Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A?"*
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2000 PAZAR
HABERLER
BUGUN
ALİSİRMEN
Altmet Kaya
Sevgili,
Ahmet Kaya'nın ölüm haberine bu kadar üzii-
leceğimi doğrusu hiç tahmin etmemiştim.
43 yaşında Paris'te sürgünde, kalp krizinden
ölümü, onun müziğini sevenleri çok derinden et-
kilemiştir kuşkusuz.
Ama ben Ahmet Kaya'nın müziğini hiç sev-
mezdim. Bana göre eklektik, yapmacık, fazla gü-
rültülü, içerikten yoksun ve fena halde popülist
bir müzikti. Hatta eğer ikisi arasında bir tercih
yapmak imkânı olsaydı, hertialde pek bana hi-
tap etmeyen ibrahim Tattıses'in otantik olan
parçalarını yeglerdim.
Delikanlının solculuğunu da fazla anlayabilmiş
değildim. Yıllar önce bir demecinde başkaldırma-
sını anlatırken "Ben Beyoğlu'na arabayla ters is-
tikametten girerim" demişti.
Bunun solculukla, protesto ile ilgisini kavraya-
mamıştım, hâlâ da kavramış değilim.
Olsa olsa kavramlann allak bullak olduğu bir
ülkede, ucuz, sonuçsuz, ezen bir düzenin yerine
daha insancılını koymak yerine, kaos yaratmaya
yönelik, popülist bir kültürün ifadesiydi, bu tür
başkaldırıyı solculuk sanmak.
Umarsızlığın, eğitimsizlik ya da aynı anlama
gelen hatta daha beteri olan yanm yamalak eği-
timle birleşmesiyle ortaya çıkan vıcık vıcık ara-
besk bir kültürün müzik öncülerinden olan Ah-
met Kaya'nın ezgilerini beğenmemek, inan Sev-
gili, bana mutluluk vermiyordu.
Insanın, toplumda bunca yankı bulmuş sanat-
çilar ve yapıtlanyla iletişim kuramaması, onu bir
anlamda yalnızlığa itiyor. Pek keyifli bir durum de-
ğil.
Ama ne yaparsın ki, kimi zaman böylesi bir yal-
nızlık, ne pahasına olursa olsun bütünleşmekten
daha iyi.
•••
Ahmet Kaya'nın, siyasi fikirlerini de destekle-
mez, hatta başkaldınlannı siyasi düşüncenin öte-
sinde, kaba, dahası ırkçı bulurdum.
Ama butün bunlar, genç bir insanın, yapıtlan-
nı beğerıelim ya da beğenmeyelim, toplumun
desteğini kazanmış bir sanatçının genç yaşta
sürgünlerde heba olmasına üzülmemeyi gerek-
tirmiyor.
Ahmet Kaya'nın PKK'nin propaganda aracı ol-
masına, Türkiye'ye "şerefsizlerin ülkesi" gibisin-
den sözler sarf etmesine kızan eski hayranlanna
gülmemek elde değildi.
Bir ülkede bu denli ucuz şöhret olma olanağı
olunca, o denli kolayca büyük yanlışlara savrul-
mak da mümkün olabiliyordu. Ahmet Kaya'nın
yanlışlanna kızanlar, kendi popülizmleriyle ceha-
lete prim tanımalarıyla o yanlışlardaki paylan ol-
duğunu göremiyoriardı ne yazık ki.
• • • ' "
x
'
v
Ahmet Kaya'nın dramı belki de, yaşadlğı or-
tamdan kaynaklanıyordu. Demokrasi vefikir öz-
gürlüğünün yokluğu, ucuzluğa kolay prim tanı-
yan popülist arabesk kültürle bütünleşince, genç
yetenekler, protestonun da direnmenin de ne ol-
duğunu anlayamadan, ucuz yanlışlann içinde de-
belenmek durumunda kalıyoriardı.
Sanat ile kaba propagandanın birbirine kolay-
ca karışabildiği bir ortamda, istediği dilde şarkı
söyteyebilmek gibi bir özgürtüğe sahip olamama-
nın haklı tepkisi, kabul edilmez dışavurumlara
dönüşüyordu.
