18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Z 2 KASIM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Operasyon adları Meclis komisyonunda bakanlığının bütçe görüşmeleri sırasında Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, yolsuzluklaıia mücadelenin devam edeceğini bildirerek milletvekillerinden olası operasyonlar için ad önermeterini istemiş... Kasırga, Paraşüt, Balina, Buffalo gibi adlarta yapılan operasyonlar mitli ve manevi değerlerimizi yansrtmıyor... Hiç olmazsa bundan sonraki operasyonlarda, vefa gösterip bizi bugürriere getiren değerleri anımsamalıyız... Katkımız olsun istedik, kabul görürse seviniriz, işte önerilerimiz: "Küçük Turgut", "Böyyük Türkiye", "Beyaz Sayfa", "Netekim", "Aslan Bacanak", "Yalı Komşusu", "Kadayıfın Altı", "Verdimse Ben Verdim", "Davadan Döneni", "Otel Ayısı", "Papatya", "Jaguar", "Davulcu", "Televole", "Iki Anahtar", "Prensler", "Meczup", "Hocaefendi", "Yüzde On", "Ikibuçuk Gazete", "Benim Memurum." EJektronik posta: denizsomQcumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Milletvekilleri, kendilerini de affedecekmiş... "Bal tutan parmaâını valart" arihi Noel Baba Kilisesi'nin, 30 yıllığına TAÇ Vakfı'na gizlice kiralandığını yazarken yeni skandallann patlamak üzere olduğundan söz etmiştik... Yanılmamışız. TAÇ Vakfı Başka- nı mimarSinan Genim, Genel Yayın Yönetmenimiz Orhan Erinç'e bir mektup göndererek, Cumhuriyet gazetesinin hangı ilişkiler içinde olduğunu anlamak- ta güçlük çektiğini belirterek yazdıklanmızı esefle kar- şılamış... Bizim ilişkilerimiz ortada.... Sinan Genim ve TAÇ Vakfı yöneticilerinin ilişkileri de! Tarihi Noel Baba Kilisesi'ni Kültür Bakanlığı bize vermedi; belki çekememezlik ediyor olabilir miyiz! Genim'in gönderdiği açıklamada vurguladığı gibi gerçekten haklı olduğu bir durum var; ortada bir ki- ralama yok... Kira sözleşmesi olsa kira bedeli olur... Noel Baba Kilisesi, vakfa bedavaya veriliyor! Genim, TAÇ Vakfı'nın mali gücunün yetersiz oldu- ğunu hangi bilgilere dayanarak ileri sürdüğümü so- TAÇ Vakfı (I)ruyor. Açıklayalım: Kilisenin TAÇ Vakfı'na verilmesi için kıyasıya bir pazarlığın yapıldığı bilgisini ilkedindiğim eylül ayın- da ilk yazıyı yazmak için TAÇ Vakfı'nı aradığım gün Genim'in alelacele gazeteye gelerek bendenize yap- tığı özel açıklamadan... Dünyanın gözünün üzerin- de olduğu tarihi bir yapıyı baştan aşağıya onaracak paralan olmadığını kendisi söyledi; kaynağı Noel Baba'nın adını ve interneti kullanarak açacakları uluslararası bir kampanyayla toplamakta güçlük çekmeyeceklerini kendisi anlattı. Biz de o zaman sor- muştuk, bu kampanyayı Kültür Bakanlığı niye aç- mıyor diye... llhan Evliyaoğlu gibi eski siyasilerin, Namık Ke- mal Şentürk gibi eski bürokratlann bazı bakanlık- lar ile bakanlıklann işletme ve yatınm müdürlükleri- ni de yanlanna alarak devr-i iktidariannda kurduğu ve sonradan bazı müsteşarlarla belediye başkanla- nnı şeref üyesi yaptığı vakfın kuruluş senedindeki mal- variığına gelince... Vakıf 1976 yılında 10 bin lira ile kurulmuş... Dolar o yıllarda 16 lira 50 kuruş... Vakfın kuruluşunda tüm variığı 606 dolar... Dolar bugün 687 bin lira... 1976 yılında vakfedi- len para bugünün parasıyia 416 milyon lira... Tüzüğüne göre vakıf, para, menkul ve gayrimen- kullerle mal varlığını genişletebilirmiş... Lütfen açıklasınlar... TAÇ Vakfı'nın bugünkü mal- varlığı nedir, kasasında tarihi eserieri onarmak gibi hayır işlerine harcayabileceği kaç lira vardır? Bu sorunun muhataplan arasında, TAÇ Vakfı'na şeref üyesi olarak alınan Vakıflar'ın şimdiki genel müdüru Nurettin Yardımcı da vardır! Bu skandal burada bitmez! - > SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE V- \ Kooperatif bankaları kuruluyor!T u r k ' y e Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'nın önerisiyle toplanan Türkiye Kuvayı Milliye Meclisi, özelleştirilerek hortumlanan ve hortumlanmak üzere özelleştirilecek kamu bankalarının özerk ve demokratik bir yapıya kavuşturulmasına karar verdi. Yerel meclislerin temsilcilerinden oluşan Türkiye Kuvayı Milliye Meclisi'nin aldığı kararlar şöyle: Halk Bankası: Ulusal Sanayici ve Işadamları Derneği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu gibi sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde kurulacak Esnaf Kooperatifleri Bankası'na devredilecek. Ziraat Bankası: Köy Koop, Tanm Kredi, Tanm Satış ve öteki tanm ve hayvancılık kooperatifleri birliklerinin, Ziraat Mühendisleri ve Ziraat Odaları ile üretici köylü örgütlerinin kuracağı Tanm Kooperatifleri Bankası'na devredilecek. Emlak Bankası: Konut Yapı Kooperatifleri Merkez Birliği ve Türkiye Mimar ve Mühendis Odalan Birliği öncülüğünde kurulacak Konut Kooperatifleri Bankası'na devredilecek. Etibank, lller Bankası, Şekerbank, Sümerbank: Bu bankalar ilgili halk kesimlerinin ya da yerel ve ulusal yönetimlerin kuracağı ve halkın denetim hakkını özgürce kullanabildiği kooperatif bankalarına devredilecek. (Katkılanndan dolayı Kuvayı Milliye dergisinin yayımcısı Nezih Gençler'e teşekkür) GENIŞ AÇI HÎKMET BtLA Mümtaz Hoca'nın Sakalı Var mı? Helsınki günlerinde Müm- taz Soysal şöyle diyordu: "Sevınmeyi tadında bırakın, her şey daha yeni başlıyor." ,İ Dinleyen kim? ! Bırakın Türkiye'yi sonunda faday" ilaa eden Helsinki ka- rarını, daha öncesindeki ko- misyon raporundaki ifadeler bile düğün bayram havası ya- ratmıştı. "İşte sonunda Av- rupalı olduk" nidaları gökle- re yükseliyordu. "• Oysa Mümtaz Hoca, bü- tün şimşekleri üzerine çek- mek pahasına şöyle diyordu: "Avrupa Biriiği'nin Türkiye ile üyelik göriışmelerine hemen -başlamaması bir avantajdır. Bu arada kendi sorunlanmı- zı çözelim." . Ve soruyordu: .: "Örneğin, Güneydoğu so- rununu, Avrupa'nın istediği gibi kolektif azınlık haklan ve bölgesel-kültürel özerklik te- melleri üzerinde çözmek mi daha iyidir, yoksa cumhuri- yetin ilkelerini, azınlık, etnik farklılık diye bir şey tanımayan, gerçek vatandaş eşitliğine ve insan haklarının evrenselliği- ne dayalı olarak bireysel öz- güriükleri esas alan ve bun- lann istenirse bihikte de kul- - lanılmasına izin veren biran- • layışla çözmek mi? Bu ve buna benzer insan haklan sorunlannı çözmüşya da ekonomik eksikterini büyük ölçüde gidermiş bir Türki- ye 'nin Avrupa 'yla müzakere- ye başı dik oturması daha iyi değil midir? Öylesi, tam üyeliğe giriş sü- ' recini bile kısaltmaz mı? On beş yıl süreyle gelip giden he- yetlerie, bilene bilmeyene dert anlatmakla, burnu havada küstah mösyölehe ve kokona kılıklı cahil madamlarla uğ- - raşmak mı daha akıllıcadır, . önce beş yılda kendi göbeği- ni kendisi kesip sonra da beş yşıl adama gibi müzakere ede- , rek haklannı söke söke ko- parmak mı?" Şimdi gelelim işin en can alı- cı noktasına... Hani Katılım Ortaklığı Belgesi'nin "Kısa Vadede Yapılacak Işler" bö- , lümüne son anda alınan Kıb- i rıs konusuna. r Ya da önceki günkü Brük- 1 sel zirvesinde aynı belgeye , eklenmesi beklenirken 4 Ara- lık tarihine bırakılan Ege so- rununa. Mümtaz Soysal, da- ha Helsinki'den çok önce şöy- t le yazıyordu: k "Helsinki zirvesine daha çok '. var. O süre içinde Yunanis- ' tan'ın neler isteyeceği, nasıl bir 'yol haritası'nda ısrarede- ceğiya da Avrupa'dan ne gi- bi sözler koparmaya çaJışaca- ğı bilinmiyor. Ankara'nın ve özellikle Istanbul'un komis- yon raporu üzerine bayram edip havalara girmesi, olsa olsa Kıbns ve Ege konulann- da istenebilecekler açısından Atina'nın iştahını kabartır ve heveslerini kamçılar." Mümtaz Hoca yine haklı çıktı. Keşke çıkmasaydı. Katılım Ortaklığı Belge- si'nde Kıbns koşulu "acilda- yatma" şeklinde yer aldı. Ar- dından Avrupa Pariamento- su, Türkiye'yi ezerek Ermeni tasarısını onayladı. Sonra, Katılım Ortaklığı Belgesi'ne "Ege koşulu"nun eklenmesi gündeme geldi. Bu karar şim- dilik ertelendi, ama çok de- ğil, iki hafta sonra yeniden ele alınacak. Helsinki'den sonra bayram edenler, Katı- lım Ortaklığı Belgesi'nden he- men sonra "O kadar da kor- kacak birşeyyokmuş canım " diye koşullan sineye çeken- ler, baktılar ki kazın ayağı öy- le değil, ne yapacaklarını şa- şırdılar. Şimdi, "Bu kadar da olmaz ki" diye isyanları oy- nuyoriar. Bu çelişki, bu tartışma sü- recek. Çünkü kavga içimizde. Her ne kadar bir kısım Avru- palı itlik yaparak Türkiye'nin burnunu sürtmeyi tarhisel po- litika haline getirmiş olsa da asıl sorun kendi aramızdaki yaşamsal çatışmadan kay- naklanıyor. O çatışma da bir sorunun yanıtında düğümle- niyor: Avrupa'ya hangi anlayışla gireceğiz: Tanzimat kafasıyla mı? Yoksa Cumhuriyet ilkele- riyle mi? Türkiye'yi uzun yıllardıryö- netenler, onurlu Batılılaşma- nın tek örneği Atatürk cum- huriyeti dönemini atlayıp Tan- zimat kafasıyla Batılılaşma hayali gördükleri için sonuç hep hüsran oluyor. Koca ka- falı Tanzimat'ın Batılılaşma değil, ama Batı'ya yaranma uğruna koskoca bir impara- torluğu nasıl şerefsiz bir şe- kilde batırdığını bilmiyorlar mı? Biliyorlar. Ama laf din- lemiyorlar. Mümtaz Hoca'nın sakalı yok ki... [email protected] KİM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected] ÇlZGlLİK KÂMtL MÂSARACI HARBt SEMİH POROY [email protected] .••6AVZİ44FI Millİ HASV&l EU İ TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Kasım "YENİ DÜNYA'NIN YAZARL. f96S'T£ 8U6ÜN, ÛNLÛ İNGIUZ yAZAKI ALPOÜS HUKLEY (OUHJS HAKSU) 69 YAÇINOA ÖU3Ü. ÜNUJ BlH AlL£- DEN &ELSK1 ALPOUC HUXLEy'NıN DG&ESİ BÜyÜK. BİR BİYOU3G, &A8ASI l££ XA2ABDf. B/H? UASTALI*. NE- DEKIİYLS G£NÇ YAŞTA tcöe OLMA TSHl//ees/ri£ «*«• ŞILAŞAM HU/Ct-BY, 8İR SÜEE ÖeeEA/İMİA/E BİLB ABA VS&/L4İŞ7İ. DAHA SOUBALAIZI ROMAM YA2MAYA £O- YULMUÇ, BU SiBALAE. ÜULÜ YA2AB DM. lAWRBNCe ILB POSTLüK /OJRA4UÇ7U- YAP1TLA/Z/NDA; ÇAgDAf YAŞANTM/H EĞ&Tİ YAPlSINIf İHSANLARIU SAHTE YAJJLAR/A//, TEtMOLOJlNIAI OLUMSUZ ET*XL£RlNİ ALAYCI Bİ& TAB2M \Z££MeYE ÇAUfMffTI. 'YENİ DÜNYA "(BRAVE A/EW tUOGlÜ) EN BAŞTA GELEN BO- MANtDtG. BUNU, "SES SSSE *CAtSŞt*ÇPOIMT Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlarıyla, araştırmalarıyla, köşe yazılanyia, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212.511 08 75 TÜRK KALP VAKFI "Çocuk ICardiyolojisi" Türk Kalp Vakfı kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde 79 Mayıs Cd. No: 8 Şışlı/İSTANBUL Tel: (O 212) 212 07 07 (pbx) Faks: (O 212) 212 68 35 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU 'Vazîyetten Vazife../ Yadırganacak, beklenmedik hiçbir yan yoktu Sa- yın Hikmet Sami Türk'ün açıklamasında... Adalet Bakanlığı'nın uzmanlan düşünmüşler taşınmışlar, banka soyguncularının, kara para aklayıcılannın, hayali ihracatçıların çıkacak aftan "bedel karşılığı" yarariandınlması sonucuna varmtşlardı... Beklenme- dikliğinin yanı sıra, "vaziyetten vazife çıkarmak" de- nen pratik zekâ becerisinin en anlaşılabilir ömeğiy- di bu sonuç aynı zamanda... Uzmanlar, bir bakmış- lar, iki bakmışlar... Görmüşler ki "vaziyet" pek ka- nşık, bu kanşık "vaziyet"\en o anlaşılabilir "vazi- fe"yi çıkarmışlardı... Buna göre, eğer hükümet or- taklan aralannda uzlaşabiliıierse, Sayın Bakan'ın ter- minolojisiyle "ekonomi suçlulan" olarak tanımla- nacak hırsızlar, soyguncular, hortumcular, dolandı- ncılarçaldıklan, soyduklan, hortumladıklan, dolan- dırdıklan kadar bir "öede/"i, -faiziyle birlikte- öde- dikleri takdirde çıkacak aftan yararianacaklardı... Eğer bu öneri, hükümet ortaklan arasında umut edilen yankıyı bulur da, Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nde yasalaşacak olursa, bir "Türk buluşu" ola- rak dünya hukuk literatürüne bile geçebilirdi... Çok önemliydi bizim için!.. "Taharet musluğu"nu icadı- mızdan yıllar sonra, bir kez daha Keşifler ve lcatlar Ansiklopedisi'ne girme şansını yakalamıştık bu öne- riyle!.. felevizyon haberlerinde Bakan'ı dinledikten sonra, "Ey, yumurtaya can veren ulu Tannm..." söz- leri dökülmüştü ağzımdan, "iyi ki yaratmışsın biz- leri..." Bizim hukukçulanmızınki gibi birfikir, böyle "müstesna" bir öneri, yeryüzünün başka neresin- de gelebilirdi ki insanoğlunun aklına? Hukukumu- za, "Ulan tırtıl, öde de kurtul!" kuralı getiriliyor, "hır- sızlık", "dolandıncılık" adi suçlar olmaktan çıkartı- lıyordu nihayet... Hırsızlar, soyguncular, dolandın- cılar açısından gerçekten çok rahatlatıcı bir "şey"d\ bu buluş... Yasalaştığı takdirde, mutlaka "dızdızcı- lar", "karmanyolacılar", "cepçiler", "canım abimci- ler" de yararianacaklardı bundan hiç kuşkusuz... On- lann işlediği de birer "ekonomi suçu" değil miydi sonuçta? ••• Bankacı, iletişimci, ressam, şoför, ekonomist, hukukçu, bürokrat ve daha birçok meslekten on- ca değerii insanı, "milleti soymak", "devleti kazık- lamak" gibi sudan nedenlerle demir parmaklıklar ar- kasında tutmak çok yanlış bir "/ş"ti zaten... Bu de- ğerii insanlar baklavacıdan baklava çalmamışlar, manavdan elma yürütmemişlerdi. Ne duvarlara ya- zı yazmışlar ne de pankart açmışlardı... "At!" de- sen, arka arkaya iki slogan bile atamazlardı doğru dürüst... Bir an önce aramıza dönmeli, işlerinin ba- şınageçmeliydiler... "Paraşüt", "Fırtına", "Kasırga" gibi diğer operasyonlara da hemen son verilmeli, polis, "asıl" görevine dönmeliydi. F tipi cezaevleri- ni protesto eden hükümlü yakınları, yüzde 10'luk maaş zammını protesto eden memurlar, YÖK'ü protesto eden öğrenciler, Bergama köylüleri mey- danlan boş bulmuşlar, ortalığadökülmüşlerdi!.. Ne- redeydi adaletin demir yumruğu? Neredeydi... Bu arada kimileri de, "fırsat bu fırsat!" deyip ka- lemlerine sarılmışlar, dilleri pabuç olmuş, döktürü- yorlardı... "Temiz toplum" diye diye batıracaklardı memleketi hainler! Bunları okudukça, "devlet, dev- let neredesin?" diye bağırmak geliyordu insanın içinden. Protestocu hükümlü yakınları, memurlar, öğrenciler, Bergama köylüleri ile birlikte bu "ihanet şebetes/"nin de üzerine gidilmeliydi bir an önce. Ha- zır, daha ölüm cezası kalkmamışken, biri ikisi "ib- ret-iâlem" için asılmalı, geride kalanlann analann- dan emdikleri fitil fıtil burunlanndan getirilmeliydi... Getirilmeliydi ki, "ihanet" ne demekmiş, görsünler, anlasınlardı... Yalçın Bayer, UmurTalu, Aydın En- gin, Hikmet Çetinkaya he kadar da yakışırlardı "Ulucanlar"a, sözgelimı... Sayın Adalet Bakanı, açıklamasıyla çarpıtılmış gerçekleri düzeltmiş, her şeyı yerli yerine koymuş- fu yeniden... Yahya Murat Demirel çıkacak, Eş- ber Yağmurdereli içerde kalacaktı. Bu kadar basit- ti "gerçek". Hukukumuz da bu "gerçek"\n üzerin- de kurulacaktı doöal olarak... Yahya Murat Demirel de götürülürken "Tçine ederim ben böyle hukukun!" diye bağırdığında, Eşber Yağmurdereli'yi kastet- memişti zaten. Bir yanlışa işaretti onunkisi, yalnız- ca... Yalnızca bir işaret... Vaziyetlerden vazifeler nasıl çıkar, çıkartılırdı ki yoksa?.. Faks:0212-723 84 97 (e-posta: dkavukcuoglu(a tuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7SOLDANSAĞA: 1/ Osmanlılar- da padişahın hizmetinde bu- 2 lunan yüksek 3 düzeydeki gö- . revlilerin bir bölûmüne ve- 5 rilen ad. 2/ Id- 6 dia, bahis, la- 7 des... "Kral -- ' -":Shakespe- 8 are'in oyunu. g 3/ Demiryo- lu... Avrupa'da bir baş- kenL 4/Harmankal- 1 dınldıktan sonra yer- 2 dekalantoprak,çöpve 3 samanla kanşık tahıl 4 taneleri. 5/ Istihsal... 5 Japon lirik dramı. 6/Ö- gi eki... Bir tarafa yö- nelme,dönme. 7/Üze- rine iplik, tel, şerit gi- bi şeyler sarılan silin- dir. 8/" Şu bağnm kül oldu hep yana yana/Onu sön- dürmeğe — gerek bana" (Karacaoğlan)... Patlayı- cı bir madde. 9/ Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir... Kakım da denilen kürk hayvanı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Koku vermek amacıyla turşulara ve tarhana ha- muruna katıldığı için tarhanaotu da denilen, çalı- yı andırır bitkı... Tavlada "üç" sayısı. 2/ Kuyruk- sokumu kemiği... Kirpik boyası. 3/ Binek hayvanı- nın eyeri üzerine geçirilen ya da omuzda taşınan iki gözlü torba... Ingiltere'de çok sevilen bir bira çeşi- di. 4/ Yemek... Çabuk davranan, çevik. 5/ Tifo gi- bi bazı hastalıklara eşlik eden kas zayıflığı. 6/ îs- panya'da, tarih öncesi dönemlere ait duvar resim- leriyle ünlü mağara. II Küçük tekne kaptanı... Da- dı. 8/ En kısa zaman süresi... Olumsuzluk belirten bir önek... Sahip. 9/ Sert bir gereç üzerine mekanik yolla oyularak kaydedilmiş sesleri yeniden üretme- ye yarayan aygıt.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle