25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ¥ASM 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 tatokopi Istanbul Anakent Bslediyesi Atatürk Ktaplığı'nda, bir ı fatandaşın istek \\ fişi doldurarak f*<* depodan N — ^ çıkarttığı bir j- kitaptan (Istanbul Darülfünunu Talebe Re-hoeri 1928-1929) fotokopi çektirmek isıemesi üzerine süreli yayınlar bölümü ycneticisinin iki nüsha fo:o<opi çektirme kcşulu öne sürmesi ve bir nüshasını kütüphaneye istemesi ne anlama geliyor? Tef: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Kaçak ete yasal kılıf hazırlanacakmış... "Buffalolara bundan sonra büvük kuzu divelim!" öşe Haldun Taner Sahnesi'nde bir okurumuzun tanık oiduğu biletsiz "son dakika satışı"yla ilgili olarak Şehir Tiyatrolan Müdürü Abdullah Kaplan aradı... Protokol için aynlan kottuklardan boş kalanlann oyunun başlamasına on dakika kala, kapıdaki vatandaşa satıldığını anlattı ve okurumuzun tanık oiduğu biletsiz satışın bilgisayar sistemindeki anzadan kaynaklandığını belirterek anzanın giderilmesinden sonra perde arasında biletlerin kesilip verildiğini açıkladı. ıllardır süren bir pazarlığın sonunda yakla- şık 1.5 ay önce imzalanan bir sözleşmeyle Kültür Bakanlığı Antalya'nın Kale ilçesinde- ki tarihi Noel Baba (Aya Nikola) Kilisesi'ni, 30 yıllığına TAÇ Vakfı'na kiralamıştı... Böylesine önemli bir gelişme nedense kamuoyun- dan 1.5 ay gizli tutulmuştu... Dünyadaki tarihi kilise- ler sıralamasında Ayasofya ve Efes'teki Meryem Ana'dan sonra üçüncü sırada bulunan Noel Baba'nın, malvartığı ve yeteıii parası olmayan bir vakfa turistik amaçla işletilmek üzere gizlice kiralandtğının açığa çıkması üzerine Kültür Bakanı Istemihan Talay'ın bir basın toplantısı düzenleyerek gerekli açıklamayı yapacağı bildirilmişti. Talay, henüz bir basın toplan- tısı düzenleyemedi. Düzenleyemedi çünkü başta Anıt- lar ve Müzeler Genel Müdürü Alpay Pasinli olmak üzere Kültür Bakanlığı'ndaki bürokratlann, TAÇ Vak- fı Genel Başkanı mimarSinan Genim'le baş başa ve- rip yaptığı düzenleme, hiç hesapta olmayan gelişme- Açıklanamıyor!lere neden oldu... Türkiye'yi başta UNESCO olmak üzere dünya kül- tür çevrelerinde zor durumda bırakacak gelişme, Aya Nikola'daki kazı çalışmalannı yürüten kazı başkanı- nın adının, kira sözleşmesinde öngörülen "bilim ku- rulu"na alınmasıyla başladı... Sözleşmeye göre Aya Nikola Kilisesi'ni onanp çev- resinde dükkân açarak bunlan işletecek olan vakrf ön- ce bir proje hazırlayacak. Proje, bu özel bilim kuru- lundan geçip Kültür Bakanlığı'nın onayına sunulacak... Ne ki, bilim kuruluna üye olarak alınan kazı başkanı aynı zamanda Antalya Kültür ve Tabiat Variıklannı Koruma Kurulu Başkanı ve yanı sıra Kültür ve Tabi- at VarlıklannıKorumaYüksekKuruluüyesi... İlgili ya- sa, koruma kurulunun gündemine gelecek bir proje çalışmasında kurul üyelerinin görev almasına izin vermiyor... Aya Nikola için kira sözleşmesi hazırlayıp "bilim kurulu" adıyla sözde bir kurul yaratanlar, an- laşHan bu durumun farkında değil... Aslındafarkındalar... Çünkü yurtdışından bir Ame- rikan vakfı ve yurtiçinden Vehbi Koç Vakfı'ndan bul- duğu mali destekle kazı çalışmalarını sürdüren kazı başkanı, Aya Nikola'nın ticari amaçla kiralanmasına karşı çıkıyor... Kazı başkanına rağmen böyle bir kira sözleşmesini yürüriüğe koyabilmek için ya Bakanlar Kurulu karan ile kazı başkanının belgesini iptal etmek gerekiyor ki bu hem çok zor bir iş hem de skandalın boyutlarını büyütecek bir gelişme ya da kazı başka- nını projenin içine katıp bir bakıma suça ortak etmek! Kazı başkanı, izni olmadan adı böyle bir organizas- yonda yer alınca yetkililere bir mektup yazarak du- rumu protesto etti... Talay'ın henüz açıklayamadığı kira sözleşmesi ye- ni skandallara gebe görünüyor... Bekleyip görelim... SESSIZ ŞEDASIZ (!) , ^ NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku/j yahoo.com Herkesin bir öyküsü vardır; politikacılann masalı! Amerîkalılar, pasaporfları damgalıyop Yılbaşı tatilini Amerika Birteşik Dev- letleri'nde geçirmeyi planlayan üç ki- şilik bir aile, vize için Istanbul'daki ABD Konsolosluğu'na başvuruyor... Başvuru için kişi başına 45 dolar pa- ra alan başkonsolosluk, aiieye vize vermiyor... Olabilir... Vermeyebilir... Ama pasaporta "application rece- ived" yazıp kişinin vize başvurusu yaptığına dair damga vuruyorlar... Damganın peşinden vize pulu bulun- madığı için pasaport sahibi resmen damgalanmış oluyor... Amerikan konsolosluğunun vize bö- lümündeki yetkililer bu uygulamanın Amerikan kanunlanna göre bir uygu- lama olduğunu söylüyor... Yani, Tür- kiye Cumhuriyeti'nin düzenledigi pa- saportu "damgalama" yetkisini ken- dilerinde görüyortar... Güya bu dam- ga, yeni bir başvuru yapılırsa Ameri- kalılann işine yanyormuş... Amerika- lılar, vize vermedikleri kişileri bilgisa- yar kayıtlanna geçiremeyecek denli ge- ri kalmış olmadığına göre yalan söy- lüyorlar... Yalan söylüyorlar çünkü, "damgalf birpasaportu kaybedip ye- nisini çıkarmak olası... Amerika- lılar, vize vermediklerinin bilgi- ^sayarda kaydını tuttuklarına göre, pasaportu damgalamak- la insanlara hakaret etme hak- larını kullanıyorlar... Hem öyle bir kul- lanıyorlar ki, vize başvurusu reddedi- lene 45 dolannı geri vermedikleri gi- bi yeniden görüşmek için form doldur- tup bir 45 dolar daha istiyorlar... ÇED KOŞESI OKTAY EKİNCt îvedi 'başkent yasası'... Ankara daki son gelişmeler, daha önce de dile getirdiğimiz "başkent yasası"nın ne denlı "ivedi" ve "yaşamsal" birzo- runluluk olduğunu, gıderek da- ha da önemle kanıthyor. Çünkü yerel yönetimin imar ^tkilerini "biHın rt akd dışı" bir anlayış içinde kuHanması so- nucunda. herhangı bir kent de- ğil, "başkentimiz" tahrip olu- yor... Bir başkentin ise sadece o kentte yaşayanlann değil, "tûm ulusun" ortak değeri oiduğu göz önüne ahnırsa, "yerel de- mokrasi"(!) adına bu ulusal zenginliğin ve "onur kaynağı- nın" sıyasal tercihler altında sü- reklı "hırpalanmasına" seyir- ci kalmanın "demokrasiyle" de bağdaşır bir yanı bulunmu- yor... ••• Bu konuyu birkaç ay önce gündeme getirdiğimizde baş- kentimizi yaralayan uygulama- lara çarpıcı örnekler olarak ken- ti Daüas'a benzeten "köprüiü kavşaklar" ile bulvarlardaki ye- şıl refüjleri adeta "prangalı mahkûmlar" konumuna sokan sayılı karanyla da bir "kentsel ve doğal miras" olarak koruma altına alınmasına rağmen... ••• Yine daha önce de belirtmiş- tik... Dünyada birçok ülke, baş- kentlerini "ayn ve özel yasalar- la" yönetiyor. Üstelık bu "ay- ncaik", bizdeki gıbı "kent kül- türü yoksunu" beledıye yöne- ticileri olmadığı halde yapılı- yor. Çünkü hiçbir ülke, başken- tinin kimlığini ve geleceğini "demokratik rastlantılara" terk etmek istemiyor... Örneğın Paris_. 19. yüzyıldan ben her zaman Fransa'daki di- ğer kentlerden ayn ve "özel bir statü" içinde. Son olarak 1982'deki düzenlemelerle de yi- ne farklı bir yönetimle "Paris" olma özelliğini sürdürüyor. ör- neğin "Paris Belediyesi" ile merkezi hükümete bağlı "Pa- ris Departmanı", birlikte ve aynı "Paris Meclisi" bünyesin- deler... Benzer şekilde Ingiltere'de de yerel yönetim hukuku için- de Londra için aynca "Gre- ater London Authority Act" (Büyük Londra Yönetim Yasa- \ V - i Başkentimiz bu zincirlerden "özel yasayla" kurtulabilir... çırkin, kaba ve "faşizan" görü- nûmlü dev zincırlen ve "gürz- leri" göstermiştik... Aynı duyarsızhğa, Anıtka- bir'in kent üzerindeki "etkisi- ne" adeta meydan okuyan ve üstelik "yasadışı yöntemlerle 4kat yerine 8 kat" yükselme- sne göz yumulan "Başkent Kastanesi" ınşaatı da eklenin- c:, Ankara'ya artık sadece "ulu- sıl onur" adına değil, "Cum- huriyetin esenliği" açısmdan <k "özel imar yasası" gerekti- ğaıi vurgulamıştık... (Cumhu- ryet/18 Temmuz 2000). Uyanlanmız yetkili kesimle- Tn bir kulağmdan girip öbür ku- l^ından çıkarken, bu kez de ay- r^urum Kuğulu Park'ta yaşan- naya başladı... Başkentimize \ne Cumhuriyetin "çağdaş İent özlemiyle" armağan etti- ğ bu "çok özel" parkın çevre- sne yapılmak ıstenen "kavşak dizenlemesi" de Ankara'nm aygu ve zarafet yüklü bir kö- ssine "kara bulut" gibi çök- ıeye başladı... Ustelik Ankara Koruma Ku- nlu'nun 11.6.1999 gün ve 6270 sı) var. "Londra Anakent Yö- netimi" Beledıye Başkam ve "Londra Asamblesi"nden olu- şuyor. Başkan ve asamble üye- leriiseenaz 12 ay Londra'dake- sintisiz yaşayan ve bir "işi" ya da taşınmazı bulunanlarm ver- dikleri "Londra oylanyla" se- çilebiliyor... Tokyo'da ise vali ile beledi- ye başkanı aynı kişiler. 127 kışilik "metropolitan kent meclisi" üyeleri doğrudan seçiliyor. Kentin imarına da bu meclis bakıyor ve "Anakent- ilçe çekişmesi" gibi durumlar hiç yaşanmıyor... Bu örnekleri çoğaltmaya yerimız yok. Ancak şurası kesin ki dünyada başkentini "sözde demokrasi" adına kurda kuşa teslim eden "ender" ülkeler- den bıriyız. "Ankara kent kon- seyi" olarak örgütlenen demok- ratik kuruluşlar artık bu gerçeği görmeli ve hemen harekete geç- meli. Türkiye'nin de "başkent yasası" bir an önce devreye gir- meli... Yoksa Kuğulu Parkı da yerler, hatta TBMM'nin bahçesini de... HAYVANLAR ISVAILCÜLCEÇ igulgec@yahoo.com KlM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakm turk.net i •' ÇlZGÎLİK KÂMİL MASARACI H A R B İ SEMİH POROY semihporoyuj yahoo.com BULUT BEBEK MRAYçtfTçt bulutbebek(5 hotmail.com Yalnız. TARlHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 19Kasım İNKALARIN KAY/P K£NTI 'MACHU PtCCHUT. UfJLÜ £.fO£G S'MOt* SOCffAe'LSI iCSrLI SHt Ğ İNKA , •tS32'c>£, S OAHA ıt-e&r Bı/e HAZINENIN DE oe/m* . fc£tJTİ BULMAy* f&UZAB. VTEKGAf BrMGHAM, GE- . s/>zı tcuçu/c /puçc4G< , CUZCO 'AlUfJ KUZSYrn/OE/Z/ AtJO DAĞlARf (OS4m)+1/*CHlJ PICCUU 7-Ef>eSİNt>E KEMTİ 9 K.EŞFeTMIfTI- • HAZİUB gULUNAMAMIfTl AMJk, tÜKAL KA Air ÇOK İLCfNÇ 8/# KEfijr O*7M>* ÇJtG4/e/İ.Mf?r/ PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Öyleyse... Yanımdaki masada, çevresine toplanmış ka- dınlı erkekli bir gruba yüksek sesle bir şeyler an- latan, şakaklanna kır düşmüş, Versace' kravatlı adamı dinledikçe, ilkokul yıllanma uzanıyordum anı- lanmda... Çocuklukyaşlanmdantanıyordum onu... Cihangir'de sokak komşumuzdu... Sormagir So- kağı'nın en lüks apartmanlanndan birinin sahibiy- di babası... Çankın'dan gelmiş, Sultanhamam'da sırt hamallığı yaparken, Variık Vergisi furyasında bir han, bir de apartman sahibi olmuştu... "Para- lanlanetlidirbunlann..."derdi annem, "evlennegit-' me sakın!.." Ama öyle çoklardı, öyle çoğalıyorlardı ki... Ön- ce Cihangir'e, Talimhane'ye*, Gümüşsuyu'na; Ayas- paşa'ya, Maçka'ya, Şişli'ye el atmışlar, sonra 1955-1975 arası, o uzun süren 'Rum göçü' yılla- nnda Beyoğlu'nu, Kurtuluş'u, Pangaltı'yı, Tarlaba- şı'nı ellerine geçirmişlerdi. Hiçbirinde alın teri, hiç- birinde emek yoktu bu sahip oluşların... Çaiarak çırparak, talan ederek, el koyarak, dolandırarak sahıp oluyorlardı sahip olduklanna. Görüyor, ya- şıyorduk... Anadolu kırsalını Istanbul'da burjuva- laştırma politikası, bir 'etik felaket'e dönüşmüştü o yıllarda. Vurguncu, vurduğuyla kalıyor; namus- lu tüccar, namuslu sanayici, namuslu vergi mü- kellefi namusundan pişman olur hale geliyordu. Kapitalizmi de, liberalizmi de 194O'lı yıllann orta- sından itibaren yozlaştıran, çürüten, kokuşturan Saracoğlu'ndan Menderes'e, Menderes'ten De- mirel'e, ızlenen "hükümet politikalan" olmuştu Türkiye'de. Tan Matbaası'nın yakılması, Variık Ver- gisi, Köy Enstitüleri'nin kapatılması, Amerika'ya kapılanma, "Her mahallede bir milyoner!" çağn- ları, 6-7 Eylül Olaylan, Vatan Cephesı, Milliyetçi Cephe... Bütün bunlar birzincirin halkaları değil miydi sonuçta? 'ÖzaVlı yıllar', daha önce ekilenlerin hasadıydı yalnızca... Başlarda, bir toplumsal fenomen ola- rak görülen 'kitlesel ahlaksızlık' giderek, yürütü- len ekonomi politikalarının maddi zemini duru- muna gelince, bir askeri darbeyle meşru bir çer- çeveye oturtulmuş, ahlaksızlığı yasallaştırmanın yollan da açılmıştı. Altın kaçakçılarının, uyuşturu- cu kaçakçılarının, döviz kaçakçılannın, hayali ih- racatçılann, vurgunculann, hırsızlann, banka soy- gunculannın, kıyı yağmacılannın, mafya babala- nnın 'kara paralan' nasıl aklanabilirdi yoksa? Yat marinalan o lüks teknelerle nasıl dolar, o beş yıl- dızlı oteller nasıl yapılır, o bankalar nasıl kurulur, o gökdelenler nasıl yükselirdi?.. Daha önce yaşananlar olmasa, bilinmese, ör- * nek alınmasa şimdi tanık olduklarımıza tanık ola- bilir miydik? Bankerlerin, gece karanlıklarında kendi bankalarının kasasını soydukları, annelenn televızyon ekranlarında, 'kızımızorospu olamıyor' diye ağlaştıkları, gazetecilerin milyon dolariık da- irelerde oturdukları kaç ülke vardı yeryüzünde? Eski sokak komşum, soluk almadan anlatıyor- du yan masada... Sultanhamam'dakı hana iki kar- deş daha gelmişti yıllar içinde... "özal'lapara gör- dü cebimiz..." dıyordu, "dünyaya açıldık..." Ama son aylarda işlerters gitmeye başlamış, Çorlu'da- ki fabrıkalanndan bırinı kapatmıştı. "Gönül, herşe- yisat... Çek, Florida'yagit, diyori.."Sonraekliyor- du: "Çalışana ekmekyokbumemfekette!.." İki yıl once bir villa satın almıştı orada... 'Deniz gören', 'bahçesiduvariaçevrili', 'iyikonımalı'... Dinleyen- ler, başlarıyla onaylıyorlardı anlattıklannı... Artık nasıl yaşanacaktı bu memlekette?.." O da, birçok benzeri gibi kriminalize olmuş Tür- kiye kapitalizminin taşıyıcılarından biriydi. Geçmi- şi, varlığı, yaşamı ve idealleriyle aıt oiduğu sınıfın tipik bir örneğiydi. Kara cahil, ama tuttuğunu ko- paran, gözij dönmûş bir sırt hamalının tüm kalı- tımsal özelliklerini, enerjisini taşıyordu benliğınde. Ne okuduğu o 'iyi' okullar, ne geçırdiği o 'renkli' Amerika yılları, lanetli geçmişinin izlerini söküp atamamıştı üzerinden... Onu dinledikçe Civan'lar, Bezmen'ler, Nadir'ler, Asittürk'ler geçiyordu göz- lerimin önünden... Onlar da gitmişlerdi... O da gi- decekti bir gün... Ama ne değişecekti bu gidişler-- le? Ne" değişmişti? Ne değişebilirdi?.. Düzen, gi- denlerin yerine yenilerini üretiyor, gidenlerin yeri- ne yenileri geçiyordu... Öyleyse, düzeni değiştirmekten başka ne kalı- yordu bize, geriye?.. Yoksa, önümüze sürülen, dayatılan hayatlara razı mı olmuştuk bız? Yoksa bizler de bir pay kapmak umudu mu taşıyorduk içımizde, biryerlerde? Bu kadarderin miydi aldı- ğımız yaralar? Tükenmiş miydik? Öyleyse... öy- leyse... Faks:0212-723 84 97 (e-posta: dkavukcuoglu<« tuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYA1S' 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Nesli Çöl- geçen'in bir filmı. 2/ Yav- 2 rUjÇocuk... Is- kambildeki dört renkten biri. 3/ Göre- celi... Donuk renkli. 4/ Vi- zon adıyla da anılan, kürkü 8 değerlı hay- g van... Olum- suzluk belirten bir önek. 5/ Kızılırmak 1 Deltası'ndakiormana 2 venlen ad. 6/ Bir no- 3 ta... "Kahpe felek kıy- 4 ma bana yazıktır • Ay- 5 nlık elınden bağnm - ~'tir" (Karacaoğlan) 7/Içel'inSilıfkeılçe- sinde antik bir kent... Çamaşınn az kirli su- yu. 8/ Kumarda ortaya sürülen para... Üzüntülü dü- şünce.durumu. 9/ Eskiden kullanılmış bir çeşit fi- tilli tüfe,k. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Asya'da bir ırmak... Rusya parlamentosuna ve- rilen ad. II"— Sonu": Adalet Ağaoğlu'nun roma- nı... Çok iri bir maymun. 3/ Ünsüzle biten bir söz- cüğün ünlüyle başlayan sözcüğe bağlanarak okun- ması... Üye. 4/ Fazladan kılınan namaz ya da tutu- lan oruç... Bir zaman bınmi. 5/ Cılız, zayıf. 6/ llkel bir sılah... Sıyasal inancını gızleyen kimse. 7/ Bir maİın fiyatını arttırma... Borç ya da ödünç verme. 8/ Dava... Bir peygamber. 9/ Bir devletin başka bir devlete yaptıği bildin... "Suna — " : Kemancımız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle