Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•SAYFA CUMHURİYET 19KASIM2000PAZAR
DIZI
Miizmin aday
oldufMJİdu
• ORDl (Cumhuriyet) -
Ordu'da 1966 yılından bu
yana yapılan tüm genel ve
yerel seçimlere bağımsız
aday olarak katılan Halil
Tekkaya (90), arazi
anlaşmazhğı nedeniyle
tartıştığı komşusu Kemal
Akgün tarafından kesici
bir aletle öldüriildü.
Seçimlere bazen ineklerini
bazen de fmdık
bahçelerini satarak katılan
Tekkaya, eski bir radyoyu
kullanarak seçimlerde
propaganda yapıyordu.
Yanında sürekli Türk
bayrağı ve Atatürk posteri
taşıyan Tekkaya hakkında
1995 seçimlerinde devlet
büyüklerine hakaret ettiği
gerekçesiyle dava
açılmıştı. Tekkaya, dün
kalabalık bir topluluğun
katıldığı caneze
töreninden sonra topraga
verildi.
1CCB çoktan
kapatılmalıyır
• BERLİN (AA) - Berlin
Eyaleti îçişleri Bakanı
Eckart Werthebach, "Kara
Ses" olarak bilinen
Cemalettin Kaplan'ın
kurduğu ve oğlu Metin
Kaplan'ın devam ettirdiği
tslami Cemiyet ve
Cemaatleri Birliği'nin
(ICCB) yasaklanması
gerektiğini söyledi. Alman
Der Spiegel dergisine
demeç veren Werthebach,
"Islami Cemiyet ve
Cemaatleri Birliği'nin
çoktan yasaklanması
gerekirdi" dedi. Aşağı
Saksonya Eyaleti Îçişleri
Bakanı Heiner Bartling de
ICCB'nin yaklaşık 1200
yandaşına sakın
davranmalan çağnsında
bulunarak Metin Kaplan
için eylem yapmayı
sürdürmeleri halinde bu
derneğin kapatılmasının
kaçınılmaz olacağım
belirttı.
Deprem güvenliği
konferansı
• Istanbul Haber Servisi -
Kültür Bakanhğı,
UNESCO ve Uluslararası
Anıtlar ve Sitler
Konseyi'nin (ICOMOS)
ortaklaşa düzenlediği
"Deprem Güvenliği;
Geleneksel Yapılardan
Alınacak Dersler" konulu
konferans sona erdi.
Konferansa sunulan tller
Bankası araştırmasına
göre, deprem bölgesinde
ahşap binalar depremi
hasarsız atlatırken her yedi
betonarme binadan beşi
ağır hasar gördü.
Neşet Çağatay
yaşamım yitirdî
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Eski Ankara Üniversitesi
tlahiyat Fakültesi
dekanlanndan Prof. Neşet
Çağatay (84), önceki gece
bir süredir tedavi gördüğü
tbni Sina Hastanesi'nde
yaşamrnı yitirdi. Çağatay
yann saat 10.00'da Ilahiyat
Fakültesi önünde
düzenlenecek törenin
ardından doğum yeri olan
Isparta'nın Gelendost
ilçesinde toprağa
verilecek. Laikligin
ödünsüz savunucularından
Çağatay, Türkiye'de
Islamiyeti en iyi bilen ve
anlayan bilim adamlan
arasında gösteriliyordu.
Öğremm
kpedüepinezam
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Yükseköğrenim Kredi ve
Yurtlar Kurumu'mın dün
gerçekleştirilen 68. olağan
genel kurulunda öğrenim
kredilerine yüzde 20
oranında zaın yapılması
kararlaştınldı. Zamlı
kredilerl Ocak2001'den
itibaren geçerli olacak.
tngiliz ve Fransız askerlerinin harcamalan İstanbul'da yaşam biçimini de değiştirir
Alaftanga yaşam
"Pabuççu
Muştası"
DOGAN AVCIOGLU
" y v ü y ü k borçlar ve tstan-
m ^^bul'da tngiliz, Fransız
ğ ~% askerlerinin harcama-
Jm^r ları, yaşam biçimini
değiştirir. "Alaturka" ve "alaf-
ranga" deyimleri, ilk kez Kınm
Savaşı sırasında ortaya çıkar:
Kahire'den Istanbul'a göç eden
Batıhlaşmış Mısırlı zenginler,
yahlar ahp Avrupa mobilyala-
nyla döşerler. Istanbul zengin-
leri de onlardan özenip alatur-
ka eşyalannın yanına alafran-
ga eşyalar eklerler. Minderler,
divanlar bırakılır, konsol, ka-
nepe, masa, sandalya kullanı-
lır. "Avrupakâri" sofra takım-
lan aranır. Kadınlar, Avrupa ka-
dınlan gibi iç çamaşın, korse ve
eldiven giyerler. Paris Elçiliği-
miz, împarator'un da katıldığı
bir balo verir. Gazi Abdülme-
cit Han, Fransız Elçiliği'nin ba-
losuna bakanlar ve Kızlarağa-
sı ile birlikte gider. Baloda Rum
ve Ermeni patrikleri de bulunur.
Şeyhülislam, özürler dileyerek
baloya katılmaktan kurtulur.
Abdülmecit Han, özel doktoru
Spitzer'e Avrupa kadınlannın
giyimlerine bayıldığmı söyler:
"- Avnıpalı kadmlann gryim-
lerini pek çekicibuhıyorıım. Bi-
zim kaduüannkinepek çok yeğ
tutuyorum. Eğer bu kadınlar-
la Uişki de dış görünüşleri gi-
biyse, siz FrenJklerin kadın cin-
si ile serbest ilişkide bulunma-
nızj adeta kıskaruyorum."
Oysa, Cevdet Paşa'nın yaz-
dığma göre Sultan'ın gözdesi
Serfiraz Hanım ve öteki saray-
lılar, Avrupa kadınlan gibi gi-
yinip sokaklarda oğlanlarla âşık-
daşlıkederler. Biryılda 120bin
kese borç eden Serfiraz, "Kü-
çükfesfi" denilen bir Ermeni oğ-
lanına vurulur. Öteki sarayh ka-
dınlar, Tarabyalı bir çalgıcı Er-
meni oğlanı ile rezaletler ya-
parlar (Tezakir-i Cevdet 13-20,
s. 3). Cevdet Paşa, sözlerini
şöyle sürdürür.
"Kınm Savaşı bize büyük bir
ibret olup da kendimize çeld-
düzen vennek gerekirken bir
garip sefahat kapıları açıldı.
Oteden beri Padişah haremi-
nin kadınlan bir yere çıkıp gez-
mez iken, ol vakitten beri ara-
balaria her yere gider oldular.
Diledikleri gibi sefahat eder ol-
dular."
Lüks harcamalar
Saraylılann bu serbest yaşa-
mına, köşk ve yalılar halkı ile
lüks harcamalarla zenginleşen
tstanbul tüccar ve esnari da ayak
uydurmaya çalışır. Araba ge-
zileri ve flörtler yaygınlaşır.
Cevdet Paşa. "Delikanhlar es-
kiden oğlancılık yapıyorlanh,
şimdi zamparahk yapıyorlar"
der: "Zendostlar çoğaiıp oğian-
lar azaldı. Lut kavmi sanki ye-
re batü. tstanbul'da öteden be-
ri delikanhlar için maruf ve mu-
tad olan aşk ve alaka, haJ-i ta-
biisi üzere kızlara intikal etti.
Ahmet IT1. zamanından beri
mudat olan Kağıthane sırtı zi-
yade rağbet buldu. Gerek ora-
da, gerek Beyazıt meydanında
arabalara işaretlerie muaşaka
usulü hayü meydan aldı."
Bu israf ve sefahatın sonucu,
ahlak çöküntüsü ve enflasyon
olur. Baltalimanı'nda eskiden
kırk kunışa satılan bir yah, al-
tı aylığı 40 bin kuruşa kiralanır.
İstanbul'da hizmetçi ve halayık
sayısı hızla çoğalır. 50 bin kö-
le yanında 40 bin hizmetçi, Is-
tanbul zenginlerine hizmet eder.
Bu arada yıpratıcı ve öldürücü
nüstü sabnna pek şaşar:
tt
BuûJkedekiadaletsizlik,ida-
riyobuzhıklar vesefiüet, herhan-
gi bir başka ülkedeokaydL, halk
ayaklarurdL"
Avrupa Konseyl'ne
glrlyoruz
Oysa ayaklanmak ne söz! Kı-
nm Savaşı Gazi Abdülmecit
Han liderliğinde sevinç ve şevk
içinde yürütülür. Doğubeyazıt
ve Kars'ın düşmesi önemli de-
ğildir. Çok uzun süre direnen Si-
vastopol alınmış ve savaş kaza-
nılmıştır. Şimdi Paris'te zaferin
meyveleri toplanacaktır. Ger-
çekten 1856 Paris Antlaşma-
Ingiltere'ye Osmanh Afrika-
sı'nı paylaşmayı önerir. Fransa
Fas'ı, Sardunya Tunus'u ve In-
giltere Mısır'ı alacaktır! llginç-
tir ki Paris Antlaşması'ndan he-
men sonra Ingiltere, Fransa ve
Avusturya, Osmanlı Devleti'nin
toprak bütünlüğünü korumak
üzere savaşacaklannı belirten
gizli bir anlaşma ımzalarlar.
Asıl ilgili Osmanlı Devleti, an-
Iaşmaya alınmadığı gibi, anlaş-
madan haberdar dahi edilmez!
Iş öğrenilince, "Büyük" Reşit
Paşa bile, gizli ittifakı "bir bi-
maye-i müşterekeye şebih" di-
ye nitelemekten kendini ala-
maz. Reşit Paşa, ortak bir hima-
yecilikten söz etmekte haklı-
SAIR ESREF'TEN DÖRTLUKLER
"Ey pâdisâh-i âtem, düşman mısın zekâya?
Erbâb-i iktklan gördûn mü saldınrsın;
Asnnda kaldı miUet üstadsız, ktiabsız,
Havf eyterim yakmda Kur'ân'ı kakunrsm."
pâdişâh-ı âlem: zamamn padişah
(Abdülhamid)
erbâb-ı iktidar: işini iyi yapan
havfeylerim: korkanm
Rusya savaşı sürer. Türk aske-
ri büyük yitik verir. Açhğa ve
yoksulluğa katlanır. tngilizler,
Türk askerini şöyle değerlendi-
rirler: "Başka yerde sürekli
ayaklanmalara yol açacak acı-
lara bu As> a insanlannın öyle
sabıriatahammüledişierinehay-
ran olmamak elde değiL Asker-
lereverflen yiyecekler çokyeter-
siz. AteşM hastahklar vetifüs kı-
np geçiyor. Asker günübüüği-
ne yaşryor."
Yalruz asker değil, halk da
günübirliğine yaşar. Açık pazar
ekonomisi, geleneksel sanayi-
leri geriletir, işsizlik ve durgun-
luğu arttırır. Ingiltere'nin daha
sonraki Istanbul sefirlerinden
LayanL Müslüman halkın, is-
yan ettirici koşullardaki olağa-
sı'nın 7. maddesiyle îngiltere,
Avusturya, Prusya, Fransa ve
Sardunya "Osmanlı Hüküme-
ti'nin Avrupa devletieri hakla-
nndan ve Avrupa Devletieri
Konseyi'nden faydalanmasuu
kabul ettiklerini" ilan ederler.
Devletler, "Avrupa Konse\iüye-
si" olan Osmanlı împaratorlu-
ğu'nun toprak bütünlüğünü de
garanti ederler. Ne var ki bizim
Batıcı aydınlann "Arük Avru-
pa devleti okfaık. Avrupa devfct-
İeriyle eşrtiz. İçişlerimize müda-
haleler sona erdL KapitülasyoD-
lar kalkacak" dıye sevinçle kar-
şıladıldan antlaşmanın 7. mad-
desini ciddiye alan Avrupa dev-
leti yoktur. Nitekim daha Paris
Antlaşmasrnın imzalanacağı
günlerde, tmparatorNapolyon,
dır. Zira Kınm Savaşı mütte-
rıklerimiz, aynı mandacı tutu-
mu, Osmanlı Hıristiyanlanmn
korunması işini yüklenmekte
de gösterirler. Istanbul, haklı
olarak, "Ben, Rusya'nın Orto-
doks H ıristivanlan himaye iddi-
asına son vennek amacrjla sa-
vaş >
<
apüm, kannnı akrtüm. Şim-
di nasıl tüm Hıristrvan devletie-
rin himayehakkmı,hem de ant-
laşmayla tamnm" diye direnir.
Osmanlı Hükümeti'ninParis'te
sonuna değin şiddetle direndi-
ği tek konu budur. Fakat en du-
yarlı olduğu konuda da Istan-
bul, herkesin başka türlü yo-
rumladığı işe yaramaz bir for-
mülle yetinmek zorunda kalır:
Sultan, 1839 Tanzimat Ferma-
m'na benzer bir 1856 Islahat
Fermanı yayımlar. Fermanı, do-
ğaldır ki bizim Batıcı paşalar-
la birlikte Ingiliz ve Fransız el-
çileri hazırlar, ama Sultan, ken-
di iradesiyle insan haklarını ve
reformlan bir kez daha garan-
tilemiş sayılır. Paris Antlaşma-
sı'na birmadde konularak bu Is-
lahat Fermanı'na atıf yapılır.
Antlaşmanın 9. maddesi, im-
zacı devletlerin "fermamnyük-
sek değerini tanıdıklaruu" be-
lirtir. Ardından bu tanımanın
imzacılara 'Heker teker ya da
topluca Osmanh iç işlerine mû-
dahale hakkı vermediği'' yazı-
lır. Ama devletler, müdahale
hakkını 9. maddeyle kazandık-
larmı kabul ederler. Iç işlerine
sürekli müdahale ederler. 1878
Berlin Antlaşması'na da mü-
dahale haklannı açıkça yazdı-
nrlar. Avrupa devleti ilan edil-
diğimiz halde, kapitülasyonla-
nn kaldınlması isteğimizi sürek-
li geri çevirirler. Kısaca, Avru-
pa Konseyi üyesi olmak değil,
Avrupa mandası olmak söz ko-
nusudur. Zaten Kınm Savaşı'yla
başlayan borçlanmalardan son-
ra, devlet borçsuz yaşayamaz
duruma gelmiştir. Her yeni borç,
Avrupa 'nın ekonomik manda-
sımn genişlemesine yol açar.
Kınm Savaşı günlerinde iki kez
borçlanan Osmanlı Devleti, su-
baylannın aylığmı ödeyemedi-
ğinden, 1858'de üçüncü kez
borç ister.
Maliye Mecllsl kurulur
Fakat Avrupa sermayedarla-
n, Osmanlı Devleti'ni güveni-
lir bulmazlar. Mali kontrol is-
terler. Ingiliz Sefiri. "Avrupah
zekâ ve deneyiminden yarar-
lanmazsanızişterinizdüzehnez"
der. Üç Avrupahnın katıldığı
bir Maliye Meclisi kurulur.
Meclis, Avnıpalı uzmanlann
zekâ ve deneyiminden yararla-
narak bütçe ve vergi işlerini dü-
zenleyecektir. tngiliz - Fransız
sermayeli Osmanlı Bankası ise
devletin bankası olacak ve al-
tın karşdığı kâğıt para basma te-
kelini elinde tutacaktır. Böyle-
ce daha 1860'larda, Para Fo-
nu'nun (IMF) günümüzde uy-
gulanmasını istediği sistetn ku-
rulur: Para altına bağlı bulun-
duğundan Osmanlı Bankası pek
az miktarda kâğıt para basar.
Devlete çok sınırh kredi verir.
Yani Para Fonu'nun önerdiği
biçimde aşın sıkı bir para ve
kredi politikası izlenir. Dış ti-
caret serbesttir. Fakat altına bağ-
lılığm getirdiği disiplin ve kon-
vertibilite, dış ticareti düşük se-
viyede dengelemeyi zorunlu kı-
lar. Bu. "Yaünmdanvekalkın-
madan vazgeç" biçiminde bir
"Ölme de sürûn'' politikasıdır.
Ve bu nasıl bir dönme dolaptır
ki yüz küsur yıl sonra bile yi-
ne dolabm içindeyiz!.. 2000 yı-
lına doğru yol alırken, ekono-
mik kurtuluşu, 1860'lann re-
çetelerinde aramak çaresizli-
ğindeyiz!..
Yalnız ekonomik planda mı,
siyasal planda da reçete aynı:
Batı tipi bir anayasa. Batıcı ay-
dınııruz, yüz küsur yıldır kur-
tuluşu Batı tipi anayasalardan
bekler durur. Kurtuluş anayasa-
danbeklendiğinden, işlerkötü-
ye gidince elbette anayasa suç-
lu olur.
Sürecek
Namık Kemal ve Yeni OsmanlılarDönme dolabın ilk yolculan, çok
sevdiğim Namık Kemal ve "Yeni Os-
manhlar" denilen arkadaşlandır. Ye-
ni Osmanlılar, feodal bürokrat aileler-
den gelmiş, ama yabancı dil ögrenmiş
ve Batı ülkelerinde bir süre yaşamış,
bir ölçüde burjuvalasmış reformist bü-
rokratlardır. AHve Fuat Paşalan siya-
sal planda yeteri kadar liberal buhna-
yıp oniara düşman da kesilseler, re-
formist bürokratlar, Büyük Reşit Pa-
şa ve Tanzimat hayranıdırlar. Ama on-
lann ilk Batıcı aydınlardan farkı, Tan-
zimat'm sonuçlanndan hiç de hoşnut
ohnayışlandır. Yeni Osmanlılar. açık
pazar ekonomisinin ve borçlanmalann
sanayi ve tarımı yok ettiğini acı acı ya-
zarlar. "Devlet, borçsuz yaşayamaz''
diyen Ali Paşa'yı Namık Kemal yer-
den yere çarpar. Her alandaki yaban-
cı müdahalelerden yakınırlar. 1861 'de
Babıâli'nin Suriye ve Lübnan'da aske-
ri müdahaleye izin vermesini eleşti-
ren Namık Kemal, tngilizlerin "kıbç
çekmedendüm a>ı soymak istedikieri-
ni" beürtir. Evrensel insan haklarının
baş savunucusu Fransa ile de "Yöııe-
timleri ahmda buhman uhıslar dışın-
da. tüm dünya uluslannın bağımsıztı-
ğı için uğraştyorlar*' diye alay eder.
Tanzimat' ı savunur. ama "Tanzimat'm
onaylanmayacak tekyam, Avrupahla-
nn\'esayetialundaounasıdır''der. "Ba-
bıâh'nin politikası ilddin Bin Hıristi-
vanlan hoşnut etmek. öteki Avrupa'yı
hoşnut etmek. Başka bir şey bihnez-
!«•" diye hükümetlerin Avrupa'ya bo-
yun eğişini eleştirir. Ne var ki Yeni Os-
rnanhlar, yine de bir "pabuççu muşta-
a* aramaktan kendilerini alamazlar.
Toprak bütünlüğümüzün savunucusu
gözüken tngiltere'ye göz kırpariar. Na-
mık Kemal. Hürriyet'te "Avrupa dev-
letieriarasında bizim haklanmızuı ve
Sukan'ın egemenliğinin korunmasma
en çok yardun eden tngJrtere'dH-" gö-
rüşünü ileri sürer. Bunun dışında, Ye-
ni Osmanlılar, günümüzün Batıcı ay-
dınlan gibi, Ingiltere'nin siyasal kurum-
larma içtenbir hayranhk duyarlar. Baş-
ta Mithat Paşa, tüm Yeni Osmanlılar,
tngüiz Parlamentosu'nun coşkun âşık-
landırlar ve Westminister'in kopyası-
m vatana getirmek isterler. Bu konu-
da tngiltere'den destek göreceklerine
güvenirler. Yeni Osmanlılar'm tutum-
lanndaki tutarsızhğı pek kmamamak
gerek. Günümüzde de ilerici aydınla-
nmız, biryandan Ortak Pazar'ı yeni sö-
mürgeciliğin aracı sayarlar, çokuluslu
şirketlerin Avrupa-Amerika aynmını
anlamsızlaştırdığını söylerler, öte yan-
dan da Avrupa parlamentolarından *de-
mokrasitakvimi" konusunda pabuççu
muştası desteği beklerier. O nedenle,
dönme dolabm ilk yolcularrmn tutar-
sızhklannı pek büyütmemek gerek.
Namık Kemal ve arkadaşlan, Balkan-
lar'da ulusal ayaklanmalann arttığı ve
Avrupa devletlerinin müdahalelerinin
bunaltıcı boyutlara ulaştığı bir dönem-
de, anayasanın kabulüyle Hıristiyan-
Müslüman arasında tam eşitliğin sağ-
lanacağına, ulusal hareketlerin son bu-
lup uyumlu bir Osmanlı ulusunun do-
ğacağina, böylece devletlerin müdaha-
le nedenlerinin ortadan kalkacağına
ve Osmanlı ulusunun bu yoldan refa-
ha ulaşacağına içtenükle inanıriar. Giz-
li örgüt kurarlar ve 1876 Martı'nda
Avrupa elçilerine "Müshıman Vatan-
severler BUdirisi"nı yollarlar. Bildiri-
de özetle şöyle denir:
"- Avrupa hükümetleri Hıristryanla-
ru onlarkadar sefQolan Müslümanlar
ale>huıe reformlardan varanandırmak
tstemektedirier.Tedavi edâmesigereken
asıl dert, devletin adaletsiz yönetimi,
tutarsız ve konrolsüz bir hükümdann
kapnskridir_ HükümeÜer,Türkhe'de-
ki elçilerine, başlannda Mithat Paşa
buhman partiyle anlaşma buyntğunu
verirlerse, bir anda her şey değişecek-
tir. Belki iktidardaki padişahı devir-
meye bile gerek kalmadan pusulasız
despotJuğunu frenfcmevi bile başara-
biliriz._ Düeğimiz, mutlakiyeti denge-
leyecek bir millet meclisi tngiliz siste-
mine yakın diyebDeceğimiz bir model
kurumdur."
PAZAR
ORHAN BURSALI
Yarım İnşa
Son 10 yıl, 5 yıl veya 1 yıl içinde hayatınızda
hangi niteliksel değişiklikler oldu? Şöyle sormak
belki daha doğru: Hayatınızı alıştığınız araç-ge-
reç ve yollarla mı sürdürüyorsunuz? Veya hangi
yeni araçlan kullanmaya başladınız yaptıklannız-
da?
Bu soruyu kendime yönelttim:
• Cep telefonu kullanıyorum. Haberleşme hız-
landı, verimliliği arttı, hacim olarak genişledi;
mekân ve zamana bağlıhk azaldı.
• 6 yıldır internete bağhyım. Kendi işim ve
meraklanma, gereksinimini duyduğum yeni bil-
gilere biigisayanmdan ulaşıyorum. Yabancı dilde
gazete ve dergilere gereksinim duyduğumda
hemen bir göz atabiliyorum. Bilim dergilerine,
en azından içeriklerine hemen bakabiliyoaım.
Varsa haberlerini, fotoğraflarını bilgisayarıma
hemen çağırabiliyorum ve bunları örneğin
CBT'de kullanabiliyorum. Ajansların vb bana
sunduklanyla yetinmeyip dünyada olup bitenleri
kaynağından izleyebiliyorum.
• Haberleşme kanalım elektronik mektuba
(El-mek) kaydı. Mesleki veya dostluk haberleş-
melerim El-mek sayesinde tıkır tıkır gidiyor, hac-
mi, hızı vb arttı. Dostlanmla daha sıkı haberleşir
oldum. Bazı tartışma gruplannı izliyorum. Mek-
tup yazmak ve göndermek hayatımdan çıktı.
Faks bile çok azaldı.
• Internet ve El-mek sayesinde, editörlüğünü
yaptığım Cumhuriyet Bilim Teknik'in yazılan-
nın yüzde 80'i artık elektronik olarak geliyor.
Yüzde 20'si kadarını gazetede Tülay diziyor.
Eskiden, çok yazı veriyorsunuz derdi, şimdi yazı
yok mu diye soruyoıi
• Dahası, resimler, çizimler vb de kısmen
elektronik olarak geliyor, bunlan dergide kullanı-
yoruz.
• Istersem, gazeteye hiç gitmeden derginin
editörlüğünü ev-ofisimden yapabilirim. Bütün
yazılan ve dergi kaba maketini evden internet
üzerinden gönderebilir, Tüies'in hazıriadığı dergi
sayfalanna evden girebilir, bakabilir, gerekli dü-
zeltme ve değişiklikleri yapabilirim. Gazete yazı-
lanmı da evden elektronik olarak gönderebiliyo-
rum.
• Aydın Engin'den kıskandım: Yakında enfra-
red özellikli bir cep telefonum ve taşınabilir bilgi-
sayanm olacak. Yazdığım yazılan, cep telefonu
aracılığıyla, ister faks ister elektronik hemen her
yerden istediğim yere gönderebileceğim.
• Meraktan, internet üzerinden süper markete
ısmarladığım mallan eve getirttim.
• Yurtdışından internet üzerinden kitap ve CD
ısmarladım.
• İnternet bankacılığını kullanabiliyorum.
• Müzelere, bilim merkezlerine vb sanal gezi-
ler yapabiliyorum.
• Bir müziği, programı internet üzerinden bil-
gisayanma "indirip" CD'ye kayıt yapabilirim.
Sanırım şimdilik bu kadar, veya bazı küçük
aynntılan daha var.
• • •
İki eski aracın, yani telefon ile bilgisayariann
birleşmesi sonucu doğan internet aracı, iş dün-
yasını, özel hayatı ve iş hayatını önemli ölçüde
değiştirdi. Bu değişikliğin ortak paydası hız. Mi-
mart ise aslında dijital devrim. Yani, bütün bikji-
lerin sayısallaştınlarak hat üzerinden gönderil-
mesini mümkün kılan düşünce ve bu düşünceyi
hayata geçiren temel bilimsel araştınmalar ile bu
araştırma sonuçlannı kullanılabilir duruma geti-
ren teknolojiler: Yazılımlar, bilgisayarlar, çipler,
cep telefonlan... Ve bütün dünyanın gereksinim-
leri üzerinde durmadan kurulan yeni düşler, or-
taya atılan yeni fikirler, düşünceler de durmadan
yeni teknolojilere dönüştürülüyor, cep telefonla-
nmız, bilgisayarlanmız; diğer minik cihazlanmız
gelişiyor, değişiyor.
Yakında üçüncü kuşak iletişim hayatı başlaya-
cak. Bunun adı kablosuz iletişim devrimi. Bugün
kullandığımız internet ve cep telefonlannın sun-
duklan bize yetmiyor. Daha fazlasını istiyoruz.
Daha çok veriyi daha hızlı göndereceğiz. Cep
telefonlanndan belki de en az konuşma yapaca-
ğız, hepsi birer bilgisayar ve internet terminaline
dönüşecek. Evimizdeki örneğin çamaşır maki-
nesi, eskiyen parçasını fabrikaya kendisi bildire-
cek (Bkz. dünkü CBT)... Ağn Dağı'nın tepesin-
den, evin ışıklannı, perdelerini açıp kapayaca-
ğız..
Bütün bu elektronik iletişim ve haberleşmenin
yarattığı ticari, ekonomik değer ise muazzam!
Birkaç ayrı yazı konusu...
•••
Bu yazının güncel nedenine gelince: TÜSİAD,
kasım-haziran arasında, "YETI (Yeni Ekonomi,
Teknoloji ve İnsan) "Fırsatlar Dûnyasına Son Bi-
let" adı altında, dünyadaki, ekonomideki, bilim-
deki, teknolojideki bu büyük devinimi, dönüşü-
mü ve gelişimi esas alan 6 adet seminer düzen-
liyor. Vıdeo konferanslar ve internet aracılığıyla
da mümkün olduğu kadar geniş kitlelere ulaştı-
nlmaya çalışılacak olan bu seminerlerin ilki 24
Kasım'da yapılıyor. "Odak noktası: Yeni ekono-
mi ve teknolojik gelişmelehn ve bu dinamizm
içinde insanın dummunun küresel düzeyde ve
TCıridye özelindeki dunım değertendirmesi".
Sanayi ve kalkınma stratejileri, artık bu yeni
bilimsel, teknik, ekonomik gelişmeler dikkate
alınarak yapılmak zorunda.
En yüksek katma değer, artı değer vb yaratan,
en kazançlı alanlara yöneliyor ülkeler ve şirket-
ler. Bilgi yoğunluğu en fazla olanın birim fryatı
en çok ediyor. Ibrahim Kavrakoğlu'nun verdiği
örneğe göre, yolcu uçağının kilosu 1000; savaş
uçağının 10.000; uydunun 100.000; yeni tekno-
lojik ilaçlann 1 milyon Amerikan Dolan. Penye 1
dolarsa, demirçelik 65 cent, çimento 10 cent,
otomobil 10 dolar... Siz olsanız ülke olarak ne
üretmeye yönelirsiniz?
Türkiye, insanı, ülkesi, şirketi, yönetimi vb ile
dünyadaki gelişmeyi yakalamak zorundadır,
ama nasıl olacak bu?
Siyasal yönetimler, örneğin enerjilerini, kendi-
lerine tamamen bağımlı bir cumhurbaşkanlığı
makamı yaratmak amacıyla, cumhurbaşkanının
görev süresini 5 artı 5 formülüyle dönüştürmek
için harcamayacaklan zaman...
Peki, dünyadaki bu sanayi-teknolojik gelişme-
yi görüp de gece gündüz yüreği pır pır edecek
yeni siyasal kadrolann çıkmasını mı bekleyece-
ğiz!
Yazık bize! . • ' •