Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2000 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Popülizm ve Medya
Sevgili,
Hürriyet'Gazetesi Genel Yayın Müdürü Er-
--tuğrul Özkök çarşamba günü "Ezen Zengin,
Ezilen Yoksul" başlıklı bir yazı yazdı.
Galatasaraylı Emre'nin yaptığı trafik kazasın-
dan sonra, dikkatlerin bu konuya yöneldiği sı-
rada yazılan yazıda ileri sürülen görüşlerin bü-
yük bir bölümüne katıldığımı söylemek isterim.
Gerçekten de yazıya, salt bir sınıfsal savun-
rna içgüdüsü olarak bakmayıp büyük bir top-
lumsal yarayı görmek zoaındayız.
Türkiye'de insanlar yalnızca direksiyon başı-
n a geçtiklerinde trafik canavan olmuyorlar. On-
lar yaya iken de trafik canavarının tohumlarını
içlerindetaşıyorlar. Yoksa direksiyon Mr. Hayd-
Dr. Jaykıll çelişkisi yaratan bir yuvarlak nesne
değil.
Türkiye'nin otoyolları, at arabalannın, taşım
hayvanlarının ve yayalann cirit attıklan nnekân-
lardır.
TEM'in Sultanbeyli dolayları 500-800 metre
ile 1 kilometre aralıklaria üst geçitlerle kuşatıl-
rnıştır.
Ama yayalanmız, yine de bunlan kullanmaz,
bariyerteri aşarak veya tel örgüleri delerek illa
otoyolun üstünden kestirme geçmeye çalışır-
lar.
Çoğunda başarırlar, ama kimi zaman daTEM,
kestirme ölüme götüren yol olur. . .
• • •
Işin garibi, otoyol üzerinde gezinen insan öl-
dü mü, özkök'ün de belirttiği gibi, "ezen zen-
gin, ezilen yoksul" şablonuna uygun olarak hep
sürücü suçlanır.
Hatta zaman zaman kazaya kanşmayan da-
ha sonra oradan geçen arabalar da taşlanırlar.
Yoksulun her zaman haklı ve mazlum olduğu
düşüncesidir bu çarpıklığa yol açan.
Yaşamımızın her alanında egemen olan po-
pülizmin sonucudur bu.
Türk sineması yıllaryılı bu şablona uygun üre-
tim yaptı.
Yeşilçam filmlerinde zenginler, patronlar hep
zalim, boynuzlu, çirkin gösterildi; yoksullar zen-
gin kıza âşık şoförler, marabalar ise yürekli üs-
telik yakışıklı, ağzı iyi laf yapan insanlar olarak
sunuldu.
Bu toplumu tanımayanlar ilk bakışta Yeşil-
çam'ı sınıf mücadelesini körükleyen birsinema
olarak görebilirlerdi. Oysa bu bir yanılgıydı.
Ne Yeşilçam'ın, çarptk yapılanmış, emeğe,
üretime öncelik vermeyi sürekli reddeden dü-
zende başarıya ve servete gidişin yolunu eleş-
tirmek gibi bir kaygısı vardı, ne de sansür böy-
le bir şeye izin verirdi.
• • •
3
fcopülist Türkiye'nin, sistemîgibi sineması da
gırtlağına kadar arabeske bulaşmış bir popü-
lizm içinde yüzecekti elbette ki...
Eskiden olduğu gibi suçlayamıyorum onlan.
Bir toplantıda anlı şanlı birsolcu profesörümü-
zün bile, ülkemizdeki demokrasi mücadelesini,
zengin ile yoksulun mücadelesi biçiminde an-
lattığını duyduktan sonra, hangi hakla onları
suçlayabilirdim ki?
Yalnız burada, bir noktayı da göz ardı etme-
memiz gerek.
Sistemin çarpıklığı yüzünden, düzenin diz-
ginlerini elde tutan egemenlerimiz de, belki de
toplumsal sorunlar karşısındaki umarsızlıklan
yüzünden, bu popülizmi alabildiğini pohpohlu-
yorlar.
Sevgili, şimdi, "bu insanlar deli midirier ki,
kendilerini suçlu gösteren bir düşünceye prim
versinler" diyebilirsin.
Ne var ki, popülizmin bir teselli ve bir afyon
olarak, sınıfsal gerçekleri araştırmayı engelleyip
dikkatleri acılı arabeskle saptıran biryöntem ol-
duğunu anlamışlardır düzenin egemenleri. O
yüzdendir ki, oldukça prim yapan bu davranışı
desteklerler.
Medyamızın durumu da ne yazık ki, çokfark-
lı değil. O da bu furyaya katkıda bulunur, hem
de en candan bir biçimde.
Bana inanmıyorsan, gazetelerimize şöyle bir
göz at!. TV ekranında elindeki aygıtla oradan
oraya dolaş ve programlara bak!
Demokrasiyi ve emeğin saygınlığını egemen
kılamamış toplum, popülizmle arabeski koltuk
değneği yapmış, yalpalayayalpalayageleceği-
. ne doğru gidiyor.
Daha uzun süre de, otoyolda yürüyenin ha-
talı, hatta suçlu olmasına karşın "ezen zengin,
ezilen yoksul" edebiyatı sürecek ve de yoksul-
lar, bundan son irdelemede kendilerinin zarar-
lı çıktıklanna da anlamayacaklar.
F tîpi protestosu
15 eylemciyegözalü
tstanbul Haber Servi-
a- F tipi cezaevlerine
karşı süren açlık grevi-
nin 15. gününde protes-
to gösterisi yapan tutuk-
lu ve hükümlü yakınla-
nndan 15'i gözaltına
alındı. Polis, Galatasa-
ray'da toplanan grubun.
"Hücre ölümdür. gir-
meyeceğiz", "Yaşasın
açhk grevi direnişi-
miz" sloganlannı attık-
tan sonra F tipi cezaev-
leri ile ilgili açıklama
yapmasuıa izin verme-
di. Tartaklanarak gözal-
tına alınan tutuklu ve
hükümlü yakınlan, sor-
gulanmak üzere Vatan
Caddesi'ndeki Güven-
lik Şube Müdürlüğü'ne
götürûldü. Tutuklu ve
Hükümlü Aileleri Yar-
dımlaşma Derneği (Öz-
gür TAYAD) üyesi aile-
ler tarafından yapılan
yazılı açıklamada ise,
13 cezaevinde F tipi ce-
zaevlerine karşı başlatı-
lan açlık grevinin 15
gündür sürdüğu belirtil-
di. Açıklamada, "Gün
24 saat, her gün hücre
hücre eriyor evlatları-
mız. Biz anayız, baba-
yız. Hangi kelimeler
anlatabilir size analık
duygulanmızı, onlara
olan sevgimizi, dire-
nişlerinden duyduğu-
muz onuru" denildi.
Türk, istifa etmeyi düşünmediğini, cezaevlerini, yönetmeye hevesli olanlara devredebileceklerini söyledi
Ergin çetesi bakanbldarı böldü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Uşak'ta "Nuriş çetesfnin yarattığı
kanlı olaylar Içişleri ve Adalet bakan-
lıklan arasında gerilım yaşanmasına
neden oldu.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,
olaylann istifa etmesini gerektirmedi-
ğini savunarak sorunlarının kolay ko-
lay çözülmeyeceğini öne sürdüğü ce-
zaevlerini yönetmeye hevesli olanla-
ra devredebileceklerini söyledi.
Içişleri Bakanı Sadettin Tantan,
kanlı olaylan ve sonrasındaki geliş-
meleri soruşturmak üzere bir jandar-
raa, bir de mülkiye müfettişini görev-
lendirdi.
Uşak'taki kanlı olaylar Adalet Ba-
kanlığı'nın cezaevlerine hâkim olma
konusundaki yetersizliğini açıkça or-
• Emniyetin Ergin kardeşlerin Uşak'taki çete faaliyetleri konusunda yaptığı uyanlan "Iddialar
geçerli değil" görüşüyle karşılayan Adalet Bakanlığı, "doğruluğu ortaya çıkan iddialan geçersiz
kılan soruşturmalan yapanlan" ortaya çıkarmak yerine, uyan yazısını basına sızdıranlar hakkında
soruşturma açılmasını istedi.
na bindirilip Bilecik'e götürülen Nu-
ri Ergin'in "sflahhve cep telefonlu" ol-
masına dikkat çekerek Içişleri Bakan-
lığı'nı suçladı.
taya koyarken Adalet ve Içişleri ba-
kanlıklan arasındaki sürtüşmeyi de
gün ışığına çıkardı.
Emniyetin Ergin kardeşlerin
Uşak'taki çete faaliyetleri konusunda
yaptığı uyanlan "Iddialar geçerti de-
ğü" görüşüyle karşılayan Adalet Ba-
kanlığı, "doğruluğu ortaya çıkan id-
dialan geçersiz kılan soruşturmalan
yapanlan" ortaya çıkarmak yerine,
uyan yazısını basına sızdıranlar hak-
kında soruşturma açılmasını istedi.
Adalet Bakanlığı aynca,jandarma-
lar tarafından aranarak cezaevi aracı-
Tfirk suçlamalan yanıtladı
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,
dün düzenlediği basın toplantısında,
bakanlığına yönelik suçlamalan ya-
nıtladı. Içişleri Bakanlığı'nın 23
Ağustos 2000'de Adalet Bakanlığı'na
gönderdiği "gjzti" damgalı yazıyla,
Ergin kardeşlerin naklinin gerekli ol-
duğuyla ilgili yazısma karşın hareket-
siz kaldıklanna ilişkin haberlere tep-
ki gösteren Türk, belgenin emniyet
tarafından sızdınldığını belirterek
şunlan söyledi:
"Bu bakımdan gizfikaydıyla gönde-
ritaniş belgelerin ve genel olarak dev-
let işleriyle ilgili belgelerin açıklanma-
a, hem TCK'nin 229. maddesi anla-
mında, hem de Devlet Memurian Ya-
sası'nm 125. maddesine göre suçtur.
Şüphesizyetkili cumhuriyet savcısı bu
konuda harekete geçecektir. Aynca.
yasanm 125. maddesinde devlet me-
muriuğundan çıkardmayı gerektiren
bu suç hakkında gerekli işlemlerin ya-
pılmasını bekHyonız."
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 23
Ağustos tarihli yazısmda Nuri ve Ve-
dat Ergin' in nakillerinin uygun olaca-
ğırun bildirildiğini anımsatan Türk,
yazıyı Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğü'nün Uşak Cumhuriyet
Başsavcılığı'na ilettiğini söyledi.
Yazıdaki ihban soruşturan savcı-
hğın Adalet Bakanlığı'na 12 Eylül
2000'de gönderdiği yanıtta emniye-
tin iddialannın geçerli olmadığını
savunduğunu bildireıîTürk, Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün
emniyete gönderdiği yazıda "Ergin
kardeşlerin Uşak'tan nakline şimdi-
lik gerek olmadığı^nt ilettiğini an-
lattı. . .
Kardeşler dağıtıldı
Nuri Ergin
Bergama
Cezaevi'nde
Haber Merkezi - Karagümrük
çetesinin elebaşısı Nuri Ergin,
Bergama Cezaevi'ne, kardeşi Vedat
Ergin ise Ödemiş Cezaevi'ne
nakledildi. Nuriş kardeşlerin
yaklaşık 200 tutukluyla Uşak
Cezaevi'nde başlattığı ve 5 kişinin
ölümü, çok sayıda kişinin
yaralanmasına neden olan
ayaklanma, önceki gün Bilecik
Özel E Tipi Cezaevi'ne
nakledilmeleriyle sona ermişti. tlk
olarak Nuri Ergin ile 9 adamı
Bilecik Cezaevi'ne konulmuş,
ardından kardeşi Vedat Ergin ve
beraberindeki mahkûmlar
ayaklanmanın sona erdiğini
açıklayarak rehineleri serbest
bırakmışlardı. Ayaklanmanın sona
ermesinin ardından Vedat Ergin de
5 adamıyla Bilecik Cezaevi'ne
nakledilmişti.
Bilecik'te de ayaklanma
Adalet Bakam Hikmet Sami Türk,
düzenlediği toplantıda Vedat
Ergin'in Uşak'tan nakledildiği
Bilecik Cezaevi dış avlusunda
aranmak istendiği sırada, üzerinde
bulundurduğu tabancayı görevlilere
göstererek 3 arkadaşıyla birlikte
direnişe başladığını belirtti. Türk,
"Ancak bugün (dün) saat 10.00
sıralannda, tabancasını ve 2 cep
telefonunu teslim ederek direnişe
son vermiştir" dedi. Bakan Türk,
Ergin kardeşlerin, Bilecik
Cezaevi'ne sevk edilmelerinin bir
tedbir olduğunu, asıl amacın, Ergin
kardeşlerin ve onlarla birükte
hareket edenlerin, ayn ayn
cezaevlerine sevk edilmesi
olduğunu belirtti.
Cezaevlerinde önlem alındı
Türk, "Bugün ikinci aşamaya
geBnmiştir. Bilecik Cezaevi'nde,
Nuri ve Vedat Ergin kardeşler başta
olmak üzere, 17 tutuklu değişik
cezaevlerine nakledilmiştir. Her iki
kardeş ayn ayn cezaevlerine
gönderilnüştir" dedi. tzmir Valisi
Alaaddin Yüksel de dün yaptığı
açıklamada, Nuri Ergin'in Bergama
Cezaevi'ne, Vedat Ergin'in de
Ödemiş Cezaevi'ne nakledildiğini
açıkladı. Yüksel, Nuri Ergin'in saat
10.30'da Bergama Cezaevi'ne
götürüldüğünü, Adalet
Bakanlığı'nın aldığı önlemler
doğrultusunda Izmir'deki
cezaevlerinde gerekli önlemlerin
alındığını belirtti. Yüksel, Izmir ll
Jandarma Alay Komutam'nuı dün
sabahtan itibaren Bergama
Cezaevi'nde bulunduğunu, bir üst
düzey jandarma yetkilisinin de
Ödemiş Cezaevi'nde gerekli
önlemleri aldığını kaydetti.
IĞNEIİFIRÇA ZAFERTEMOÇtN
mumL
Uşak'ta 150 kişilik çete bütün cezaevini yönetiyordu
İsyandun önceöldürdüler
TAŞMNÖZLER
UŞAK - 'Karagümrük çetesi'nin elebaşlan
Nurive VedatErgin kardeşlerin UşakCezaevi'ni
kan gölüne çevirdikleri ayaklanma sonrasmda
yapılan otopsilerde yaşamını yiriren beş kişiden
ikisinin, olaydan üç-dört gün önce işkenceyle
öldürüldükleri anlaşıldı.
Cezaevindeki olaylarda rehine alınan ve dün
tahliye edilen hükümlü Sükyman Okumuş, "150
kişi, bütün cezaevine hükmedryordu" dedi. Uşak
Cezaevi'nde Nuriş çetesi tarafından öldürülen
beş kişiden Orhan Cemal Yeşilkaya ve Erol Ne-
şet'in Kasarteks fabnkasının eski ortaklan oldu-
ğu ortaya çıktı. Otopsiler sonucunda bu kişile-
rin cezaevindeki isyandan üç-dört gün önce baş-
lanndan şişlenereİc işkenceyle öldürüldükleri,
vücutlannda kurşun yarası ise bulunmadığı an-
laşıldı. Öldürülen diğer üç kişiden Reşat Taş-
çı'nın kafasına kurşun sıkıldığı, Nihat Yağı ile
Faik Yoğul'un ise şiş ve kesici aletlerle işkence
gördüğu bildirildi. Olaya müdahale eden ceza-
evi müdürü Mustafa Kurt'un da kolundan kur-
şunla yaralandığı öğrenildi.
Uşak Cezaevi'ndeki isyan sırasuıda, siyasi ka-
dın hükümlülerin kaldığı C 8 koğuşunun önüne
gelen Ergin ve adamlannın, içerden gardiyanla-
n istedikleri, ancak kapılan açmayan hükümlü-
lerin direnerek kadın gardiyanlan vermedikleri
öğrenildi. Ayaklanma sırasında rehine tutulanve
dün tahliye olan hükümlü Suleyman Okumuş, ce-
zaevi önünde bekleyen gazetecilere yaptığı açık-
lamada şunlan söyledi:
"Ben M 1 koğuşunda kahyordum. Olaylar
başladığmda üzerlerinde tabanca bulunan ve
diğerleri bıçaklı çok sayıda kişi, benhnle bera-
ber bütün mahkûmlan rehine aku. Onlar ne
derse tstediklerini yapjyorduk."
Cezaevindeki zarar 500 milyar lira
Uşak Cezaevi dün akşam saatlerinde basın men-
suplanna gezdirilirken Uşak Cumhuriyet Başsav-
cısı Kürşat KavraL cezaevindeki zarann 500 mil-
yar lira olduğunu, olaylarla ilgili üç ayn soruştur-
ma başlatıldığını söyledi. tsyanın sona ermesinin
ardından güvenük güçlerince.koğuşlarda yapılan
aramalarda 4 tabanca, ranza ve karyola demirle-
rinden yapılmış yüzlerce şiş, kesici ve delici alet-
ler, 23 cep telefonu ele geçirildi. Isyancılann ce-
zaevi yetkilileri ile tutuklu ve hükümlülere ait pa-
ra ve değerli eşyalann saklandığı kasayı da soy-
duğubelirlenirken odalardaki tümbügisayar ve gi-
rişteki x-ray cihazını tahrip ettikleri görüldü.
Öte yandan Uşak Valisi Ayhan Çevflc, akşam
saatlerinde yaptığı açıklamada ilginç bilgiler
verdi. Çevik, Nuri Ergin'in bayan arkadaşı ol-
duğu söylenen Aysu Gülşen adlı bayanın geçen
çarşamba günü açık görüşten yararlanarak ce-
zaevine girdiğini, daha sonra rehinelerle birlik-
te dışan çıktığmı söyledi.
Pazarlık yapıldı' tartışması
w
Çete korunuyor'
kıışkusu yaygın
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ulucanlar Ceza-
evi'ndeki "sayun vermeme
eytemine'' silahlı 10 tutuk-
luve hükümlünün ölümüy-
le sonuçlanan bir operas-
yon düzenlemekten kaçın-
mayan Adalet ve Içişleri
bakanlıklannın Uşak'ta "5
tutuklu ve hükûmlüyü iş-
kencelerle sorgulayarakce-
zaevi göre\lilerİHi rehin
alan" Nuri ve Vedat Ergin
kardeşlerin çetesuıi "pa-
zarhk" yaparak
H
ikna et-
meye" çahşması ve koşul-
lannı kabul ederek eylemi
sonlandırması dikkat çekti.
Ergin kardeşlerin avu-
katı Hikmet Boral Çarbo-
ğa,pazarlık yapılmadığmı
iddia ederek "Pazarnkyap-
saydık, elimizde rehine var-
ken, müvckkillerimin İstan-
bul'da 20-25 davası \'arken
tstanbul'daki cezaevlerin-
den birini seçerdik" dedi.
Karagümrük çetesi ola-
rak bilinen Nuri Ergin ve
kardeşi Vedat Ergin'in
oluşturduğu çete, Afyon
Cezaevi'nde Sabancı su-
ikastı sanığı ve "ıtirafçı"
olacağını açıklayarak tes-
lim olan Mustafa Duyar'ın
öldürülmesi, dolandıncı
Selçuk Parsadan'ın yara-
lanması eylemiyle ününü
pekiştirdi. Alaartin Çakı-
a'yla girdiğı ve dışandaki
adamlannın silahlı çarış-
masına dönüşen "agız da-
laşuını'' ardından Kartal
Cezaevi'nden Uşak Ceza-
evi'ne nakledilen Nuri Er-
gin. resmi görevlilerin an-
latımlanna göre "kenti ha-
raca bağladı".
'Köstebek' kuşkusu
Nun Ergin, Mustafa Sa-
ruhan adlı bir işadamından
cezaevindeki oğlu Nafl Sa-
ruhan'ın yaşamı karşılığın-
da 200 bin dolar istedi.
Adalet Bakanlığı'na Ener-
ji ve Tabii Kaynaklar Baka-
nı Cumhur Ersümer ile
Çanakkale Milletvekili Sa-
dık Kırbaç'ın aracılığıyla
ulaşan işadamı Saruhan, şi-
kâyet dilekçesini veTdikten
1 saat sonra, iddialara göre
Nuri Ergin tarafından aran-
dı ve "Bu işten böyle kurtn-
lamazsuT tehdidine hedsf
oldu. Bu gelişme Ergin'in
Adalet Bakanlığı'nda *kös-
tebeğT olduğu kuşkulannı
gündeme getirdi.
Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk, ük başvuru sı-
rasında ifadesi alınan Sa-
ruhan'm tehdit edildiğini
söylemediğini, önceki ak-
şam alınan ifadesinde ise
"korktuğu için gizJediği-
ni" söylediğini aktardı.
Egebank sorusturması
Murat Demirel yann
yargı önüne çıkıyor
tstanbul Haber Servisi -
Tasarruf Mevduah Sigorta
Fonu'na devredilen Ege-
bank'ın eski sahibi Yahya
MuratDemirel'in de arala-
nnda bulunduğu 8 sanığın,
bir firma adına çıkanlan 8
miryon dolar krediyi zim-
metlerine geçirdikleri ge-
rekçesiyle yargılanmasına
yann baslanacak.
tstanbul 3. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yann gö-
rülecek ilk duruşmaya,
"Egebank sonışturmasr
kapsamında halen Ankara
Kapalı Cezaevi'nde tutuk-
lu bulunan Yahya Murat
Demirel'in getirilmesi bek-
lenmiyor. Demirel'in ifade-
sinin alınması amacıyla
Ankara Ağır Ceza Mahke-
mesi'ne talimat yazıldığı,
ancak henüz bu talimatın
davanm görüleceği mahke-
meye geri dönmediği belir-
lendi. Istanbul Cumhuriyet
Başsavcıhğf nca hazırla-
nan iddianamede, Yahya
Murat Demirel, eski Ege-
bank Genel Müdür Vekili
Cmit Öndeş, eski Hukuk
Grup Müdürü Özgen Ta-
uman, eski Egebank Bah-
çekapı Şubesi Müdürü Me-
riç PuUuoğlu, Egebank'm
eski Kredi Izleme Operas-
yon Yönetmeni MuratBu-
danazh, Demirel'in eski
mutemedı Şaban Yahya
TatngJL eski Vanspor Baş-
kanı ÖmerGülüştürve oğ-
lu Hahık Gülüştür hakkın-
da, 4389 Sayıh Bankalar
Kanunu'nun 22. maddesi
gereğince "Banka parasını
zinunetine gecirmek ve bu
suca iştirak etmek" suçun-
dandolayı 12'şeryılakadar
hapis cezası talep edüiyor.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
ROMA - Avrupa'nın güneyinde
Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin ba-
kanlan, bu kez insan haklarını konu-
şuyorlar. Bundan 50 yıl önce Ro-
ma'da 10 ülkenin imzaladığı Avrupa
İnsan Haklan Sözleşmesi, bugün 41
ülke tarafından benimseniyor. Bu
sözleşme 41 ülkede 800 milyon in-
sanın ve 37 değişik dilin haklannın
korunmasını amaçlıyor.
Bu41 ülkenin 38'itoplantıya Dışiş-
leri ve Adalet Bakanlan düzeyinde
katılırken, Türkiye, Çek Cumhuriyeti
ve Slovakya, İnsan Haklan Bakanla-
nylatemsil ediliyorlar. 4 Kasım 1950
yılında sözleşmeyi imzalayan ülke-
lerden birisi de Türkiye idi. O zaman-
ki Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köprü-
lü, Roma'daki imzacı bakandı.
Aradan 50 yıl geçti. Bugün Avru-
pa'da hemen birçok ülkenin altına
imza attığı ve aştığı bazı konular 50
însan Haklarında Yeni Arayışlar
yıldan beri Türkiye'nin gündeminden
düşmedi. Örneğin 50 yıl önce bu
sözleşmeye imza atan Dışişleri Ba-
kanı Fuat Köprülü'nün Başbakanı,
Maliye Bakanı ve daha sonra onun
yerine geçen Dışişleri Bakanı, idam
edildiler.
Avrupa'da artık idam cezası yok.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri bu-
na kuvvetle vurgu yaptı ve savaşta
da idam cezasının uygulanmaması-
nı istedi. Bu konuşmanın en önemli
muhataplarından birisi hiç şüphesiz
Türkiye. Türkiye dışında bütün ülke-
ler idam cezasını kaldırdılar. Kaldır-
mayan Rusya ise protokolü imzala-
dı. Konu Duma'nın gündeminde.
Türkiye bu konuda kendisine yö-
nelik sorulara "1984ten beri uygu-
lamıyoruz" diyerek cevap verse de
bu tatmin edici bulunmuyor. Özellik-
le, Öcalan'la ilgili karar ciddi bir so-
run olarak kabul ediliyor. Düşünce
özgürlüğü, basın özgürlüğü, azınlık
haklan, dil özgürlüğü gibi konular
Avrupa Konseyi'nde önemli bir tar-
tışma konusu.
•••
"12 Nolu Protokol"ün 1. madde-
si; ırk, cins, renk, dil, din, siyasi ya da
başka düşünceler, milli ve sosyal kö-
ken, bir milli azınhğa mensup olmak,
mülkiyet, doğum ve başka statülerin
güven altına alınmasını öngörüyor.
Bu protokol imzaya açıldı. Bu met-
ni okuyunca ve çeşitli devletlerden
gelen çekincelere bakınca; insan
haklan ve özgüriüklerin bütün dev-
letleri zorladığı anlaşılıyor. Türki-
ye'den bakan bazı gözler, Avru-
pa'nın insan haklan konusunda özel
olarak Türk yönetimini zorladığını
sanryorlar.
Halbuki, Avrupa kendisine yeni ve
daha ileri ölçütler anyor. Bu konula-
nn Türkiye ile özel hiçbir ilgisi yok.
Uzun yıllann birikimiyle Avrupa yeni
anlayışlar geliştiriyor. Bunlar hem
devletlerin temsilcilerince tartışılıyor,
hem de devletleri yeni sorumluluk-
lar üstlenmeye zorluyor.
İnsan haklan, özgürlük ölçütleri,
gelir dağılımı ölçütleri büyüyen Av-
rupa'da yeni boyutlar kazanıyor.
Uluslararası ilişkilerin sıklaşması,
dünyanın küçülmesi bir yandan mer-
kezinde ABD'nin yer aldığı zengin-
ler dünyasının egemenliğini arttınna
riskini güçlendirirken, gelişmiş ülke-
lerde kazanılmış birçok mevziyi,
yoksul ve demokratik gelenekleri
gelişmemiş ülkelerin de gündemine
getiriyor.
Roma'da yağmur yağıyor. " •"
Bir tarih müzesi olan bu kent, 50
yıl sonra yeniden insan haklan ala-
nında kazanılmış yeni mevzileri kay-
dageçirecek, yeni protokolleri imza-
layacak konukları ağırlıyor. Avru-
pa'da gelişen yeni anlayışlar, dev-
letlerin ötesinde, yeni sivil ilişkiler
ağının da önünü açıyor.
Roma'nın imparatorluktan kalan
surları, yüzyıllara direnen tarihi bina-
ları insanda çok çeşitli çağrışımlar
yaratıyor. .,