Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 KASIM 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Obez
Amerika
Vaziyet'in kapalı
olduğu bir hafta
boyunca Amerika
Birieşik
Devletleri'ndeydik...
Önce, Obezite
Kongresi nedeniyle
Pasifik kıyısındaki Los
Angeles'a gittik;
obezite yani vücudun
aşın yağlanması ve
fazla kilolar
konusunda bilgi
aldık... Amerika'nın
dünya kaynaklanndan
fazlasıyla beslendiğini
biliyorduk, ama
Amerikalılann da
fazla beslenme
sonunda obez
olup dertlerine
derman aradığını
doğrusu bilmiyorduk...
Dünyanın bir kısmında
insanlar açlıktan
ölürken bir kısmında
ise insanlann fazla
beslenmekten şişerek
patlamasa bile aşın
kilolann yarattığı kalp,
şeker, yüksek
tansiyon gibi
hastalıklardan
yaşamlarının tehlikeye
girdiğini öğrendik...
Sonra Atlantik kıyısına
geçtik; her iki
Amerikalıdan birinin
obezitenin ilgi alanına
girdiği yolundaki
istatistiklerin
sağlamasını New York
sokaklannda obezleri
yakından görerek
yaptık... Aynntılan
"Obez Amerika"da
bulacaksınız...
Elektronik posta: denizsom6cunihuriyefccoin.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
Banka sahibi olacaklara yeni
kriterler getirilmiş...
"Paralar kraker gibi
vendikten sonra!"
ankalann içinin boşaltılmasına karşı baş-
latılan operasyonlar, görünürde kimsenin gö-
zünün yaşına bakmadan sürdürülüyor gi-
bi... Bu işin "gibi"si varçünkü, kamuoyu işin
ucu nereye kadar uzanıyorsa oraya kadar gidilece-
ğinden pek emin değil... Buzdağının altı gizemini ko-
ruyor... Gündem, farklı konularla ısındığında ya da
ısıtıldığında banka soygunlannın soğutulacağı kuş-
kusu bir köşede duruyor...
Petrol-lş Sendıkası Araştırma Servisi'nin banka-
ların batışına ilişkin yaptığı çalışma, kuşkuların hak-
lı olduğunu gösterdiği gibi yeni batıklardan da söz
ediyor
"Emek karşrtı politikalardan vazgeçilmedikçe if-
laslar sürecektir... Mevduat bankalarının 20'den faz-
lası yüksek risk taşımaktadır. Bunlardan en az 4'ünün
iflasının açığa çıkarılma olasilığı çok güçlüdür."
Petrol-lş'in araştırmasında, sorunun "temiz" bü-
rokratlarla çözülemeyeceği öne sürülüyor: "Bunca
Sistem
iflasa, yolsuzluğa ve sosyal adaletsizliğe karşın mev-
cut politikalar ısrarla sürdürülmektedir. Kamuoyu
şimdi dürüst bürokrat, dürüst bankacılarla sorunun
çözüleceğine inandınlmaya çalışılmaktadır. Kamu
yönetiminin 'dürüst bürokratlar'a şiddetle ihtiyaç
duyduğu şüphe götürmez. Bu tür bürokratların ça-
balan sorunun çözümü için gereklidir ama yeterli de-
ğildir. Iflaslar sayesinde, sorunun bürokratlarla çö-
zülemeyecek kadar karmaşık ve kirli olduğu açığa
çıkmıştır. Sorun, bir sistem sorunu haline gelmiştir."
Sistem, banka kredilerinin üretken yatınmlara yön-
lendirilmemesi üzerine kurulmuş... Sistem, mali ope-
rasyonlarla aşın kâr elde etmeye yönelmiş... Sistem,
bankalara, üretimle ilişkisiz paradan para kazanma
yolu açmış... Sistem, daha önce Merkez Banka-
sı'nda, kamu bankalarında, bakanlıklarda ve Özel-
leştirme Idaresi'nde görev almış bürokratları içi bo-
şaltılacak bankalann başına getirmiş... Sistem, eme-
ğin kazanımlannı ortadan kaldırmayı hedeflemiş...
Bu sistem sayesinde özelleştirme, peşkeş çekme-
ye dönüştüriilmüş...
Şimdi ne olacak? Petrol-lş'in araştırmasına göre
üç seçenek var: 1 - Hazine borçlanacak ve banka-
lann borçlannı ödeyecek. 2- Hükümet yeni vergiler
salacak ve bütçe kaynaklan borçlan ödemek için kul-
lanılacak. 3- Batık banka hesaplarına getirilen dev-
let güvencesi yok sayılacak.
Petrol-lş: "Bankalarda batan 7-11 milyar dolara
devlet güvencesi devam ettiğine göre diğer seçe-
nekler uygulanacak ve bankaları batıranlar ödüllen-
dirilmiş olacaktır. Bunun sonunda da eğitim, sağlık,
sosyal hizmetlere çok daha az kaynak ayrılacak ve
çalışanlann yaşam koşullan kötüleşecektir."
Yani sistem sürecek...
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE CHP'nin etnik azınlıkları ve bir kartpostal
Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Merkezi'nden Basın Bürosu,
Vaziyet'e yazılı bir açıklama
göndererek, partinin Merkez
Yönetim Kurulu toplantısında "Etnik
Azınlıklar Komisyonu" kurulması
yolunda bir karar alınmadığını, kaldı
ki böyle bir komisyonun parti
programına ters düştüğünü bildirdi.
Telefonla arayıp gazetelere de
haber olarak yansıyan etnik
azınlıklar komisyonu önerisinin
nereden çıktığını sorduğumuz
Bürosu, bu konuda daha fazla bilgi
vermeye yetkili olmadığını
söyleyerek açıklamanın Özel
Kalem'den yapıldığını belirtmekle
yetindi. Bu arada Bürosu
aracılığıyla Kalem'in yalanlamak
durumunda kaldığı Etnik Azınlıklar
Komisyonu kurulması yolundaki
önerinin, CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal'ın yakın çevresinde bulunan
bir Merkez Yönetim Kurulu
üyesinden geldiği öğrenildi. Öneri
sahibinin, olağanüstü kongreye
parti üyesi olmadan katıldığı ve
Baykal'ın listesinden yönetime
seçildiği gündeme gelmişti.
öte yandan, Vaziyet'e gönderdiği,
Deniz Baykal kartpostalının üzerine
"Bankalan soyan sermaye ve halkı
ezenlerin Deniz Baykal'a
düşmanlığı doğal" yazan ve adını
açıklamaktan çekinerek altına
"Akdeniz Üniversitesi Kemalist
Gençlik" imzası atan kişi ya da
kişilerin, Baykal'ın listesinden
CHP yönetimine giren çok {<$ <
yönlü bir sanatçının,
bankasının içini boşaltan
sermayenin gazetesinde yazariık
yapıyor olması karşısında yeni bir
kartpostal göndermesi bekleniyor.
Nasıl Bir Cezaevi
GÜLTEKİN TURANALP
Emekh Yargıç
Hâkimliğim sırasında cezaev-
lerini zıyaret fırsatlannı kaçırmaz-
dım. Eski bir kilisenin toprak ze-
minine serilı şılteleri üzerine ço-
ğu bağdaş kurup oturan ya da ya-
tan sefil görünüşlü, kalabahk in-
san ytgınlarını, küf kokan, yarı
bş, tavanı alçak, badanası yer yer
dökülmüş. demırlı küçük pence-
rşV, en çok 40 m2'lik koğuşlara
tıkılmış, hüzün dolu bakışlı bıtkın
insanlan gördükçe, ceza verme-
nin suçluyu sadece hapsetmek
özgürlüğünden yoksun kılmak
değil, ayrıca en berbat koşullar-
da yaşatıp, onu sürüm sürüm
süründürmek, işlediği suçun ce-
zasını bir çeşit işkenceyle ödet-
mek demek olduğu önyargısıy-
la cezaevlerinin böyle düzenlen-
diğinı sanırdım.
Sonra da bu yapılanlann doğ-
ru mu olduğu, yoksa asıl olanın
insanlara işledikleri suçtan ötü-
rü ceza verirken öte yandan onu
tekrar suç işlemeyecek bir eği-
tim duzeyine getırmeye çalışma-
nın mı daha uygun olacağı yolun-
daki düşuncelen kafamda evirir
çevirirdim.
İnsanlar tasarladıklan şeyi ger-
çekleştirmeye çalışırlar. Ama ka-
falarında planlanmış, geneliyle
dökümü yapılmıştır. Bir genel
prensip, bir beğeni biçimi onla-
ra çalışmalarında yol gösterir.
Genel yapı ana hatlanyla kafalar-
da yer eder. Bir tümdengelip ya-
vaş yavaş kişıyi yapacağı işte
genelden özele, ana hatlardan
aynntıları tasarlamaya iter.
Mustafa Kemal'in vatanın kur-
tuluşu yolunda kollan sıvarken
nasıl bir ülke kurmayı kafasında
ana hatlanyla tasarladığını ken-
di sozlerinden çıkarmamak ola-
sı mı?
Hâkimlığimde sıra ceza ver-
meye geldiğinde karşımda duran
esmer, kara kaşlı, avurtlan çö-
kük, kara gözlerinde "ben gere-
kirse herşeyıyapanm, yeterkigüç
bende olsun" ifadesı gizli, karma-
kanşık saçlı, boylu boslu gence
bakar, onun geçmişini, hangi ko-
şullarda yetişerek bu hale geldi-
ğini düşünür, iyi bir eğitimden
geçmiş olsaydı nasıl çağdaş gö-
rünüşlü, temız yüzlü bir genç
adamla, büyük bir olasılıkla bam-
başka bir ortamda karşılaşaca-
ğımı hayal eder, içim acıyla do-
lardı.
Bilirdim ki, bu gencin de top-
luma yararlı olmaya yönelik, su
yüzüne çıkmak üzere fırsat bek-
leyen tasanlan vardır. Ruhunun
derinliklerinde, toplumda saygın
bir yertutma hevesi gizlidir. Veher
şeyden önce o bir insandır. Tıp-
kı tüm bu çevremdekiler gibi.
Herkes zanneder mi ki o öyle
ötekıler de böyle olmak üzere,
şaşmaz bir kaderin yönlendir-
mesiyle dünyaya geldiler? O kö-
tü ötekiler de iyi olarak yaratıldı-
lar?
Bu tür düşünceler ister istemez
kararlanmı etkilemiştir. Hiç ol-
rnazsa onlara, özellikle çocuk
yaştakilere ve gençlere oldukça
yumuşak ve aramızda önemli bir
aynm yokmuş gibi davranışım,
adımın baba hâkime çıkmasına
yol açmış, öte yandan toplum
düzenini koruma endişesi, hoş-
görülü davranışımı ister istemez
trenlemiştir.
Ne zaman cezaevleri sorunu
ortayâ atılsa kafamda cezaevi
genel yargısı, bir başka deyişle
cezaevi prototıpı aynntılanyla dal-
lanıp budaklanır:
Yerleşim yerinirı oldukça dı-
şında geniş bir alan düşlerim.
Dört bir tarafı kapalı, Selimiye
Kışlası benzeri geniş bir yapıdır
bu. Içinde, bannmayerleri dışın-
da tam donanımlı bir ilköğretim
okulu ve bir fise yer alır. Büyük-
çe bir beden eğitimi salonunu, ge-
nişçe bir kutüphane tamamlar.
Gelenlerin ruhsal tanımını or-
taya koyacak psikolog ve sosyo-
loglar düşlerim. Bu kimseler, ay-
nı zamanda, sorunlu olanlara,
onlaria sürekli iletişim kurarak
yardımcı olacaklardır.
llk ve orta eğitimi noksan kal-
mış olanlar, aynldıklan sınıflara
katılacaklardır. Cezasüreleri izin
venrse okullarını bitirip dıploma-
lannı alacaklardır. Bu arada okul
bitirenlerin ceza sürelerinde ma-
kul oranlarda ındirim yapılması-
nı öngören yasal düzenlemeter de
yapılmış olmalıdır.
Gelenlerin değişik yaşlarda ve
öğrenim durumlarında olduğu
düşunülürse, kütüphanelerin, jim-
nastik salontannın ve çeşitli do-
nanımlan içeren ışliklerin, zorun-
lu eğitimlerini tamamlamış olan-
lann günlerini, yeteneklerinin yön-
lendireceği faydalı uğraşlaria ge-
çirmelenne yardımcı olacağını
kabul ederek, çerçeveyi tamam-
lamaya çalışınm.
Cezaevindekıler yapacaklan
işlere göre değişik giysiler giye-
cekler, erkekler kesinlikle tıraşlı,
olacaklardır.
Cezaevinde her hafta belirli
gün ve saatlerde konferanslar
düzenlenecek; uzmanlar, düzen-
li toplum yaşamı, bilimsel ger-
çekler, kim olduğumuz, nereden
gelip nereye gittiğimiz konula-
rındadüşünürierden ömekler ve-
rerek herkesin anlayacağı şekil-
de açıklamalarda bulunacaklar,
konuşmalarının sorulu cevaplı
olmasına dikkat edeceklerdir.
Kitap okunması kesinlikle des-
teklenecek, okuduğu krtabı özet-
leyebilenler ödüllendirileceklefdir.
Kuşkusuz ana hatlan öngörü-
len doğrultuda olmak kaydıyla
bu gibi düzenlemelerin daha da
aynntılarına inmek olasıdır.
Demek istiyorum ki, cezaevi-
ne ortalama, paradan puldan
başka bir şey düşünmeyen, ftr-
satçı, sadece çıkannı ilgilendi-
ren konulardayalınkat bikjisi olan,
çıkarı uğruna her türlü hilebazlı-
ğı ve kötülüğü yapabilecek, kap-
kara bakışlı, saldırgan kişiliğini
sadece üstün güç karşısında giz-
lemiş, yaitakçı, fırsat kollayan bir
tip girmiş; tüm bu uğraşlar ve
yönlendirmeler sonucu dürüst
olmaya eğilimli, oldukça btlgili, ge-
niş dünya görüşüne sahip, baş-
kalannın haklannasaygılı, güve-
nilir, efendi bir tip çıkmış olsun.
Cezaevlerini kötü insan alıp iyi
insan üreten fabrikalar olarak dü-
şünmek elbette ütopik bir yakla-
şım olur. Ancak, daha iyi bir ya-
şam için, sırf zamanında ilgilenil-
memesi yüzünden yozlaşmış,
çürümeye yüz tutmuş bireyleri
topluma yeniden kazandırmak
amaayla cezaevlenni eğitim ağır-
lıklı kuruluşlar olarak düzenleme
fırsatını da tümden tepmememiz
gerektiği açık seçik ortadadır.
Inancıma göre; tüm atılımlara
tümdengelimle, bir ana fikirle
başlanır. Cezaevlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin yaklaşım-
da ana fikir, çağdaş insan yetiş-
tirmek için, fırsattan yararianıp
çaba göstermek, yani heryönüy-
le eğitime öncelik ve ağırtık
tanımaktır.
HAYVANLAR ISMAIL GÜLCEÇ igulgec(a yahoo.com
ÇtZGİLÎK KÂMİL MASARACI
t ı ' - '
i . •' > ' . . - * . * ' • •"
HARBİ SEMtH POROY semihporoy(Syahoo.com
KEDİ LEVO APTÜÜKA
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 7 Kasım
lird* of the PtiTr
bc» of th* Cky , noıirtjhfendıı.S
mtnna o( ılıe burniag »UU-ng ın x Tn
U i t »vftfong Wmd^
«ncffcfta" " ^
EN UZUN OMURLU GAZETE
«66S'T£ BUG-ÛN, DÜNVAHIN İLK SASIU GAZSTB
LERfHDEH "THE LONOON GA2£TT£
m
IH6İLTEge
LADI. ,
YILCHR YAŞAU/N/ SU/İOÜeeN 7BC GA2ETE
OLA4AS/NÛ4N SELMEKTEDJ/i, HALEN İN6İ-
Lİ2 KBALİYET MATSAASIHM BE£Mİ GAZE-
TE OLAWK gAS/UVUrrzp/e. ÖTEPEN BERİ
OIAYIAR/ ZAKMfJINDA İLETMB ZOUÜSÜN-
OA PEK. nm OLMAYAN GAZeTE, *XAL fi.
G£O£GE'UAj TAC6iyU£Sİf4İ 6AYS0HÜA
VERMİŞTlf. YANOA, BİR VAŞINA YAMLAÇn.
Ğl SlM&t MTl/tK V£REN LJO/YPG* YHNGI.
NlNt İLETEN SAYISI 6Ö8ÜL£N*TVELON-
Yaşam, kalbitt iki vuruşu arasındaki zamandır.
Kalbinizi koruyun.
TÜRKKALPVAKFI
19 Mayıs Cd. No: 8 Ştpi/İSTANBUL
Tel: (0212) 212 0707 (pbx)10Hat Faks: 10212)212 68 35 *
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nın yayınladığı günlük
Bizim Cazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalanyla, köşe
yazılanyla, tarafsız haberlerıyle sıvıl toplumların gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
GÖRÜŞ
HUSEYÎN DUYGU
Danimarka'da Gençlik
Sorunları
KOPENHAG - Danimarkalıyı tanımlamak gerekir-
se, ilk anda akla disiplinli, çalışkan, ovünmeyi sev-
meyen, soğukkanlılığını yitirmeyen bir insan gelir.
Danimarka'da polisin bireylere karşı silah kullandığı
pek duyulmaz. Bakanlar korumastz dolaşır, kimileri
parlamentoya bisikletle gelip gider. Politikacılarla,
yöneticilerle otobüste, trende, lokantada, herkesin
gittiği yerlerde karşılaşabilirsiniz. Kimse onlardan
imza ya da başka bir şey istemez, onlar da öteki in-
sanlar gibi şehirde rahatça dolaşırlar. Danimarkalı-
lar hemen her gün parklarda dolaşırlar, koşarlar. Da-
nimarka'nın kızıl tilkileri şehir merkezlerindeki park-
larda bile yaşamlarını sürdürürler.
11 Ekim akşamı sonbahann zevkini çıkarmak is-
teyen Danimarkalı iki kız kardeş Kopenhag'ın mer-
kezinde, en işlek bir caddede yürüyüşe çıkariar. Bir
yandan mağazalann vıtrinlerine bakan bu iki kız kar-
deş, bir yandan da kardeş kardeş sohbet ederter. Ba-
zen de gökyüzüne, ayın, yıldızlann güzelliğine bakar-
lar, böyle güzel bir akşamda yürtjyüş yapma olana-
ğına sahip olduklan için kendilenni şanslı hisseder-
ler.
Akşamın geç saatlerinde birdenbire iki kızkarde-
şin çevresini, yaşlan 11 ile 15 arasında olan yaban-
cı gençler sarar. Kız kardeşlerden 30 yaşında olanı-
nı şehrin herkese açık tuvaletine zorla sokan bu genç
oğlanlardan iki tanesi, kadına sırayla tecavüz eder-
ler. öteki gençler de diğer kız kardeşi tehditle sus-
tururlar. Kız kardeşlerin yardımına kimse gelmez.
Bu olay basında büyük bir yankı yarattı. Suç işle-
yen küçük yaştaki gençlerin nasıl cezalandınlmala-
n, ıslah edilmeleri gerektiği tartışılırken 23 Ekim'de
Somalili 3 genç, 21 yaşındakı bir Danimarkalı kıza
bir apartmanın bodrumunda tecavüz ettiler. Tecavüz
olaylan, Danimarka'da suç işleyen yabancı gençle-
rin durumunu gündeme yerleştirdi.
İki tecavüz olayına da karışan gençler, Müslüman
ailelerin çocuklan. Çocuk yaştaki bu gençlerin ana
babaları, "Bizim çocuklanmız böyle birsuçu işlemiş
olamazlar" diyordu. Böyle olsa da olaylara kanşan
gençler suçlannı itiraf ettiler, kimileri tutuklandı, ki-
mileri de ıslahevlerine gönderildi.
Bu tür olaylar ırkçı çevrelere yeni malzeme olana-
ğı sağlarken Danimarka hükümeti de suç işleyen
gençlere karşı acil mücadele planı yaptı. Yeni plana
göre suç işleyen kuçuk yaştaki gençlerin yerleştiri-
leceği özel ıslahevlerinın sayısı 3 kat arttınlacak. Ada-
let, sosyal ışler ve ıçişlerı bakanlannın ortak çalışma-
sı olarak hazırlanan plan gereği, gençlere verilen ce-
zalar arttınlacak, ıslahevlerinde kalacaklan süre uza-
tılacak. Danimarka hükümetinin planında aynca, uz-
manlann yer alacağı bir grup oluşturularak suç işle-
yen gençlerin ıslahevlerine yerleştirilmesi ve özel
eğitim programlannın geliştirilmesi de öngörülüyor.
Parlamentodakı siyası partilerin büyük bir bölümü hü-
kümetin bu acil planına tam destek verirken sağcı
partiler verilecek cezaları yetersiz buluyorlar. Dani-
marka yasalarına göre 15 yaşından küçüklere hapis
cezası verilemiyor.
Anımsanacağı gibi, geçen mayıs ayında Kopen-
hag'da yapılan Galatasaray-Arsenal UEFA Kupası fi-
nal karşılaşması öncesınde ve sonrasında Danimar-
ka'da doğup büyüyen kimi Türk gençleri, ellerinde
bıçak ve sopalarla Ingliliz holiganlarla 'Kopenhag
meydan muharebesi' yapmışlardı. Basına, televizyon
kanallanna verdikleri demeçlerde açıkça, "Galatasa-
ray için öldürmeye, ölmeye hazınm" diyen ve Türki-
ye'nin dilini, küttürünü doğru dürüst tanımayan bu
gençlerin şiddet yoluyla seslerini duyurmak isteme-
si Danimarka'da büyük tartışmalara neden olmuş-
tu. Çok sayıda yabancı kökenli gencin Danimar-
ka'da şiddet rüzgârları estirmesi, var olan yasaların
ve ıslah yöntemlerinin yetersiz kalması, Danimari<a-
lı politikacıları, uzmanlan harekete geçirmişti.
Yabancı gençler tarafından gerçekleştirılen toplu
tecavüz olaylannın önune geçmek için bir yandan ve-
rilecek cezalar arttırılırken öte yandan gençlerin ıs-
lah edilmesı ve bu tür olaylara karışmaması için çe-
şitli girişımler başlatıldı. Özellikle yabancı kökenli ki-
mi işsiz babalar, çocuklannın eğlendiğı, dolaştığı
bölgelerde nöbet tutmaya başladılar. Kopenhag ya-
kınlarındaki bir belediye, yabancı kökenli babalardan
oluşturduğu birekibi, kısa bir kurstan geçirdikten son-
ra göreve başlattı bile. Bu görevi üstlenen babalar,
görev sırasında belediyenin sağladığı sarı renkli ce-
ketleri giyiyoriar.
Son dönemdeki ırza geçme olaylan üzerine, ya-
bancı gençlerin yalnızca Danimarkalı kadınlara mı te-
cavüz ettikleri sorusu gündeme geldi. Irzına geçilen
kadınlann tedavi gördüğü hastanelerden Kopenhag
Devlet Hastanesi yetkilileri, son birkaç yılda hasta-
neye 120 kadar tecavüze uğramış kadının başvur-
duğunu, bunlann arasında Müslüman kökenli ka-
dınların sayısının az olmadığını söylüyor. Üstelik te-
cavüze uğrayan çok sayıda Müslüman kadının ola-
yı gizlemek için hastanelere başvurmadığı da bir
başka gerçek.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/Tarlaveyol ^
kenarlarında
yetişen, çiçek- 2
leri hekimlik-
te kullanılan
bir bıtkı. 2/
Ostü kapab
olarak anlat-
ma... Osman-
lı ülkelerinde
ticaretle uğra- 8
şan yabancı 9
uyruklulara
verilen ad. 3/ Elektrik
motor ya da dinamo- 1 [O
larında devinimli bö- 2
lüm... Kötü. 4/ Ba- 3
demli kek... Uzaklık 4
işareti. 5/ Bir gıda 5
maddesi... Beyaz
mermerde bulunan
sert kısım. 6/ tzmir'in
Kemalpaşa ılçesinin
eski adı... Oyunda ce-
zalı çocuk. II"— Cabbar": Tiyatro oyuncumuz...
Rey. 8/ Ilgeç... Kökü yukanda, dallan aşağıda ol-
duğuna ınanılan cennet ağacı. 9/ Yumurta biçimin-
de yapılan ve sekiz deliği bulunan bir tür flüt.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kızılyara da denilen tehlikeli bir kan çıbanı. 2/
Piyangoda en küçük ikramiye... Bir nota. 3/ Yanıl-
gı... Resmi bir erkek ceketi. 4/ Ispanyollann sevinç
ünlemi... Soyundan gelinen kimse. 5/ Eski Iran
ınanışında karanlık ve kötülük tannsı. 6/ Radyum
elementinin simgesi... Bitkisel. II Bir işi yaptıra-
bilme gücü... Bir nota... Öğutülmüş tahıl. 8/ Resim
ve heykel sanatlannda varhklann biçimi... Bölme-
li göçebe çadın. 9/ Dünyanın en yüksek sıradağı.