Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2000 PERŞEMBE
O L A Y L A R V E O O R U ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Düşmanlar. ve Militan Demokrasi
Av.FevziÇAMLI
Y
argıtay Cumhun-
yet Başsavcısı Vu-
ral Sa*âş,CezaHu-
kuku alanındakı
yetkın yapıtlanııa,
demokrasırun ken-
dısını savunması konusundakı hu-
kuksal sorunlan ırdeledığı yenı bu
yapıt ekleyerek çıktı karşımıza tr-
tica ve Böiücülüğe Karşı Militan De-
mokrasL-(l)
Bu yılın temmuz ayında yayımla-
nan yapıt, uç a> gıbı kısa bır süre
ıçınde 11 basımaulaştı Sonbasımı-
na, yapıt uzenne basında yer alan
değerlendumelenn de eklendığı ya-
pıtta, demokrasının karşı karşıya bu-
lunduğu en önemlı ıkı tehlıke olan
ırtıca ve bölücülük konusunda yerlı
ve yabancı basından ahntılarla Sa-
vaş'ın sıyasal rejıme, sıyasal bırlığe
ve toprak bütünlüğüneyönelık eylem-
lere neden hoşgörülü davranılama-
yacağına ıhşkııı demeç, konuşma ve
Anayasa Mahkemesı'nde açtığı da-
va savunmalan yer almaktadır
Demokrasi, vatandaşlar arasında
eşıtlık ve özgürlüğu gerçekleştıren,
sıyasal ıradenın kaynağının halkta
bulunduğu yönetım bıçımı dıye ta-
nımlanmaktadır. Bu tanım, demok-
rasının klasık tanımı olup temsılı de-
mokrası ıle örtüşmektedır
Çağdaş demokrasılerde, klasık de-
mokrasi tanımına yenı öğeler kazan-
dınlmış temsılı demokrasi, çoğul-
aıTcanlımcı nıtelıkler kazanmış, kar-
şılıklı saygı ve hoşgörü de demok-
rasının kazanımlan arasında sayılma-
ya başlanmıştır Çağdaş demokrası
açısından bakıldığında ^militanlık"
ıle "demokrasf kavTamlan, "karşrt"
kavramlar gıbı gorunmektedır Öy-
le ya "Bir düşüncenin, bir görüşün"*
başanya ulaşrhası ıçin savaşma (mü-
cadele)^nlamına gelen ve Latınce
"militiarsözcüğünden üretılmekle
"askeri" bır çağnşım yapan "mffitan-
lık" ıle demokrasıyı bağdaştırmak
olası gorulmüyor. Demokrasi, öz-
gurlük, hoşgörü ve çoğulculuğu, mı-
lıtanlık ıse, denetımı, gücu, eylemı,
zorlamayı ıçenyorsa bu kaygının yer-
sız olduğu da söylenemez
Temel hak ve özgürlûklerden olan
düşünceyı anlarma özgürlüğu ıle dın
ve duyunç (vıcdan) özgürlüğu kışı-
nın, salt "insan" olması nedenıyle sa-
hıp olduğu dokunulmaz, devTedıl-
mez, mutlak haklar arasında değer-
lendmlmektedu- Bu nıtehklennden
ötürü bu haklann sınırlandınlmala-
n teonk olarak doğru görülmemek-
tedır (Ülkemızde, ırtıca ve bölücü-
lük yandaşlan ıle aralannda Yargı-
tay Başkanı Sami Selçuk'un da bu-
lunduğu tkıncı Cumhunyetçüer, bu
düşüncededırler)
Uygulamada ıse bu düşüncelenn
ütopık kaldığı, yaşanan olaylarla ka-
nıtlanmıştır. Demokrasının, kendı-
sını yok etme, ortadan kaldırma ama-
cıyla örgütlenen düşmanlanna kar-
şı koyamaması, demokrasının ken-
dısuıe kıyımı (ıntıhan) sonucunu do-
ğurmaktadır Yakm tanhımız bu ol-
guya onlarca kez tanıklık yapmıştır
Atatûrk'ün demokrasıye geçış sü-
recını çabuklaştırma amacıyla kur-
durduğu Terakkıperver Cumhunyet
Fırkası, Serbest Cumhunyet Fırka-
sı deneyunlen ıle CHP'run 1946 se-
çunlen ıle çok partılı yaşama geçı-
şını ızleyen süreçte dın ve duyunç
(vıcdan) özgürlüğünün demokrasıyı
yok etmeye nasıl yöneldığı, oy avcı-
İığı uğruna dının sıyasete nasıl araç
edıldığı, sıyasal tarih yapraklannda
yazılıdır. Çırkınpolıtıkacüaryüzün-
den tekke ve zavıyelenn etkılennı
armrması, ımam hselennın sayısının
çoğaltılması, mezunlannın ünıver-
sıtelere kabul edılmelerı, öğretım
bırhğının bırakılması. "Siz isterse-
nizhilafeti bik geri getirirsiniz", Tes-
pih çeken parmaklaria tetik çeken
parmaklar bir mi?r>
teranelen, Tan-
n ıle ınsan arastndakı ınanma-ınan-
mama ılışkısmın devlet yönetımıne
yansıtılması, bugünkü Türk demok-
rasısı çıkmazının, demokrasınin ın-
ühannın nedenlendır. Menemen, Sı-
vas karşıdevrun gınşımlen ıle top-
rak bırlığıne yönelık PKK vahşetı, bır
partının güdumündekı Turk ırkçılı-
ğı, bu tehlıkelerın tanık olduğumuz
dığer ömeklen değıl mıdır7
Yakın tanhın bıze anlattığı şudur.
Yöneümde halk egemenlığı anlamı-
na gelen demokrasi ıle seçme-seçıl-
me hakkı tanımayan, sultanlann tan-
n adına yönetımı ellennde bulun-
durduklan şenat yonetımlen bırbı-
nne taban tabana karşıt ve düşman
yönetımlerdır
Savaş kuralıdır "Düşmanınrayok
etmezseniz, o sizi yok eder." Atatürk
önderlığmdekı Ulusal Kurtuluş Sa-
vaşı bu olgunun belırgın örneğıdır
Türkıye sıyasetçılennm 1946'dan
ben ızledığı şenat özlemıru öne çı-
karan sıyaset zıncınnın bızı, 28 Şu-
bat 1997 durağına getırdığı bellek-
lerdedır
Irtıca ve bölücülük, salt Türkıye
Cumhunyetı'nı bekleyen bır tehlıke
değıldn" Afganıstan, Cezayır katlı-
am ve uygulamalan henüz guncel-
dır Vatandaşların hak ve ozgurluk-
lennı anayasal güvenceye bağlayan
çağdaş demokrasıler; devletın sıya-
sal bırlığını, toprak bırlığını de bu teh-
lıkelere karşı anayasal güvence altı-
na almışlardır. Vural Savaş, Amen-
kan, ttah/an, Alman ve Ingılız hukuk-
lannda bu konuda yapılan düzenle-
melen ornek olarak sunmuştur
Bıze göre, demokrasılenn kendı-
lennı güvenceye ahnalannın teme-
lınde, Jean Jacques Rousseau'nun
Toplum Sözleşmesı'ne uzanan bır
süreç vardır Toplum halınde yaşa-
yan ınsanlann, demokrasının selame-
tı ıçrn karşılıklı vazgeçtıklen haklar
arasında, devlet ıçın bır bakıma "meş-
ru müdafaa" kabul edılebılecek ana-
yasal güvencelerde vardır Bugüven-
celer, demokrasi düşmanlanndan,
demokrasıyı yok etme hakkını esır-
gemektedır.
Yüce Atatürk, kendı el yazısıyla
bızlere bıraktığı Vatandaşhk Bılgı-
len'nde, "_.Çağdaş.demokraside,bi-
reysel özgürlükler, özd bir önem ve
değer almışür. arük bireysel özgür-
lüklere dev ktûı \e hiç kimsenin mü-
dahalesi söz konusu değüdir. Ancak,
bu kadar yüksek ve değerti olan bi-
reysel özgüriüğün uygar ve demok-
rat bir ulusa, neyi anlattığı,özgûrtûk
sözcüğunü, mutlak surette düşünü-
lebilen anlamıyla anlaşüamaz. Söz
konusu olan özgürlük, toplumcu ve
uygar insan özgüriüğüdür. Bu ne-
denle. bireysel özgürtüğü düşünürken
her birev in ve sonuçta bütün ulusun
ortak yararlan ve devlet varfağı göz
önûnde bulundurulmakgerekirn
de-
mek suretıyle, hak ve özgüriüğün,
başkasımn özgürlüğünü ve demok-
ratık devletı yok etmek amacıyla kul-
lanılamayacağını ne güzel açıkla-
mıştu- (2)
Demokrasının, demokrasi dışı güç-
lere karşı "meşru müdafaa" hakkı-
na sahıp olduğu duşuncesını savunan
Vural Savaş yapıtma "trtica ve Bö-
lücûlüğe Karşı Militan Demokrasi''
adını vermış ancak, yapıtın ıçenğın-
de Türk demokrasısı ıçın, bu ıkı düş-
mandan daha gende kahnayan ve ta-
nh boyunca bu ıkı düşmanı, emper-
yalıst çıkarlan ıçın kullanagelen dış
düşmanınyıkıcı faalıyetlennı de göz-
ler önüne sermeyı unutmamıştır Çün-
kü, bu üçüncü düşmanın da Türkı-
ye'de demokrasi ıstemedığı yaşadı-
ğımız olaylarla kamtlanmıştır. (trtı-
ca, ırkçılık ve dış düşmanlar hakkın-
da aynntüı ahntılar yapıtın "Vural Sa-
vaş'uı Not Defterinden Seçmeler"
bölümünde venhnıştır)
Sorun, demokrasıyı militan olmak-
tan kurtarmamn olası olup olmadı-
ğında noktalanmaktadır. Sorun, bu-
gün ıçın Turkıye'de henuz utopık gö-
rülen ergen demokrasıye vanlıp va-
nlamayacağında saklıdır Bu sorunun
yanıtı vardır. Avrupa, ozelhkle ku-
zey Avrupa ülkelen olan Isveç, Nor-
veç, Danımarka'da demokrasi, ütop-
ya olmaktan uzaklaşma, ergenleşme
yönünde çok yol abnıtır Onlann üç
yüzyıllık demokrasılen yanında, bı-
zım, henuz yüzyıhnı doldurmayan de-
mokrasuruzın mılıtanlara gereksıni-
mı var..
Bu mılıtanlann, askerlerle sınırlı
ohnaması, hatta askere gereksmımı
önleyecek anayasal dınamıkler olan
sıvıl toplum orgütlen, ünıversıteler,
bağımsız yargı ve -elbette- akıl (us)
özgürlüğünü oluşturacak güçlü eğı-
tım-öğretım ordusu ıle kurumsalla-
şabıleceğı de unutuJmamalıdır De-
mokrasının mılıtanlara gereksınım
duymadığı bır "Türkiye" ozlemı-
mızdır.
Bu önemlı yapıtı özellıkle tüm ay-
dnılann okumasını salık vennm...
(1) Irtıca ve Boluculuğe Karşı Mili-
tan Demokrasi, Bılgı Yavınevı, Ankara,
7 Bash
(2) Atatürk ve Hukuk, Adalet Bakan-
lığı Yayını, Ankara, 2000
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Kazan Kaldırma mı?
Kımı zaman sozcukteryetmez, olup brtenlen an-
latmaya.. Gunlerdır bır karanlık çıkmazda yaşıyo-
ruz Böylesı olaylar daha once gorulmemıştı. Ister
istemez bır soru gelıyor karşımıza: Nereye gıdiyo-
ruz?
_ Nereye gıdıyoruz? Daha once bırkaç kez gıttığı-
mız yere mı? O yer bızım kurtuluşumuz mu? Bel-
leklerde duruyorgoruntuler Karşılıklı çatışmalar, slo-
ganlar, kanlı dovuşler, ulke ınsanlannın duşman
kamplara bolunmesı, derken sılahlı guçlenn ışe ka-
nşması, 27 Mayıs'lar, 12 Mart'iar, 12 Eylul'ler, 28
Şubat'lar!
Padışahını kaç kez devırmış, hatta en korkunç
bıçımde horlamış, oldurmuş, sayısız sadrazamını
(daha kırk yıl once başbakanını, bakanlannı) asmış,
kafasını uçurmuş bır gelenekten gelıyoruz. Kazan
kaldırma eylemlennı kaç kez yaşadığımız tanh yap-
raklanndadır.. Toplumun bır duzenı vardır. lyı ko-
ru yasalara bağlanmıştır Her turlu kalkışma, haklı
haksız dırenme, hukuk dışı yoldan hak arama ça-
balan duzenı korumakla gorevlı olanlarca onlenır.
Ama ya bu "onleyıcıler" başkaldınrsa?
Bırkaç yuz kışı bır araya gelıp sokaklarda bağı-
rarak, bayrak slogan sallayarak yururse karşısına
kolluk guçlen çıkar. lyılıkle olmazsa, ağır davranış-
la onlan dağıtır, ama ya dort bın polıs bu ışı yapar-
sa? Kım karşı çikacak onlara? Evet, korkunç bır olay
yaşandı; meçhul kışıler ıkı polısı oldurdu, bırkaçını
ağıryaraladı Polısler bırtepkı gostermekte haklıy-
dılar, ama boyle mı? Gencı bağınşmalar, kan do-
kucu, tabancalı meydan okumalarla mı?
Bır yerlere doğru suoıklenıyoruz! Bunun tçdış kay-
naklan var Yetmış mılyonlukbutunleşmış, çağdaş,
uygar, haklannı koruyan bır ulus olmamız ıstenmı-
yor. Çurutmek, yıkmak, bozmak, bu gelışmenın
önunu tıkamak.. Çağdışılık, gencılık, aymazlık, çı-
karcılık el ele kol kola toplumu bır uçuruma sürük-
lüyoriar. Bunu gormek, gostermek, bır şeyler yap-
mak artık kaçınılmaz değıl mıdır?
Ya, Ankara'da polısın gınştığı kıyım! Hele nerden
çıktığı, nasıl bır araya geldığı anlaşılamayan bırtop-
luluğun, en azgın bıçımde saldırganlaşması! Bır
zamanlar, "polıseyardımaguç" dıyebılınenlervar-
dı. Buniar bır partının yan kuruluşunun adamlany-
dı. Bır kez daha ortaya dokulen bu kışılenn, ken-
dıten gıbı duşunmeyenlere saldırmalan tehlıke çan-
larının habercılerıdır
Işsız, memur, ışçı, aydın, sıvıl, asker, polıtıkacı,
yazar, sanatçı herkes, umutsuzluk çıkmazındadır.
Kım kımı koruyacak, kım kımı. Turkıye'nın kolluk
guçlen de yenıçenlenn kazan kaldırma heveslen-
ne kendını kaptırdı mı, tum umut kapılan tıkanmış
sayılmalıdır. Ne valı, ne mudur, ne bakan sozunu
geçıremezse, toplum duzenını, yasalan kım uygu-
layacak?
Dedım ya, sozcuk yetmıyor, içınde olduğumuz
kargaşayı anlatmaya! Vaktıyle boyle bır başkaldır-
ma olayından sonra "Sılah konuşunca, kaleme
susmak duşer" denılmıştı. Şımdı susmak değıl, ger-
çeklen yazmak, konuşmak zamanı...
Kirlenme Siyasilerin Eseridir
Celal TOPKAN20 Donem CHP Adıvaman Mılletvekılı
T
urkıye'de gunlerdır yolsuzluk,
soygun ve soygunlan yapmak
ıçın oluşturulmuş suç örgütle-
n, yazılı ve görsel basında ya-
zıhp göstenlmektedır Yazılan
ve göstenlenler toplumsal kır-
lenmenın toplumumuzun en önemlı ve temel
sofunu olduğunu ortaya koymaktadır Yaşa-
nan kirlenme ahlaksal boyutunu çoktan aşa-
rak ekonomık boyutuyla önem göstermekte-
dır
Basının, sıyasılenn ve toplunun öbürkesun-
lennın yaşanan ve ortaya çıkan yolsuzluk ve
toplumsal kırlenmeye yaklaşımı ıse bataklı-
ğı kurutma yenne, sıvnsıneklerle uğraşma bı-
çımınde olması, toplumda yolsuzluklann hıç-
bır zaman önlenemeyeceğı genel kanısını ka-
lıcı kıhnaktadır. Toplumsal moral değerler
her geçen gün daha da aşınmaktadır
Acılen toplumsal moral değerlenn yüksel-
tıhnesme gereksınım vardır. Bu amaçla yol-
suzluk odaklannı ve yolsuzluk odaklanna
kaynaklık eden nedenlen toplu olarak ele al-
mak gerekir.
Tersı durumda, amaçlanan hedeflere ula-
şılamaz. Bu amaçla ılk yapılacak ış, başta
devlet yönetımınde saydamlığı yaşama ge-
çırmek olmalıdır.
Saydamlığın olduğu yerde suç ve yolsuz-
luk az olur. Yolsuzluk ve hırsızlıklan slogan
düzeyınde konuşmanın sağlayacağı yarar faz-
la değıldır Devlenn tüm harcamalan denet-
lenerek, denetlemelerde saydamhk sağlana-
rak, toplumda doğruluk ve dürüstlük ınancı-
nı oluşturacak saydamlığı halkın gözünün ıçı-
ne sokmak gerekir
Her gün çarşaf çarşaf ortaya çıkan yolsuz-
luklar ve yolsuzluklan yapmak ıçın oluşturul-
muş olan yolsuzluk örgütlenyle savaşımda
sıyasılenn, basının ve toplumun bugünkü ba-
kış ve yaklaşımıyla sonuç almak olanaklı mı-
dır
9
Temel soru budur Bu sonıya evetdemek
pek olanaklı değıldır Zaten halktakı genel
kanı da yolsuzluklann hıçbır zaman önlene-
meyeceğı, vapanm yanına kâr kalacağı bıçı-
mındedır
Yolsuzluk, rüşvet ve toplumsal kirlenme, ül-
kemızde yenı bir olgu değıldır Son 50 yılın,
ozelhkle son 20 yılın devlet yönetım ve uy-
gulama anlayışlannın sonucudur Ancak hıç-
bır dönemde bu denlı tehlıkelı olmamıştu
Son yıllarda oluşan kırlenme, toplumsal ya-
pıda cıddı bozulma ve moral değerlennde ge-
lecekte onanlması ve gıdenhnesı (telafısı)
olanaksız cıddı aşınmalara neden olmaktadır.
Avrupa Konseyı'ne uye 41 ulkenın katıldı-
ğı toplantıda, "Yolsuzlukla mücadele servis-
lerinin karan, rüşvet ve yokuzluğa kanşanla-
nn geneUikk güçlü. etkia, nüfuz ve ikn'dar sa-
hibi kişilerden oluştuğu göz önüne abnmabdır.
Öte yandan bu kişiler kamu ihaleleri, sübvan-
siyon ve ekoDomikkonularda karar verid kim-
seWolabümektedirler"denılrnektedır Buku-
ruluşun yaptığı saptamalar, Türkıye'dekı kır-
lenmelen tanımlamaktadır.
• Egebank soygunu amcaSüleyman Demi-
rel'ın yeğenı Murat Demirel,
• 4 katnlyonluk naylon fatura yolsuzluğu,
• Orfaan Asbtürk-Gülay Ashtörk,
• Malıye Bakanı Sûmer Oral' ın kayınbıra-
den,
• Eübank-Cavit Çağlar bakan-mılletvekı-
h,
• Süleyman Demırel'm aıle fotoğrafi,
örneklen çoğaltmak olanaklıdır.
Ancak salt saptamalar yaparak rüşvet ve
yolsuzluk yapmak amacıyla oluşan yapılan or-
tadan kaldırmak olanaksızdır
Turkıye'de toplumsal kirlenme ve bu kırlen-
meye kaynaklık edenkurumlar oluşmuştur. Bu
kurumlaşmaya özellıkle son 20 yılın uygula-
malan neden olmuştur
Bu nedenler ve nıçınlen cıddı anlamda ır-
deleyıp devlet ıçınde oluşmuş olan kirlenme
odaklannı düzeltecek önlemler alınmadan,
kırlenmeye kaynaklık eden kurumlar yenıden
yapılandinlmadan, devlettekı kamusal har-
camalarda saydamlık sağlanmadan yapılan
her eylem, gunü kurtarma amacına hızmet et-
menın ötesuıe geçemeyecektır.
Nekr yapılmalıdır?
• Devletın tepesının kırlılıkten anndınhrıa-
sı gerekir Bu amaçla Cumhurbaşkanlığı ve
TBMM harcamalan denetlenıp saydamlaştı-
nJarak "Türkiye'de banğın baştan kokmadı-
ğun" topluma göstenp ınandırmak gerekir
• Bütçe harcamalan denetımden geçmı-
yorsa kamu malıyesının saydamlığına kendı
toplumunuzu ve uluslararası toplumu ınandı-
ramazsınız.Cumhurbaşkanhğı bütçesını Sayış-
tay denetlemeye cesaret edemıyorsa, TBMM
bütçesını hıçbir kurum denetleyemez denılı-
yorsa, kısacası devletın tepesınde saydamlık
oluşturulamıyorsa dürüstlüğe kımseyi ınandı-
ramazsınız.
Harcamalann denetlenmesı ve saydamlı-
ğın halkın gözünün ıçme sokulması gerekir.
• Sıyası parhler örgütlü gruplann tekeluı-
dedır Sıyası partılerdekı bu yapılanma, top-
lumun sıyası partüerle organık bağ kurması-
nı engellemektedır. Sıyası partılenn bu yapı-
sı, sıyası kirlenmelere kaynaklık etmektedır.
Mılletvekıllığının belırlenmesi yöntemı ve
yöntemde paranın behrleyıcı olması, sıyası kır-
lenmeye kaynaklık etmektedır Sıyaset saydam-
laşnnlmahdır.
• Toplumsal kırlenmeyı ortaya çıkaracak ve
kırlenmeye müdahale etmesı gereken yargı,
üzülerek belırtmek gerekır kı kendı ıçınde
saydamlığa karşıdır Yolsuzluk ve toplumsal
kırienmeyle mücadele etmesı gereken savcı-
lann engellenmek ıstenmesı ve hatta ceza-
landınlmaya kalkışılması düşündürücüdür.
Yargıtay Başkam'nm, yargı yihnm açıbşın-
da yapbğı 125 sayfahk konuşmasında, \olsuz-
hık ve toplumsal kirlerunenin nedenlerine yer
vermemesine akıl erdirmek olanaksızdır.
• Fınans sektörünün yolsuzluklannın denet-
lenmesı, sıyası kırlenmışlık ıçınde boğulmuş
olan sıyası otontenın etkısınden kurtanlma-
lıdır. Kamu bankalan kesınhkle kuruluş amaç-
lanna hızmet etmelıdır. Zıraat Bankası çıft-
çıyı destekleyen, Halk Bankası esnafi destek-
leyen hızmetler vermelıdır
Bugün bu bankalar. sıyasıler tarafından hol-
dınglere fınans sağlar duruma getınlmışler-
dır. Türk çıftçısının ve esnafının bu bankalar
tarafından desteklenmeye kesm gereksınım-
len vardır
Bu bankalann özelleştınhnesı söz konusu
olamaz Bu bankalann yönetımını siyasüerin
khü eOerinden kurtaracak yenı yasal düzen-
lemeler yapıhnalıdır Bu olanaklıdır Yeter kı
sıyası ırade kararlı olsun Özelleştırme fakır
çıftçı ve küçük esnafin yok ohnasına neden
olacaktır
• Basın, halkı bUgflendirme görevve ükesin-
den uzaklaşarak çıkar sağlamada şantaj ara-
a ohnuştur. Basın kendi hizmet sahasına dö-
nerek Uişki, uygulama %e hizmetleri konusun-
da saydam olmandır.
Toplumda saydamlığı sağlamak ıçın var
olan denetım kurumlan çok başlı durumda-
dır. Bu yapı denetımde kargasaya kaynaklık
edıp denetım kurumlannı etkısızleştırmekte-
dır. Bu kurumlan, sıyasılenn etkı alanlanrun
dışına çıkarmak gerek.
Mütedeyyin!
TUSES TURKİ\E SOSYAL EKONOMÖC SjYASAL
ARAŞTIRMALAR VAKFI
Küreselleşme ve Türkiye
Konuşmacılar
Prof. Dr. Klaus Mehrens
Prof. Dr. Meryem Koray
Nebil İlseven
Yer Pera Palas Oteh. Tanh 16 Aralık 2000, Saat
14 30-18 00 Sımultane Çevın Vardır
Dr. Cengiz ABBASGÎL
• • lkemızde duyarh konularda ılgıh ıl-
[gısız sıyasal çe\Telenn yerlı yersız
açıklamalannaahşmıştık Ancak son
zamanlarda bu söylem kervanına yük-
sek bürokratlann da kanldığmı şaşkınlıkla ız-
lemekteyız Konu Bılınen Kürtçe yayın \e
ırtıca... MTT müsteşannın bu konudakı açık-
lamalan gunlerdır tarüşma odağı olmaktadır
Ancak açıklamada yer alan konulardan Kürt-
çe uzennde tartışma yoğunlaştı Oysa açıkla-
mada "mütedeyvin'ierle şeriatçüann birtutul-
maması" soylemı de yer almıştı. Açıklama-
da bu konunun neden yer aldığı ıse hıç ırde-
lenmedı
Mütedeyyin ne demek, dınıne ıçtenlıkle
bağh.dındardemek Bır defabu yabancı söz-
cüğü kullanmak bıle bıze göre dıl gencıhğı-
dır. Once söylemlerde herkesın anlayacağı
Türkçe sözcüklenn kullanıhnası gerekir. Ön-
celıkle devlet görevlılennın Şundı gelelım
yerlı yersız, ılgıh ılgısız kışılerce bu söylem-
lenn ne anlama geldığıne Sankı dnıdar yurt-
taşlar baskı altındaymış gıbı bır kanıyı orta-
ya atmaktan başka ne anlama gelır?
Namazıru kılana sen namaz kılamazsın dı-
yen mı var9
Camıye gıdıp ıbadetını yapanla-
ra engel mı olunuyor9
Oruç tutanlara oruç
tutmak yasak dıyen mı var
9
Dının gereklen-
nı yenne getıren yurtsever yurttaşlann tapın-
malanna engel mı olunuyor9
Bu nedenlerle
sankı dınıne bağlı kımselenn korunmasına
yönelık söylemlerle büerek ya da bümeyerek
gencı, şenatçı çevrelenn ekmeğıne yağ sürül-
müyor mu9
îşm ılgınç yanı, hükümete ortak ve muha-
lefettekı polıtıkacılann zaman zaman aynı
söylemlen yetmıyormuş gıbı bu kere aym
söylem kervanına yüksekbürokratlann da ka-
tılmış obnalan Konu Sayın Başbakan'a so-
rulduğunda da bılgısı ıçınde olduğunu açık-
lamıştır Ancak gönül ısterdı kı ılgıh çevrele-
nn bu konudakı söylemlen değışık türde ol-
malıydı
Örneğın, mutedeyyınlerle şenatçılan ayu"-
mak yenne, daha başka söylemler ve davra-
nışlar sergılenmelıydı Atatürkçü düşünceye
karşı davrananlar, cumhunyetın temel ılkele-
nne karşı olanlar, devlet ışlenne dını kanştı-
ranlar, dın sömürüsü yapanlar bu gıbı çarpık
ve sapık davranışlarla ereklenne kavuşama-
yacaklardır Şenatçılar karşılannda dınç, dı-
n ve Atatürkçü cumhunyet savunuculanm
bulacaklardır.
PENCERE
Tuzak?..
Afrika'da zencı yere yatmış, kulağını toprağa da-
yamış, dınlıyor
Neyı dınlıyor?..
Yeraltından gelen sesler, uzaktakı veya yakın-
dakı bır tehlıkeyı haber venr.
Hepımız zencı olduk.
Ama Turkıye'de yere yatıp toprak altından ge-
len seslen dınlemeye gerek yok kı1
.. Toprağın us-
tu gumbur gumbür! Her şey şırazesınden çıktı,
zıvanasından kurtuldu, eğık duzeyde kayıyoruz.
•
1970'te Turkıye'de Bay Cottarelli yenne Mr.
Sturc vardı, IMF'nın ıstıkrar programı uygulandı...
Ardından 12 Mart devreye gırdı.
1980'deaynıoyun..
"24 Ocak karaıian "yla "ıstıkrara kavuştuk" di-
ye sevınırken 12 Eylul'un elı kulağında olduğunu
bılıyor muyduk? .
IMF şımdı yıne Turkıye'de
"Istikrarprogramı" uygulanıyor; ama, ıstikrar-
sızlık yaratacağı bellı değıl miydı?
Istıkrar programı çuvalladı; bu konuda nıceah-
kâm kesen ekonomı uzmanlanmız, şımdı mızra-
ğı çuvala sığdırmaya çabalıyorlar Ustelik bır dos-
tum sormasın mı
- IMF'nın istıkrar programını metazon uygula-
mak ıçın bu kez de asken devreye sokahar mı^..
Işte 0 zaman seyreyle gOmburtuyu..
•
Bır ulkedekı çeşıtlı guçlenn karşılıklı dengelen
boyle zamanlarda hesaplanır; dış dengelerın ağır-
lıklanyla bırlıkte durum tartışması yapılır Gunu-
müzdekı dünya, askeri müdahalelere kapalı gö-
rünüyor; ama, Pakıstan'da yaşanan ne?.. Turkı-
ye'yı hem dışardan kuşatan, hem ıçerden kafa-
kola alanlann ağırlıkları hafıfe alınamaz.
IMF'nın ıstıkrar programlannın faturasının bır halk
ıçın ne kadar pahalı olduğunu soylemeye gerek
yok!.. Çoğu coğrafyada, ekonomıde ıstıkrann ye-
nne toplumsal ıstıkrarsızlığı korukleyen bu gıbı de-
neyımlerde ulke hop oturur hop kalkar; şımdı bız-
de yaşanan budur.
•
Cezaevlennde ölum orucu..
Af kargaşası...
Emekçı yuruyuşlerı.
Binlerce polısın tabancalannı çekerek toplu ey-
lemle sılah gostermesı..
MlT'ın sıyasete gırmesı..
Askerın tedırgınlığı
Bankalann gumburdemesı.
Hükumetın çaresızlığı..
Pıyasadakı genlım..
Yeni vergıler..
Uygulanan "ıstıkrar programı "nın ıstıkrarsızlı-
gadonuşmesı..
Eğık duzeyde kayıyoruz.
•
Dış egemenın onumüze koyduğu bır liste var,
ayağımız sürçtuğunde teker teker ödetecek...
Kıbns, Ege, Ermenı soykınmı savı, aztnlık hu-
kuku ıstemı, stratejık ozelleştırmelenn yanı sıra ne
gerekıyorsa tökezledığımız anda bıze odetıle-
cek..
Tuzak kurulmuştur.
Ana<k)lu'nuft Stst - Hattun Gucü
Emperyalizmin yerli işbniikçtterine ve
küreselleşme aldatmacasıyla bağımsızlığımızı,
maddi ve manevi vaıiıklanmızı yabancılara
peşkeş çeken yazılı ve görsel basına karşı;
Atatürkçü düşüncenin savunucusu
"Gazete Müdafaa-i Hukuk"!
Mustafa ASOĞLU, Metın AYDOĞAN, Mehmet BAŞARAN,
M. Emin DEĞER, Prof. Dr. Cihan DURA, Yrd. Doç. Necdet
EKİNCİ, Prof. Dr. Erol MANİSALI, Yefcta Güngör ÖZDEN,
Sevgi ÖZEL, Prof. Dr. Çetm YETKİN, Mahmut YILBAŞ,
Tahsin YÛCEL'in yazı ve yorumlanyla her hafta Cuma günü
Gazete Müdafaa-i Hukukia
e-maıl mudafaaıhukukfa superonlıne com
Dergı ve Gazeteoın bulunabtleceğı satış nofctalan ve bılgı ıçın
Te(: 0242 244 50 29; Faks:0242248258)
TİYATRO YAZILARI
Dikmen Gürün
•Tiyatromuzun yapılanmasına yönelık tartışmalar,
eleştınler ve sorgulamalar
• Tıyatro Yasası, Odeneklı ve
Ozel Tiyatrolann sorunlan
• Ülkemızde tıyatro sanatına uygulanan
çağ dışı baskı ve sansur örneklen
• Festıvaller, konferanslar, buluşmalar ve
bunlara aıt ızlenımler.
176 sayfa, 2.500 000 TL YayımTanhı Haaran2000
MitosBoyut Tıyatro Yayınlan
Ağa Çırağı Sok 7/2 Gumuşsuyu Istanbul
Tel 212 249 87 37 Faks 212 249 02 18
TEŞEKKÜR
Kızılay Yusuf Topçu Gunduz Göz Hastanesı'nde geçırmtş
olduğum katarakt amelıyatımı yapan Op Doktofiar
MEHMET BAHADIR ve BAHA TOYGAR a teşhısı koyan
Op Dr AKIN AKYURT ve son tedavıyı uygulayan Uzman
Dr BARAN KANDEMİR e aynca amelıyat hemşırelen
MÜGE ÖZKUR, NURDAN KUMRU, DERYA ERDEM, EÜF
KENGER ve yardımcılar MAHMUT ÖZ, AŞUR YILDIRIM,
HÜSEYİN ÇALIŞKAN, SADIK YİĞİT, 8-9-10 Kat tum
çalışan gorevlılenne teşekkuru bır borç bılırım
NURAN ÖZLÜK