Ama belki de, bu yetenek, daha elverişli bir or-
tamda yaşamış olsaydı, protestosunun estetik
çerçevesini çizebilecek, başkaldınsını aydınlık ve
verimli bir düzenin mücadelesinedönüştürebile-
cek, pek iyi bilmese de hiç değilse anladığı ana-
dilinden türkülerinde, kardeşliğin, el ele kurul--
muş güzel yarınlann özlemlerini dile getirebile-
cekti.
Bu başkaldıran gence kızanlar, onu küçümse-
yenler, onun bir düzenin, bir kültürün ürünü ol-
duğunu unutmamalıdıriar.
Ahmet Kaya'nın bütün yakınlanna ve sevenle-
rine başsağlığı ile birlikte, yeteneklerin, başkal-
dınsını daha verimli kılacak bir ortamda yaşama
dileklerimi sunuyorum.
Deniz Harp Okulu'nun kuruluşu
Erdil: Rotamız
Atatürk'ün rotası
II
İstanbul Haber Servi-
si- Deniz Kuvvetleri Ko-
mutanı Oramiral İlhami
Erdil, "Hiçbir rüzgâr,
akınû ve fırtına Deniz
Kuvvetlerimizi, devleti-
mizin denizlerdeki onu-
ru, egemenlik haklan ve
çıkariannı korumaktan,
kendisine tevdi edilmiş
vazifelerini icra etmek-
ten ahkoyamaz" dedi.
Oramiral Erdil, Pendik
ve Alaybey tersaneleri-
nin, Deniz Kuvvetleri ta-
rafuıdan devralındığında
kapasitelerinin çok altrn-
da çalıştığuu, aynca aşı-
n uçların çekişme halin-
de olduğunu ve tersane-
de 16 tane mescit bulun-
duğunu belirtti.
Deniz Harp Okulu ve
Deniz Lisesi'nin 227.
kuruluş yıldönümü, Tuz-
la'daki Deniz Harp Oku-
lu Komutanhğı'nda dü-
zenlenen törenle kutlan-
dı. îstıklal Marşı'nın
okunmasından sonra ko-
nuşan Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramiral Er-
dil, Deniz Harp Okulu
ve Deniz Lisesi'nden
mezun subaylann her za-
man topluınun daha ile-
risinde bilimsel, akılcı,
yeniükçi ve gelişimci ol-
masmı nesiller boyunca
sağladığını belirtti.
Pendik ve Alaybey ter-
sanelerinin, Deniz Kuv-
vetleri'ne devri sonucu
Türkiye'nin gemi inşaat
kapashesinde önemli öl-
çüde kayıp olduğuna da-
ir bazı basın organlann-
da yapılan yayınlan
anımsatan Erdil, Pendik
Tersanesi'nin devralın-
dığı zaman kapasitesinin
ancakyüzde 10-12'sinin
kullanıldığını ifade etti.
Tersanede aynca 16 tane
mesctt bulunduğunu ve
aşın uçlann çekişme ha-
linde olduğunu vurgula-
yan Erdil, sözlerini şöy-
le tamamladı: "Rotamız
Atatürk'ün çağdaş ve
mûreffeh Tüıidye ideali-
neerişim rotasıdır. Deniz
Kuvveüerimiz. geçmişte
olduğu gibi gelecekte de
bu rotada, aynı azhn ve
irade ile ilerievecektir."
Görüş aynlığma düşen Türkmen gruplan arasında birliği sağlamak için Türkmen cephesi kurulacak
ErbiTde Türkmen doruğu• 21-23 Kasım
tarihleri arasında
Erbil'de Türkmen
örgüt ve deraeklerini
tekçatıaltında
toplayacak olan
dorukta,
oluşturulacak
Türkmen cephesinin
lideri de belirlenecek.
MAHMUTORAL
ERBİL - Kuzey Irak'ta yaşayan
Türkmenlerin tek çatı altında
toplanması için 21-23 Kasım tarihleri
arasında Erbil'de gerçekleştirilecek
olan doruğa, dünyanın dört bir
yanmda yaşayan Türkmenler akın
ediyor. Türkiye'den 3 otobüs dolusu
ilgjli ve gazeteci de Türkmen
doruğunu izlemek üzere Erbil'e gitti.
Kuzey Irak'ta son zamanlarda görüş
aynhğına düşen, hatta yer yer
çatışmalara giren Türkmen gruplan
arasında birlik ve bütünlüğü sağlamak
için Türkmen cephesi kurulması
kararlaştınldı.
Tüm Türkmen örgüt ve demeklerini
çatısı altına alacak olan Türkmen
cephesinin liderini belirlemek üzere
yapılacak olan kongre için, Erbil'de
gerekli tüm hazırlıklar yapıldı. Cephe
liderliği için, Türkiye'nin desteklediği
Türkmen Kardeşlik Derneği Başkanı
Avukat Senan Kasap ile Milli -
Türkmen Partisi Başkanı Kemal ..
Yaycıllı çekişecek. Yapılacak olan
kongre ve Türkmenler arasındaki
sorunlann giderilmesine yönelik
toplantılan izlemek üzere Türkiye'den
çok sayıda basm mensubu ve ilgüi de
dün Erbil'e gitti.
ARD, MBC, AFP, Reuters, ve AP gibi
dünyanın tanınmış haber ajanslannın
temsilcilerinin de aralannda
bulunduğu 46 basın mensubunun yanı
sıra eski cumhurbaşkanlanndan
Süleyman DeminH'ın danışmanı
Mehmet Akay, Prof. Dr. Hasan Köni
de toplantılan izleyecek. Dört yıl
sonra Türkiye'nin PKK'ye karşı 1996
yılında gerçekleştirdiği "Çeki
operasyomTndan bu yana Kuzey
Irak'a basm mensuplanmn girişine
izin verilmiyordu. Türkmen
cephesinin kongresi nedeniyle alınan
özel izinlerle dört yıl aradan sonra ilk
kez basın mensuplan bu bölgeye giriş
yapabilecek. Bu nedenle gerek
Türkiye gerekse dünya basın yayın
organlan bu geziye büyük önem
veriyor.
Sağlık Bakanlığı'nda 55 yönetici değişik yerlere sürgüne gönderildi
Sağhkta tilkücü kadrolaşmaANKARA (Cumhurryet Bü-
rosu) - Göreve geldiği günden
bu yana Sağlık ve Sosyal Hiz-
met Emekçileri üyelerine yö-
nelik baskılannı arttırarak sür-
düren Sağlık Bakanı Osman
Durmuş, 77 sendika yönetıcisi-
nuı görev yerlenni değiştirdi.
Sağhk Bakanlığı'nda görevli
55 yöneticiyi de sürgüne gön-
deren Durmuş'un, yeni atadığı
hastane ve il sağhk müdürleri
aracılığıyla sağlık çalışanlan-
na Türk Sağlık-Sen'e geçme-
leri yönünde baskı yaptığı iddia
ediliyor.
Durmuş, bakanlık bünyesin-
de çalışan sağlık emekçilerine
yönelik olarak izledıği baskı ve
sürgün polıtikalanna devam
ediyor. SES Genel Başkanı Is-
mailHakkıTombuL SES'in ör-
gütlülük alanını daraltmak
amacıyla üyelenne karşı psiko-
lojik baskı yapıldığmı belirte-
rek "Durmuş'un atadığı hasta-
ne yöneticikri biz Türk Sağhk-
Sen'i örgüttemek amacıyla gel-
dikdıyorlar" dedi. Tombul, ba-
kanlığın uygulamalanna, dü-
zenleyecekleri eylemlerle kar-
şılık vereceklerini söyledi.
Görev yeri değiştirilenler
, Durmuş'un bugüne kadar
toplam 77 sendika yöneticisi-
nin görev yerleri değiştirilerek
SES'nin örgütlülüğü kınlmaya
çahşılırken toplam 55 ıdarecı
sürgün politikasından payma
düşeni aldı. Tombul, Türkiye
Kamu-Sen Genel Başkanı Re-
sul Akay'ın baskı politikalan-
nın uygulanmasında parmağı
bulunduğunu ileri sürdü. Dur-
muş, hastane müdürlerini de
değiştirdi. Durmuş'un ilk altı
aylık dönemde yaptığı görev
değişiklikleri şöyle: Ankara
Onkoloji Hastanesi Başhekimi
değiştirilerek yerine Süleyman
Oral getirildi. 3 başhemşire
muavini görevinden alındı. Is-
tanbul'da eski Türk Sağlık-Sen
Şubesi Başkanı Mustafa Çahş-
kan İl Sağhk Müdürü, Ahmet
Çefik ise müdürmuavini görev-
lerine getirildi. Taksim tlkyar-
dım Hastanesi Başhekimi Er-
doğan Adıkan zorla emeklı
edildi. Yerine Doç. Dr. Ahmet
Çabk getirildi. Müdür Ünal
Akgûn ise görevden alrndı. Ay-
nca Bolu Devlet Hastanesi
Başhekimi Fikret Akdağ göre-
vinden ahnarak yerine Ozen
Demirtakan. Urla Devlet Has-
tanesi Başhekimi Turgut Bü-
yükdağh'nın yerine ise Erdal
Mirza atandı.
CînlnfnKnrnv Vfn xntt0 anr/tlft tstaBbul'da Galarasaray 'da F tipi cezae\lerini protesto etmek
KJUIUUIZUI uy UU yiiUZ gUVUU i ç i n 1 8
. k e z tO
planan tutuklu ve hükümlü yakınlarmın göste-
ri yapmasına izin veribnedi. Taksim'den GaJatasaray'a doğru yürByen ailelerin etrafim çeviren sivtl polisler,
gözaltına aldıklan Idşileri döverek bir minibüse bindirmeye çalışülar. "Hücrekr ölümdür, girmeveceğiz" slo-
ganlan atarak direnen göstericüer, minibûsün camını ve kapısım kırdL (Fotoğraf: KADER TUGLA)
F tipine karşı başlatılan eylem ölüm oruçlanna dönüşüyor
Açlık grevleri 30'uncu gününde
tSTANBUL/tZMİR(Cumhuriyet) -
F tipi cezaevlerinin kaldınrması için si-
yasi tutuklu ve hükümlülerin başlattık-
lan açlık grevleri 30. gününe girerken
Özgür TAYAD (Tutuklu ve Hükümlü
Aileleri Yardımlaşma Derneği), açlık
grevlerinin bugün ölüm orucuna dönü-
şeceğini bildirdi. tstanbul Galatasa-
ray'da tutuklu ve hükümlü yakınlarmın
düzenlemek istediği gösteriye müda-
hale eden polis, yaklaşık 20 kişiyi dö-
verek gözaltına aldı.
DHKP-C. TKP (ML) ve TKİP dava-
sı tutuklu ve hükümlülerinin Türkiye
genelinde 18 cezaevinde başlattıklan
açlık grevleri bugün 30. gününe girdi.
816 tutuklu ve hükümlü bugünden iti-
baren açlık grevi eylemkrini "ölûm
orucuna" dönüştürecekler. TAYAD'ın
açıklamasında, tutuklu ve hükümlü ai-
lelerinin çocuklanna destek vermek
amacıyla başlattıklan açlık grevtnin
dördüncü gününde olduğu ifade edile-
rek "Evlatianmız gibi öleceğiz ama
hücrefere izin vermeyeceğiz. Bizler de
ölüm orucuna başla\acağız" denildı.
Ümraniye Cezaevi'ndeki siyasi hü-
kümlüler adma yapılan açıklamada
da, devletin hükümlüleri fizıksel ve
düşünsel olarak imha etmek amacıy-
la F tipi cezaevlerini gündemde tuttu-
ğu öne sürüldü. Açıklamada, cezaev-
lerindeki "faşist mafya" çeteleri kul-
lanılarak Uşak Cezaevi örneğinde ol-
duğu gibi F tipinin meşrulaştınlmaya
çahşıldığı iddia edildi. Ümraniye Ce-
zaevi'nde çeşitli davalardan yargüa-
nan tutuklu ve hükümlüler adma ya-
pılan açıklamada, açlık grevi başta ol-
mak üzere "sayım vermeme, mahke-
mekrde F tipini protesto eden metin
okuma, slogan arma" gibi eylemler
yapılacağı ifade edildi.
StPHen destek
Sosyalist tktidar Partisi (SİP) Aksa-
ray Ilçe Merkezi'nde ise F tipine kar-
şı verilen mücadelelere ve yapılan aç-
lık grevlerine destek olmak amacıyla
100 tutuklu ve hükümlü yakınının ka-
tıldığı, uyan açlık grevi başlatıldı. Aç-
lık grevi bugün saat 16.00'da bir ba-
sm açıklamasıyla sona erecek.
Buca ve Aydm E tıpı cezaevlerinde-
kı eylemlerin ölüm orucuna dönüştü-
ğünü \airgulayan aıleler. "Ftipiceza-
evteri bir anlamda insanlan kişiBksiz-
leştiren 'hücre' tipi olduğu için çocuk-
lannırzbucezaevieriııegirmekistemi-
yoriar" diye konuştular.
Aileler, Buca ve Aydın'daki eylem-
cilerin sağhk durumlannm ciddi oldu-
ğunu, her gün bir ölüm haberi ahna-
nın korkusunu yaşadıklannı belirtti-
ler. Adalet Bakanı Hikmet Sami
Tûrk'ün F tipi cezaevini dunnadan
övdüğüne dikkat çeken aileler, "Ço-
cuklanmız toplu halde iken bOe-lÜu-
canlar'da, Bergama'da katledildikr.
Hücrede neier yapacaklar bilinmez.
Meydana gekbilecek ölûmlere 'mü-
har etti' diyecelder. Biz bu aşamada
yapılan açıklamalara inanmıyoruz,
çûnkü zihniyet bozuk'* sözcükleriyle
tepkilerini dile getirdiler.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
AİHM'de durusma var
Strosbourg
poUsinin
Öcakın önlemi
STRASBOURG/ANKARA (AA) -
Avrupa tnsan Haklan Mahkeme-
si'nde (AİHM), 21 Kasun Salı günü
AbduUah Ocalan için yapılacak du-
ruşma öncesi Strasbourg Emniyet
Müdürlüğü'nün alarma geçirildiği
bildirildi. PKK'nin, duruşma günü
Strasbourg'da yapılacak eylemde şe-
hit ailelerini kışkırtmaya hazırlandı-
ğı öne sürüldü.
Örgüt yandaşlan ve Fransa'daki
Türk derneklerince yapılması planla-
nan gösteriler sırasında bir olay çık-
maması için, civar illerden takviye
güçlerin Strasbourg'a çağnldığı ve
mahkeme günü çok sayıda güvenlik
biriminin şehirde görev yapacağı öğ-
renildi. Strasbourg polisi, saat
09.30'da başlayacak duruşma öncesi,
AİHM ve Avrupa Konseyi önünde
gösteri yapılmasına izin vermeyecek.
Strasbourg polisi, olası bir çatışmayı
önlemek için, Fransa Türk dernekle-
ri ile PKK'lilerin gerçekleştirecekle-
ri gösterilerin şehrin iki ayn bölgesin-
de yapılmasını kararlaştırdı. Fran-
sa'daki Türk dernekleri tarafından
"Şehit yakınlan ik da>anışma vePKK
terörünü kınamak" için yapılacak
gösteri, Almanya sınınndaki Avrupa
Köprüsü'nde başlayacak. Bordeaux
Meydanı'nda sona erecek. PKK'lile-
rin yapacağı gösteri ise tren gannda
başlayacak, stadyum bölgesindeki
Meinea Mahallesi'nde sona erecek.
Güvenlik güçleri, böylelikle bir gös-
terinin şehir dışmdan şehir içine doğ-
nı yapıhnasına izin verirken diğer
gösterinin şehir içinden şehir dışına
dogru yönlenmesini amaçlıyorlar.
Ote yandan, yaklaşık 50 şehit yakı-
nınm duruşmayı izlemek için yann
Strasbourg'a geleceği öğrenildi. Şe-
hit yakınlan, yann akşam Strasbo-
urg'da bir basm toplantısı düzenleye-
cekler.
Provokasyon iddiası
Bu arada duruşma günü Strasbo-
urg'da PKK'nin, şehit ailelerini kış-
kırtmaya yönelik eylem yapmayı
planladığı öne sürüldü. Örgütün, Av-
rupa kamuoyunu etkilemek için göv-
de gösterisinde bulunmayı tasarlar-
ken duruşmaya gelecek şehit aileleri-
nin hedef seçilmesini istediği öğre-
nildi. Örgütün, 21 Kasım Salı günü
düzenleyeceği miting öncesi "Tertip
Komitesi" imzasıyla, PKK yandaşı
derneklere bir talimat yazısı gönder-
diği bildirildi. Buna göre, Fransa'da-
ki şiddet eylemlerinin tırmandınlma-
sına yönelik hazırlanan talimatta, mi-
tinge yeteri kadar örgüt mensubunu
toplayamayan demek yöneticilerinin
"*en ağır şeküde" cezalandınlacağı
ifade edildi.
oralcalislar@yahoo.com
Liceli Mehmet Haran'ın acılarla
dolu öyküsünü bundan 5 ay kadar
önce kendi dilinden aktarmıştım. Ha-
ran'ın başına bundan sonra neler
geldi, doğrusu merak ediyordum.
Ondan gelen yeni mektup bu mera-
kımı giderdi, ancak üzüntümü ve
tepkimi azaltmak yerine arttırdı.
Mehmet Haran, 1927 Lice doğum-
luydu. Güneydoğu'da yaşananlar o-
nun bütün yaşamını altüst etmişti.
Üniversiteye gönderdiği oğullannı
kaybetmiş, kardeşlerini kaybetmiş,
kalanlaria birlikte kendisi de sonun-
daçok bilinen bir iddiayla "yardım ve
yataklıktan" mahkûm olmuştu.
Haran'ın mektubundaki talebi, ya-
şadığı sağlık sorunlan nedeniyle tah-
liye edilmesıydi. Anlaşılan o ki, benim
köşemdeki mektup Adalet Bakanlı-
ğı'nı harekete geçirmişti. Ancak so-
run Adalet Bakanlığı'nın harekete
geçmesiyle bitmiyordu. Sistem, in-
sanlara insan gibi davranmak yönün-
de işlemiyordu. Haran'ın başına gel-
medik kalmamıştı. Ben onun mektu-
bunu, yardımcı olmak amacıyla ya-
yımlamıştım. Bakanlık da sanınm bu
yönde davranmak istemişti. Sonuç
can sıkıcıydı. işte Mehmet Haran'ın
anlattıklan:
1927'li Liceli Mehmet (2)
"Geçenyaz birmektupla durumu-
mu size aktarmıştım. Köşenizde
'1927 Lice Doğumlu Mehmet' başlı-
ğıyla bu mektubuma olduğu gibi
yer venveniz sonrasında heyet kar-
şısına çıkanlmak üzere İstanbul'a
sevk edildim. Ağustos ayının bunal-
tıcı sıcağında, yaklaşık 10 kişiyle be-
raber daracık bir ringde ellerimiz
sımstkı kelepçelenmiş olarak ve yol
boyunca hemen hemen hiçbir ihti-
yacımızı gidermemize imkân veril-
meden dört gün dört gece yolcu-
lukla Türkiye'nin birçok ilini dolaşıp
oralara sevk olan arkadaşlan bırak-
tıktan sonra Istanbul'a varabildik.
Yolculuk o kadar berbattı ki, bu dört
gün, cezaevindeyatılacakbirkaçaya
bedeldi. Hatta askeherin uyumak
için mola verdikleri Izmir'in bir ilçe-
sinde, ellerimizin sımsıkı kelepçeli
oluşu ve hiçbirihtiyacımızı giderme-
mize imkân tanınmamasıyetmezmiş
gibi, kaçmasınlar diye af/ara taktığı-
mız köstek gibiyaşıma ve takatsizli-
ğime bakılmaksızın diğer arkadaş-
larla birlikte ayaklanmıza pranga ta-
kılması karşısında ne tür duygular
yaşadığımı ve çektiğim acıyı, sıkıntı-
lan anlatabilmem mümkün değildir."
Mehmet Haran'ı, çektiği bunca
acıya rağmen sağlık nedeniyle ser-
best bırakılma umudu yine de ayak-
ta tutuyordu. Umduğunu neyazık ki
bulamamıştı. "Bayrampaşa özel Tip
Cezaevi'ne getirildikten bir süre
sonra, Adli Tıp Kurumu'nda ayn ay-
n servislere ve heyet karşısına çıka-
nldım. Birkaç röntgen çekilip mu-
ayene edildiysem de bunlarçokyü-
zeysel yapıldığından, formaliteler
yerine getiriliyor sandım. Heyet kar-
şısına çıkanldığımda heyet başkanı
bana ne kadar cezam kaldığını sor-
du. Ka/an cezam/ söyleyince 'Hay-
di güle güle' deyip beni gönderdi.
Tüm bunlara bakıp, yaşımı, çökmüş
hastalıklı fiziğimi dikkate alıp beni
tahliye edeceklerini düşündüm. Di-
yarbakır'da durumumu merak eden
arkadaşlara mektupla müjdeyi verip
'Inşallah çıktıktan sonra yetkililerden
izin alarak görüşünüze gelirim' de-
dim.
Bu arada Istanbul'daki sağlık hiz-
metlerinden yararianarak hastalıkla-
nmla ilgili olarak da tedavi olmaya
çalışıyordum. özellikle büyük bir iş-
kenceye dönüşen boyun damarla-
nmdaki kasılma, romatizma ve mide
hastalığıma uygulanan tedavi sonu-
cu epey rahatlamıştım."
Umutla bekleyen Haran, umutlan-
nı söndüren birraporla karşılaştı. He-
yet raporunda özetle şunlar söyleni-
yordu: "Dicle Üniversitesi Tıp Fakül-
tesiHastanesi'nin 4.05.2000gün ve
2 sayılı sağlıkkurulu raporundan ge-
çirilmiş inferior myokard infarktüsü,
kolesterolyüksekliği, özofageal kan-
didiaziz, sensoroial işitme kaybı teş-
hisleri konulduğu....koroner kalp
hastalığı geçirilmiş tanısı olduğu bil-
dirildiği;... hükümlü 1927 doğumlu
Mehmet Haran'ın anzası nedeniyle
infazının tehirinin gerekmediği..."
"Rapordan anlaşıldığı gibi tansi-
yonum 16'ya vurduğu, kalp kriziris-
ki, mide ülseri, damar sertliği ve tı-
kanması, romatizmal hastaltklanm
olduğu halde, derin nefes alabildi-
ğim ve nabız attığı için cezamın in-
fazı ertelenmiyormuş... Bu gelişme-
lerin ardından, henüz tedavi rande-
vulanm tamamlanmamışken apar
toparBayrampaşa Cezaevi'nden Di-
yarbakır Cezaevi'ne nakledildim. Bu
seferde üç kişilikring aracında 16 ki-
şi üst üste bindirilerek ve ellerimiz
sımsıkı kelepçelenmiş halde 36 sa-
atlik bir yolculuk sonrasında Diyar-
bakır Cezaevi'ne varabildik...
Burada da gece yansından sonra
o soğukta, görevlijandarmalar beni
birsaat alıkoyarak kimsenin bana iş-
kence edip etmediğini anlamak için
en büyük aşağılanma ve işkence
olan bir uygulama ile elbiselerimi
soydurarak don atlet bıraktılar. Iş-
lemler bittikten sonra gece 02.30'a
doğru duvariara tutuna tutuna tek-
rar arkadaşlanmın arasına dönebil-
dim. Çektiğim o kadar çile yanıma
kârkaldt.
Yaşadığım herşeye rağmen kin ve
öfkeyiyadırgıyorum. Yürekleri karar-
mış bile olsa, sırf insan olarak yara-
tıldıklan için bile olsa, başkalannın
nefret edeceği insanlan seviyorum.
Diliyorum ve inanıyorum ki, bir gün
bu topraklarda banş ve insan sevgi-
si kazanacak."
Mehmet Haran'ın acılarla dolu öy-
küsünü anlatan mektubunun kısa
Özeti bu. Ne diyebilirim ki...