27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALİK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Soyulmaya hazır Tarihi esertere hele antik parçalara yakın ilginiz varsa, bunlann ticaretini yapıyorsanız, satış için yurtdışı bağlantılar kurabiliyorsanız, uluslararası tarihi eser kaçakçılanyla aranız iyiyse haberiniz olsun... Şu sıralar, elimizde çok iyi eserier var... Muğla'nın Yatağan ilçesinde bağlı Eskihisar'daki Stratonikeia ve Turgut'taki Lagina antik kentlerinde müthiş parçalar sizi bekliyor... Parçalar, "Gel beni al" diyor... Parçalan parçalara ayırmanıza gerek yok; kamyona tek parça halinde yükleyip götürün... Kolaylık olsun diye yanınızda vinç bile getirebilirsiniz... Rahat rahat çalışın... Emin olun size kimse kanşmayacaktır. Çünkü Kültür Bakanlığı, her iki antik kentte, bekçi olarak görev yapan geçici işçilerin işine son verildi. Elinizi çabuk tutun, asgari ücretJe çalıştınlan mevsimlik işçiler, mevsimi geldiğinde tekrar işe alınacak; şimdi soygun mevsimil EtektronOc poste denfesoni6cuinhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türkiye, AB için yararltymış... "Yemeklerden önce mi sonra mıl" ir kamıı kurumunda çalışıyor... Bir baba... 3.5 yaşındaki oğlu, altı ay öncesine kadar ko- şup oynarken vücudu titremeye başlıyor sonra yürüyemiyor, konuşamıyor ve yutkun- ma zorluğu çekiyor... Hastaneye gidiyorlar... Hiçbir çare bulunamıyor, teşhis bile konulamıyor... Hacet- tepe Üniversitesi Pediatrik Nöroloji Servisi'ndeki uz- manlar Hollanda'da bir çocuk hastanesini öneriyor. Baba, Emekli Sandığı'na bağlı olduğu için hizmet ettiği devletin yurtdışı tedavi olanaklanndan yarar- lanmak istiyor. Koşullan öğreniyor: 1) Hacettepe Üniversitesi Pediatrik Nöroloji Ser- visi, hastanın yurtdışına gitmesi gerektiği yolunda bir rapor düzenleyecek. 2) Bu rapor yurtdışı teda- vileri için devletin hakem tayin ettiği Ankara Numu- ne Hastanesi'nde heyet onayından geçecek. 3) Sağ- lık Bakanlığı'nın da onayı ile Emekli Sandığı tedavi masraflarını karşılayacak. Hacettepe raporu veriyor ancak Ankara Numune Bir baba Hastanesi, raporda "yurt içinde hangi tahlillerin ya- pılamadığı açıklanmadığı" için onay vermiyor. Hacettepe, hangi tahlilleri yapacağını bilse zaten teşhisi koyacak... Teşhis konamadığı için hasta yurt- dışına gönderiliyor. Üstelik, Ankara Numune Has- tanesi, pediatrik nöroloji konusunda ne kadar uz- man ki Hacettepe'nin raporunu geri çevirebiliyor? Ama "yetki" numunelik! Baba, çaresiz evini satı- yor ve geçen ay oğlunu Hollanda'ya götürüyor; AMC Emma Childirens Hospital'a yatınyor. 12 gün sonun- da teşhis konuyor: Niemaan Pick Type C. Dönüşte, Hacettepe'deki doktorlar bile bu teşhi- se yabancı olduklannı ve ellerindeki ilk örnek oldu- ğunu söylüyorlar. Hacettepe ki, pediatrik nöroloji alanında dünyanın önde gelen servislerinden birine sahip... Ama Ankara Numune Hastanesi'nin "heyef in- dekiler daha çok biliyor! Çocuğun Hacettepe'deki tedavisi, Hollanda'daki hastanenin önerileri doğrul- tusundasürüyor... Baba, gönderdiği mektupta, "Bü- tün bunlan size neden yazdım" diye soruyor... "Ya satacak evi olmasaydı, satacak evi olmayan vatan- daş ne yapacak?" yanıtını beklerken: "Hollanda'da kaldığımız 12 günde insanlann bir- birine saygısını, tertemiz caddelerini gördükçe ül- kem adına üzüldüm ve keşke burada yaşasaydık de- dim. Ama birden aklıma, geçen yıl Aziz Nesin Vak- fı'na yaptığım ziyaret geldi. Vakıfta gönüllü çalışan Hollandalı kan-koca vardı. Ülkelerini bırakıp Çatal- ca'ya gelmişlerdi. Sonra yine üzüldüm, Hollandalı bir ailenin gönül verdiği bu güzelim örnekten Türki- ye'de kaç kişinin haberi vardı. Oğlum sağlığına ka- vuşursa, delikanlı olduğunda ona Hollanda'yı, Hol- landalıların çalıştığı Nesin Vakfı'nı ve Ankara Numu- ne Hastanesi'ni mutlaka anlatacağım" diyor. SESSÎZ SEDASIZ (!) NURtKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(a yahoo.com Senin anan güzellik yanşması mı kazandı? Okul aile birliğinin iftar yemeği Istanbul Maltepe'de Abdullah Erboz llköğretim Okulu'nun "Okul Aile Birliği" iftar yemeği düzenlemiş... Sözüm ona okula para kazandıracaklar... 6 milyon liralık iftar davetiyelerini çocuklann eline tutuşturup velilere göndermişler... Bir veli, Bakan dahil Milli Eğitim'e bakanlara soruyor 1- İftar yemeği, Islam dininin şartlanndan olan orucun ibadet şekillerinden biri midir? 2- Yukandaki soruya yanıtınız evet ise bu ibadet şekli örneğin Alevi Müslümanlar için de aynı mıdır? 3- Inançlan adı geçen ibadet şekliyle bağdaşmayanlar ya da inanç sahibi olmayanlar da bu kurala uymak zorunda mıdır? 4- Okul aile birtiklerinin doğal yöneticisi olan devletin okullannı yönetenler, öğrencilere bir dinin üyesi olarak değil bir yurttaş olarak eğitim venmekle yükümlü olduklannın farkında değil midir? 5- İftar yemeği ile para toplamayı masum bir sosyal faaliyet sayanlann yann "mevlit okuma günleri", "çekilişle bir veliyi hacca gönderme gecesi", "oruç tutmayan her bir veliyi topuğundan vurana kurdele takılması günü" gibi anlamlı günler düzenlemesine kim karşı çıkacaktır? 6- Cumhuriyetin okulları yurttaşlann mıdır yoksa tarikatların mıdır?.. Ölüm Orucu Toplum ve Aydınlar Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMtR Aydın Engin'in Tımnık sü- tununda 11 Aralık Pazartesi yayımlanan iki hekimin ölüm oruçları ile ilgili yazılannı oku- madıysanız yazık olmuş de- rim. Lütfen bulun ve mesle- ğini bilimle, sağduyu ile insan- ca bir duyarlıkla kullanan bu iki meslektaşımızın ilginç mektuplarını okuyunuz. Ba- kınız Dr. Zeliha Aksaz ne gü- zel irdeliyor konuyu. "Burada ölüm orucu kavramının tartı- şılması gerektiğini düşünü- yorum. ölüm orucunun kut- sanması bir yana, bu bir ey- lem tarzı olmalı mıdır? Asıl olan yaşamdır. Nasıl ki dev- letin ceza olarak kişileri öl- dürmesı suç ıse ve karşı olu- nan bir olaysa, kişinin başka- larına ceza olarak ve kendi hayatını pazahık konusu ya- parak yaşamına son vermek istemesı de suç olmasa bile karşı ölunması gereken bir olaydır." Türkiye'nin arabuluculuk yapan çok değerli yazar ve aydınları bu görüşe katılıyor- lar mı? Onlar ölmeye yatmış olan genç insanlara ve onla- rı yönetenlere nasıl davrandı- lar, neler konuştular? Istekle- rinin yerine getirilmesi için seçtikleri bu eylemi onayla- dılar mı? Ölüm orucuna baş- larken Bayrampaşa Cezaevi salonlarındayapılan bayrak- lı, posterli, kızıl yıldızlı, orak çe- kiçli ve coşkulu bir şölen ha- vasında geçen görkemli tö- reni toplum olarak televiz- yonlarda ilgi ile izledik. Ölüm oruçlarının bu tür bir organi- zasyonla başlamış olmasını Türk aydınlan, Türk halkı aca- ba nasıl karşılıyor? Bakınız ikinci genç hekimin söyledik- lerine. "ölüm oruçları beni neden rahatsız ediyor? He- kimlikyapılan süre içinde hep hayat kurtarmaya yönelindi- ğiiçin, kurtanlan hayatlarda bi- raz da emeğimiz olduğu için. Bu bir eserin, bir hayatın yok edilmesidir... ve bunu insan- lann geri kalanı için bir tehdit unsuru olaraksunmaktadıhar. Çaresizlik içinde ortaya çıkan bir ötanazi değildir bu. Ya- şamda kalanlariçin suçlama ve tehdit içermektedir. Ne ya- zık ki toplum tarafından ölüm düşüncesi yüceltilmekte, bir tür din yaratılarak ayine dö- nüştürülmektedir. ölüm oru- cuna katılanlann desteklendi- ği açıklanmaktadır. Yaşamın her aşamasında ölüm karşı- sında yaşamı savunmak ge- rektiğini, bunun da olanaklı olduğunu düşünüyorum." Evet, böyle diyor Dr. Ahmet Haki Türkdemir. Buna karşılık Türk Tabip- ler Birliği'nin görüşü "Hasta- nın karanna saygı göstermek gerekir, istem dışında müda- hale eden hekimler cezalan- dınlmalıdır" şeklınde. Sağlık alanında çok olumlu etkinlik- lerine tanık olduğumuz TTB'nin bu görüşünü, bu yön- lendirmesini haklı bulmak mümkün mü? Mücadelemi- zi ölerek değil yaşayarak sür- dürmemiz çok daha doğru olmaz mı? "Ortada bir can pazarı var" diyor Dr. Zeliha Aksaz. "Bir hekim bu olayda suç ortağı olamaz. Bir insanı gözleri önünde hiçbirşeyyap- madan ölüme terk edemez" diye devam ediyor. Siz han- gi görüşe katılıyorsunuz? In- san hakları hangi görüşten yana olur dersiniz? ölüme yatan ve bugün o sonuca adım adım yaklaşan genç ço- cuklar hangi etki artında, han- gi duygu ve algılamalaria ve kimlerin yönlendirmesi ile bu tehlikeli eyteme giriştiler? Bu- gün artık bitkin bir durumda bilinçlerinin aydınlığını yitir- miş olan bu gencecik insan- lar adına karar verenler ve böylece onlan ölüme sürük- leyenler, bu sorumluluğu yük- lenenler kimlerdir? Onlar son karar mercii olmak hakkını nasıl ve nereden alıyorlar? Gelin Orhan Bursah'ya ku- lakverelim. "Insanbiranlam- da yanılsamalar ve bunlannyol açtığı yanılgılar dünyasında yaşıyor. Işte insan olarak dün- yamtzın birbölümü." Aman di- yorum, bu çocuklan bu yanıl- samalar ve yanılgılar dünya- sının bilinçsizliğine kurban etmeyelim. Bu bağlamda bir kez daha toplumumuzda ay- dınca sayılan davranışlardan ve onların olası sonuçların- dan zaman zaman kaygı duy- duğumu da belirtmekten ken- dimi alamıyorum. MUCUR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2000/140 Davacı Melek Kılıç vekili Av. Sebahat Altunçanak tarafından davahlar Turan Kılıç ve Hamdi Kılıç aleyhine mahkememizde açılmış bulunan cihaz bedeli alacak davasının yapılan açık yargı- lamasında verilen ara karan gereğince, Davalılardan Turan Kılıç 'ın adresi tespit edilememış ve bilinen adreslerine tebligat yapılamamış olup, dava dilekçesinin ilanen teblığine karar verilmiştir. Dava dosyasının duruşması 23.01.2001 günü saat 09.30'da Mu- cur Adliyesi'nde yapılacaktır. Yukanda ismi yazılı davalı Turan Kılıç' ın belirtilen gün ve saat- te duruşmaya gelmesi veya bir vekil tarafından temsil edilmesi. duruşmaya gelmediği ve bir vekil tarafından da temsil edilmediği takdirde tahkikat ve yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve büküm verilecegi, dava dilekçesi ve dunışma günü yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 75596 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@tufk.net ojnıak /«Z»«o Urm/f ÇİZGtLÎK KÂMİL MASARACI HARBI l SEMİH POROY l t - y L semihporoy@yahoo.com BULUT BEBEK NVRAYÇİFTÇÎ bulutbebek@hotmail.com TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Aralık ROMA ÇAMIARI'NDAKI BÛLBÛL.. 1924'TE StlSÜfJ, İLK KEZ PLA&4 JU.fV*"Ç 8İG SEŞ, oKıcesnçA'yA eçüK er**/£T-/. /T&LY/IM eesreci- si orro&Ho tzesptenı 'N/N "GOMA ÇAMCAKI • APU O&CBSTT&4 »4P/77MM BOMA'Drtta Ç4U- , 8ULSÜL SESİ PL*/£TAU YAG4R- \SE&U*İŞÎİ. " ö ÖÜ OLUŞMAK- ÇAML4/& "(BÜLBÜL ££S/ Bu BÖLaMO£YC>/) ve "APP/A YOL(JAfP**Cİ Ç/tA*LA/e * ÜftUJ S/'K YAPlTI DAHA 8UUIN'- DÜZ ÇİZGİ UMİT ZİLELt Vşe Kş,KanaKan,htftam!./ Tesadüfe bakın.. Yoksa zamanlama mı deme- liyim?!. 60. gününe gelip dayanan ölüm oruçlannın so- na ermesi an meselesiydi. Devleti de, mahkûm- lan ve ailelerini de tatmin edecek, toplumdaki gerginliği ortadan kaldıracak bir uzlaşmanın eşi- ğine gelinmişti. Kalleş bir pusu, gencecik iki polisin kanı tüm çabaları bir çırpıda silip attı!.. Çevik kuvvet oto- büsünü çapraz ateşe tutan katiller, bu eylemin han- gi sonuçlara yol açacağını çok iyi biliyorlardı.. - Istediklerinden de fazlasını aldılar!. Uzlaşma, yerini korkuya, dehşete, öfkeye ve so- kağa terk etti. Üstelik bu kez sokağı işgal eden polisti!.. - Provokasyon başarıya ulaşmıştı!.. ••• Polis Istanbul'da kazan kaldırdı!.. Önceki gün Vatan Caddesi'nde yürüyen, Is- tanbul Valiliği önünde eylem yapan binlerce po- lis saatlerce tekbir getirdi: - Ya Allah, bismillah, Allahüekber... Ardından silahlarını havaya kaldınp her aklı ba- şında yurttaşın kanını donduran şu sloganı attı- lar: - Dişe diş, kana kan, intikam, intikam!.. Yasalan korumak ve uygulamak, toplumun hu- zurunu sağlamakla görevli polis, bir parti milita- nı gibi slogan atıyor, intikam yemini ediyordu... - Polis "taraf" olduğunu yüksek sesle ilan edi- yordu!.. ••• "Taraf" olduğunu açıkça haykıran polis Istan- bul'da eylemini sürdürürken aynı saatlerde An- kara'daki arkadaşlan, "dışe dış, kana kan, intikam" sloganının ne anlama geldiğini topluma uygula- maiı olarak gösterdi!.. Ankara polisi önceki gün Kızılay Meydanı'nda "düşman nasıl ezilir" gösterisini başarıyla uygu- ladı. Ftipi protestocusu, gazeteci, kameraman fark etmiyordu, polis hepsinin üzerine aynı hınç, ay- nı nefret, aynı kararlılıkla saldırıyordu!. Cop darbeleri altında yere yıkılan bir kamera- manın kamerası yerde çalışır vaziyette polisin botlarıyla coplannı çekmeyi sürdürüyordu; cop- lar ve botlar ardı arkası kesilmeksizin kamerama- nın özellikle başına ve yüzüne iniyordu... Ağzı burnu kanlar içinde yere düşmüş baygın- lık geçiren gencecik kız, yanından geçen polis- lerin acımasız tekmelerinden nasibini alıyordu. Bazı polisler sırf tekme atmak için yolunu değiş- tiriyordu!.. - Sonra sahneye bozkurt işareti yapan ülkücü- lerçıktı!.. Polis protestocuları dağıttı. Ülkücü faşistler kı- yasıya dövdü, hatta yaralı eylemcilere linç girişi- minde bile bulundu. ölümüne dayak yiyen in- sanlar, ardından yine polis copları altında gözal- tına alındı. Polis ve ülkücüler elbirliğiyle zafere ulaş- mışlardı!.. - Düşman başarıyla "enfeme"edilmişti!.. ••• Bu polis kimin polisi?.. •-«^v...-^ ."«*ı Toplumun tümünü kucaklamayan, taraf oldu- ğunu açıkça ortaya koyan, tekbir getirip intikam sloganları atan bu teşkilat, insanlara nasıl güven verecek?.. Önümüzdeki günlerde herhangi bir "hücre evin- cte'polise silahla karşılık verildiği gerekçesiyle çı- kabilecek bir çatışmada ölü ele geçirilmesi kuv- vetle muhtemel militanların "dişe diş, kana kan" formülü neticesinde yok edildiği kuşkusu nasıl si- linecek?.. Kendisini solcu, demokrat, ilerici olarak tanım- layan, en azından sağcı ya da MHP'li olmayan yurt- taşlar, önceki günkü gösteriden sonra hangi gü- ven duygusuyla "Bu benim de polisim, beni ko- a/r"diyebilecek?!. Başbakan Ecevit ve içişleri Bakanı Tantan'ın, bu soruları zaman geçirmeden ve içtenlikle ya- nıtlaması gerekiyor. Aslında sevinmemiz gerek: Bir bölümü daha as- kerliğini bile yapmamış gencecik ve de bir siya- si partiye angaje polis memurlannın, işkenceci po- lisler af kapsamına alınmadı diye galeyana gelip sokağa dökülmesi bu teşkilatın nasıl sağlıksız ve taraflı bir yapıya sahip olduğunu çarpıcı biçimde gün ışığına çıkardı. - Bazen bir musibet bin nasihatten iyidir!.. E-posta: uzileli'jixir.com Faks:0212-287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Ispanya dik- tatörü Fran- co'nun lakabı. 2/Köyoyunla- 3 nnı yöneten kimseye veri- len ad...Düzve 5 geniş arazi. 3/ Tavlada "üç" sayısı... Yoksul- lara yiyecek 8 dağıtan hayır n kurumu. 4/ Ka- zak başkanlanna veri- len ad... Radyum ele- mentinin simgesi. 5/ 2 Italya'nınparabirimi. 3 6/ Serbest meslek 4 adamlannı içinde top- 5 layan resmi birlik... Köydeki işlerin elbir- Iiğiyle bitirilmesi. II Bir tür ince meşin... "Aşk söyletir en yaruk türküleri / — buluta girdiği gecelerde" (C.S. Taran- cı). 8/ Bir kimsenin ölümünden duyulan acıyı dile ge- tiren şiir... îleri süriilerek savunulan düşünce. 9/ Sü- sen de denilen, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bit- kisi... Işyeri olarak kullanılan birkaç katlı yapı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Hovarda" sözcüğüyle özdeşleşmiş Italyan ma- ceracı. 2/ Kuran'ın hertümcesi... Dağlık bölgelerde söylenen türkülerin makarru. 3/ Hububat tozu... An- talya ilinde bir baraj. 4/ Sürekli... Anadolu'da kunıl- muş eski uygarhk. 5/ Ufak bir balık. 6/ Bizans döne- minde Istanbul'da siyasal suçlulann kapatıldığı ün- lü zindan. 7/ Bir tür taze ve tuzsuz beyazpeynir... Bir cetvel türü... llenme. 8/Yumurtalık... Endonezyayı oluşturan adalardan biri. 9/ Isparta'nın bir ilçesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle