Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7KASIM2000SAU CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
üükümet
yoisuduk
madalyası alır'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DYPGenel
Başkan Yardımcısı Hasan
Eküıci, Türkiye'nın, Orta
ve Doğu Avrupa'da
"yolsuzlukta binnci sırada
olduğunu" savunarak "Bu
hükümet ve başbakan,
yolsuzluk şampıyonluğu
madalyası almıştır.
Başbakan ya istifa edecek
ya da bu madalyayı önüne
asarak dolaşacak" dedi.
Ekinci, dün düzenlediği
basın toplantısında, bugün
TBMM'de banka soygunu,
banka batırma ve
yolsuzluklann gündeme
geleceğıni anımsattı.
Soruştupma
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye Elektıik
Üretün ve Iletim AŞ'nin
Bahçelievler'de bulunan
binasuıda, müfettişlerin
soruşturma dosyalannın da
yer aldığı bilgisayar ve
disketlerin çalındığı
öğrenildı. TEAŞ Teftiş
Kurulu'nun bulunduğu 13.
katta gerçekleşen olayda,
müfettişlerin odalannın
kapılan kınlarak lap-top
bilgisayarlann çalındığı
belirtildi. Müfettişlerin
odalannın soyulması,
soygunun yapılan
sonışturmalarla ilgili
olduğu kuşkusunu
uyandırdı. Müfettişlerin
odalanndan bilgisayar ve
disketlerin çalınması
olayının hafta sonu
gerçekleştiği, soygunun
dün ortaya çıktığı
kaydedildi. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı'nın
TEAŞ'ın binasına
taşınmasının ardından bir
ay önce Bahçelievler'de
eski TEK olarak bilinen
binanın etrafi güvenlik
gerekçesiyle yüksek
duvarlarla örülmüştü.
RFyeödenen
yardımgeri
isteniyor
• ANKARA(AA)-
Malıye Bakanlığı'nın,
kapatılan RP'nin eski
Genel Başkanı Necmettin
Erbakan ile FP Genel
Başkanı Recaı Kutan'ın da
aralannda bulunduğu 88
parti yöneticisi hakkında,
1997 yüı Hazine yardımı
ile kayıt dışı tutulduğu
iddia edilen paralann tahsili
istemiyle açtığı davaya
devam edıldi. Ankara 6.
Aslıye Hukuk
Mahkemesi'nde göriilen
davanındünkü
duruşmasına, davacı
Hazine avukatlan ile
davalılann avukatlan
katıldı.
AKbulurun
damşmam grtti
• ANKARA (ANKA) -
TBMM Başkanı Ömer Lzgı.
Yıldınm Akbulut'un
Meclis'te işe başlattığı
"mobilyacı danışman"
Hamza Durşen'in
Başkanlık'taki görevine son
verdi. TBMM Başkanlığı
görevine başlar başlamaz,
Meclis'e yeni personel
almayacağını ilan eden ve
personel için "norm kadro"
uygulamasına geçileceğini
açıklayan Ömer Izgi,
Yıldınm Akbulut'un özel
kalem müdürü ile
çalışmasına karşın
danışmanını Saymanlık'ta
görevlendırdi.
Yıldınm Akbulut, TBMM
Başkanlığı dönemınde,
sitelerde mobilya mağazası
bulunan Hamza
Durşen'e "memur"
kadrosu vererek TBMM'de
"danışman" olarak ışe
başlatmıştı. Akbulut,
Durşen'e Başkanlık
bölümünde makam odası
ve sekreter de vermişti.
Adalet Bakanı, isim vermeden Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'a yüklendi
Türk: Suçlular korıınuyorANKARA / TRABZON
(Cumhuriyet) - Uşak Ceza-
evi'nde kanlı olaylar gerçekleş-
tiren Nuri ve Vedat Ergiıı kar-
deşlerle ılgıli olarak birbirleri-
ni suçlayan Içişleri ve Adalet
bakanlıklan arasında gerilim
tırmanıyor.
Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk, cezae\ lerinde savcı ve in-
faz koruma memurlannın yanı
sırajandarmamn da sorumlulu-
ğu bulunduğunu belirterek isim
vermeden Içişleri Bakanı Sa-
dettin Tantan'a, "Bu birimler
birbirine destek olmak zorun-
da. Zaman zaman yasalara ay-
kın davranılmaktadır" sözle-
riyle yüklendi.
Olaylann sorumlusunun yal-
nızca Adalet Bakanlığı'ymış
gibi yansıtılmasmın yanlış ol-
duğuna değınen Türk, savcıla-
nn, jandarma hakkmda "görev-
lerine ilişkin suçlarda" soruş-
turma yetkisi bulunmadığını
kaydetti.
Türk, yerel bir gazeteye ver-
diğı demeçte de bankalar ope-
rasyonu nedemyle hedefte ol-
• Adalet Bakanı,
cezaevlerinde savcı ve
infaz koruma
memurlannın yanı sıra
jandarmanın da
sorumluluğu
bulunduğunu belirterek
"Zaman zaman yasalara
aykın
davranılmaktadır" dedi.
duğunu söyledi.
Adalet Bakanlığı ile Içişleri
Bakanlığı arasında "Karagüm-
rûkÇetesJ" nedeniyle başlayan
"çaüşma" derinleşiyor. Yargı-
tay'a yeni seçilen 15 üyenin
mazbata töreninde konuşan
Türk, ceza infaz kurumlannın
savcı, infaz koruma ve jandar-
mamn ortak sorumluluk alanı
olduğunu ammsatarak "Ortak
sorumluluğu ayn ayn olsa da
ûretilen hizmet isbuüğinin so-
nucu olacakür. Birbirine des-
tek olmak zorundadırtar. Za-
man zaman bu anlayışla bağ-
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
HOOOOOP... HOOOOPK
m.kart@superonline.com.tr
daşmayan, devlet geleneklerine
uymayan şekilde,yasalara ayla-
n davranılmaktadır. Bir bölü-
mü sadece hizmetteki aksakhk-
lardan sorumlu tutulmamalı-
dır" diye konuştu.
Adalet Bakanı Türk, Içişleri
Bakanı Tantan'm "Savcüargö-
revini tam olarak yapamıyor"
sözlerine üstü kapalı atıfta bu-
lunarak şunlan söyledi:
"Savcüann görevini tam ola-
rak yapamadığı ekştirilmekte.
Savcüann görevlerini yerine ge-
tirmeleri için sayıca yeterlilik,
yetldve kaynaklara sahip obna-
lan gerekmektedir. Adli konu-
larda onlann yardımcısı olan
kolluk gücü de her >önden ye-
ternounabdır. Başan ayn birim-
lerin yakm işbirtiğine bağudır.
7j»nan zaman eksiklikler,hata-
lar olduğu inkâr edilemez.
Tüm eksikliği cumhuriyet
savcısında aramak yanhş.
Savcılar, mevcut olanak-
laria, özveriyle görevlerini
yerine getirmektedirler.
Savcüara yöneük yapılan
eleştiriler yapıkuğı şekliyle
haksızdır. Savcüann da
mesleğin onuruyla bağdaş-
mayan davranışı olanlar az
da olsa vardır. Onlar hak-
kında da işlem yapümak-
tadır."
Jandarmanın cezaevle-
riıün dış güvenliğinden so-
rumlu olduğunu anımsa-
tan Türk, jandarmanın bu
görevinin adli değil, mül-
ki görev olduğunu belirtti.
Türk, Trabzon'da ya-
yımlanan Karadeniz Ga-
zetesi'ne yaptığı açıkla-
mada şu görüşe yer verdi:
"Çetelerle asü ben sava-
şıyorum. Çetelerie müca-
dele, akşamdan sabaha so-
nuç ahnacakişlerdeğü. Su-
surluk ka7a«ınn hâlâ bir
kısmı karanhkta. lnsanm
olduğu yerde kural dışı iş-
lem yapanlar çıkar.
Eğersiz hukuku egemen
küarsanız Id, ben buna ça-
hşıyorum, bu çeteler orta-
dan kalkar. Bu mücadele-
de zaman önenüi Bizim
devlet anlayışımız reklam
değil, hizmet yapmaknr."
Bazı gazete ve televizyonların haber sunuş biçimleriyle 'çeteciliği özendirdikleri' belirtiliyor
'Basın., şklclet platfonııu olmamah'
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Uşak Cezaevi'nde çıkan
olaylar ve Karagümrük çetesi
olarak bilinen organize suç ör-
gütünün elebaşısı Nuri Ergin'e
yöneük haberlerin, gazete ve te-
levizyonlar tarafından sunuluş
biçimi tartışma yarattı. Çağdaş
Gazeteciler Derneği (ÇGD)
Başkanı İsmet Demirdöğen, ha-
berlerle "çetecüiğin özendirikn-
ğtae" işaret ederken "Suçörgüt-
lerinin başı kahraman. meydan
okuması da güç gösterisi olarak
sunuluyor" dedi.
4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç
Örgütleriyle Mücadele Yasası,
örgütlerin eylem, amaç ve he-
deflerinin, bu kişi ve örgütlere
haksız çıkar ve prestij sağlan-
masma ya da korkutma sindirme
yıldırma güçlerinin arttınlması-
na neden olacak şekilde yayım-
lanmasını yasaklıyor. Ancak son
olarak gündeme gelen Nuri Er-
gin olayında bazı gazete ve tele-
vizyonların haber sunuş biçim-
leriyle "çeteciliği özendirdikle-
ri'' yorumlan yapılıyor.
Türkıye Gazeteciler Cemiye-
ti (TGC) Başkam Nail Güreti,
Türkiye Gazetecileri Hak ve So-
rumluluk Bildirgesi'nde "Gaze-
tecinin doğnı davranış kuratta-
n"nın ilk maddesinın "haberile
yorum ve görüş aynmuun açık
olarakyapdması" olduğuna işa-
ret etti. Gürelı şöyle konuştu:
"Haberlerdesanıklann ve birta-
kım yasadışı eylemlerin hoş gö-
rüldüğü. hatta övüldüğü izleni-
mi verilmesinden kaçuulmau,
haberde objektifliğe özen göste-
rilmeli. Basm bir şiddet platfor-
mu haline getirUmemeli. Aynca
gazeteciler hiç kimseye ve mes-
lektaşlanna karşı da ekştiri sı-
nırlannı aşan suçlamalarda bu-
lunmamah. ima yoluyla da olsa
zan altmda bırakıcı yaymlardan
kaçınmau."
ÇGD Başkanı İsmet Demir-
döğen, haberlerin "kahraman-
hktefrikasTna dönüştüğünü bil-
dirdi. Gazetelerin ayn, farklı ha-
ber yapma kaygısında olabile-
ceklerini, ancak "çetecfliği özen-
dirmeyebaşladüdanmn" ayırdı-
na varamadıklannı vurgulayan
Demirdöğen"Son derece kötü
sunulan haberierde suç örgütle-
rinin başı kahraman olarak su-
nuluyor" dedi.
Erginleriçin ekönlem
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Uşak Ceza-
evi'ndeki isyan sonrasmda
önce Bilecik'e, ardından
da Bergama ve Ödemiş ce-
zaevlerine yerleştirilen
Nuri ve Vedat Ergin için
bu üçelere îzmir'den des-
tek polis ekipleri gönderil-
di.
Bergama Cezaevi'ne
nakledilen Nuri Ergin'i zi-
yaret için dün ıki erkek
kardeşi Uçeye geldi. Nuri
ve Vedat Ergin'in yatükla-
n Ödemiş ve Bergama'ya
gönderilen 20'şer kişilik i-
ki polis ekibinin sevkiyle
ilgili talimatı Izmir Emni-
yet Müdürü Hasan Yüce-
san'ın verdiği bildirildi.
Nuri Ergin'i ziyaret et-
mek ısteyen kardeşleri
Zeynel ve Soner Ergin dün
Bergama'ya geldiler.
Öte yandan Nuriş kar-
deşlerin Uşak Cezaevi'nde
kaldığı 8 ay içinde Uşak
esnafından adamlan aracı-
hğıyla 1 trilyona liraya ya-
km haraç topladığı belirtil-
di. Haraçla ilgili soruştur-
mamn sürdürüldüğü belir-
tildi.
IRMIKIAYDIN ENGİN aengin@doruk.nettr.
Birinci mektup:
Adalet Bakanlığı'nın Sayın
Yöneticileri;
Şu Karagümrük Çetesinin
elebaşıları Nuri ve Vedat Ergin
kardeşlerden söz edeceğim.
Yerattı dünyasında nam salan,
saldıklan namı Uşak Hapisha-
nesi'nde taçlandıran bu iki hay-
dutla ilgili sezgilerim, onlann ya-
kında "çatışmada öldüler.." ya
da "ölü ele geçirildiler" gibisin-
den haberlere konu olacaklan-
nı haber veriyor. Nitekım sezgi-
lerim, onlaria aynı yolun yolcu-
su olmadığı anlaşılan ağabeyle-
ri Nejat Ergin tarafından da
doğrulandı; önceki günkü ga-
zetelerin birinci sayfalarına da
yansıdı. Ağabey Ergin, "Yakın-
da ölüm haberleri gelir" diyor.
Uşak Cezaevi'nde olup bitenle-
ri haberieştiren (?) büyük med-
yada kol gezen "linç çağnsı" da
bu konudaki kaygılanmı pekiş-
tiriyor.
O gün gelince yazacağımı,
şimdiden yazıyorum. Böylece
hoşlanmadığınız yazılar yazdı-
ğım için beni savcılara şikâyet
etmenizın, yargıçların karşısına
dikmenızin de önünü kesmek
istiyorum.
Yani demedi demeyin.
Ergin kardeşler denen adam-
Yüksek Makamlara Mektuplar
lar öldürülürse, katilleri kadar
sizler de suçlu olursunuz. En
azından görevinizin gereklerini
yerine getirmediğiniz anlaşılır.
Suçları ne olursa olsun bu iki
adam, can güvenlikleri sağlan-
mak ve eğer bir cezaya çarptı-
nlıriarsa, çarptınldıklan ceza ka-
dar hapiste kalmak üzere size
emanet edilmiş iki "berbat"
yurttaşımızdır. Onlar kadar ber-
bat, hatta onlardan da beter
başka haydutlarla ölümüne ka-
pışmış durumdalar. Yani hangi-
si, ötekini ele geçirirse yeraltı
raconunda kesilmiş ölüm ce-
zasını duraksamadan infaz
edecekler.
Maalesef devlet adamı olma-
nızın, devlet adına sorumluluk-
lar yüklenmenizin kaçınılmaz
sonuçları, yükümlülükleri var:
Sizler bu iki kardeşin can gü-
venliğini son güne kadar koru-
mak zorundasınız. Yani bu iki
kardeş cezalannı tamamlayıp
hapishane kapısının önüne ko-
nuncaya kadar bu sorumlulu-
ğunuz kesintisiz sürecek.
Sizler için üzülüyorum; böy-
le zorlu bir görev yüklenmeniz
içimi sızlatıyor. Ne çare ki ana-
yasamızda bu devletin "hukuk
devleti" olduğu yazıyor ve siz-
ler anayasaya uymak zorunda-
sınız. Yani çıkannız, umarınız
yok.
Eğer yargı ve onu izleyen in-
faz sürecinin herhangi bir aşa-
masında bu iki kardeşin başına
bir iş gelirse, ben meslek öde-
vim, yurttaş bilincim gereği siz-
leri çok sert eleştirecek, görevi-
nin sorumluluğunu üstlenen bir
savcı için suç duyurusu niteliği
taşıyacak bir yazı, belki birkaç
yazı yazacağım.
Bu mektubumda bunu önce-
den haber vererek iyi niyetimi
kanıtladığımı sanıyorum.
Saygılanmla.
Aydın Engin.
Hukuku ve mesleğini ciddiye
almaya çalışan bir gazeteci.
•••
Ikinci Mektup:
Sabah Gazetesinin Sayın Yö-
neticileri;
Yazannız Cengiz Çandar'a
yaptıklannızdan söz edeceğim.
Sizin gazetenizi okumayan
Cumhuriyet okurlan için biröze-
te galiba ve artık gerek yok.
Çünkü olup biten hemen bütün
gazetelerde yer aldı.
Cengiz Çandar'ın, "Şemdin
Sakık" rfadeleri diye anılan bir
yargısız infaza kurban gittiği za-
ten biliniyordu. Ortaya bu "infaz
karan'run belgesi de çıkınca iş-
ler kanştı; "andıç" diye ne anla-
ma geldiğini pek anlamadığım,
Genelkurmay açıklamasında
anlatılanı da anlamadığım bir
belgeden söz edildi, falan filan.
Bunu sizler de, ben de, Cen-
giz Çandar da, gazete okurlan
da artık biliyoriar.
Cengiz Çandar bu konuda,
sizin gazetedeki köşesinde ya-
nıt amaçlı bir yazı yazdı. Yayım-
lamadınız.
Bunu anlayabiliyorum. llke
olarak yanlış, kural olarak sa-
kıncalı buluyorum, ama anlıyo-
rum. Medyadayöneticilerin ba-
zı yazılann konmamasına karar
verebilmeleri ve bunu bir hak
olarak görmeleri, mesleğimizin
epeyce eski ve uğursuz bir ge-
lenegi.
Buraya kadannı anlıyonjm. A-
maötesini?..
Yazıyı yayımlamadınız, onun
yerine kendi açıklamanızı koy-
dunuz. Orada bir meslektaşımı,
Cengiz Çandar'ı savcılara, as-
keriere açık açık ihbar ettiniz.
Bakınız, bu mesleğimizde bir
";//c"tir. Hani o klişe deyimle bir
"ilke imza attınız" ve bu imza si-
ze onur getirmiyor.
Yaptığınız yasalara göre bir
suç değil. Örneğin banka satın
alıp, içini kendi şirketlerine akı-
tıp, boşalmış bankayı yeniden
devlete kakalamak nihayet bir
suç oldu; ama sizin yaptığınız
şimdilik suç değil. Ama o suç
kadar ağır bir ayıp; utancı ban-
ka hortumlamaktan da büyük.
Bunu neden yaptığınızı bile-
mem. "Devletin tepeleriyle za-
ten banka işinden başımız be-
lada, bir de bu yazıyı yayımla-
yıp durumumuzu agıriaştınva-
yalım"filan gibi sefil gerekçele-
riniz olabilir. Gerçi korkunun
ecele faydası yoktur, ama yine
de gerekçeniz beni ilgilendirmi-
yor.
Ben sadece bu mektupla si-
zi kınamak; ayıbınızın gözden
kaçmadığını vurgulamak iste-
dim.
Eh bu kadar laftan sonra bu
mektubu "saygılanmla" diye bi-
tireceğimi de ummazsınız her-
halde.
Aydın Engin
Ne yazık ki meslektaşınız.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETtNKAYA
f
Sıcak Külleri Kaldı'
FRANKFURT - Masmavi bir günün ortasınday-
dım...
Frankfurt Gan'ndan çıkıp taksi durağına doğru
yürüdüm...
O anda aklıma Oya Baydar ve Aydın Engin
geldi...
Artık Frankfurt'ta Türk taksi şoförieri azalmış,
yerini Pakistanlılaralmıştı...
Acaba bizim Aydın'ı tanııiar mıydı?
Oya Baydar'ın son romanı 'Sıcak Külleri Kaldı'
(Can Yayınları) benimle birlikte istanbul'dan
Frankfurt'a gelmişti...
Oya Baydar'ın 'Sıcak Külleri Kaldı' romanını bi-
tirmiştim sonunda...
Bu yazıyı Frankfurt'tan yazıyorum...
Erdal Öz, bu roman ıçın şöyle demiş:
"Siyasal... Ama roman..."
önce kalemine sağlık Oya Baydar...
Romancryım diye dolaşanlara iyi bir ders vermiş-
sin!..
Umudun, umutsuzluğun, hüznün ve sevincin
resmini iyi çizmişsin!..
Açması zor bir tomurcuk gül, bir yüreğın çırpı-
nışı, hüzün, sevda, coşku...
lstanbul'dan Paris'e, Moskova'dan Ankara'ya
uzanan bir köprüde 40 yılın belgeselliğini gözler
önüne seriyor Oya Baydar...
Bu bizim kuşağın romanı...
Ama yirmi yaş, otuz yaş kuşağı da okuduğun-
da biliyorum ki büyük tat alacak...
Hani ayn gizin iki sesli ağzı gibi, ayn düşün tıt-
reyen kanadı gibidir ya aşk ve sevgi, 'Sıcak Kül-
leri Kaldı' da Ivanov'un bir çift acılı gölgesiyle bu-
luşturdu beni...
Bir Frankfurt akşamında hüznüm çoğaldı...
Banş Köprüsü'nden geçerken karlı bir Mosko-
va akşamını düşundüm; bir Sofya sabahında san-
ki Tuğrul Deiiorman'la buluştum...
• • •
Bizim kuşak eksiksiz vanz bu romanda...
Kayıp yıllar, kaçan sevdalar, insanı kahreden tut-
kular...
Devrime adanmış genç yürekler!..
Kırk yılın yangınlanndan küller hâlâ sıcak Oya
Baydar!..
Romanın her sayfasında bizler vardık, bizler o
yıllar uçurumlara doğru sürüklenirken salt bahar-
da açan kırmızı gelinciklerte avunuyorduk...
Galiba bizim yaşam özetimiz de şuydu:
"- Yaşlandın, morukladın baba; 'Bız parmağımı-
zı oynattık mı, yüz bin işçıyi greve çıkanrdık' diye
böbühenmekle olmuyorbu işler. Tarihten biryap-
rak oldu o günler. Nerede şimdi senin işçilerin? O
adı var kendi yok sendikan ne yapıyor?
Bu oğlan beni öldürecek, diye düşünüyor Meh-
met lliç. Daha geçen yıl kalp krizi geçirip günler-
ce yoğun bakımda kalmış bir babaya yapılır şey
değil bu. Üstelik zayıf tarafımı biliyor, beldenaşa-
ğt vuruyor.
- O işler olmasaydı, o sendika olmasaydı, sen
şimdi...
- Şimdi ne baba? Ne kaldı o günlerden bize mi-
ras? Biliyorum, biliyorum, başlama yine kesintiye
uğratılmış gelenekten, 12 Eylûl darbesinden falan
filan. Enternasyonel'i avaz avaz söyleyip ıçeri tı-
kılmayı göze alırdınız, ama halklann kardeşliği boş
birslogandan başka neydi ki sizin için!
- Çok şeydi, diyor kendisinin bile şaştığı sakin
birsesle. Nasırlı ellerimizle kuracağımız savaşsız,
sömürüsüz bir dünya umuduydu.
- Bu nasırlı eller edebiyatıyla, devrim palavrala-
nyla, savaşsız sömürüsüz dünya hayalleriyle oya-
ladınız hem kendinizi hem halkı. Bunu da komü-
nizm sandınız. Ağababalannız iflas edip sosyalıst
sistem gümbür gümbür yıkılınca da apışıp kaldı-
nız."
•••
Sağır bir günün sonunda, dilsiz bir gecenin
başlangıcında anlatılanlar bizim kuşağın yaşa-
mını ördü tam kırk yıldır...
Frankfurt'tayım, bir öğle vakti Banş Köprü-
sü'nden geçiyorum...
Bir eski arkadaşımı gördüm...
Saçlan bembeyaz olmuştu...
Sordum:
"Ne yapıyorsun?"
Dediki:
"12 Eylül sonrası, sen tutuklandığında ben Yu-
nanistan'a kaçtım. Altı aylık kızım ve kanm Türki-
ye'de kaldı. On beş yıl önce Frankfurt'a geldim.
BirAlman'la evliyim, iki çocuğum var..."
Gözlerini yumdu...
Duru su bahann, ilk çiçektoprağındı...
Birzamanlar Pedro Salinas'ı okuyup gökyüzü-
ne bırakılmış, yıkılmış, inanılmaz düşler yakala-
dık...Bir zamanlar çekilmez adam olmayı, hapis-
haneyi, ihaneti, bağımsızlığı, aşkı ve kavgayı Nâ-
zım Hikmet'ten öğrendik...
Sonra günlergitgidekısaldı,yağmurlarbaşladı...
Geriye yangın yerlerinin sıcak külleri kaldı...
Çelik dökmeye hazırianan eller, mitralyözü tür-
küleştiren, türküleri mitralyözleştiren eller artık kay-
boldu...
Şimdilerde kurutulmuş kırmızı gelinciklerie avu-
nuyoruz!..
hikmetcetinkaya^ cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhuriyet
k i t a p 1 a r ı
Hikmet Çetinkaya
BİR GUNEYDOGU
GERÇEĞ1:NECLA
Onun öyküsüyle hiç kımse fazla ılgilenmedı, on dort yaşında
yaşamın kırlı sulannda yok olup gıttı.
Sısli ve soguk bir Dıyarbakır akşamıydı Karanlıgın gngölgesı
evlenn, caddelenn, sokaklann üzenne düşüyordu .
Çağ Pazartama A.Ş Turkocağı Cad No 39/41
^ kitap kulûbü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tet- (212)514 01 96