25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24KASIM2000CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Köy Enstitüleri'nin kapatılmasıyla öğretmenler gericiliğin hedef tahtası, yoksulluğun tutsağı oldu Başöğretmen'in öğretmenleri DUZYAZI • 1945'ten sonra hızla örgütlenen ırkçı ve dinci şovinizra cumhuriyet aydınlanmacılığına balta oldu. Aıtık köy öğretmeninin görevi köy imamına aktanhyordu. P r . NıYAZtALTUNYA Bugün 24 Kasım Öğretmenler Gü- nö. 24 Kasım, aslında Harf Devri- mi'nin günüdür. 1 Kasım 1928'de Ye- ni TûrkHarfleri'nin kabulü ile ilgili yasa çılctı. Toplumu okur-yazar kıl- mak ve yurttaşlara Cumhuriyet ilke- lerini benimsetmek üzere bir Halk Eğitimi Seferberliği gerekiyordu. Bu- nun için MilletMektepleri açıldı. Ata- türk, bu kurulusun yönetmeligini 11 Kasım 1928 günü onayladı. 24 Kasım 1928 günü Resmi Gazete'de yayımla- nan bu yönetmeliğin 4. maddesi Ata- türk'e "Başögretmen" sanı veriyor- du. 24 Kasım. 1981"den beri Öğret- menler Günü olarak kutlaruyor. Tüm devrimciler gibi Atatürk de eğitimin gücüne inamyordu. Bu ne- denle öğretmenlere değer verdi ve devrimin kökleşmesi için onlara bü- yük görevler yükledi. Onun şu sözle- ri, öğretmenlerden bekJentilerini açıklamaya yeter sanırım: ''Öğretmenler! Yeni nesH, cumhuri- yetin fedakâr öğretmen ve eğiticüeri sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil si- zin eseriniz olacaktır. Eserin değeri, si- zin becerinizin ve fedakâriığuuzm de- recesiyle oranüb olacakor. Cumhuri- yet, düşünce, beden, bilim ve tekniği kullanma yönünden yüksek nitelikte konıyucular ister. \eni nesü bu nitelik- te yetiştirmek sLrin elinizdedir. Bu seç- ltin ödevinizin gerçekleşmesine kendî- nizi büyük bir özveri ile adavacağıruz- dan hiç kuşkum yokhır./ArkadaslarL Hiçbir zaman aklınızdan çıkmasın ki, Cumhurijet sizden 'fikri hür. vıcda- nı hür, irfanı hür' nesiller ister!.." (24 Ağustos 1924, Ankara'da Öğretmen Birliği Kurultayf nda). Atatürk'ün, öğretmenlerle ilişkisi cumhuriyetten önce başlar. Örneğin, O, Temmuz 1920'de Ankara'da kuru- lan öğretmenler Birliği'nin "haıni- sFdir (koruyucusu). O, bu örgütün 1921 Temmuzu"nda yaptığı "Eğitim KurultavTnda, kadm ve erkek öğret- menlerin birlikte oturmalannı hazme- demeyen gerici milletvekillenne kar- şı örgütten yana olmuşrur. Bu örgüt. 26 Haziran 1922 günü yayımladığı bildiride, "onursal başkan" Gazi Mustafa Kemalın öndcrliğinde yü- rütülen Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve Türk devrimini tüm gücüyle destek- lediğını belirtmiş, bu yüzden yine ge- rici milletvekillerinin hücumuna uğ- ramıştır. Ancak, "onursal genel baş- kan'' bu saldınyı da püskürtmüştür. Onun için öğretmenler ve örgütlerı ona daima "Başöğretmen Atatürk" demekten büyük bir zevk duymuştur. Cenç Balcan Necatl Bey "Maarif hizmetlerindeasüolan mu- auimlikfjr." Devrimci Milli Eğitım Bakanı Mustafa Necati Beyin çıkarttığı 22 Mart 1926 tarihli Maarif Teşkilatına Dair Kanun (m. 12) böyle diyor. 31 yaşında Millı Eğitim Bakanı olan genç Mustafa Necati, bu göreve geldığinde aynı zamanda "Öğretmen- ler Birliği Genel BaşkanT ıdi. Onun en zor işi, sayılan 11 bın kadar olan öğretmenin, dörtte birini oluşturan ca- hil, medrese kaçkını. cumhuriyeti içi- ne sindiremeyen kesimini tasfiye et- mekti. Eski bir öğretmen, öğretmen dostu ve öğretmen örgütünün genel Tüm devrimciler gibi Atatürk de eğitiınin gücüne inandı ve bu nedenle öğretmenlere değer verdi ve büyük misyon yükkdi başkanı olan Necati Bey için bu hiç kolay bir iş değüdi. Ancak, Necati Bey gibi bir devrimci, Türk devrimi karşısında tercih koyma yoluna gide- mezdi. 1926 Temmuzu'nda onun mü- dürler kurulu bir karar alarak öğret- menlikle imamlığı ayırdı. Ulusal Kur- tuluş Savaşı'na karşı çıkan ya da ona katılmayan öğretmenler aynı yıl çıka- nlan 854 sayılı yasa uyannca meslek- ten uzaklaştınldı. Milli eğitimle ilgili örgüt, sistem, kaynak, öksüz ve yoksul çocuklann parasız eğitimi, yeni Türk harflerinin kullanılması yasalan ile uluslararası ölçü, tartı ve rakamlar ile ilgili yasa- lar onun zamanında yürürlüğe konul- muşrur. Onun zamanında öğretmen aylıklan yüzde 60 oranında arttınlır- ken yeni mezun öğretmenlere 80 lira (bir ayhğın 7 katı kadar) karşılıksız donanm yardınu. aynca kira yardnnı verilmeye başlanmıştır. Onun, tüm bu önlemleri taçlandıran davranışı da öğ- retmenlere olan sıcak dostluğudur. Tüm öğretmenlere ve öğretmen aday- lanna tek tek iletilmek üzere yazdığı mektuplar "Genç Namzet" ya da "Muaffim Arkadaş" gibi sıcak hitap- larla başlar. Bakanlığın yayunladığı kimi kitaplan her öğretmene tek tek imzalayarak göndermesi, O'nun öğ- retmene verdiği değerin bir gösterge- sidir. Öğretmenler ve öğretmenlik, Ne- cati Bey'in, "okuma-yazmaseferber- liği"ni başlatacağı 1 Ocak 1929 günü 34 yaşında ani ölümüyle yakm dostu- nu, arkadaşını, koruyucusunu yitirdi. Avrupa ülkelennde öğretmen yetiş- tiren okullar Fransız Devrimi'ni izle- yen yıllarda açıldı. Devrimin yarattı- ğı "ulusal devİet" anlayışı, "din ada- mı/ öğretmen" yerine, "kamu görev- Bsi/öğretmen"i koyuyor, onun geçi- mini kendı bütçesinden karşıhyordu. "Kamu görevüsi öğretmen" din dev- letinin ümmeti yerine, ulusal devletin ideolojisini benimsemiş "yurttaş" ye- tiştirecekti. Kahraman flflretmenler Osmanlı, Batı'daki bu gelişmeye öy- künerek öğretmen yetiştiren ilk "Oğret- men OkuhTnu (Darülmuallimin-i Rüş- dî)'16 Maft 1848'de açtı. (Bu tarih 12 Eylül 1980 darbesine kadar "Öğret- menlerGunü" idı). Zamanla çeşitli tür- leri açılan öğretmen okullan modeli, II. Meşrutiyet'te tamamlandı ve bunlann dünya öjçeğinde çağdaş ömekleri de oluştu. Örneğin, ünlü siyasal düşünür ve eğitimci Mustafa Sâtı Bey'in 1909'da müdürlüğünü üstlenerek "ıs- lah" ettiği tstanbul Erkek Öğretmen Okulu, çağdaşlıkta bugünkü eğitim fa- kültelerimizin çoğunluğunu sollayacak nitelikte idi. Cumhuriyetin ilk kuşak eğitimcileri de büyük ölçüde bu okul- da yetişmişlerdi. Satı Bey Öğretmen Okulu'nun seç- kin mezunlanndan Ismafl Hakkı Ton- guç, Türkiye ve Batı deneyimlerini imbikten geçirerek yepyeni bir mo- del ortaya koyacaktı: KöyEnstitüleri. Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940 günü kabul edilen özel yasasına göre; "Kö- yeyararta öğretmenvediğer meskk er- babrnı yetiştirecekti. Ancak, enstitü- lerin işlevi, "resmi" tanımı çok aşa- caktı. Tonguç'un hedefi; Atatürk'ün söyleyişiyle, "yedi asırdan beri" her türlü haksızlığa ve aşağılık davranış- lara uğrayan köylülerin kara yazgısı- nı değiştirmekti. Tonguç'a göre "Türk köyü uzun yıDar, ânm ve sanatkârlar değü, haki- ki iş kahramanlan bekJeyecektir. O, bu kahramanlan kendi içinden yetiş- tirme>e mahkûmdur". (1939) Devletin tüm kaynaklannın II. Dünya Savaşı'na özgülendiği bir dö- nemde, aklın, emeğin ve yurtseverli- ğin gücüyle yaratılan Köy Enstitüle- ri, "kahraman" öğretmenlerin eseri- dir. Bu özveriyle eğitilen ve sağlıklı yaşam hakkını kazanan köylü çocuk- îar da kendi köylüleri ile çalışacaklar- dı. Bunu yaparken devlet de köylünün ve öğretmenin yanmda olacaktı. Köy öğretmenleri azıcık bir maaşa mah- kûm edilmeyip köyde arazi kullanım hakkı tanınıyor. alet/araç/gereç yar- dımı yapıhyor, ÎLKSAN (llkokul Öğ- retmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı) ve Yapı Sandığı gibi olanak- larla desteklenerek, yokluğun ve ce- haletin kör karanlığında yalnızlığa terk edihniyorlardı. Köy öğretmeni; köylüleriyle "aynı yazgryı" paylaşır- ken irticaya, namerde muhtaç edilme- yeceklerdi. "Çok partüi" siyasal yaşama geçiş toplumda bir özlem haline gelmişti. Ne var ki 1945'ten sonra geçilen bu süreç, bugünlerin olumsuzluklanm hazırlayan ödünleri de birlikte getir- di. "Demokrasi" ile birlikte bağnaz- lığın her cinsi ortaya çıktı. Irkçı ve dinci şovinizm hızla örgütlenip cum- huriyet aydınlanmacılığına balta oldu. Ülke, astan yüzünden pahalı "dış yar- dunlarla" Amerika'ya bağlanma yo- luna sokuldu. Dışa bağımlılık sürecı, 1950'den sonra Demokrat Parti (DP) iktidannda daha da hızlandı. Cum- hurbaşkanı Ceial Bayar'ın, "Ülkeyi küçük Amerika yapacağız" sözleri, emperyalizme karşı Lozan'la taçlan- dırümış Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve cumhuriyet devrimini inkâr anlamına geliyordu. Bu geri dönüş süreci; din- sel gereksinmeleri istismar edilen yoksul halktan da azımsanmayacak destek alıyordu. Yarım kalan ütiş Sonuçta, Tonguç Baba'nın düşleri yanm kalıyor, o ekibiyle birlikte gö- revden uzaklaştınlıp cezalandınlıyor- du; tıpkı ateşi ve ışığı insanlığa ulaş- hran efsane adamı gibi. Yeni süreçte arrak köy öğretmeninin misyonu köy imamına aktanhyordu. 1946'da yoz- laştınhnaya başlanan Köy Enstitüle- ri, 1950'den sonra amacından saptın- lıp 1954'te ad olarak da kapatılıyor- du. Öğretmenler bir yandan gericili- ğin hedef tahtası, bir yandan da yok- sulluğun tutsağı olmuşru. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesin- den sonra, 1961 'den sonra geçilen si- vil iktidar zamanmda öğretmenler ge- rici çevrelerin daha çok boy hedefi oldu. Sonuçta öğretmenler, ancak kendi güçleriyle bir şeyler yapabile- ceklerini anladılar. Türkiye öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu'nun (TÖDMF) 1963 Şubatı'nda gerçek- leştirdiği "Büyük Eğitim Mrtingi" maliye ve milli eğitim bakanlannın istifalan ile sonuçlandı ve öğretmen aylıklanna da azımsanmayacak (yüz- de 35) bir iyileşme getirdi. 1965'te ilk kez başlayan "sendika- laşma" yeni umutlar yarattı. Bu dö- nemde eğitim işkolunda kurulan 100 sendika içinde devrimci öğretmenle- rin kurduğu Türkiye öğretmenler Sendikası (TÖS), büyük öğretmen li- deri Fakir Baykurt'un öncülüğünde çok güçlendi. Üye sayısrnm 55 bin ol- duğu 1969 ArahğYnda 110 bin öğret- mene 4 günlük "büyük öğretmen boy- kotu" (iş bırakma/grev) bu gücün ça- pını göstermeye yeter. TÖS, faaliyet- ten alıkonulduğu 1971 yılında 80 bin (yüzde 60) üyeye sahipti. Oflretmen olculları Cumhuriyet'in ilk yıllanndaki il- köğretmen okullan, eğitim enstitüle- ri, yükseköğretmen okulu; Köy Ens- titüleri ile kız ve erkek teknik öğret- men okullan, çağdaş dünyaya da ör- nekolacaknitelikteydi. 1950'den son- ra Köy Enstitüleri tasfiye edilse de yurtsever eğitimcilerimizin sonımlu davranmalanyla ötekiler korunabıldi. 1954'te ilköğretmen okullanndan öğ- renci alan Ticaret ve Turizm Yüksek öğretmen Okulu ile 1959'da öğret- men yetiştiren birbirine ters iki ku- rum daha açıldı. Bunlar; ilköğretmen okullanndan öğrenci alan Ankara Yüksek Öğretmen Okulu ile imam- hatip okullanndan öğrenci alan tstan- bul Yüksek Islam Enstitüsü'dür. Bu ikilik, 1945'ten sonra siyasal yaşam- da girilen ödüncü sürecin ürünü idi. Ankara Üniversitesi'nde 1965'te açılan eğitim fakültesi bir süre Gazi Eğitim Enstitüsü ve öğretmen okulla- nnın birikimini sömürdü; sömürülen kurumlar kan kaybederken fakülte de uzun zaman gelişemedi. Çünkü, öğ- retmen yetiştirme gerçek ikliminden kopmuştu. 1980'lerde doğru eğitim fakülteleri kısmen gelişti ise de onla- ndaYÖK"yok"etti. ORHAN BİRGİT Kamuoyu Sessiz Kabnaymca.. Verilen en son vade olan Şeker Bayramı'na bir ay kaldı ama; af yasa tasansı henüz tam şeklini almadı. Resmi olmayan açıklamalar, özellikle hükümeti oluş- turan partilerin, çıkartılacak yasada hangi suçlann af kapsamına girmemesi gerektiğinde görüş birliğine u- laştklannı gösteriyor. Toplumsal olaylarda, kamuoyunu en fazla tedirgin eden sorun ne ise, o sorunun üstünün kapatılmasına yönelik yasal girişimlerin, söylenti halinde bile olsa ne ölçüde tepkiye neden olduğunun en somut ömeğini batık bankaları hortumlayanlann koşullu bağışlanma- sı haberleri karşısındaki cephe ortaya koydu. Koşullu bağışlanma, yani yürüriükteki Bankalar Ka- nunu'nun 23. maddesine göre banka sahibi ya da yö- netim kurulu başkan ve üyelerınin batınlmış mevduat karşıhğını, soruşturmanın tamamlanmasından önce öderneleri halinde ne türlü bir ceza indirimine tabi ola- caklannı bildiren maddelerin af tasansına aktanlacağı haberieri bile, en saygın işadamlarından başlayarak ezici çoğunluğun sert tepkisi üzerine gündemden çı- kartıidı. Çıkartılmakla kalmadı; halkın "hortumculara da mı af" diye isimlendirdiği bu önerinin sanal gündeme ge- lip nasıl çöreklendiği bile belgelenemedi. Çünkü hor- tumlamaya af önerisi, sahipsiz kaldı. Hükümeti oluşturan partiler, biryakartopa dönüşen önerinin ilk sahibi olarak birbirlerinı göstenmeyi yegle- diler. Gerçi MHP bu konuda baştan beri açık tutum al- dığı için kendisini kolaylıkla suçlamalann dışında bırak- masını bildi arna, ANAP ve demokratik sol parti DSP arasında, hâlâ sonucu alınamayan tartışmanın sürdü- ğü görülüyor. Tartışmada en haksız durumdaymış gibi görünen partinin, hükümerin büyük ortağı DSP olduğunu söy- lemeliyim. Aslında kim ne derse desin, yapısal durumu itiba- nyla hortumculann af kapsamına altnmasını istemesi gereken en son partinin de yine DSP olmasına inan- dığımı da. Ama, anlaşıldı ki Adalet Bakanlığı, kendisinden is- tenilen bir ev ödevini birkaç atternatrfi ile taslak haline getirip öncelikle koalisyonu oluşturan partilerin lider- lerine sunarken bakanhk bürokratlan, devletin batık bankacılarca hortumlanmış 12 milyar dolannı bu yol ile acaba kurtarabılir miyiz düşüncesiyle, taslak içine kayıt düşmüşler. O kayıt, Adalet Bakanı'nın partisinin malı olarak medyamız tarafından kamuoyu önüne ge- tirilince de, olmuş sıze hortumculann affının iktidann en büyük ortağınca istenildiği. Ne yapsın kamuoyu? Haberin aslını faslını anlatan yok. Bürokratlann tas- lağı ile bir siyasi partinin sahip çıkacağı tasan ya da öneri paketinin arasındaki farkı ortaya koyan yok. Ta ki, sokağın homurtulan milletvekillerimizin kulak- lannı tırmalamaya başlayıncaya dek. Işte o homurtulann, taslak bu hali ile bir öneri pake- ti haline gelir ise ayak sesleriyle takviye edilebileceği anlaşılınca, duruma el konulma gereği kendisini gös- teriyor. Ve DSP'nin de, yakar topun sahipleri arasında d - madığı açıklanıyoıi Böylece "Sen hortumladığın paralan Hazine'ye ver, ben de sana özgürtüğün kapısını açayım" türünden bir çözümü, partamentoya gelmesi şöyte dursun, o par- lamentoda ışlev yapan partilerden birisinin dahi üst- lenmediği kayrtlara geçirilmiş oluyor. Cami avtusuna bırakılmış bebeği, soguktan don- madan ya da açlıktan ölmeden önce bulursanız önce karakola sonra devletin çocuk yuvastna teslim eder, anasını da babasmı da aramanın faydası olmadığını bi- lirsiniz. Ama politika kulvannda nesebi belli olmayan bir öneriyi, haksız bir biçimde bir siyasi partinin malı yap- maya kalkışırsanız ne olacaktır? Burada, organlan tam olarak işlermemenin kusuru- nu ödemek gibi ıleride bile zaman zaman kapınızı ça- larak size sıkıntı verecek bir durumla karşı karşıyasınız. Adalet Bakanınız, kendi teknokratlarının hazırladıgı birtaslağı, son ana kadar partisinin malı gibi gösteren- lere açıktan vaziyet almamış ise.. Meclis grubunuzun başkanvekilleri, yönetim kurul- lan, "Biz iktidar partisiyiz; hükümetin bürokratlannca hazırianacak taslaklarönce bizim süzgecimizden geç- meli ve katkımız istenilmelidir" demeyi akıl etmemiş- lerse.. Milletvekilleri, grup toplantılannda, sadece sayın ge- nel başkanların haftalık durum raporlannı kamuoyuna açıklamalanyla yetinilmesinin günün birinde küçüklü büyüklü trafık kazalanna yol açacağı gibi bir kuşkunun içinde olmamışlarsa.. Arada bir böyle ani lastik patlamalan ile karşılaşabi- lirsiniz. Dua edin ki rot kınlması olmadı. Yine dua edin ki, partinin Genel Başkan Yardımcı- sı Sayın Rahşan Ecevit, o ucube haline dönüşmüş tasanya bakarak bu haliyle affın kendi tasansı olma- dığını kamuoyu önünde söyledi ve Hazine'den so- rumlu Devlet Bakanı Sayın Recep Önal. ateş bacayı sarmadan kabine arkadaşı Sayın Hikmet Sami Türk'e mektup yazıp hortumlama affı söylentilerinin seçim bölgesi Bursa'nın dağ köylerinde uyandırdığı öfkeyi aktardığını, Milliyet gazetesi aracılığı ile kamu- oyuna açıkladı. Faks:0212-677 07 62 E-mail:obirgit(( e-kolay net ÖLf»r.\l\J5.1/L/>D4" RUHİ SU SANATGECESİ "TÜRKÜLER İMECESİ" m . URMOÇ (Opfra SmKçısı); 'Türinfcr TuncfrTERCAN KJpmSmmpıl ; OmğrYİIMAZ İÖperıTSmiçat); 'fârkfiler* Su Semah. Gnto; (!M SPınm Orrtmtn fılr.Sı f>iw K Smf Vıt/bdn ÖĞRETMENLER, YENİ NESİL SİZİN ESERİNİZ OLACAKTIR. M. KEMAL ATATÜRK BÜTÜN CUMHURİYET ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLARIZ. ÇYDOKADIKÖYŞUBESİ İSTANBUL1. SULH HUKUK HÂKtMÜĞt'NDEN Dosj-aNo: 2000/519 VasıT. Hastalıği sebebiyie mahkememızce vesayet altına ahnan Havva Hidavet Kantemır'e Barbaros Bulvan, Kışlaönü Durağı. Gamze Apt. No: 36, D: 18 Beşiktaş-lstanbul adresıode birlikte ikamet et- tıkleri Ayla Tumısluoflu'nun vesayetı altına alınmasına kaıar ve- nldi. flanolunur.2.11.2000 Basın:66610 Cumhuriyet ÖğretmenJerine Çağn N9 Çağdaş Türkiye'nin Gelecek Güvencesi "Cumhuriyet Öğretmeni Olmanın Sorumhduğu" adh foruma ve "Türk Sanat Müziği Koromuzun" vereceği konsere onur vermenizi dileriz. Ç.YJ)J). Genel Merkez ve Farih Şubesi Etkinliği Atatürk Kültür Merkezi / Taksim 27 Kasım Pazartesi 18.30-21.30 ELEMAN • Cumhuriyet'in Kültür Hizmeti Kitaplan'nı Türkiye genelinde takrm olarak pazarlamak için bay ve bayan elemanlar aranıyor. Yirmi Dokuz Ekim A.Ş., Şerefefendi Sok. No: 5 Cağaloğlu/tSTANBUL. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. SEÇİL DOĞAN Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. NESRlNOKAN Boğaziçi'liden Ingilizce ders verilir 0532 782 8 67 KOOP-C'den DOSTLUKVEDAYANIŞMA YEMEĞ1 •-. • Cumhuriyet Mahallesi hizmet birimleri kapsamında kurulan "OKUR ÇEVRE KÜLTÜR ve İŞLETME KOOPERATİFİ" gerek ortaklan, gerekse Cumhuriyet Mahallesi projesinde yer alan tüm mahalle sakinleri ile tamşmak, kaynaşmak ve daha sıcak ilişkiler kurmak amacıyla bir "DOSTLUK ve DAYANIŞMA YEMEĞ1" düzenlemiştir. 25 Kasrm 2000 Cumartesi günü Saat: 19 da ARMADA OTEEde yapılacak (Sultanahmet-Ahırkapı) yemekli toplantıya katılmak isteyenler kooperatif merkezinden telefonla aynntılı bilgi alabilirler. İZLENCE Hhan Selçuk (Açıhş Konuşması) Cem KARACA Ataol Behramoğlu (Şiirler) Haluk Çetin (Ataol Behramoğlu Şarkılan) ' Şengül Yaşar - Ebru Aygün - Cerık Çakıcı Topluluğu'ndan türküler Rembetiko (Gallis) Fasıl heyeti Rezervasyon ve davetiye temini kooperatif merkezinden yapılmaktadır. Bilgi için Tel Fax 0212 520 21 91-92 0212 520 50 23 Adres : Türkocağı Cad. Basın Sarayı No: 1 Kat:4 Cağaloğlu/ISTANBUL (TÜRKTYE GAZETECÎLER CEMlYETl BİNASI) - tran Konsolosluğu Karşısı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle