17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2000 PERŞEMBE O L A Y L A R V E O O R U ş L E R [email protected] Düşmanlar. ve Militan Demokrasi Av.FevziÇAMLI Y argıtay Cumhun- yet Başsavcısı Vu- ral Sa*âş,CezaHu- kuku alanındakı yetkın yapıtlanııa, demokrasırun ken- dısını savunması konusundakı hu- kuksal sorunlan ırdeledığı yenı bu yapıt ekleyerek çıktı karşımıza tr- tica ve Böiücülüğe Karşı Militan De- mokrasL-(l) Bu yılın temmuz ayında yayımla- nan yapıt, uç a> gıbı kısa bır süre ıçınde 11 basımaulaştı Sonbasımı- na, yapıt uzenne basında yer alan değerlendumelenn de eklendığı ya- pıtta, demokrasının karşı karşıya bu- lunduğu en önemlı ıkı tehlıke olan ırtıca ve bölücülük konusunda yerlı ve yabancı basından ahntılarla Sa- vaş'ın sıyasal rejıme, sıyasal bırlığe ve toprak bütünlüğüneyönelık eylem- lere neden hoşgörülü davranılama- yacağına ıhşkııı demeç, konuşma ve Anayasa Mahkemesı'nde açtığı da- va savunmalan yer almaktadır Demokrasi, vatandaşlar arasında eşıtlık ve özgürlüğu gerçekleştıren, sıyasal ıradenın kaynağının halkta bulunduğu yönetım bıçımı dıye ta- nımlanmaktadır. Bu tanım, demok- rasının klasık tanımı olup temsılı de- mokrası ıle örtüşmektedır Çağdaş demokrasılerde, klasık de- mokrasi tanımına yenı öğeler kazan- dınlmış temsılı demokrasi, çoğul- aıTcanlımcı nıtelıkler kazanmış, kar- şılıklı saygı ve hoşgörü de demok- rasının kazanımlan arasında sayılma- ya başlanmıştır Çağdaş demokrası açısından bakıldığında ^militanlık" ıle "demokrasf kavTamlan, "karşrt" kavramlar gıbı gorunmektedır Öy- le ya "Bir düşüncenin, bir görüşün"* başanya ulaşrhası ıçin savaşma (mü- cadele)^nlamına gelen ve Latınce "militiarsözcüğünden üretılmekle "askeri" bır çağnşım yapan "mffitan- lık" ıle demokrasıyı bağdaştırmak olası gorulmüyor. Demokrasi, öz- gurlük, hoşgörü ve çoğulculuğu, mı- lıtanlık ıse, denetımı, gücu, eylemı, zorlamayı ıçenyorsa bu kaygının yer- sız olduğu da söylenemez Temel hak ve özgürlûklerden olan düşünceyı anlarma özgürlüğu ıle dın ve duyunç (vıcdan) özgürlüğu kışı- nın, salt "insan" olması nedenıyle sa- hıp olduğu dokunulmaz, devTedıl- mez, mutlak haklar arasında değer- lendmlmektedu- Bu nıtehklennden ötürü bu haklann sınırlandınlmala- n teonk olarak doğru görülmemek- tedır (Ülkemızde, ırtıca ve bölücü- lük yandaşlan ıle aralannda Yargı- tay Başkanı Sami Selçuk'un da bu- lunduğu tkıncı Cumhunyetçüer, bu düşüncededırler) Uygulamada ıse bu düşüncelenn ütopık kaldığı, yaşanan olaylarla ka- nıtlanmıştır. Demokrasının, kendı- sını yok etme, ortadan kaldırma ama- cıyla örgütlenen düşmanlanna kar- şı koyamaması, demokrasının ken- dısuıe kıyımı (ıntıhan) sonucunu do- ğurmaktadır Yakm tanhımız bu ol- guya onlarca kez tanıklık yapmıştır Atatûrk'ün demokrasıye geçış sü- recını çabuklaştırma amacıyla kur- durduğu Terakkıperver Cumhunyet Fırkası, Serbest Cumhunyet Fırka- sı deneyunlen ıle CHP'run 1946 se- çunlen ıle çok partılı yaşama geçı- şını ızleyen süreçte dın ve duyunç (vıcdan) özgürlüğünün demokrasıyı yok etmeye nasıl yöneldığı, oy avcı- İığı uğruna dının sıyasete nasıl araç edıldığı, sıyasal tarih yapraklannda yazılıdır. Çırkınpolıtıkacüaryüzün- den tekke ve zavıyelenn etkılennı armrması, ımam hselennın sayısının çoğaltılması, mezunlannın ünıver- sıtelere kabul edılmelerı, öğretım bırhğının bırakılması. "Siz isterse- nizhilafeti bik geri getirirsiniz", Tes- pih çeken parmaklaria tetik çeken parmaklar bir mi?r> teranelen, Tan- n ıle ınsan arastndakı ınanma-ınan- mama ılışkısmın devlet yönetımıne yansıtılması, bugünkü Türk demok- rasısı çıkmazının, demokrasınin ın- ühannın nedenlendır. Menemen, Sı- vas karşıdevrun gınşımlen ıle top- rak bırlığıne yönelık PKK vahşetı, bır partının güdumündekı Turk ırkçılı- ğı, bu tehlıkelerın tanık olduğumuz dığer ömeklen değıl mıdır7 Yakın tanhın bıze anlattığı şudur. Yöneümde halk egemenlığı anlamı- na gelen demokrasi ıle seçme-seçıl- me hakkı tanımayan, sultanlann tan- n adına yönetımı ellennde bulun- durduklan şenat yonetımlen bırbı- nne taban tabana karşıt ve düşman yönetımlerdır Savaş kuralıdır "Düşmanınrayok etmezseniz, o sizi yok eder." Atatürk önderlığmdekı Ulusal Kurtuluş Sa- vaşı bu olgunun belırgın örneğıdır Türkıye sıyasetçılennm 1946'dan ben ızledığı şenat özlemıru öne çı- karan sıyaset zıncınnın bızı, 28 Şu- bat 1997 durağına getırdığı bellek- lerdedır Irtıca ve bölücülük, salt Türkıye Cumhunyetı'nı bekleyen bır tehlıke değıldn" Afganıstan, Cezayır katlı- am ve uygulamalan henüz guncel- dır Vatandaşların hak ve ozgurluk- lennı anayasal güvenceye bağlayan çağdaş demokrasıler; devletın sıya- sal bırlığını, toprak bırlığını de bu teh- lıkelere karşı anayasal güvence altı- na almışlardır. Vural Savaş, Amen- kan, ttah/an, Alman ve Ingılız hukuk- lannda bu konuda yapılan düzenle- melen ornek olarak sunmuştur Bıze göre, demokrasılenn kendı- lennı güvenceye ahnalannın teme- lınde, Jean Jacques Rousseau'nun Toplum Sözleşmesı'ne uzanan bır süreç vardır Toplum halınde yaşa- yan ınsanlann, demokrasının selame- tı ıçrn karşılıklı vazgeçtıklen haklar arasında, devlet ıçın bır bakıma "meş- ru müdafaa" kabul edılebılecek ana- yasal güvencelerde vardır Bugüven- celer, demokrasi düşmanlanndan, demokrasıyı yok etme hakkını esır- gemektedır. Yüce Atatürk, kendı el yazısıyla bızlere bıraktığı Vatandaşhk Bılgı- len'nde, "_.Çağdaş.demokraside,bi- reysel özgürlükler, özd bir önem ve değer almışür. arük bireysel özgür- lüklere dev ktûı \e hiç kimsenin mü- dahalesi söz konusu değüdir. Ancak, bu kadar yüksek ve değerti olan bi- reysel özgüriüğün uygar ve demok- rat bir ulusa, neyi anlattığı,özgûrtûk sözcüğunü, mutlak surette düşünü- lebilen anlamıyla anlaşüamaz. Söz konusu olan özgürlük, toplumcu ve uygar insan özgüriüğüdür. Bu ne- denle. bireysel özgürtüğü düşünürken her birev in ve sonuçta bütün ulusun ortak yararlan ve devlet varfağı göz önûnde bulundurulmakgerekirn de- mek suretıyle, hak ve özgüriüğün, başkasımn özgürlüğünü ve demok- ratık devletı yok etmek amacıyla kul- lanılamayacağını ne güzel açıkla- mıştu- (2) Demokrasının, demokrasi dışı güç- lere karşı "meşru müdafaa" hakkı- na sahıp olduğu duşuncesını savunan Vural Savaş yapıtma "trtica ve Bö- lücûlüğe Karşı Militan Demokrasi'' adını vermış ancak, yapıtın ıçenğın- de Türk demokrasısı ıçın, bu ıkı düş- mandan daha gende kahnayan ve ta- nh boyunca bu ıkı düşmanı, emper- yalıst çıkarlan ıçın kullanagelen dış düşmanınyıkıcı faalıyetlennı de göz- ler önüne sermeyı unutmamıştır Çün- kü, bu üçüncü düşmanın da Türkı- ye'de demokrasi ıstemedığı yaşadı- ğımız olaylarla kamtlanmıştır. (trtı- ca, ırkçılık ve dış düşmanlar hakkın- da aynntüı ahntılar yapıtın "Vural Sa- vaş'uı Not Defterinden Seçmeler" bölümünde venhnıştır) Sorun, demokrasıyı militan olmak- tan kurtarmamn olası olup olmadı- ğında noktalanmaktadır. Sorun, bu- gün ıçın Turkıye'de henuz utopık gö- rülen ergen demokrasıye vanlıp va- nlamayacağında saklıdır Bu sorunun yanıtı vardır. Avrupa, ozelhkle ku- zey Avrupa ülkelen olan Isveç, Nor- veç, Danımarka'da demokrasi, ütop- ya olmaktan uzaklaşma, ergenleşme yönünde çok yol abnıtır Onlann üç yüzyıllık demokrasılen yanında, bı- zım, henuz yüzyıhnı doldurmayan de- mokrasuruzın mılıtanlara gereksıni- mı var.. Bu mılıtanlann, askerlerle sınırlı ohnaması, hatta askere gereksmımı önleyecek anayasal dınamıkler olan sıvıl toplum orgütlen, ünıversıteler, bağımsız yargı ve -elbette- akıl (us) özgürlüğünü oluşturacak güçlü eğı- tım-öğretım ordusu ıle kurumsalla- şabıleceğı de unutuJmamalıdır De- mokrasının mılıtanlara gereksınım duymadığı bır "Türkiye" ozlemı- mızdır. Bu önemlı yapıtı özellıkle tüm ay- dnılann okumasını salık vennm... (1) Irtıca ve Boluculuğe Karşı Mili- tan Demokrasi, Bılgı Yavınevı, Ankara, 7 Bash (2) Atatürk ve Hukuk, Adalet Bakan- lığı Yayını, Ankara, 2000 EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Kazan Kaldırma mı? Kımı zaman sozcukteryetmez, olup brtenlen an- latmaya.. Gunlerdır bır karanlık çıkmazda yaşıyo- ruz Böylesı olaylar daha once gorulmemıştı. Ister istemez bır soru gelıyor karşımıza: Nereye gıdiyo- ruz? _ Nereye gıdıyoruz? Daha once bırkaç kez gıttığı- mız yere mı? O yer bızım kurtuluşumuz mu? Bel- leklerde duruyorgoruntuler Karşılıklı çatışmalar, slo- ganlar, kanlı dovuşler, ulke ınsanlannın duşman kamplara bolunmesı, derken sılahlı guçlenn ışe ka- nşması, 27 Mayıs'lar, 12 Mart'iar, 12 Eylul'ler, 28 Şubat'lar! Padışahını kaç kez devırmış, hatta en korkunç bıçımde horlamış, oldurmuş, sayısız sadrazamını (daha kırk yıl once başbakanını, bakanlannı) asmış, kafasını uçurmuş bır gelenekten gelıyoruz. Kazan kaldırma eylemlennı kaç kez yaşadığımız tanh yap- raklanndadır.. Toplumun bır duzenı vardır. lyı ko- ru yasalara bağlanmıştır Her turlu kalkışma, haklı haksız dırenme, hukuk dışı yoldan hak arama ça- balan duzenı korumakla gorevlı olanlarca onlenır. Ama ya bu "onleyıcıler" başkaldınrsa? Bırkaç yuz kışı bır araya gelıp sokaklarda bağı- rarak, bayrak slogan sallayarak yururse karşısına kolluk guçlen çıkar. lyılıkle olmazsa, ağır davranış- la onlan dağıtır, ama ya dort bın polıs bu ışı yapar- sa? Kım karşı çikacak onlara? Evet, korkunç bır olay yaşandı; meçhul kışıler ıkı polısı oldurdu, bırkaçını ağıryaraladı Polısler bırtepkı gostermekte haklıy- dılar, ama boyle mı? Gencı bağınşmalar, kan do- kucu, tabancalı meydan okumalarla mı? Bır yerlere doğru suoıklenıyoruz! Bunun tçdış kay- naklan var Yetmış mılyonlukbutunleşmış, çağdaş, uygar, haklannı koruyan bır ulus olmamız ıstenmı- yor. Çurutmek, yıkmak, bozmak, bu gelışmenın önunu tıkamak.. Çağdışılık, gencılık, aymazlık, çı- karcılık el ele kol kola toplumu bır uçuruma sürük- lüyoriar. Bunu gormek, gostermek, bır şeyler yap- mak artık kaçınılmaz değıl mıdır? Ya, Ankara'da polısın gınştığı kıyım! Hele nerden çıktığı, nasıl bır araya geldığı anlaşılamayan bırtop- luluğun, en azgın bıçımde saldırganlaşması! Bır zamanlar, "polıseyardımaguç" dıyebılınenlervar- dı. Buniar bır partının yan kuruluşunun adamlany- dı. Bır kez daha ortaya dokulen bu kışılenn, ken- dıten gıbı duşunmeyenlere saldırmalan tehlıke çan- larının habercılerıdır Işsız, memur, ışçı, aydın, sıvıl, asker, polıtıkacı, yazar, sanatçı herkes, umutsuzluk çıkmazındadır. Kım kımı koruyacak, kım kımı. Turkıye'nın kolluk guçlen de yenıçenlenn kazan kaldırma heveslen- ne kendını kaptırdı mı, tum umut kapılan tıkanmış sayılmalıdır. Ne valı, ne mudur, ne bakan sozunu geçıremezse, toplum duzenını, yasalan kım uygu- layacak? Dedım ya, sozcuk yetmıyor, içınde olduğumuz kargaşayı anlatmaya! Vaktıyle boyle bır başkaldır- ma olayından sonra "Sılah konuşunca, kaleme susmak duşer" denılmıştı. Şımdı susmak değıl, ger- çeklen yazmak, konuşmak zamanı... Kirlenme Siyasilerin Eseridir Celal TOPKAN20 Donem CHP Adıvaman Mılletvekılı T urkıye'de gunlerdır yolsuzluk, soygun ve soygunlan yapmak ıçın oluşturulmuş suç örgütle- n, yazılı ve görsel basında ya- zıhp göstenlmektedır Yazılan ve göstenlenler toplumsal kır- lenmenın toplumumuzun en önemlı ve temel sofunu olduğunu ortaya koymaktadır Yaşa- nan kirlenme ahlaksal boyutunu çoktan aşa- rak ekonomık boyutuyla önem göstermekte- dır Basının, sıyasılenn ve toplunun öbürkesun- lennın yaşanan ve ortaya çıkan yolsuzluk ve toplumsal kırlenmeye yaklaşımı ıse bataklı- ğı kurutma yenne, sıvnsıneklerle uğraşma bı- çımınde olması, toplumda yolsuzluklann hıç- bır zaman önlenemeyeceğı genel kanısını ka- lıcı kıhnaktadır. Toplumsal moral değerler her geçen gün daha da aşınmaktadır Acılen toplumsal moral değerlenn yüksel- tıhnesme gereksınım vardır. Bu amaçla yol- suzluk odaklannı ve yolsuzluk odaklanna kaynaklık eden nedenlen toplu olarak ele al- mak gerekir. Tersı durumda, amaçlanan hedeflere ula- şılamaz. Bu amaçla ılk yapılacak ış, başta devlet yönetımınde saydamlığı yaşama ge- çırmek olmalıdır. Saydamlığın olduğu yerde suç ve yolsuz- luk az olur. Yolsuzluk ve hırsızlıklan slogan düzeyınde konuşmanın sağlayacağı yarar faz- la değıldır Devlenn tüm harcamalan denet- lenerek, denetlemelerde saydamhk sağlana- rak, toplumda doğruluk ve dürüstlük ınancı- nı oluşturacak saydamlığı halkın gözünün ıçı- ne sokmak gerekir Her gün çarşaf çarşaf ortaya çıkan yolsuz- luklar ve yolsuzluklan yapmak ıçın oluşturul- muş olan yolsuzluk örgütlenyle savaşımda sıyasılenn, basının ve toplumun bugünkü ba- kış ve yaklaşımıyla sonuç almak olanaklı mı- dır 9 Temel soru budur Bu sonıya evetdemek pek olanaklı değıldır Zaten halktakı genel kanı da yolsuzluklann hıçbır zaman önlene- meyeceğı, vapanm yanına kâr kalacağı bıçı- mındedır Yolsuzluk, rüşvet ve toplumsal kirlenme, ül- kemızde yenı bir olgu değıldır Son 50 yılın, ozelhkle son 20 yılın devlet yönetım ve uy- gulama anlayışlannın sonucudur Ancak hıç- bır dönemde bu denlı tehlıkelı olmamıştu Son yıllarda oluşan kırlenme, toplumsal ya- pıda cıddı bozulma ve moral değerlennde ge- lecekte onanlması ve gıdenhnesı (telafısı) olanaksız cıddı aşınmalara neden olmaktadır. Avrupa Konseyı'ne uye 41 ulkenın katıldı- ğı toplantıda, "Yolsuzlukla mücadele servis- lerinin karan, rüşvet ve yokuzluğa kanşanla- nn geneUikk güçlü. etkia, nüfuz ve ikn'dar sa- hibi kişilerden oluştuğu göz önüne abnmabdır. Öte yandan bu kişiler kamu ihaleleri, sübvan- siyon ve ekoDomikkonularda karar verid kim- seWolabümektedirler"denılrnektedır Buku- ruluşun yaptığı saptamalar, Türkıye'dekı kır- lenmelen tanımlamaktadır. • Egebank soygunu amcaSüleyman Demi- rel'ın yeğenı Murat Demirel, • 4 katnlyonluk naylon fatura yolsuzluğu, • Orfaan Asbtürk-Gülay Ashtörk, • Malıye Bakanı Sûmer Oral' ın kayınbıra- den, • Eübank-Cavit Çağlar bakan-mılletvekı- h, • Süleyman Demırel'm aıle fotoğrafi, örneklen çoğaltmak olanaklıdır. Ancak salt saptamalar yaparak rüşvet ve yolsuzluk yapmak amacıyla oluşan yapılan or- tadan kaldırmak olanaksızdır Turkıye'de toplumsal kirlenme ve bu kırlen- meye kaynaklık edenkurumlar oluşmuştur. Bu kurumlaşmaya özellıkle son 20 yılın uygula- malan neden olmuştur Bu nedenler ve nıçınlen cıddı anlamda ır- deleyıp devlet ıçınde oluşmuş olan kirlenme odaklannı düzeltecek önlemler alınmadan, kırlenmeye kaynaklık eden kurumlar yenıden yapılandinlmadan, devlettekı kamusal har- camalarda saydamlık sağlanmadan yapılan her eylem, gunü kurtarma amacına hızmet et- menın ötesuıe geçemeyecektır. Nekr yapılmalıdır? • Devletın tepesının kırlılıkten anndınhrıa- sı gerekir Bu amaçla Cumhurbaşkanlığı ve TBMM harcamalan denetlenıp saydamlaştı- nJarak "Türkiye'de banğın baştan kokmadı- ğun" topluma göstenp ınandırmak gerekir • Bütçe harcamalan denetımden geçmı- yorsa kamu malıyesının saydamlığına kendı toplumunuzu ve uluslararası toplumu ınandı- ramazsınız.Cumhurbaşkanhğı bütçesını Sayış- tay denetlemeye cesaret edemıyorsa, TBMM bütçesını hıçbir kurum denetleyemez denılı- yorsa, kısacası devletın tepesınde saydamlık oluşturulamıyorsa dürüstlüğe kımseyi ınandı- ramazsınız. Harcamalann denetlenmesı ve saydamlı- ğın halkın gözünün ıçme sokulması gerekir. • Sıyası parhler örgütlü gruplann tekeluı- dedır Sıyası partılerdekı bu yapılanma, top- lumun sıyası partüerle organık bağ kurması- nı engellemektedır. Sıyası partılenn bu yapı- sı, sıyası kirlenmelere kaynaklık etmektedır. Mılletvekıllığının belırlenmesi yöntemı ve yöntemde paranın behrleyıcı olması, sıyası kır- lenmeye kaynaklık etmektedır Sıyaset saydam- laşnnlmahdır. • Toplumsal kırlenmeyı ortaya çıkaracak ve kırlenmeye müdahale etmesı gereken yargı, üzülerek belırtmek gerekır kı kendı ıçınde saydamlığa karşıdır Yolsuzluk ve toplumsal kırienmeyle mücadele etmesı gereken savcı- lann engellenmek ıstenmesı ve hatta ceza- landınlmaya kalkışılması düşündürücüdür. Yargıtay Başkam'nm, yargı yihnm açıbşın- da yapbğı 125 sayfahk konuşmasında, \olsuz- hık ve toplumsal kirlerunenin nedenlerine yer vermemesine akıl erdirmek olanaksızdır. • Fınans sektörünün yolsuzluklannın denet- lenmesı, sıyası kırlenmışlık ıçınde boğulmuş olan sıyası otontenın etkısınden kurtanlma- lıdır. Kamu bankalan kesınhkle kuruluş amaç- lanna hızmet etmelıdır. Zıraat Bankası çıft- çıyı destekleyen, Halk Bankası esnafi destek- leyen hızmetler vermelıdır Bugün bu bankalar. sıyasıler tarafından hol- dınglere fınans sağlar duruma getınlmışler- dır. Türk çıftçısının ve esnafının bu bankalar tarafından desteklenmeye kesm gereksınım- len vardır Bu bankalann özelleştınhnesı söz konusu olamaz Bu bankalann yönetımını siyasüerin khü eOerinden kurtaracak yenı yasal düzen- lemeler yapıhnalıdır Bu olanaklıdır Yeter kı sıyası ırade kararlı olsun Özelleştırme fakır çıftçı ve küçük esnafin yok ohnasına neden olacaktır • Basın, halkı bUgflendirme görevve ükesin- den uzaklaşarak çıkar sağlamada şantaj ara- a ohnuştur. Basın kendi hizmet sahasına dö- nerek Uişki, uygulama %e hizmetleri konusun- da saydam olmandır. Toplumda saydamlığı sağlamak ıçın var olan denetım kurumlan çok başlı durumda- dır. Bu yapı denetımde kargasaya kaynaklık edıp denetım kurumlannı etkısızleştırmekte- dır. Bu kurumlan, sıyasılenn etkı alanlanrun dışına çıkarmak gerek. Mütedeyyin! TUSES TURKİ\E SOSYAL EKONOMÖC SjYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI Küreselleşme ve Türkiye Konuşmacılar Prof. Dr. Klaus Mehrens Prof. Dr. Meryem Koray Nebil İlseven Yer Pera Palas Oteh. Tanh 16 Aralık 2000, Saat 14 30-18 00 Sımultane Çevın Vardır Dr. Cengiz ABBASGÎL • • lkemızde duyarh konularda ılgıh ıl- [gısız sıyasal çe\Telenn yerlı yersız açıklamalannaahşmıştık Ancak son zamanlarda bu söylem kervanına yük- sek bürokratlann da kanldığmı şaşkınlıkla ız- lemekteyız Konu Bılınen Kürtçe yayın \e ırtıca... MTT müsteşannın bu konudakı açık- lamalan gunlerdır tarüşma odağı olmaktadır Ancak açıklamada yer alan konulardan Kürt- çe uzennde tartışma yoğunlaştı Oysa açıkla- mada "mütedeyvin'ierle şeriatçüann birtutul- maması" soylemı de yer almıştı. Açıklama- da bu konunun neden yer aldığı ıse hıç ırde- lenmedı Mütedeyyin ne demek, dınıne ıçtenlıkle bağh.dındardemek Bır defabu yabancı söz- cüğü kullanmak bıle bıze göre dıl gencıhğı- dır. Once söylemlerde herkesın anlayacağı Türkçe sözcüklenn kullanıhnası gerekir. Ön- celıkle devlet görevlılennın Şundı gelelım yerlı yersız, ılgıh ılgısız kışılerce bu söylem- lenn ne anlama geldığıne Sankı dnıdar yurt- taşlar baskı altındaymış gıbı bır kanıyı orta- ya atmaktan başka ne anlama gelır? Namazıru kılana sen namaz kılamazsın dı- yen mı var9 Camıye gıdıp ıbadetını yapanla- ra engel mı olunuyor9 Oruç tutanlara oruç tutmak yasak dıyen mı var 9 Dının gereklen- nı yenne getıren yurtsever yurttaşlann tapın- malanna engel mı olunuyor9 Bu nedenlerle sankı dınıne bağlı kımselenn korunmasına yönelık söylemlerle büerek ya da bümeyerek gencı, şenatçı çevrelenn ekmeğıne yağ sürül- müyor mu9 îşm ılgınç yanı, hükümete ortak ve muha- lefettekı polıtıkacılann zaman zaman aynı söylemlen yetmıyormuş gıbı bu kere aym söylem kervanına yüksekbürokratlann da ka- tılmış obnalan Konu Sayın Başbakan'a so- rulduğunda da bılgısı ıçınde olduğunu açık- lamıştır Ancak gönül ısterdı kı ılgıh çevrele- nn bu konudakı söylemlen değışık türde ol- malıydı Örneğın, mutedeyyınlerle şenatçılan ayu"- mak yenne, daha başka söylemler ve davra- nışlar sergılenmelıydı Atatürkçü düşünceye karşı davrananlar, cumhunyetın temel ılkele- nne karşı olanlar, devlet ışlenne dını kanştı- ranlar, dın sömürüsü yapanlar bu gıbı çarpık ve sapık davranışlarla ereklenne kavuşama- yacaklardır Şenatçılar karşılannda dınç, dı- n ve Atatürkçü cumhunyet savunuculanm bulacaklardır. PENCERE Tuzak?.. Afrika'da zencı yere yatmış, kulağını toprağa da- yamış, dınlıyor Neyı dınlıyor?.. Yeraltından gelen sesler, uzaktakı veya yakın- dakı bır tehlıkeyı haber venr. Hepımız zencı olduk. Ama Turkıye'de yere yatıp toprak altından ge- len seslen dınlemeye gerek yok kı1 .. Toprağın us- tu gumbur gumbür! Her şey şırazesınden çıktı, zıvanasından kurtuldu, eğık duzeyde kayıyoruz. • 1970'te Turkıye'de Bay Cottarelli yenne Mr. Sturc vardı, IMF'nın ıstıkrar programı uygulandı... Ardından 12 Mart devreye gırdı. 1980'deaynıoyun.. "24 Ocak karaıian "yla "ıstıkrara kavuştuk" di- ye sevınırken 12 Eylul'un elı kulağında olduğunu bılıyor muyduk? . IMF şımdı yıne Turkıye'de "Istikrarprogramı" uygulanıyor; ama, ıstikrar- sızlık yaratacağı bellı değıl miydı? Istıkrar programı çuvalladı; bu konuda nıceah- kâm kesen ekonomı uzmanlanmız, şımdı mızra- ğı çuvala sığdırmaya çabalıyorlar Ustelik bır dos- tum sormasın mı - IMF'nın istıkrar programını metazon uygula- mak ıçın bu kez de asken devreye sokahar mı^.. Işte 0 zaman seyreyle gOmburtuyu.. • Bır ulkedekı çeşıtlı guçlenn karşılıklı dengelen boyle zamanlarda hesaplanır; dış dengelerın ağır- lıklanyla bırlıkte durum tartışması yapılır Gunu- müzdekı dünya, askeri müdahalelere kapalı gö- rünüyor; ama, Pakıstan'da yaşanan ne?.. Turkı- ye'yı hem dışardan kuşatan, hem ıçerden kafa- kola alanlann ağırlıkları hafıfe alınamaz. IMF'nın ıstıkrar programlannın faturasının bır halk ıçın ne kadar pahalı olduğunu soylemeye gerek yok!.. Çoğu coğrafyada, ekonomıde ıstıkrann ye- nne toplumsal ıstıkrarsızlığı korukleyen bu gıbı de- neyımlerde ulke hop oturur hop kalkar; şımdı bız- de yaşanan budur. • Cezaevlennde ölum orucu.. Af kargaşası... Emekçı yuruyuşlerı. Binlerce polısın tabancalannı çekerek toplu ey- lemle sılah gostermesı.. MlT'ın sıyasete gırmesı.. Askerın tedırgınlığı Bankalann gumburdemesı. Hükumetın çaresızlığı.. Pıyasadakı genlım.. Yeni vergıler.. Uygulanan "ıstıkrar programı "nın ıstıkrarsızlı- gadonuşmesı.. Eğık duzeyde kayıyoruz. • Dış egemenın onumüze koyduğu bır liste var, ayağımız sürçtuğunde teker teker ödetecek... Kıbns, Ege, Ermenı soykınmı savı, aztnlık hu- kuku ıstemı, stratejık ozelleştırmelenn yanı sıra ne gerekıyorsa tökezledığımız anda bıze odetıle- cek.. Tuzak kurulmuştur. Ana<k)lu'nuft Stst - Hattun Gucü Emperyalizmin yerli işbniikçtterine ve küreselleşme aldatmacasıyla bağımsızlığımızı, maddi ve manevi vaıiıklanmızı yabancılara peşkeş çeken yazılı ve görsel basına karşı; Atatürkçü düşüncenin savunucusu "Gazete Müdafaa-i Hukuk"! Mustafa ASOĞLU, Metın AYDOĞAN, Mehmet BAŞARAN, M. Emin DEĞER, Prof. Dr. Cihan DURA, Yrd. Doç. Necdet EKİNCİ, Prof. Dr. Erol MANİSALI, Yefcta Güngör ÖZDEN, Sevgi ÖZEL, Prof. Dr. Çetm YETKİN, Mahmut YILBAŞ, Tahsin YÛCEL'in yazı ve yorumlanyla her hafta Cuma günü Gazete Müdafaa-i Hukukia e-maıl mudafaaıhukukfa superonlıne com Dergı ve Gazeteoın bulunabtleceğı satış nofctalan ve bılgı ıçın Te(: 0242 244 50 29; Faks:0242248258) TİYATRO YAZILARI Dikmen Gürün •Tiyatromuzun yapılanmasına yönelık tartışmalar, eleştınler ve sorgulamalar • Tıyatro Yasası, Odeneklı ve Ozel Tiyatrolann sorunlan • Ülkemızde tıyatro sanatına uygulanan çağ dışı baskı ve sansur örneklen • Festıvaller, konferanslar, buluşmalar ve bunlara aıt ızlenımler. 176 sayfa, 2.500 000 TL YayımTanhı Haaran2000 MitosBoyut Tıyatro Yayınlan Ağa Çırağı Sok 7/2 Gumuşsuyu Istanbul Tel 212 249 87 37 Faks 212 249 02 18 TEŞEKKÜR Kızılay Yusuf Topçu Gunduz Göz Hastanesı'nde geçırmtş olduğum katarakt amelıyatımı yapan Op Doktofiar MEHMET BAHADIR ve BAHA TOYGAR a teşhısı koyan Op Dr AKIN AKYURT ve son tedavıyı uygulayan Uzman Dr BARAN KANDEMİR e aynca amelıyat hemşırelen MÜGE ÖZKUR, NURDAN KUMRU, DERYA ERDEM, EÜF KENGER ve yardımcılar MAHMUT ÖZ, AŞUR YILDIRIM, HÜSEYİN ÇALIŞKAN, SADIK YİĞİT, 8-9-10 Kat tum çalışan gorevlılenne teşekkuru bır borç bılırım NURAN ÖZLÜK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle