Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2000 CUMA
HABERLER
Güreşçi püşvet
idffasını reddetti
• tstanbul Haber Servisi
- "Cürüm işlemek
amacıyla teşekkül
f oluşturmak" suçundan
vakalandıktan sonra
Istanbul DGM'ce serbest
bırakılan Çetın Aydın'dan
rüşvet aldığı iddia edilen
Istanbul 7. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanı Adil
Güreşçi, DGM ya da
diğer savcılıklara etkide
/ bulunmasının mümkün
- olmadığını söyledi.
Malatya
YİMPAŞ'a mühüp
• MALATYA
'(Cumhuriyet)- Islamcı
sermayenın önde gelen
kuruluşlanndan
, YİMPAŞ'ın Malatya'daki
' mağazası Fazılet Partili
belediye taranndan
mühürlendi. Işletme
ruhsatı bulunmadığı
öğremlen YÎMPAŞ'ın bu
konuda çok kez uyanldığı
belirtildi. Bütün uyarılara
karşın ruhsat alınmadığını
ifade eden yetkililer, 3
Ekim'de Belediye
Encümeni'nce alınan
kararla 15 günlük süre
içinde işletme ruhsatı
alınmasının ıstendığini
bildirdiler.
TunceH'de yeni
uygulama
• TUNCELİ
(Cumhuriyet) - Tunceli'de
bir süre önce gıda
ambargosunun
kaldınlmasının ardından
dün de il ve ilçe
merkezlerinde oluşturulan
jandarma kontrol
noktalan polise
devredildi. Tunceli Valisi
Mustafa Erkal, belli
saatler içinde
kullanılabilen yollann da
tamamen seyahate
açıldıgını belirtti.
Çatalkaya
soruşturmasi
• ANTALYA(AA)-
Antalya'run Çatalkaya
beldesinde ortaya
çıkanlan "çete" ıle ilgili
soruşturma genişletılerek
sürdürülüyor. Cumhuriyet
ı Savcıbğı, bu kez de eski
- Antalya Emniyet Müdür
Yardımcısı Ali Okumuş
- hakkında mahkemeden
- gıyabi tevkıf müzekkeresi
- çıkanlmasını talep ettı.
- Soruşturmayı yürüten
- Cumhunyet Savcısı Yusuf
Hakkı Doğan,
, mahkemeden söz konusu
taleple ilgılı henüz karar
çıkmadığını belırttı.
• YMınııtalfin
' yeniden başkan
* • tstanbul Haber Servisi
" -TürkKalpVakfı
_ Başkanlığı'na Çetın
. Yıldınmakın yeniden
seçildi. Vakıftan yapılan
yazılı açıklamaya göre.
'_ Yıldınmalan önceki gün
. gerçekleştirilen Mütevelli
Heyeti Genel Kurulu'nda
., ittifakla 6. kez başkanhğa
getinldi. Türk Kalp Vakfı
7 Başkanlığı'nda 10. yılını
dolduran Yıldınmakın, en
[ uzun süreli başkan olma
. rekorunu da kırdı.
Muhaffllere
gözdağı
~ •ANKARA(AA)-
. PKK'de yaşanan karmaşa
j sürerken örgüt
. muhahflerinin
^ Almanya'da işkence
i görerek dövüldüğü
bildirildı. PKK'den kaçan
- bir grup da örgüt ıçı
'. katliam yapıldığı ve buna
f herkesin seyirci kaldığmı
r açıkladı. Gruptan
bazılannın ormanlık
bölgelere götürülerek
n bazılannın da evlennde
r dövüldüğü ve işkence
yapıldığı ifade edildi.
Ankara'danElazığ'a askeri uçakla, Elazığ'dan Tunceli'ye askeri helikopterle kuşgibigittik
BurasL, Tunceti'de Jandarma Bölge Komutanlığı'nın er > etnekhanesL. Bu fotoğrafin başhktaiti karakoOaflgisiyok_ Başhğa konu karakol, Ankara'da Çankaya Merkez
Karakolu» Orada fotoğraf çekilnıedL. Bu fotoğrafta ise gazetecUer, terörist yakmlannuı dağdaki teröristkrle ilgOi duygu ve düşüncelerini öğreoiyor™
Karakolda 'gebete1
var
PENİZSOM
lyi olacak hastanın doktor
ayağına gelirmış, bızimkisi de
o hesap oldu; yazı konusu ara-
yan gazetecirun polis ayağına
geldı!
Geçen hafta Genelkurmay
Başkanlığı'njn düzenlediği ba-
sın turuyla Tunceli taraflanna
giderken amacımız bir de Tun-
celi'den izlenimleryazmaktı...
Ankara'dan Elazığ'a askeri
uçakla, Elazığ'dan Tunceli'ye
askeri helikopterle gittik... As-
keri bıruğın içıne kuş misali ko-
nup öngörülen programdan
dakika sektirmeden kuş misa-
li havalandık...
Dolayısıyla Munzur çayı ile
Pülümür çayınm birleştıği va-
dinin yamaçlanna kurulu ken-
tin merkezine bile giremedik,
caddelerinde yürüyemedik, so-
kak aralanna dalamadık, kah-
velerinde oturamadık, ınsanla-
nyla konuşamadık. Tunceli'den
yazı konusu çıkaramadık.
Helikopterler bizi alıp sarp
dağları aşarak Bingöl'ün,
Muş'un, Bitlis'in köylerine de
götürdü, ama aklımız hep içi-
ne giremediğimiz Tunceü'den
yazamadığımız yazıda kaldı...
Zaten en güzel yazılar henüz
yazılmamış yazılardır!
Yoksa, Tunceli Jandarma
Bölge Komutanlığı'nın er ve
erbaş yemekhanesinde, ara-
nan teröristlerin anne ve baba-
lanyla yazı konusu arayan ga-
zetecilerin karşılaşmalannı mı
yazsaydık...
Sorular... Sorular...
Yakalanna takılmış numa-
ralı kartlarda adlan yazılı bi-
rinci dereceden terörist yakın-
lan kendilerine aynlmış yerde
kim bilir kaç saattir sessizce
otururken tanıtun kartlannı is-
tedikleri yere takabilen gaze-
tecilerin ve televizyonculann
yemekhaneye girdikten sonra
"ne zaman dağa çıkti", "haber
alabürvor musun" "yaşadığını
bifiyor musun",
tt
gel teslim ol
diyormusun'' sorulan ıle baş-
layan uğultuyu mu anlatsay-
dik... Uzayıp giden yemekha-
nenin ortasmdaki kolonlann
yanına özenle yerleştirilmiş
saksılardaki yapay yapraklı
plastik ağaçlann sessizliğini
mi... Belki deTunceli'ninmer-
kezınde dolaşıp yazmaya şart-
Iandığımızdan yemekhanenin
içinde o kadar dolanmamıza
rağmen yine de bir şey yaza-
madık...
İki günlük gezüıin sonunda
ve sayısız kez helikoptere bi-
nip inmenin yorgunluğuyla
programın son durağı Anka-
ra'ya geldigimizde. gecenin o
saatinde Etımesgut'taki aske-
ri havaalanından Esenboğa'ya
geçip Istanbul uçağına binecek
hal kalmamıştı... Mustafa Bal-
bay hariç kapağı otele attık;
genel yayın yönetmenimiz Or-
han Erinç, Ümit Zileü ve ben-
deniz... Balbay hariç, çünkü
Ankara temsilcimız olduğu
için Ankara'da oturuyordu!
Otele girerken Balbay'dan
öğrendiğimiz Girit lokantasın-
da akşam yemegi yemeyi plan-
lamıştık ama odalardan lobi-
ye indiğimizde otelin restoran
kısmına gitmek bile gözümüz-
de büyüyordu... Saat22.00'ye
geliyordu ve bir şeyler atıştır-
dıktan sonra bir an önce yatıp
Kim bilir kaç saat önce getip oturmuşlar, gazetecfleri bektiyorian. Yemekhaneye giren gazetecfler bir anda disiponi bozuyor!
uyumak en iyisiydi...
Turizm Bakanlığı'ndan dört
yıldızlı otelin restoranında
üçüncü masa olarak biz, hızlı
bir servisle birer duble rakı ve
birer dilim beyazpeynirle ye-
mek siparişini vermeye hazır-
lanıyorduk ki masaya resep-
siyondaki görevli geldi...
Ümıt Zileli polis tarafindan
aranıyormuş!
Önce şaka yapıyor sandık...
Ciddiymiş... Ümit'in Anka-
ra'ya geldiğini öğrenen bir ar-
kadaşuıın hınzırlık yaptıgını
düşündük... Fakat lobide bek-
leyen üniformalı polislerden
hiçbiri *vay Ümitçiğim'' diye
öne atılmadı... Bir isim benzer-
liği olabileceğini söyledik...
ve ümlt yakalandı
Aranan şahsın baba adı, do-
ğum yeri ve tarihi Ümit'in nü-
fus kaydıyla aynıydı...
Aranan Ümit Zileli'ydi ve
Ankara'da bir otel restoranın-
da yakalanmıştı! Birkaç saat
öncesine kadar generallerle
sohbet eden Ümit, şimdi iki
den aynldıktan sonra hakkın-
da dava açıbnış, tebligat ay-
nldığı televizyona yapılmış,
fakat televizyon yönetimi du-
ruşması olduğunu Ümit'e ilet-
memiş, mahkeme sürerken hâ-
tam sanıgın yakalanarak duruş-
maya getirihnesine karar ver-
miş, Ümit bu arada davayı öğ-
renmiş ve hemen gidip ifade-
sini vermiş, mahkeme bitmiş,
karar kesinleşmiş, dosya ka-
panmış... Bir ay kadar önce de
başka bir konuda yolu polise
düştüğünde, bilgisayar kayıt-
larında arandığını görmüş, ge-
rekli evrakı vererek Gayrette-
pe'deki anabilgisayardan adı-
nısüdırmiş... Sonra dayurtdı-
şınaçıkmış...
Biraz rahatlamıştık; Ümit,
anabilgisayara gırerlerse aran-
madığımn görüleceğini söy-
ledi ama polis, o davanın bu da-
va olduğunukanıtlaması gerek-
tiğini anlattı nazik bir dille...
Gayrettepe'deki polislere gös-
terdiği savcılık kâğıdmı çıka-
np Ankara'daki polislere de
göstermeliydi...
- Evrak göründü!
Polisler, resepsiyon banko-
sunun üzerine dizdikleri kâ-
ğıtlan dikkatlice inceledikten
sonra "Tamam" dediler ve ka-
rakola gidilmesine gerek kal-
madığuu bildirdiler. Rahatla-
mışûk... Pohsleryakın ilgi gös-
termeye devam ediyordu, ev-
rakı "gebete"ye fakslayacak-
lannı, bilgisayardan Ümit'in
adının siüneceğini, ama yine
de her olasıhğa karşı savcılık-
tan aldığı temız kâğıdını yanın-
dan ayırmamasıru söylediler.
Polisler gitti, biz de bir saat
kadar ayn kaldığımız masaya
döndük... Ümit'in Ankara'ya
geldiğini karakola kimin 'ib-
bar" ettiğini bulmaya çahşıyor-
duk ki resepsiyondaki görev-
li yanımıza gelerek gereken
açıklamayı yaptı:
şansın böylesi
- Her gece, müşteri listesini
karakola bildiriyoruz. Geçen
akşam bir avukatı aldılar; as-
kerliğini yaptığı halde yapma-
enelkurmay Başkanlığı'nın düzenlediği basın turuyla Tunceli
taraflarına giderken amacımız bir de Tunceli'den izlenim
yazmaktı... Fakat helikopterle Tunceli'ye kuş misali inip kalktık...
Kent merkezini bile göremedik... Tunceli'den izlenim yazmak
kısmet değilmiş... lyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş,
bizimkisi de o hesap oldu; Tunceli'den izlenimsiz dönüp de yazı konusu
arayan gazetecinin polis Ankara'da ayağına geldi.
polis memurunun karşısında
ne diyeceğini bilemiyordu. Da-
vet edildiği Çankaya Merkez
Karakolu'na gitmek üzere ce-
ketini giymişti ki aklımıza
Ümit'in neden arandığını sor-
mak geldi... Polislerin bu ko-
nuda bilgisi yoktu, onlar şah-
sı alıp götürmekle ilgiliydi.
Dört yıllık dava
Orhan Abi'nin soğukkanlı
ve güven verici tavn polisleri
etkilemiş obnah ki bize aran-
ma nedenini öğrenme süresi
verdi... Mustafa, henüz Anka-
ra Büro'daydı ve karakola te-
lefon edip durumu öğrendi...
Ümit, hakkındaki bir davadan
dolayı aramyordu...
Ümit de hatırladı... Dört yıl
kadar önce bir televizyonun
sorumlu haber müdürlüğün-
Ve o kâğıt, Ümit'in yanın-
da değildi. Peki neredeydi?
Çantasının içinde... Çanta ne-
redeydi? Radyodaki odasm-
da... Oda neredeydi? tstan-
bul'da...
Yeni bir telefon trafiğiyle
odanın kapısı kınldı, çanta açıl-
dı, Ümit'in artık aranmadığı-
na ilişkin savcılık kâgıdı. mah-
keme tutanaklan bulundu ve Is-
tanbul'dan Ankara'ya fakslan-
dı... Bu kez de kâğıt ters kon-
duğu için faks bembeyaz çık-
masınmı! Neyse ki, polisler sa-
mimiyetimizden kuşku duy-
mamış, kendilerini oyaladığı-
mız hissine kapılmamıştı...
Hep birlikte faksın nasıl çeki-
leceğini anlattık Istanbul'daki
gece bekçisine... llk satırlar
çıkmaya başladığında, karayı
gözleyen gemici gibi sevinç-
le havaya ftrladık:
mış diye aranıyormuş, sabah
döndü! Siz şanshymışsınız...
Şansımıza kadeh kaldınp
yernek siparişini verdik... Ga-
zeteci ohnayan vatandaş ol-
saydık geceyi mutlaka kara-
kolda geçirirdik diye konuşur-
ken yemekler geldi... Yemek
bitti, saat gece yansını vurur-
ken masadan kalkmaya hazır-
lanıyorduk ki iki polis yine
geldi:
- Lütfen karakola!
Amırin emriydi ve ekip oto-
su kapıda bekhyordu...
Ümit önde, Orhan Abi ve
bendeniz arkada, Çankaya
Merkez Karakolu'nda grup
amirinin odasındaydık...
Polis Akademisi mezunu ol-
duğu, omzundaki tek yüdızdan
belli ve belki henüz askerliği-
ni bile yapmarmş genç amir,
Ümit'in Istanbul'dan aranma-
dığmı biliyordu ama ya başka
bir suçtan dolayı başka bir yer-
den aramyorsaydı...
Kim bu gebete?
Durum "gebete
M
ye sorul-
muştu... 5 dakika içinde Genel
Bilgi Toplama'dan yanıt bek-
leniyordu... Yanıt, potansiyel
zanlı oteldeyken de beklene-
büirdi. ama anlaşılan Ümit Zi-
leli'yi karakolda görmek iste-
mişlerdi... Ya da gözümüzün
altında olsun demişlerdi... Ya-
ni, gözaltuıda!
Karakol muhabbetl
Çay ikramı... Sigara içebilir
miyiz.... Bir ifade için îngiliz-
ce tercüman aranması... Telsiz-
den ölümlü kaza anonsu... Pil-
li radyodan türküler... Bir çay
daha alır mıydınız... Fenerbah-
çe-Beşiktaş çeki^mesi... Trab-
zon'da So^genfaktörü... Benbu
beyefendiyi televizyonda gör-
müştüm... Cumhurbaşkanı ol-
san, "gdbete"ye girmişsen kur-
tuluş yok demektir... 82-76
dinlemede... Bütün büyük otel-
lerden her gece liste geliyor...
Kim aranıyorsa hepsini kara-
kola alıyoruz... Beş yıldızlı
otellerden aldığınız herkesin
tanıdığı baba bir isim var mı...
Var... Kim... Yani öyle meş-
hurlardan yok... Sahne, Ciba-
li Karakolu'ndan bir perdeyi
ammsatıyordu...
Beklenen faks
Beklenen faks 45 dakika
sonra geldi... Ümit başka bir
suçtan, başka bir yerden aran-
mıyordu ve artık serbestti...
Saat 01.00 sulannda karakol-
dan ilk çıkan Ümit oldu; Or-
han Abi taksi çevirdi; ben ise
kapıdaki ekip otosunu görün-
ce dönüp amirin odasına gir-
dim:
- Bizi aldığınız gibi otele bı-
rakmalısınız...
- Şu anda bir ekip otomuz
var, onun da debriyajı bozuk,
kapıda yatıyor... Beklerseniz,
beş dakika sonra öteki ekip
gelir... Neme lazım beş daki-
ka içinde bır de benim "gebe-
te"me bakmaya kalkarlarsa!
Siz siz olun otelde, motelde
kalırken "gebete''nize mukay-
yet olun...
BIRBAKIMA
SERVER TANtLLİ
'BenDemokpatDeğftn'
18 Ekim günlü Hürnyet'te, Özdemir Ince, "Bu
Ne Biçim Memleket" adlı yazısında, hünerli kale-
miyle, Türkiye'nin -kısa süreli- bir filmini sunuyor-
du okurlanna. Hizbullah'ı ile, güreş minderierine ka-
dar bulaşan gericıliğı, hayali ihracatçı ve vurgun-
cusu, içi boşaltılan bankalan, zengini-yoksulu ile
ülkeden bir kesit. Kendi deyimiyle, "Ülke birkaçyıl-
dır kıyamet ötesini yaşıyor. Başka ülkelerin birkaç
yılda yaşayabileceği (o da yaşarsa) skandallan,
bizler bu ülkede bir iki haftalık süreler içinde ya-
şıyoruz". Yazısını da şöyle bağlıyordu: "Bu yaşa gel-
dim delirmedim, bundan sonra delireceğimi san-
mam".
Delirmemeli de Özdemir Ince.
Çünkü, ülkeyi bu "kıyamet öfes/"nden çekip çı-
kanp insanca bir toplum haline getirmede o ka-
lem lâzım bize. Aydınlara büyük görevler düşüyor;
onun da yapacaklan var...
•
özdemir Ince'nin çarpıcı yazısını bitirip de onun
gibi "Bu ne biçim memleket" diye düşünürken, dik-
katimize, aynı günün Mılliyet'inde, Yalçın Doğan'ın
"Taşkent'te Gece Yansı Baskını" adlı yazısı ılişti.
Dinleyınız lütfen: Taşkent'te, Fethullah Hoca'ya
ait bır okulda, gece mütalâası; yatmadan önceki
ders çalışma saatlen... Salonun kapısı birden açı-
lır, içeriye birkaç Özbek müfettiş girer; defter, ki-
taip denetimine başlar. öğrencilerin sıralannda,
önlerinde Kuran vardır. Kuran'lar açılır. Ne mi çı-
kar içlerinden? Risale-i A/uriar! Kapak Kuran, içi
Risale-iNur\ özbekistan'da, adamlann öyle köyün-
de falan da değil, düpedüz başkentınde Nurculuk
dersleri venlmekte, Nurculuk propagandası yapıl-
maktadır! Araya başka nedenler de gırer ve ıkı ül-
ke arasında ilişkılere halel gelır. Şımdı de yavaşya-
vaş onanlmaya çalışılmakta...
Düşünebiliyor musunuz olanbiteni?
Bu Fethullah Hoca, bizde kimi çevrelerin, bu
arada Amerika'nın gözunde, "llımlı Islam "ın sim-
gesi!
Okullan da, örnek kurumlar diye gösterilir.
Olayı aktanrken ad vererek alıntı yapmamızın
nedeni de, "paranoya" suçlamasına maruz kalma-
mak içindir. Ama okurlar, daha aynntıh bilgi edin-
mek isteyeceklerdır bu kımlık hakkında. O da ha-
zır Daha birkaç gün önce bitirdığimiz, M. Emin De-
ğer'in, Bir Cumhuriyet Düşmanının Portresiya da
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Derin Misyonu
adlı, Cumhuriyet Kitap Kulübü Yayınlan'ndan çı-
kan çalışması.
Okuyunuz bu kıtabı, sonra tartışalım olmaz mı?
•
Hayır, Cumhuriyet bu bataklığa gelip saplanma-
sı için kurulmadı; demokrasi yoluna da, daha ileri
ve mutlu bir toplum yaratmanın tartışmasını yap-
mak adına çıkıldı, yoksa gericiliğin soluk borulan-
mızı tıkaması için değil. Bundan Cumhuriyet zarar
görecegi gibi, en büyük yarayı da demokrasi alır.
Hırsızın, soyguncunun, gericınin, bu arada düpe-
düz Cumhuriyet düşmanının cirit atmasına, ama
yalnız onlara kapı açar hale gelmişse, o demokra-
sinin geleceginden korkulur.
Demokratın bile sıtkı sıynlır.
Yann, bir bombalı saldında yaşamını yitiren Ah-
met Taner Kışlah'nın aramızdan kopanlışının bi-
rinci yılıdır. Imge Kitabevi'nin yayımladığı, onun
son birkaç yıllık yazılarını bir araya getiren kitabı,
önümde: Ordu ve siyaset, Atatürk ve Kemalizm,
demokrasi, laiklik ve türban, Güneydoğu sorunu,
sol, kültür ve yazın üstüne, düşündürücü yazılar
hepsi de.
llginç de bir adı var: "Ben Demokrat Değilim"\
27 Aralık 1998 günlü Cumhuriyette çıkmış bir ya-
zısının adını koymuşlar kitaba. Sonuna doğru şöy-
te diyor Kışlalı o yazısında:
"Eğer demokrasinin olanaklannı demokrasiyi
yıkmak için kullananlar demokrat ise... Eğer dinin
siyasetini ve ticaretinı yapanlar demokrat ise...
Ben demokrat değilim!
Eğeryalancılan, hırsızlan, Türkiye'nin düşman-
lannca beslenenleri, çeteleri koruyan düzenın adı
demokrasi ise... Eğer demokrasi buysa...
Ben demokrat değilim!
Eğer demokrasi adına Cumhuriyet'in temelleri-
ne kazmayı vuranlar demokrat ise...
Ben demokrat değilim!
Ve onlann 'demokrat' yaftasını taşıdıklan bir yer-
de, ben demokrat olmak istemiyorum...
Çünkü onlaria aynı sıfatı taşımaktan utanıyo-
rum!"
Ahmet Taner Kışlalı, bilinçli ve namuslu bir de-
mokrat olarak yaşadı ve öldü. Arkaya bıraktıklan
arasında, demokratlığındaki içtenliğini gösteren
böyle bir kimlik belgesi de var.
Anısı önünde derin saygılaria eğiliyorum...
TCC Baskanı Nail Cüreli
'Basının güvenilirliği
zedelenir hale geldi'
tstanbul Haber Servi-
si - Türkiye Gazetecıler
Cemiyeti (TGC) Başka-
nı Nail Gûreli, bazı ga-
zetecilere yönelik ıddı-
alann basının saygınlığı-
nı ve güvenilirliğini zede-
leyecek hale geldiğini be-
hrtti. Asılsız ve sorum-
suzca ıddialara uğrayan-
lann yargıya başvurma-
lannı isteyen Gürelı, ba-
sının, dışındaki art nıyet-
li odaklara karşı daha du-
yarlı olması gerektiğinı
vurguladı.
Nail Güreli, yaptığı ya-
zılı açıklamada, her ne
biçimde olursa olsun ga-
zetecinin çıkar sağlama-
sının meslek ilkelenyle
bağdaşmayacagını bırkez
daha vurgulamak gereğı
duyduğunu belirtti.
TGC'nın bu gıbı olayla-
ra karşı tüzüğü gereğin-
ce ve yasalarçerçevesin-
de her zaman mücadele-
sini sürdürdüğünü ifade
eden Gürelı şöyle devam
ettı: "Birvandanmeslek-
taşlannuzı sorumsuzca
yayuılardan kaçınmaya
çağuırken bir yandan da
bu iddialara muhatap
olanlann. eğer iddialar
asüsızsa bir an önce bu
ya\Tnlan \ apanlara kar-
şı yargrva başvurmalan-
nı öneririz."
Bu durumda TGC'nin
de meslek ılkelerini ve
kurallannı daha etkin bi-
çımde uygulayabileceği-
ni vurgulayan Nail Güre-
li şunlan söyledi: "Gaze-
tecilerve med>a kunıluş-
lan hiçbir şeİdlde \-a>ın-
la ilgili özel çıkarsağlava-
maz. Birtaraftanyolsuz-
luklara kanşnuş ekono-
nük gfiçodaklan, biryan-
dan da siyasal amaçh art
niyemlerin basını }iprat-
mak ve yolsuzluklann
üzerine ^tmesinde gaze-
tecileriyıldırmak düşün-
eesi ile bazı iddialan or-
taya atabfleceği de gözar-
dı edihnemeK. Bu tür id-
dialan yayımlayanlar,
bunlar üzerinde tartış-
maya girenler dikkatli
davranmahdır"