Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 KASIM 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Işık Evleri
Amerika'da tedavi
görerek yaşayan
emekli vaiz Fethullah
Gülen hakkında
Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde dava
açılırken Fethullahçı
olarak bilinen grup,
öğrencilere
yönelik
faaliyetJerinde
yeni bir taktik
uygulamaya
başlamış...
Mahalle aralannda
kiralık konutlarda
gençlerin hafta
sonlarında
beyinlerinin yikandığı
Işık Evleri sürekli yer
değiştiriyormuş...
Hani, polis olur da,
yıllardır adreUerini
çok iyi bildiği ve
görmezden geldiği
evlere baskın
düzenlemek zorunda
kalırsa Işık Evleri
sıradan insanlann
evleri görünsün,
ihbaıiar asılsız çıksın
diye!
Verem
Sağlık
Bakanlığı'ndaki
türbanlı
personelin
giderek azaldığı
gözleniyor... Sanmayın
ki türbanlılar, başlannı
açıyor... Hayır...
Bilakis, koruma
amacıyla türbanlılar
Verem Savaşı Daire
Başkanlığı'na
gönderilip gözden ırak
tutuluyor.
Etektronik posta: deftasomecumhuriyet.corn.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Siyasi partilere, Hazine'den
trilyonlarca lira
verilecekmiş...
"Paravla sivaset olmaz!"
M stanbul'da 19. kez kitap fuarı açıldı. Kitaplar
ve yazarlan, okurla buluşuyor... Daha dürte ka-
dar, Kenan Evren'li yıllarda, fuann kapısında
polis beklerdi; sakıncalı kitap ve şahıslan alıp
götürmek için...
Prof. Dr. Şerafettin Turan'ın Türk Kültür Tarihi"
kıtabı genişletilmiş üçüncü basımıyla Bilgi Yayıne-
vi'nden çıktı... Kültür tarihimizden de görüyoruz ki,
kitapla aramız pek iyi olmamış...
Gırtenberg'ın 1448'de ilk basımevini açmasın-
dan 281 yıl sonra, 1729'da Ibrahim Müteferrika sa-
yesinde Osmanlı'nın Türk tebaası, matbaayla ta-
nışmış fakat basılması uygun görülen kitaplan birfet-
vayla Şeyhülislam Abdullah Efendi belirlemiş...
Matbaa açılmış da ne olmuş derseniz; 17 kitap-
tan 13 bin 200 adet basan Müteferrika, birçok güç-
lükle karşılaşıp evindeki matbaayı 1742'de kapat-
mış...
Osmanlı'nın Müslüman olmayan tebaasından Mu-
Kitaplarla
seviler'e 1493'te, Emneniler'e 1567'de ve Rumlar'a
1617'de matbaa kurma izni verilmiş...
Allah ve Peygamberin adları baskı altında, bir ma-
kinenin baskısı ile yazılamayacağı için Kuran'ın ba-
sımına izin verilmemiş... Kuran ilk kez 1542'de Av-
rupa'da basılmış ve el altından Osmanlı ülkesine
getirilip satılırmış...
IV. Mehmet döneminde Istanbul'da bir Ingiliz'in ki-
taplan arasında Kuran bulununca, bütün kitaplar
denize döktürülmüş...
Avrupa'da basılan ilk Türkçe kitaplar, Geronino
Meziger'in ve De Ryö'nün hazırladığı "Türkçe Gra-
mer"lermiş... Yıl 1612 ve 1630... Doğrudan doğru-
ya Türkçe basılan ilk metin ise Paris'te 1615'te ol-
muş; 20 Mayıs 1604'te Fransa ile Osmanlı arasın-
da imzalanan bir anlaşmanın metni!
Müteferrika'nın kapattığı matbaaya dönersek, Mü-
teferrika'nın ölümünden iki yıl sonra 1745'te Kadı
Ibrahim ve Ahmet Efendi matbaayı alıp ışletmeye
başlamış fakat onlar da umduklarını bulamayınca
1756'da matbaa yine kapanmış... Aradan çeyrek
yüzyıl geçmiş; matbaanın işletme hakkı 1784'te bir
tekei olarak tarihçi Raşit ve Vasıf efendilere devre-
dilmiş... Ancak Sadrazam Halil Hamit, Müteferrika'ya
verilen tefsir, hadis, fıkıh gibi dınsel konuları içeren
kitaplara verilen basım iznini kaldırmış, dini kitapla-
ra basım yasağı getirilmiş...
18. yüzyılın sonuna dek Müteferrika'nın matbaası
Osmanlı'nın Müslüman tebaası için tek matbaa ola-
rak kalmış... Ikincı matbaa Mühendishanei Bahrii
Hümayun'da yani denizcilik okulunda açılmış...
Istanbul'da kitap fuarı açıldı...
Kenan Evren, Marmaris'te resim yapıyor...
Fuann değerini bilelim!
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutku(u yahoo.com Hey taksı.. TRENDı takıp et!
Valilik Kütüphanesi'nin kasetleri
Izmir Üçkuyular'da, Rıza
özmenoğlu llköğretim Okulu'nun
tam karşısına bir kütüphane
açılmış... Kütüphanenin binasından
çok, beyaz zemin üzerine eflatun
harflerle yazılmış tabelası dikkat
çekiyor:
Valilik Esentepe Kütüphanesi...
Ne demekse...
Türkiye Cumhuriyeti Izmir Valiliği
falan değil, doğrudan ve tek başına
Valilik!
Kütüphanenin eflatunlu tabelasına
ek olarak ön cephedeki pencereye
de bir dosya kağıdı yapıştınlmış...
Kağıtta keçeli kalemle başka bir
isim yazıyor:
Hüdaverdi Vakfı Kütüphanesi.
Belli ki henüz karar verememişler...
Kütüphanenin adı Valilik mi olsun,
Hüdaverdi mi? Belki orta yolu
"Valiverdi'de bulurlar!
llköğretim okulunun hemen
karşısında olduğu için
öğrenciler kütüphaneye
kolayca girıp çıkıyor...
Fakat kütüphanede oturup kitap
okumak yerine öğrencilerin binaya
girip çıktığı gözleniyor...
Ve çıkışta çocuklann ellerinde birer
kaset... Kasetler, dini vaaz kasetleri!
Aynca bir de anket yapılıyor...
- Evde kimler namaz kılıyor?
Anneniz namaz kılıyor mu? Babanız
namaz kılıyor mu?
Bütün bunlar Alaaddin Yüksel'in
valilik yaptığı Izmir'de "Valilik - ,..
Kütuphanesfnde oluyor!
ÇED KÖŞESÎ
OKTAY EKİNCt
Yatağan ve '750 Plaket'...
Son gunlerde ıkı "çevre habe-
rini" bırlıkte okuduk...
Yedıncı Cumhurbaşkaru Kenan
Evren, kendisıne venlen "750
plaketi" tutup denize attığı ıçın
ÇevTe Bakanı Fevzi Aytekin'ı çok
ktzdınmş. "Eğer bunuyaptıysa
snçtur" diyen Aytekin, Evren'e
venlmesı gereken "cezayı" da
şöyle açıkladr "Deniz çöplük de-
ğil; cezası 2 milyar liradan baş-
üyor..." (2 Kasım 2000/gazeteler)
Çevre bakanımız, eskı cumhur-
başkanına "şükran belgesi" ola-
rak sunulan plaketlere "çöp" dı-
yecek kadar "müthiş bir duyar-
ülık" ıçınde olduğunu kanıtlar-
ken Yatağan'da faalıyetını "ya-
sadışı" olarak sürdürmeye devam
eden termık santral da "ölümcül
zehirini" buılerce kışının üzen-
ne saçtı...
Yüreğınde az buçuk "insan sev-
kentsel-doğal ve hatta arkeolojık
SİT alanlanndakı "ayrıcalıklı
imar tahribatını" devreye sokan
1982 tanhlı Turizmi Teşvik Ya-
sası'nı ve ormanlarla birlıkte ta-
nm alanlannın da koruma huku-
ku etkısi2 kılmarak talan edılme-
sıne yasal dayanak oJuşruran çok
sayıda kararnameyı onaylayıp "yû-
rürlüğe soktuktan" sonra Ar-
mutalan'dakı yeşıl yamaçlaıa ın-
şa edılmış yenı evıne yerleşen Ke-
nan Evren'ı yıne aynı gunlerde
"hoşgeldfniz" törenlenyle ku-
caklayıp, "artık bizim ü'derimiz-
siniz" dıyenler de "Mannaris'te-
ki çevre gönüllüleri" (!) değil
mıydı?..
Gökova Körfezi'ndekı Kemer-
köy Terrruk Santrah'nın "yer se-
çiminde" ıse ılerleyen yıllarda;
"Bana havadan başka yer gös-
terdiler ve yanılttilar" şeklınde-
YÖKün verdiği "profesörlük" plaketi de arbkdenizde mi?..
ghî" olan hemen heıkes "arük bu
canavarı durdurun" dıye yetki-
lılere seslenırken, santralın neden
bu şekılde çalıştırıldığı da gaze-
telerde şöyle yer aldı: "Ankara,
valinin bile sözünü dinlemiyor;
baca gazı arıtma tesisi devreye
girene kadar santralın sürekli
durdurulması kararını ııygula-
mıyor..."
Bu karar aslında valmın değil,
"mahkemenin" Yatağan'dakı
otuz bın kişının yaşamını koru-
mak ıçın alınmış "Daıuştay ka-
rannı" dınlemeyen hükümet üye-
len arasında, denızlerımızı Ev-
ren'ın plaketlenne karşı koruma-
ya çalışan Çe\Te Bakanı Fevzı Ay-
tekin de var...
*••
Bu ıkı haben yan yana okudu-
ğumda, aklıma ister istemez şu
soru takıldı: Acaba, Evren'ın sak-
layacak yer bulamadığı ıçın deni-
ze atngı 750 plaket arasında, "çev-
reye saygısı" nedeniyle verilmiş
olanlar da var mıydı?..
Anımsıyorum, cumhurbaşkan-
hğını bırakıp Ankara'dan Mar-
maris'teki evıne taşındığı gûn,
Resmı Gazete'de de "son onay-
ladığı" kararname yayımlanıyor-
du. Konusu ıse; "Koruma alan-
larındaki imar yasağı nedeniy-
le tesislerini yapamayan rurizm
yıtınmcılarma kıvılardaki or-
manlık alanlardan öncelikli ola-
r»k yer verilmesi..." şeklındey-
Türkiye'de ıslah imar planla-
nyla "yasal kent yağmasını" baş-
latan 1983-1984 "af'yasalannı,
kı bır açıklamayla "özeleştiri"
yapan Kenan Evren, ışte böylesi
bır "hizmet" anlayışına "teşek-
kür" ıçın venlen plaketleri, bel-
kı de hanı o çok sevdığı doğaya
"annağan" etmış olmak için de-
nızın gızemli dennlıklenne "ema-
net" olarakbırakmayı uygun gör-
müştür.
Ancak, nıyetı bu olsa bile, pla-
ketlere "çöp" dıyen Çevre Baka-
nı'nın bu suça 2 mılyar lıra ceza
kesmesmden çok daha etkin bir
"yaptınm" daha var. O da, 750
plaketin "Idmler" taraftndan Ev-
ren'e venldiğini (gerekırse "dal-
gıçlan" görevlendırerek) saptayıp
karnuoyuna ılan etmek... Kımbı-
lır, belkı aralannda "Çevre Ba-
kanhğı'nın da plaketi" vardır...
• • •
Sözü yenıden Yatağan'a dönerek
noktalarsak şunun da altını çiz-
mek gerekiyor: Termik santralın
bacasından çıkan "kükürtdiok-
sit", sadece bölgeyı ve yöre hal-
kmı değil, tüm Türkiye Cumtau-
riyeti'm, "ûlkesiyle ve milletiy-
le" zehrrliyor...
Çünkü yüksek yargı, öncekı yıl
"Türk Milleti adına" verdiği ka-
rarda, "desülfürizasyon tesisi ku-
rulmadan" santralın çalıştınlma-
sını. bılımı ve toplum yararuu te-
mel alan "TC hukukuna aytan"
buldu. Bu karara "meydan oku-
yan" bır santral bacası ve aynı
bacaya "meydan oku" dercesine
"devam et" karan alan hükümet-
ler, ülkeyı aynı zamanda "hukuk
dışıük" kültürüyle de zehirlemiş
ohnuyorlarmj?..
KÎM KlME DUM DUMA BEHIÇAK behicakfğ turk.net
ÇtZGÎLÎK KÂMİL MASARACI
H A R B t SEMÎH POROY semihporoy@yahoo.com
KEDİ LEVO APTÜÜKA
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Kosım
S/MEMAOA B/R GULJDURU USTASf <-'mfilr»-\
196O'TA 8U6ÜM, ÜHLÛAMe/ttKAU SESSİZ SlMBMA PEVftl rÖM£TM£Mİ VS
rsrofje COMVU/Y) MQCK SEUNET, eo YAŞIUDA ÖLOÛ.
OAJUN YAf>ITLARt,KABAKTE(l,D<rALO6 YA DA PO£UM
eilLOUfUJLERt O£ĞIL, YALIN ANLAMM
6ULDU&EN FILMLE&CH. SURATA Hg£MA
U PASTA FtKUmLAAJ, PÜŞÛP-KALtMAU,
KÖTBKLİ, KOVAIAAHACAU, "SİJ9PST7C*:* O&JEAI TVK-
Bu FiLMLEgP£, ZAA4AMN BAJ UAILÛ OYUN-
CULfi&t R.OL ALtet*. SUAIlAR AGASIHDA, CHARLIE
CHAPLINCŞARLO}, MACIC stt/Aiu, f^rry Ae- -
BUCKLE, MABEL A/CUSMAA/Û 6l8< ACHAg. SAYILA-
BİLİRDİ. AYtaC/l, '8ATNIN6 SBMirtes'(PiAJ SÛ-
ZBLL£Rİ Ve B'/e GÜUP GEAIÇ GULDÜBÛ OYUNCU.
SUMUH OLUŞTURPUĞU "KEYSTDNE COPS"DA
FİLMLERINE AYKI BİZ. ÖZELLJK. KATARtH.
OEKI
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Yılın En Komik Olayı
Nüfus sayımı gibi "ciddi" bir işin bır anda, "yılın
en komikolayı"na dönüşüvermesi arzu edilen bir şey
olamazdı elbette... Sayısı, 65 mılyon tahmin edilen
nüfusumuza sayım günü sokağa çıkma yasağı kon-
muş, yüz binlerce sayımcı sabahın erken saatlerin-
den itibaren yollara duşmüştü. Kentlerde, kasaba-
larda, köylerde kapı kapı dolaşıyorlar, hepımizi tek
tek sayıyorlardı... Turıstler bile sayıma dahil edil-
mişlerdi bu kez. Otel lobilerinde, gemi güvertelerin-
de, tur otobüslerinde alınlarında bıriken ter damla-
cıklarını silerek sayımcılann sorularını yanıtlıyorlar-
dı... Hava limanlarımızın yolcu salonları, gümrük ka-
pılanmız yerli yabancı tıkma tık insan doluydu... Ge-
len her uçakla, her gemiyle, her otobüsle, her tren-
le insan sayısı da artıyordu. Kafeteryalarda yiye-
cekler tükenmiş, tuvaletlerin önünde uzun kuyruk-
lar oluşmuştu... İş, bu kadar "ciddi" tutulmuştu ya-
nı...
Üstelik 30 trilyon kadar da para harcanmıştı... İlk
başlarda kimi arkadaşlarımız gazetelerdeki köşele-
rinde, televizyonlardaki programlannda bu uygula-
mayı eleştirmişlerse de, bakmışlar yapacak bir şey
yok, vazgeçmişler.. yeniden başka konulara dönmüş-
lerdi... llgililer de zaten, "Buson!" demişlerdi. Bizi
bir daha eve kapatmayacaklardı... Ne var ki, bura-
ya kadar bayağı "ciddi" yürüyen işler bir hafta son-
ra, sayımın en yetkılı ağzından yapılan açıklamayla
bir "komedı"ye donuşmuştü. Buna göre 1996 yılın-
da 62 milyon 697 bın olan nüfusumuz, olağanüstü
bir patlamayla 71 mılyona fırlamıştı! Akıl alacak gi-
bi değildi, ama ilk değerlendirmeler, nüfusumuzun
dört yılda neredeyse Belçika'nın, Portekiz'in nüfus-
lanndan daha fazla; Norveç ve Danimarka'nın top-
lam nüfuslan kadar arttığını gösteriyordu... Isviç-
re'nın nüfusu 7 milyon, Isveç'inki ise 8 milyon 800
bindı. Biz ise bin dört yüz altmış gıinde tam 8 mil-
yon 300 bin artmıştık!
Eğer bu artış oranı doğruysa, Avrupa Birliği'ni
"hayal" bile edemeyecektik artık. Her şey bir anda
altust olmuştu... Bizi aralanna almamakta direnen
Norveçlilere, Isveçlilere, Danimarkalılara, Lüksem-
burglulara, Portekizlilere, Avusturyalılara ne diyecek-
tik bundan sonra? "Bizden niçin korkuyorsunuz"
diye nasıl soracaktık? Yanıtı önceden bellı değil miy-
di bu sorumuzun? Nüfusumuz 71 milyon olunca, ki-
şi başına düşen gelirimiz de düşecekti doğal ola-
rak. Bu, basit bir bölme ışlemi, bir hesap işiydi, fa-
kat çarşıya uymuyordu... Bu sayılarla, uluslararası
gelir istatistıklerinde yenıden aşağılara yuvaıiana-
caktık. Nüfus sayımıyla, kaş yapalım derken göz çı-
karmıştıkdoğrusu...
• • •
Mutlaka "bir şeyler" yapmak gerekiyordu... Sayı
açıklanıraçıklanmaz, ılgılı ılgısız ne kadar "devletbü-
yüğü"varsa,televizyonlarakoşuşmuşlardı. "N'ayır..."
dıyorlardı, "nüfusumuzasla 71 mılyon n'olamaz!.."
Kimı beldelerin, ilçelerin, kentlenn beledıye başkan-
lan "sayım suçlusu" ilan edilmişlerdi. Ankara'dan da-
ha fazla para kopartmak için sayılan şişirmişler, bir
çuval inciri berbat etmişlerdi!.. Aslında 65 milyon-
duk biz!.. öyleyse, neden sayılmıştık o zaman? Ola-
yı "komik" kılan da işin bu boyutuydu zaten! Dev-
let, kendi yaptığı sayıma inanmıyordu!
Değil 65 milyonluk, 10 milyonluk bir nüfusu bile,
insanlan kent, koy, kır, bayır dolaşıp, koyun gibi sa-
yarak "doğru" saptamak mümkün değildi. 1996 sa-
yımının verilerine de "işimize öyle geldiği için" inan-
mıştık aslında. Güneydoğu'daki çatışmalar nedeniy-
le ulaşılamayan mezralar, köyler, beldeler, ilçeler ol-
duğunu bilmiyor muyduk? Güvenlik güçlerinin bile
ancak çarpışarak, çatışarak girebildikleri yerlere sa-
yım memurlan nasıl girmişlerdı? Sayım sonrası, ül-
kenin dört biryanından, hatta il merkezlerinden yük-
selen "Sayılmadık! Sayılmadık!" seslerini duyma-
mış mıydık? Her şey o kadar komikti ki.. Dört yıl ön-
ce halk, "Sayılmadık!" diyor, sonuçlara itiraz ediyor-
du. Şimdi ise ış tersine dönmüştü. Bu kez devlet iti-
raz ediyor, sonuçlarda "yüzde 10'lukbirşişirme"oi-
duğunu söylüyordu. Isviçre'nin nüfusu kadar bir
"kayma" idi bu!
Sayım yinelenmeyeceğine göre sonuçlar, masa ba-
şında düzeltilecekti. "Resmi" bir sayı açıklanacak-
tı. Sonra bu "resmi" sayı temel alınarak, kişi başı-
na düşen gelinmiz, nüfus artış hızımız hesaplana-
caktı! Bu verilere baktıkça, hepimiz mutlu olacak-
tık... Her şey bizim mutluluğumuz için değil miydi
zaten? Hem, "fcom/fr"olmaktan, "komik" yaşamak-
tan kim ölmüştü ki bugüne kadar?..
Faks:0212-723 84 97
(e-posta: dkavukcuoglu(a tuyap.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
l/"Çalma,hır- ..
sızlık" anla-
mmda argo söz- 2
cük. .Halkede- 3
bıyatı şıırının
ölçüsü. 2/ Kısa
ve kestırme
yol... Baymdu",
mamur 3/ Bır
bağlaç... Çıko-
lata, şeker ve
sütle yapılan
ıçecek.4/Yığıt, 9
kahraman...
Sovyetler Bırhği'nın
ünlü önden. 5/ Bora-
zankuşu da demlen ve
2
Güney Amenka or- 3
manlarında yaşayan 4
kuş. 6/ Hayvanlann 5
bağlandığı gölgelık..
Eksiği olmayan. 7/ Evın
1 2 3 4 5 6 7 8
ikı bölümü ya da ıkı
oda arasındakı dar ge-
çıt... Boru sesı. 8/ De- 9
nız gıysisı... Edremıt Körfezı kıyısında tunstık bır yö-
re. 9/ Büyük kent serserısı... Toz ılaçlann ıçme konul-
duğu, yutulmaya uygun küçük kap.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Osmanlı devletı ılen gelenlenmn kullandığı bırbı-
çak türü... Tıbetlılerde ve Moğollarda Buda rahıbi. 2/
Gerçek... Halk dılınde negatıf fotoğrafa verilen ad. 3/
Bır spor takımının gözde oyuncusu... Tropıkal bölge-
lerde yaygm bıçımde yetıştınlen bir meyve ağacı. 4/
Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peymr...
Tabam tahtadan yapıknış den ayakkabı. 5/ Görünüşe
göre olacağı sanılan 6/ Spor karşılaşmalannda oyunu
yöneten sorumlu kışı.. Sazı kurmaya yarayan burgu.
II Sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklılığı kükürtle arttı-
nlmışkauçuk. EskıMısır'dagüneştannsı.8/Yapma-
cıklı, sahte... Vücut ısısı. 9/ Doğalgazın önemlı brr bı-
leşenı olan gaz... Dışlen kaplayan beyaz ve sert doku.