Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2000 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU
İoanna Kuçuradi 2003yılında îstanbul'dayapılacak 21. Dünya Felsefe Kongresi 'ni değerlendirdi
'Insanlığın amaçlan tarüşılacak'
insan
hakları
eğitimi
- Siz aynı zamanda UNESCO Onyü
Eğitim Komitesi başkanısınız.
Felsefeci olarak bu konudayapümış
çalışmalar ve bundan sonrakilerya
dayapılması gerekenler neler?
- Ben, însan Haklan Eğitimi Onyılı
Ulusal Komitesi'nin başkanıyım. Bu
komite, Eylül 1998'de çahşmaya
başladı. On ay çahştıktan sonra -
durum saptaması yaptıktan ve ilgili
programlar ile kitaplan inceledikten
sonra- Insan Haklan Eğitimi Türkiye
Programı'm hazırladı. Belki benim
tarafımdan söylenmesi ayıp kaçar,
ama bu program, program olarak
örnek alınabilecek bir programdır.
Aynntılı çalışmalar yapmak ve
gerçekleştirilen çahşmalan izlemek
için çalışma gruplan oluşturduk. Bu
çalışma gruplan, ulusal komitenin
kendisi gibi, ilgili bakanlık
terrsilcilerinden, sivil toplum
kuruluşlan temsilcilerinden ve
uzmanlardan oluşuyor. Programın
bazı kısımlan uygulamaya geçirilmiş
bulunuyor, bazılannın da hazırlıklan
devam ediyor.
Bundan sonra yapılması gereken, bu
programın daha hızlı uygulanmasıdır.
Yavaş gidiyor işler. Bu programda
yer alan hedef gruplarla ilgili
çalışmalar iyice rayına oturunca,
birkaç hedef grup daha ekleyeceğiz.
Bu programı uygulamada
karşılaştığımız en büyük güçlük, bu
eğitimi amacına ulaştırabilecek
şekilde gerçekleştirebilecek eğitici
sayısırun azlığıdır. Bu az sayıdaki
eğiticilere sürekli olarak
yükleniyoruz. Sağ olsunlar, onlar bu
çahşmalara katılıyorlar, ama
yetmiyorlar.
Ulusal komitemizin hazırladığı ve
bütün bakanlıklann müsteşarlanndan
oluşan Insan Haklan Üst Koordinatör
Kurulu'nca onaylanan programı,
Sayın Başbakan, 1999 ydının
Ağustos ayında bütün bakanlıklara
ve kamu kuruluşlanna bir genelgeyle
göndermiş ve bu programın çerçevesi
içinde gerçekleştirdikleri çalışmalar
hakkında, Nisan 2000'den itibaren üç
ayda bir bilgi vermelerini istemiştir.
Böylece çeşitli bakanlıklar ve kamu
kuruluşlan, hizmet içi programlanna
insan haklan konusunu da ekledi.
Insan haklan konusunda kamu
görevlilerini bir iki saat süreyle
bilgilendirmek şüphesiz yararhdır.
Ama asıl ağırlık verilmesi gereken,
hizmet öncesi eğitimde insan haklan
eğitimidir. Bunun için yapmamız
gereken çok önemli bir şey, insan
haklan eğiticisi eğitimidir. Bunu şu
ana kadar sistemli bir şekilde
yapamadık, ama yapmamız gerekir.
Insan haklannın "yaygın eğitim''i ise
televizyon programlanyla, paket
programlarla yapılabilir. Ulusal
programımızda televizyon
kanallanna bunu yapmayı önerdik.
Hatta
tt
Özel Radyo ve Televizyon
Kuruluşlannın Eğitim, Küttür, Türk
Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği
Programlannda Yer Venneteri
GerekB Yayın Türieri ve Oranlarma
Ait Esaslar Hakkında YönetmeKk"in
6. maddesine göre programlannın
1/5'ini insan haklan programlanna
ayırmalannı önerdik. Ama bugüne
kadar, yani geçen bir yılda bunu
yapan olmadı.
Her şeye rağmen şunu
söyleyebilirim: Eğer bizim
hazırladığımız program, hazırlandığı
anlayışla ve kesintisiz olarak
uygulanabilirse -çeşitli kuruluşlar
bunu böyle gerçekleştirebilirse- insan
haklan konusunda şu anda
gözlemlediğimiz bazı olumlu
değişikliklerin daha da artacağını,
geometrik bir artış göstereceğini
düşünüyorum. Bunun için de her
birimizin, insan olma bilinciyle,
payına düşeni titizlikle ve bilgiyle
yapması gerekir.
LEYLA TAVŞANOĞLU Ülkemizde sonyıllarda felsefeye ilgiyeniden artmaya başladı gibi... '70'li ve '801iyıllarda özellikle
ortaöğrenimde yok edilmek istenenfelsefe derslerine yeniden önem veriliyor. însanın, felsefe bilgisi olmadan doğru dürüst bir
insan olamayacağının bilincine varanlar, uluslararasıfelsefe derneklerinde etkinlik gösteriyorlar. Belki defelsefe bilgisinin
PORTRE / Prof.Dr. İOANNA KUÇURADİ
1936, îstanbul dogumlu. Rum asıllı bir ailenin çocuğu.
Ortaöğrenimini htanbul'da Zapyon Kız Lisesi'nde, yükseköğrenimini
İÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümii 'nde tamamladu Asistan olarak
aynıfakülteye girdi, ancak bir yıl sonra ayrıldu 1965'teyine ÎÜ'de
doktorasını yaptu Bir süre Erzurum Atatürk Lisesi 'nde gö'rev aldu
1968'de Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümii Başkanlığı 'na
getirildL 1970 'te doçent, 1978 'deprofesör oldu. 1980 'de Türkiye
Felsefe Kurumu Başkanlığı 'na seçildi UNESCO Türkiye Milli
Komisyonu, İnsan ve Toplumbilimleri Komisyonu, Yunan Felsefe
Derneği, Akdeniz Felsefe Derneği gibi kuruluşlann üyesi;
Uluslararası Felsefe Dernekleri Federasyonu (FISP) ile İnsan Hakları
Eğitimi Onyûı Ulusal Komitesi'nin başkanu
yaygınlaşmasıyla ülkemizdeki
yolsuzluk olaylarıyla daha etkili
biçimde baş edilebileceğini
düşünüyorlar. Gençliğinden beri
felsefeye baş koyanların önde
giden kişilerinden birisi de Prof
Dr. ioanna Kuçuradi. Kuçuradi
Hoca 'yla 2003 yılında
Îstanbul 'da düzenlenecek Dünya
Felsefe Kongresi 'nin amaçlarım,
bunun felsefeciler açısından
önemini, etkilerini, insan hakları
sorununa katkılarını, UNESCO
İnsan Hakları Eğitimi Onyılı 'nı
konuştuk.
- 2003 yılında düzenlenecek 21. Dünya Felsefe Kongre-
si'nin amacı nedir?
- 2003 yılında, Istanbul'da düzenlenecek 21. Dünya Felse-
fe Kongresi, felsefe alanında her beş yılda bir yapılan, en ge-
niş boyutlu kongredir. llki 1900 yılında Paris'te yapıldı. Her
bilgi ve meslek alanında yapılan dünya kongreleri gibi dün-
ya felsefe kongreleri de, dünya felsefecilerini bir araya geti-
riyor, onlara çahşmalannı tanıtma ve tartışma olanağını sağ-
lıyor; felsefenin o anda nerede bulunduğuna ılişkin toplu bir
fikir edinebilmelerine yardımcı oluyor. Dünya felsefe kong-
releri, aynca insanlığın o anda düşünce bakımından nereye
geldiğini de yansıtıyor.
Bu kongrelere sunulan bildiriler daha sonra basıhyor, bu
da sonraki kuşaklara, fikirlenn izlediği gelişme çizgısini iz-
leyebilme olanağını sağlıyor.
Bu söylediklerim, genel olarak dünya felsefe kongreleriy-
le ilgilidir. 21. Dünya Felsefe Kongresi, 21. yüzyılın ilk kong-
resi olacak. Yeni yüzyılın dönemecinde insanhk, geçen yüz-
yıldan miras aldığımız problemlerin muhasebesini yapmak
ve üstesinden nasıl gelinebileceğıni tartışmak ihtiyacını du-
yuyor.
Bunun için toplantılar yapılıyor. Millennium Assamblesi
de bunu yapmak için toplandı. Ama bu problemlerin arka pla-
nındaki flkırler üzerinde pek durulmuyor. Bunun için biz, 21.
yüzyılın ilk felsefe kongresinin bu fikirlere ilişkin bir muha-
sebe yapmasını ve geleceğe yönelik bir mesaj vermesini de
istiyoruz: Insanlık olarak düşünce alanında bulunduğumuz
noktanın ve bunun dünya düzeyindeki oluşumlara etkileri-
nin saptanmasını; 20. yüzyılda insanlık olarak kendimize
koyduğumuz amaçlann değerinin gözden geçirilmesini ve yi-
ne insanhk olarak kendimize
21. yüzyıl için koyduğu-
muz/koyacağınuz amaçlann ve
bu amaçlann değerinin tartışıl-
masını istiyoruz. Bunun için
kongrenin genel konusunun
"Dünya Problemleri Karşısın-
da Felsefe " olmasına karar ver-
dik.
Kongre
- Birleşmiş MUletler Insan
Haklan Eğitimi Onyılı bağla-
mında toplanacak kongrenin
etkileri ne olabilir?
-21. Dünya Felsefe Kongre-
si'nin düzenlenmesi ile 1995-
2004 yıllannın Birleşmiş Mil-
letler İnsan Haklan Eğitimi
Onyılı ilan edilmesi arasında
bir ilgi yok. Bu kongre için
Uluslararası Felsefe Kuruluş-
lan Federasyonu'nun (FISP).
Türkiye Felsefe Kurumu'nun
ve kongrenin ulusal komitesi-
nin yaptığı çalışmalar ile İnsan
Haklan Eğitimi Onyılı Ulusal
Komitesi'nin yaptığı çalışmalar da ayn ayn çalışmalardır. Bu
ayn ayn çalışmalar, sanınm benim "yüzümden" sık sık ka-
nştınlıyor. Ben, hem 21. Dünya Felsefe Kongresi'ni düzen-
leyen Uluslararası Felsefe Kuruluşlan Federasyonu ve Tür-
kiye Felsefe Kurumu'nun başkanı hem de İnsan HakJan Eği-
timi Onyılı Ulusal Komitesi'nin başkanıyım. Böylece bu ça-
lışmalar, benimle ilgilerinden dolayı, kendi aralannda ilgili
olduğu izlenimi uyandınyor. Oysa ayn ayn çalışmalardır. Ne
var ki insan haklan ve insan haklan eğitimi günümüzün çok
önemli konulan olduğundan, 21. Dünya Felsefe Kongresi"nin
de iki alt konusu olacak. Kongrenin dört ana oturumundan
(plenary session'lardan) birinin konusu "İnsan Haklan, Dev-
let ve Ühıslararası Dûzen"dir; bir sempozyumun konusu da
"İnsan Haklan: Kavramlar, Sorunlar ve Geleceğe Bakış^tır
Bildiri sunulacak elli-elli beş seksiyonun ikisi insan hakla-
nyla ilgili.
- Kongrenin felsefeciler açısından önemi nedir?
- Bu kongreler, bütün dünya felsefecilerine ve felsefeyle
ilgilenenlere açıktır. Katılanlar, biraz önce söylediğım gibi,
felsefenin dünyada o anda nerede bulunduğunu ve en yaygın
eğilimlerin neler olduğunu görme olanağını buluyor. Bildiri
sunanlar, kendi çalışmalannı tanıtma ve tartışma fırsatını bu-
luyor. Katılanlann birçoğu, başka türlü doğrudan doğruya
dinleme fırsatını bulamayacağı kişileri -önemli olan ya da
önemli sayılan filozoflan- dinleme ve onlarla yüz yüze tar-
tışma olanağını elde ediyor.
Katılanlann, uluslararası meslekı ilişkilerini geliştirmele-
rine yardmıcı oluyor. Internet ortamı bugün bu tür ilişkilerin
kurulmasını kolaylaştırmıştır belki; ama yüz yüze konuşma-
nın yerini hiçbir şey alamaz, diye düşünüyorum. Bu karşılaş-
malar düşünce uyancısı oluyor. Bakın size kendi deneyimi-
mi anlatayım: Benim katıldığım ilk dünya felsefe kongresi.
Vama'da 1973'te toplanan 17. Dünya Felsefe Kongresi'dir.
O kongreden sonra, sürekli olarak başka felsefe toplantı-
lanna davetler gelmeye başladı. Türkiye Felsefe Kurumu'nu
kurma düşüncesi Varna'da oluştu. 1974'te felsefe kurumunu
kurduk ve diğer çalışmalar yanında uluslararası toplantılar
düzenlemeye başladık.
Bu çahşmalan yakından gören Uluslararası Felsefe Kuru-
luşlan Federasyonu, 1979'da, koşullanmız üyelığe tam uy-
gun olmadığı halde, bizi üyeliğe kabul ettı. Bu uluslararası
çalışmalanmızla Türkiye, uluslararası felsefe dünyasuıda ye-
rini aldı. 1998'de 21. Dünya Felsefe Kongresi'nin ev sahip-
liğine aday olunca, çok büyük bir çoğunlukla kazandık, çün-
kü nasıl çalıştığımız biliniyordu ve takdir ediliyordu.
Kongrenin pratik yararlan arasmda, birçok yenı yayını top-
lu halde bulabilme ve oldukça ucuza satın alabilme olanağı-
nı sağlaması da vardır. Çünkü birçok yaymevi, kitap sergile-
ri açıyor ve kongreye katılanlara çok indirimlı fiyatlarla bu
kitaplan satıyor.
Tanıtım olanagı
21. Dünya Felsefe Kongresi'nin dünya felsefecileri için
ayn bir çekiciliği de vardır:'Felsefenin beşiği sayılan ve top-
raklannda altı-yedi önemli uygarlığın gelıştiğı bir ülkede ya-
pılıyor. llgilenenler, birkaç saat içinde, kitaplarda okudukla-
n yerlere gidebilir, Thales'in ilk güneş tutulmasını hesapla-
dığı çevreyi görebilir, göğe bakarken çukura düştüğünü gö-
ren köle kızının kahkahalanna kulak kabartabilir, Herakle-
itos'un adalet adına Efeslilerle kavgalannı gözleri önüne ge-
tirebilir; Aristoteles' in kaçıp sığındığı ve ikinci evliliğini yap-
tığı yeri ziyaret edebilir.
Kongrenin Türk felsefecilerine sağlayacaklanna gelince:
Bütün felsefecilerimiz, çalışmalannı tanıtma olanağını bula-
caktır. Bir dünya kongresine katılmak oldukça pahalı oluyor.
Üniversitelerin çoğunun bu konudaki tahsisatı çok sınırh. Bu
nedenle, özellikle genç felsefecilerimiz kongrelere katılamı-
yor. Dikkatle hazırlanmış, dikkat çekici bildiriler sunanlara
kapılar açılabilir.
Kongrenin sempozyumlanndan biri de Türkiye'deki felse-
fe çalışmalannın tanıtılmasına aynlmıştır. Bunun için kong-
renın ulusal komitesi "2003'e Doğru" iki yıllık bir dizi çalış-
ma planlıyor. Yabancı dillerde yayın yapan felsefecilerimi-
zin sayısı az. Bu nedenle bu sempozyum bizim için ayn bir
önem taşıyor.
- Kongrede ağırlıklı olarak insan haklan eğitimi ve felse-
fe konulan işlenecek. Neden?
- Kongrede ağırlıklı olarak insan haklan işlenmeyecek.
Kongre, genel olarak felsefeyle ilgili bir kongredir. Felsefe-
nin bütün alanlan ve problemleriyle ilgili oturumlar olacak.
Her felsefeci, sunmak isteyeceği konunun, altına girebilece-
ği bir başhk bulabilecek. Işte bu çerçeve içinde insan hakla-
nna ve eğitimine ilişkin de birkaç oturum olacak.
'Felsefekeşfedlllyor' .. ... ' i
- Türkiye'nin insan hakları sorunu bakımından içinde
bulunduğu durumafelsefe kongresinin katkısı sizce ne ola-
bilir?
- Felsefe ve felsefe eğitimi, insan haklanyla ve onlann ko-
mnmasıyla birkaç bakımdan ilgilidir. Ama bu ilgiler, ulusla-
rarası düzeyde yeni yeni keşfediliyor, daha doğrusu yeniden
keşfediliyor.
Felsefenin insan haklanyla çok önemli bir ilgisi, insan hak-
lan kavramlannın içeriklerinin belirlenmesinde karşımıza
çıkıyor. Bu alanda kavramlar, aynı zamanda ölçütler oluştu-
ruyor. Belirli insan hakkından ne anlıyorsanız, ilgili ulusla-
rarası belgeyi de yasayı da ona göre oluşturuyorsunuz. Bu-
nun için, temel haklann içeriklerinin, bilgisel öncüllere da-
yanarak belirlenmesi gerekiyor. Bu da felsefe işidir. Bugün
ise bu tür kavramlann belgelerde temel alınan içerikleri, bu
belgeleri kaleme alanlann konsensusuna dayanıyor. Belirli bir
hakla ilgili belgelerin başında sık sık şöyle bir ifadeye rast-
lanıyor: "Bu bîldirgenin amacı için \ terimL.. anlamında kul-
lamlryor." O terime yüklenen anlam ise bazen ısabeth, çok
defa da isabetsiz oluyor.
Felsefenin İHsan haklanyla başka bir önemli ilgisi, insan
haklan eğitiminde görülüyor. İnsan haklan eğitimi, insan
haklan ihlallerini önlemeyi amaçlamalı, bunun için de şu ana
noktalara yönelmeli: llkın eğitilende. ınsan haklannı koru-
ma istemesinin oluşmasına yardımcı olmah. lnsanlar, kendi
insanlıklanna saygıdan dolayı insan haklannı ihlal etmeme-
yi istemeli. Bunu amaçlayan eğitime, insan haklannın etik
eğitimi diyorum. tkinci olarak, eğitileni insan haklannın kav-
ramsal bilgisiyle -ne olduklannm bilgisıyle- donatmayı he-
deflemeli. Çünkü bu bilgi, aynı zamanda insan haklarını ko-
ruma gerekliliğinin temelini de oluşturuyor. însan haklannın
ne olduğunu, neyi talep ettiklerini -insan onuru dediğimizle
ilgisini- bilenlerin, insan haklannı ihlal etmeleri olasılığı ba-
na oldukça düşük görünüyor. Üçüncü olarak da. insan hak-
lan eğitimi, işbaşında, bir insan hakkının belirli bir tek du-
rumda gerektirdiğini bulabihne yollannı göstermeli; yani be-
lirli bir durumun insan haklannın bilgisi ışığında nasıl değer-
lendirilebileceğini göstermeli. Bu sayılanlann hepsi. felse-
fesinin işidir.
Bunlann Türkiye'de uluslararası bir platformda tartışılma-
sı, bu insan haklan eğitımi anlayışmm Türkiye'de daha da
yaygınhk kazanmasını sağlayabilir, felsefenin kamu yaşa-
mında ne işe yaradığının somut olarak görülmesine yardım-
cı olabilir, başka ülkelerden gelen ve bu konuda arayış için-
de olan meslektaşlanmız için de uyancı bir rol oynayabilir.
Yasalarla, cezalarla ınsan haklan ihlalleri pek az önlenebili-
yor; önemli olan ihlallerin olmamasıdır. Işkence sırasında ya
da bir terör eylemi sırasında ölen bir insanı hiçbir ceza geri
getiremez.
- Türkiye'defelsefe eğitiminin yok denecek kadar a-a in-
dirilmesini nasıl karşılıyorsunuz?
- Türkiye, ortaöğretımde felsefenin okutulduğu ülkelerden
biridir. Bunlar da pek fazla de-
ğil. Dönem dönem bu konuda
bazı çalkantılar oluyorsa da. fel-
sefe dersi şu anda bütün liseler-
de zorunlu bir ders. Ne var ki, bir
dersin programda yer alması yet-
miyor. Onda neler, nasıl okutu-
luyor?
Felsefe eğitimi, öğrencilere
komprime vererek yapılamaz;
eğitilenin bir yolu yürümesı ve
bazı şeyleri kendi gözlenyle gö-
rebilecek duruma gelmesı gere-
kir. Felsefe dersini liselerde zo-
runlu ders olarak koyan sayın ba-
kana müteşekkiriz. Ancak kon-
ma amacım gerçekleştirme
umudunu verebilmesi için. bu
dersin ona aynlan süre, öğretim
programı ve metodu bakımından
gözden geçirilmesi ve daha er-
ken yaşlarda başlaması gerekir.
Etlk-felsefl eflltim
- Felsefecilerin dünya gene-
linde, insan haklan ve etik ko-
nusunduki yaklaşımlan ve so-
runlan neler?
- Dünya genelinde felsefecilerin birçoğu, insan haklannın
etik-felsefi eğitiminin öneminin farkmdadırlar. 1998 yılında
FlSP'nin beş yıllık çalışma programını oluştururken FlSP'nin
üye kuruluşlanna ve yönetim kurulu üyelerine düşünceleri-
ni sordum. tnsan haklan ve bunlann eğitimi hemen hemen
bütün cevaplarda vardı. Ancak benim uluslararası düzeyde
gördüğüm bir sorun var. Bu da böyle bir insan haklan eğiti-
mi yapabilecek felsefecilerin az olmasıdır. Bunu göz önüne
alarak FlSP'de bir komite kurduk. Bu komite, bir durum sap-
taması yaptıktan sonra, model bir program hazırlayacak ve
bu program tartışıldıktan sonra ilgililere sunulacak.
Etik de son yıllarda moda oldu, bildiğiniz gibi. Ancak,
dünya düzeyinde hâlâ 'etik'ten norm bütünleri anlaşılıyor.
Oysa yaşadıklanmızda etik sorunlan görebilmemizin ve çö-
zümü için o belirli durumlarda neyin yapılması gerektiğini
bulabihnemizin asgari koşullan felsefi değer bilgisi. değer-
ler bilgisi ve doğru değerlendırmenin nasıl yapılabileceğinin
bilgisıdir. Bu bilgilerle ancak, kişiler belirli bir durumda etik
olarak neyin yapılması gerektiğini -her zaman değilse de, çok
defa- bulabilirler.
Kişinin, bu bulduğunu yapıp yapmaması ise ayn bir sorun-
dur. Herkes kendi başınadır bu konuda. Sık sık söylediğim
gibi, kişiler normlara göre davranmaya zorlanabilirler, ama
etik olarak -değer koruyacak şekilde- davranmaya zorlana-
mazlar. Etik eylemde bulunmak, her birimizin kendi kendi-
siyle ilişkisinde bir sorundur. İnsan haklannı korumak da en
başta etik bir sorundur.
Etik konularda bugün çok sayıda çalışma yapılıyor, özel-
likle "meslek etikleri"nde bir patlama var. Bu yaygın ilgi, bir
bakıma olumlu bir gelişme olarak görülebilir, çünkü insan-
lann etik konular üzerinde kafa yorma ihtiyacını duydukla-
nnı gösteriyor; ama başka bir bakımdan da bir tehlikedir,
çünkü sağlam teorik temellere dayanmadan yapılan kopuk
kopuk çalışmalar, bir şeyleryapılıyor izlenimini uyandınyor-
lar, ama yaşamda pek mesafe almamıyor. Kişilere, çok genç
yaşta kendileriyle ilişkilerinde etik sorunlarla hesaplaşmala-
nna yardımcı olmak gerekiyor - kamburlan oluşmadan ön-
ce. Bunun için etik eğitiminin -normlar öğreten bir eğıtımin
değil, etik sorunlar üzerinde düşündüren bir eğitimin- çok
genç yaşta başlaması uygun olur.