Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24KASIM2000CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Köy Enstitüleri'nin kapatılmasıyla öğretmenler gericiliğin hedef tahtası, yoksulluğun tutsağı oldu
Başöğretmen'in öğretmenleri
DUZYAZI
• 1945'ten sonra hızla
örgütlenen ırkçı ve dinci
şovinizra cumhuriyet
aydınlanmacılığına balta oldu.
Aıtık köy öğretmeninin
görevi köy imamına
aktanhyordu.
P r . NıYAZtALTUNYA
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Gü-
nö.
24 Kasım, aslında Harf Devri-
mi'nin günüdür. 1 Kasım 1928'de Ye-
ni TûrkHarfleri'nin kabulü ile ilgili
yasa çılctı. Toplumu okur-yazar kıl-
mak ve yurttaşlara Cumhuriyet ilke-
lerini benimsetmek üzere bir Halk
Eğitimi Seferberliği gerekiyordu. Bu-
nun için MilletMektepleri açıldı. Ata-
türk, bu kurulusun yönetmeligini 11
Kasım 1928 günü onayladı. 24 Kasım
1928 günü Resmi Gazete'de yayımla-
nan bu yönetmeliğin 4. maddesi Ata-
türk'e "Başögretmen" sanı veriyor-
du.
24 Kasım. 1981"den beri Öğret-
menler Günü olarak kutlaruyor.
Tüm devrimciler gibi Atatürk de
eğitimin gücüne inamyordu. Bu ne-
denle öğretmenlere değer verdi ve
devrimin kökleşmesi için onlara bü-
yük görevler yükledi. Onun şu sözle-
ri, öğretmenlerden bekJentilerini
açıklamaya yeter sanırım:
''Öğretmenler! Yeni nesH, cumhuri-
yetin fedakâr öğretmen ve eğiticüeri
sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil si-
zin eseriniz olacaktır. Eserin değeri, si-
zin becerinizin ve fedakâriığuuzm de-
recesiyle oranüb olacakor. Cumhuri-
yet, düşünce, beden, bilim ve tekniği
kullanma yönünden yüksek nitelikte
konıyucular ister. \eni nesü bu nitelik-
te yetiştirmek sLrin elinizdedir. Bu seç-
ltin ödevinizin gerçekleşmesine kendî-
nizi büyük bir özveri ile adavacağıruz-
dan hiç kuşkum yokhır./ArkadaslarL
Hiçbir zaman aklınızdan çıkmasın ki,
Cumhurijet sizden 'fikri hür. vıcda-
nı hür, irfanı hür' nesiller ister!.." (24
Ağustos 1924, Ankara'da Öğretmen
Birliği Kurultayf nda).
Atatürk'ün, öğretmenlerle ilişkisi
cumhuriyetten önce başlar. Örneğin,
O, Temmuz 1920'de Ankara'da kuru-
lan öğretmenler Birliği'nin "haıni-
sFdir (koruyucusu). O, bu örgütün
1921 Temmuzu"nda yaptığı "Eğitim
KurultavTnda, kadm ve erkek öğret-
menlerin birlikte oturmalannı hazme-
demeyen gerici milletvekillenne kar-
şı örgütten yana olmuşrur. Bu örgüt.
26 Haziran 1922 günü yayımladığı
bildiride, "onursal başkan" Gazi
Mustafa Kemalın öndcrliğinde yü-
rütülen Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve
Türk devrimini tüm gücüyle destek-
lediğını belirtmiş, bu yüzden yine ge-
rici milletvekillerinin hücumuna uğ-
ramıştır. Ancak, "onursal genel baş-
kan'' bu saldınyı da püskürtmüştür.
Onun için öğretmenler ve örgütlerı
ona daima "Başöğretmen Atatürk"
demekten büyük bir zevk duymuştur.
Cenç Balcan Necatl Bey
"Maarif hizmetlerindeasüolan mu-
auimlikfjr."
Devrimci Milli Eğitım Bakanı
Mustafa Necati Beyin çıkarttığı 22
Mart 1926 tarihli Maarif Teşkilatına
Dair Kanun (m. 12) böyle diyor.
31 yaşında Millı Eğitim Bakanı
olan genç Mustafa Necati, bu göreve
geldığinde aynı zamanda "Öğretmen-
ler Birliği Genel BaşkanT ıdi. Onun
en zor işi, sayılan 11 bın kadar olan
öğretmenin, dörtte birini oluşturan ca-
hil, medrese kaçkını. cumhuriyeti içi-
ne sindiremeyen kesimini tasfiye et-
mekti. Eski bir öğretmen, öğretmen
dostu ve öğretmen örgütünün genel
Tüm devrimciler gibi Atatürk de eğitiınin gücüne inandı ve bu nedenle öğretmenlere değer verdi ve büyük misyon yükkdi
başkanı olan Necati Bey için bu hiç
kolay bir iş değüdi. Ancak, Necati
Bey gibi bir devrimci, Türk devrimi
karşısında tercih koyma yoluna gide-
mezdi. 1926 Temmuzu'nda onun mü-
dürler kurulu bir karar alarak öğret-
menlikle imamlığı ayırdı. Ulusal Kur-
tuluş Savaşı'na karşı çıkan ya da ona
katılmayan öğretmenler aynı yıl çıka-
nlan 854 sayılı yasa uyannca meslek-
ten uzaklaştınldı.
Milli eğitimle ilgili örgüt, sistem,
kaynak, öksüz ve yoksul çocuklann
parasız eğitimi, yeni Türk harflerinin
kullanılması yasalan ile uluslararası
ölçü, tartı ve rakamlar ile ilgili yasa-
lar onun zamanında yürürlüğe konul-
muşrur. Onun zamanında öğretmen
aylıklan yüzde 60 oranında arttınlır-
ken yeni mezun öğretmenlere 80 lira
(bir ayhğın 7 katı kadar) karşılıksız
donanm yardınu. aynca kira yardnnı
verilmeye başlanmıştır. Onun, tüm bu
önlemleri taçlandıran davranışı da öğ-
retmenlere olan sıcak dostluğudur.
Tüm öğretmenlere ve öğretmen aday-
lanna tek tek iletilmek üzere yazdığı
mektuplar "Genç Namzet" ya da
"Muaffim Arkadaş" gibi sıcak hitap-
larla başlar. Bakanlığın yayunladığı
kimi kitaplan her öğretmene tek tek
imzalayarak göndermesi, O'nun öğ-
retmene verdiği değerin bir gösterge-
sidir.
Öğretmenler ve öğretmenlik, Ne-
cati Bey'in, "okuma-yazmaseferber-
liği"ni başlatacağı 1 Ocak 1929 günü
34 yaşında ani ölümüyle yakm dostu-
nu, arkadaşını, koruyucusunu yitirdi.
Avrupa ülkelennde öğretmen yetiş-
tiren okullar Fransız Devrimi'ni izle-
yen yıllarda açıldı. Devrimin yarattı-
ğı "ulusal devİet" anlayışı, "din ada-
mı/ öğretmen" yerine, "kamu görev-
Bsi/öğretmen"i koyuyor, onun geçi-
mini kendı bütçesinden karşıhyordu.
"Kamu görevüsi öğretmen" din dev-
letinin ümmeti yerine, ulusal devletin
ideolojisini benimsemiş "yurttaş" ye-
tiştirecekti.
Kahraman flflretmenler
Osmanlı, Batı'daki bu gelişmeye öy-
künerek öğretmen yetiştiren ilk "Oğret-
men OkuhTnu (Darülmuallimin-i Rüş-
dî)'16 Maft 1848'de açtı. (Bu tarih 12
Eylül 1980 darbesine kadar "Öğret-
menlerGunü" idı). Zamanla çeşitli tür-
leri açılan öğretmen okullan modeli, II.
Meşrutiyet'te tamamlandı ve bunlann
dünya öjçeğinde çağdaş ömekleri de
oluştu. Örneğin, ünlü siyasal düşünür
ve eğitimci Mustafa Sâtı Bey'in
1909'da müdürlüğünü üstlenerek "ıs-
lah" ettiği tstanbul Erkek Öğretmen
Okulu, çağdaşlıkta bugünkü eğitim fa-
kültelerimizin çoğunluğunu sollayacak
nitelikte idi. Cumhuriyetin ilk kuşak
eğitimcileri de büyük ölçüde bu okul-
da yetişmişlerdi.
Satı Bey Öğretmen Okulu'nun seç-
kin mezunlanndan Ismafl Hakkı Ton-
guç, Türkiye ve Batı deneyimlerini
imbikten geçirerek yepyeni bir mo-
del ortaya koyacaktı: KöyEnstitüleri.
Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940 günü
kabul edilen özel yasasına göre; "Kö-
yeyararta öğretmenvediğer meskk er-
babrnı yetiştirecekti. Ancak, enstitü-
lerin işlevi, "resmi" tanımı çok aşa-
caktı. Tonguç'un hedefi; Atatürk'ün
söyleyişiyle, "yedi asırdan beri" her
türlü haksızlığa ve aşağılık davranış-
lara uğrayan köylülerin kara yazgısı-
nı değiştirmekti.
Tonguç'a göre "Türk köyü uzun
yıDar, ânm ve sanatkârlar değü, haki-
ki iş kahramanlan bekJeyecektir. O,
bu kahramanlan kendi içinden yetiş-
tirme>e mahkûmdur". (1939)
Devletin tüm kaynaklannın II.
Dünya Savaşı'na özgülendiği bir dö-
nemde, aklın, emeğin ve yurtseverli-
ğin gücüyle yaratılan Köy Enstitüle-
ri, "kahraman" öğretmenlerin eseri-
dir. Bu özveriyle eğitilen ve sağlıklı
yaşam hakkını kazanan köylü çocuk-
îar da kendi köylüleri ile çalışacaklar-
dı. Bunu yaparken devlet de köylünün
ve öğretmenin yanmda olacaktı. Köy
öğretmenleri azıcık bir maaşa mah-
kûm edilmeyip köyde arazi kullanım
hakkı tanınıyor. alet/araç/gereç yar-
dımı yapıhyor, ÎLKSAN (llkokul Öğ-
retmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım
Sandığı) ve Yapı Sandığı gibi olanak-
larla desteklenerek, yokluğun ve ce-
haletin kör karanlığında yalnızlığa
terk edihniyorlardı. Köy öğretmeni;
köylüleriyle "aynı yazgryı" paylaşır-
ken irticaya, namerde muhtaç edilme-
yeceklerdi.
"Çok partüi" siyasal yaşama geçiş
toplumda bir özlem haline gelmişti.
Ne var ki 1945'ten sonra geçilen bu
süreç, bugünlerin olumsuzluklanm
hazırlayan ödünleri de birlikte getir-
di. "Demokrasi" ile birlikte bağnaz-
lığın her cinsi ortaya çıktı. Irkçı ve
dinci şovinizm hızla örgütlenip cum-
huriyet aydınlanmacılığına balta oldu.
Ülke, astan yüzünden pahalı "dış yar-
dunlarla" Amerika'ya bağlanma yo-
luna sokuldu. Dışa bağımlılık sürecı,
1950'den sonra Demokrat Parti (DP)
iktidannda daha da hızlandı. Cum-
hurbaşkanı Ceial Bayar'ın, "Ülkeyi
küçük Amerika yapacağız" sözleri,
emperyalizme karşı Lozan'la taçlan-
dırümış Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve
cumhuriyet devrimini inkâr anlamına
geliyordu. Bu geri dönüş süreci; din-
sel gereksinmeleri istismar edilen
yoksul halktan da azımsanmayacak
destek alıyordu.
Yarım kalan ütiş
Sonuçta, Tonguç Baba'nın düşleri
yanm kalıyor, o ekibiyle birlikte gö-
revden uzaklaştınlıp cezalandınlıyor-
du; tıpkı ateşi ve ışığı insanlığa ulaş-
hran efsane adamı gibi. Yeni süreçte
arrak köy öğretmeninin misyonu köy
imamına aktanhyordu. 1946'da yoz-
laştınhnaya başlanan Köy Enstitüle-
ri, 1950'den sonra amacından saptın-
lıp 1954'te ad olarak da kapatılıyor-
du. Öğretmenler bir yandan gericili-
ğin hedef tahtası, bir yandan da yok-
sulluğun tutsağı olmuşru.
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesin-
den sonra, 1961 'den sonra geçilen si-
vil iktidar zamanmda öğretmenler ge-
rici çevrelerin daha çok boy hedefi
oldu. Sonuçta öğretmenler, ancak
kendi güçleriyle bir şeyler yapabile-
ceklerini anladılar. Türkiye öğretmen
Dernekleri Milli Federasyonu'nun
(TÖDMF) 1963 Şubatı'nda gerçek-
leştirdiği "Büyük Eğitim Mrtingi"
maliye ve milli eğitim bakanlannın
istifalan ile sonuçlandı ve öğretmen
aylıklanna da azımsanmayacak (yüz-
de 35) bir iyileşme getirdi.
1965'te ilk kez başlayan "sendika-
laşma" yeni umutlar yarattı. Bu dö-
nemde eğitim işkolunda kurulan 100
sendika içinde devrimci öğretmenle-
rin kurduğu Türkiye öğretmenler
Sendikası (TÖS), büyük öğretmen li-
deri Fakir Baykurt'un öncülüğünde
çok güçlendi. Üye sayısrnm 55 bin ol-
duğu 1969 ArahğYnda 110 bin öğret-
mene 4 günlük "büyük öğretmen boy-
kotu" (iş bırakma/grev) bu gücün ça-
pını göstermeye yeter. TÖS, faaliyet-
ten alıkonulduğu 1971 yılında 80 bin
(yüzde 60) üyeye sahipti.
Oflretmen olculları
Cumhuriyet'in ilk yıllanndaki il-
köğretmen okullan, eğitim enstitüle-
ri, yükseköğretmen okulu; Köy Ens-
titüleri ile kız ve erkek teknik öğret-
men okullan, çağdaş dünyaya da ör-
nekolacaknitelikteydi. 1950'den son-
ra Köy Enstitüleri tasfiye edilse de
yurtsever eğitimcilerimizin sonımlu
davranmalanyla ötekiler korunabıldi.
1954'te ilköğretmen okullanndan öğ-
renci alan Ticaret ve Turizm Yüksek
öğretmen Okulu ile 1959'da öğret-
men yetiştiren birbirine ters iki ku-
rum daha açıldı. Bunlar; ilköğretmen
okullanndan öğrenci alan Ankara
Yüksek Öğretmen Okulu ile imam-
hatip okullanndan öğrenci alan tstan-
bul Yüksek Islam Enstitüsü'dür. Bu
ikilik, 1945'ten sonra siyasal yaşam-
da girilen ödüncü sürecin ürünü idi.
Ankara Üniversitesi'nde 1965'te
açılan eğitim fakültesi bir süre Gazi
Eğitim Enstitüsü ve öğretmen okulla-
nnın birikimini sömürdü; sömürülen
kurumlar kan kaybederken fakülte de
uzun zaman gelişemedi. Çünkü, öğ-
retmen yetiştirme gerçek ikliminden
kopmuştu. 1980'lerde doğru eğitim
fakülteleri kısmen gelişti ise de onla-
ndaYÖK"yok"etti.
ORHAN BİRGİT
Kamuoyu Sessiz Kabnaymca..
Verilen en son vade olan Şeker Bayramı'na bir ay
kaldı ama; af yasa tasansı henüz tam şeklini almadı.
Resmi olmayan açıklamalar, özellikle hükümeti oluş-
turan partilerin, çıkartılacak yasada hangi suçlann af
kapsamına girmemesi gerektiğinde görüş birliğine u-
laştklannı gösteriyor.
Toplumsal olaylarda, kamuoyunu en fazla tedirgin
eden sorun ne ise, o sorunun üstünün kapatılmasına
yönelik yasal girişimlerin, söylenti halinde bile olsa ne
ölçüde tepkiye neden olduğunun en somut ömeğini
batık bankaları hortumlayanlann koşullu bağışlanma-
sı haberleri karşısındaki cephe ortaya koydu.
Koşullu bağışlanma, yani yürüriükteki Bankalar Ka-
nunu'nun 23. maddesine göre banka sahibi ya da yö-
netim kurulu başkan ve üyelerınin batınlmış mevduat
karşıhğını, soruşturmanın tamamlanmasından önce
öderneleri halinde ne türlü bir ceza indirimine tabi ola-
caklannı bildiren maddelerin af tasansına aktanlacağı
haberieri bile, en saygın işadamlarından başlayarak
ezici çoğunluğun sert tepkisi üzerine gündemden çı-
kartıidı.
Çıkartılmakla kalmadı; halkın "hortumculara da mı
af" diye isimlendirdiği bu önerinin sanal gündeme ge-
lip nasıl çöreklendiği bile belgelenemedi. Çünkü hor-
tumlamaya af önerisi, sahipsiz kaldı.
Hükümeti oluşturan partiler, biryakartopa dönüşen
önerinin ilk sahibi olarak birbirlerinı göstenmeyi yegle-
diler. Gerçi MHP bu konuda baştan beri açık tutum al-
dığı için kendisini kolaylıkla suçlamalann dışında bırak-
masını bildi arna, ANAP ve demokratik sol parti DSP
arasında, hâlâ sonucu alınamayan tartışmanın sürdü-
ğü görülüyor.
Tartışmada en haksız durumdaymış gibi görünen
partinin, hükümerin büyük ortağı DSP olduğunu söy-
lemeliyim.
Aslında kim ne derse desin, yapısal durumu itiba-
nyla hortumculann af kapsamına altnmasını istemesi
gereken en son partinin de yine DSP olmasına inan-
dığımı da.
Ama, anlaşıldı ki Adalet Bakanlığı, kendisinden is-
tenilen bir ev ödevini birkaç atternatrfi ile taslak haline
getirip öncelikle koalisyonu oluşturan partilerin lider-
lerine sunarken bakanhk bürokratlan, devletin batık
bankacılarca hortumlanmış 12 milyar dolannı bu yol
ile acaba kurtarabılir miyiz düşüncesiyle, taslak içine
kayıt düşmüşler. O kayıt, Adalet Bakanı'nın partisinin
malı olarak medyamız tarafından kamuoyu önüne ge-
tirilince de, olmuş sıze hortumculann affının iktidann
en büyük ortağınca istenildiği.
Ne yapsın kamuoyu?
Haberin aslını faslını anlatan yok. Bürokratlann tas-
lağı ile bir siyasi partinin sahip çıkacağı tasan ya da
öneri paketinin arasındaki farkı ortaya koyan yok.
Ta ki, sokağın homurtulan milletvekillerimizin kulak-
lannı tırmalamaya başlayıncaya dek.
Işte o homurtulann, taslak bu hali ile bir öneri pake-
ti haline gelir ise ayak sesleriyle takviye edilebileceği
anlaşılınca, duruma el konulma gereği kendisini gös-
teriyor.
Ve DSP'nin de, yakar topun sahipleri arasında d -
madığı açıklanıyoıi
Böylece "Sen hortumladığın paralan Hazine'ye ver,
ben de sana özgürtüğün kapısını açayım" türünden bir
çözümü, partamentoya gelmesi şöyte dursun, o par-
lamentoda ışlev yapan partilerden birisinin dahi üst-
lenmediği kayrtlara geçirilmiş oluyor.
Cami avtusuna bırakılmış bebeği, soguktan don-
madan ya da açlıktan ölmeden önce bulursanız önce
karakola sonra devletin çocuk yuvastna teslim eder,
anasını da babasmı da aramanın faydası olmadığını bi-
lirsiniz.
Ama politika kulvannda nesebi belli olmayan bir
öneriyi, haksız bir biçimde bir siyasi partinin malı yap-
maya kalkışırsanız ne olacaktır?
Burada, organlan tam olarak işlermemenin kusuru-
nu ödemek gibi ıleride bile zaman zaman kapınızı ça-
larak size sıkıntı verecek bir durumla karşı karşıyasınız.
Adalet Bakanınız, kendi teknokratlarının hazırladıgı
birtaslağı, son ana kadar partisinin malı gibi gösteren-
lere açıktan vaziyet almamış ise..
Meclis grubunuzun başkanvekilleri, yönetim kurul-
lan, "Biz iktidar partisiyiz; hükümetin bürokratlannca
hazırianacak taslaklarönce bizim süzgecimizden geç-
meli ve katkımız istenilmelidir" demeyi akıl etmemiş-
lerse..
Milletvekilleri, grup toplantılannda, sadece sayın ge-
nel başkanların haftalık durum raporlannı kamuoyuna
açıklamalanyla yetinilmesinin günün birinde küçüklü
büyüklü trafık kazalanna yol açacağı gibi bir kuşkunun
içinde olmamışlarsa..
Arada bir böyle ani lastik patlamalan ile karşılaşabi-
lirsiniz. Dua edin ki rot kınlması olmadı.
Yine dua edin ki, partinin Genel Başkan Yardımcı-
sı Sayın Rahşan Ecevit, o ucube haline dönüşmüş
tasanya bakarak bu haliyle affın kendi tasansı olma-
dığını kamuoyu önünde söyledi ve Hazine'den so-
rumlu Devlet Bakanı Sayın Recep Önal. ateş bacayı
sarmadan kabine arkadaşı Sayın Hikmet Sami
Türk'e mektup yazıp hortumlama affı söylentilerinin
seçim bölgesi Bursa'nın dağ köylerinde uyandırdığı
öfkeyi aktardığını, Milliyet gazetesi aracılığı ile kamu-
oyuna açıkladı.
Faks:0212-677 07 62
E-mail:obirgit(( e-kolay net
ÖLf»r.\l\J5.1/L/>D4"
RUHİ SU
SANATGECESİ
"TÜRKÜLER
İMECESİ"
m . URMOÇ (Opfra SmKçısı); 'Türinfcr
TuncfrTERCAN KJpmSmmpıl ;
OmğrYİIMAZ İÖperıTSmiçat); 'fârkfiler*
Su Semah. Gnto; (!M SPınm
Orrtmtn fılr.Sı f>iw K Smf Vıt/bdn
ÖĞRETMENLER, YENİ NESİL
SİZİN ESERİNİZ OLACAKTIR.
M. KEMAL ATATÜRK
BÜTÜN CUMHURİYET ÖĞRETMENLERİNİN
ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLARIZ.
ÇYDOKADIKÖYŞUBESİ
İSTANBUL1. SULH HUKUK HÂKtMÜĞt'NDEN
Dosj-aNo: 2000/519 VasıT.
Hastalıği sebebiyie mahkememızce vesayet altına ahnan Havva
Hidavet Kantemır'e Barbaros Bulvan, Kışlaönü Durağı. Gamze
Apt. No: 36, D: 18 Beşiktaş-lstanbul adresıode birlikte ikamet et-
tıkleri Ayla Tumısluoflu'nun vesayetı altına alınmasına kaıar ve-
nldi. flanolunur.2.11.2000 Basın:66610
Cumhuriyet ÖğretmenJerine Çağn
N9
Çağdaş Türkiye'nin Gelecek Güvencesi
"Cumhuriyet Öğretmeni Olmanın
Sorumhduğu"
adh foruma ve
"Türk Sanat Müziği Koromuzun"
vereceği konsere onur vermenizi dileriz.
Ç.YJ)J).
Genel Merkez ve Farih Şubesi Etkinliği
Atatürk Kültür Merkezi / Taksim
27 Kasım Pazartesi 18.30-21.30
ELEMAN
• Cumhuriyet'in Kültür Hizmeti Kitaplan'nı
Türkiye genelinde takrm olarak pazarlamak için bay
ve bayan elemanlar aranıyor.
Yirmi Dokuz Ekim A.Ş.,
Şerefefendi Sok. No: 5
Cağaloğlu/tSTANBUL.
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
SEÇİL DOĞAN
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
NESRlNOKAN
Boğaziçi'liden Ingilizce ders verilir
0532 782 8 67
KOOP-C'den
DOSTLUKVEDAYANIŞMA YEMEĞ1
•-. • Cumhuriyet Mahallesi hizmet birimleri kapsamında kurulan
"OKUR ÇEVRE KÜLTÜR ve İŞLETME KOOPERATİFİ"
gerek ortaklan, gerekse Cumhuriyet Mahallesi projesinde yer alan tüm
mahalle sakinleri ile tamşmak, kaynaşmak ve daha sıcak ilişkiler kurmak
amacıyla bir
"DOSTLUK ve DAYANIŞMA YEMEĞ1" düzenlemiştir.
25 Kasrm 2000 Cumartesi günü Saat: 19 da ARMADA OTEEde yapılacak
(Sultanahmet-Ahırkapı) yemekli toplantıya katılmak isteyenler kooperatif
merkezinden telefonla aynntılı bilgi alabilirler.
İZLENCE
Hhan Selçuk (Açıhş Konuşması)
Cem KARACA
Ataol Behramoğlu (Şiirler)
Haluk Çetin (Ataol Behramoğlu Şarkılan) '
Şengül Yaşar - Ebru Aygün - Cerık Çakıcı Topluluğu'ndan türküler
Rembetiko (Gallis)
Fasıl heyeti
Rezervasyon ve davetiye temini kooperatif merkezinden yapılmaktadır.
Bilgi için Tel
Fax
0212 520 21 91-92
0212 520 50 23
Adres : Türkocağı Cad. Basın Sarayı No: 1 Kat:4 Cağaloğlu/ISTANBUL
(TÜRKTYE GAZETECÎLER CEMlYETl BİNASI) - tran Konsolosluğu Karşısı