23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 LASIM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET EKONOMİ / SAYFA ekonomi(2 cumhuriyet.com.tr 13 Koiperatfflere üst kurul • ,4Z\KARA(ANKA)- Sanryi Bakanı Ahmet Kenın Tannkulu, kooperatifçiliğin sonnlannın çözümü için özerc bir kooperatifçilik kurunu oluşturulması gerdctiğini bildirdi. TannJculu yaptığı açıkamada, kooperatiflerin mevcut yapiîinın kimseye güven vemediğini söyledi. Şeker sektörü sdontifla • KONYA(AA)- PANKOBlRLlK Genel Başkanı Recep Konuk, şeker sektöriinde ciddi sıkıntılar yaşandığını, buncan da 10 milyon dolayında insanın direkt olarak etkilendiğini bildırdi. Konuk, şeker üretiminin 3-4 kat arttınlması gerektiğini belinerek "AB'de tanm ürünleriyle yanşacaksak. bunun başı şeker sektörüdür" dedi. Daevvoo işçileri kararlı • SEÜL(AA)-Güney Kore'nin ikinci büyük otomotiv üreticisi Daewoo'da örgütlü işçi sendikası, şirketin iflastan kurtulması için bazı işçilerin işten çıkanlmasına nza gösterilmesi isteğini geri çevtrdi. Daevvoo'nun 13 bin çalışanını temsil eden sendikadan yapılan açıklamada işten çıkarmalann kabul edilmesinin söz konusu olmadığı belirtildi. Daewoo'yu satm almakla ilgilenen Ford ve General Motors gibi dev otomotiv şirketleri, mevcut yapısıyla devralmanın kârlı olmayacağı gerekçesiyle tekliflerini geri çekmişlerdi. Pentiıım-4'lerde yazılım hatası • NE\\ YORK(AA)- Erken sevkedilen Pentium-4 yongalannın bir bölûmünün yazılım kodunun yanlış olduğu anlaşıldı. Yongalan üreten Intel firması bu yongalann geri çekilmekte olduğunu bildirdi. Pentium-4'ler, kişisel bilgisayarlarda kullanılmak üzere üretilen en hızlı yongalar. Almanya'da vergi suçu anttı • BERLİN(AA)- Almanya'da vergi kaçırma ve kaçakçılık suçlannın 1999yılında, 1998yılına göre 3'te 1 oranında arttığı bildirildi. Maliye Bakanlığı bu konuda yaptığı açıklamada, vergi kaçırma ve kaçakçılık suçlanndan geçen yıl toplam 6 bin 140 yıl hapis cezası verildiğini belirtti. AçıkJamada, para cezalannın da 1999 yılında, 1998 yılına göre yaklaşık yüzde 70 oranında artarak 186 milyar 700 milyon marka ulaştığı kaydedildi. AB'den 'deli dana' kararı • BRÜKSEL(AA)- Avrupa'da sığır etinden insanlara geçebildiği sanılan ölümcül 'deli dana' hastalığıyla ilgili korkulann yeniden canlanması üzerine Avrupa Birliği tanm bakanlan, "Fransız kaynaklı sığır etine daha fazla yasak getirmeden önce, hastalığın ortaya koyduğu gerçek riski saptayabilmek için daha fazla hay\ an üzerinde test yapılması" karanna \ardılar. Vakıfbank'ın özelleştirilmesine ilişkin yasa onaylandı. Ziraat, Halk ve Emlakbank incelemede Bankalarda gözler Sezer'deANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, onayına sunulan kamu bankalannın 3-4.5 yıl içınde özelleştirilmesine ilişkin yasayı hukukçulanna inceletti- riyor. Sezer'in, aynı gün Köşk'e gönderilen Vakıfbank'ın özel- leştirilmesini sağlayacak yasayı dün akşam saatlerinde onayla- ması ise dikkat çekti. Yasaya göre Ziraat, Halk ve Emlak bankalannın 3-4.5 yıl boyunca kamuda kalacak olma- sına karşın, bu bankalan YDK ve TBMM'nin denetimi dışına çıkaran hükmün anayasaya ay- İLAÇLI TOHUMLAK Zehirli buğday alarmıANKARA (AA) - Doğal afetler- den zarar gören çiftçilere dağıtılan ilaçlı tohumluklann un fabrikala- rına satıldığı belirlendi. Bu arada bugdaydaki mantan hastalıklara karşı kullanılan ılacın, kullanım dozuna bağlı olarak insanlan ölü- me kadargötürebileceğı belirtildi. Tanm ve Köyişleri Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, doğal afetlere uğrayan çiftçilere, 1 yıl vadeli faizsiz kredi ile dağıtılan buğday tohumluklan bazı çiftçiler tarafından. nakit para ihtiyacını karşılamak amacıyla düşük fiyat- tan un fabrikalanna satılıyor. Bakanlığın. 1 yıl vadeli faizsiz Ziraat Bankası kredisi ile kilosu- nu 180-195 bin liradan verdiği buğday tohumluklan, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da, un fabri- kalanna 140-150 bin liraya satılı- yor. Bu, hem Türkiye'de zaten az miktarda üretilen sertifikalı to- humluğun ekilmemesine, amacı dışında kullanılmasına neden olurken bir taraftan da insan sağ- lığı büyük bir riske atılıyor. Tanm Işletmeleri Genel Mü- dürlüğü'nce çiftçilere dağıtılan tohumluk buğdaylarda, mantari hastalıklara karşı kullanılan RA- XÜL 2 DS maddesi içeren ilaçla- nn zehirli olduğu ve kullanım do- zuna bağlı olarak insanlan ölüme kadar götürebildiği belirtildi. Ba- kanlık, dağıtılan tohumlukJann amacı dışında kullanımının ön- lenmesi için her yıl il müdürlük- lerini uyanyor. Buna karşm özel- likle Doğu illerinde dağıtılan to- humluklann un fabrikalanna sa- tışı olaylanna sık sık rastlandığı belirtiliyor. Denetimlerte gelen sonuç Bakanlık il müdürlükleri de, emniyet teşkilatlan ile birlikte son dönemlerde yaptığı denetimlerde Ağn, Bitlis ve Van'da ilaçlı tohum- luklann fabrikalara satıldığını tes- pit etti. llgililer haklanda yasal iş- İem yapılırken ilaçlı tohumluklar- dan üretilen unlara el konuldu. Bit- lis'te bir un fabrikasında 11 ton tohumluktan üretilmiş un, Van'da bir un fabrikasında 50 çuval to- hum, 300 çuval un, Ağn'nın Tutak ilçesinde ise 15 ton buğday tohum- luğuna el konuldu. • Yasaya göre Ziraat, Halk ve Emlak bankalannın 3-4.5 yıl boyunca kamuda kalacak olmasına karşın, bu bankalan YDK ve TBMM'nin denetimi dışına çıkaran hükmün anayasaya aykın olduğu belirtiliyor. kın olduğu belirtiliyor. Anayasanın 165. maddesin- de, "Sermayesinin yansından fazlası doğnıdan doğruya veya dolaytıolarakdevlete aitolan ka- mu kuruluş ve ortakuklannın TBMM'ce denetienmesi esasla- n kanunla düzenlenir* hükmü ihlal edilmiş oluyor. FP'nin de, Cumhurbaşka- nı'nın onaylaması durumunda yasayı iptal edilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götü- receği öğrenildi. Kamu banka- lanyîa ilgili soruşturma istemle- rini araştıracak yetkili merci bu- lamayan Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) üzerinde "çeşit- Byöntemlerie" baskı uygulanır- ken kamu bankalannın özelleş- tirilmesine ilişkin yasayla Zira- at, Halk ve Emlak bankalan YDK ve TBMM'nin denetimi dışına çıkanlıyor. Cumhurbaş- kanı, kamu bankalannın özel- leştirilmesine ilişkin kanun hük- münde karamameyi, "vergiyle ilgili duzenlemelerin ancak ya- sayla yapılabileceği ve yönetim" gerekçeleriyle geri göndermiş- ti. Cumhurbaşkanı 'nın iade etti- ği KHK'de yer almamasına kar- şın yasa tasansına eklenen bir nükümle, kamu bankalan KİT kapsamı dışına çıkanlırken Sanayicfler, bûkûmeti batan bankaJann zarannı kendflerine yüklemekle suçlach. 'Batığınfatıırası özelsektöre' Ekonomi Servisi - Istanbul Sanayi Odası (ÎSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hûsamettin Kavi, özel sektörün rekabet gücünü kaybet- tiğı bir dönemde, devletin batık bankaJann zarannı vergilerle özel sektörden çıkarmaya çalıştığuu söyledi. Kavi, "Halkın vergisinin dürûstçekuüanıldığının ispan devletin şeffaf- laşmasıfleoJur" dedı. TÜSİAD Başkanı Er- kutYücaoğftı da banka boşaltanlann af kap- samma alınınaması gerektiğini belirtti. Türkiye'deki üretim koşullannı uluslarara- sı standartlar düzeyine çıkaraıak amacıyla tasarlanan "Sosyal Sorumluluk Şartnamesr, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) ile ISO tarafından düzenlenen toplantıyla ta- nıtıldı. Kavi, fondakı 10 bankamn açığının 20 milyar dolann altmdaolmadığını belirtti. ISO Başkanı, stopaj oranının yüzde 27.5'ye çı- kanlması ve yannm indirimine stopaj getir- ilmek istenmesini eleştirdi. TGSD Yönetim Kurulu Başkanı Güngör Kesçi, uluslararası arenada tehditleri fırsatla- ra çevirmeyi amaçladıklanna dikkat çekerek bu fırsatlara giden yolun da çalışma koşulla- nnı iyileştinnekten geçtiğini vurguladı. Kes- çi bu şartnamenin, tartışma yaratan iş güven- cesi yasa tasansından daha ileri düzeyde ol- duğunu, ancak tasanda çok ağır ekonomik yükümlülüklerin yer aldığını ifade etti. 'İflasla dolandırıcıhk aynlmah' TÜSİAD Başkanı Yücaoğlu ise banka bo- şaltanlann af kapsamına ahnmaması gerekti- ğini belirterek "Para cezası ödemeyi göze ala- nın dolandıncınğa özendirilebileceği bir or- tam yaranlmamaJT dedi. Erkut Yücaoğlu, kötü yönetim nedeniyle şirketlerin zararve if- lasına yol açmak ile yasalara aykın davranma ve dolandıncılığm birbirinden aynlması ge- rektiğini kaydetti. YDK ve TBMM'nin denetimi ortadan kaldınldı. KHK'de yer almamasına karşın yasaya ekle- nen bu hüküm şöyle: "_3346 sayüı KTT ile Fonlann TBM- M'ce Denetlenmesinin Düzen- lenmesi Hakkında Kanun ban- kalar haktonda uygulanmaz." Böylece, kamu bankalan sa- nlana kadar geçecek 3-4.5 yıl- lık süre içerisinde kamunun ve TBMM'nin denetiminin yürür- lükten kaldınlmasına yönelik Plan ve Bütçe Komisyonu üye- lerinin eleştirileri komisyon ra- porunda şöyle yer alıyor: "Ziraat, Halk ve Emlak ban- kalarnun özeUeştirme sûrecinin 3 yıl olarak beliıiendiği, bu sûre içinde bankalann denetimleri- nin nasıJ olacağı hususunda bir dûzenkmeye tasanda yer verfl- mediği, öncelikle özerkleştirile- rek özelleştirilmesi planlanan 3 kamu bankasının, 3 yıllık yeni- den yapılandırma sürecinde yü- rütmenin denetiminde kalaca- ğmdan TBMM KTT Komisyo- nu'nün denetiminden de çıkar- tümaması gerektiğL" Kamu bankalannm denetim dışı bırakılmalan, anayasanın "KtTlerin denetimi" hükmüne açık şekilde "ihlal" oluşturur- ken personelle ilgili düzenleme- lerde de anayasanın eşitlik ilke- sine aykın davranıldığı belirtili- yor. Devlet Bakanı RecepOnal, Ziraat Bankası kokteylinde ga- zetecilerin kamu bankalannın denetimiyle ilgili sorulan üzeri- ne, kamu paymm yüzde 50'nin üzerinde olduğu birkaç kuru- mun da TBMM denetimi dışın- da olduğunu söyledi. Ziraat Bankası Genel Müdürü Osman Tunaboyhı ise, kamu bankalannın TBMM denetimi dışına çıkanlanbu hükümle ilgi- li gazetecilerin sorulan üzerine, "Yasanm amacı kamu bankaa- nı çağdaş bankacıhğıngerekleri- ne göreçalıştırmak. Bir özel ban- ka nasıi çaİışryor, nasıl yönetiB- yor, nasıl denetkniyorsa öyle ça- hşmantz gerekir. Onun için özel- leştirme amaçh yasada piyasa- iaria bütünkşmevardır. Herhan- gj bir özel banka nasıl denetieni- yorsa Ziraat Bankası da öyle de- netknecektir" dıye konuştu. Tunaboylu, anayasaya aykın- lık sorununun anımsatılması üzerine, "Bir özelbankanasdde- netfeniyor? Paıiamento da hû- kümeti deneder" yanıtını verdi. Bursa Merinos kapatılıyor LEVENTGENCELLİ BURSA-Özelleştirme Yük- sek Kurulu'nun Sümer Hol- ding'i tasfıye karan çerçeve- sinde Atatürk'ün kurduğu Bursa Merinos'un kent dışuıa taşmması karan büyük tepki görürken işletmenin, taşınma gerçekleşene kadar kapab ka- lacağı bildirildi. Merinos çahşanlan, fabrika- nın belediyeye devredilmesini eylemlerle protesto ederken Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı DSP'li Erdoğan Bi- lenser, "Merinoskentdışma çı- kacak. Çataşanlar alacaklan tazminada hissedar olarak ku- rulacak şirkete kaûlabilirler" diye konuştu. • İşletmenin belediyeye devredilmesi ve kent dışına taşınmasınınplanlanması tepMyle karşılandı. îşçiler, Atatürkpostetieriyleyürüdü. TMMOB Bursa tl Koordi- nasyon Kurulu'nun oluşturdu- ğu Merinos Çalışma Gru- bu'nunsözcüsü LütfüKırayoğ- lu da Merinos'un Milli Savun- ma ile Içişleri Bakanlığı'na bağlı güvenlik birimlerinin yünlü giysi ihtiyacını karşıla- dığını ammsatarak "Bu güze- Bm işietmeyi çe\Tede yapılan yaonmlara,örneğin kaçak To- wer Plaza'ya ve abşveriş mer- kezi yapılması düşünülen Ipek'earkabahçe yapacaklar" değerlendirmesinde bulundu. ANAP Bursa Milletvekili lur- han Tayan da, karan eleştırerek "Bu, ver kurtul' manüğı ile alınmış bir karantar" dedi. İşçiden protesto Teksif Bursa Şubesi yöneti- cilerinin işçilerin fabrikayı ter- ketmeme eylemi de dahil bir dizi eylem planladığım duyur- masının ardrndan Merinos ça- lışanlan fabrikanm Beledi- ye'ye devrini protesto etmek amacıyla eylem yaptı. Merinos'a, özelleştirilmesi durumunda çalışanlann tüm haklannı koruyarak tekstil ens- tıtüsü kurma amacıyla talip olan Uludağ Üniversitesi'nin pazarlık su^sında devre dışı bı- rakıldığı da öne sürülürken ça- lışanlar, Atatürk posterleriyle anakapıya kadaryürüdüler. Po- lis işçilerin toplu telgraf çek- mek için dışanya çıkmasma izin vennedi. "Atam iyi ki gönnedin", "Atatürk kurdu, Bflenser iha- netetti"yazılıpankartlar taşı- yan işçiler, "Ecevit, Yılmaz, Devlet hallet" slogam attüar. TepkileT üzerine ANAP Bursa Milletvekilleri lurhan Tayan ve Kenan Sönmez'in Başba- kan Yardımcısı Mesut Yıl- maz'la görüştüğü ve insiyati- fin tekrar özelleştirme Idare- si'ne alındığı bildirildi. BtLGt ÇİFTÇt DOSTU SADULLAH USUMİ 60 Bin Tekel İşçisine Yemek İşkencesi... Ne garip bir ülkeyiz. Tekel gibi Türkiye'nin en büyük bir devlet kuru- luşunda çalışan 60 bin işçi ve memur "Yemek boy- kotu" yapıyor. Ama, kimsenin haberi yok... Tekgıda-lş Sendikası, Tekel'in Edirne'den Kars'a, Izmir'den Van'a, Samsun'dan Antalya'ya kadar yayılan tüm işyerlerinde örgütlü. Bu işyerlerinde on binlerce işçi ve memur, Te- kel'in uygulamalannı protesto etmek amacı ile ye- mekhanelere girmiyor. Sendika bildıriler yayımlıyor. Gazetelere fakslar çekiliyor. Ama, ne yazık ki Cumhuriyet'in dışında hiçbir gazetede tek bir satır haber yok. Televizyontar ise 60 bin insanın yaşadığı bu faciadan sanki haber- • siz. Yerli ve yabancı sermaye işte böyle bir Türki- ye'nin özlemi içindeydi. 12 Eylül darbesinden son- ra bu amaçlarına ulaştılar. Devlet ezecek, büyük sermaye ezecek. Ama ga- zeteler gerçeği yansıtmayacak. Halkın bu tür sı- kıntılardan haberi olmayacak. Hatta, ezılen insan- lar suçlanacak ve haklannı arayamayacak... • • • Nitekim, 60 bin Tekel çalışanı hakkını aramak için tepki gösteriyor ama, halkımızın bu tepkiden ha- beri bile yok. Eğer, bu arada hükümet dahil çeşitli kuruluşlar- dan yemek boykotu yapan Tekel çaîışanlarını suç- layan açıklamalar gelirse hiç şaşmayın. Gazete ve televizyonlar yayımlamadığı için Türk halkının haberi yok ama, Başbakan Bülent Ece- vit biliyor... Tekel'den sorumlu Devlet Bakanı Rüş- tü Kâzım Yücelen biliyor. Hatta, Yücelen yemek boykotuna neden olan gelişmelerin sorumlusu. Iş- çilerle konuşmaya bile yanaşmıyor. Tekel, tütün üreticilerinden, halktan ve çalışan- lardan gelen sert tepkilere rağmen özelleştirmeyi gerçekleştirebilmek için çalışmalarını sürdürüyor. Nitekim, Tekel yönetimi bu arada yemek işini de özelleştirmeye kalktı. 60 bin işçi ve memura ye- mek hazırlayan mutfaklar özel sektöre devredildi. Çahşmalar yönetimin aldığı bu karara karşı çık- tı. Ama dinleyen olmadı. İlgili bakanlığa ve genel müdürtüğe yapılan başvurular da sonuçsuz kalın- ca, özel firma yemekleri yapmaya başladı. Hiç kimseye derdini dinletemeyen 60 bin işçi de yemekleri boykot kararı aldı. 13 Kasım 2000 tari- hinden bu yana, Türkiye'nin neresinde olursa ol- sun Tekel'e bağlı tüm işyeıierindeki işçiler ve me- muriar, özel sektörün yaptığı yemekleri yemiyor. Yemekleri yiyecek olanlarTekel çahşanlan. Hep- si Tekgıda-lş Sendikası'nın üyesi. Burada çalışan- ların görüşü alınmadan, hele sendikanın izni alın- madan yapılacak bir iş insanlık dışıdır... 40 binden fazla üyesi olan bir sendikaya... 60 bine yakın ça- lışan insana hakarettir... 60 bin insanı hiçe sayrhak insan haklanna aykındır. Avrupa Biriiği'ne girme hazırlığı sürdüren bir hü- kümet, bir devlet kuruluşu olan Tekel'deki bu key- fi uygulamaya izin vermemeliydi. ••• Tekgıda-lş'in Marmara ve Trakya bölgesi baş- kanı Ozcan Mete "Işçilerimizin geleceğini ve sağ- lığını düşünmek bizim öncelikli görevımizdir" di- yor: "Piyasalarda kaçak ve hastalıklı etlerin satıl- dığını gazeteleryazıyor, televizyonlarilk haber ola- rak veriyor. Bu nedenle yemeklerimizin bizim dı- şımızda hazırlanmasına şiddetle karşıyız. Yemek- lerikendimizyaparsak alımlarda dikkatli oluruz ve yemekleri gönül rahatlığı ile yeriz. Karanmız so- nuna kadar direnmektir." Tekgıda-lş'in Ege Bölgesi başkanı Doğan Yılan- kıran da istekleri yenne getirilene kadar dırenecek- lerini belirterek şunlan söylüyor: "Asılamaç Tekel'i ve ona bağlı kuruluşlan özel- leştirmektir. Yemeklehn birözelkuruluşa devribir özelleştirme provasıdır. Bü anlayışa asla izin ver- meyeceğiz." 60 bin işçi ve memur, özel sektör firması tara- fından hazırlanan yemekleri yememeye karartı. Hü- kümetin ve Tekel Genel Müdürlüğü'nün de bu gö- rüşe saygı duymaları gerekir. Hükümet en son ramazan ayına kadar karann- dan vazgeçmelidir. Aksi halde, yöneticilerden olu- şan iki veya üç bin kişilik bir grup yarın saat: 13.00'te Tekel Genel Müdürlüğü'nün önünde bir basın toplantısı yapacak, gene sonuç alınamazsa yeni eylemler düzenlenecektir. Eğer, bu eylemler sırasında tatsız gelişmeler yaşanırsa bunun sorumlusu hükümet ve Tekel Genel Müdürü olacaktır... TOPLUMUNA DOGRU/ÖZLEMYÜZAK ozlemyu(« yahoo.com Küreselleş- me süreci ile birlikte giderek de- rinleşen "sosyal uçurum", bilgi teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmelerin özellikle de internetin günlük yaşamlann içine girme- ye başlaması ile beraberinde "sayısal uçurum" diye tanımlanan kavramı da ge- tirdi. internet ağı sayesinde artık istenilen her türiü bilgiye en hızlı ve en kolay yol- dan erişilebilme, "kalkınma ve gelişim" açısından sözcüklerle ifade edilemeye- cek kadar büyük birfırsat. Ancak, yalnız- ca bu fırsatı kullanabilme şansına sahip olabilenler için... Bugün için internet belli bir refah sevi- yesine erişmiş kişiler için ayrıcalık. Bir- leşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın 1999 verileri de bunu doğruluyor. Bugün internet kullanıcılannın yüzde 88'i dün- ya nüfusunun yalnızca yüzde 17'sini oluşturan gelişmiş ülkelerde yaşıyor. Farklı bir tanımla toplam internet kulla- nıcılannın yarısı, dünya nüfusunun yüz- de 5'ini oluşturan Kanada ve ABD'de ya- şamını sürdürüyor. Buna karşılık dünya nüfusunun yüzde 13'ünü banndıran Afrika'nın siber dünya üzerindeki ağırlığı yüzde 1 bile değil. Son birkaç ay öncesinin verilerine baktığımız- da internet ağının dünya nüfusunun yal- Sayısal uçurumun kalbine yolculuk nızca yüzde 6'sına hizmet ettiğini görü- yoruz. Bu teknolojik uçurum yalnızca zengin ülke-fakir ülke çizgisi arasında değil, en gelişmiş ülkelerin zengin ve yoksul vatandaşları arasında bile variığı- nı sürdürüyor. "Insanlann avuç içi bilgi- sayahara değil, öncelikle ekmeğe ve te- miz suya ihtiyaçlan var" diyen Micro- soft'un patronu Bill Gates'in birkaç haf- ta önce yaptığı "büyük keşif" gibi... Aslında, ülkelerarası eşitsizlikten ziya- de ülke içindeki eşitsizlikleri de körükle- diği için son yıllann en moda deyimi hali- ne geldi "dijital uçurum". Zenginler Kulübü diye tanımlanan G-8 ülkeleri bu yüzden bu yaz Okinawa'da dü- zenledikleri zirvelerini bu temaya ayırdılar. Bu yüzden IMF ve Dünya Bankası'nın Prag toplantılannda bu konu ele alındı. Bu yüzden hükümetler programlannda "sayfsaTa yer verip kaynak ayırmaya baş- ladılar. Ömeğin son yıllarda bu alanda bü- yük bir atağa kalkan Avrupa Birliği 5. Cer- çeve Programı için aynlan 15 milyar Eu- ro'nun yaklaşık dörtte biri kısaca IST di- ye tanımlanan Bilgi Toplumu Teknolojile- ri alanına tahsis edildi. Ancak zengin bütçe kaynaklanna kar- şın gelişmiş ülkelerde bilgi toplumuna yatınm yalnızca hükümetlerden beklen- Türkiye için de fon var ancak proje üretilmiyor Yüksek iç ve dış borç faizleri, yüksek enflasyon ve ülkeyi neredeyse bütün kurumlan ile saran yolsuzluk ekonomisi ile mücadele içinde olan Türkiye'nin, henüz bütçesinden "Bilgi toplumu" yaratmak için belli bir pay ayırma lüksü bulunmuyor. Ancak göz ardı edilen bir husus var. O da Türkiye'nin de bir kısmından yararianma hakkının. bulunduğu Avrupa Birliği'nin çeşitli fonlan. Bunlardan birisi de Avrupa Komisyonu'nun Avrupa Birliği'ne üye olmayan Akdeniz ülkeleri için başlattığı Eumedis programı. Eumedis, bilgi toplumu pilot projelerini desteklemek üzere sağlık, kültürel miras ve turizm, sanayi teknolojileri, eğitim ve elektronik ticaret att başlıkları altında proje karşılığı kaynak sağlıyor. Her konu başlığı için 7 milyon Euro olmak üzere toplam 35 milyon euro bütçe aynlmış bulunuyor. Onaylanan her projeye ise en az bir milyon Euro verilmesj öngörülüyor. Ancak işin en üzücü yanı son başvuru tarihî 22 Ocak 2001 olan Eumedis programı için Türkiye'den şu ana kadar herhangi bir proje başvurusunun yapılmamış olması. Eumedis programı ile ilgili her ülkede "Focal Point" diye adlandıntan koordinatörler bulunuyor. Programla ilgili aynntlı bilgiye ise www.ispo.cec.be/eumedis adresinden ulaştlabiliyor. Türkiye'nin tek yararianabileceği fon bu değil. Avrupa Komisyonu ve TÜBİTAK arasında imzalanan anlaşmaya göre 5. Çerçeve Programı'ndaki koşullan yerine getirebilecek proje bazında katılacak sanayi kuruluşlan, AR-GE kurumlan ve üniversiteter TÜBlTAK'tan AR-GE yardımı alabilecekler. miyor. Işçinin ya da fakirin intemetten yoksun olmasının kendileri için de bir dezavantaj olduğunun çok iyi ayırdında olan şirketler bu konuda "kendi çıkarla- n" için bazı masraflar yapmaları gerek- tiğini iyi biliyorlar. Birkaç örnek verelim: Dünyanın önde gelen otomotiv şirketlerinden olan Gene- ral Motors ve Daimler Chrysler, American On Line ile sayıları 3 bini aşan işçilerini internette ucuz erişim sağlamaları için ortak bir anlaşma imzaladılar. Anlaşma- ya göre ayda 3 dolar karşılığı sınırsız eri- şim sağlanacak. Hatırlatmakta yarar var. ABD'de internete aylık ortalama erişim ücreti 22 dolar civarında. Bir diğer örnek de Ford Motorfirmasın- dan. Ford şirketi 2001 Şubatı'nda çalı- şanlanna bedava bilgisayar ve yazıcı ve- receğini şimdiden açıkladı. Bunun yanı sı- ra Ford çalışanlannın internete erişimleri de ayda 5 dolardan sağlanmış olacak. Ancak bu noktada başkan Clinton'ın da dev şirket yöneticilerine "Ülkede sayısal uçurumun azaltılması için sizler de des- tek verin" diye ültimatom çektiğini de söy- leyelim. Dolayısıyla Türkiye gibi sanayi devrimini kaçıran ülkelerin internet devri- mini bir noktada yakalama şansları hâlâ var. Bir bilgi toplumunun yaratılması, üs- telik ulusal değerlerin korunarak yaratıl- ması ise hiç de kolay değil. İş ne yalnız hü- kümetlerde ne de özel sektörde. Baş ba- şa vererek ortak atılacak adımlarda...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle