18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
A?"* SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 2000 PAZAR HABERLER BUGUN ALİSİRMEN Altmet Kaya Sevgili, Ahmet Kaya'nın ölüm haberine bu kadar üzii- leceğimi doğrusu hiç tahmin etmemiştim. 43 yaşında Paris'te sürgünde, kalp krizinden ölümü, onun müziğini sevenleri çok derinden et- kilemiştir kuşkusuz. Ama ben Ahmet Kaya'nın müziğini hiç sev- mezdim. Bana göre eklektik, yapmacık, fazla gü- rültülü, içerikten yoksun ve fena halde popülist bir müzikti. Hatta eğer ikisi arasında bir tercih yapmak imkânı olsaydı, hertialde pek bana hi- tap etmeyen ibrahim Tattıses'in otantik olan parçalarını yeglerdim. Delikanlının solculuğunu da fazla anlayabilmiş değildim. Yıllar önce bir demecinde başkaldırma- sını anlatırken "Ben Beyoğlu'na arabayla ters is- tikametten girerim" demişti. Bunun solculukla, protesto ile ilgisini kavraya- mamıştım, hâlâ da kavramış değilim. Olsa olsa kavramlann allak bullak olduğu bir ülkede, ucuz, sonuçsuz, ezen bir düzenin yerine daha insancılını koymak yerine, kaos yaratmaya yönelik, popülist bir kültürün ifadesiydi, bu tür başkaldırıyı solculuk sanmak. Umarsızlığın, eğitimsizlik ya da aynı anlama gelen hatta daha beteri olan yanm yamalak eği- timle birleşmesiyle ortaya çıkan vıcık vıcık ara- besk bir kültürün müzik öncülerinden olan Ah- met Kaya'nın ezgilerini beğenmemek, inan Sev- gili, bana mutluluk vermiyordu. Insanın, toplumda bunca yankı bulmuş sanat- çilar ve yapıtlanyla iletişim kuramaması, onu bir anlamda yalnızlığa itiyor. Pek keyifli bir durum de- ğil. Ama ne yaparsın ki, kimi zaman böylesi bir yal- nızlık, ne pahasına olursa olsun bütünleşmekten daha iyi. ••• Ahmet Kaya'nın, siyasi fikirlerini de destekle- mez, hatta başkaldınlannı siyasi düşüncenin öte- sinde, kaba, dahası ırkçı bulurdum. Ama butün bunlar, genç bir insanın, yapıtlan- nı beğerıelim ya da beğenmeyelim, toplumun desteğini kazanmış bir sanatçının genç yaşta sürgünlerde heba olmasına üzülmemeyi gerek- tirmiyor. Ahmet Kaya'nın PKK'nin propaganda aracı ol- masına, Türkiye'ye "şerefsizlerin ülkesi" gibisin- den sözler sarf etmesine kızan eski hayranlanna gülmemek elde değildi. Bir ülkede bu denli ucuz şöhret olma olanağı olunca, o denli kolayca büyük yanlışlara savrul- mak da mümkün olabiliyordu. Ahmet Kaya'nın yanlışlanna kızanlar, kendi popülizmleriyle ceha- lete prim tanımalarıyla o yanlışlardaki paylan ol- duğunu göremiyoriardı ne yazık ki. • • • ' " x ' v Ahmet Kaya'nın dramı belki de, yaşadlğı or- tamdan kaynaklanıyordu. Demokrasi vefikir öz- gürlüğünün yokluğu, ucuzluğa kolay prim tanı- yan popülist arabesk kültürle bütünleşince, genç yetenekler, protestonun da direnmenin de ne ol- duğunu anlayamadan, ucuz yanlışlann içinde de- belenmek durumunda kalıyoriardı. Sanat ile kaba propagandanın birbirine kolay- ca karışabildiği bir ortamda, istediği dilde şarkı söyteyebilmek gibi bir özgürtüğe sahip olamama- nın haklı tepkisi, kabul edilmez dışavurumlara dönüşüyordu. Ama belki de, bu yetenek, daha elverişli bir or- tamda yaşamış olsaydı, protestosunun estetik çerçevesini çizebilecek, başkaldınsını aydınlık ve verimli bir düzenin mücadelesinedönüştürebile- cek, pek iyi bilmese de hiç değilse anladığı ana- dilinden türkülerinde, kardeşliğin, el ele kurul-- muş güzel yarınlann özlemlerini dile getirebile- cekti. Bu başkaldıran gence kızanlar, onu küçümse- yenler, onun bir düzenin, bir kültürün ürünü ol- duğunu unutmamalıdıriar. Ahmet Kaya'nın bütün yakınlanna ve sevenle- rine başsağlığı ile birlikte, yeteneklerin, başkal- dınsını daha verimli kılacak bir ortamda yaşama dileklerimi sunuyorum. Deniz Harp Okulu'nun kuruluşu Erdil: Rotamız Atatürk'ün rotası II İstanbul Haber Servi- si- Deniz Kuvvetleri Ko- mutanı Oramiral İlhami Erdil, "Hiçbir rüzgâr, akınû ve fırtına Deniz Kuvvetlerimizi, devleti- mizin denizlerdeki onu- ru, egemenlik haklan ve çıkariannı korumaktan, kendisine tevdi edilmiş vazifelerini icra etmek- ten ahkoyamaz" dedi. Oramiral Erdil, Pendik ve Alaybey tersaneleri- nin, Deniz Kuvvetleri ta- rafuıdan devralındığında kapasitelerinin çok altrn- da çalıştığuu, aynca aşı- n uçların çekişme halin- de olduğunu ve tersane- de 16 tane mescit bulun- duğunu belirtti. Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi'nin 227. kuruluş yıldönümü, Tuz- la'daki Deniz Harp Oku- lu Komutanhğı'nda dü- zenlenen törenle kutlan- dı. îstıklal Marşı'nın okunmasından sonra ko- nuşan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Er- dil, Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi'nden mezun subaylann her za- man topluınun daha ile- risinde bilimsel, akılcı, yeniükçi ve gelişimci ol- masmı nesiller boyunca sağladığını belirtti. Pendik ve Alaybey ter- sanelerinin, Deniz Kuv- vetleri'ne devri sonucu Türkiye'nin gemi inşaat kapashesinde önemli öl- çüde kayıp olduğuna da- ir bazı basın organlann- da yapılan yayınlan anımsatan Erdil, Pendik Tersanesi'nin devralın- dığı zaman kapasitesinin ancakyüzde 10-12'sinin kullanıldığını ifade etti. Tersanede aynca 16 tane mesctt bulunduğunu ve aşın uçlann çekişme ha- linde olduğunu vurgula- yan Erdil, sözlerini şöy- le tamamladı: "Rotamız Atatürk'ün çağdaş ve mûreffeh Tüıidye ideali- neerişim rotasıdır. Deniz Kuvveüerimiz. geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu rotada, aynı azhn ve irade ile ilerievecektir." Görüş aynlığma düşen Türkmen gruplan arasında birliği sağlamak için Türkmen cephesi kurulacak ErbiTde Türkmen doruğu• 21-23 Kasım tarihleri arasında Erbil'de Türkmen örgüt ve deraeklerini tekçatıaltında toplayacak olan dorukta, oluşturulacak Türkmen cephesinin lideri de belirlenecek. MAHMUTORAL ERBİL - Kuzey Irak'ta yaşayan Türkmenlerin tek çatı altında toplanması için 21-23 Kasım tarihleri arasında Erbil'de gerçekleştirilecek olan doruğa, dünyanın dört bir yanmda yaşayan Türkmenler akın ediyor. Türkiye'den 3 otobüs dolusu ilgjli ve gazeteci de Türkmen doruğunu izlemek üzere Erbil'e gitti. Kuzey Irak'ta son zamanlarda görüş aynhğına düşen, hatta yer yer çatışmalara giren Türkmen gruplan arasında birlik ve bütünlüğü sağlamak için Türkmen cephesi kurulması kararlaştınldı. Tüm Türkmen örgüt ve demeklerini çatısı altına alacak olan Türkmen cephesinin liderini belirlemek üzere yapılacak olan kongre için, Erbil'de gerekli tüm hazırlıklar yapıldı. Cephe liderliği için, Türkiye'nin desteklediği Türkmen Kardeşlik Derneği Başkanı Avukat Senan Kasap ile Milli - Türkmen Partisi Başkanı Kemal .. Yaycıllı çekişecek. Yapılacak olan kongre ve Türkmenler arasındaki sorunlann giderilmesine yönelik toplantılan izlemek üzere Türkiye'den çok sayıda basm mensubu ve ilgüi de dün Erbil'e gitti. ARD, MBC, AFP, Reuters, ve AP gibi dünyanın tanınmış haber ajanslannın temsilcilerinin de aralannda bulunduğu 46 basın mensubunun yanı sıra eski cumhurbaşkanlanndan Süleyman DeminH'ın danışmanı Mehmet Akay, Prof. Dr. Hasan Köni de toplantılan izleyecek. Dört yıl sonra Türkiye'nin PKK'ye karşı 1996 yılında gerçekleştirdiği "Çeki operasyomTndan bu yana Kuzey Irak'a basm mensuplanmn girişine izin verilmiyordu. Türkmen cephesinin kongresi nedeniyle alınan özel izinlerle dört yıl aradan sonra ilk kez basın mensuplan bu bölgeye giriş yapabilecek. Bu nedenle gerek Türkiye gerekse dünya basın yayın organlan bu geziye büyük önem veriyor. Sağlık Bakanlığı'nda 55 yönetici değişik yerlere sürgüne gönderildi Sağhkta tilkücü kadrolaşmaANKARA (Cumhurryet Bü- rosu) - Göreve geldiği günden bu yana Sağlık ve Sosyal Hiz- met Emekçileri üyelerine yö- nelik baskılannı arttırarak sür- düren Sağlık Bakanı Osman Durmuş, 77 sendika yönetıcisi- nuı görev yerlenni değiştirdi. Sağhk Bakanlığı'nda görevli 55 yöneticiyi de sürgüne gön- deren Durmuş'un, yeni atadığı hastane ve il sağhk müdürleri aracılığıyla sağlık çalışanlan- na Türk Sağlık-Sen'e geçme- leri yönünde baskı yaptığı iddia ediliyor. Durmuş, bakanlık bünyesin- de çalışan sağlık emekçilerine yönelik olarak izledıği baskı ve sürgün polıtikalanna devam ediyor. SES Genel Başkanı Is- mailHakkıTombuL SES'in ör- gütlülük alanını daraltmak amacıyla üyelenne karşı psiko- lojik baskı yapıldığmı belirte- rek "Durmuş'un atadığı hasta- ne yöneticikri biz Türk Sağhk- Sen'i örgüttemek amacıyla gel- dikdıyorlar" dedi. Tombul, ba- kanlığın uygulamalanna, dü- zenleyecekleri eylemlerle kar- şılık vereceklerini söyledi. Görev yeri değiştirilenler , Durmuş'un bugüne kadar toplam 77 sendika yöneticisi- nin görev yerleri değiştirilerek SES'nin örgütlülüğü kınlmaya çahşılırken toplam 55 ıdarecı sürgün politikasından payma düşeni aldı. Tombul, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Re- sul Akay'ın baskı politikalan- nın uygulanmasında parmağı bulunduğunu ileri sürdü. Dur- muş, hastane müdürlerini de değiştirdi. Durmuş'un ilk altı aylık dönemde yaptığı görev değişiklikleri şöyle: Ankara Onkoloji Hastanesi Başhekimi değiştirilerek yerine Süleyman Oral getirildi. 3 başhemşire muavini görevinden alındı. Is- tanbul'da eski Türk Sağlık-Sen Şubesi Başkanı Mustafa Çahş- kan İl Sağhk Müdürü, Ahmet Çefik ise müdürmuavini görev- lerine getirildi. Taksim tlkyar- dım Hastanesi Başhekimi Er- doğan Adıkan zorla emeklı edildi. Yerine Doç. Dr. Ahmet Çabk getirildi. Müdür Ünal Akgûn ise görevden alrndı. Ay- nca Bolu Devlet Hastanesi Başhekimi Fikret Akdağ göre- vinden ahnarak yerine Ozen Demirtakan. Urla Devlet Has- tanesi Başhekimi Turgut Bü- yükdağh'nın yerine ise Erdal Mirza atandı. CînlnfnKnrnv Vfn xntt0 anr/tlft tstaBbul'da Galarasaray 'da F tipi cezae\lerini protesto etmek KJUIUUIZUI uy UU yiiUZ gUVUU i ç i n 1 8 . k e z tO planan tutuklu ve hükümlü yakınlarmın göste- ri yapmasına izin veribnedi. Taksim'den GaJatasaray'a doğru yürByen ailelerin etrafim çeviren sivtl polisler, gözaltına aldıklan Idşileri döverek bir minibüse bindirmeye çalışülar. "Hücrekr ölümdür, girmeveceğiz" slo- ganlan atarak direnen göstericüer, minibûsün camını ve kapısım kırdL (Fotoğraf: KADER TUGLA) F tipine karşı başlatılan eylem ölüm oruçlanna dönüşüyor Açlık grevleri 30'uncu gününde tSTANBUL/tZMİR(Cumhuriyet) - F tipi cezaevlerinin kaldınrması için si- yasi tutuklu ve hükümlülerin başlattık- lan açlık grevleri 30. gününe girerken Özgür TAYAD (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği), açlık grevlerinin bugün ölüm orucuna dönü- şeceğini bildirdi. tstanbul Galatasa- ray'da tutuklu ve hükümlü yakınlarmın düzenlemek istediği gösteriye müda- hale eden polis, yaklaşık 20 kişiyi dö- verek gözaltına aldı. DHKP-C. TKP (ML) ve TKİP dava- sı tutuklu ve hükümlülerinin Türkiye genelinde 18 cezaevinde başlattıklan açlık grevleri bugün 30. gününe girdi. 816 tutuklu ve hükümlü bugünden iti- baren açlık grevi eylemkrini "ölûm orucuna" dönüştürecekler. TAYAD'ın açıklamasında, tutuklu ve hükümlü ai- lelerinin çocuklanna destek vermek amacıyla başlattıklan açlık grevtnin dördüncü gününde olduğu ifade edile- rek "Evlatianmız gibi öleceğiz ama hücrefere izin vermeyeceğiz. Bizler de ölüm orucuna başla\acağız" denildı. Ümraniye Cezaevi'ndeki siyasi hü- kümlüler adma yapılan açıklamada da, devletin hükümlüleri fizıksel ve düşünsel olarak imha etmek amacıy- la F tipi cezaevlerini gündemde tuttu- ğu öne sürüldü. Açıklamada, cezaev- lerindeki "faşist mafya" çeteleri kul- lanılarak Uşak Cezaevi örneğinde ol- duğu gibi F tipinin meşrulaştınlmaya çahşıldığı iddia edildi. Ümraniye Ce- zaevi'nde çeşitli davalardan yargüa- nan tutuklu ve hükümlüler adma ya- pılan açıklamada, açlık grevi başta ol- mak üzere "sayım vermeme, mahke- mekrde F tipini protesto eden metin okuma, slogan arma" gibi eylemler yapılacağı ifade edildi. StPHen destek Sosyalist tktidar Partisi (SİP) Aksa- ray Ilçe Merkezi'nde ise F tipine kar- şı verilen mücadelelere ve yapılan aç- lık grevlerine destek olmak amacıyla 100 tutuklu ve hükümlü yakınının ka- tıldığı, uyan açlık grevi başlatıldı. Aç- lık grevi bugün saat 16.00'da bir ba- sm açıklamasıyla sona erecek. Buca ve Aydm E tıpı cezaevlerinde- kı eylemlerin ölüm orucuna dönüştü- ğünü \airgulayan aıleler. "Ftipiceza- evteri bir anlamda insanlan kişiBksiz- leştiren 'hücre' tipi olduğu için çocuk- lannırzbucezaevieriııegirmekistemi- yoriar" diye konuştular. Aileler, Buca ve Aydın'daki eylem- cilerin sağhk durumlannm ciddi oldu- ğunu, her gün bir ölüm haberi ahna- nın korkusunu yaşadıklannı belirtti- ler. Adalet Bakanı Hikmet Sami Tûrk'ün F tipi cezaevini dunnadan övdüğüne dikkat çeken aileler, "Ço- cuklanmız toplu halde iken bOe-lÜu- canlar'da, Bergama'da katledildikr. Hücrede neier yapacaklar bilinmez. Meydana gekbilecek ölûmlere 'mü- har etti' diyecelder. Biz bu aşamada yapılan açıklamalara inanmıyoruz, çûnkü zihniyet bozuk'* sözcükleriyle tepkilerini dile getirdiler. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR AİHM'de durusma var Strosbourg poUsinin Öcakın önlemi STRASBOURG/ANKARA (AA) - Avrupa tnsan Haklan Mahkeme- si'nde (AİHM), 21 Kasun Salı günü AbduUah Ocalan için yapılacak du- ruşma öncesi Strasbourg Emniyet Müdürlüğü'nün alarma geçirildiği bildirildi. PKK'nin, duruşma günü Strasbourg'da yapılacak eylemde şe- hit ailelerini kışkırtmaya hazırlandı- ğı öne sürüldü. Örgüt yandaşlan ve Fransa'daki Türk derneklerince yapılması planla- nan gösteriler sırasında bir olay çık- maması için, civar illerden takviye güçlerin Strasbourg'a çağnldığı ve mahkeme günü çok sayıda güvenlik biriminin şehirde görev yapacağı öğ- renildi. Strasbourg polisi, saat 09.30'da başlayacak duruşma öncesi, AİHM ve Avrupa Konseyi önünde gösteri yapılmasına izin vermeyecek. Strasbourg polisi, olası bir çatışmayı önlemek için, Fransa Türk dernekle- ri ile PKK'lilerin gerçekleştirecekle- ri gösterilerin şehrin iki ayn bölgesin- de yapılmasını kararlaştırdı. Fran- sa'daki Türk dernekleri tarafından "Şehit yakınlan ik da>anışma vePKK terörünü kınamak" için yapılacak gösteri, Almanya sınınndaki Avrupa Köprüsü'nde başlayacak. Bordeaux Meydanı'nda sona erecek. PKK'lile- rin yapacağı gösteri ise tren gannda başlayacak, stadyum bölgesindeki Meinea Mahallesi'nde sona erecek. Güvenlik güçleri, böylelikle bir gös- terinin şehir dışmdan şehir içine doğ- nı yapıhnasına izin verirken diğer gösterinin şehir içinden şehir dışına dogru yönlenmesini amaçlıyorlar. Ote yandan, yaklaşık 50 şehit yakı- nınm duruşmayı izlemek için yann Strasbourg'a geleceği öğrenildi. Şe- hit yakınlan, yann akşam Strasbo- urg'da bir basm toplantısı düzenleye- cekler. Provokasyon iddiası Bu arada duruşma günü Strasbo- urg'da PKK'nin, şehit ailelerini kış- kırtmaya yönelik eylem yapmayı planladığı öne sürüldü. Örgütün, Av- rupa kamuoyunu etkilemek için göv- de gösterisinde bulunmayı tasarlar- ken duruşmaya gelecek şehit aileleri- nin hedef seçilmesini istediği öğre- nildi. Örgütün, 21 Kasım Salı günü düzenleyeceği miting öncesi "Tertip Komitesi" imzasıyla, PKK yandaşı derneklere bir talimat yazısı gönder- diği bildirildi. Buna göre, Fransa'da- ki şiddet eylemlerinin tırmandınlma- sına yönelik hazırlanan talimatta, mi- tinge yeteri kadar örgüt mensubunu toplayamayan demek yöneticilerinin "*en ağır şeküde" cezalandınlacağı ifade edildi. [email protected] Liceli Mehmet Haran'ın acılarla dolu öyküsünü bundan 5 ay kadar önce kendi dilinden aktarmıştım. Ha- ran'ın başına bundan sonra neler geldi, doğrusu merak ediyordum. Ondan gelen yeni mektup bu mera- kımı giderdi, ancak üzüntümü ve tepkimi azaltmak yerine arttırdı. Mehmet Haran, 1927 Lice doğum- luydu. Güneydoğu'da yaşananlar o- nun bütün yaşamını altüst etmişti. Üniversiteye gönderdiği oğullannı kaybetmiş, kardeşlerini kaybetmiş, kalanlaria birlikte kendisi de sonun- daçok bilinen bir iddiayla "yardım ve yataklıktan" mahkûm olmuştu. Haran'ın mektubundaki talebi, ya- şadığı sağlık sorunlan nedeniyle tah- liye edilmesıydi. Anlaşılan o ki, benim köşemdeki mektup Adalet Bakanlı- ğı'nı harekete geçirmişti. Ancak so- run Adalet Bakanlığı'nın harekete geçmesiyle bitmiyordu. Sistem, in- sanlara insan gibi davranmak yönün- de işlemiyordu. Haran'ın başına gel- medik kalmamıştı. Ben onun mektu- bunu, yardımcı olmak amacıyla ya- yımlamıştım. Bakanlık da sanınm bu yönde davranmak istemişti. Sonuç can sıkıcıydı. işte Mehmet Haran'ın anlattıklan: 1927'li Liceli Mehmet (2) "Geçenyaz birmektupla durumu- mu size aktarmıştım. Köşenizde '1927 Lice Doğumlu Mehmet' başlı- ğıyla bu mektubuma olduğu gibi yer venveniz sonrasında heyet kar- şısına çıkanlmak üzere İstanbul'a sevk edildim. Ağustos ayının bunal- tıcı sıcağında, yaklaşık 10 kişiyle be- raber daracık bir ringde ellerimiz sımstkı kelepçelenmiş olarak ve yol boyunca hemen hemen hiçbir ihti- yacımızı gidermemize imkân veril- meden dört gün dört gece yolcu- lukla Türkiye'nin birçok ilini dolaşıp oralara sevk olan arkadaşlan bırak- tıktan sonra Istanbul'a varabildik. Yolculuk o kadar berbattı ki, bu dört gün, cezaevindeyatılacakbirkaçaya bedeldi. Hatta askeherin uyumak için mola verdikleri Izmir'in bir ilçe- sinde, ellerimizin sımsıkı kelepçeli oluşu ve hiçbirihtiyacımızı giderme- mize imkân tanınmamasıyetmezmiş gibi, kaçmasınlar diye af/ara taktığı- mız köstek gibiyaşıma ve takatsizli- ğime bakılmaksızın diğer arkadaş- larla birlikte ayaklanmıza pranga ta- kılması karşısında ne tür duygular yaşadığımı ve çektiğim acıyı, sıkıntı- lan anlatabilmem mümkün değildir." Mehmet Haran'ı, çektiği bunca acıya rağmen sağlık nedeniyle ser- best bırakılma umudu yine de ayak- ta tutuyordu. Umduğunu neyazık ki bulamamıştı. "Bayrampaşa özel Tip Cezaevi'ne getirildikten bir süre sonra, Adli Tıp Kurumu'nda ayn ay- n servislere ve heyet karşısına çıka- nldım. Birkaç röntgen çekilip mu- ayene edildiysem de bunlarçokyü- zeysel yapıldığından, formaliteler yerine getiriliyor sandım. Heyet kar- şısına çıkanldığımda heyet başkanı bana ne kadar cezam kaldığını sor- du. Ka/an cezam/ söyleyince 'Hay- di güle güle' deyip beni gönderdi. Tüm bunlara bakıp, yaşımı, çökmüş hastalıklı fiziğimi dikkate alıp beni tahliye edeceklerini düşündüm. Di- yarbakır'da durumumu merak eden arkadaşlara mektupla müjdeyi verip 'Inşallah çıktıktan sonra yetkililerden izin alarak görüşünüze gelirim' de- dim. Bu arada Istanbul'daki sağlık hiz- metlerinden yararianarak hastalıkla- nmla ilgili olarak da tedavi olmaya çalışıyordum. özellikle büyük bir iş- kenceye dönüşen boyun damarla- nmdaki kasılma, romatizma ve mide hastalığıma uygulanan tedavi sonu- cu epey rahatlamıştım." Umutla bekleyen Haran, umutlan- nı söndüren birraporla karşılaştı. He- yet raporunda özetle şunlar söyleni- yordu: "Dicle Üniversitesi Tıp Fakül- tesiHastanesi'nin 4.05.2000gün ve 2 sayılı sağlıkkurulu raporundan ge- çirilmiş inferior myokard infarktüsü, kolesterolyüksekliği, özofageal kan- didiaziz, sensoroial işitme kaybı teş- hisleri konulduğu....koroner kalp hastalığı geçirilmiş tanısı olduğu bil- dirildiği;... hükümlü 1927 doğumlu Mehmet Haran'ın anzası nedeniyle infazının tehirinin gerekmediği..." "Rapordan anlaşıldığı gibi tansi- yonum 16'ya vurduğu, kalp kriziris- ki, mide ülseri, damar sertliği ve tı- kanması, romatizmal hastaltklanm olduğu halde, derin nefes alabildi- ğim ve nabız attığı için cezamın in- fazı ertelenmiyormuş... Bu gelişme- lerin ardından, henüz tedavi rande- vulanm tamamlanmamışken apar toparBayrampaşa Cezaevi'nden Di- yarbakır Cezaevi'ne nakledildim. Bu seferde üç kişilikring aracında 16 ki- şi üst üste bindirilerek ve ellerimiz sımsıkı kelepçelenmiş halde 36 sa- atlik bir yolculuk sonrasında Diyar- bakır Cezaevi'ne varabildik... Burada da gece yansından sonra o soğukta, görevlijandarmalar beni birsaat alıkoyarak kimsenin bana iş- kence edip etmediğini anlamak için en büyük aşağılanma ve işkence olan bir uygulama ile elbiselerimi soydurarak don atlet bıraktılar. Iş- lemler bittikten sonra gece 02.30'a doğru duvariara tutuna tutuna tek- rar arkadaşlanmın arasına dönebil- dim. Çektiğim o kadar çile yanıma kârkaldt. Yaşadığım herşeye rağmen kin ve öfkeyiyadırgıyorum. Yürekleri karar- mış bile olsa, sırf insan olarak yara- tıldıklan için bile olsa, başkalannın nefret edeceği insanlan seviyorum. Diliyorum ve inanıyorum ki, bir gün bu topraklarda banş ve insan sevgi- si kazanacak." Mehmet Haran'ın acılarla dolu öy- küsünü anlatan mektubunun kısa Özeti bu. Ne diyebilirim ki...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle