet Mesut Yılmaz İlköğretim Okulu" tabelası asıldı... Bir sınıfa bilgisayar dersliği kurma sözü verdiği için Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz, göbek adı Ahmet'le birlikte, Büyük Taarruz'un en önemli savaşlarından birinin yaşandığı Tınaztepe de bir kenara bırakılarak okulda Atatürk'ün yerini aldı... Afyon'un Tınaztepe beldesindeki bu terbiyesizlik buna cesaret edenlere değil, onlara cesaret veren- lere aittir! SESSİZ SEDASIZ (!) MJRİKURTCEBE Dış licaret Müsteşanlığı'nda Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndaki bilgisayar programcı ve çözümleyicisi sınavında usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddialar vardı... , Kamuoyuna yansıyan iddialar karşısında Dış Ticaret Müsteşarlığı nedense sessiz kalmayı yeğledi. Iddiaları ciddiye alınamayacak kadar hafif bulmuş olabilirler... Işte, torpillilerin kazandınldığı iddia edilen sınavda başarılı olanların listesi: Müsteşar Kürşat Tüzmen'in sekreteri Öznur Kılıçay, Müsteşar Yardımcısı Haluk Ayhan'ın sekreteri Türkan Palabılık, Personel Daire Başkanı Hüseyin Şahin'in sekreteri Nergül Çağlaroğlu, Şahin'in kontenjanından Bilal Gümüş, Emel Şengül, Personel Daire Başkan Yardımcısı Yılmaz Oğuzhan'ın sekreteri Songül Salkaya, Oğuzhan'ın kontenjanından Cennet Şahin, Yüksel Şahin, vali yeğeni Murat Yüce, Ihracat Genel Müduru Soner Maşa'nın sekreteri Serap Özdemir, Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un gelıni Beyhan Durmuş, Serbest Bölgeler Genel Müdürü Mehmet Demirel'in sekreteri Zehra Ceyhan, Standardizasyon Genel Müdürü Müslüm Demir'in kontenjanından Harun Yurtseven, Bayram Temir, Ercan Yılmaz, Ithalat Genel Müdürü Ahmet Yakıcı'nın kontenjanından Fatma Özsoy, Sibel Ünlütürk, Gülas Ulus, Ether Zeki, bilgi işlem merkezindeki torpilsiz memurlar Yılmaz Akçınar, Hülya Doğan, Muhlise Partal, Salih Aygün. Iıısaıı Hakları ve Emperyalizııı; Dr. ALPASLAN BERKTAY însan hakları savunucusu Insan Haklan Evrensel Bil- dirgesi'nin BM'de okunup ka- bul edilişinin 52'nci yıldönü- münde, "Nerede insan hakla- nmız" diye sormak gerekiyor. '" Türkiye'de insan haklanrun yoğun biçimde gündeme gel- mesi, bu haklann yoğun biçim- de çiğnendiğı 12 Eylul faşiz- miyle oldu. Bu felaketin en büyük kötülüğü, toplumun iç dinamizmini çökertmesiydi. Uzun bir suskunluktan sonra, Aydınlar Dilekçesi, (Yeni Bir Anayasa) toplantı ve panelle- riyle canlanmaya başladı, in- san haklanyla ilgili sivil kuru- luşlar ortaya çıktı. 12 Eylül'de niteliği değişti- rilen devlet, liderlerinin kendi tanımlarıyla "Zengifıleri sevi- yor"du, "Ucuz emek var bu- rada", "DevletBabayokartık" diyor, çizdiği bu tabloya da yine kendisi, "Ikinci Cumhu- riyet" adını veriyordu. Bu 12 Eylül devletine karşı verilen insan hakları mücade- lesinden de -toplumun istik- rarsızlaştırılması sonucu ola- rak- değişik saptırmacalar, kullanmalar görüldü. Devlet, inanmadığı insan haklannı Ba- tı'ya show yapmak üzere de- ğerlendirdi. Kimileri bu hakla- nmızdan bir 'Kürt', kimileri ise 'şeriat' devleti çıkarmaya kalk- tı. Aslında, 12 Eylül faşizminin .de, bölücülüğün de, gericili- ğin de arkasındaki, aynı 'em- peryalizm'd'iT, insan hakları- nın 1 numaralı düşmanı ola- rak uluslararası belgelere gir- melidir. İnsan haklanmız, Batı'ya ya- ranmak için değil, kendi in- sanlarımız içindir. Batı'nın bu haklarımıza bakışı ise politik- tir ve onları kullanmaktadır. AB, ikinci Sevr'dir, insan hak- larımızı çiğnemekte, hesabı- nı da bizden sormaktadır. Yar- gılanması gereken Türkiye de- ğil, AB'dir, Batı'dır. Bölücü ha- reketedestekvermeyen, "Sür- günde Kürt Pariamentosu"na olanak sağlamayan, artık mas- karalığa dönüşen, 85 yıllık "Er- meni Soykınmı" masalını gün- deme getirmeyen.. hangisi?.. 1919'da Anadolu'yu işgal edenler, Ermeni çetelerini za- vallı insanların üstüne kışkır- tanlar, 50'lerde Vietnam'da, Cezayir'de en kanlı sömürge savaşlarını yürütenler, Habe- şistan'da zavallı insanlara ze- hirli gaz kullanan ve domdom kurşunu sıkanlar, gaz odala- nnda suçsuz 6 milyon Yahu- diyi, 500.00u zavallı Çinge- neyi öldurenler.. "Yeni Dünya Düzeni'nin patronuyum" de- yip Somali'de, Vietnam'da, Belgrad'da, Irak'ta.. tüm "ar- ka bahçelen"nde yaşama, ba- nş haklannı çatır çatır çiğne- yenler? Yargılanması gereken, Batı'dır ve AB'dir. AB, 12 aday ülkeyi ele alı- yor. Türkiye, 13'üncü... 2010'da "düşünülecek"l Şim- dilik "ev ödevi!" verildi ona. Kıbrıs ve Ege, fazla göze bat- tğından, biraz soğutuldu. Ama Kürtçe TV gündemde.. Kürt- çe TV'nin arkası, Kürtçe eği- tim.. UlusaJ biriiğin öğesi dil bir- liği delinecek, amaç açıkça bu! 30.000 insan daha yeni yitirilmiş iken yeniden aynı tu- zağa basamak dayamanın adı ne olabilir? Resmi ağızlar, "Na- sılsa sınır ötesi yayınlan izli- yorlar. Kadınlarda Türkçebil- miyor" diyor. 50 yıl önce, böl- geyi aydınlatacak olan Köy Enstitüleri'ni kapatanlar -ve onun yerine 347 tane imam- hatip lisesi açanlar- oralara binlerce 'banş gönüllüsü' sok- muş, bunların ne tür bir "ba- nş"m tohumlarını attıklan da- ha sonra ortaya çıkmıştı. Şim- di de eğitim seferberliği yeri- ne, AB'nin dayattığı "ayn dil- de TV" tuzağına, olup bittiye bir de resmiyet kazandırarak, boyun eğenler, aynı kafadadır- lar, aynı yoldadıriar. Teslimiye- tin de sonu yoktur. Son "ev ödevi" de (Nice Kri- terleri'nden) "MGK'yisivilleş- tirin!". Çünkü MGK'nin sivil olmayan kanadı, 28 Şubat pa- ketiyle, şeriat devletini son anda önledi. Sivil kanat, laik devleti imamlarla doldurdu, "Şeriata karşı yürûnmez" 6e- di, "iyi tarikatlar da vardır", açık ihanet gizli kamerayaya- kalanınca da "İyi takıyyelerde vardır" diye ekledi, Cumhuri- yet düşmanını ABD'ye kaçır- tıp korudu! Kendi devlet kad- rolannda papazlara yer verme- yenler, "Niçin devletinizin içi- ni imamlarla doldurdunuz? Devletin içini laikleştirin!" de- miyorlar. Kriterler neden fark- lı? AB'nin bize yaklaşımı niçin çözümlemeye değil de çö- zümsüzlüğe yönelik? insan haklanmız, Sevr"e de- ğil, Lozan'a dayanır, onunla savunulabilir. insan haklan sa- vaşımımızla bağımsızlık sa- vaşımımız aynlamaz. Bu bağ- lamda, bu her iki savaşımı bir- likte yürüten, Kuvayı Milliye yürüyüşlerinde bunu savunan Bergama köylüleri ve alanlar- da IMF'ye karşı bu hakları sa- vunanlargerçek insan hakla- rı savunucularıdır! KtM KİME D.UM DUMA BEHÎÇAK " .•}:. behicak@turk.net ÇÎZGİLİK KÂMİL MASARACI TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 20Arahk UÜRRİYETPARTÎSf 13SS'7E 8UGÜ/J, 'HÜRRJVET PAfZTİSl n MA1 KueuUKIĞU AÇIKlAN.^ Pt. 19S4-'TE, t>EMO*&*r PAKTİ İXTlMKMy*£N,I>EVL£r8A- KANI MÜt£A££M SA8DL 'UN XE7Xf£££/W KÖTÛYE KÜUAN_ OfSf SAVt, SASfA/ TAJ&F/N&AN ÖNE SÛISÛLMÜpV. FMZTİre ÜYe &A2I MİLLETVEICİLI&3, KONUYU KAMTLAM4SI IÇlN &A- SINA UAK THNtNMAStHDAN YANAYPI.&UAMAÇUI *ISP/»T t//it<Xtn /U>/*LA AV/14V &e X4£4 ÖMCBİS/Nİ MECUSE SUHOÜ LAS.AHCAK, BAŞT* SAŞ8AMU ADNANMENPeBES OLMAK Û2ERE, Pf> ÇOGUNLUĞa BUNA KARÇ1 C'*^l- SO*f GE- l/Ç/He, SÖZ ICONUSU &ZUSUN f>A8TİO£N AYRlLMASfNA NEDBN 0U3Ü- 8/KSÜRe HAZJIIUK YAPTtKmH SON& O4, HÜRRİYETMensi 'Nt Idlt&UUVZ. *U/euCüLA/SAeAC/MDA EK8EM ALİCAN, TVKAN GÛNEÇ, P.İ.Ü1TÜ KARAtXMAH<& Ul, FETUIÇEÜK8AŞ 6İ8İ ADIAR VE» ALIYOSOU. PABTİ, 3YIL SONRA FESHEOIL£REIC CHP'YE KATACAlTI Ftrv Lüffü ICMrtoimtoğ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlarıyla. araştırmalarıyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberleriyle sivil toplumların gazetesi. Duzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75 İLAN T.C. BALA SULH HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1998/107 Davacı Sahır Kuyrukçıfnun davalı Maliye Ha- zinesi ve Beynam köyü tüzelkişiliği aleyhine aç- mış olduğu tescıl davasının yapılan açık duruşma- lan sırasında verılen ara karan gereğince; Davacı Sahır Kuyrukçu'nun Bala ılçesı Bey- nam köyü hudutlannda bulunan Eğricek mevkiin- de doğusu 2843 sayılı parsel: batısı, güneyı ve ku- zeyi taşlık ve kayalık arazı ıle çe\Tİli olan tahmi- nen 33.061.00 m2 miktanndaki zıraate gayrisalih taşınmazın davacı Sahir Kuyrukçu adına tescılıni talep ettıklerinden bu taşınmaz üzerinde üstün hak ve iddia sahiplennin bu ilanın yayım tarihinden itıbaren üç ay ıçerısınde mahkememizin yukanda- kı dosyasına ıddıalannı kanıtlayan belge ve delil- lerle baş\-urmalan, aksı takdırde davacı adına id- diası kanıtlandığında tespit ve tesciline karar veri- leceğı ilan olunur. Basın: 76639 tLAN SİNCAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 2000/710 Davacı Hayri Çelik tarafından davalı Nüfus Idaresi aleyhine açılan isim tashihi davasının verilen karar gereğince; Çankın ili, Kurşunlu ilçesi, Sivricek Mah./köy cilt No: 30. kütük sıra No: 9'da nüfusa kayıtlı Ali oğlu Şerife'den olma 25.06.1982 doğumlu Hay- ri Çelik'in Hayri olan ismi EMRAH olarak düzeltilmiştir. İlan olunur. 23.11.2000. Basın: 76626 ADANA VALtLİĞl'NDEN Hava Kalitesinni Korunması Yönetmeliği'nin 10. ve 15. maddelerine göre Adana ili Ceyhan ilçesi Sanmazı beldesi adresinde kunılu bulunan Toros Gübre Elektrik Üretimi Otoprodüktör Grubu AŞ'ye ait Otoprodük- tör Ünitesi (Konjeneratör) 13.12.2000 tarihinde emisyon izni almak ama- cıyla Valiliğımize mûracaat edilmiştir. Müracaat dosyası, gazete ilanının yayımlandığı tarihten itibaren iki ay süre ile ll Sağlık Müdürlüğü Gıda ve Çevre Kontrol Şubesi'nde inceleme ve itirazlara açık tutulacaktır. Basın: 76571 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Kıyaslamalar Geçen pazar günkü, "Polislerde Yürûr..." başlık- lı yazımı yazarken, kimi okurlanmın, sözünü ettiğim komşum Herr Zimmermann örneğinde olduğu gi- bi "sağ eğilimli" bir polis memurunun sendikalı ol- masını, işçi bayramlannda devrimci madenci marş- lan söylemesini yadırgayacaklannı tahmin ediyor- dum... Aynca, "Alman"da olsa, bir polisin evineay- da 8 bin mark girmesi; kuş koleksiyonu, motosiklet sporu, tenis gibi pahalı hobilerle uğraşması; kısata- tiller hariç, yılda iki kez yurtdışı gezisi yapması; oto- mobil, motosiklet, karavan sahibi olması da pek doğal bir şey değildi çoğu insan için... Haklı olarak, "Va bizimpolislerimiz...", diye düşüneceklerdi. "El- lerine ayda 300 milyon bile geçmiyorbizimkilerin!.." Sonra beklediğim soru gelecekti: "Nasıl birkıyasla- ma bu?.. "Tahminimde yanılmadığımı, pazartesi sa- bahı bilgisayarımda elektronik posta kutumu açtı- ğımdagörmüştüm... Türkiye'nin dört biryanından, üçü emekli polis, 14 okurum, son yürüyüşleri kesin bir dille eleştirmekle birlikte, aşağı yukarı aynı so- ruyu yöneltiyorlardı bana: "Açlık sınınnda yaşayan polislerimizi, tuzu kuru yabancılaha nasıl karşılaştı- nrsınız?" Oysa amacım, bir "kıyaslama" yapmak değildi... Bu, kolay da değildi zaten... Çünkü, bizdekinin ter- sine, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Alman- ya'da da polis, mesleği açısından kendini toplum- sal yapı içinde genel anlamıyla "emekçi" olarak de- ğerlendiriyordu. Bu nedenle de sendikalılık oranı poliste çok yüksekti. Polis Sendikası, Alman Sen- dikalar Birliği'nin güçlü bir örgütü olmasının yanı sı- ra, kökleri 1919-1933 VVeimar Cumhuriyeti Döne- mi'nin "demokrat" geleneğine uzanıyordu. Sanıla- nın tersine, polislerin büyük çoğunluğu o yıllarda yük- selen milliyetçi rüzgârlara kapılmamıştı. Hitier'in ik- tidara geçer geçmez kendisine bağlı "Fırtına Birlik- leri"n\ polis yetkileriyle donatmasının başlıca nede- ni, devletin polisine karşı duyduğu güvensizlikti. Bugün Almanya'da polislerin "tuzu", eğer denil- diği gibi "kuru"ysa, bunda hiç kuşkusuz, onlann uzun yıllardır verdikleri sendikal, demokratik müca- delelerin büyük payı vardı... O polisler, daha iyi bir eğitim, daha ileri bir mesleki donanım, daha geniş sosyal hak ve güvenceler, daha fazla ücret, daha kı- sa işgünü için seslerini yükselten öğretmenlerie, sağlık elemanlanyla, işçilerte dayanışmışlar, ortak mü- cadeleler vermişlerdi... Tek başına biryere varılamı- yor, mücadele vermeden hak alınamıyordu. "Üniformalı emekçiler" de, -dünyanın neresinde olursa olsunlar-, eğer yaşadıkları hayattan farklı bir hayatı özlüyoriarsa, önce kendilerini, konumlannı, ait olduklan yeri "doğru" tanımlamalıydılar. Doğru seçimler, ancak doğru tanımlamalarla mümkündü. Polis, "demokrasi" için, "insan haklan" için yapılan bir gösterıde, -kendi takdir hakkı çerçevesinde-, 'şiddet" kullanmadan önce durup, düşünmeliydi, söz- gelimi... "Demokrasi" de, "insan haklan" daherkes için geçerii ortak değerlerdi. Bir öğrenci yürüyüşü- nü engellerken kendi geleceğini engelliyor, sağlık me- murlarının gösterisini dağıtırken kendi sağlığını teh- likeye atıyor, öğretmenleri durdururken kendi çocuk- larının yarınını karartıyor olabilirdi... Başkalarının hak arayışlarını "meşru" görmeden, üzerinde düşünmeden, insanın kendi taleplerini "meşrulaştırması" mümkün olabilir miydi? insanı yoksulluk sınırında yaşamaya zorlayan bir öğret- men maaşıyla bir polis maaşı arasında ne fark var- dı? Bir devlet hastanesinin ameliyathanesinin köh- neliğiyle bir polis tabancasının çakaralmazlığı, özün- de "aynı" değil miydi? Bu ülkede emeğiyle yaşayan herkesin sorunu son çözümlemede hep aynı yan- lışlardan, hep aynı yanılgılardan kaynaklanmıyor muydu?Ohalde...lstanburunZeytinburnu'ndagö- rev yapan Türk polisini, Almanya'nın Heme'sinde gö- rev yapan Alman polisi ile mesleğinde "eşdeğerli" kılan, her ikisine de benzer yaşam koşullarını hazır- layacak bir şeyler yapılmalıydı mutlaka... Bir Türk sa- nayicisi, bir Türk tüccan, bir Türk bankacısı kendi- ni Alman sanayicileri, tüccarlan, bankacılarıyla her alanda "eşdeğen"ı" görüyorsa, bunu polislerin de görmesi, görmek istemesi doğal değil miydi? Polislerin insanı tedirgin eden, endişelendiren o yürüyüşlerinde atılan sloganlar, dışa vurulan öfke- ler, yükseltilen talepler toplumun geniş kesimlerine egemen olan ortak yanılgıların bir yansımasıydı ay- nı zamanda... Kendilerini ifade etmek istiyorlardı. Ama yanlış dallara tutunmuşlardı... Yüksek sesli öfkele- ri kendilerine suskunluk olarak geri döndükçe büs- bütün yalnız hissediyorlardı kendilerini... Bir kırılma noktasındaydılar... Ama kimi kırılmalar da kimi doğ- ru başlangıçlara kapı olmuyor muydu zaman zaman? Faks:0212-723 84 97 (e-posta: dkavukcuogluta tuyap.com) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Kişinin, et- kisinden ken- dini kurtara- madığı yersiz 3 ve saçma dü- şünce. II Ye- mek... Baştan 5 çıkarma. 3/ 5 Hindistan'da halkın aynlmış olduğu birbiri- 8 ne karşı kapa- g lı sınıflann adı... "Kurtlarla -": Kevin Costner'in Oscar ödüllü filmi. 4/ 2 Karakter... Küçük 3 kamyon. 5/ Kendini 4 adayan,kulolan...Pa- 5 nama'nın plaka işare- ti. 6/ Bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapmaalışkanlığı. 7/ "—'lan sükeledikçe 9 / Deniz gelecek eline pul pul" (Orhan Veli)... Bir nota... Mikroskop camı. 8/ Şöhret... Ağır bir yükü kaldırmak için kullanılan aygıt. 9/ Bir şeyin tersi- ni söyleyerek edilen alay... Fotoğrafta duruş. YUKARIDAİS AŞAĞIYA: 1/ Keoe. 2/ Eskiden harman ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi... Yaşıt, akran. 3/ Almanya'da bir sanayi bölgesi... Japon lirik drarru. 4/ Leton- ya'nın para birimi... Bir tanm aracı. 5/ " — Ayak- ta Değildi": Arif Damar'ın şiir kitabı... Tek deste kâğıtla oynanan bir iskambil oyunu. 6/ Seyrek gö- rülen, çok değerli. II1944'te Bandırma yaİanlann- da batan Türk yolcu gemisi... Bir müzik parçasını kısa ve çarpıcı görüntülerle sunan film. 8/ Sözü boş yere uzatma... Afrika'da yetişen bir ağaç. 9/ Aşın titreme, kasılma.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle