17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2000 PERŞEMBE HABERLER Perinçek, Batfyı suçladı • ANKARA(AA)-tP Genel Başkanı Doğu Perinçek, "Türkiye ekonomisinin çökertilmesi, F tipi cezaevine karşı çıkma gerekçesiyle başlatılan ölüm oruçlan, çevik kuvvet otobüsüne yapılan silahlı saldın, Türkiye'ye karşı Batı operasyonunun parçasıdır" dedi. Perinçek, Töıkiye'ye karşı bir operasyon yürütüldüğünü ve bunun arkasında ABD patronluğundaki Batı devletlerinin bulunduğunu belirtti. EmekPlattormu topiandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -1 Aralık eylemi ve son günlerde yaşanan sosyal ve ekonomik gelişmeleri değerlendinnek amacıyla bir araya gelen Emek Platformu Başkanlar Kurulu, hükümetten iç borç ödemelerinin ertelenmesini talep ederek önceki gün Ankara'da yaşanan şiddet olaylannı kınadı. Platform, aynca hükümetin, emekçilerin istemlerini dikkate almaması durumunda 1 Arahk eylemini aşacak yeni eylemler yapma karan aldı. RTÜK'ten F tipi uyartsı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bir açıklama yaparak, F tipi cezaevlerini protesto etmek amacıyla yapılan ölüm oruçlanna ilişkin haberlerin "devleti zaaf içinde gösterecek" bir kurguyla verildiğini ileri sûrerek yayın kuruluşlanndan yasalara uygvm davranmalannı istedi. Açıklamada terör örgütünce planlanıp uygulamaya konulduğu iddia edilen ölüm orucu ve benzeri eylemlerin bazı görsel ve işitsel medyada gereğinden fazla yer aldığı savunuldu. EskiDP'li Sayımer öldü • lstanbul Haber Servisi - Eski Demokrat Parti milletvekili Fahrettin Sayımer, böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü Marmara Üniversitesi Hastanesi'nde vefat etti. Sayımer'in cenazesi, bugün Erenköy Galip Paşa Camii'nde öğleyin kıhnacak namazın ardından, Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Sayımer, evli ve 3 çocuk babasıydı. Gençlep tarih yaztf • İSTANBUL (ANKA) - Tarih Vakfı'nca düzenlenen 'Toplumsal Tarih Dergisi Üniversite Öğrencileri Tarih Yanşması' sonuçlandı. Birincilik Ömer Turan'ın, "1930'lardakiŞehircilik Tartışmalan" çahşmasına verildi. 360 öğrencinin başvurduğu yanşmada, dereceye giren diğer öğrenciler şöyle: "2. Servet Yanatma: 1957 Fethiye Depremi, 3. Melissa Biîal, Lerna Ekmekçioğlu, Belinda Mumcu: Feminist Yazar Hayganuş Mark'ın Hayatı, Düşünceleri ve Etkinlikleri, 4. Asiye Yılmaz: 16. Yüzyılda Zengin Bir Üsküdarlı: Dellak Hızır Ağa'nın Terekesi, 5. Salih Budakoğlu: Mersin Soda Fabrikası Işçilerinin Grevi (1978-79)". Ülkeyi kargaşaya itebilecek olayları kendi anayasasıyla çözdü • Türkiye'nin, Peru'nun başkenti Lima'da büyükelçiliği bulunmuyor. Santiago (Şili) Büyükelçimiz Peru'ya da akredite durumda. Şu aşamada Türkiye ve Peru karşılıklı olarak büyükelçilikler açma konusunda iradelerini belirttiler. Pasifik Okyanusu'nda buhınan Peru'nun bağunsızhk savaşnnında özeüikle iki kişinin adı geçmektedir. Jose de San Martin ve Simon Bolivar. Peru'da 'banşçıdevrim9 Prof.Dr.SUNAKİLt P eru Diplomatik Akademi- si'nin davetı üzerine dış po- litıka konusunda bir bıldın sunmak üzere kasım ayının son haf- tasında Peru'ya gittım. Böylece, gitmeden önce edindiğim bilgileri yerinde de gözlemleme olanağını buldum. Birçok kişi, son aylarda- ki gelışmeler doğrultusunda, ülke- de daha fazla kargaşa çıkacağı, bel- kı de askeri bir müdahale olacağı görüşünde idi. Ancak böyle olma- dı. Bir müdahale olmadan. aşın bir kargaşa çıkmadan Peru bazı önem- li değişildikleri gerçekleşnrdi. Bu nedenlerle yazımın başlığını "Ba- nşçı thtüaT olarak tanımlamayı uygun buldum. Peru'daki bu geliş- meleri daha iyi anlamak için bu ül- kenin konumuna, tarihsel bırikimi- ne kısaca bir göz atmanınyaıarü ola- cağı kanısındayun. Batı'da Pasifik Okyanusu, gü- neyde Şili, doğuda Bolivya ve Bre- zifya ve kuzeyde Kolombiya ve Ekvador ile sının olan Peru, 1.28 milyon kilometre karelik yüzölçü- mü ile geniş bir araziye sahip. Ilı- man iklimden, üzerinde sürekli kar bulunan Ant Dağlan'ndan Amazon ormanlanna kadar uzanan değişik iklimlere, 12.000 göle ve 262 de- ğişik nehir yatağına sahip. Doğal kaynaklar, balıkçılık ve tanmsal ürünler açısından zengin bir ülke. Ancak yeterince ekonomik gücü ol- madığından bu kaynaklan ham- madde olarak ihraç edip onlann başka ülkelerde işlenmesını sagla- mak zorunda. Ülke ıçindeki zen- ginlik ise adil bir dağılım göster- mıyor. Zengıni çok zengin fakat buzenginükküçükbir grubun elin- de. Fakirlik ise yaygın. Tüm bu ve- rilere ve ülkedeki siyasal gel-git- lere karşın, Peru halkı güler yüzlü ve sevecen. Peru halkı genç bir halk. 23 milyon nüfusun yaklaşık yansı 21 yaşın altında. Peru'da ırk- lar, Şili'nin aksine, birbirine ka- nşmış durumda. Nüfusun ancak ufak bir kesimi "Avrupahhğını'' korumuş. Peru'daki "yüzferin" ço- ğunluğu oranın ilk sahıplen olan ırklann, özellikle Inkalann çizgi- lerini taşıyor. 1990 sonrası ve bugün Peru Peru'nun bağımsızhk savaşımm- da özellikle iki kışinin adı geçmek- tedir. Jose de San Martin ve Simon Bolivar. San Martin 1821 yılında Peru'nun bağımsızlığını ılan etti. Bu tarihten itibaren Peru Cumhu- riyeti, çalkantılarla geçen, sivil ve askeri hükümetlerarasında gelıp gı- den bir tarih yaşadı. l980yılından beri seçimle gelen sivil hükümet- ler tarafindan yönetilmesinekarşm, Peru 1990 yıllanmn başlanna ka- dar ekonomik ve çeşitli terörist ey- lemlernedeniyle de toplumsal kriz- ler yaşadı. 1969-1980 döneminde Peru'da askeri yönetim vardı. Askeri yöne- timin sona ermesınden sonra Pe- ru'da terörist eylemler güçlendi. •Bu gruplann en önde geleni Guz- man önderliğindeki Maoist-Mark- sist-Leninist "AydmkkYoTdu. Goz- man fakir yörelerdeki bir üniver- site de ekonomi profesöriyken ül- kedeki fakirliğe ve bu fakirliğin neden olduğuna inandığı sisteme başkaldırdı. Yakan, yıkan, yıldı- ran birterönst eylem içine girdi. Fa- kir, zengin herkesi korkuttu. "Tu- pac Amanı Hareketi"ne bağlı te- rörist eylemcılenn ise belirli bir programı yoktu. Onlann tek hede- fi sistemi yıkmaktı. Bu doğrultu- da adam kaçınnaktan tutun, her türlü terönst eylem içine girdiler. 1990 yılında a Cambk>90" (Deği- şim-90) sloganıyla devlet başkanı olan Fujimori, tüm terörist eylem- leri sona erdirdi. Guzman'ı yaka- lattı ve Guzman 1992 yıiından be- Peru'daki "vüzterin" çoğunluğu oranın ilk sahipleri olan ırklann, özeDikle tnkalann çizgfleriııi taşıyor. ri hapishanede. Fujimon oldukça başanlı bir ekonomi politika güt- tü. Peru bir ölçüde toparlandı. Fu- jimori güttüğü bazı polıtıkalarla fakir halkın da desteğinı aldı. Köy- lere ulaşım olanaklannı kolaylaş- tırdı; yollar yaptırdı; fakir halka yönelik sağlık hizmetlerini çogalt- tı; onlann eğitim olanaklannı art- tırdı. Son aylarda ülkede olanlar fakir halkı şaşırtmakta çünkü es- kiden "başta oianlarT en çok fa- kir halk istemezken, şimdilerde Fujimori'ye karşı gelen güçler ge- neîde toplumun daha üst kademe- lerinden. Fujünori'nin başdanışmanı ve Milli Istihbarat Servisi Başkanı VTadJmiro Montesinos'un bir rüş- vet olayında suçüstü yakalanmasın- dan sonra Peru'da olaylar birbirini izliyor. Montesinos ABD'den sağ- ri darbe sözleri yaygın olmasına karşın Peru Silahh Kuvvetleri ana- yasal düzenin değiştirilmesine ta- raftar ohnadıklannı açıklamışlar- dır. Bu açıklamanın arkasında ya- tan gerçek kanımca şudur: Monte- sinos ordudan gelmektedir. Ancak yüzbaşı iken disiplinsizlik nede- niyle ordudan atılmıştır. Öte yan- dan Montesinos ile işbirliğı ıçın- de olan subaylann tümü süreleri dolmadan. yeteneklen konusunda kuşku varken terfı ettirilmiş, üst rütbelere atanmışlardır. Fujimo- ri'den sonra kurulanyeni hüküme- tin ilk icraatı Montesinos ile işbir- liği içinde olan 12 generali emek- hye sevk eünesi ohnuştur. Bunla- rın arasında Genelkurmay Başka- nı General Walter Chacon da var- dır. Böylece bir üst rütbeye atan- malan, oynanan oyunlarla engel- cumhurbaşkanı yanfamcılan ve hü- kümet de istifalannı sunmuşlardır. Bu arada Peru'da muhalefet parti- leri, görevinden azledilen eski Pe- ru Milli Istihbarat Servisi Başka- nı Montesinos için narkotrafik, si- lah kaçakçılığı, rüşvet ve yasal ol- mayan yoÜardan zenginleşme sav- larmı soruşturmak üzere bir ko- misyon kurulmasına ılişkın ortak bir öneri hazırlamışhr. Ancak Fu- jimori yanhsı Kongre Başkanı Mar- ta Hildebrandt söz konusu komis- yonun kurulmasına izin vermemiş ve bunun üzerine muhalefet parti- leri bu kez, görevini suüstünal et- tiği gerekçesi ile bir gensoru sun- muş ve bu gensorunun 13 Kasım tarihinde kongrece kabulü üzerine Peru tarihinde ilk defa kongre baş- kanı görevinden azledilmiştir. Hil- debrandt'm görevinden ahnmasın- • Türkiye dış politikada AB'ye karşı 'alternatifler' üretmek zorundadır. Bu altematifler AB'ye girme çabalanmızı aksatmadan Türkiye'nin, dünyanın birçok yöresinde, 'ben de vanm' demesini sağlayacaktır. • Peru'nun zengin doğal kaynaklan, deniz ürünleri ve Türkiye'nin birçok ürünü iki ülke arasında ticaretin artmasına neden olmalıdır. Peru'nun Pasifık'teki konumu nedeniyle bu ülkeyle ilgili bir stratejik anlayışa gidilmesi kaçınılmazdır. ladığı 30 günlük turist vızesi ile suç ortağı bazı subaylarla Pana- ma'ya iltica ediyor. Bu subaylann Silahlı Kuvvetler'den izin ahna- dan bu girişimde bulunmalan ay- n bir skandal konusu ohnuştur. Pa- nama yetkilileri iltica eden subay- lardan 7'sinin 24 saat içinde ülke- yi teıketmelerini istediğinden Mon- tesinos Peru'ya geri dönmüştür. Montesinos'un Peru'ya döndüğü söylentileri Lima'da halkı sokak- lara dökmüş, hükümet binasını iş- gal etmek isteyen halk ile polis ara- sında çatışmalar ortaya çıkmıştır. Tüm bu geüşmeler ışığinda aske- lenmiş olan subaylara "rahaüa- ma" olanağı sağlanmıştır. Öte yan- dan Fujimori tarafindan emekliye sevk edilmiş olan General Carİos Taftır yeniden bu göreve getiril- miştir. APEC zirvesine katıhnak üzere 13 Kasım'da Bnınci'ye giden Cum- hurbaşkanı Alberto Fujimori (gi- derken yanuıda 36 bavul götürdü- ğü ve bu bavulların içinin paralar- la dolu olduğu söylentiler arasın- da), zırve sonrasında ülkesine dön- memiş, Tokyo'ya geçmiş ve 19 Kasım günü görevinden istifa ede- ceğinı bildirmıştır. Bunun üzenne dan sonra Montesinos olayını so- ruşturmak için komisyon kurul- ması önerisi tekrar gündeme gel- miş ve kabul edilmiştır. Üyeleri behrlenen komisyon 45 gün için- de, Peru'da ve yurtdışında Monte- sinos'ayöneltilen suçlar hakkında soruşturmasını tamamlayacaktır. 21 Kasun tarihli oturumunda Peru Kongresi, Fujünori'nin isti- fasını kabul edeceği yerde, cumhur- başkanının "daimi manevi gûç za- fiyeti" gösterdiği gerekçesiyle gö- revinden alınmasına ve cumhur- başkanlığı makamının münhalli- ğine karar vermıştır Bu arada kong- re başkanhğına getınlmış olan Va- kntinPaniagua. her iki cumhurbaş- kan vekilı ıstıfa etmiş ve istifalan kabul edilmiş olduğundan, anaya- sa gereğince 22 Kasım günü geçi- ci cumhurbaşkanı olarak görevüıe başlamıştır. Yeni cumhurbaşkanı- nin mesleği avukatlık olup eski cumhurbaşkanlanndan Belaun- de'ninbaşkanı olduğu "Acrion Po- puiar" Partisi'nin sekreterlıği gö- revini yürütmektedir. 25 Kasım "da yeni hükümeti ku- ran Cumhurbaşkanı Paniagua, Baş- bakanhk ve Dışişleri Bakanlığrnı eski BM Genel Sekreten JavierPe- rez de Cudbr'a vemuştr. Yeni hü- kümet Peru'daki siyasal eğilimle- rin tümünü kapsayan plüralist bir yapıya sahiptir. Cuellar ülkede de- mokrasinin tekrar yürürlüğe gire- ceğinı ve bu bağlamda Fujimori döneminde Peru'nun çekihniş ol- duğu "Amerikalararas lnsan Hak- lan Mahkemesi"ne döneceğini açıklamıştır. Tüm bu gelişmeler sürecinde Fujimori, annesi ve babası Japon- ya doğumlu olduğu için, Japonya yurttaşlığına getirihniş, bu ülkede oturacağını açıklamış ve hakkında- ki tüm yolsuzluk ıddıalanm reddet- miştir. Ote yandan Montesinos hak- kındasuç kanıtlan büyüyor. 29 Ka- sım'da Lima'daki tsviçre Büyükel- çiliği'nin yaptığı açıklamaya göre Montesinos'un muhtemelen Rus- ya ile yaptığı sılah ahşverişinden sağladığı 48 milyon dolar, Isviçre bankalanndadır. Peru'da yeni seçim- leri Nisan 2001 tarihinde yapmak konusunda partıler arasında görüş birliği sağlanmıştır. Tekrar çıft mec- lis sistemme dönmekkonusunda bir anayasal değişıklik de gündemde- dir. Yaşam normale dönmektedir. Peru'da bulunduğum süre içinde tek gördüğüm başkanhk sarayı önünde toplanmış olan ve şikâyet- lerini dile getiren küçük ışçı grup- lanydı. Peru zoru başarmıştır. Ola- ğanüstü koşullann belki de anaya- sal düzen dışında arayışlara itebi- leceği olaylar zincirini anayasal çerçeve içüıde çözmüştür. Onun için Peru bir "banşçı ihtibdT ger- çekleştirmiştir. Peru ve Türkiye Türkiye'nin Lima'da büyükel- çiliği yok. Santiago (Şili) Büyü- kelçimiz Peru'ya da akredite. Sa- yın Büyükelçi Tûrd Özkarol Pe- ru'daki gelişmeleri yakından izli- yor. Lima Fahri Başkonsolosumuz Elias Mendoza Habersperger'ın mesleği avukatlık ve Peru pohtıka- sında ismi olan bir kışi. Şu aşama- da Türkiye ve Peru karşıhklı ola- rakbüyükelçilikler açma konusun- da iradelerini belirtmişlerdır. Peru'nun zengin doğal kaynak- lan, deniz ürünleri ve bizim birçok ürünümüz ülkelerimiz arasında ti- caretin artmasını sağlamalıdır. An- cak dış polıhka açısından Peru'nun Pasifık'teki konumu nedeniyle bu ülkeyle ilgili birstratejik anlayışa gı- dilmesı kaçınılmazdır kanısında- yun. Nitekim bu konuyu "PeruDip- lomatik .\kademia"nde gündeme getırdığımde öğrencıler, öğretün üyeleri ve Peru Dışişleri Bakanhğı mensuplan ılgıyle karşıladılar. Tür- kiye dış politikada "alternatifkr" üretmek zorundadır. Bu alternatif- ler Avrupa Birliği'ne girme çaba- lanmızı aksatmadan Türkiye'nin, dünyanın birçok yöresinde, "ben de vanm* demesini sağlayacaktır. Türkiye coğrafi konumu, tarih- sel bırikimı ve karşılaştığı bazı so- runlar nedeniyle "gtobal" düşün- mek zorundadır. Bu global düşün- me dış polıtıkadakı bazı öncelikle- rimizi göz ardı etmeden yavaş ya- vaş ülkemıze bazı alternatıfleri de kazandıracaktır. Gelişen teknoloji- nın ışığında Pasifik o kadarda uzak değil. Peru, uzak olduğu kadar ya- kın da olan bü" ülke. •. -J PERŞEMBE ORHAN BURSALI Bu Sahneleri Biliyoruz Birkaç gündüryaşadıklanmız, rastlantılann arka arkaya gelmesi mi, yoksa arka arkaya getirilmesi mi; kestirmek güç. Rastlantılara bakıp gerçekle bağıntısı olmayan teoriler kurmak (komplo!) işin en kolayı. Böyle bir teori, bizi, yakından tanıdığımız, demokrasinin iyice rafa kaldınldığı süreçlerin baş- ladığı gibi bir yargıya götürebilir. • • • Türkiye gerilimli günler yaşıyor. Bugünlere damgasını vuran başlıca gelişmeleri anımsayalım: a) Ekonomik kriz: Türkiye ekonomisi periyodik dibe vuruşlanndan birini yaşıyor. Bu krizin esas olarak üretimsizlikten kaynaklandığını anlayacak ve buna yönelik önlemler alacak, her bir kuruşu üre- time yönelik harcayacak siyasi kadrolann işbaşı- na gelmesine kadar periyodik krizimizi yaşayaca- ğız. Bu, dünyanın krizi değil, Türkiye'nin üreteme- me, gereksinimlerini sadece dışandan durmadan akacak dövizlerie karşılama alışkanlığı krizidir. Tür- kiye bir ulusal kalkınma stratejisi ve planı düşün- mediği sürece bu krizler kroniktir. Bu son krizde çok önemli yapısal bir dönüşüm yaşıyoruz. Türkiye'nin paralannın har vurulup har- man savrulmasını önleyecek, mali bir yeniden ya- pılanma/kurumsallaşmanın ilk adımlan atılmakta- dır. Bu kurtuluş değildir, ama mutlaka yapılması ge- rekir. Siyasi organlan da etkileyen bu dönüşümün sancılannı daha yaşayacağız. Bütün iç ve dış ana dertlerimizin kaynağında, bu üretememe, zengin- likler yaratamamanın sonucu olarak parasızlık ya- tıyor. Ancak Türkiye, dışandan parayı bulduğunda da bunu çoğaltamıyor ve daha büyük ekonomik de- ğertere dönüştüremiyor. Çünkü bunu gerçekleşti- recek bir siyasal-bürokratik-ekonomik anlayışa, mekanizmaya, yapıya, yetenege ve her şeyden önemlisi geleneğe sahip değil. b) Avrupa Birliği: Türkiye, başka bir büyük ya- pısal dönüşümün eşiğinde. Avrupa Biriiği'ne üye- lik pazarlıklannın, hatta üyeliğin kendisinin getirdi- ği iç siyasi gerilimleri yaşıyoruz. Bunun sarsıntısız atlatılacağını kimse sanmasın. Daha çok sert tar- tışmalar ve kapışmalar yaşayacağız. Türkiye, Av- rupa Biriiği'ne hiçbir zaman üye bile olmayabilir. Bu koşullarda, bir mucize gerçekleşmezse eğer, biz- den sonraki nesillerin de bugünkü sorunlar içinde debeleneceğini kestirmek için büyük öngörü sa- hibi olmak gerekmiyor. Avrupa Birliği'ni isteme- yenler, boş laf ve kof gevezeliklerin ötesinde, Tür- kiye'ye başka bir çağdaşlaşma, zenginleşme, üre- tebilme vizyonu, bunun stratejisini, plan ve prog- ramını koyabilmelidirler. Ortada böyle bir şey yok- tur. c) Yönetim krizi: Baktığınızda ortada güçlü bir hükümet var gibidir. Ekonomik krizi kısa dönem- de atlatacaklardır, ancak Türkiye'yi cezaevlerinde ölüm orucu ile miiletin büyük çoğunluğunun karşı olduğu böyle bir af çıkmaztna sokmalannın anla- mı, tamamen yanlış politikalardır. •••<.n.A Af, sadece siyasi olmalıydı. Hükümet, birtopkım- sal banş ilan edebilmeli, bütün siyasal görüşleri ku- caklayabilmeliydi. Ülkücü de çıkmalıydı, demok- ratı ve solcusu da. Hatta, aynlıkçı terör örgütünün en masumlan bile salıverilmeli, diğerlerine de ile- ride bırakılma perspektifi hissettirilmeliydi. Tabii, böyle bir adımın, ancak, "Birtikte yeni bir Türkiye yaratıyonız" gibi bir slogan altında, eko- nomik, siyasal, sosyal plan ve programla birlikte düşünüldüğünde bir anlamı vardır. Bunu planlayacak ve gerçekleştirecek siyasi kadrolar, siyasi bakışlar, yönetim cesareti, gelece- ği düşünme yetisi nerede? • • • Gelelim bugünkü tabloya: Afişçiler sivil polis ta- rafindan vuruldu; uzun zamandır böyle bir olay ya- şamıyorduk. Bu kasıtlı mı? Arkasından sivil olma- yan resmi giysili polisler hedef seçildi. Bu da ka- srtlı, beklenen tepki miydi? Ankara'da polise des- tek güçleri olarak bir ülkücü grup ortaya çıktı. Bu da beklenen ve istenen veya programlanmtş bir ge- lişme mi? Çevik Kuvvet yürüdü. Düne kadar hak arayanlann üstüne yürütülürdü. Bu defa iki arka- daşlannın alçakça tuzağa düşürülerek öldürülme- lerine tepki olarak kendi haklan için yürüdüler. Slo- ganlannı belirieyen, Türkçü-lslamcı ideolojiydi. Hü- kümetin, Tantan'ın kellesini istediler. Bu da hazır- lanan bir eylemin anında devreye sokulması mıy- dı? Siyasal bunalımlar, yönetimsel yanlışlıklar eko- nomik krizle bütünleştiğinde daha hangi feci tab- lolann ortaya çıkacağını bilemeytz, ama düsüne- biliriz... obursali© bilimmerkezi.org.tr ,. Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu 'Boğadardagüvenük önlemiarttirüacak' lstanbul Haber Servi- si - Denizcilikten sorum- lu Devlet Bakanı Rama- zan Mirzaoğlu, Türki- ye'nin boğazlarda can, mal, seyir ve çevre gü- venliği için gerekli ön- lemleri arttırmaya de- vam edeceğini söyledi. Bakan Mirzaoğlu, dün Crowne Plaza Oteli 'nde düzenlenen Karadeniz Liman Devleti Kontrolü Memorandumu 1. Ko- mite Toplantısı'nın açı- üşmda yaptığı konuşma- da, Karadeniz'in, kıyı devletleri açısnıdan stra- tejik ve ekonomik öne- mi olduğunu söyledi. Karadeniz'e sahildar ülkeler tarafindan, Ka- radeniz'de seyir, can, mal ve çevre güvenliğini sağ- lamak amacıyla 7 Nisan 2000 tarihinde İstan- bul'da Karadeniz Liman Devleti Kontrolü hak- kındakı memorandumun imzalandığını anımsa- tan Mirzaoğlıv bu me- kanizma ile hem gemi- lerin seyir, can, mal ve çevre güvenliğini tehdit eden faktörlerin en aza indirilmesinin hem de limanlardaki haksız re- kabetin önlenmesinin amaçlandığını kaydetti. Devlet Bakanı Mirza- oğlu, Türkiye için bü- yük öneme sahip olan Karadeniz'in her geçen gün kirlendiğini ve bunun büyük ölçüde Tu- na Nehri'nden kaynak- landığmı anlattı. Mirzaoğlu, her yıl Ka- radeniz'e giren 110 bin ton petrolün yüzde 48'inin de Tuna yoluyla taşmdığını, lstanbul ve Çanakkale boğazlarm- dan da yılda ortalama 50 bin geminin geçtiğini, bunlarm 5 bin 504'ünün tehlikeli yük taşıdığım söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle