Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 \> er
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2000 PAZAR
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
'Tutuşupyanmak istiyorum'
Tiyatroyla 'kendini kışkırtan' JulietteBinoche, New York'ta sahneyeçıkıyor
Kültür Servisi - Çevirdiği son filmlerden
umduğunu bulamayan Juliette Binoche, Fran-
sa'dabu hafta gösterime giren Michael Hane-
ke'nin 'Code Inconnu' adlı filminde rol aldı.
Sanatçı aynı zamanda New York'ta Harold
Pinter'in 'Trahisons' isimli oyununda sahne-
ye çıkıyor.
- Her akşam sahneye çıkıyorsunuz, oysa oyun
resmi olarak henüz başlamadı. Bu durunı size
garip gehniyor mu?
JULİETTE BENOCHE - Evet biraz garip.
Ama Amerikan sistemi böyle: Prova zamanı çok
kısa tutulduğundan (sadece beş hafta), bu pre-
view süresi oyuncular tarafından alıştırma dö-
nemi biçıminde değerlendiriliyor. Oyunun yö-
netmenı David Leveaux, oyunu bir müzik par-
tisyonunu izler gibi, harfi harfine, duraklama-
lan, suskunluklan ve en ufak ipuçlannı dahi de-
ğerlendirerek yönetti. O yüzden yorumlamaya
aynlan pay da azaldı. Böyle olunca da bir oyun-
cu olarak bir haz beklemek için henüz çok er-
ken. 'Emma' karakteri şimdilik karanlıkta. Iki
adam aralannda konuştuklan zaman, kendi ye-
rimi bulmakta zorlanıyorum. Bir de bazı komik
repliklerin altını çizmeden oynamak istiyorum.
Gülmelerin teşvik edilmeden, sadece o an o
duygunun başka türlü ifade edilemeyeceği için
gelmesini istiyorum. Hâlâ kendi yerimi aradı-
ğımı söyleyebiliriz.
'Kendimi daha kınlgan hissediyprunı'
- Ingflizce oynamak oyunculuğunuzu ne öJçü-
de etkiledi?
BİNOCHE- Ingilızce konusunda deneyim sa-
hibıyım. (Londra'da, Pirandeflo'nun 'Naked' ad-
lı oyununda oynamıştı.) Fakat mutlaka hatalar
da yapıyorum. Bu da riskin bir parçası. Tiyat-
ro her şeyden önce fiziksel bir yükümlülük.
750 kişi tarafından anlasılmak için nasıl yapa-
biliriz? Balkonun son sırasında oturan seyirci
ile sızden üç metre mesafede oturan seyirciye
verdiğiruz karakterin gerçekliğinı nasıl aynı kı-
labilıriz? Üstelik tiyatroda sinemada olduğu
gibi sonradan dûzeltme olanağı yok. Tiyatro-
da oyuncu kendi kendinin montajını yapar, sus-
kunluklarla oynar. Teknik yönden düşünecek
olursak, oyuncu kendini ifade etmek için vü-
cudunu kullanır. Sinema böler, oysa tiyatroda
seyirci neyı ızleyip neyi izlemeyeceğine ken-
dısi karar verir. Oyuncu için bu filesiz bir de-
neyimdir. Sadece bu tehlikeye atılmak bile
oyuncu için önemli bir haz kaynağıdır. Sinema-
da da bu oyunculuk hazını alırsınız ve canlan-
dıracağınız karakter için iç dûnyanızda yapa-
cağınız çalışma kesinlikle çok heyecan verir, be-
raber oynamak ve ûretmek, bunlann tümü de
güçlü duygulardır. Ama tiyatronun size verdi-
ği seyirci ile bütünleşme, onunla tek bir yer ve
zamanda duygulanmanın verdiği hisleri sine-
ma size vermez. Tiyatroda yaşanamn bir daha
asla geri gelmeyeceğini bilirsiniz, sinemada ise
paralel dünya duygusu ağır basar: Sahnenin
çevrildiği anın hatırası, çoğu zaman sahnenin
kendi hatırasından daha güçlü.
- New York'ta sahneye çıkıyorsunuz, Lasse
Hallström fle 'Chocolat'ı Ingilizce çekiyorsu-
nuz. Ağustos 1999'dan beri bir tek film. Bun-
dan bir anlam çıkartabilir miyiz?
BİNOCHE - Fransa'ya bır adım geriden bak-
ma gerekliliği olabilir. Michaerın Cannes'da al-
dığı tepkıyi pek anlayabilmiş değilim. Benim
Binoche "Oyunculuk, bir karakterin diplerine kadar inip onun getişimini izJemenizi gerektirir" diyor.
için üç düşkınklığından sonra gelen yeni bir kı-
nklıktı. O zaman, kendi kendime 'Niçin böyle
devam edeyim ki?' dedım.
- Bu düş kınkhğuun nedeni sadece birtakun
eleştirmenlerin tepkisiydL Eleştiriye bu kadar
hassas olduğunuz bilinmiyordu.
BİNOCHE - Evet bu y'enı bır şey. 'AKce ve
Martin'den (Andre Techine) beri kendimi çok
daha kınlgan hissediyorum. O filmin başansız-
lığı beni çok üzdü, anlamadım ve bunu haksız
buldum. Aynı zamanda toplumun çok daha cid-
dı haksızlıklan var.
- Düşkınkhklanndan söz ediyorsunuz ama..
belki de fümler başanh değildL OzeUikle' Saınt-
Pierre'in Dulu'(Patrice Leconte) ve ' Yüzyılın
Çocuklan' (Diane Kurys)_
BBVOCHE - Eski dönemleri yeniden kurma-
da bir sorun olup olmadığından şüpheleniyo-
rum. Ama en önemlisi, hiç yönetilmemiş olma
hissi. Hepsi bu. Yalnız başıma kâğıdımı doldu-
rup düzgün bir yazı ortaya çıkartabılirim. Ama
o zaman kendimi aşmış olmam, çünkü bunu ben-
den bekleyen kimse yok. Oyunculuk işi bir ka-
rakterin diplerine kadar inip onun gelişimini iz-
lemenizi gerektirir. Bu da yönetmenin çok ze-
ki ve bilinçli olması demektir, çünkü ışığı ve
netliği, ifade edilmesi gerekeni ortaya çıkara-
cak olan odur. 'tngiliz Hasta'da Antfaony Ming-
bella oyunculara sorular soruyordu, yanıtlan-
nı buhnak da bize düşüyordu. Bizi bir yaratı-
cılık unsunı gibi kullanıyordu, ama oyuncula-
nn bütün sorunlan çözeceğini de düşünmüyor-
du. Film, hepimizin birlikte oluşturduğumuz bir
daire. Ama bu tarz zorluklar oyuncular için çok
erken başlar. lyi tiyatro kurslannda kendileriy-
le beraber arayış içinde olan insanlarla karşıla-
şırlar ama.. hemen sonrasmda onlardan yarar-
lı olmalan beklenir. Kendi sınırlannı zorlama-
lan değıl. Bu da insanın dengesini bozuyor. Tu-
tunacak daluuz kalmıyor. O zaman, evet tiyat-
ro benim için kendi kendimi kışkırtma biçi-
mim. Michael'la çalışmamda da olduğu gibi.
Yeni film projesi VValter Salles'la
- Onunla çahşmayı arzulamıştuuz. ÇekimJe-
rin gerçeği bekkntiJerinizi karşuadı mı?
BİNOCHE- Evet, onunla çalışma isteği ve-
ren 'LeSeptiemeContinent'ı izlemiştim. Sine-
mayı bir dil gibi kullanan ender yönetmenler-
den biri o. Onun hassasiyeti inanılmaz ve ka-
rakterin içinde olan bitenlerle doğrudan ilişki-
li: Her hareket, her nefes ahşveriş önemli. Bü-
tün hareketlerin organik bir yönleri var, karak-
terin özel ihtiyaçlanndan kaynaklanıyor. Her ha-
reket düşünceyle bağlantıh. Bir de Michael çok
espritüel biri. Isteklerini çok kesin bir dille ifa-
de etmesini de bilir, kolayhkla memnun olmaz.
Benim ihtiyaç duyduğum da bu titizlik. Bir
projeye kendinizi adarsanız her şey kolaylaşır.
Başanh yönetmenler her şeyi kolaylaştınr. Baş-
kasının size güvenmesi, daha ileri hatta gere-
kenden de ileri gitmenizi sağlar. Bu mesleğe duy-
duğum tutkunun nedeni de bu.
'Code Inconnu'deki metro sahnesinde, yıl-
lardır tiyatroda rastlaştığım MauriceBenkbou
ile beraber metroda bir gece geçiriyoruz. Zor
bir sahne, çünkü hem iç dünyanızı koruyacak
hem de dışardan gelenlere açık olacaksınız.
Bir de orada hiçbir yerde rol almamış genç bir
çocuk vardı. Beni çok şaşırttı. Bambaşka bir
boyut.
- Sizin asd ihtiyaç duyduğunuz yeni insanlar-
la tanışmak dhebüir miyiz?
BİNOCHE - Evet, olabilir. Bazen bir proje-
yi konusu için seçersiniz, çünkü bu arayış sizi
ilgilendiriyordur. Ve bir de bakarsınız ki diğer-
leri sizinle aynı frekansta değil, onlann istek-
leri başka başka yerlerde. Yine de devam etmek
gerekir. Aklıma kendi isteklerine kapanan Isa-
bel Adjani geliyor. Hiçbir şey onun arzu ettiği
kadar iyi olamayacak.Isabeue Huppert'i düşü-
nüyorum. Yıllarca olağanüstü olmayan fılmler
çekti ve çekimlere devam etti. Sonunda bunla-
n yavaş yâvaş değiştirdi ve bugün bulunduğu
yere geldi. Benim birçok değil, tek bir tutkum
var. Tutuşup bütünüyle yanmak, verebileceği-
min tamamını vermek istiyorum. Işıldamak is-
tiyorum. O zaman alevi sürekli canlı tutabili-
rim... Ama bana yakacak odun lazım...
- Yakacağuuz bir sonraki orman?
BİNOCHE -Önce bu oyun, ardından da ge-
lecek yıl bir film projesi. Rönesans çağında
Floransa. Dört yıldır üzerinde çalışıyorum. \¥al-
ter Saûes'in ('CentraldoBrasfl') eline geçtiğın-
den beri proje yeni bir boyut kazandı. Bütün dün-
yada o kadar iyi yönetmenler var ki, onlarla ça-
İışmalı, Fransız olmalan şart değil. Michael ve
Walter gibi gerçek bir tarz sahibi olan ve risk
ahnaktan korkmayan insanlar bulmalı.
Isabelle Adjani, 25 yıl aradan sonra 'Kamelyalı Kadın'la tiyatroya döndü
'Sanidkendiyaşamtnı oynuyor'
Kültür Servisi - Sarah Bernhardt, Vıvi-
en Leigh ve Greta Garbo'dan sonra 'Ka-
mehah Kadın'ı şimdi de IsabelleAdjani oy-
nuyor. AHredo Arias'm yönettiğı, Isabelle
Adjani'nin yorumladığı, oğul AIexandre
Dumas'nın melodramı 'Kamer/ab Kadın'
'ışütüı' biçimde yeniden sahnede. Du-
mas'nın romanından ReneedeCecatty'nin
uyarladığı oyunda Yannis Baraban. Aııro-
re Ckment ve Dkner Flamand rol alıyor.
Kostümlerini DommiaueBorg'un hazırla-
dığı oyunun orijınal mûzığı Arturo Annec-
hino'ya aıt.
Temmuz ayınm ortalarında Theatre des
Varietes'de yönetmen Arias, oyunu roman-
dan uyarlayan Ceccatty ve Isabelle Adja-
ni üç ay süren provalara gizlice başlamış.
En başından basına karşı alınan tavır, oyu-
nun ne kadar büyük bir disiplin içinde yü-
rütüldüğüne dair bir ipucu venyor aslmda.
Adjani'nın; "Oyunun prömiyerine kadar
hiçbir gazeteciye röportaj verilmeyecek.
Eğer prömiyerden sonra beni röportaja la-
yık görürseniz o zaman vanm" sözleri sa-
natçının ciddiyetinin de göstergesi. Arias
ve Ceccatty'ye göre Isabelle'in bu proje-
de çok emeğı var; örneğin, provalann üç
ay sürmesinde onun isteği etkili olmuş.
Önce tek başına, sonra Armand (Yannis Ba-
raban), daha sonra babası (DidierFbmand)
ve en son olarak da topluluğun tamamı ile
çalışmaya da kendisı karar vermiş. Prova-
ların nasıl gerçekleşeceğini planlayan Ad-
jani aynı zamanda oyunculann seçiminde
de hazır bulunmuş. Sanatçı çahşma orta-
mının düzenine gösterdiği özeni kendi
oyunculuğunda da gösteriyor. Örneğin Bo-
ugival'de çay içme sahnesine hazırlanmak
ve artık bugüne ait olmayan hareketleri
doğru yapabilmek için, o döneme ait resün
kitaplanndan faydalanmış. Baltmıs'dan na-
sıl oturacağını, nasıl eğileceğini öğrenmiş.
Le Nouvel Observateur'de yer alan Odile
Quirot imzalı yazıda Isabelle Adjani'nin
'Kamelyah Kadın'ı oynamayı çok istediği
vurgulanıyor. Yönetmen Arias ve Adja-
ni'nin her şeyi tiyatroya ıthaf ettiğine de-
ğınılen yazıda; "Tryatro onlann sığınağr
deniliyor.
Marigny'deki tiyatroda kırmızı kadife
perdeler, çerçeveler, altınlar, localar, siük
tüllerle Jacques RouveyroDis'in yarattığı
bu şeffaf alanda. beyaz ve alevlı ışıklarla
hem Arias'ın illüzyonunun hem de Adja-
ni-Marguerite efsanesinin yüceltildiği vur-
gulanıyor. Yorum, ince bir zarafet ve etki-
leyici bir akıcılık olarak tanımlanıyor.
Isabelle Adjani'nin 'MatmazelJube' sa-
yıhnazsa 25 yıllık bir aradan sonra tiyat-
roya geri dönüşünün Fransa'da ulusal bir
olay olduğu beürtiliyor.
'Adele H' ve 'Camflk Claudel' dışında
sinemada kendini gösteremediğı, bu 'çefim-
siz' filmografinin yeteneğinin karşılığı ol-
madığı savunulurken aynı dönemın oyun-
cusu olan ve hiçbir zaman bir yıldız olma-
yıp oyunculuk yapan Isabelle Huppert'in,
sahnelerde ve ekranlarda rol aldığı anım-
saülıyor.
Yazı, Adjani ile rolünü özdeşleştiren bir
yorumla sona enyor:
"Adjani'yi Marigny sahnesinde bir ha-
yalet gibi bembeyaz gördüğümflz zaman
bu kez kendi yaşamını oynadığı duygusu-
na kapıta>oruz. Kendini adanuş, kendini
kaybetmiş, feda ermiş. anlaşdmanuş, top-
lumun bir \ampir gibi kanını emip yargı-
ladı^L. sonra da deliren Adjani'nin kendi-
sLZamanoıûsnındehükümkuramadığıyü-
zûnden yaşlar süzûlüyor. EUerini büküp
yerlerde yuvariandığı zaman her şey ger-
çeğe benzhor. Günah çıkardığı zaman, gi-
zemini konıyor. Öldüğü zaman gömdüğü
sanki taşunası çok ağır olan kendi efsane-
si"
Prodüksiyonunu Theatre Marigny-Robert
Hussein'in yaptığı oyun 18 Ekim'den be-
ri sahneleniyor.
Yarın başlıyor
l.Uluslararası
Mimarlık
Haftası
Kültür Servisi-'TepeMt-
marhk Kültürü Merkezi'
tarafından düzenlenen '1.
LTuslararasıMimarükHaf-
taa' 20-24 Kasım tarihleri
arasında Istanbul'da yapıh-
yor.
Bundan böyle heryıl dü-
zenlenecek olan mimarlık
haftasının bu yılki teması
'Değer Verme ve ÖdüDen-
dinne' çerçevesinde ulus-
lararası sergiler ve konfe-
ranslar yer alacak.
Hafta süresince Atatûrk
KûltûrMerkezi'nde, üç mi-
marhk sergisı açılacak. 23
Kasım-7 Aralık tarihleri
arasında açık olacak olan
sergiler, 'UlusbrarasıPritz-
ker.MimarlıkOdülü', 'Ukıs-
lararasAğaHanMnnarhk
Ödflfleri've 'Tûrkive Mi-
maıiar Odası Mimarhk
Ödûlleri'ni kapsıyor. Haf-
ta süresince aynca, 'Değer
\%rmeveÖdüfler' başlığı al-
tında 'Psikotojide, Edebi-
yatta ve Sanatta ÖdûHen-
dirme' konferansı 20 Ka-
şım'da saat 16.30'da Bflgi
Üniversitesi'nde. 'Tasarun
Aknbrmda ÖdüDendirme'
konferansı 22 Kasım'da sa-
at 17.00'de Yıkfaz Üniversi-
tesiOditoryumu'nda, 'Mi-
mari Tasanmda Ödüfler'
konferansı ise 24 Kasım'da
saat 17.00'de ÎTÜMakine
Fakültesi'nde gerçekleşti-
rilecek.
Y A P I Y O R L A R ?
Susan Sontag 'a
'Ulusal Kitap Ödülü'
• Susan
Sontag,
Amerikalı
yazarlar için en
prestijli ödül
olan 'National
Book Avvard'u
OJlusal Kitap
ödülü) kazandı.
67 yaşındaki
Sontag, ödülünü
15 Kasım
Çarşamba
gecesi
düzenlenen ödül
töreninde 'In
America' adlı
kitabıyla aldı.
Bilim-kurgu yazan
Ray Bradbury'de
'Fahrenheit451' ve
'The Martian
Chronicles'la
'yaşam boyu başan'
ödülüyle
onurlandmldı. En iyi
şiirdalındadal988-
2000 yıllan arasmda
yazdığı şiirlerden
oluşan kitabı
'Blessing the Boats'la
Lucille Clifton
kazandı.
• Ceorges
Moustakl,
Nazilere karşı
direnen Jean
Prevost'un 12 Haziran
1940'taVercors'da
ölümünden önce
yazdığı veda şiirini
internette dolaşırken
tesadüfen keşfedip,
şarkı yaptı. Yeni
albümünde yer alacak
parçanın ismi 'Le petit
Testament'.
• Sting, Phil
Collins ve Elton
John'dan sonra yeni
Disney yapımı olan
'The Emperor's New
Groove'un fihn
müziğine imza
atacak.
• Al Paclno
Patrice Chereau'nun
yönettiği 'Betsy and
the Emperor' adlı
fılmde Napolyon'u
canlandıracak.
• Luclano
Pavarottl'yi şarkı
söylemek üzere
Atlantic City'deki 'Taj
Mahal' adlı oteline
davet eden Amerikalı
emlak kralı ve playboy
Donald Trump,
tenorun o geceki
performansmı
beğenmeyerek yaptığı
ödemenin iadesini
istedi. Resitalden
sonra çok sinirli
olduğu gözlenen
Trump'ın,
Pavarotti'nin soyunma
odasına giderek, 'hiç
değilse kendisine
yaptığı ödemenin
yansını iade etmesini'
istediği bildirildi.
Pavarotti'nin o gece
formunda olmadığını
kendisinin de kabul
ettiği ve Trump'tan
özür dilediği, parayı
iade etmektense başka
bir akşam yeniden
sahneye çıkmayı
önerdigi
belirtildi.
• Jean Paul
Belmondo,
kırk yıl aradan
sonra televizyona
geri döndüğünü
açıkladı.
Fransa'nm
efsane film
yıldızlanndan,
yeni dalga
sinemasının
sembolü olan
aktör, 'Ferchaux'
adlı bir 'George
Simenon'
romamnm iki
bölümlük televizyon
uyarlamasında, politik
ve finansal bir
skandala kanşmış
zengin bir sanayiciyi
canlandınyor. Dizi,
Fransa'nın televizyon
kanalı 'TFl'de gelecek
hafta yayımlanmaya
başlayacak.
• Michael Calne,
asıl adıyla 'Maurice
Micklewhite'
şövalyelik unvanı aldı.
Kraliçe tarafından 16
Kasım'da Buckıngham
Saray'ında, tiyatro
sanatına yapmış
olduğu hızmetlerden
dolayı 'Sir' unvanıyla
onurlandmldı.
Michael Caıne, bunun
kendisi için büyük bir
onur olduğunu söyledı.
67 yaşındaki aktör
insanlann kendısıni
'Michael Caine' olarak
tanıdığını, kendisinin
de bu ismi çok
benimsediğini bu
yüzden de 'Sir
Michael Came' ismini
kullanacağını ifade
etti.
• David
Cronenberg, şubat
aymda Sharon Stone'u
'Basıclnstinct2.' _
filminde ,-BT
yöneteceğini • ^ ,
açıkladı.
Senaryosu Henry
Bean ve Leora
Barish tarafından
yazılan filmde
Stone'un
canlandırdığı
"Cathenne
Trameir
karakteri New
York'ataşınıyor
ve yazarlık
kariyenne orada
devam ediyor.
Nişanlısı ölü
bulununca da
cinayetle suçlanıyor.
Stone 'Basıc
Instinct'in ilkinde
Michael Douglas ile
oynamıştı.
• woody Allen ve
onun 'New Orleans
Jazz Band' grubu,
New York'taki bir gece
kulübünde her
pazartesi canlı müzik
yapıyorlar. Woody
AUen klarinet çalarken
grup üyelerinden
Simon Wettenhall
trompet, Cynthıa Sayer
piyano, Jerry Zigmont
trombon, Grenn Cohen
bass, Rob Garcia da
davul çalıyor. Woody
AUen, 1964-1968
yıllan arasında
'Woody Allen, Stand
up' adh bir albûm
çıkarmıştı. ,
• Mlchei '
Houellebecq'in,
Ahnanya'da kült olan
kitabı 'Les partıcules
elementaires' (Temel
Parçacıklar) kasım
sonunda Frantz
Castorf tarafından
Berlin'de sahneye
konacak.